İkinci Teşrin 28 ——— ——— ——— —- - * «Ulus» un dil yazılarından ALLAH Gehllh, ilâh, Vâh.» - sözlerinin ğliıi;loii. morfoloji, fonetik bakımından analizi SABAHLEY SARAÇLEY Kelimenin etimolojik şekli O 13) (sabah -— 1l -- ey (sabağ H ! 4 eyl L Sabah: Güneşin ilk şu- ağlarımı bize gönderdiği yer. (2) II: ( -N, ektir. ,Ge Hiş engin, şümul gibi mef humlarja objeyi “vasıflandı- Tır. Demek ki ganesin ışıkları. İsabah| yerinden bütün c h- âna yayıldı, Acaba bu an- da hüneşin bulunduğu yer | Neresidir? Onu bundaan s0 nraki ek işaset edecektir. Bİ By: ( A yl, ektir. Bu ek şuağları âleme yay- ıldığı zaman artık - kendisi de görülmüş olan bulunduğu yeri - tesbit ve işaret eder. O yerin, adı: Sabahiley — Sabnhley dir" »Maşrık, demektir. Sahahleyin Sabağleyin Kelimenin etimolojik şekli: () (3 (Sabahley —- in) ) Sabahley: “Moşrik, manasına olduğunu gördük (2)Ta: (a) ektir. Obij enin en yakin, bitişik saha güneşin duğunu ve rir. Öbje, “Sabbhley |maşrık| , dir; süje güneştir. SABAHLEYİN: — güneşin göründüğü noktan n, |saba h'ey - maşrık|, bitişiğindeki durumun ifadesidir. Bu ifa dede, dendiliğinden, “zaman, mefhumu da vardır İYİ yerinde (ğ) bulunduru- lursa kelime: “SABAĞLE YİN, o'ur Not: |Sabah sözü ve onun manası hakkında Arap lü (7) Pekarski; Yakut - Dili | Lügatı (22) “Sevk, — kelimesinin kuruluşu da aymdır. gatlerinin de kısaca bakalım Zaten, dedikleri uzun diya” mevzün — babso'acak uzunlukta da değildir. D) — Ahterii Kebire Essaba — “tu'uğ etmek; meyelânı kalp, Essabah >- Evveli Essubh — — luğ ettiği zaman ALLAH “ALLAH, kelimesinin Tü ekçede belli başlı manaları nı tesbit edelim: ()) Kuvvet, kudret. büyük sahip vza yevm Fecir tut sur, diribaş. eyilik yapmayı seven Z) Sürat faaliyet. (3) Su İhtar: Kelimenin türlü an lam'ar gelişi bittabi orijinal kökünden (Vi'eri ge'mekte- dir. Al'lah sözünün etimolojik gtekli şudur: P 021 BI Jağağa' ahi D Ağ Köktür. Kökün yukarıda söylediğimiz birin <i anlamını alarak kelimeyi mbtalâa edelim. 2) Ağ: Kökün manasını kendiüde tecelli ettiren sü Ja| | jeyi gösterir. Ağ -H ağ - ağağ |(kulla nışta sondaki (& düşer|. (A| seyyid, (B| efendi. |C| rical (D) yaşca büyük ve eski, öz baba saygı olmak üzere büyüklere verilen unvan bü yük olan baş soy başı uluğ baba: Not' Bu |ağa| sözünden türeyen bir kelimeyi de bu- | rada gösterelim: Ağabıt (cemi: Aağabıttar| babamız, keşiş papas, ru hani âyini icra eden|1| “ba stın ağabıt — baş papas, “hara ağabıt — kara rahip, (A) Kamüsu Türki (B) Türk dili lügali ( J) İbnü müdenda lü: gali (D) Pekarski: Yakul di 1 lJügali (1) Pakaraski: Yakul dili lügati ULUSAL ROMAN: Nt 12 ŞLI—]Y KAMÇILARI. YAZAN: MUAMMER GÖZALAN BIRINCI BÖLÜM . Başlarını çevirdikleri za- man kapının eşiğinde Bel kisi gördüler. Küçük besleme kız. elile yüzünü - örterek kanapeler den birinin arkasına saklan dı. Ömer daha soğuk — kanlı davrandı. Artık işin tamicine imkân kalmadığını gören bir insan sükünile pençure ye doğru i'erledi, Belkise döndü Belkis, bir — heykel gibi hareketsiz kalmıştı. Ne içe ti ve ne de dığarı bir adım atamadan olduğu yerde kal di Bir çok şeyler söylemek istiyor. Fakat aklına — hiç bir söz gelmiyordu. Beynin den vuru'muşa — dönmüştü. | arkasını | Bu darbe onun kadınlık Kururuna indirilmiş bir. bi çak gibi, onu en can ala- cak yerinden yaralamıştı. İçinde tarif edilmez bir bulantı, bir nefret hissi var- dı. Apartımacın tavanı ba - şına çöküyormuş — gibi, bir an evel — oradan kaçmak, uzaklaşmak istiyordu. Ken- dinde biraz kuvvet bulabil - di. Yan odalardan geçdi, bir kanepenin üzerl- ne çöker g bi oturdu Ne yapmalı idi? Hiç bir şeye karar — veremiyordu. Yalnız; içinden bir ses hay kırıyordu: Buradan kaç.. Ayağa kalktı. tam bu sı rada Ömer odaya — girmiş onun karşısına dikilmişti: | büyüklük, yapıcılık, sahiplik yaratıcı, coşkun, ce> | | kelimenin | rmisin? Diye sordu. - Belkis | | cevap vermedi; apartımanın birine | TÜRKDİLİ *hara -tanastâh ağabıt — dini rahik ve yahut dul kal mış keşiş,; “ağabıt buolar — ruhaniler güruhu. Dikkat: Arapça zınnolu. nan (âbit| sözüuün bu misal: lerde orijini pek açık olarak Jağabıt) olduğu görülmekte dir. Gelelim ke'imenin esas Unsur arından Üçüncüsüne: 131 Al:|,—-1), ektir, Bi lindiği “geniş, belli olmıyan gayri şahsi, her sahada bu ı lanur. Herşey, engin, şâmul | gibi umumi anlamlarla süje | veya objeyi vasıflandırır. O halde: (ağağ - a! — ağağal: D) ekinin gösterdiği şumul sahasında kuvvet, kudret, | | v. s. anlamlarının. sıfatıdır ! (4 Ah:| —hi ektir: k, g. | * gibi, obje ve panseyi ta mamlar, tayin eder, ifade l öder. Yani onun adını ko | şyar, Demek ki; Ağağal - ah — ngngnlnlı:h öortasındaki (8| esas kaide mucibince ken- | dindan sonraki konsönla te: Allah Baştaki Jğ| de ortala- | rında bulunduğu le kaynaşınca son şeklir ALLAH olur Manayı “kuvvet ve kud rete, yapıcilığa, büyüklüğe şahipliğe şamil olan bir pa senin, ifadesidir badül edince kelime: olur vuayeller fonetik Not: Türk di'inde ayni an- Tamna ş$u kelimc'er de var dir. — Çalap Çelep di İzi İye Oğan Oğun G — Okan, Okkan H — Tanrı J Tenri (“gök, mana sına Kazan lehçesinde “put,, manasına) |"| İLÂKILÂKE Bu göz erin etimo'ojik şe- A B C D E F killerini, (Allah) sözününkü. nün altlına yazalım: Allah: ağ - al -- ah İlâhf iğ - . ah İlâheriğ A -h ah Bu üç kelimenin etimolo zik şekillerini gös eren tab lonun mütalâasından şu an- | Taşıhır: (Allah) sözünde, “büyük lâk v. s., mefhum'arını işa — Beni bir parça dinle kapısını açtı.. Merdivenleri imerek sokağa çıktı. Ömer, karısını apartıma nın sahanlığından alt kata ka dar göz'erile takip etti Onun kaybo'duğunu görünce içeri girdi. Bu tamiri güç hâdise onu sersemleşlirmiş- tü Eğer güruru bir axz mü saade etse Belkisin dizlerine kapanarak kenidsini af et- mesi için yalyaracaktı. Bu- nu düşünmemiş değildi. Fa- kat yapamadı, karar vereme- di. Bu kararsız'ık — içinde Belkis kendisini terk etti. İçeri girdikten sonra sa lona geçdi. Küçük hizmetçi kız hâlâ eski yerinde & zce ağlıyordu. Onunla me- | #gul olmak istemedi Çalışma odasına geçerek yazı masasının başına olur | dü. İir yaktı. Ne yapmak İâzım geldiğini dü- sigara | yarak vapura çıktı şünmeğe başladı Acaba Belkis, hiddeti ge- ret eden kökten sonra mef” humları kendinde tecelli et tÜren ve bir güjeyi — işaret edrn (2) inci — (ağ) vardır Halbuki (ilâb| ve (ilâhel e: zlerinde bu süje yoktur De mek ki bü sözlerde — eras kökün işaeet ettiği mefbum doğrudan doğrüya — (.-- 1) ekini almakla “şümul ve en:- ginlik, anlamında bir sılât oluyor. Bu iki kelimeye ge len (4) üncü ek (ah), fatı haiz öbjeleri — gösterir demek olüyor. |İlâh) sözü ancek (Allah) ı sıfatını ta o sı şıdığı farz ve kabul olunan | neslelerdir. |Mabutlar, putlar ibadet olunan şeyler gibi) (llâhe kelimenin helen (eği, çok şayanı dik kat bir noktayı işaret et. mektedir. Bu nokta, |İ âh| sözünde düşmüş olan ve fa- kat |Allah| sözünün orijinin de bulunan ikinci unsurdur ki söjedir. Demek ki (İlâhe| sözü, “Allahtaki büyüklük, mefhumunu kazandıktan s0- sonuna nra o büyüklük mefhumunu temsil eden süje ile miş Gluyor eşi oluyor. Bu sözün ifade etti ği manadandırki “kadınlık ,, birleş Yani onun | mefhumu çıkmaktadır. Not: (Allah| kelimesi; ah- , terit Kebir, Kamur Terce mesi gibi arap lügatlerinde doğrudan doğruya yazılmış değildir. Bandırma Asliye hukuk Mahkemesinden Yeni Ziraatli K. den Rıza kızı Şaziyeye: Kocanız veni ziraatli K. den İbrahim Onbaşı oğlu Ha san tarafından aleyhinize aç- ıilan basanma davasının ya- pilmakta olan sinde ikametgâhınızın meç hul! kaldığından do'ayı hak kınızda ilânen tebliğat icra müuhakeme sına karar veri miş ve mu- | hakemede 25-12-935 tarihi- günü saat 14 ta'ik kılınmış oldu- ğundan yevm ve vakti mez- kürda ya bizzat hazır bu- lunmadınınız veya tarafınız- dan musaddak — vekö'etna meyi halz bir vekil gönder mediğiniz takdirde muhake. ne müsadif çarşamba menin gıyaben rüyet edi e ceği teb'iğ makamına kalm | olmak üzere ilân olunur z * SAYFA 3 'Tapu Müdürlüğünden: Mahallesi — Mevkil Cinsi Hududu ğ Börekçiler — mahallede — ey Sağı Necip iken şim di kömürcü Yakup karımı Ayşe, solu: Sa yıeekızı Nefise arka: sı: Keşkek oğlu Lü- ti iken şimdi verese den Hüsameddinin ve kısmen Bekir da madi Mürat ve Bö- rekci oğlu İbrahim, önü yol Evsafı yakarıda yazı'ı ev esasen Börekciler maha le- sinden İlasan oğlu Mev'ane Ahmetten inlikalen evlâtları Daime ve Ayşe ve İsmailin tasarruflarında iken bunlardan İsnallla 308 de9ekâr anasız va babasız ölmesile kardaşları Ayşe ve Naime ile amcası Alinin oğlu Mehmede ve bilahara Ayşenin de keza 310 da bekâr ölmesi'e kardaşı mezbur Naime ve Amcası Alınin oylu Mehmde inlikal etmiş o'up Bunlardan Naime Fu evdeki paymı mayıs 314 tarihli adi senetle üç bin kuroş bedelle avcı oglu Halile ve — diğer hissedar Mehmette hissesini 313 tarihli adi — senetle bin beş yüz kuruş bedelle Avcı oğlu — Halil karısı Şerifeye harlcen ve adiyen satarak bu ey o zamandanberi — avci oğlu Halil ve karısı Şerifenin senetsiz ve nizasız hüsnü niyetle müştereken tasarruflarında iken avcı oglu Halilin 334 tarihinde vefatile karısı mezbur Şerife ve kızı Hati ce ve ana, buba bir kardaşları Mehmet ve — Ahmet ve bunlardan Mehmedin de 336 da - çocksuz ve ana ve ba- basız olarak ölmesile kardeşi Ahmet ve kendisindan evel ölen diğer kardaşı Abdullahın evlatları Vesile ve Zekiye ve İbrahim ve bundan sonra Ahmedinde keza bekar ö'- mesiyle kendisinden evel ölen kardaşı Abdullahın evlatla- rı Vesile ve Zekiye ve İbrahim ve diger kardaşı — ölü avcı oglu Hali'in kızı Haticeye kaldığından — bahisle işbu verese namlarına senet almak istediklerinden tasarruf ha> kları tahkik edilmek üzere 8kânunevel 935 pazar günü mahalleye memur gönderilecektir itirazı olanların bu mü- tdet içinde ya gelecek memura ve yahut Tapu Direktör- lüğüne müracaatları ilâ olunur. GALIKESİR ASKERİ SATINALMA KOMiSYONU iLÂNLARI.. Balıkesir kış'ık yaş şebzelerinden verilen fiat hat İlâyık gör- ülmiyen yedi bin kilo ıspanağın ihalesi 5 1.kânun 935 perşembe günü sasl 11 de bırakılmıştır. Taliplerin mez. ür garnizonunun yapılan açık eksiltmede yapılmak üzere Tn 'la te Balikesir satınalma komisyohuna müracaatları. geri 26 2. teşrin 935 tarihinde açık eksiltmesi yapılacak 0- lan 7000 kilo makarna ile 4000 kilo şehriyeye talip çık- madığından ihale günü 5 | kânun 935 perşembe günü sa- at 15 e bırakılmıştır. İsteklerin muayyen günde Balıkesir askeri satın alma komisyonuna müracaatları. * # Kolordu ihtiyacı için 6900 ki'o benzin 998 kilo muh- telif otomobil yağı 664 kilo gaz vağı ve bun'ara —müte ferri 4 dığer beş kalein vazelin ve sair açık eksi'tmiye konulmaştur. İhalesi 14 Birincikânun 935 cumartesi gü nü saat İl de yapılacaktır. Tutarı 3335 liradır Muvakkatı 250 lira 13 kuruştur. Şartnamesini görmek istiyenler her gün kolordu satın alma komisyonuna müracaat edebilirler. | — 322 | âze ——— ——— — —— ——— ——— —— — — —— — — ——— çdikten sonra tekrar eve Vö ner midi? Nereye gibebil'r di? İstanhulda — hiç — tamdığı yoktu, A âlyedeki annesinin yanıma gitmesi — ihttmalini düşündü Bunu en — yakın bir ihtümâl olarak kabul et ti. Gazeteyi açarak Mersin poslasının ne günü kalka- cağına baktı. O akşam hara ket edecek bir vapur olduğu- nu gördü. Akşama kadar bekliyecek, Belkis eve dön mediği takdirde vepura gi derek onu ikna edip — eve getirecekti Akşama kadar dışarı çık- madı, hizmetçi kızın da ner de ve ne işle meşgül oldu ğünü öğrenmek istemedi | Akşam olunca giyinerek Sir keciye indi. Rihtim çok ka'a ba'ıktı, — kayıklar, vapura | gelip giden yolcularla dolu idi. Bunlardan birine atlı Birinci, ikinci sınıf kamaraları, gü verte yo'cularına — mahsus yerleri aradı. Belkisin arka- sındaki kostümü tarif e lerek | kamarotlara daki dar sokaktan (Sırasel: vD) lere çıktı. Üradan gene arka sokakları takiben (Ga latasaraya) kadar yürüdü nereye gidiyordu? Onu ken- disi de bilmiyordu Bir lâhze Alâiyeye, annesinin yanına gitmeği düşündü Fakat he nüz yeni bir. yuva kurmuş bir kadını el adamının yanında küçük düşüreceğini, belki de onların rahatlarını bozacağını düşünerek bu fikirden vaz- geçdi Rahatça düşünebilmek için (İngiliz sarayı) nın kar şısındaki ufak pastacı dük- kânmına girdi. Sa onun olduk - karanlık bir köşesine çekilerek düşünmeğe başla- dı. Ne yapacaktı? En büyük kararı, Ömerin yüzünü bir daha görmemekti. Sade on- dan değil bütün Insanlardan nefret ediyordu. Ömere ait ei veya kötü hiç bir düşün cesi yoktu İlöyle bir ada: | mın yaşadığına, bir sene ha | yatına ortak olduğuna — ihti- mal bile vermiyordu. — BİTMEDİ- - Bütün bu araştırmaların bir fayda iİyermediğibi görünce güverteye çıktı, küpeşteye dayanarak kayık'arın taşıdığı yolcuları gözden geçirmeğe başladı Ortalık eyice kararmıştı. Ka marotların çaldığı çıngırak vapurun hareket et- mek üzere o'duğunu bildi sordu lar riyordu. Başı önünde, içinde derin bir teessürle vapurun | merdiven'erini indi. Pir ka- yığa atlıyarak rıhtıma dön- dü. Bir aralık aklına palise müracaat etmek fikri geldi soğra bu işin, | sebebiyet vereceğini bir rezalete düşü - Bu ca nerek sarfı nazar etti düşüncelerle (Eminönü) kadar yürüdü. İstemiyerek Balıkpazaına giden yola saptı. Balıkcı meyhanelerinden birire gi- rerek tahta masalardan biri- ne çöktü. İçmeğe baş'adı... Belkis rıldıktan man h stanesinin rumandan ay AL arkasın - | sonra