İKİNCİ TEŞRİN 1934 ÇARŞAMBA Türkofis günlük el Acun ökonomisi Acun buğday — stoklarının 70 Milyon kental azalacağı tahmin olunuyor, Romada uluslararası ziraat enstitü- #Ü yeni mevsimdeki acun buğday vazi- Yetine dair mufassal bir rapor neşret- ZMiştir. Bu raporun en deyimli nektala- Tni aşağıya alıyoruz: Sovyet Rusya hariç olmak üzere 1924 Acun buğday rekoltesi, 1924 tenberi en Zayif rekoltedir. Rusya rekoltesi hak- kında resmi tahrirler olmadığı gibi el- de edilen haberler de biribirini tutma- Maktadır. Bununla beraber - Rusya re- Koltesinin yerine göre pek çok değiş- HİZİ ve umumiyet İtibarile orta derece- de olduğu küvvetle tahmin olunabilir. İhracatçı memleketlerin — vasatf ve- koltesi yalnız, esasen zayıf olan - 1933 Tekoltesine göre değil, acun harbından Sonraki bütün yıllara, hattâ harptan ön- Ceki vasati rekoltelere nisbetle de nok- Sanİrk göstermektedir. İthalatçı memle- ketlerin istihsalatına gelince, ton iki Senenin rekoltelerine göre az olmakla Beraber eyidir. Evelce elde edilen re- ltelerin hepsinden fazladır. İhkracatçr memleketlerde mevsim baş İangıcındaki deyimli stoklar göz önün- Üe tutulmak şartile ihraç olunabilen a- Gun stokları geçen seneki stoklara nis- Betle 52 milyon kental, yani yüzde 16 Nisbetinde bir azalış göstermektedir. Bu stoklar son on senedenberi kaydolu- Dan stokların en azı olup 274 milyon kental tahmin olunmaktadır. Bu mik- farın 178 milyon kentalı eski rekolte- Nin Hhraç olunabilen stoklarının ve 96 Milyonu da 1034 rekaltesinin temin et- Miz olduğu fazla miktardır. Yani mev- 2it etas rakamlar asağıda göste. Tilmiştir: Acun istihsalatı (Sövyet Rusya ha- Tİç): 1033—34 teki 987 milyon kentala karsr- 880 milyon. İhracatçr memleketlerin istihsalatı: çen yılki 596 milyon kentala karşı milyon, İthalatçr memleketlerin ürünleri 391 milyon kentale karşı 361 milyon. İhraç olunabilen mevcutlar (Sovyet Usya harle): 317 milyon kentale karşı '0 milyan, Sövyet Rusyanın ihraç edebilereği Mtok: 9 milyon kentala karer 4 mite>n. İthalatcr memleketlerin muhtemel tiyacları 1933—334 mevsiminden bir ayılmaktadır.: Geçen çlarına göre Avrupa rlr 9 milyon, Avrupa dışındaki İthalatçı memleketlerin isteklerinde de Milyon kental bir fazlalık olacağı he mmaktadır. İ'halat ihtiyacı 1933-34 luç olunan 149 milyon kentala kar- W 166 milyon hesaplanmaktadır. İlhalater memteketlerin icinde bu- lunduğumuz mevsim ihtiyacı (166 mil- yon) fazla istihsal eden memleketlerin ihraç olunabilecek stokları ile mukaye- ge olunacak olursa 1934 rekoltesinin ihraç olunabilen fazlası (96 milyon) ithalatçı memleketlerin muhtemel iste- gini karşılamağa kâfi değildir. Bu su- retle 178 milyon kental tutan eski stok lardan takrihen 70 milyon Hental al. mak gereklenecektir. Bu 178 milyonluk miktar 188 milyon olan 1928 d 'mra en büyük rakamdır. Demek oluyor ki 1 ağustos 1935 ta. rihinde acun buğday stoklarr ancak 108 milyon kental olacak ve 1928 den beri artmakta olan stoklar azalacaktır diyebiliriz. Buğday stoklarının azalma- ndaki en deyimli ömil şimal? Ameri- kanın bu genenin ilkbaharında geçirmiş olduğu müthiş kuraklıktır. Acun buğday piyasasının düzelmesi için stokların bu mevsim sonunda elde edilecek seviyenin vakmmında kalması la zımdır. Bunun olabilmesi — ise mevsimlerin gidişine bağlıdır. ancak Ankara Radyosu Ankara tadyosunun bu akşamki programı şudur : (19.30 dan 21 e kadar) 10. — Çocuk saati 1$5. — Musiki: Hasan Ferit — Piyano “Suwite,, nden parçalar Piyano: Ferhunde Ulvi 10, — Türkiye'de at yetiştirme 20. — Musiki: Bach — Prtlude Sarasate — İntroduction et Trantelle Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal 10. — Maliye Vekâleti saati 15. — Dans musikisi Haherler İstanbul Radyosu Sant 18 den 18.30 a kadar fransızca dersi, 18,30 dan 19,30 a kadar dans mu- sikisi, 19,30 dan 19,40 a kadar dünya haberleri, 19,40 dan 2040 a kadar ba- kalayka orkestrası tarfından muhtelif parçalar, 20,40 dan 21,15 e kadar şen fıkralar, 21,15 den 21,30 a kadar ajans haberleri 21,30 dan 22 ye kadar studi - yo orkestrası, 22 den itibaren caz ve tango orkestrası. Bugünkü Avrupa programlarından secmeler KONSERLER : Saat 1945 20.15 Tuluz'da senfani Lüksemburg'da mandolin 2100 — Laypzig'de konser 030 — Tuluz'da filarmoni OPERA ve OPERETLER : Sant 1410 1830 1920 2105 015 ULUS uzda soysal yardımlar — için 7 çok birlikler, dernekler var- g Bunlardan biri de “Türk Mazarif Cemiyeti,, dir. Yıllardanberi büyük bir gayretle çalışan ve her yıl geçtikçe ça- lışma alanını genişleten bu Cemiyetin şimdiye kadar neler yapmış olduğu hak- kında edindiğimiz bilgileri kısaca yazı- yoruz : k Maarif Cemiyeti ” Atatür- ksek koruyuculuğu altında 31 birinci kânun 1928 tarihinde Ankara'- da kurulmuştur. Cemiyetin genel baş- kanlığınışda Başvekil İ. İnönü kabul etmiştir. Cemiyetin “menafii umumiyeye ha- dim,, olduğu Devlet Şurâsının 18 nisan 1928 tarihli karariyle tasvip olunmuş - tur. Nizamnamesinin ikinci maddesinde cemiyetin maksadı şöyle yazılıdır: a -Memleketin dabil ve haricindeki irfan merkezlerinde türk talebesine mabhusus yurtlar tesis, İdame etmek ve talebeyi himaye eylemek. b - Yüksek tahsilini ikmale maddi imkâin bulamıyan zeki ve çalışkan tale- beye tahsillerini bitirmek için tayin e- dilecek şartlar altında yardımda bu- lunmak. € - Türk çocuklarını ecnebi mektep- lere müracaattan variste kılacak mek- tepler vücuda getirmek ve cemiyetin maksatlarını temine matuf ber nevi neş- riyatta bulunmak, d - İmkün hududu dahilinde türk yatandaşlarının ulusal ve soysal terbi- yesini yükseltmeğe matuf teşebbüsler - de bulunmak, Cemiyet kurulduğu gündenberi mü- tevazı fakat her yıl geçtikçe daha kuv- vetlenen ve daha çok genişliyen ciddi bir programla çalışmalarına devam et- miş kendisinden beklenen bayırlı ve müsbet işler görmüş, yurdun her tara- fında talebe yurtları, ana, ilk ve orta mektepler açmış, fakir talebeye yardım etmiş, faydalr kitaplar neşretmiştir. Yurtlar: Cemiyetin bugün altı yerde talebe yurdu vardır, Adana Talebe Yurdu: Seyhan vilayeti lise, orta mektep ve ticaret mekteplerinin en muhtaç ve ça- Tışkan talebesine mahsastur. Bu yür- da kabul olunan talebe parasız yiyip içer ve kendilerine — giyecek verilir. Yartta her yıl 22 talebe bulunur ve ay- rıca Halkevi ve Himayei Etfal Cemi - yetinin de yardımlariyle 400 talebeye öğle yemeği verilir. Ankara Talebe Yurdu: Bu yurt 1930 yılında açılmıştır. Tik yıl zarfımda buraya Ankara vilayeti he- sabına 10 ve Cemiyet besabına da 4 ta- lebe ılnınışur. — 932 ders yılı zarfında yurda 30 ulzbe kabul — olunmuştur. 933 — 934 ders yılı zarfında Halkevinin de yar- dımiyle yurt genişletilmiş ve kimsesiz talebe mevcudu 65 i bulmuştur. Bursa Talebe Yurdu: Umuml idace beyeti ilk defa Bursa talebe yurdunun tesisine karar vermiş ve yurt 18 eylül 1928 yıhnıh açılmış - tır. Buraya beş yıl zarfında 411 talebe ibul olunmuştur. Türk Maarif Cemiyeti Başkanı Nafi Atuf Çorum Talebe Yurdu: Çorum husust muhasebesi tarafın - dan yatı namiyle idare edilen mektep 1930 yılında lâğvedilmiş ve talebesi a- Çıkta kalmıştı. Valilik makamının, hu- #usi muhasebenin, ve bazı zatların yar- dımlariyle burada yurdu yeniden açma- ğa muvaffak olan Cemiyet Gdört yıl zarfında 80 talebeyi barındırmıştır. İstanbul Talebe Yurdu; Buradaki yurt 1928 yılında kurul - muştur. Yurt 1930 yılında Gazi Haz- tetleri tarafından ziyaret — edilmiştir. Dört yıl zarfında yurtta barınan talebe mevcudu 695 1 bulmuştur. 934 yılında tamamen tamir edilmiş eşyalarr da yenileştirilmiştir. 104 talebesi vardır. SAYIFA Türk Naarif cemiyeti şimdiye kadar neler yaptı? İzmir Talebe Yurdur Cümhuriyet Halk Fırkasının ve va « Hilik makamının yardımlariyle 9831 yı« lında açılmıştır. Burada Şimdiye kas dar 160 talebeye meccanen bakılmıştır. Koaya Telebe Yurdu: 932 — 933 ders yılı zarfında açılmış tır. Buraya Konya orta mekteplerinde çalışkanlıkla temayüz eden fakir talebe alınmaktadır. 20 mevcutlu olan bu yurtta bu yıl 40 talebe alacak tertibat yapılmıştır. MEKTEPLER Ankara Ant mektebi: Cemiyetin en hayırlı ve verimli ça- lışması mektepçilik alanında olmuştur, Maksatlarına emin adımlarla varmak ve çalışmalarını tedrici surette artırmak için ilk iş olmak üzere 931 yılında Ye- nişehirde bir ana mektebi açmıstır. Ankars ilk mektebi Gördüğü rağbet ve aldığı mali yar - dumlara güvenerek Cemiyet ana mekte- bine bir de ilk mektep ilavesini muva - fik bulmuş ve 932 — 933 ders yılı rar> fında beş sıniflr bir ilkmektep açmış « tır. Bu yıl zarfında Amerika'dan husu- *i gürette çağırılan terbiyeci Mis Par - ker mektebin terbiye ve tedrisatı işle- rini Üzerine almıştır. Ankara Ortamektebi Mektep binast görülen Tüzum ve 1m- tiyaca binaen genişletilmiş yavaş yavaş bir kollej haline koymak maksadiyle orta mektebin birinci sınıfi açılmıştır. Tik mektebin dördüncü ve beşinci sınıf- lariyle altıncı sınıfta ingilizce tedrisa- ta ehemmiyet verilm Bu yıl orta mektebin ikinci sınıfı da açılmış ve orta kısım için müstakil bir bina tutulmuştur. Mektebin ingilirce tedrisatı Paris'ten getirtilen Amerikan lisesi başmuallimi tarafından idare olun maktadır. Mektebe tanımmış ve seçilmiş hocalar alınmıştır. Mektehin bugünkü sayısı 233 Ü bulmuştur. Bursa kız lisesi Bu mektep 19. 9. 1932 carihinde urs ta ve lise kısımlarını havi olarak tam teşkilatla açıldı. Resmi liselere m venR aa TTTT . Maarif Cemiyetinin Yenişehir'deki mektebi Romani: 4 Benim Günahım (MEA CULPA) Yazcant ÂNNIF VIVANTI ı.::C © berelenmiş ilâhi yüze.da- '—u gururla karışık derin bir te- Beli Çarpıntısı duydu. Ona öyle Yordu ki, mukaddes ve esrar- Ürette bir samimi harikul'üde Vardır. Sonra Chezireh Palac'taki ça- Yetişmek için bir otomobil ko- ğ: dku en sonunda da yemek € kabul resmi için Shephe - Nü Hotet'e dönüldü. —O gün bütün gün Astrid, o- =“$hnlık ve heyecan veren, o- tir bir azap veren hatıraları e saklayarak güldü, alay hattrayı bir an düşündüğü > t""— benliğinde ona söylenme- *_ bir bir hal, kanımda bir taş- S titreme, bir sarhoşluk du- — Dün geecki ile ne kadar zıt!... İtalyanca aslından türkçeye çeviren: NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU Onun bu gizli halecanı; da- marlarında çakarak, çiçek yüzünü kızartarak, gözlerinde kıvılcımlar ve gulumse—melmnde şimşekler yakarak, ona öyle tatlı bir cazibe veriyordu ki bütün oradakiler bu cazibeyi duyuyorlardı. — Fakat nen var, nen var? — Eisy soruyordu. — Seni hiç böyle parıltılar saçar bir halde görme - dimdi. Rica ederim John'la konuş- ma.. John'a bakma! Ve gülerek, Astrid'i kucaklı- yarak, nişatlısı ile uzaklara kaçı - yordu; ta ki nişanlısı da, o genç- liğin titreşen çiçeğinin saçtığı ca- zibeye tutulmasın. O sarışın ve bakir güzelliğe çoktan kapılmış — olan dürüst ve ihtiyatlı Norman Grey'se, ondan daha derin, daha kudretli bir bü - t trid, ken, yünlün yayılmakta olduğunu his - sediyordu. O akşam balo salonuna git- mek için büyük merdivenlerden hafif adımlarla inerken, genç kız, ona narin ve buğu gibi göründü. Ontun hemen hemen çocukça tat- hlığının ifadesinde, bütün o ince ve korkunç tehdidi, o açılmakta olan kadınlığın gizli kuvvetini bir anda sezdi. Kuvvetli şimal askeri, bir an, bir karanlık kaçma arzusu, o be - yazlığın ışığından, o gizli büyüdcn kendini çekip kurtarmak için için- de istikbali haber veren bir tah - Tik duydu. Sonra bizzat bu son - suz tehlike hissi, onu, daha sert bir ateşle genç kıza doğru cekti. nce gövdesini sararak onu “Hesitation,, un dalgalanan ahen- gine çekti; ve kulağına: — “As - , sen benim şenliğim ve haya- tım clabilirsin!,, diye mırıldanır- kalbinde, ona: — “O senin icin ıstırap ve ölüm olabilir!,, di - yen bir sesi işitir gibi oldu. x Düğünden önceki kısa gı'inlch de, şüraya buraya koşuşmalar, da- vetler, ziyucder, mektup, telgraf yazmalar, kabul resimleri, balolar, birbiri ardr sırra bir çok şeyler ol- du. Fakat gelinin çok canlı zarifli- ği yanında, Astrid'in sarışın gü - zelliği soluyordu. Yüreğinde bü - yük bir sessizlik vardı. Düşünü - yordu: — Saad'ı ne vakit göreceğim? Onu görmeliyim; yalnız “Allaha ısmarladık., demek için. Yalnız, onu bir daha görmemem lazım geldiğini söylemek icin. Saad kaybolmuştu. Genç kızın hayatında, hiç var olmamış - gibi ateş ba- kışları, onun gi krengı gözlerine hiç gömülmemişti ; sanki sahrada- ki o gece, deniz üzerindeki gece - ler, rüyada geçirilmisti. Astrid, şaşma ve öfke ile tit - riyordu. Ona kendisi, — Allaha ısmarladık, sizi bir daha asla görmiyeceğim. —demek istiyordu. Fakat onu görmek için arama- yan kendisi idi, onu bırakan, böy- le hiç iytiraz etmeden ayrılmaya razı olan o idi. Arabanım onları "*Shepheard's'ın kapısı önüne ge - tirdiği ve ona o tazimli ve pt - resk selamı ile “— Tanrı sesi korusun!,, dediği zaman, o, “— Al- laha ısmarladık!,, diye cevap ver- mişti. Gece nöbetçisi kapıyr aç- mıs bekliyordu.. Biribirlerinden böyle ayrılm - lardı. k Şimdi onun susuşu, ona çeki- lemez bir hakaret gibi geliyordu. Fakat, böyle beyaz, güzel ve üs - tün bir ırkın kızı, bunca kimse- lerin kur yaptığı, taptığı kız, onur tarafından unutulmuş olsrin, olur mu? Nasıl olup da Shepheard's Ho- tel'e gelmemisti? Yahat, neden İbrahimi göndermemişti? Her ak- şam, vestibülden gecerken, As- trid, camlı kapının yanındaki kö- şeye bir göz atar,. kimseleri gür- mezdi. Fakat mümkün mü idi?.. Bü - tün bir saat yanımda hayran titre- “ diğini duyduğu adam, bir daha hiç aramadan, bir daha hiç cağır- madan onun böyle kaçmasına na- sıl meydan verirdi? — Sonu v>