a < ” U * ' yat» denen .. İçinin İ 14 *um Görüşler: Şairlerle Bir ir Konuşm Şairin, kurun ve mciaıılı;ııdı bir varlık olduğunu söy- liyenler.. Kadinin sıylıı seçme işi. Şairlik ölüyor mu? Yazam Seniha Turhan — Yooo, olmadı bu, deli- kanplıcığım, olmadı.. Elhette olmıyacak,, Gözlerime, bön bön bakma, öyle... — Sözlerimden birşey at- lamadın mı? Canim yavrucu- ğum, dudsklarımdan sapır sapır. — dökülen kelimeleri canlandıran bakiışlarınla, içini, kalbinin karanlık dehlizleri- ni, ruhumun issiz, - #nama- Him» iklimlerini seyredece- ğine, o dalğın gözlerini haya- ta, hakikate, şeniyete, kısa- ca yanıbaşına çevir.. Muhayyilenin dar çorçive- Bi içinde bunalıp duracağı- na, «istemem, istemem!. Sizin olsun onlar.. Bana, o çirkin hayatın iğrenç yollarını gö- störmeyin; hayır, hen jiçimin, gönlümün adamıyım..» Diy- eceğine, biraz olsun, o «İst- emesin!» diye haykırdığına. bir dinamo kuvveti ile —her varlıkta bulunan hayatın « seyrini gör, a çocuk!.. — hıımı' ıkı goıuıı ka. şlarını çatma... — Porıı ılhımıııı ni . sesi; çekiyorum”.. & : Hakkın var... - Zaten yanı- na g.ııpıuın.mıudm bi |. idi.. ga $ K ARI —Bw. yı.. Neyo ateş. leniyorsun”. Senin — şöhre- tinimi kıskandım? Ah, çocu- ğum hakkımda ne — kadar fena düşünüyorsun,.. liyeyim — hayat güneşi ile irşad etiniye geldim. — İrşad- etmiya.. Belki, bu -kibrite, onurunu dokundu, «İrşadoa muhtaç olmadı- ğını anlatacaksın, dağil mi? Fakat, beni dinle yavrum: Sen gâzete okumuyorsun; çünkü düşüncene aykırıdır.. Öyşle ya, bir şair, şiirin- den başka - bir nesne , ile meşgul olursa, « gair! » liği nerede kalir onün... Lâkin, nede olsa, her türlü acılarla, «tatlı ıztırap- larlap, çirkinlik ve güzel- Tiklerle dolu olan şu aha- dişli çarka, sen de öoteğini koptirmis- sın... Şair ve rahibin, va mekânın haricinde varlık olduğunu ler haltetmiştir... Buünün oluru var mi?, zaman bir söyliyen - Delikanlı, şunu unutma ki yirminci asır, balıkları — su üzerine çıkarak — dinamitler gibi, rabipleri — koğukları- ndan çekip aldı; josanlar arasına kattı ,. Şu hülde, şair ne diye hâlA, içinin manasstrında ölü gibi yaşasın... Bu, — vakıa, senin için bir nimettir.. Fa- kat, hâdisatı biraz da, gönlü- nle degil, kafanla tahlil et.. ü kızlı — çennetinda ayır, hiç birini değil. | Seni Budece — tabirinle söy- | paraya, daha doğrusu mad- deye nefretle bakan şair, bu asrın adamı değildir.. — Ü000, nereden nereye atladık; ne diyordum?.. Sen gazete okumuyorsun; çünkü düşüncene aykırıdır. Fakat, yazmağa çalıştığın şiirinde kullandığın — aşitabetmek» kelimeleri, rtık ötgüce ka- rışti çocüğum.. Artık, dil savaşındayız... Senin, bundan da duyumun yok anlaşılan.. Ah, sen gerçekten, umek. ân ve zamanın» dışında im- işsin... Canım kardeşim, gazete. | lerin alkış seslerinden ku. laklarımız sağır oldu... Hiç olmazsa, benim kon- uştuğum dil ve söylerken döktüğüm terde mi sende bir başkalık doğurmadı Ondan daha kölü bir du. yum: Kadınlar saylav oluyorlar. Senin Aanlıyacağın — mebus seçiliyorlar. . - Niye şaştın?. Kvet, ar. tık, kadımnlar eri ile her yönde omuz omuza.. Bın dan Öte; kadına: «—Perii ilhamım!...» “a—Ruhumun ilk perisi. » « —Cananım.. çe Ve: | e—Sen benimsin, yalnız benimsin.» Diyemiyeceksin.. Çünkü,kadın,artık iş alanında dir. Sevda; uşki garam, kalp, ruh bunlar, ötgüce karışıyor, çocuğum ... Kadın, senin sevgine, ca- vap vermiyecek, alayla bak acaktır... Onun için, «ilham peri» ni kov, delikanlım, - kendinden uzaklaştır. Unutma ki, senin bugünkü mevkiin kadının dünkü yeri idi... aman dikkat et, yarışta seni geçiyor. kadın — Ülkün, sanat eseri ya- ratmaktır, öyle mi? Fakat, bilmelisin ki, Kflâtunun şu sözü, arlık unutulacak: «Sanat eszeri, şehevi ve hayvani ihtirasların mahşe- rinde kemale eren bir mey- vadır.. Ve o meyvaya lânet olsun.. «Biz ilâhlar moeelisinden dünyaya bu arzunun tatmi- ni için geldik..» Ve, aşk, sanatın anası, de- gil artık.. Ağla, delikanlım, bahtına, ağla.. Yılnız, ka içi ni çekme sakın . Viyanada hir hâdise Viyana 12 (AA) — Vi- yana operası orkestra - şefi olup — Furtvasglerin yerine Berlin operası orkestra şef- liğine tayin edilen Krans dün gece Viyana operasını idara etmek üzere ortaya çıklığı zaman halk - tarafın- dan yuhalarla karşılanmıstır. Kraus kültür. — bskanlığına istifasını vermiş vo — Berline gitinek için konturalosunurr biran evel feshini - istemiş- a: İyafeti r l j Rulıam'lerin Meselesi ( Üst tarafı üçüncü sayfada ) rk - Elen dostluğunun yalnız | Yunenistan tarafından sami- mi surette güdüldüğü hak- kında Yuzan efkârına - bir delil toşkil edecektir. Türk - Klen dostluğu Türkiye tara- fından gösterilecek böyle bir delile mukavemet edemiye- cek ve yok olacaktır.: Eleftron vima gözetesi do, Elen hükümetinin Ankarada yaptığı teşebbüslerin seme- resiz kaldığını, meselenin Yunanlılar için çok büyük bir ehemmiyeti haiz olduğunu ve bu meselenin Türk-Elen do. stluğu için bir mehenk taşı teşkil eyliyeceğini söyledik- ten sonra diyr ki: «Eğer Tü. rkiye, bizim dini hissjyatın- ıza hürmet etmezse bu dost- luk yeniden kalkınmak ihti- mali mesul bir tarzda ezile- cektir. Çünkü bu — hadise, dostluğun yanlış olarak ak- dedildiğini ve Türk hüküm- etinin bu dostluğu Yunanis- tanın biribiri ardına fedakâ. rlik etmesi için bir bahane telâkki eylediğini gösterecek- tir. Bu, bir siyasayı kurta- racak veya mahvedecek ye- gâne bir hareket olacak ve aynı zamanda patrikhano ta- rihinde tarihi bir dönüm no- ktası teşkil edecektir. Yuna. nistanın diplomalik tarihinin bu vaziyetten müteessir olm- aması kabil değildir, çünkü Yunanistan, hiç bir zaman patrikten gayri bütün pat- rikhane papasları ruhani el- biselerini çıkarmağa mecbur edildikten sonra, milletinin dini kansatlerine karşı — ya- pılan bu tahkiri hazmedemi- | yecek ve kendisini Türkiye- nin dostu olarak terakkide devam eyliyemiyecektir. Bu vaziyete râğmen, mesul hir surette meseleyi idare eden M. Maksimos, hiç bir heye- can hissetmeden Türk hu- kümeti Elen teşebbüslerini reddederso Elen hukümetinin ne gibi bir vaziyot olacağı- ni daha düşünmediğini ve bunun için zaman mevcut | olduğunu söylemiştir. Acaba M. Maksimos, bunu ne zaman düşünecek, olacak olduktan ve Türk hükümeti belki geriye — dönemiyecek bir hale geldikten sonra mı? Bu vaziyette Çaldaris hükü.- metinin aldığı tavur patrik. hane ve esasen küçücük ka- lan ekalliyotin - istikbali için felâketengiz olmak ve umu- mi harpten beri devrm eden Yunanistan diş — siyasasını devirmek tehlikesini göste. rmekle kalmamış aynı zam- anda Türkiyeye karşı Tâxı< mgelen — samimiyeti — haiz bulunmamıştır. Yu- panistanın heye eandan şiddetle mahrum te şebbüsleri kargısında kalan Türkiye de bu teşebbüsleri | üsul için yapılan teşebbüs- ler gibi telâkki etmiş patri- | iğin şahsı hakkında ufak bir istisna ile eski fikrinde is- | rar eylemiştir. Venizelist — Atinaika Neo, Etnos bitaraf Hostia gazete- leri de aynı mesele hakkın- da aynı mealde —mütalecalar yürüterak Patriği şahson is- isnasının kMi g sdığiıı İ Deniz kudurmuş:. Asırlar görmüş başını kayadan ka- | yaya çarpıyor. Susayan bir mahluk gibi *kumların du- daklarını çılğıncasına emiyör, Çırpımıyor.. — Çırpiniyor... Sotra birdenbire yorul. muüş gibi sırtını kumlara | vererek uyukluyor. Gök kı- zıllaşan rengini denizin mavi aynasında seyrediyor. Moh. | tap yarı soyunmuş bir halde suya dalıyor. Uzaklarda uğ- uldıyan deli rüzgârın getir- | diği nağmeler; — kayaların tünç göğüslerine çarpıyor. Kıvrılıyor. Teli -kopmuş bir keman gibi hafıfca inliyor. Namütenahi ufuakların derinliklerinden gelen titrek bir ses: Baba! baba! çabuk gel diyor. Bu sese kudurmuş rüzgâr sanki: —Hayır bayır bıbın gel miyecek. Sen ebediyen sefa- let çekeceksin demesini ist- | iyor. Teltel sarı saçlarını köp. ladığı hüzünlü yüzü gölge- lenmiş; yalnız mavi - gözleri- nin ayıklığına tesir etmemiş, Yırtık entarisinden görülen cılız vücudü yıpranmış... İn- ee — bacaklarına geçirdiği kısa pantalonu onu soğuktan saklıyamıyordu. Dağın eteğinde — &cıkmış gibi sırıtan kulübenin açık sarılığında — titrek ,bir zi- ya beliriyor. Küçük yavru ellerini havaya — kaldırmış babasının — gelmesini bek- liyor. Baba o gece balığa çık- mamış, milli çetelere ilti- hak etmeğe gitmişti.. Ya- wrular aç! zavallı annesi- nin memesinde süt — kal- mamış. Başırı — kulübenin rına dayamış acı göz ya> şlarımı - içine akıtıyordu. — | Uzaklarda köpek ulumal- arı çoğaldı. Anne; — babanın arkasından gönderdiği Şad- | anı geldi zannile biraz can- landı. Kuvvetsiz ayaklarını sürükliyerek kapıya ilerledi. Tokmağı çevirdi; soğuk acı. kmış bir rüzgâr Vâmba ışı- ğına saldırdı. — Anne feryat etti. Bir kütle halinde kapı- | nin eşiğine yıkıldı. - Küçük yavru kucaktan duştu De niz yine köpürdü. Aç yavr- ların acı boğırışlarını göğsü- nde saklıyarak inledi, inledi! e$ Sabah olmuştu. Güneş uz- çünkü densinodu teşkil eden ruhanilerin hepsinin de pat- rik kadar muhterem oldukla. rını söylüyor, bu hâdisenin Türk - Elen dostlnğunu şiddetle — sarstığını — teba- rüz ettiriyor ve Elen hü- kümetinin üstüne düşen va- zifayi eyice yapmadığını bil- diriyorlar. Buna mukabil hükiümet mraftarı Viradini gazetesi hükümetin teşebbüslerini saymakta ve bu toşebbüs- lerin meseleyi dahili bir — iş | telâkki eden Türk hükü. | meti tarafından reddedildiği- ni söyledikten sonra — Elen hükümetinin bu işte yaptığı hareketleri her türlü kontro- la tâbi tutmağa âmade bu- | lundıgnn bayan ıhoktıdır l akta bir — bakır gibi halıf bir - sis yavaşca dağılıyor. çemberi tabakası Genç çocuk — Şadan başı- ni bir kayaya dayamış u- yümuş. Babasını evet x- vallı babasını düşünüyor. O neden burada değil? Yoksa gece kuduran — deniz onu da mı doyman karnına soktu? Genç çocuk babasını rü yasında gördü. Onu eve sü. rükledi. Aç kürdeşleri do yuruldu. Annenin dudakla- rında tebessüm dolaştı Güneş Hafif bir epey yükselmişti. sıcaklık — Şada- nın ensesini okşadı. Bir- den — silkindi. Uykudan şişen mavi — gözlerini oğdu. Uzaklara, denizin mavi sul- arına baktı. Bir - kotra, bir yölkenli aradı. Hayır hiçbir şey göremedi. Deniz bomb oştu. Aklına annesi, aç kar- deşleri geldi, — onları teselli etmek için eve gidecekti. Da- gların nüvazişkâr bakışlar- ina aldırmadan; denizin he ybetli, müthiş ihtarlarına kulak asmadan yürüdü, Kü- çük kulübeyi uzaktan görd. üğü zaman bacaklarına ku. vvet gçeldi. Rüzgürin şiddet. li tokatlarına göğsünü sipor ederek öve — vardı.. Don- du. Damarları biribirlerine girdi Dama oturan bir baykuş çılğın kahkaha- | sını savurarak alay etti. Ev- deki manzara Şadanın bütün ihtiraslarını — durdurmuştu. Anne başını eşiğe dayamış dudaklarda düğümlenen son tebessümün izleri var. Kü- çük yavrunun başını çarp- tırdığı taş - hafifce — kırmızı laşmış. Diğer iki yavru ku- cak kucağa şiltenin üstünde derin bir uykuya dalmışlar- | dı. Şadan hizla geri döndü. rüzgüra gülümsiyen duva- | Arkasına bakmadan ileriye atıldı. Deniz sokin. Sahili yavaşca okguyor. Rüzgür durmuş, uzakta köpek ulu- maları — kesilmişti. — Artık güneş bir siyah bu- lutla örtülmüş, etrafta hafıf bir akşam — karanlığı — var. Şadan durmadan Çelik göğsünden çıkan gür sezi kaya oyuklarında suat. lerce gallanıyor.. Acaba ba- ba nerede?., — Neden bugün balığa gitmemiş? Birdenbi- re yolunu duğışlırdı ormana daldı. Hafif bir. rutubet ko- kusunu topliıyan — rüzgürı içine çekiyor, içiyor göğsü- nde bir kan lekesi toplanm- ış, çıplak ayakları delik deş. ik olmuştu. Yoruldu.. Zaten bir incirin altma gelmişti.. Burası babasının hergün çetelerle buluştuğu — yerdi. İneirde derjin bir oyuk var- dı. Şadan arkasını ağaca | vererek dinlenmek istiyor- du. Gözlerinin önünden an- ne ve kardeşlerinin - hayal- leri” geçiyor. Babasını na- sı| bulacağını düşünüyordu. Yerde birşey gördü, Eğildi. Babasının yıpranan — yırtık atkısını tanıdı. Hiç — şüphesi kalmadı. Evet babası oraya gelmişti. Yavaş yavaş, yere buka baka ilerledi. İştel. Bahasının kasketi Onu da — aldi. Daha — ileri» de ayak izleri görünüyordu.. Onları takip ederek ormandan çıktı. birdenbire toplandı.Kumr# -ire tuşt, koşuyor.. | Fakat!, leşmiş.. izi.. bir kurt izi acaba! Bu Şadanın beyninde şi bi çaktı.. n nı istikamete gidiyord onu ikaz ediyordu.. S€ Bu da ne? Biri dört aya&” Yero baktı.. Evet İzlerin ikisi ha hızla ileriye atıldı. ğina takılan bir taş di.. Yüzü koyun yere & ndı. Bir hıçkırık boğ düğümlendi kaldı. Burgt ” nadı.Filleri diken diket © Zaten yırtık olan biraz daha yırtıldı. ” sürden küçülen g0 zorla açtı. Dehşetle © du. Eyvah! bu da ne” kaya parçalarında KW kan damlaları 'vardı. de burada kınçıyofd,' rafına baktı, — avet © babası. — Pıhti, pihti içinde sessizce n «Belki baygındır» dedi: nına yaklaştı. Kulağ! basının - kıllı göğsül yadı, Orada hiç ses yoktü. ğazı tırmalanmış... B parmakları kopuılllf"" ğsünü biraz daha IG" burğıı kemikleri bit içine geçmişti.. Yav ğruldu.. Mavi gözlerind ktan buz kesilmişti... ” baktı.. Sema kara bü örtülmüştü.. Ellerini ü ce havaya kaldırdı. nı babasının sarı cansif züne dayadı, — dud dağınık — uzün gezdirdi. — Kainat bif hafıf bir * serpilmeğe herşey b' k matemini muür Sanki ailenin dü, Yalnız uzakta bif kuş çılğın kahkah A ne gülüyor, eğleniyor” di .—.—qış,u,_-/l Karadenizin Bulgar $ lerinde balık aVi Bu yıl Bulgar 68 de balık avı çok geçmiş ve her yıl müt sürette geçen üskü palamut akınları mişlir. Bu sebepten balıkçıları çok fena tedirler. Bığlgar gazetelerif zdıklarına göre, Bu'&” tısat nezaretinin — bttt teftiş idaresi bu İllıi_ı'. pleri hakkında tetkikt pilmasına ve balıkçit? rdım edilmesine k miştir. YURTDAŞ! Zengin, Fakir, Erkek hulâsa hif imse kendini rin Şefkatli himaytS” uzak sayamaz. — *| kat yurdunun yaV A line günün birinde taçolabileceğimizi , mamalıyız! Senelei 'i vel kurulmuş olat" yır ocağına aza ğ a b Balıkesir HY p z ç Zarçli TÜi Süri TüneMiN Züç TAk 4P Zan 0 Ci