27 İlk kârun Ç O Çocuk masallqrı. KuçukArmagan! «Madlinsey» den çeviren: M. SABRİ | seyahat | dünya- | olduğu- seyahate görüb, | istiyor- Küçük Armağan kitablarını okuyor, da güzel şeyler nu —öğreniyor, çıkmak, her yeri herşeyi öğrenmek du. Bunu herzaman — önn- | esine anlatır, annesi ona biraz daha büyüdüğü za. man yapabileceğini söylerdi. Armağan hemen hemen hergün yapocağı bu gü- Zel seyahati düşünür, pl- Golar çizer, geçeceği yol ları hazırlar, çabuk — bü. yümek için dus öderdi. Bir gün bahçede dün_v?' nin şekline benzer bir yuvarlak taş görmüştü. Onun üstünde — denizleri, karaları çizerek kendisine yol hazırlıyordu. Bu — iş çok uzun — sürdü, — Öyle yorulmuştu ki gözlerini kapatınca —ağacın — altında uykuya daldı. Uykusunda biri ona akalk Armağan, tam zamanı şimdi yola çık » diyordu. — He- men kalktı, doğru annesine koştu.Annesi apeki Armağan hemen korkma git bütün fona — göylerden kendini koru» — diyor ve Armığııı' alnından öpüyordu. Armagan annesine zden — kayboluncıya dar elini — salladı. — Şarkı söyliyerek — yolunda — iler- ledi. Karşısına küçük bir dere — çıkmıştı Armağan bu dereyi nasıl geçeceğini bilmiyordu. O aralık be- | yaz bir — kuğu sularda yüzerek — geldi. «Armağan böyle dereler her zaman geçilir, arkamdan gel üzül. mo» diyordu. Armağan beyaz kuguyu takip —etti. Birâz sonra büyük taşların sıralandığı bir yere gelmişlerdi. Da re burada küvvetli akmıyor, büyük taşlar bir kenar- dan diğer kenara doğru dizilmiş bekliyordu. Küçük — çoçuk görür — görmez başladı Bir da sayıyordu. Bir, iki, üç, —dört, — beş, al- tı, yedi, tam yedinci taştan sonra karşı tarafa geçmişti. Kenara çıkar çıkmaz arka- sına döndü, kuğuya teşekk- Ür etti ve annesine eyi ku- Bu ile bir haber göndermek istedi: Nazlı Kuğu sularda yuzerken gö- ka- taşları atlamağa taraftan Rarst gelirsen annaciğime yolunde, Selâm söyle, eyi haber ver benden beni arar heb sa- gında solunda Bunu duyan eyi kuğu he- m”n geriye döndü. Yüzerek | bu haberi armağanın annesine Bötürmek istiyordu Güçük seyyah yolunda Şa- vku söyliyerek ılerlıyunlıı Yollarda görülecek öyle gü- Zol geyler vardı ki, Yeşil ça- Yıirlar arasında — papatyalar, | Bilirim, Belincikler açılmış, — renkli | 'llboklur çiçekten — çiçeğe ’"y ığıçlı en güzel giy | arasından | rüzgâr gölge veriyorlardı. Dallarda knğır ötüyor. Arılar çiçek- vızlıyor. — Ağaçların geçen — minimini şarkı - söyliyerek lerde ırmak ta akıyordu Armağan tekrar düşün- daldı. Bu küçük su- ıslanmadan nasıl ge- v aralık — akıllı kulağına - fısıldan- ceye yua çecekli? di aşmak - için he- zraman bir yol bulur- sun. Üzülme küçük dos. tum benim arkamdan gel,» Küçük seyyıh — rüzgârı takib elmeğe başladı. Rüz- gür kuvvetle esmeğe baş- lamıştı. Çamlardan — birini kökünden sallıyordu. Biraz alrmağı sönra çam irmağın üstüne devrildi. Adeta bir. — küçük köprü olmuştu Armağan çam — kütüğünün sıçrıyarak karşıya — geçti ve akıllı rüxgüra teşekkür etti. Armağan Rüzgâr kardeş havalarda ü gezerken Anneciğime rast gelirsen yolda, Selâm söyle, eyi haber ver benden Beni arar heb — sağında, solunda, Diye sesleniyor. Rüzgâr bu haberi annesine götür- mek için geriye dönüyor, esiyor, esiyordu. Biraz sonra küçük seyyah yine yürümeğe başladı. Ov- alar — yeşillenmiş beyaz koyunlar — yavrularile — otlu yor, güneşte oynuyorlardı Armağan bunlara bakarak ilerledi. Yine epeyce yü rümüştü. Bu defa karşı- sına güneşten gümüş gibi parlıyarak aken bir nehir çıkmıştı. Armağan nohrin konarında dolaştı. Yolunda ilerlemesi — lâzımdı. Fakat bu nehri nasil geçecekti? o aralık bir — marangoza rast geldi. Marangoz nehre bir köprü yepmağa gelmişti. — Marangoz iki çırağile — çalışıyor. Konarda bokliyen Armağana sesle- niyordu, «Küçük seyyah herşöye — çare Üzülme, benim gel nehri geçeceksin.» Armağan sevindi. Demirle tahtadan — yapılmış köprüyü geçerken — marangora — te- şekkür — etti.. Kugüyo, rüz- güra — verdiği — selâmı rangoza da verdi. Şen marangoz — ormanlarda gezerken gelirsen yolun!a eyi haber ver benden Beni arar hep sağında so. lunda Marangoz bu haberi e. vinçle annesine götürürken Asrmağan yine yolunda ile. rlemeğe başladı. Yol gittikce yükseliyor; yokuşlara tırma. nıyordu Bu defa dağlara rast ge- Jdünyada bulunuyor. arkamdan Anneciğime rast Selâm söyle | Imişti. Ayakları eyice yoru- o ) ——— — —a Çemberim. Bir elimde çemberim, Bir elimde bir deynek.. Dolaşırız her yeri... Ben koşub o dönerek... * Hiç sözümü tulmuyor, Çemberim çok yaramaz... Hemen koşar - ileri. * İndirince bir deynek, Hemen koşar ileri... Eğer gidib almazsam... Dönmez bir daha geri... madan sarp yamaçları geçi- yor. Katı kayaları tırmana- | rak aşıyordu, Biraz — sonra | dağları geçmiş, ovaya inm. | mişti. Bu defa yolunda he psinden daha büyük bir ne hir vardı. Suları simsiyah ve çok derindi. Hemen do atlarını hatırladı. Ne beyaz kuğu, ne akıllı rüzgâr, ne | de eyi kalbli marangoz yo- | tu. Ona kim yardım edece- kti? Btrafına bakındı. Ora- daki ağaçlardan hiç birisi nehre köprü — yapamazdı. Ağaçlar nehrin yanında ne kadar küçük kalıyordu. Küçük Armağan — kendi kendine düşündü. Ona «her- şeye çare balnur dememişle- r miydi? Ben de bunları aşa- cağım» dedi ve biraz dinl- lenmek için kenarda oturup düşünmeğe başladı. Bu aralık suülar bir ke- narda — mırıldanıyor gibi sosler — çıkarıyorlardı. - Ar- mağan merak - ötti, — dik- katle bakarken bir söğüt ağacına bağlanmış küçük bir sandal adeta konuşu- yor — gibi mırıldanıyordu. Bir sahilden diğerine Taşırım ben insanları Kürekleri al — eline Bulacağız biz kenarı Küçük Armağan hemen söğüde —koştu, ipi çözdü. Sandala atlar atlamaz kü. rekleri ellerine almıştı. Seyyah — suların » üzerinde kürek çekmeğe başlamış- t. Bu aralık — üstünden den bir. kuş geçiyordu. Küçük seyyahın — aklına hemen annesi geldi. — Bu güzel kuş annesine bir haber götürür miydi? kuqıw seslenmeğe — başladı: Sevimli kuş, sen göklere uçarken Rast gelirsen anneciğime yo. lunda Selâm söyle eyi haber ver benden Beni arar hep sağında 410- Hiç yerinde durmaz... lunda Küçük kuş bu haberi | düyar düymez bütün kuv- vetile uçub bu haberi an- nnesine götürmeğe koştu. Armağan karşı sahile gelin« | ciye kadar kürekleri elinden hınkındı.“ ; dala teşekkür etti, onu yine l bulduğu gibi Sögütlerden birine — bağladı. Şırkııını* söyliyerek yolunda ilerleme- | başladı. Böylece epeyce yol | almıştı. Uzaktan bir ses | « gel, gel, gele diye ça- | gıriyor. gibiydi. Bu sahile çarparak Armağanı davet | eden — denizin suyu — idi. Mavi dalgalar kıvrılarak sarı kollara dağılıyor iü-w çük soyyaha « gel gel v di- yordu. Kenarda — minimini ı bir gemi duruyordu. Ar- gaagan bunu görünce sevin- eindıı ellerini — çırpmağa | başladı. Kendi kendine «bu l denizi geçmek için elbette bir yol vardır. İşte gemi.» | diyordu. Hemen gemiye bindi. Ge. mi derin, mavi suların Üs- tünde kuş gibi — uçayordu. Günler geçti, geceler geçti, Armağan hep bu güzel, kü- çük gemi ile uçuyor, gecele- ri göklere bakıyor, küçük yıldızlarla konuşuyordu. Kü- çük yıldız. bazan gözlerini kırparak onu uykuya götü- rüyorlar, bazan da annesi- sinin selâmlarını getirir gi- bi parlıyarak gözlerine ba- kıyorlardı. — Böylece mavi | sularda dolaştı, dolaştı. Bir gün rüzgür — şiddetle esmeğe başlamıştı. Gemi iki ta sallanıyor gök gürlü- yor, şimşekler çakıyor, bü. yük bir fırtına — her tarafı duman içinde bırakıyordu. Armığııı bu fırtınayı se- - Fakat — kendi : « dünyada her şeye çare bulunuyor » diyen marangozu hatırladı. Bu ar- Ota, yaprağa değib Serin gecede hava Damla damla su olur || Pırıldar sanki cıva.., Bu güzde ilkbaharda Olur başka gün bilmez | Ne kış, ne yazgününün Sabahında Çly. | Sabahlayın otların Üstünde birer inci Gibi su damlaları Buna diyorlarmış çiy... | * * belirmez... YARAMAZ alık güneş yavaş yavaş, bu- | latları doğitma, sicak çeh- | resini göstermeğe başlamış- tı. Arkasından yeşil, mavi, SAYFA & Türk Dili çocuk için olan bu sayfayı her cuma tertip edecektir. minimini yavruların alâkasın tap- : £ /yabilmek bize haz verir. : Yeni Bilmecemiz Birinciye kıymetli bir he- diye diğer kazananlara mu- htelif hediyeler verilecektir. Müddet on beş gündür, Ok- orlarımız kuponumuzu ekle- meği unutmamalıdırlar. H ak 8 Mumaralı bilmecemizi doğru yapanlar. 8 Numaralı — bilmecemizi kırk üç güçük okuyucumuz doğru olarak yapmıştır. Bu- nlar arasında çekilân kurada turuncu renkli, bir — uzun kuşak kökden — yere doğru gelmeğe başlıyordu. Buna annesi: «Eleği msağmav der- di. Armağan yürekle kuşağına tutunmuş yüvaş, — yavaş göğe —doğru yükseliyor - du. Tam kuşağın kökdeki ucuna gelir gelmez - evini annesini görüvermişti, Pen- çoreden bakarken kendisini bekliyen annesine seslendi: «Ânno anne seni hiç onutmadım, bak senin dedi- ğin gibi kendimi herşeyden sakladım » Küçük seoyyah bu uzun rüyadan gözlerini açar aç- maz — karşısında anneciğini bulmuş, sevinmişti —0t e - yen sözler Kaplan avı! Ava gitmiyen ve fakat av hikâyeleri anlatmaktan zevk duyan bir adam bir gün bir kaplan postu satın almıştı. Post pahalı olduğu için, be- delini taksitle ödemişti. Son taksidi verdiği gün postun üstüne ayak basıp ayaklarını burdurarak şöyle söylendi: — Artık benim malım oldun. Benden başka kimse seni vurduğunu iddia — odemez. Bundan sonra göğsümü ge- re yere 4«Ben, bu kaplanı — Cuüngel ormanında avladım» diyoblirim. birinciliği — Eskikuyumcular mahallesinde 2 numralı evde | A D.alarak bir dolma kalem, ikinciliği — İstiklal — mektebi sımf 5 de 32 Hayrettin ve üçüncülüğü de kızorta mekteb sınıf 2 de 202 Münevver al- arak birer kitab kazanmışl- ardır, Defler kazananlar Gazi mektebi sımıf 3 de 168 Adnan, Alişuuri mekte- bi sınıf 5 de 48 Hasan, ter- zi Hasbi yanında Afacan Se- bahattin, Mithat Paşa mekt- ebi sınıf 5 da 102 - Emin, Kurşun kalem kazananlar Mithat Paşa moktebi sınıf 5de 1 Sait Ermete, Alişuuri mektebi sınıf 5 de 8I Ahm- et, Alişmuri mektebi sınıf 4 de 355 Şükriye, Mithat Pa. şa moktebi sınıf 2 de 189 Doğan, Kart kazananlar Kız orta mektebden Şükriye Susığırlık ikinci mekteb sı- nıf 4 de 12 Hüseyin, Balıke- sirde iplikçı Mehmet oğlu Mustafa Atalay, kızorta me. kteb sınıf | de 223 Nusret, Mithatpaşa mektebi — sınıf 2 de Ayhan. TÜRKDili Musabaka koponu: 9 —3 || | || » Ha yat bil ' zılmıştır. 'TÜRKDILI Neşrıyatından | Çocuklar için. | Yazan: Mehmet Cevdet îlsine uygun er kitapçıda olarak ya- satılır. — | İ İ İ aöi dlidüe dililin. «