M FERTEYETİTESİRELİ ! x e g â $ ği ; ”| K" i | | d f Bi M Re 0 İ eee 4 | 5 AU CU v yeşil bir yelgameyi anttıran Şama yaprakları kahveyi yine gül- üler, blr maranın başına e- iki oyuncunun etrafına toplan dikkat ve merak kesilmişlerdi. bir «Şah, vesir diye ayuncula- söyledikleri bir kalime, bu meraklı leri hareketa getiriyor. — asırtlar ayor, başlar biraz daha üne) iyordu. ; Bütün gözler, oyuncuların — düşüne sürdükleri taşları ürerine too- NSti Konuşan kimse yoktu. van, bu kahvenin üzerinden -Her olduğu gibi- yine bir. meltem halinde esiyordu. e Hitlerin kitabı, ne İtaiya mesele- Bu kahve müşterilerine birşey an Hapsi ihtiyar, hepsi mütekart. r. Mer sabah gazetecinin gelirin bi tığı bir tek gazele, bu kahvenin kar| Birince ihtiyarlar, bu gazeteye| Üç #yda bir verilecek maaşın müjdesiri Bakarlar. Ömürleri dama ve şatranç tahtası Gvlecindeki yemek marası etcalinda Teradüten kendilerine bir yer den bir mektup gelecek olsa mahim bir mütekalttir. ve tesadü- bu kahveye bir yabancı gelecek ol. akahır, konuşanları ve kahve Hin- n yadırgar, kaçar, Dama maçları yamandır bu kahvede hepsi de yaman birer damacı- Akşamları kahveden bir çıkı vardır ki sanırsınız hepsi harp ha-, bulunan bir ordunun erkânıharp Umerasındandır. Öyle vakarlı, arametli şeylerdir. — Yine mermilerin aftında eliyen bir un neferlerini seyrediyorlardı . O kadar heyecanlı, 6 kadar ataş- iler Şatranşçılardan bir Yanesine (ku- diyorlardı. Bu kurnandan de- adam, Abdüölhamidin alaylı zabit- den biriydi. O saman kaymakam- kadar yükselmiş. sonra hürriyette vütbe edilerek tekaüde sevke- üşt. Kır ve pos biyikları vardı. İri- Hâki renkli, avcı biçimi elbi. ikaten bir kumandan a- Kumandan yine bir hamle yaptı, ta- 4 ileri sürdü vez — Bah diye bağırdı. Vanında oturan ve oyun seyreden dektorluktan sağır olduğu için kalini herkes gördü. Kızmasının sebebi bu. Sağır dektor, sigarasından bir nefes daha çekti. Güzlerini bir yelpaze gibi| açmış asma yapraklarına dikti, gülüm- süyer. gibiydi. vv On beş gün sonraydı. Kumandan Pürtelüş sulh ceza mahkemesi koride-| vuna girince duraladı. Aşmalı kahvenin müşterileri hep © muylardı. Kumandan, doktorlr dargındi .m..! Giğerleri de ahbabıydi. Halkaya yak-| ağtı. Ötekiler de kumandanı görmüş-| ler, doktordan başkası ona doğru yörü-| müşlerdi. | İçlerinden birli — Ayıptır, yonları barıştıralım, de- e başkası. — Doktorn tarsiye varsin, otur bi-| tar, dedi. | Kumandan razıydı, bu yaylan sonra| hâkim karşısına çıkmak ona ağır geli- yordu. Hem de dekterun bütün kahve halkını şahit yazı Dokterun yanına gittiler. Dokter ha-| fifçe gülümsedi: — Kabul ederim, davamdan vazgeçe- vim amma bir yartla, dedi. Bana nişin — Vallahi sebepsiz, dedi, bilmem İşte eldu bir kere. Doktor israr oti — Hayır hayır mutlak bir sebeo var söyle, Bu sırada mübaşirin sesi yükseldi: | — Dektor Celâi, Falz, Faiz! Adanada Yaylacılık Torosların En Güzel Yaylası Bürüceğe Göç Başladı | Bürücek Adana (Hususif — Muhabi -|feda etmek en hafif bir tâbirle| Be ırmağın beri tarafındaki vati ca-Tarını Karadeniz rimizden) — Bugün her cins - ten — ağaçların — yeşil çevresi içinde gittikçe — güzelleşen ve güzelleştikçe — yaz, kış, her mevsimde — barınılabi - len bir şehir haline gelen güzel Adana'mız bundan evvelki de- rlerde boğucu yaz sıcaklariy- le sakinlerin! eidden iz'ac eden yarı çöl halinde bir muhit idi Adana'nın bu eski vaziyeti Yaylası huvardalıktır. eddiyetle sarılmış kimselerin, Toros eteklerinde günlerce zevk sefa — sarhoslüğü — yapmalarına| imkân yoktur. Bu vüzdendir, ki| Bir netice ! F Amerikada yaptığı seyyahate ait yazdığı natlarını aslından okı yordum. Bugünkü dünya — vaziyetine bakarak, notlardan gü tercümeyi yap- timi — Göneşin “ grübünden bir sonra, ağaçların üzerinden ay göründü Onunla birlikte şarktan gelen kokulu bir meltem rüsgüri, aya takaddüm et- mişe benziyordu. Geceler kratlçesi aheste ahesto maya yükseldi. Küh Vüciverdi yolunu takip ediyor, kâh kar ile tetviç edilmiş yüksek daği | vini andıran bulut yığınlarının üe tünde dinleniyordu. Bu bulutlar, ka- satlarını eğerek ve açarak. mavi ku: maşın. mühtelif kısımlarına “yayılıyoru far, hafif könük zerrelerine ayrılıyor. far, yabut göze sön deri nen, gökyüzünde parlak bir Vatka pa- değildi. muğundan. yiğınlar tepkil ediyorlardı | — Boğazlar mıntakası ile Trakya- Yeryüzündeki manzara dahs a ea-İnin ehemmiyeti âşikâr olduğun- p değildi, Ayın mavimei ve kadifem-İdan, latanbul, Edirme, Tekirdağı, vi mteğe ağaşların aralıklarından kaya-İlzenir ve Ankarada bulunaa beş aei ai hasll aekmeiğecin kacaltm SrN aei Bamaü ba öti demetleri serpiyordu. Ayaklarımın di|larda toplamak zaruri idi. Esasen binden akan irmak, ormanların İçinde bunlar da o taraflardaydılar. döne döne kayboluyordu. Yalnız Ankara ve izmir kolordu- ve Çi e istiyenlerin # Ağastor 1914 : Bu plânın bugün için, yani 1914 sönesi Ağuslos iptidasındaki va- hat görü.İzi z için aynen tatbiki caiz ne — tam biriyırda ayın isıği çimenlerin üserinde hoğazlarına yaklaştırmak kâfi idi. dim. uyuyordu. Rüzgârta dağılan ve mera- Diğerlerine gelince, bi lan lıkta şuraya buraya saçılan Havat #ğ1- Halepte ve Adanada bulunan al- ©t tamuroukları, harekstsiz bir işık de- encı kolarduyu icabında süratle, nizi Üstünde yüzen gölgeden adacıklar Gimendilerle nakledebilecek su- vanuaz ehi Caasssrarsın | YAZAN: Gİ. Ali İhsan Sâbis ( Eski Birinci Ordu Kamandanı ) — Hez heti mahtander, Bronzart Paşa mütalealarımızı almağa lüzum gördü Birinci Kısım — Cihan Harbi »| Üçüncü Fasıl — Harbe naml sürüklendik? - dıkla kendi| Harbe girmek istiyenlerle bunu geciktirmek mücadı 29 Birinciteşrin 1914 BÜ Jolduğunu bilmiyordum. Sefer plâ- |nına göz gezdirdikten sonra mer- humun yüzüne baktım. O da ba- na mânalı baktı. Bronzart Paşa, larkamızdaki — masasının başında çalışıyor; Bir şey konuşama- dım. Plân benim elime verilme- diği için, bazı yerlerini not etmek- liğime müsaade istedim. Verilen müsaade üzerine ordu- teşekküllerile, — teacemmü yerlerini notettim. -Odama gel- w açtım. Üzün w zadıya düşündüm. Ertesi gün. 4 Ağustos 1914 de sabahleyin Ha- fız Hakkıyı yalnız yakaladım. En yakın âmirim olan merhuma, bü- -|yati bir ehemmiyeti haiz olan vücede getiriyorlardı. rette Toros dağları garbına ge - tün yukarıdaki mütalcalarımı söy- Birkaç yaprağın sukutundan. birden çirmek; Musuldaki 12 nci kolor- ledim. Sükünetle dinledi: (Ben zuhur ediyeren bir rüzgürin âni geçi-|duyu evvelâ Halep civarına getir- de senin gibi plâna yeni vükıf ol- şinden, nadir ve münkati böykuş inil-'mek muvalık olurdu. Sekizinci dum) dedi. Buna pek aklım yat- rinden başka he Şam ve 13 üncü Bağdat kolordu- madı; kendisinin daha evvel ha- sessizlik içinde larınm şimdilik o taraflarda kal- berdar - edilmemiş olmasından, bir çok kimseler allelerini pö: derdikleri halde kendileri Ad na'da kalarak bütün yaz bekâr yatı yaşamağa mecbur olu - lar. Halbüki Adana icin ha bura dir. ki Adana'lıları vazın yay-|bu yayla meselesini halletmek| — Be tablonun muazaamlığı, — İnsanın maları münasip olacaktı. Erzu- kendisine ehemmiyet verilmemiş Dokter bir defa kumandanın yüzüne İâlâra göç etmeğe sevk ve mec- bur etmiştir. Asırlarca devam den bu vavla ihtiyacı halkta ir nevi vayla tiryakiliği ya- ratmış; simdi herkesin itiraf et- üği gibi yaz sıcakları eski şid- | A detini kabetmiş olmasına rağ - || Kumandan bicden afalladı, elini HeRİnek; berker Tüvidedi bir YA kınlıkla ceketinin cebine soktu, Etro/hatsızlık duyar gibi olur, - Rö- #ına bakındı. Bü, ne demekti? '“"'"ım'ıllerde bir muhaceret arzusu dahi sovler tepreşir, Eğer bir seno evvelisi — Şapkanızı çıkartın diyorum size yola dizildikleri ayni günlerde Kumandan yayrlihtiyari elini başına yine her hangi bir nakil vasıta- götürdü, şapkasını gıkardı ve birden.'gile sarsıla, sarsıla yol almıyor- aktı ve sönra mahkeme salonuna ol Naçar kumandan da arkasından sa-| |lona gördi. Hâkimin karşısına dikilir. İken mübagir sert sert ihtar etti. — Şapkanızı çıkarınız. | bire mosmar oldu. Dokter, yer yer elyafı dökülmüş bir | larsa mutlaka içlerinde bir Ü- üntü, yuvalarına karşı bir. so- sevkedilen. bir zat, bu ham-. Hindiştancevizine benziyen bu kafayı| Şukluk duyarlar.Günler İlerle- kurta meticesinden öyle bir kaz'şüzüyor, senki bu kel kafaya baktıkşça dikçe güneşin harareti artmağa kiş büyük bir takdirle elini kal- Kumandamı gankali başını oli | — — Yaşşa kumandanım, dedi. Bu iltifattan mamnun olacağı yerde sarardı, gözleri beyazlaştı daktora baktı. — Hayvan!.. Diye bağırdı. Dekter ve bütün seyir- yaşırmışlardı. O, sözünü daha İ tekrer ettir — Hayvanlil Herkes aöt dökmüş kediye dönmüş- lü. Ne dekter, ne diğerleri bu tehme. vürün sebebini anlıyamamışlardı. Ku haddi zatında halim, vellm bir Niye, neçin kuzmıştı? Kumandan dehşetle dama masasın- dan kalktı. Bahçaye değru — çikarken serlgndiz — Refet, bir kahve, Doktorun hâlâ gaşkınlığı geçmemizti. H bir masada yaktığı sigarasını bir hiddetle çekiyordu. Masası- Jandarmadan mütekait Tevfiğin beliyle bir istifham gibi yürüye- kendisine yaklaştığını gördü. O, bir sar tevdi gimek İster gi- . Yavaşçaz - misin, dedi, Kumandan sana Nİye kezdı? Doktor birşey anlamıyordu. — Tevfik daha istifhamla, devam etti: — Ben kumandanın başını akgşama- din mi? — Eveti. Tevfik güldür — Hiç dikkat ettin mi? 4.6., kuman- dan yapkasını grkarmaz. Çünkü başı| keldir. Sen onun başın: okşayınca yan- Okası yerinden oynadı. O da sandi. ki, Tiçi açılıyordu. ERTÜUĞRUL ŞEVKET 'Tasın bir. tekzibi —| Moskova, 17 (A. A.) — Tass| ajansı bildiriyor: İngiliz Daily Mail gazetesi, Almanya — ve İtalyanın doğru genişlemesine karşı koy- mak üzere, Sovyetler Birliğinin ldaresinde, Rumanya, Yugoslav| ya ve Türkiye arasında daha, müesşsir bir ademi tecavüz pak-| ti aktedilmesi için tedbirler a-| (limmıs olduğunu yazmaktadır. | Tass ajansı, Dailvy Mail'in bu haberinin katiyen tetabuk et - mediğini ve tamamile yalan ol- duğunu bildirmeğe mezundur. ;Tıu'ı-i Efkârın takvimi |çamlarının haşmetli dekoru mu- ve şehir de yavaş yavaş başal- mağa başlıyor. Yayla yollarında akın bir sel halini almıştır. Gi- diyorlar.. Gidiyorlar... Muhakkak Tarosların birbiri-| ne kol vermiş reçine kokulu kavemet edilmez cazibeye mâ- liktir. Şırıl, sırıl akan pinarla- rTından buz gibi suları icmek in- sanda yepyeni bir kudret, ya- B1 azalmıs kandiller gibi sön - mek istidadı gösteren bünye -| lerde bir canlılık yaratır. Adana'nın —Bürücek yaylası Adanalılar gibi tabiatın güzel - liklerine eskidenberi meftun ©- lan insanları değil en iptidai bir zevkten mahrum olanları bile heyecanlandıracak kadar — gü- zellikle haşmeti birbirine mez- getmiş müstesna bir sayfiyedir.. İşte bunun içindir, ki Adana'lı- a yayla arzusu ibtilâ dere- cesine gelmiştir Bu kadar rağbet gösterilen,| camlıkların zümrüt yeşillikleri arasına konforlu ve zarif villi lar yapılarak — bir çok parslar arcedilen bu güzel — yaylanın maateessüf bugün seyrisefere| aalih muntazam bir yolu olma-, ması çok büyük bir mani teskil| etmektedir. Kolay çabuk ve -| zamanı pelmiştir. Yayla yolunu otomobillerin sastta 70 -$9 dir. İyi bir yöl yapıldıktan ve sabah akşam muntazam otobüs servisleri ihdas olunduktan son- Bürücek — yaylasınm bugün gördüğü rağbetin bir kaç mi: ne mazhar olacağı şüphe edil- mi ez. Her bulunduğu yerde yol ve mektep yaptırmakla söhret ka- zaomıs olan değerli Valimiz Faik Üstün'ün Bürücek yolunu da her çare ve vasıtadan İ fade etmek suretiyle yaptıra - cağını ümit ediyoruz. | İzmir, I7 ÇALA) — Dün lima- mmıza bir Amerikan vapuru| gelmiştir. Vapur Amerika için mühim miktarda tütün ve diğer bazı maddeler yüklemektedir. Ankara, 17 (Hususi) — Ma- liye Vekâleti öcretli Vekâletle- rin masraf tertiplerinden veri- len memuriyetlere ait kadrola- rı Başvekâlete göndermektedir. Bu kadrolar ay gonuna kadat ikmal edilecektir. Bütce Encü -| meni bugün Vekületlerin hti - sas mevkilerine ait olan kanun projesi üzerinde mesgul olmuş- tur. Encümen ihtisas mevkile- rini ber vekâlet için ayrı ayrı azırlamaktadır. ea meninnenın TEŞEKKÜR Kardesim General — Vehibin vefatı münasebetile telefon, tel- Rraf, mektupla ve cenazede bu- aneanne cuz gitmek imkâmı olmadığı için|lunmakla cok kıymetli ve yük- dar eaddesinde adi 'bir çok iş sahipleri gidince gün-|sek alâka gösteren sayın zevata daki ferahlandıran ve ruhlara sükünet | tasiri, hiçbir beşer Hisanile ifade tiriyorum; ve Chatasubriand'ın buraya tercüme ettiğim son satırlarından, bu- |gün Gerpte cereyan eden haileyi düşü- merek, göyle maküs bir natice gıkarıyo- ü de tebarüz ettirdiğimi ,140 Garbi Avrupa tablasunun mu- azzam dehgeti, imsanın içini cehenne- me geviren ve ruhlara sorsuz azaplar| rum, Sivas ve Elâzizde buluman 9, 10, 11 inci kolordulara gelin- lometre süratle — gidebileceği editemiyocektir.. İce, bunların şimdilik kendi mın - şekilde — yaparak herkesin | — Ne âlâl. Amarika o zamanki gibi bu-/takalarında kalmaları daha fay - akşam gidip sabahtan işinin ba- gön de böyl İdalıydı. Çünkü Rusya, Cihan sına dönmeleri temin edilmeli-, Yalnız. Avrupanın halini aklıma ge-/harbi münasehetile Alımanlarla ve Avusturyalılarla harbe tutup- muştu. Sefer plânımızda tasavvur dilen vaziyette alduğu gibi Rus- , bize karşi hareket için tazmı men serbest değildi. Şu halde 0- nun Karadeniz boğazına karşı de- nizden bir hareketi melhuz olma- makla beraber — bu tarafa fazin kuvvet tahsizi pek mühtemel de- çildi. Alman ve Avusturyalılarla Jittifakımız dolayısile bunlar ta - İrafından bize yapılacak — bahri yardım, Karadenizde bâki miyetini şüpheli vaziyete sokabi- İlirdi. Şu hulde exaslı çarpışmamı- jzzn şark hududumuzda vukuu da- veren tetiri, hiçbir. başeı edilemiyecektir.. isanile Tren kazası Dün akşam Küçükçekmece - den İstanbula gelen 51 numara- h trene Cemborlitaşta Vezirha- |fanda oturan İsmai! oğlu Os - timal yerlerini kazarlaştırmak da- man atlamak istemiş, müvaze- ha muvafıktı. Biz şimdi bitaraf - İnesini kaybederek trenin altına | tık- Dt;şk-vbgh-':ş _v'='m“_:’ |düşmüs ve bileği kesilmiştir. Ya tttiren bir sabep, bizim Hirye İzalı Cerrahpaşa hastahanesine <ut değildi. laşe ve iskân güçlük- ılmıştır. L â kiıınünulıı:k lâzımdı. Bllı:l:lın harbe gireceksek, yle Azgın - beygir —— CÖU 32 2 34 Raka askedle bu Dün Topkapı surları üzerin- harp başa çıkarlamazdı. Mutlaka de başıboş dolacan — bir beygir| ihtiyat fırkaları veya yeni fırkalar. 50 yaşlarında Ahmedin üzerine / ve kolordular — vücude getizmek hücum ederek muhtelif yerle -|iktiza edecekti. Bu yeni harp teş- |rinden yaralamıstır. |kilâtı için Tâzimgeley — kadrolar, | Kacarken surların üzerindeni mevcut olan fırkalardan almacak Sulukule caddesi üzerinde 123/ zabit, küçük zavit ve efratla vücu numaralı evin çatısına 10 met- de getirilecekti. Bu noktadan da reden yuvarlanarak catiyı vik- kolorduların hiç olmazsa bir kiş- |mış ve oradan da kaçarken polis mını kendi mıntakalarından pek İtarafından öldürü!müştür. Bey- uzaklaştırmamak lâzımdı. Ririn sahibi aranmaktadır. İşte, seferberliğin birinci günü, 3 Ağustos 1914 de vâkıf oldu - Bum seler plânı, şu yukarida zik- Vefat nukla Bursa mebusu do! M Sa- hoşuma gitmedi. Bu işi ıslah lâ - |di Konuğun ve Suat Köksalın zımdı. Fakat vazife gayet güçtü. ipederleri Rasim Konuk vefat|Bir Alman Generali olan Bron. etmiştir. Cenazesi bugün Alem- zart Paşanın yaptığı ve bizim En- li tib yanın-|ver Paşamızın kabul, — tasvip ve hanesinden — kaldırılarak tasdik etmiş olduğu bir sefer plâ- Temyiz âzasından Raşit Ko -,rettiğim #ebeplerden dolayı hiç| "i lerce orada kalmağa mecbur o-|bütün allemiz, şahsım namına Zeynep Sultan camisinde öğle nını tadil için serdedilecek müta- İluyorlar. Bu hal ise Adana'nın|et derin şükranlarımızın arzına namazını müteakin namazı kı - lealar, sebepler çok derin, esaslı| gibi hareket edilmiş olduğundan müteessir görünüyordu. Esas üze- rinde mutabık kaldık. Ondan son- ra beraber Bronzart Paşaya xil - tik. Halfız Hakkı söze başlıyarak: (Müsaade buyurursanız, ekselana, Ali İhstan Beyin bazı takrir ve tek- lifleri var, arzetsin) dedi. Müsa- ade vefildi. Ben de, dündenberi “düşündüğüm — ve yukarıda tafsil ettiğim mütalcalarımı birer birer arzettim. Üsüle muvafık yapılmış olan bu takrir ve teklif Bronzart Paşayı — düşündürdü. — Nihayet | (Şimdi daha seferberliğin ilk gün- lerindeyiz. Acelemiz yok. Bu işi m üzeri tekrar görüşelim) dedi. Anladım ki, teklifim matlup |tesiri yapmıştır; kendisi de dü - şünmek için zaman kazanmak is- tiyor. Müsaade alarak yanların - |dan ayrıldım. Ayni gün öğle vak- yola »in arkandan ben de ayni fikirleri teyit ettim) dedi. 4 Ağustos 1914 öğleden sonra, Harbiye Müsteşarı merhum Mahmut Kâmil Paşayı gördüm. Ona da, hususi olarak, Jayni şeyleri söyledim; ve Enver Paşaya münasip surette tesir et- mesini rica ettim. Akşam üzeri Hahz Hakkı ile beraber Bronzart Paşanın önünde'tekrar toplandık ; 'ne söyliyeceğini bekliyorduk : (İh- san Bey, mütalealarınızı. doğru buldum. Şimdi siz, netice olarak ne teklif ediyorsunuz?) — dedi. (Dovamı var) İTİZAR —— Dünkü Flandres mu- İharebesindeki sevkulceyş hata- 'iı yazısının birinci sütununda 41 inci satırda bir ver atlanmış- |tar; su suretle tashihini rica ede (Manş denizi kenarına en kı- sa bir istikamette dayanarak mümkün mertebe kısa bir mü- dafaa cephesi teskil etmek; di- Reri Arras şehrile Manş denizi arasından) Dünkü harp hatıralarının ba- sındaki serlevhada; iklisadi hayatına ağır darbeler tavassutunuzu dilerim. hndıktan sonra Karacaahmette| düşüncelere dayanmış olmak lâ- (Soferberlik plâm) ibaresi ve- Edebt Tefrika No. 48 vurmktadır. Bu asırda zevk uğruna kazanc ter istemez üzerlerine kalacağı, hele ev ve mutfak - işlerile de meşgul olmak — mecburiyetinde bulunacakları tabil idi. İşte ana kız bunu düşünerek ve şimdiki sabır ve tahammüllerinin acısı- nı çıkarmayı sonbaharda Sisli Emekli General —ki medfeni mahsusuna defnedi- zımdı. İkinci Reisi Sani merhum'rine (Sefer plâm) İbaresi ko- Yanyalı Esad Bülkat lecektir. Allah rahmet eylesin, 'Hafız Hakkı Paşanın ne fikirde nacaktır, retle meşgul olmuyorlardı. On- ları Behirenin nezaretine bıra- karak kendileri orada yeni ta - nıştıkları ahbapları yanları- na gidiyorlar. akşamlara kadar onlarla söhbet ederek, Razino dedikodusu yaparak, gülerek, Vöcihi idi. Genç kızın birdenbire yüreği| . Bebire onu hopladı. Kalbinde, coktandır. ör|'inden kalkmak istedi. tülmüs ıldı amak için v Fal n Vecihinin masası ânü du. Bu, bü n ve derin derin sız! hissetti. Bir müddet gü ni genç mndan ayızama -| &, eçmek icap edivo: nit phesi kalmadı. bu, eski ni -|'anda yoktu. Onun da deniz ke narına inmiş olması muhtemel-|böyle acele ediyorsuhuz? Daha tehlikelivdi, cünkü ma- — Eve mi gidecej Neye ukşama vakit var. Hem büyük atfjatnemden de izin almak lâzım. olan yaramın birdenbire|Merdivene , aldin - plâja inmek — Ben büyük annene sonra söylerim, biraz rahatsızım, sen çabuk kardeşini cağır. Cetâl beyin de söze karışma-|ehemmiyet vermese Behirenin, P sına genç kızın büsbütün canı|labii olan güzelliği ve cazibesi) sıkıldı. Bundan çıkacak neticeyi| yine nazarları çekmekteydi. | pek iyi tahmin ediyordu. Nadi-! Maamatih Nadide hanımla kı-, de hanımla kızının buna kıza- zi, artık Behireyi eskisi gibi ocakları, sonra acısını çıkarmak'horlamağa cesaret edemiyorlar- için kendisini — mütemadiyen dı. Bir kere çocuklar gönç kıza hırpalıyacakları muhakkaktı. Olcok alışmışlardı. Sonra Behire cihetle hic cevap' vermiyerek'evin bülün işlerini üzerine ala- O başını tabağına eğdi ve yoeme-İrak iki kadının Bostancıda ve ğile meşgul gibi göründü. Suadiyede tam bic eğlence ha- Zavallı kız 0 gün sofradaki|yatı geçirmelerini temin edi - —bu sözlerden o kadar üzülmüş-|yordu. Kendilerine bu kadar ü, ki ertesi günden Mmevcut elbiselerinin en cekisi- kanelık yüzünden uzandırıp ta ni ve kendisine en az yakışanı- kaçmasına — sebebiyet —verecek u giymeğe başladı. Halbuki, ne olsalar yine bunun zararı en zi- Oyapsa, ne kadar üstüne başına'yade kendilerin& dokunacağı, itibaren|faydalı olan bir kızı sırf kıs -|h eğlenerek vakit geciriyorlardı. Bir akşam yine Behire cocuk larla gazinodayken, biraz ötede oturan üç dört genç erkekten| mürekkep bir grup nazarı dik-| ye avdet ettikleri zamana bira- karak Behireyi hoş tutmak si- yasetini tatbik etmevi daha mu vafık görmüşlerdi. L a Z . ma-| “Maclde, Behirenin her sözü- Vecihi şimdi daha yakışıklı,Jsanın önünden gecerken “'U*"h' nelderhal itaat etmeyi bir vazi- ü a kendisini tamıyacak olursa mahlr, L snlle Kavia kdün üi deha olmun, daha gösterişli bir| “ERdisini Ca 'e İ cil a ki a Olgun, daha gösterişli bir çaç oradan geçtiğine hükmede-İdeşini çoğırmağa gitti. Biras sürken de tabil bir. hâki. | billrdi. Zavallı kız bir an icinlsonra Kâmranla geldiler. Behfe olduğu göze carpıyordu. |Nt Yapacağını famamen çasır -İre de, masinın üstündeki çocuk katini gelbeyledi. Bunların İcin| paye yıdalü KÖZE çarnıYordu. La; âdeta ayağına bir zincir vü-İların kitaplarını, elişlerini top> Vecihi ile karşı karşıya (. 4 Gen birisine bir müddet| peat Behire / dorhal gelen şeyjrtlmus ta yerinden kımıldan -İlamış yerinden kalkmıştı. Kime Hattâ bazı akşamlar Behireyi|gözleri takılıp kaldı. Bu, diğer| ea ü ta İmasına imkân kalmamış gibilseye görünmeden masaların a — de çocuklarla beraber Suadiye g  tarâfından görülüp şaşkın ve âciz bir hale düşmüş: tından gecip gazinonun bi < anosna aö İ . Bu sırada Macide dönüplyük yotuna Çıkacaktı, bir kere *|kendi lar. Genç kız gvvel zijesmer, yakısıklı ve klbâr e baktı, hemen ona isa- | yaya kadar gidebilse artık gÖ> olmamışsa da Nadide hanım|bii Arkadasları kendisi *İret edip yanına cağırdı ve Sor-İçünmek korkusu kalmazdı. Fa- aÇocuklar da biraz k iyör gibi görünüvo: du ki Kat bu caradı Ttkmrdn yieinll gö1 nnlar, — Kârmran nerede? bk edip: tiremeyize diyerek|ve sözleri: plâjda oynuyor, ğ l de çare-|lardı. etmeyin; Behire abla,| - Ben gidemdn, daha erii Behire bu esmer adamı gö"- bakıyorum. âjda öymyacağım, Diye inat etmeğe başladı. (Devamı var) şlar, çatır. daj pran mey - — Çabuk kendisini eve gideceğiz, vafakat eylemişti. Esösen Nadide hanımla kızı e evvelâ yanıldığını zan netti, fakat iyi dikkat edince odiyorlardı. Kâm