İkinci Teşrin 19 'ıı .. tYabancı Türkiye Cu *“S, İndependence Rouma- | nit, den: | Türkiye — Cumuriyeti bu Bön hem diş siyasası hem de barış problemi karşısın daki vaziyeti — bakımından acunda kendisine has — bir mevki tutmaktadır Osmanlı — İmparatorluğu büyük Avrupa savaşı esna sında merkezi — devletlerin sadık ve değerli müttefikiy- di. Sultan tarafından emre- di'en Çanakkalenin kapatıl- maşı. çarlık rejimintn düşü #inü çabuklatmak — surelile Rusyaya karşı kati bir silâh | Wazifesini görmüştür Müttefiklerin zaferinden sonra Tü:k ulusu, eski mü | ttefikleri ( € e birliği yapmak istemedi. Enerjiyi açık gu turluk bilen ulusal bir kahramanın | rehberliği altında silâhları yeni den e!le alıp, fazla muhteris Bulunan ile — birleştirmesini bazı karşı, istik'âl savaşının ha kiki galibi 0'an mi liyet pre komşülarına nsibinin üstünlüğünü temine muvaffak oldu Türkiye, kendi ırkı sınır ları içinde ulustal bir devlet olarak teessüs etti. Kedisine şeref veren ve tamamen kendi içinden ge- len bir samimiyetle Ler tür lü “revision,, fikrini ve uzun yüz yıl'ar boyunca hilâlin kaybetmiş olduğu eyâ'et ve toprakları yesiden ele geçir mek niyet'erini bir. tarafa âttı Böyle yapuakla daha bir çok a'anlarda o duğu gibi burada da maziyi kö- künden silmiş ve hiçe say mış oldu Türkiye bu suretle bütün komşularile barış içinde ka- hp uyuşabildi. Bu — itibarla Ankara hükümetinin “statu Puo, müdafilerinin tutması, sadece değil, belki siyasasını ulusun dalmi menfaatlerine istinat ettirmesinden ileri geldi. Tü- tkiyenin büyük bir rol ay- nadığı Va kan andlaşmasına Türk Hükümetinin dahil ol- Ması bu tabii tarafını tesadüfen tekâmü ün bir net cesiydi Bugün Türkiyenin arsıul- Usal barışa yaptığı yardım müriyetinin | ArsıulusalRolü 'î Türkiye Kendi Irkı Sınırları İçinde Ulusal Bir Devlet Ola- rak Tesis Etti.,, Akdeniz ihtilâfının aydınlı ğında tetkik mümkündür — | Şayet Ankarada idare ba- | şında — bulunanlar, —Avrupa iş ve el birliği prensibine samimiyet'e bağlı ve hâkinı devlet adam'arı o'mıyacak o'salardı, ortaya ne gibi kar- gaşalık ve inüşkü' erin çık miş olacağını düşünmek kâ fidir, Zira bu devlet adam- ları, başkalarının maalesef I imtisal etmediği bir örnek teşkil etmektedirler. Beş Yıllık Türk Plânı Belgradda çıkan, “Prav. | da, gazetesi 6 İkinci Teşrin 1935 tarih i sayısında beş yıllık endüstri plânımız hakkında uzun ve ihzai ma- lâmatı havi bir makale ne şretmektedir. Bu makalede deniliyor ki: Genç Türk — lider'erinin başlıca vasıfları - plânlarını tatbikte gösterdikleri irade ve-enerjidir. Bu cümleden olmak üzere beş yıllık plânı- nında da başlangıcında, Tü rkiyenin bugüne kadar ma- hrum bulunduğu — emtiayı imal €den bir çok fabrika lar inşa edilmiştir. Makalede bundan sonra yurdumuzda kurulan fabrika- lar hakkında doğru ma ümat verilmekte ve denilmektedir ki: “Türkiyede tatbik olunan beş yıllık plânın otorşi ma- | ksadına matıf olduğu hak- kındaki fikir yanlıştır. Sitâ- hlanma için lâzım olan de- | mir endüstrisinden — başka Türkiyede sırf endüstri ma hiyetinde bulunan müessese ler kurulması — bunu isbat eder , | *Pravda, ya göre Türki yenin endüstrileşmesi itha lâtın azalması değil çoğal- masını mucip olacaktır. Çü- nkü endüstri refahı temin edecek hem de ihra catın çoğalmasına âmil ola caktır. Gazete bu iddiasını Japon yanın vaziyetini ileri sürerek teyit ediyor. Gazete bundan başka Türkiyenin beş yıllık endüstri p'lânına bışlıca hem rağınen, ziroatçilik vasfını muhafaza ettiğini, bef yıl hık p'âna ziraatin ıslâhı da dahil — bu'unduğunu kayıt Ve iştirakin bütün önemini ——— —— —— ALEVKA ULUSAL ROMAN: Mi 5 BIRINCi Nen var anne? Hasta- Misin . Genç kadın, cevap vere Sök yerde kızının boynuna :l."ı" ak hıçkırmağa başla- ı — Nen var?. Ne olüyor- tun söylesene? Bir an durdu. Elni ağzı — Pa götürerek baykırdı - Yoksa babam'. ediyor » MÇILARI YAZAN: M. GÖZALAN GÖLÜM Annesinin cevabını bekle meden merdivenlere atıldı. Fabasının odasına girdiği za man, orasınım bom boş ol duğunu gördü. Ne onun ya tağı, vene d: her hafta ken disini doya, doya kucaklı Ozaman, yan adam vardı | işi anladı. kanepenin üstüne | atılarak: babacığım. Diye n — Baba, a *Ulus» un dil yazıların dan KUVVET «Kuvve, kavi> va «kuvvat» sözlerinin etimolaji, mor- Yoloji ve fonetik bakımından enal'zi KUVVYET Kuvvet kelimesinin etim olojisini ararken (kuve| (ku- | va), |kavi) sözlerini gözden geçirelim: Bu kelimelerin etimolojik şekillerini alt alta yazarak mütalâa cedelir : )() - 6) (ak-- uv A eğ) (uk-- uv -— ağ) (uk-av - iğ) (1) uk: Her üç kelimede aynı şekilde, kök o'arak ba- şta bulunmaktadır. | burada göstediği mefhum, İkuvvet. kudret büyük, kesafet, gayret, ira de, takat| tır. Kökün bu saydığımız an (İamlarını ihtiva eden diğer | bazı kelimeleri gözden ge çirelim: ı | k--ip) — kip —ku- vvetli, muhkem No — ( k-bip-Hemek| Kökün | muhkem, | Kamusu Türki, kısası Rab guzl VI Radlof Iİ Kazan lehçesi, VU Radlof D Kazan lehçesi VHH — Radloj — Iİ Şor ve Üygür behçelesi,, IX - Büyük 1ürk Lü Bu kelimeler, Arap dilinde: | “zâfın hilâfı, manasında al- inmış ve bunu tefsiren “be- rklik, mühkemlik,, |* 2on ra “kudret, zor, ()| anlamla: kullanılmıştır. —An gali «Çağatay lehçes:» rında X — Dede Korkul Kitubı xi Radlof. N1 «Uygür lehçesi Xil Pekarski: Yakul Lügğali ÜŞ Ahteni Kebir | Lügati Neci, Kamtıs ül Muhit | cak Araplar aynı kelimeyi kiplemek — tahkim ve ta- | kviye etmek N Ük - ip - lik) - kip'ik — İstihkâm. IV — C k-koca) — ko: ca — azim, kebir. V — (k--üç) — küç igüç) — kuvvet, gayret ik- tidar, takat. kudret VI (. k 4 üzeymek) — küceymek — kuvvetlen- | mek, VİL — ( k — öç) — köç — kuvvet VN — Ck 4 aruk) — karuk — kuvvet < ( ök — telik) — öktelik — kavi X -— (. k-hunt) — kunt — havi XI — £ k —- opkı) — köpkı — kavi XI —(ök & seği — ükseğ — kuvvetlenmek 2) uv, av: Kökün anla minı haiz olan obje veya sü- jeyi gösterir. (3) eğ, ağliğ: ( — ğ), ek- tir. Kelimenin manasını ta yin ve tesbit eder. Demek ki: (Kuveğ), (kuvağ), (kaviğ) kelimeleri bünyece ve ma- naca birbirinin aynıdır. Ma nası “kuvvet, kudret, takat ve kökün işaret ettiğimiz diğer anlamlarını haiz — o'lan şey veya şahis, demektir I - Velet Çelebinin fişlei 1 — Radlof N Karayim metinleri lf — Radlof. . Karoyim me inleri IV Kamusu Türki V — Orhan — Kitabeleri, haykırmağa başladı Belkis, işte böylece öksüz kalmıştı, o akşam ana - kız aşağı kattaki ulak odalardan birinde baş başa oluruyor lardı. Odada derin bir ses sizlik vardı. Saatin gürültü- sünden başka bir sex işitil- miyordu. ö'en yüzbaşının ru- hu için ev altına bir ufak lamba yakılarak bırakılmış: tı. Birkaç gece böceği bu ufak işığın etrafında uçuşu yorlardı Ana, kız - ikiside dalgındı. ikiside birgün ev- el sağ olan ve bugün larından ebediyen uzaklaşan adamın hatırasile meşgu'dü ara isim, falil vecemi diye şe- killendirirler. Gerek bu şe killenmede ve gerek keli meyi kendinden sonra gelen kelimeyi bağlayışta, kelime- nin orijin şekbnin sonunda gördüğümüz ekin (ğ) si, ken- diliğinden ya |hemze| veya İy| seklinde meydana çıka rak menşeini haber vermek - tedir. Şimdi, (kuvvet| kelimesi nin etimolojisini analiz ede lim; D ZI Çok - uv-k eğ - et) — ukuveğ ** et Ü) ukuüveğ: İzah olundu. Morlojik şekilde baştaki vo kal düşüyor. Kelime |Kuveğ| oluyor. (2) et: Bildiğimiz gibi ek olarak umumtyetle yapıcılık | yaptırıcılık, yapılmış olmak lık, yani kelimenin an'amı nın tamamiyetini ve müsbet olduğunu anlatır. O halde: (Kuveğet KUVVET kudret, muhkem, büyük v &. an'amlarını, tam ye müs bet olarak ifade eden bir sözdür. Not: Türk dilinde, kelime bulun içinde uzalıcı unsur duğu zaman, fonetik icabı olarak bu vn surun evelinde veya ondan sonra bulunan konson ge onun yerine çer, Yoksa sözlerin etimo- lojik ve orijinal kurumların da bir cinsten iki yan yana gelmemiştir. Me- se'â (belli: orijinde konson sözü, | İbeğeliğ) dir. Kelimenin içi- nde bulunan (ğe| uzatıcı un suru yerine kendinden son İkisinin de gözleri ağlamak- | | Ders plânı örnekleri I | Kedi, Köpek — Vinci sınf — Burun uzunca; zeki görü nen gözler; yumuşak bir dil kedinin dilinden farklıdir. Köpek sıcak havalarda dili ağzından dışarı çıkarır. 'arını buldurunuz Ön ayakta 5, arka uya- kta 4 parmak vardır. Tırnaklar daha kalın, ke- dinin kilerinden daha az siv- ri, kedinin tırnakları gibi içeri çekilmezler, ve köpek yürüyünce aşınırlar. l HAYAT TARZI Beslenme — Kedi kadar et yiyici değildir. Sahinin yemediği hemen bütün ye- mekleri yer, bilhassa et ve kemiği üslün tutar; günde 2 kere, temiz yıkanmış bir kap içinde ve taze bir su ile yapılmış çorba (yal) vermelidir, çünkü, kö- pek temiz bir hayvandır. Köpek ancak on iki sene yaşar. Köpeğin zekâsı ve sada- katı pek meşhurdur. Bu sa. dakati gösteren bir veyahut bir kaç vaka anlatınız. Kö- pek pek kolay terbiye edi- lir. Bekci köpek — Çiftlikle. rin, evlerin, sürülerin bek- çisidir. Bazıları çarık çevi. rirler. (Bıçakçılar, çevirirler) bu kısım köpekler kzak ve acaba çekerler (Hollandalır lar ve Laponlar| Bazıları av: Burun delikleri genişçe, şaması pek hassaş Av köpeği iz üzerinde ne yapar? | İleride, üst çenede altı kü- çük diş |kesici dişj; her iki tarafda birer kuvvetli köpek dişiş daha gerilerde daha bü. yük dişler. Bun'arı sayınız: (6) bunların — büyük'ükleri önünden arkaya doğru artar; bunların her birinde küçük uçlar vardır; |5)| tanesi pek büyüktür, köpek kemik eri bun'larla parça'ar. Köpeğin dişlerini kedinin kilerle mukayese Kedinin dişleri köpeğinkilere nazaran daha sivri ve keskindir. Kö peğin başı uzun kedininki ise kısa ve yuvarlaktır. Kö peğin çenesi uzundur. Ke- dide çeneler kısadır ve bu suretle bir üstünlüğü vardır. Bir kartonun makasın dip ta- rafile daha kolay kesildiği- ni göstriniz Kedinin kısa çeneleri çok eyi — işliyebilir ve pek güzel kesin bir ma kas gibidir. 3 — Vücut, karın şişkin değildir, yanlar çöküklür, vücut kedide o'duğu gibi alastiki değildir. (Sırtını ka- mburlatamaz Kuyruk genel olarak uz- temiz da işe yarar; dağ fareleri imbha etmekte kullanılanlar. da vardır; hirsızları takip eden köpekler bulunduğunu da hatırlamak lâzımdır. (Po- 38 köpekleri| bir kısmı in sanların imdadına koşar (bo- gulanlara. yo'unu kaybetmiş kimselere yardım ederlar.| -SON— un, hemen datma kalkıktır ve kuvvetle oynar. | Bacaklar kuru ve çok ad: | eleli, yükarıdan aşağı ince lir. Z, Tunaboylu Bacağın muhtelif kısım Balıkesir Evkaf Direktörlüğünden: Mazbutaya ait 14362 ve — mülhakaya ait 4380 kilo buğday mahsulüne istekli çıkmadığından 15 11 935 günün. den itibaren bir ay zarfında pazarlıkla verilmesine karar verildiğinden istekli bu'unanların bu müddet zarfında ev kaf dairesine müracaatları ilân olunur. ra bu'unan (L) konsonu ka — (uk|) un anlamından başka- dır. Terimdeki kelimenin kö. kü (uk| — akıl, fikir, düş ünce, anlamlarına İki kelimeyi birbirine karışlır- mamak icap eder. im olmuştur. Kuvveğet sözünde de uza tıcı unsur olan (eğ| yerine kendinden evelki (v) konso- nu kalim 0'arak kelime son morfolojik ve fonetik şek'i . ni alıyor: l l“ıı lllılıluf KUVVET İbrahim adlı mührümü Hatıra: |kuvveden fiğle kaybettim yenisini alacağı- çıkmadı| gibi — terimlerde — mdan eskisinin hükmü olm- (kuvve|) kelimesinin kökü | adığı ilân olunur. Ovaköyden Kâmil oğlu İbrahim Çatal o'an |uk| un anlamı, (kuv vet| kelimesinde kök o'an Dinliyorum anne . yaşıyabilmek için kendimi- tan kızarmış, renkleri - bir Aarlık hayatta tek ha- , Ze bir yol çizmekten ibare- ölü rengi gibi sararmıştı. şamıza kaldık. Babam hiç — TÜN İlk defa annesi henüz ye mek yemediklerinin farkına vardı; Belkis. Yemek yermi- sin? Diye sordu! şüphesiz ki ikimizde çok se- | verdik, oda; bizi severdi: Fa- | kat, artık olan oldu. Şimdi , birazda kendimizi düşünmek- ÜUğimiz lâzım . Doğru anne * * Aradan bir sene geçti — Hiç camım istemiyor Kesik, kesik söyliyor. Bel. İki genç kadın, — bu bir anne . kis onu nefes almadan din- seneyi büyük iztiraplarla Bu âdet yerini bulsun | liyordu | geçirdiler. —Ne bir akraba diye sorulmuş bir sözdü — Bu vaziyet karşısında — ve ne de bir ehbap olanla- | İkisi de yemek yiyecek halde | genin mektebe — devamına | n arayıp sormamıştı. Bunu- değil erdi. Genç kadın kızı- na biraz daha yak'aşarak yavaş bir sesle: — Belkis . Beni din'e yav- rum. Dedi: | imkân kalmıyor. Çok müte | h'a beraber; — onlar mesut essirim, fakat ne yaparsın | iki insan gibi, şen ve neşeli böyle lâzım geliyor. İlk işi | idi'er. miz e'imizde avcumuzda ka- lan parayı derleyip, toplıyarak