SAMPIY Spor Klübüne Girmek İçin Katolik Olmak Lâzımdı BUNDAN EVVELKİ KISIMLARIN HULASASI Melih Açba bundan evvelki üç| yazısında, meşhur Jack Dempseyle ve dünyamın en büyük boks maç- larım idare eden Arihur Donovanla nasıl tanıştığını anlattı, güzel ka-| V | lemile Brodway'ı canlandırdı, dö- vüş ilsaastnı almak üzere Metri politen Sport Association'un Nev- yorkta Wolwortlı isimli 102 katlı binasındaki merkezine giderek u- mum müdürle görüştüğünü izah etti. Şimdi onun odasında bulunua- | atolik misin?> şeklindeki| Susline cevap veriyor: 'er of God) yani 0 ağrından pürosunu çek e başladı bi . Boş yerle- oldür. Otur-| kilisesine r. Yoksa klübe Dedi. Kâfir Amerikalılar çok şa- kacıdırlar. Şakaları da ekseriya bi - zimkilere benzemez, Akıl ve hayale gelmiyecek herzeler — yumurtlarlar. 'Tanışah henüz birkaç dakika olduğu halde acaba lâtifeye mi başladı diye yüzüne dikkatle baktım. Sözlerinde samimi idi. Bu da ne Idi? Ben boks| yapmak istiyordum; bir papazın hem de bir katolik popazının imzası 1â -| zımdı. Bana bu vaziyet birden fev- kalâde sıkıcı, mânüsız ve acayip gö- züktü. Şiddetli bir itirarla münaka- gşaya girmek Üzere idim. Fakat bir kere yola çıkmıştım. Çıkmazlara sap mamak, maddi ve manevi mânliaları aşmak lâzımdı. Odadan çıkarken Pete Mello ar - kamdan: — Akıllıya benziyorsun, evet diyi- ver! Sora sora Sunnyaside katolik kili- sesini buldum. Papaza bir tek nazar artık onun ne olduğunu anlamağa kâfi idi. Çehresindeki az, fakat de-| rin ve keskin hatlar, sivri ve yine| keskin bir burgnun nerede ise sak- ladığı, kanı akmış bir bıçak yarasını andıran soluk ince dudaklar ve lü - zumundan fazla sabit nazarlarile bu adam taassubun canlı bir timsali idi. Bana tatlı olmağa çalışan fakat ben- de cam üstür.de keskin bir bıçak kay dırınca çıkan tüyler ürpertici sada-| nın tesirini yapan bir ge: — Sizin için ne yapabilerim? Dedi. Kiğıtlar Şöyle bir göz at'ı — Güzel amma, dedi, ben sizi ki- lisede hiç görmedim. | — Kalifornisdan yeni geldim de ondan. — Kiliseye ne vakit devama baş! yacaksınız? Aman yarabbi, ne güç bir vaziyete düşmüştüm. Ne diyebilirdim? Her| ne pahasına olursa olsun bütün ma- nevi ağırlığına rağmen bunun da Ü- zgerinden aşmalıydım. — Pazara, gelecek pazara, dedim. — Siz birinci (Communisi) nizi al- danız mıydı? Bu rahibin ağzından artık benim için muamma addolunacak kelimeler çık mıya başlamıştı. Tereddütsüz: — Evet! Dedim. Ve baktım ki altından bel- | ki hiç çıkamıyacağım bir sual daha gelmektedir, vakit brrakmadan de - yam ettim: — Bütün lâüzım gelen merasimler: den geçtim. Fakat Türkiyede- *Fakat Türkiyedel» yi tane tanı yarzıh söyledim. Eminim ki beynine, kütüphane raflarına dizili kitaplar Şeklinde doldurduğu bttün malümata Füğmen bu Amerikalh da Türkiyenin ü Üstündeki yerini güçlükle bu- bilir, battâ hiç bulamaz. 'Türkiye #özümü işiten papaz! * Arladım. Dedi. Hiçbir şey anlamadığnı, an- bük bu hi bilgisizliğini mey- dana vurmamak için artılı #ual sora- önüne köydum.| NE WOR; ONO OLDUM -| anlatı D mıyacağını memnuniyetle gördüm. 63 üncü sokaktaki jimnastikhaneye | döndüğüm vakit artık akgşam olmuş | tu. İşıklar piril piril yanmış, — hum- malı bir faaliyet vardı. Gözlerimi ça- Lşan boksörlar üzerinde dolaştırdım- htelif cesamette fakat hepsi dö güzel ve sağlam vücutlara malikti « r, Şöyle iki yüz lar — vardılar (Punchingball) lar mitralyözün seri ve kuru gürültüsile yumruklar altın- da inildiyor, kumi torbaları gövdele- rine gömülen kuvvetli vuruşların te- sirile canlı bir vücut gibi sarsılıyor, | iki ayrı ringin içinde dövüşenlerin hareketleri, deri eldivenlerin çıplak vücutlar üzerinde çıkardığı aadâ İn- Banı garip surette teshir ediyordu. Pete Mello jimnastikhanenin dört antrenöründen birine beni takdim et ti. Sönde bu adam bana nasıl çalışa- cüğımı söyliyerek, ne yapacağımı aktı. Ne gezer!.. Üniversitede nasıl ilk günler yapa- yalnız kaldımsa yine ayni vaziyete | düşmüştüm. Ne antrenörler, ne de| boksörler Allah rizası için olsun dö-| nüp yüzüme bile bakmıyorlardı- Be-| nim niyetim Gölden Gloves boks tur- nelerine girmekti. Şimdi kısaca Ame- rikada yapılan büyük boks turnele- rinden bahsedeyim: Diamond Belt ve Golden Gloves isimleri verilen iki büyük maç serisi vardır, Bu turnelere her sene binler- ce genç iştirak eder Golden Gloves turnelerinin ehemmiyeti biraz daha fazladır. Çünkü bu turneden yetiş - | miş, kıymetli, meşhur ve profesyonel | olmuş başta Joe Louis olmak üzere, Jackie Fields, Prankis Genero, Pitey î&şmfü: u:';;:“::: Ve İtebrik etmek suretile iltifat etmişler | tuürne başlıyordu. Bazan iki günde bir maç yapacağımı bildiğimden ga- yet iyi hazırlanmak icap ediyordu. Halbuki harıl harı! çalışan yüzler- ce boksör içinde bir tanesi bile, değil benimle eldiven giymek kenuşmıya bile tenezzül etmiyorlardı. Onun için Üniversitede gö kette bulunmak yüzde yüz icap edi - yordu. Böyle bir fırsatın gecikmiye- ceğini tahmin ediyor, ip atlıyor, jim- nastik yapıyor, Punchingbali dövü- yordum. Bir akgam yine kan ter içinde ça- lışırken yanımdan geçen dört antre- nörden biri istihza ile: — Yalnız başına ne terleyip duru- yorsun? 'Dedi ve geçti. Ben arkasından ses- lendim: — Kimse cesaret edip benimle dö- vüşmüyor ki! Döndü, önüme geldi. Baştan aşağı yan bir bakışla beni süzdü. Sonra yavaş bir sesle, görürsün gimdi der gil (Devamı var) Mısırda iki maç yapan Fenerbahçe sabah saat 9 da Transilvanya vapuri avdet etmişlerdir. Sporcularımızı dost Mısırlılar can- dan ağırlamışlar ve fevkalâde misa- firperverlik göstermişlerdir. Futbol | cularımız her iki maçta da güzel ©- yun Çıkarmışlar ve halk tarafından şiddetli alkışlanmışlardır. Kral olduktan sonra ilk defa bir yabancı takım maçını seyre gelen ma jeste Faruk birinci maçı şereflendir- mişler ve futbolcularımızı ayrı ayrı Boğaziçi Lisesin Te T Ha Samsunda Çekirge Mücadelesi Samsun, (Hususi) — Samsun vilâ- şetinde çekirge mücadelesine son se- ne içinde verilen ehemmiyet, çok iyi “meticeler temin etmiştir. Evvelce bu mıntaka için büyük bir âfet teşkil #den çekirgenin zararlarından artık mahsul tamamile korunmakta ve vak tinde alınan tedbirler, çekirge yu - murtalarını muzir bir hale gelmez - den evvel imha etmektedir. iki hafta evvel Şeref stadında 1—1 berabere kalan Galatasaray ile Boğaz 'içi takımları dün 2ci maçlarını Taksim stadında hakem Şazi Tezcan idaresin de oyradılar: Evvelce kararlaştırıldı- ı veçhile bu maçta da berabere kalın dığı takdirde oyun on beşer dakika- dan iki devre uzatılacaktı. Dünkü maçta iki takım da gölsüz |berabere kalınca oyun uzatıldı ve bu zamanda Galatasray Şahabın ayaği- | tepleri futbol şampiyonu oldu. Genç Galatasaray liselileri tebriik BT ederiz. Babaeskide bu sene mahsul vaziyeti iyi değil Babaecaki, (Hususi) — Kazamız bili senesi S edilen mahsul mik Buğdey 823, yulaf 625, arpa 524, kuş yemi 198, çavdar 140, misir 95, | ay çiçeği 56, susam 48, Trupitso 36, darı 6. Bu sene, havaların soğuk gitmosi yüzünden tarlaların yarısı ekileme- Mİş ve eklenlerin de yarısı donmuş- tur, Mahsul miktarının, geçen sene- yye göre apcak yüzde kırkı temin edi- lebilecektir, Maçın Tafsilâtı Oyuna saat 3.45 te Galatasaray başladı. Soldan yaptığı akın tag ile| neticelendi. Mukabil hücuma — geçen| Boğaziçliler ortadan Galatası lesine inmöğe başladılar. 5 5 inci kada Abit'in yaptığı bir f: tasaray kalesine bir gole mal du.“Talâtın koyduğu yerinde ayakla tehlike bertaraf edildi. Boğaziçi kalesine ilk tehlike 10 un- cu dakikada oldu: Aydın'ın geriden attığı eşapeye atak yapan Şahap ha- sım kaleyi karışlırdı. Mustafanın fe- na bir kafası topu dığcı attı. Her iki Majeste Faruk gençlerimizle bizzat alâkadar Majeste Faruk futbolcülerimize madalya veriyor Galatasaray muhteliti oyuncuları dün |diye kadar Mısıri ziyaret eden ecne- İlarına oyun tarzları hakkında birkaç ——— x— — Galatasaray Lisesi Şampiyon Oi Şampiyonluğu kazanan Galatasaray Lisesi takımı | le yegâne golü atarak İstanbul mek- |rakmadı, Bu suretle Boğaziçi defan- « | ve ilk devre Ü-0 bitti. Futbolcularımız Mısırdan D öndüler — Teşekkür ederim Şaklaviç, he- men hareket edeceksin, evvelâ ka - zakların relsi nezdi gideceksin, | |Türklere karşı Rur taarruza ge- çeceğini, ilk hedefin Kırım olduğu - nu ve bize ne dereceye kadar yardım edebileceklerini öğreneceksin.. Ora- İdan Polonya Kralı Jan Sobyeski hu- zuruna kabul edilei ve sana vere- İceğim bir mektubu kendilerine tevdi leyleyeceksin.. Oradan Avusturya im- parâtoru huzuruna gidecek ve vereceğim ikinci bir mektubu k: # |lerine takdim edeceksin... oldu — Başüstüne — prens hazretler Başka bir vazifem de olacak mı? Blbet olacak yüzbaşı... Polonya- nn kuvvetini, Avusturyanın kabili- yetini yakından tetkik edecek — ve) bunların Türklere karşı nasıl bir va- ziyet elde edeceğini görerek — bana len emin adamlarla rapor halinde İgöndereceksin. Senden her on beş günde bana gönderilecek bir. adama intizar edeceğim... dir. Kral Faruk Türk takımının gim-| — Baştistüne prens hâzretleri. Bul Jadam efendimizin huzuruna serbest- çe ne suretle dahil olabilecekler.. Prens Galiçin biraz düşündü.. Son ra parmağında pırlanta taşlı bir yü- züğü çıkararak yüzbaşıya uzattı... — Şâkloviç bu yüzük bana müte- velfa Çar Aleksi hazretlerinden hedi yedir.. En mühim haberlerini geti- recek adamın parmağında buluna - cak bu yüzük ona Rusyanın her tara-| fına serbestçe gitmek sâlâhiyetini verecektir.. — * Yüzbaşı Şakloviç yüzüğü hürmet- le aldı. Parmağına geçirdi... — Prens hazretleri.. Emirlerinin| arzu ettiklerinden ve tahmin buyur-| duklarından daha dikkatle yapılaca-| Bini, hattâ imkân olursa kendilerine| bir hayat borelu olan bu âciz kulla- Jrimın ölümü göze alarak, kıyafetini tebdille Osmanlı ordugâhına girece-i ğini de arzederim, — Yok.. O kadar hem fazla.. Hem ——— olsaydı sarı kırmızı kaleye gol olmak ihtimali daha çok olurdu. İki dakika sonra ayni vaziyette topu yakalıyan Galatasaray sağ açığı kale yakınla - |rından topu ortaladı, Şahabın ofsayt | oluşu Boğaziçiyi tehlikeden kurtardı. Bu devre her iki takımın gelişigü- zel oyunları ile golaliz bi Oyun on beşer dakikaı Saat uzatıldı. Bu küçük devrelere her iki takım da çok gıkı başladılar: Oyuncular mu hakkak takımlarım için bütün enerjilerile çalışıyorlardı 5 inci dakikada Boğaziçi mühim bi fırsat kaçırdı. Kale önünde topu ya- kalıyan Tes'it cok hafif bir — vuruşla çe ; İtopu Neeminin eline bıraktı. Biraz VÜĞ |sert bir vuruşla muhakkak - surette gol yapabilirdi. Bu tehlikeyi atlatan Galatasaraylılar açılmağa başladılar | takımın da şuürsuz oyunu maçın zev| ve nihayet oyunun yegâne gölünü Şa kini kaçırıyordu. 12 inci dakikada Ga habıin ayağile devrenin bitmesine bir latasaray hâkim oynamakla beraber dakika kala attılar. Ikinci on beş da- Boğaziçi kalesine gol olabilecek po- kikada her iki takım canla başla ça- sisyonlar yaratamıyorlardı. Bunda i-|lıştılarsa da oyurun neticesini değiş: ki açıkların bozuk oyunları başlıca | tiremediler ve Galatasaray 1—0 lık âmil oluyorlardı. Açıklardan fazla bir| galibiyeti ile mektepler şampiyonu ol yardım göremeyen Galatasaraylılar du. ortadan akın yapmağa - başladılarsa | TAKIMLAR da üç ortanın biribirlerine çok yakın — Galatasaray : Necmi, Talât, Al, oynamaları gol atmalarına imkân bı- Abit, Halil, Mahrmut, Mustafa, Aydın Şahap, Nuri, Ahmet. Boğaziçi : Halil, Rahmi, Süreyya, | Enis, Osman, Necdet, Sabri, Musta- fa,Tes'it, Niyazi, İsmet, Süleyman Tekil. bi ekiplerin en iyisi olduğunu söyle- mek süretile Türk takımı hakkında takdirkâr bir lisan kullanmışlardır. Majeste Faruğun ayni zamanda birin ci devrenin sonunda Türk futbolcu - söz söylemek surelile futboldaki bil- gisini isbat etmişlerdir. Kralın bu te- veccühü minnetle karşılanmıştır. Mı- sırlıların Türk takımına kargı her ve- sile ile gösterdikleri alâka ve sevgi pek faz'a olmuşlur. Bütün sporcula- rımiz bü seyahatten pek ziyade mem. nün kalmışlardır. i (1-0) Yenerek du | yarım sının da oyunu kolaylaşmış oluyor - du. 20 inci dakikada Mustafanın ileri pasini kaj abri önündeki beki.ge- gerek çok kuvvetli bir şüt çekti fa galip getirmek 7 'Avusturyaya yardımdansa 'Rusyanın mahvı müreccahtı tehlikeli olur. Seni hiç bir kaybetmek istemem ŞSakloviç, kat et, bütün harekâtım senin kanat atlerine istinad edecek, hattâ bütül bir Rusyanın mukadder - Prons hazretleri.. Tamamen ©€ unlar ki yüzbaşı Şakloviç €€ mirlerini fazl yerine — getirecek, ahud bir daha haşmetlü efendisiti asla görmiyecektir. Prens Galiçin a) başının elini sık — Şakloviç.. behemehal min ğa kalkarak yülü onra ilâve ettima Kazakların — reisini dirmalısın, bü cesur i.Jadamları Tatarlara karşı kullanaca* gız.,. Polonyalılar krahıtı temin et“ melisin, bunlar da Türklere karşi çok faydalıdırlar... Avusturya impa” ratorunu ise oyalıyacaksın... Avuse turyaya yardım etmektense Rusya * nn ortar kalkmasına bile müsa - ade ederim... Her şeyin fevkinde bil ki Çarlık ayakta durabilmelidir... — Başüstüne Prens Hazretle! — Para cihetile sıkıntı çekmiye * ceksin... Sana her tarafta yardım & decek adamlarımız olacaktır... Banâ döndüğün zaman Rusya, en mühim ve en kat'i adımı atmış olacaktır... Şimdi sana tevdi edilecek mektupla« rı vereyim.. Prens çekmecesinden gece yazıl * mış ve hazırlanmış olan iki mektu- bu çıkardı... Bunların üzerinde kır“ mizi balmümları vardı. ve Çarlığın resmi mührü basılmıştı... Prens mek tupları iyice gözden geçirdikten sot ra.., birer, birer verdi... — Bu... dedi... Polonya krahı Jan Sobyeskiye... Bu da Avusturya im- paratoru Leopoldedir... Yalnız Vi- yana muhasara edilmiş ve imparâ- ter da içeride kalmışsa... — Behemehal içeri girer, bu mek tubu kendisine veririm Prensim... — O takdirde kıymeti olmıyacak. Şakloviç... Bu mektup muhasaradâ olmıyan bir hükümdara verilmeli « dir... — Anladım Prens Hazretleri... Şas yet imparator muhasarada ise hane- dandan kim faalse, yahut hangi ge neral o zaman Avusturyaya hâkim- se ona verilecek... Bravo Şakloviç, böyle olacak... Haydi yolun açık olsun. Yüzbaşı Şaklaviç Prensi selâmla- |dı... Mektupları hâmilen odadan çı“ kıyordu.. — Yüzbi Prens ses!lendi: 1 Şakloviç... ardığın bu va sana bu memleki bir asület, |büyük bir servet, şöhret ve şeref balı şedecektir... Bunu sana vödeden yar ınki Rusyanın Çarıdır.. — Haşatım Çatımındır... Yüzbaşı topuklarını vurarak prens si tekrar selâmladı ve odadan çıktı. Prens bir müddet sabit bir nokta- ya dalarak sessizce durdu.,. Biz müd det de odada gezindi... Sonra penoe- reden baktı... Aşağıda avluda hazır- lanmış güzel iki beygir duruyordu. Geceden verdiği emir yerine geti « rilmişti... Biraz scnra bu iki ata Şak loviç ile emirberi Popof bindiler,.. Sarayı selâmlıyarak tırısa kalktılar. Uzaktan uzağa nal sesleri, kaldırım” ların üzerinde akisler bırakıyordu.. Prens mırıldandı; — Yüzbaşı Şakloviçi beklemeli... Petronun validesile ikamet — ettiği ve Moskova kibarlarının yazın kalı dıkları Preobrayenskoye köyüne alti aat araba yolculuğile varılan gi 1 bir göl vardı. Bunun adına (Preyas” kat Necmi bunu iyi bloke ederek v hakkak bir gole mâni Devrenin sonuna kadar süren Bo- faziçi hökimiyeti bir netice vermedi Buduri Pirede kaldı Futbolcularımızla birlikte — Mısıra | gitmiş olan Galatasaraylı Buduri, av dette Yunaniatanda kalmıştır. Budu- rinin vapuru kaşırdığı zannedilmekte- dir. adı- (Topu âdetâ kendilerinden u- | &: | NĞi z ı'rıl;..ık için herkes rastgele vu-| Bisikletçilerimiz. Ruman- Bu yüzden oyunda bir 2evk yaya gittiler ve heyecan kalmıyordu. Nihayet 120 Rumanyada yarışlara girecek olan | oldu. lavo!) adı verilmişti... Aylardanberi Çocuklardan müreke, kep taburlarını, ikamet ettiği köy givarındaki ormanlarda talim eti İren, müteaddit manevralar, baskın * larla ve türlü plânlarla harp oyunlar rına bütün bir heyecan ve hararetilt sarılan Petro, gimdi yepyeni bir işlik 'peşinde koşmakta idi. O, iyi bir gemidi de olmak istiyordu.. Denta, Monkovi dan uzaktı... Nehirler de tehlikeli ? nci dakikada Sabri geriden kaptığı bisikletçilerimiz dün Tramsilyanya va topla Galatasaray kalesine kadar in-| purile Bükreşe hareket — etmişlerdir. di, çektiği güt dışardan gitti. Bu to-| Kimsenin teğyi etmediği kafilemize pu geride bekliyen Niyaziye vermiş | muvaffakiyetler temenni ederiz. di... Çariçe Natali, oğtunun böyle bf tehlikeye maruz burakamazdı.. Cl')tvım—M