SAYPA: 6 İngiliz filezot şairi ile mülâkat. Sılâhsızlanma Harbi Menedemez! Bir İngiliz tarafından voralan hor - Alman, an, İngiltere için ziyadır. Kezalik vurulmuş bir ingiliz dahi Almanya için bir ziya teşkil eder, Kolay ve çabuk heyecan | duyan bir Amerikalı bir de- fa Bornard Shawı modern “Acayip sebaj âlem» den bi. risi diye retmiştir. Bü- tün batıl lerden nefsini azade kılmış, bir şeyin daima aslü esa. sını arıyan, kendi kanaati hilâfına hiç bir sebep ve suratle bir fikrin esaretine düşmiyen bir adam... Zamanın yeni siyaset dal- ğalarının eteklerine çarpıp kırıldığı sabit bir kaya gi- bi Shaw, hududunu bizzat kendisinin çizdiği adası üz- erinde tek başına duruyor- da. Bu tek başına yalnızlık ve şuur içinde yaşamak ve at ve hüküm- | her bir hareket ve jesti he- sap etmek ve zekâya hıç bir an vakıf ve sükün vere- memek sanatı: İngiliz dra- mının 78 yaşına bu büyük üstadının uyanık, faal,zinde ve terü taze kalınasında — âmil | olan Malvende, | zamanlardaki standard kıyaf, olmuştur. Onun fizik kuyvetle- ri enerji ve mukavemet itiba- rile kendisinden yarım asır daha genç insanlurın birço- ğununkine tefevvuk etmek- tedir. Bon Shawe refakatle Regents Purk içinden geçip şehrin ortasından yürüye- rek Vhitehall yakınında onun evine giderken seksen yaşına yaklaşan beyaz sukallı bir ihtiyarın yanına gittiğimin katiyen, farkında olmadım. Ona ayak uydurabilmek için adımlarımı bir — hayli açık ve hizli — atmaklığım lâzım geliyordu. O yarım saat sü yaya gitmeyi tercih etmişti, zira — onün jçin — otomo- billerin hareketi öyla vakti mürur ve uburun çok oldu- Ba bir sırada gayet ağır ve bati idi. (Siz pek berbat — ve son derece calibi dikkat bir za- manda yaşıyorsunuz, benim sevgili delikanlım!) dedi ve ilâve etti: ( Her şeyde bir garebet poyda oldu. Daha — süratli dıiyor, zira sokaklar - dalu- dur ve telâki noktalarında hareket ve muvasnla durm Uştur. Tıbbin ve hifzissihha- nın terakkiyatı sevinçle al- kışlanıyor ve aynı gazetede eaddelerde kazaların artına. sı yözünden ölüm — vukuatı rakamlarının yükseldiği ok- unüyor. Seneolerdenberi en iyj ve münasip silâhsızlanıma metotları konuşulup tavsiye ediliyor ve sonra du hava İi losunun ve deniz harp ku- wvetlerinin takviyesi için üç misli arttırmış bütçeler ne. şir ve ilân olunuyor. Yeni gitmek için otomobil yapılı- LAf DEG ÜNi yor da sonra yine yaya gi- | bir Euhiıı müthiş ve feci p t teşkil — edeceği bir. asında dünyanın, büt- insanlarının hemfikir oldukları görülüyor ve her memleket silâsızlanmaya am- | adedir, eğer önce diğer me- mleket silâhazlanırsa... Bu âdeta benim az zaman ev- el diğer on iki huırpu"r Yazan şartına talikan hiç»bir rizi. | kosuz bir hayır cemiyeti iç in yüz milyon İiru vermek taahhüdümü teklif edebilmiş olmama benziyor». Shavv geniş keçe şapkası- AGON MİCHAEL SALZER miş emrivakilerden — sonra haberdar oluyor. Meselâ Al- manyadaki hüdiselere da- ir ae — biliyoruz? Ancak ihtilâlin son safhasının kur- banlarının isimlerini biliyo- ni düzeltmek için bir an du- ruz. Hitler başka birisinin rdu. Mevsimin edici” sıcaklığında o, eldiven yiyor, «ellerini sıca> ktan muhafaza için'». Örgü kıravatı yumruk kadar iri bir düğüm teşkil boynuna — bağlanımış koyu renk elbisesinin çok — kapalı yeleği allında duruyor. Sh avvin Ayotdaki saylıyesinde oturmadığı yahut muntaza- man golf pantolonu — giy- miş — olarak — göründüğü şonlik ve eğlence — şehri bulunmadığı eti budur. Caddeyi öbür tar- afa geçtiğimiz sırada Shavv Milletler Cemiyeti müzake- ratına ait habarleri ihtiva eden ve yofta halinde duva- |* ra yapıştırılıp okuyucularına arzedilmiş olan — gazetoye atlen: «Cenevredeki, bu müzake- reler neye yarıyor? dedi ve başinı sallıyarak içini çekti: «Bu müzakereler yalnız, je- tikbalde her Almanı, 16 pus- luk bir mermi yerino ancak 10 pusluk bir — şarnpnel ile öldürmeyi İngilterenin tash- hüt edip etmiyeceği etrafın- da cereyan etmekteadir. Pöyle olunca ben kendi — nefsime mümkün olan en büyük çap. | taki mormi ile yok edilmeyi ren yolun büyük bir kısmı | tercih ederimki o en mermijnin çıkaracağı gürül tü üstüne o nispetto — fazla dıkkat celbedilmiş olsun. 1914 te tespt ettiğim şey bugün dnhi varit!ir: Bir İngiliz torafından vu- rulan her Alımsn, büyük ederek | bu tazyik | elinde yalnız körükörüne bir yünlü | alat midir, yahut kendi mai- yet adamlarının ölümüne vi- edanı üzerjine ulacak kadar hakikaten sert ve kuvvetli midir? Hitler bir buçuk sene evel idare başına geçince onun nutukları düyoldu. Ba- zgıları ürklü, menfi vaziyet aldı, fakat ekseriyet şunu me- rak ediyordu: Gençlik taliini acaba nasıldeniyecektir? Fa kat bu morakbugüne kadar tatmin edilmemiştir. Alma- myanın istikbali bugün dün kü kadar meçhuldür. Cihan siyeset — muammasın.n hol ve tesviyesinde — Almanya büyük bir. meçhul olarak kalıyor.) Asansör içinde yeraltı de- İ miryoluna iniyorken — şair susmuştu. Otomobile binmek İstemişti. Yanımızdaki kala. balığın dikkatine ehemmiyet vermeksizin sözlerine devam ile: (Buodan başka yolcula- rın yüzde doksün dokuzu beni tanımıyacak derecede cahildir. Halbuki gündelik voekayi ve hâdisat jle ve bu hâdiselerin eşhası ile doğru- dan doğruya temas benim sınatımın icabatındandır...) Her Londralı günde en az üç gazeto satın alır. Yeraltı demiryolunda akşam gaze. tesinin kalın püntu ile ba- sılmış kısımlar okunur, son- ra evdede o başlıklara Hit tafsilât okunur. Shavv, gaze- te — okuyanların yüzlerini tetkik ettikten sonra bana hi- taben: (Bu adamlardan hiçbiri İngiltere Jokuduğu şey hakkında bir ma. için ziyadır. Kezalik vurulmüş| lümat ve fikir sahibi değil | bir İngıl z dahi Almanya için bir ziya teşkil eder. Bir. ör- dunun — mühvile kahramanlığa bir şeydir. Bunun için yeni bir hurbi menetmek istiyoruz. Fukat hedefo silâhlanma yalanları nutuklar, beyannameler ve vütlerle varılmez. Milletler kurtarıcı bir kelimedeon me- det umuyorlarki o da «Sul- hun temini» dir ve yirmi senedenberi bu ümidi besli- yon Shavv amuzlarını silkti ve bu hararetji ile cümlesini Lamamlamış oldu. Muahede — ve — misaklarla milletleri birleştirmeğe çalı- şan devlet adamlarının gay. ret ve teşebbüsleri etrafında konuştuk ve bunların karş. isındaki mânileri — mevzuu bahsettik. Saavv izah etti ve dedi k: ( Cıihan siyasetinde âmil ve müessir olan mühim hüâ- disalin esasına dair hiç bir şey bilmiyoruz. Lâfto avut- uluyoruz Şayet bizzat müd. afaa etmeyi tercili etlmezsek dinlemekle iktifaya mecbur- uz. Kolistler arkasında olup bitenden dün ancak dola- BAA diğerinin | yükseleceği | dir. Tosanları hissiz y.pan sulh ve sükünun nc kadar tehlikeli olduğunu anlamak için bu adamların yüzlerin- deki boş ifadeye dikkat et. mek kilayet eder. Hurpta bu adamlar hep birlikte ya- gadılar ve gimdi — gündelik hâdisatı atlıyarak — yaşıyor- lar. Bütün bu adamlar, va. ktile horpte gösterdikleri &y ni müşterek alâkayı şimdi sulhta da gösterseler ne iyi olurdu! Alman muharip ku vvetlerinin — büyüklüğünden bahsediliyor. Korkunç sefo- rberlik kelimesinin bundan sonra ansker kütlelerinin to- cemmuvnu değil, orduların çabucak mahiv ve harabisini | itade edecoği muhakkak ol daktan sonra bu — rakam. ların kolir m? Düşman görününce — kaç- mağa hazırlanm:ş küçük or- duların yerine bugün Napol- yonun ve onun mukallitle- rinin büyük taburları kaim olmuştur ve bunlar. Bonapa- rtın, bizim zamanımız için ça- ktan modası geçmiş olduğu- nu bilmek istomiyorlar. Bu gün zehirli gaz, — dinamit, yaklaşan düşmanı atomatik man'sı Ç[TüRKDiı_lNiN HİK Milâhinolun kaşmasına ya- idim etlenler mevkulf —| İvan Mihailofan Türkiyeye ilticasını kolaylaşt ran kaba- hatliler arasında yapılmakla olan — tahkikat bitirilmiş ve maznunlar müdafasi — vatan kanununun 9 uncu maddesi | mucibincö kefaletle tahliye edilememeleri şartile hap- | sedilmişlerdir. Tevkif edile- nler. Dr. P. Badaruf, B. Stimbef, M. İliya Yanef, Ma nol Çolovaki, Yanaki Karolef, İvam Gol-f, K Atanasoftur. * Bulgaristan zahire satın alına müdürlüğü sene başı- ndanberi 141 milyon kiloğ- | ram buğday satın almıştır! Gündelik satışı 120 tondur. Bulgaristan deniz yo'ları şirketj gıda maddelerinin bo. zulmadan ihracını temin için vapurlarında soğuk hava te- sisatı yapmağa karar verd- iği gibi Amsterdam, Roter. dam, Anvers ve Hamburg Himanlarına da beş vapurunu tahsis etmiştir. mba tayareleri? Acaba bunla- — rın muzaller pilotları, daha evelce yeri zehirli gazlere buladıktan sonra dinner için nereye jnecekler? Herhalde artık — milletlerin ihtilâfına | vo fetih ve istilâ hırslarına bir supap teşkil etmez hü- tün hayat ve feyzin kökün- den kurutulma demek olur,) Taymisin kıyısından evine giderken Shaw mülâhazalarına| Jovamla: (Biz her vakit ya- nlış, yahüt yarım hareketl. ı er yapıyoruz. Bir — tarafta harp borçları yüzünden biri- birimizle kavga ederken ay- n Zamanda yeni bir — harp için silâhlanıyoruz, halbuki yeni bir harp katiyen vu. kubulmamalı ve — vükubula- maz. Amerika borçlarımızın | tediyosini istiyor. Na borçl- ı uyuz? Milyonlarca dolar, st. | erling ve altıD? Hayır! Biz Amerikadan ödünç olarak eephane ve buğbay - aldık. Bunları bugün niçin — para ile ödiyelit? Eğer borçları- mizi aynen eda edecek ola. ak nasıl olur? Amerikılılar, bittabi böyle birşey mev- zou — bühsolmaz, — diyecek- lerdir. Ziran onların milyon- lara baliğ işsizleri bizim ay- nen tediye etmek istediğimiz mahsulâtı kendilori istihsal ederek ücretlerini temin ed. eceklerdir. Hulâsa soat artık işlemiyor. Çarklar dönüyor, fakat artık biribi.ini kavra- mıyorlar. Bizim eyi bir saatçi- ye ihtiyacımız var ki tamiri süratli vo esasli bir surotta yöpabilsin. Şu halde yine ha. rp mi? R Beyanatının bu — noktası Shawin — harbin — korkunç senelerinin tekerrürüne inan- dığını katiyen ifade etmez, Shav hararotli bir Faşisitir Fakat o her şeyi nasıl ix- mi ile söyler ve tehtit edici tohlikeleri diplomatik lâflar- a tadil ve ketme kalkışmaz. Bunun içindir ki politikacılar ona şair derler. Fakat poli- tikacılardan — bahsoderken Shaw kendisi o kadar nazik ( aik çöhre ila 5 BİRİ! Aldatan Kadın! Yazan: MEHMET Ü üstadım, Hangi — Vaaay, burada — hal, attı, benim rayar.. Tramvaydan — inmiştim... Çocuklarıma hediye almak için bir mağazaya giri- yordum ki, anszın, kolla. rıma yopışan — ve — işıkli gözlerini gözümden ayır- miyarak bü - sözleri söy- liyen Tarik Nedimi şımda — görmiyoyim mir.. sen fikir Sevinçten kalabalığa eh. | emmiyet vermiyerek, kal. dırım üzerinde kucaklaştık... — Bir “insan, İstanbula gelir de, eski can yolda- şını aramaz olür mü?.. ne — kayğısızlık, bu ne alâkasızlık — yahu?.. — Senin burada oldu- ganu biliyor muyum, ki bun-| ları söylüyoraun bana... — Mazeret — bunlar.. Koluma girdi: — Fakat, elime — geçtin ya.. Kartulabilirsen... Vay, o nme, fazla ciddisin... Bir koltuk — kapmıiya - niyetin var galiba... -- Son, hep, o eski tas, eski hamam... — Öyle ya canım, somur- tmak kaş çatmak meziyet mi?.. Göğüs geçirdi: üstadımı bu- | Bu | bir | - Azizim,eğer gülüp eğ- lenmezsen rahat edemezsin, bu asırda... Yirminci asır, dünya yüzüne öyle bir çat- geldi ki, ufak bir hata — yüzünden. derhal üzerimize çullanıyor... Yaşa. mak, gülmek, içe keder ko, ymamakla mümkün, şimdi... Bethahtlık, betbinlik... Anlı- yor musuni, üstadım, eiddi yet fayda vermez.. Gel, zat- en akşam olüyor, şürada yemek yiyelim.. Yemekte. on sene evelki mektep hayatımızdan, mual. limlerimizden va şimdiki ya- şama zorluklarından bahse- dorken, kâh kahkahnlarla gülüyor, kâh ta içimize çök- | en gamın yüzlerimizdeki gö. Igoli — kırışıklarına —dalarak uzun uzun düşünüyorduk .. Ona, beş senedenberi evli | olduğumu söylediğim zaman: — Kalk, öyle ise, dedi; bu akşam, eyi bir bekâr ge. cösi gaçırolım Ne diya ev- lenirsin, n benim toy delik- Danlım?. Bekârlık kadar eyi şey var mı, bu senelerde!.: No olursa olsun, dedim... Anadolunun sakin bir gehr inde, beni dört gözle bekli- yen karıma, hayatımda bir gerecik olsun hiyanet edeyim. Kolkola, talebe jken yaptı ğımiz gibi, orzulu, — neşeli konuşarak bir bara girdik , İçerde, bizden taşkın, çılğı- nea döner bir kütle jla kar- şlamınca — neşemiz bir kat daha arttı... Güçlükle boş bir. masaya yerleştik .. — Şampanya!.. Kadehler gidip geliyordu. Tarık civitmişti.. Benim de başımda bambaşka bir âlem vardı., Gözlerim, —bu âlemi salondaki kalabalıkta arıyo- rdu... — Sen hâlâ oturuyor mu sun?.. Birdenbire — daldığım | hulyadan — uyandım .. Tarık den tutmuş, gülü — Niye danseltili Bak ben, şu ça güzel eğlendim k dönerek) değil ni | $ Kadın, dıkhll. ıyordu.. Ne oldu, bi ansızın bir çığlık ve yüzünü, boşlâ lu ile kapıyarak kat? | zlmak istedi kar- | Fakat, Tarık du. Ş — Ne oldu, yavr kadaşımın — sarb mı korktun? Ve kadinı — çel mıza oturtmiyi t Ani olarak kafa! oldu. Evet ben bu dimi taniyacağım: | $ Perihanın ber gün Kar$il Demek ki son, buff sen misin Perihaf bu nasıl olur. Niyt sun?. Kaldır. başımnı. K hayet, bir bar mip, Salon dönüyor, * üâlem bir harp M? lini alıyordu. Salö haların sönüp görüyordum, - Perihan buradâ Sen sınıfta ikel, delice âşık old başkası ile sev aldatan Perihan. İnanmık — is gördüklerime Artık, Tarık, *© haykıran, dönet Hiç birşey — dü$ dum. ü Gözlerim, hit ölfetmemek üzere * Perihandan — ayf” İlk gençlik mde, sinirleri! kadın, bu akşatik karşıma çıkıyor. — — Anlat, anlati tün buraya?... —£ O, hıçkırarak lıyordu. . ğ Kolunılan çzk Ikona sürükleldi! O kadar he içtiklerimin he tesiri olmumişt. Beki — güzeli boyalar — vasıtasi'” çalıştığı anlaşık) Mehtap ve ihi la, uyuyordu 8 O, tam bir b ile, çıplak dene€ yette idi... Göz yaşların! sıkınğan bakışlaf süzdükten — s00! vi anlattı: d — Okadar ktt” yatım .. BilirsiP, önüme çıkmh Z ma giden genvi dir gün hef