<İiYRA 3 N. 24 | :kıım almak |Teveccüh etmek) — Yö- mek | Örgek: Bölük o tarafa istikamet aldı :Iec"ıh etti) — Bölük o tarala yö. . Ü Rikbrr — cene ğ : istikbal için birçok düşünceleri b elecek için birçok düşünce- ati İ vardı. | Klâl — Kekinlik Tek: Türk milleti istiklâlini Atatür- | ;-. Medyundur — Türk ulusu, erkinli- btikaak Atttürke borçludur. — * ah etmek— Derinlemek iı'ığlek: Âmakı kalbimdeki dıışü!ıculeri b 'knğh etmek mi istiyorsunuz'— Yü. w .' içindeki düşünceleri derinlemek | Mükran stiyorsunuz? —Tiksinti, iğrenme "'_“lî Suni hareketlerden istikrah ed (ıc'.u“. -Yapma hareketlerden tiksinirim ik Wim), ğ | (;"“Dıırluk "nok: Fransız franginin — istikrarına Çalışmıştı — Fransız frangının dür- | için çok çalışmıştı. #tmek — Çoğumsamak kü Mek: Bu parayı çoğumsamayın. | Tni krar l çaf —Açı | '—il(:::.'h İstikşaf tayaresi—Açı uçkusu. ü &tmek — Açılamak Ş Tdek; Düşmanın — vaziyetini istikşaf t B ©k üzere bir kol yolladı — Düşma- İ ". dürumunu açılamak üzere bir kol Ü Siş Ve ÖL Salgın | "Nek; Bu topraklar bir vakitler düş- x © istilâsına uğramıştı — Bu toprak- i N " bir vakitler düşman salgınına uğ: ) Ia. J İ *.ll Bulunmak müstevli olmak- Salgın Slmok — Kaklamak, basmak | %;k’ Çekirge her tarafı istilâ etti — | %'Bü her tarafı kapladı.. ...l'înlııın istilâ ettiği yerler— Düş- | kh. 'Artın bastığı yerler. | | Ü, “#mek—Ne olduğuna sormak | j tan e Neticeyi istilâm ettiler— Sonu. Hilı.'."' olduğunu sordular. "hek ttmek — Lüzumlaştırmak, /gerekti. 1 2::& Cezayi istilzam eden bir hare- biîhlayı gerektiren (lüzumlaştıran) İq.“ areket, ş *tmekz-Aman dilemek ğ ke k: Asiler jstiman ettiler — Azıyun- _Ni.h.:-ln dilediler. İ aç #lmek — Ünel istemek İ %*Ynllııı. Beldj, 3';] mesoleyi istimzaç iy—ifı Si'ıc LI'M'I. U sorumu yoklama için zize 0 | Öp.îı“'“k — Yoklamak 'd'“'âî:“ meslekdeki fikiini istimzaç uu "ug";.— Bu sorumdaki fikrini yok- i f Öy.::_"'k'- Dayanmak ; kimşa; Hayatında kendinden — başka 'ı.'diıı’d nad etmedi — Hayatında HW.“I *n başka kimseye dayanmadı. Üıı.e*_ Cu D""W â k:iııh' ;:“fllı istinadgâhım sizsiniz — ÜN ea yfnmıı sİZsiniz. | ü —Alışmak OkaK 0 Phak. pye etmek ğ tj ıi,B'f kitabı jistinsah etmek için 4 Ilı:* i'.'iı.. İstedi— Bu kitabı kopye et- ) dak 'Ş Yirmi lira istedi. Ü İ e üN e klş“"ı ü 0"“.’ Onu istintaka çektikler ! kî..k .Iİ“ Sorguya çoktiler, | "Nı'“”—ş Na almak — Sorguya çekmek ö _R'khııııınınak. rahat k ok; ;.:_ — Rahatlanmak, dinlenmek '%ışn'."hu! etmek için buraya . Mlenmek için b | b çin buraya geldim bi v k: i.Y..I""' Atlar O Bama lüzüm yok, işinizi y."'_hr'l'aııyı lüzum yok, işi- h Slm, y ı':i:hâ Yalvarmak, yakarmak am ederim, cürmümü Hf- BK < g'a Yarırım, şuçumu bağışla- İstirkab— Çekemezlik Ürnek: Âlicenab olanlar — başkalarını sitirkab küçüklüğünü göstermezler — Akı olanlar başkalarını çekemezlik kü- çüklüğünü göstermezler. İstisgar etmek — Azımsamak Ürnek: Kendisine tediye edilen meb- lâğı istisgar ettiğine hayret ettim —— Keondisine ödenen parayı azınsadığına şaşlım, İstiskal etmek — Ağırsamak Örnek: Misafiri istiskal etmek değil, ona ikram etmek lâzımdır — Konuğu ağırsamak değil, ağırlamak gerektir. İstismar etmek — İşletmek, sömürmek Örnek: 1 — Bu makineleri böyle mu. attal bırakmakta bir menfaat — yoktur, onları istismsr etmeliyiz — Bu maki- neleri böyle işlemez — bırakmakta bir fayda yoktur, onları işletmeliyiz. 2 — Kondisine karşı irae buyurduğu- nuz merhamet istinaden sizi istismar etmek istiyor — Kendisine karşı gös- terdiğiniz aermaya dayanarak sizi söm- ürmek istiyor. Müstamere — Sömürge Örnek: On doküzüuncu asırda Avrupa düveli muazzaması müstamereler edin- mek hevosine düştüler — On dokuz- uncu asırda Avrupa büyük devletleri sömürgeler edinmek isteğine düştüler. İstisna — Ayra (Bak: Fark) İstisna etmek— Ayramak İstisnai — Ayral | İstisnaiyet — Ayralık lstişare — Danış Örnek: Mühim işlerde istişare ile ha. reket etmek — doğrudür — Önemli işler- danışarak hareket etmek doğrudur. de danışarak hareket etmek lâzmdır. İstişmam etmek — Sezinlemek Ürnek: Öyle bir şey olduğunu İstişmam ediyorum—Üyle bir şey olduğunu &e- zinliyorum. İ İstitaat, takat— Güç | Ürnek: İstitaatimin en son haddine ka. dar gücümün en osn derecesine kadar. Istitale - Uzatı Örnek: Mesole, yalnız kendi hudutları dahilinde kalsa gene bir şey değil, bir takım istitalelerde oldu da — Sorum, yalnız kendi sınıriarı içinde kalsaydı gene bir şey değil, bir takım uzatıla- rda ortaya çıktı da. İstitar — Örtünme Örnek: Veçhi dilârayı kamer bir seh- abı muzlinile-istidar etmişti — Ayın gönül süsliyen yüzü karanlık bir bul. utla örtülmüştü. 1 İstitrad — Arasöz Örnek: Burada bir istitrad yapacağım— Buraya bir #rasöz koyacağım. DÜZELTME Kılavuzun 25 inci sayısının dördüncü sütununda insani Karşıl gı olan insel kelimesinin yanına insaniğ de ilâve olunacaktır. Yedinci sütunda inzibat karşılığı olan yasa kelimesi yasav olarak düzeltilecektir. Son sütunun da gayri iadi kelimesinin örneği lüzumsuzdur. Kifayet — Yeterlik Örnek: Kifayet dolayısile ona bu vazi- fayı verdiler — Yeterliği dolayısile ona bu ödevi verdiler. Ademi kifayet> Yetmezlik Örnek: Ademi kifayeti görüldüğü için işten çıkarıldı— Yetmezliği görüldüğü için işten çıkarıldı Kifayetli, ehliyetli— Yetkil Örnek: Çok kifayetli bir adamdı — çok yetkil bir adamdı, Kafıle — Katar, takım Örnek: Muhacirler - kafile kafile gidi- yorlardı — Göçmenler katar katar (ta- kim takım gidiyorlardı. Kâhil- - Kırçıl Kâhin — Baksı, ırkıl, baknı, falcı, bakıcı Kahkari—Ardın ardın, gerisin geri Kahr Kağır (Kırgızca) Örnek: Kimin kahrına uğradı?—Kimin kağırına uğradı? Kahraman - Kağırmaı miadı), , n (Yakutça ilâh anla- e JN Örnek; Kahraman ordumuz — Kağırman ordumuz. Kaht— Kıtlık Kagır— Dip Örnek: Karrı derya — Denizin dibi. Kaide— Kural—(Fr.) Regla Örnek: Her kajdenin müstesnası olabiş lir—Her kuralın ayramı olabilir. Kajde — Taban — — (Fr.) Base Kaide—Duraç (Heykel için —(Fr.) Piede. stal, socle Kail olmak — (Bak: razı olmak) Kaim— Dik (Er.) Perpendiculrire, vertical Kaim — Ayakta 'Fr.| Debout Kajmen— Dikine (Er.| Perpendiculajrement verticalement Kı_irııen— Ayakta (Fr.) Debout, etant, leve Kaimen [ıISııl: Amudi| — Dikel (Fr.| Par- pendıculaire, vertical Kâin — Bulunan, olan Örnek: Aksarayda kâin bir bab hane — Aksarayda bulunan bir ey, Kâinat — Evran (Bak: Alem), kâinat (T,Kö.) Kâkül — Perçem Kalb — Kalb (T.Kö.) Kalbetmek — Çevirmek, (Bak: Tahvil, te- bdil, Öanek: Bakırı altına kalbetmek — Ba. kırı altına çevirmek. Kale — Köle Kalem — Kalem (T.Kö ) Kalıp — Kalıp Örnek: Madenleri izabe ettikden sonra kalıba dökerler— Madenleri — erittikten sonra kalıba dökerler. Kamer--Ay Kameriye —Çardak Sensi kameriye—Ayyıl Senei şemsize — Günyıl Kamet—Boy Kameti mevzun sahibi —Talyan Kâmil —Olguün, erişkin Örnek: O, kâmil bir insandır— O olgun (erişkin) bir insandır. Kâmilen — Büsbütün, hep birden Örnek: Borcunu kâmilen ödemişti — Borcumu büsbütün ödemişti. Kamus — Kamus Kân — Kaynak, ocak Kanaat — Kanağat Örnek; Kanaatim bu yoldadır — Kana- | ğalım bu yoldadır. Kanal — Ark |Bak:Cetvel| Kani — Kanığ Örnek: Kaniim ki siz bu işin üstünden geleceksiciz — Kanığım ki siz bu işin üstünden geleceksiniz. Kanun — Kanun Kâr — İş, kozanç A Kârazma, kârazmüde, — işanlar işbile Kâraşina, kârdan, kâragüh, kardide, kar- güzer — İş becerir Karabet — Hısımlık Ürnek: Aramızda karabet Aramızda hısımlık vardır. Karar — Karar |T. Kö)j Ürnek: Çok konuştuk, bir karara va- ramadık — Çok konuştuk, bir karara varamadık, Karha — Yara Kari — Okur Örnek: Yüze karib hatası — Yüze ya- kın yanlışı vardı Kariben — Yakında Örnek: Kariben avdeti memuldür — Ya- kında dönmesi umulur. Karibi hakikat — Hakikatsi (Bak: hakikat) Karin — | —-daş, deş, 2 — Yakın Karine — İmkanıt Örnek: Onun ne demek istediğini ancak karine ile anladık — Onün ne demek istodiğini ancak imkanıtla anladık. Karn — Kurun, çağ — |Fr.) Epopue Kasaba — | — Kent, 2 — |Teşrih mânâ- sı terim kolunu bırakılmıştır.| Karye — Köy Kasavet — Tasa |Bak: gussa) Ürnek: Kasavetten kendini kurtarama- di — Tasadan kendini kurtaramadı. Kasem — Ant ğ Örnek: Size kasemle söylüyorum — Size antla söylüyorum. Kasretmek — Kısmak, kısaltmak Örnek: Sözü bu kadar kasretmek anla. şılmasına mani glur — Sözü bu kadar | engel olur. vardır — 25 Nisan Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar kılavuzu Kasrı basar — | — kısa hörü, 2 — |Tıb manası terim koluna bırakılmıştır) Kasir — Bodur, kısa Örnek: Kasirülkame — Kısa boylu Kasıt, sâi — Ulak Kassam — Bölücü Kasd — Kurma Örnek: Kasd ile yapılmış bir iş — Ku- ma ile yapılmış bir iş Kasdetmek Kurmak Suükast — Kıyınç Kâşane — Köşk Kâşki — Nolaydı Örnek: Kâşki oraya gitmesaydi — No- laydı oraya gitmeseydi. Kat'etmdk — Kesmek - (Fr.| — Couper, trancher A Örnek: Mücadeleyi katetmek — için — Kavgayı kesme için. Katı alâka etmek — Elçekmek, ilişik Kesmek — |(Fr.| Ceser ses relations, — ro. mpre Örnek: Sizinle katı alâka ottim — Sizinle — ilişiğimi kestim Bu işten katı alâka ettim --- Bu işten elçektim. Katı mesafe — Yol alma -.. |Fr.) Pa- rçourir İles distances Katı merahil .--ilerleme, yoldürme Örnek: — Yavaş yavaş kaltı — mesale edebildi. -- Yavaş yavaş ilerliyebildi Kuttar tarık —. Yolkesen Kat — Kesid Örnek Kati olarak size söyliyorum Kesin olarak size söyliyorum. Kat'iyyen — Asla, üzkes, suda Örnek: Katiyyen — izin veremem -- Üzkes Jasla) izin vermem Kat,ileştirmek —— Kesinleştirmek |Bek: Ha. kikat) Örnek: Yevmi hareketini henüz - katil- eştiremedi — Harket — gününü henüz kesinleştiremedi Kati — Ölüt Örnek: Onun katli herkezin yüreğinde derin bir acı — biraktı — Onun ölütü herkesin yüreğinde — üerin — bir &cı bıraktı Katletmeb — Öldürmek Örnek: Katledildiği vakit yanında ki- mse yoktu -— Öldürüldüğü vakit “yan- ında kimse yoktu Katil --- Ölütçü, öldüren, kanlı ürnek: | — Katilini — bulamadılar — Ölütçüsünü bulamadılar ? — Onun katili ..... dır — Onun öldü- reni ... tır Katljam — Kırım Katre -.. Damla Örnek: Su musluktan katre katre ak- iyordü -— Su musluktan damla damla akıyordu Kavi --- Kuvotli, zorlu Örnek; Kavi — bır jirade -- — Kuvetli bir irde Kavim — (millet anlamına) — Ulus Ürnek: Cemiyeti akvam -- Uluslar soş- yetesi Kavs -— Kavis |Kavus -- Kemar: Radloff ) Kay -- Kusu Kayh -- iran N Kaymakam (askerlikte| -- Yarbay Kayd -- Bağ (Fr.) Lien, reserve, entrave Kayd (Bak: ihtimam .- Kayıd -- (Pr.| S0. in souci, assiduite Ürnek: Kaydsız bir. adam --- Kaydsız bir sdam Kayd --. Yazma geçirme -- (Fr) İnserip- tion, enregistrement v Örnek: Bu — isimleain — deftere kaydi bilmedi --- bu isimlerin deftere geçir. mesi bitmedi Kaza .-- Kaza (aslı kada| - Örnek; Büyük bir kaza, geçirdi —. bü. yük bir kaza geçirdi Kaza -- İlçe Örnek; Karacabay kazası -- Kuraca- bey ilçezi Vilâyet -- il Örnek: İzmir Vilâyeti -. izmir ili. Nahiye -- Kamun Örnek; :u kazada üç — nahiye vardır - Bu ilçede üç kamun n ğ Hbay, Ka Y