Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| ı ’_T_AN“ C HAFTA KONUŞMAsin Bi FT|Yazlıktan Dönüşte Adres değistirmek (25) kurustur İspanyada _ Krallık Cereyanı Yazan: M. ANTEN janslar, General Franko ile İs. panya Kralı 13 üncü Alfons'un üçüncü oğlu Don Juan arasındaki mü zakerelerin sona erdiği, fakat Krallı * ğın iadesi tarihinin henüz tesbit edü- memiş olduğunu bildirmektedirler. Bu haberin hakiki mânasını kavrıya bilmek için İspanyanın dahili vaziyeti hakkında umumi bir görüş faydalı ©- lacaktır, Franko 3 eylülde, Hariciye, dahiliye we harbiye nazırlarının yerlerine dahili barp esnasında mühim roller oyna * makla beraber, parti tesirlerinden az çok uzak kalmış olan şahsiyetleri ge- tirmekle, İspanyol kabinesinin terki . binde derin bir değişiklik yapmıştır.. Franko buna müvazi olarak Falanj partisinde de esaslı değişiklikler yap- mıştır, Bu partinin umuymi kâtiplik muavinliğine siyasi faaliyeti az tanın. miş olan Manuel Faguerea'yı getirmiş ve o zamana kadar S Suner tarafın . dan işgal edilen partinin siyasi kon - seyi reisliğini kendi üzerine almıştır. Frank 18 yt d öylediği nutük, Cortes'in korporatif şekilde ih- yası ve diğer tedbirler, Frankonun memleketi idare etmekte çektiği güç * lükleri, tereddütlerini, endişelerini ak settirmektedir, ” Dahili harptenberi İspanyayı kökün den sarsan derin buhran son dört sene içinde sükünet bulmamış, bilâkis daha şiddetlenmiştir. 300,000 den fazla Cüm huriyetçi Ispanyol hâlâ zindanlarda çü rümektedirler, Frankonun galibiyeti neticesi Fransaya iltica etmiş olan yüz binlerce Cümhuriyetçi İspanyol hâlâ bu memlekette bulunmaktadır. İspan yada diktatörlük rejimine karşı muha lefet, için için kaynamaktadır. Fakat ayni zamanda Frankonun iktidar mev kiine gelmesine yardım edenler arasın da da lıklar ve çarpışmalar başlamıştır, Dahili harp esnasında kraliyet taraf tarı subaylar, an'aneci muhafazakâr - lar, Primo de Rivera — Falanjistleri; büyük toprak sahipleri, rühban sınıfı. nımn ve yüksek Burjuvazinin mühim bir kısmı, bir kelime ile imtiyazlarını tehlikede görenler, komünistleri de içi ne alan demokrat ve cümhuriyetçi İs - panyolların tesis ettikleri “tek cephe,, yiskarmak-azmi ile Frankonun etrafın- da toplanmışlardı. Bu unsurlar en ni- hayet, Cümhuriyetçilerin üç sene sü. rten kahramanca mukavemetlerini, AD manyanın ve Italyanın askeri yardım - ları, İngiltere ve Fransanın gafleti sa- yesinde kırarak, Cümhuriyti devirmiye muvaffak olmuşlardır. İki Zıt Cereyan ranko, daha vahim hâdiselerin ö nünü almak maksadiyle iki zıt temayülü teşkil eden General Varela. yı ve 8, Suner'i son kabine değişikli. Xıslıkta Düşünüş Biz Yazın, Çiçek, Böcek, Fotograf ve Kelebek Kolleksiyonu Yapan Bir Adam Gibi Zihnimize Bir Çok Güzel ve Acaip Şeyler Sıralarız ve Kışır Bunları Önümüze Serer, Bir! Kolleksiyoncu Zevkile .'Yazl_ığa âidîş, yeşile ve ma- viye doğru yolculuğa çı- kıştır; kışlığa dönüş, ortagsmâa soba alevinin kızıl ışığı sönüp şı_ırlıyan bir loşluğa gömülüş. Üür, 'Şşhre dönmeğe başladık. Beye nimizin içinde kır ve deniz man- zaralariyle çeşit çeşit insanın renkli ve kabartma resimleri sıralanmış sihirli kolleksiyonu. nu taşıyarak,,, Dört ayda neler gördüm? Dimağımda en fazla iz ve ses bırakan tabiat unsuru deniz olacaktır. Durgun ve berrak sabah denizleri... Meltemle kö. püklenmiş hırçın ikindi deniz. leri,... Gittikçe —yatışan ve sonra ölgünleşen akşam de- nizleri.., Ve ay varsa civalaşan, yoksa yer yer yakamozlarla tüy" leri tersine okşanmış bir siyah kadife gibi plâtinleşen gece de. nizleri! Sonra plâj simaları... * * arın, kış odasının pencere, sinden puslu veya karlı sokağa bakarken kürklerine büs rünmüş, şapkası yart yarıya yü- zünü örtmüş, — bacaklarından başka her tarafı sımsıkı kapalı bir yabancı bayan göreceğim ; Gülümsiyeceğim ve içimden di- yeceğim ki: “sizi, kım olduğu- nuzu bilmemekle beraber pek iyi tanıdım ve çok yakından ta. nırım. Haniya âdet etmiştiniz, plâjın sol tarafındaki kumlara uzanır, sağa sola, yüzükoyun ve« ya sırtüstü döner, vücudunu. zun dörtte üç buçuğundan faz- lasını keskin ışığa ve gözlerimi. zin önüne serer, derinizi güne- şin nur görünüp kahve rengine boyayan hokkabaz fırçâsına tes. lim ederdiniz, Lâciyert mayo- nuz kırmızılısından daha çok yaraşırdı. Fakat fazla yağ sü. ründüğünüz zaman yüzünüz o kadar parıldardı ki bununla bir ayna gibi tarla kuşlarının av. lanabileceğini düşünündüm. Siz, yazın çözülen, kışın düğümlenen bir muammasınız. Lâkin şimdi ne derece örtünseniz, sakladıği. nız sırları bilen çoktur; bilinen bir meçhulsünüz!” ğinde feda etmiye mecbur kal ; Velinimetleri olan mihvercilerin za- feri kazanma ihtimalinin — azalması Franko için ayrı bir endişe mevzuu teşkil etmektelir. Roosevelt ve Chur” chill, yalnız Almanyada değil bütün dünyada faşizmi imhaya karar verdik letini pek açık bir surette birçok de- falat ilân etmişlerdir. —Müttefiklerin zaferi, Nazizme ve diktatörlüğe kargı demokrasinin zaferi olacaktır, 8. Hoare, müttefikler arasında sui- tefehhüm'ere sebebiyet verecek ve de mokrasinin zaferi için çarpışan mil - letlere hayal inkisarı tevlit edecek o lan gon nütkü ile, Frankonun bu en. dişesini gidermiye çalışmıştır. En nihayet Frankonun — İspanyada Krallığı iade etmek için yaptığı teşeb büs de gittikçe tehlikeye düşen mev” kiini kuvvetlendirmek maksadiyle al dığı bir tedbirden başka bir sey de- ğgildir, Franko İspanyanın başına, ken di Girektifleriyle hareket eden bir kral geçiymek suretiyle, Anglo - Bakmh_r ve kendi milleti müvacehesinde mevki- ini kuvvetlendireceğini, İspanyol mil letini etrafında toplıyabileceğini san - maktadır, Fakat milletlerin, bütün par tilerin üstünde farzedilen bir kralım etrafında toplandıkları zaman çoktan geçmiştir « DA * İkinci Cephe Meselesi ondra radyosu İngilizlerin yakın. da bir taarruza geçeceklerini haber vermiş ve Fransız halkına At * lantik ve Manş sahillerinden uzaklaşı malarını talep etmiştir, Bir Nevyork telgrafına göre İse; Avrupada bir ta- arruz yapılması ve bu hareketin gene- S a siz, kocaman paltolu, dik şapkalı, fazla çeki dü. zenli ve ağır başlı şişman bay? İyi ki kış gelmiş ve giyin. * mişsiniz: Yazın gözlerimiz iliş. tikçe bizi şaşırtan, bazı kere güe Yünç ve gçok defa çirkin görünen iri karnınızi seyretmeden artık, kumsalda olmasa da tramvayda yanyana oturabiliriz. Fakat © manzarayı hatırdan silmek ne güç! İstemiyerek düşünüyorum ve yalnız göbeğinizi değil, sırtı. nızdaki zehirli bir mantara ben« Evirir, Çevirir, e— Yazanı c » Refik Halid KARAY ren etbeninizi bile dört kat el. bise ve çamaşır ardından plâjda çıplakmışsıniz gibi görüyorum. Bir başkasına rastlıyacağım, kendi kendime diyeceğim ki: “Bu adamın derisi bütün bir yaz güneşini yediği halde yine eski zaman hanım ninelerinin teni gibi bembeyaz, çiy beyaz kalmıştı.” Biriyle karşılaşaca. ğim: “zavallı, diye söylenece. gim, kendisini birdenbire ışığın kucağına Aatmıştı; kıpkırmızı yanmıştı; günlerce bize soyul- muüş derilerini ve kapanmak bilmiyen yaralarını seyrettir. mişti!” ve, hatıramın bu kısmı- nı körletmek için gözlerimi yu" macağım; yine de uzun müddet tiksintisini duyacağım, x x Belki de, durgun yağışlı bir - kış gece yarısında, yaz mevsimini tamamiyle unutmuş olduğumu sanarak büsbütün başka şeyleri düşünürken veya okumağa dalmış, posta arabalı, meçli kılıçlı eski çağlarda do. laşırken birdenbire kulağıma is. terik kadın kahkahasına benze. yen çıngırak sesleri vuracak; yanımdan rüzgârımnı yediğim bir bisiklet katarı geçecek... Bu, kır yollarında rahat yürüyüşümü bozduğu için beni biraz öfke. lendiren, fakat şimdi kapalı o. damda hatırlaması hoşuma gi- den bir genç kız kafilesidir. Şüp he yok, hepsi de güzet ve se- vş:nîi. ahımşahım şeyler değil. di; endamlısı ve her hareketini kendisine yakıştıranı azdı, Ama ne olsa bir körpelik ve tazelik esintisiydi... Bugünkü İstanbul yazlari onsuz olamıyacağı için âdeta mevsimin senboliydi! Ya pantalonlu dişiler? Lâciyert, gümüşü veya bej renkte kaç pantalon şu dakika. da gözümün önünde düzensiz bir geçit resmi yapıyor! Etek. lerin diz-kapaklarından yukarı. ya kadar açıldıkları bir devirde pantalonun en kapalı bir kıiya. fet olması lâzım gelir, Fakat, nes dense pantalonlu kadın bize ma« yolusundan ve kısacık eteklisin- den daha açık giyinmiş tesiri yapıyor. Pantalonla gezerken tabil has lini ve yürüyüşünü muhafaza e. debilen kadın ancak onda birdir. Dokuzu, eski zamanlarda ilk çarşafa girmiş küçük hanımlar gibi muvazenesini bulamıyarak acemi yürüyor ve fazlaca ba- karsanız tel üstünde marifet Ba alıştırılan bir canbaz ziyen ve insana koparıp ayak. ları altında çiğnemek arzusu ve. yarp kızı gibi sendeliyor... Seyreder, Oyalanırız Fikrimce o elbise daha ziya. de c,,ıdanglıya ve tazeye, ayrıca erke3e yüksekten bakmağı bile, ne Tv,akışmaktadır. Hele lâciver. dini kalın belli ve iri kalçalı, yası geçkince biri giyerse öyle- si hana —ne münasebet, bil. meğ !— Beyoğlundaki pasaj a- ralarında lakerda satan kıranta adamları hatırlatıyor. Ellerine —pek tuvaletli, kibar parfönlü ve cilâlı da olsa— yine salamu. ra balık ve kırmızı soğan ko- kusu sinmiştir sanıyorum! D En çok hatırlıyacaklarım yal» Sa nız insan çehreleri ve şe. killeri değildir. Yazlıktan kışlı. Ba ağaçların hatırasnı da götü- receğim. Tepe üstündeki bir fis. tık, kayalıkta birkaç sakız, ha. vuz başında çınarlar, dağ yama- cmğa meşe... Bunları, zihnimin albümünü karıştırırken ara sıra zevkle seyretmem pek mümkün. dür. Yazın dolaştığınız çamlı a- da yollarının hatırdan çikmasi ihtimali yoktur ve zannederim fikirde en çok yer eden manza. ra, denizden sonra çam korusu. dur. Fakat âşıklar bunları, bizler gibi mücerred bakışla düşüne. mezler, Onlar bütün tabiatı ve mahlükları ancak sevgililerinin gezdiği, bulunduğu muhit çerçe. vesinden seyredebilirler. Âşık bir kayayı hatırlar; zira sevgili. si bunun gölgesine uzanmıştı ve başını gencin dizine dayamişti. Yürükaliye inen patika zihnin- de yaşar, zira sevgili orada ilk defa, sol elini dostunun ağzına uzatmış ve sağ elinin tırnakları. nı da muhabbetin şiddetini gös- termek için sinirli bir hareket. le yine bu dostun omuzlarına geçirmişti, Artık bu tatlı sevişmelerin yeri güneşli plâj, çamlı yol, meh taplı kıyı, kotra, şarpi, yoli ve. ya sandal içi değildir. Sinema. larınm koltuğu ve karanlığıdır. İşte yaz ve kış muhabbetlerin- deki fark; Birini ışıklı tabiat, ö. tekini loş damalti barındırır. * * ana öyle gelir ki çiçek, bö- cek, fotograf veya kelebek kolleksiyonu yapan bir adam gi- bi —lâkin farkında olmıyarak — biz yazın zihnimize birçok güzel ve acaip şeyler sıralarız ve kışın bunları, yine farkında olmıyarak önümüze serer, bir koölleksiyon- cu zevkiyle evirir, çevirir, sey. reder, oyalanırız, Dikkat ediniz: Karakışta oda. nızda yalnız kalıp da hiçhir şey yapmadan, okumadan, yazma. dan, pencereden bakmadan tatlı tatlı daldığınız, kendinizden geçtiğiniz zaman yaptığınız bu. dur, bu iştir. TR « ;; , Bunlar karılarına belki (Anglo - Sakson) lardan daha az sadakat gösterirler, fakat hiç ol. mazsa onların Üstüne başka ka. dınlar sevdikleri halde bile yine onlarla meşgul olurlar... Sonra daha eğlenceli kocalar oldukları. na şüphe yoktur. bir seneyi mütecayiz bir Ben, Z devamlı saadet denilen A ral Marshall tarafından idare dil: n meselesinde İngiltere ve Amerika hükü me'leri mutabık kalmışlardır. Moskova gazeteleri de: Müttefikle * tin garpte harekete geçmeleri için en müsait vaziyetin hâsıl olduğunu yaz * maktadırlar, Son haftalar içinde Tngiliz ve Ameri- kan hükümet adamlarının nutukları ve gazetelerinin yazıları, ikinci cephe- nin bütün hazırlıkları tamam olmaksı- zın ve bilhassa gemi tonajı meselesi halledilmeksizin açılamıryacağı kana - atini vermekte idi; Fakat bütün bu beyanatın düşmanı gafil avlamak için kasten yapılmış ol- ması ve yakın bir istikbalde mütte * #klerin Avrupaya asker çıkarmağa te- gebbüs etmeleri ihtimali yok değildir. şeyi iki defa tattım: Bu kadar kâfi! Bana sadık bir (Anglo . Saks son) la iç sıkıntısından patlıyacar ğima, hoppa bir lâtinle zevk et. meği tercih ederim. Zira Ameri- kada iki defa evlenen bir Ameri- kalr kadınm asıl buna ihtiyacı yardır...” Hollicott;.p x . k — Zavallı kız! dedi, Bu fikir, onu pek uzaklara götürebilir, Ben mektu- Yazan: FRANÇİS DE CROİSSET HİND DİYAR Karış Kar UŞ.. Tefrika No. 92 Büyülenme Seyahatte, bir arkadaş ne kadar se- Wimli olursa olsun bazı günler oluyor ki, onu görmek bile sizi sinirlendiri- yor, Hususiyle bu arkadaş daima sizi kaz etmek, dare etmek ve kendini lü- tumlu gösterecek kadar vaziyetini e- hemmiyetleştirirse, onun Ani olarak yokluğu size hakiki bri ferahlık ve- tir, Bunun gibi Hollicott da erkânı- harbiyeden çağrıldiğı için, nankör- lüklerle dolu olan, fikrim şimdi ta- Hl zamanınım saadetini idrâk ediyor, Benden ayrılmadan evvel, bana kati olarak bu akşam güneş battıktan son- Çeviren: ULUNAY INDA çıkarmak için otelden çıktım ve geh- rin giriş noktasmda arabadan İndim, Sinirleri yatişmış gibi görünen halk nehir kenarındaki ”sed,, leri süküt ile çıkıyorlar, Gelen geçen evvelkine nis- betle az, Gayesiz bir gezinti yapıyo- rum, Ziyaret etmiyorum, dolaşıyo- rüm, Bu Benarös'i seviyorum, Gecenin uzun saatleri istikbal gibi ö- nümde duruyor. AY çıkmış; tatlı ve baygın ziyaları mabetlerin, sarayların bedenlerindeki uyuyan İlâhları kı- mildattyor, Süküt beni sarıyor; çıplak ayaklı iciler yürümüyorlar: kayıyorlar, ra 'de gezip klığı- Mt emretti, Son bir kıyam üzerine şe- hirde bir hüküm sürüyor; hattâ rak- kagseler mahallesinde geçen akşam bir İngiliz | askerinin öldürüldüğü — bile söyleniyordu, Hollicott'a bu meseleyi sordum; ya henüz kati bir şey bilmediği, veyahut bu daha sekiz gün saklıy son- ra yırtacağim, — Neye sekiz gün? — "Matem,. icin tayin ettiğim müd- det bu kadardı! diplomatça sükütu ile hâdiseyi daha giyade facialaştırmak — istediği için, cevap vermekten çekindi, Fakat yemeği yer yemez şiddetli hine rağmen yalnızl zevkini Meçhul bir beldede geceleyin rast- gele dolaşmak ne Bgüzel şey! Kendim- de bir hafiflik duyuyorum, — Âdeta benliğimi "esiri, bir hüviyete bü- tünmüş sanıyorum, Eski çatlak bir duvarın üstünde yeni saçmış bir gül kopardım, Bu güzel gönca ziyayı şa- şırmiş ve mehtapta açılmış,, Elimde hırpaladiım, Etrafiımt saran küf ko- kularını unutmak için koklarken 0- nu yüzümde ezdim, BARBAROS VE AKD Bugün Preveze yıldönümüdür.. “İŞTERERĞ l NECATİ Atatürk, İlk Hedefiniz Ak- deniz Emrini Vermekle Ak- denizin Tam Hayati Ehem- miyetini Üç Asır Unüutmuş ; Olan ve Bu İhmalin Cezasını Çeken Türk Milletine Büyük: Bir İkaz Teşkil Etmiştir. muharebesinin r—YAZAN $ ENİZ Türk ve Prevezede, milleti nâmına mü " ; hürledikleri — Akde - YAŞMUT $ niz hâkimiyetinin £ damgasını, İnebahtı - rupa devletleri. nin birleşmiş muhteşem donans ıfıalarını yendiği, Türk denizci- liğinin üstünlüğünü bir kere daha bütün dünyaya filen tas- dik ettirdiği mutlu gündür. Bu münasebetle askeri mu. harririmiz tarafından yazılan makaleyi veriyoruz: * * Fransız ediplerinden Piyer Be - nuva, bir kitabında, Suriyede bir harabede meydana çıkarılan bir lâhidin içinden sırıtan bir iskelet ka- fasını, eski Fransız şövalyelerinin ka- fatasları biçimine benzeterek, Suriyede BFransızların bugün ne aradıkları su” aline kendi fikrince cevap vermiş ©o luyor, Birkaç duvar haraberi, birkaç lâtin ce kitabede, eski Roma İmparatorluğu nun mirası için bir hak talebine sebep elmuyor mu? Ve bu muhayyel mirasa dahil toprakların çerçevelediği Akde- niz, ezelden ebede kadar onlara arma- ğan edilmiş bir deniz değil mi?. Halbuki Akdenizi çeviren toprak'ar da bizim hakkımız yalnız bin beşyüz senelik bir mazinin silik harabelerine, müphem rabıtalarına, şüpheli efsane - lerine değil, o topraklarda bütün gü" zelliğiyle hâlâ yaşıyan ve Gbideleri - mize, türbelerimize çeşmelerimize, bü tün canlılığı ve zenginliği ile hala hâ kim olan âdetlerimize, an'anelerimize ve her köşede yatan binlerce şehitle” rimize dayanıyor. Daha dün hepsi bizimdi. Bin gene evvel, iki bin sene evvel değil,, Fa kat biz bugün kendimize kalan ana yurdumuzu kendimize kâfi görerek bu yerlerin hiçbiri üstünde bir hak iddia etmiyoruz, O topraklar üstünde yaşr yan milletlerin de bizim gibi hür, bi- gım gibi müstakil olarak bizimle bera- ber medeniyet yolunda yürümelerini görmek istiyoruz. Fakat Akdeniz| Onun üstündeki haklarımızdan vaz geçmiş değiliz. * Henüz dört yüz beş yıl evvel, bir devletin iki devletin değil, bü” ? da, Navarinde Top | kapı sarayının kozmopolit Sultanlarır nin elleri bozdu ise, ve Osmanlı bah- riyesi aciz ve meskenetle yüzlerçe se ne bu zelil şeraite boyun eğdi ise Cüm huriyet denizcileri de ayni şeyi yapa- cak değillerdir, * 'lk cümhuriyet ordularına ilk hede- fi Akdeniz olarak gösteren Ata * nın emri, Akdenizin hayati ehemmiye tini tam üç asır unutmuş ve bu i(hma- lin cezasını tarihi, iktısadi ve içtimal her sahada çok az olarak çekmiş olan Türk milletine, yeni ışıklı dünyasının esiği üstünde yapılmış ne büyük bir ikazdır, Atatürkün çocukları, genç denizci" lerin her gene 27 eylül günü büyük A- miralin türbesi etrafında saygır merasi- mij yapıp şanlı amivralin ibini Salâhad - din - | Eyyübi ; Yazan: ULUNAY ııtınp çektiğinden bahsedilen Av' rupayı kurtarmak için bir İngiliz diplomatının “dört elle dine sarılmak, haçlılar seferi açmak,, gibi bulduğu çareleri ben guğguk kuşu ile yavrusu ” nun hikâyesine betizetiyorum; : Yavru kuş: SA — Annet Demiş; bu yuva kirlendi; başka bir yavaya gidelim! Anası şu cevabı vermiş: — A yavrum! Bu huy bizde iket hangi yuvaya gitsek böyle olur, İnsanlarda bu kin, bu ihtiras varkez böyle tedbirler neye yarar? Eğer İngiliz diplomatının ileri sür düğü çare sadece kanaat vadisinde ka lan bahislerden ibaret olsaydı meselt bir ilmi münak hudud di Fakat o, şarkın ve garbin büyüklüğiü önünde hürmetle rükü eylediği Salâ haddini Eyyübye de taarruz ediyor, Zaten ben, İngiliz diplomatlarının iki de birde bu haçlı seferlerden bahset melerini diplomatlık mesleği ile uz' laştıramıyorum, n Ingilterenin Berlin sefiri “Hender son,, da, tercüme ettiğim “Hitlerle ik sene, adlı hâtıratında; “Biz, hiçbir şey için harp etmiyoruz, Biz, müşril doktrinlerine karşı din ideallerini mi dafaa için harp eden iman ıhulıriyîıl' Diyordu, ? Muhağım taraf da ayni fikirle ha reket edince bu görüş çıkmaz sokağı benzer, z “Haçlı seferleri,, denilince jilk hatı ra gelen şahsiyet “Salâhaddin,, dir, € kocaman dâhi, bu şöhreti yalnız kı | lıncı ile değil adalet ve yüksek secij yesiyle temin etmiştir: yâdetmeleri, onların, atalarının ika” gına can ve gönülden bağlandıklarına Akkâ önündeki muharebelerde htris tiyan ordusunda açlık ve yoksullul büyük bir delil değil midir? Bu merasim, zamanının Marki de Gu mur Hugo-ve Andrey Dorya gibi çekir dek;en yetişmiş deniz kurtlarını ve Avrışpanın medarı iftiharı amiralleri- ni kçlıcınm ve İradesinin önünde diz çöktürmüş büyük denizcimizin baştan başa bir tarih olan şanlı hayatını ve Â7 Deyamı Sa, 4, Sü. 1 Açık Teşekkür Asthme Krizlerini önlemek ve ra- hat uyumak için gece yatarken biraz Miminal almak itiyadinda olan kizı- miz Lütfiye Duran On beş gün kadar evvel İlâcmın dozunu kaçırmak sure- fiyle hastalanmış ve Beyoğlu Beledi- ye hastanesine — kaldırılmıştı. Orada Başhekim Dr, Fikret, Dahiliye müte- hassıst Dr, NeNcmettin ve nöbetçi diktoru Dr, Avninin dikkatli tedavi- leri ye gayretleriyle az zaman içinde iyileşmiştir. Bu şefkatli bakfşlarından dolayı hastanenin bütün erkânma te- şekkürlerimizi alenen sunmayı bir borç biliriz, Lütfiye Duran'ın annesi ve babası lduğ bildiği için düşmanları olat İngiliz Kralı “Aslan yürekli Rişar” a Fransız Kralı “Filip Ogüst” e Avus turya arşidük'ü Leopold'a ve büyül generallere aldığı harp esirleriyle ye mekler, meyveler, karda soğutulmu şerbetler göndermiştir, Hattâ bir gü *“Rişar,, ın atı vurulduğundan piyad harbettiğini görünce hemen na muharebeye devam edebilmesi içli gayet cins bir Arap atı hediye etmiş tir. ..- O devrin tanımmış tarihçilerinde “İmâd-üddin,, bu büyük adamınm hay tına ait son safhaları anlatırken Şi menkıbeyi zikrediyor: *Hastalığının biraz — iyileştiği bi gün kardeşinin, eski Selçuk hanedanı dan bir Prensle evlenen kızını ziyi rete gitti. Döneceği zaman atına b nerken Selçuk Prensi özengisini tuttu “Atabek"lerden “Alâaddin Zeuı!"q * Sark terbiyesi mucibince - ihramın düzeltti hükümdarın muavedetini göl mek Üüzere sokakta toplanan halkı arasından bir ihtiyar şöyle bağırdı: -— Eyübün oğlu! Artık hakkın tah metine kavuşâcağın zaman geldi. Zi ra bir Selçuk özengini, bir Atabek d ehramını tutuyor...,, tün bipr Avrupanın ht donan- masını Preveze önünde paçavraya çe- yiren — büyük amiralimizin — Türk milletine Akdeniz üstünde tanıyıp ta- nıttığı hürriyet ve salâhiyetin tahdit edilmesine razı olmıya bir tek Cüm- huriyet Türk çoluğunun hakkı yok tur, dun iki hin kilemetrelik sahi'ini ku caklayan mavi bir su kütlesi değil, ik lan bütün Anadolunun dünya ile rabr tasını, Türk milletinin beşeriyeti, ser vet ve refah ile bağlarını temin eden geniş yoldur, Akdenizin, anayurt için kiymet ve değerini Türk milleti her zaman hi!'di &i için onun her köşesine yüzlerce le dünyanın en büyük deniz kumandan larımı yetiştirdi ve gezdirdi. O büyük kumandanların Cerzayirde bin kilometrelik sahilin hinterlandı © | vendini gömdü. Onun feyizli ufukları | üstünde Turgut gibi, Barbaros — gibi | R BUGÜN MELEK " Sinemasında Modern ve esrarlı bir mevzu Akdeniz bizim için yalnız ana yur | ! ZORLA (KAHRAMAN l 'Teshir eden TOHN BENNETT I tarafından yaratılmış olan bir şaehser Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Ö gaa Un Ö anlayınca bütün varını fukaraya dağı tırdı. Oğullariyle ve yeğenlerine mi ras olarak silâhlarından başka bir şe kalmadığını öğrendikten Ssonra ba İmrohor'una irade etti; kefenini bi dbn SADAĞ kaklörlü d ğıra bağıra dolaştırdılar; — Şark fâtihi Salâhaddin Eyyüb fütahatından yalnız bunu götürüyor! İşte “Aslan yürekli Rişar,, m büklür dar olduğu memlekefin evlâdından bi diplomat tarafından fuzulf surette t rize uğrayan Salâhaddir Eyyübi b dâhidir! 4 Bir Kamyon Kazası — İzmit (TAN) — İzmite 20 kilomel re mesafede İstanbul caddesi üzerin de şoför Feyzi Kalaycıoğlunun idare sindeki kamyon, Karayakuplu kü yünden bakkal Kâmili çiğniyerek & lümüne sebep olmuştur. AŞKIN KUDRETİNİ... LÜKSÜ Bugün MEMNU Barbara Stanwyck leri mesteden en Loretta YOUNG KADIN SÜMER S mBugün İ P E KAN V tarafından ibda edilen snnııı_u var) LÂLE Programa ilâve: WALT DİSNEY'in renkli Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine tarafından çok güzel bir tarzda yaratılan Parlak komedi filmini görmeğe hazırlanınız BU SALI AKŞAMINDAN İTİBAREN N İHTİŞAMINI... HEYECANIN ZEVKİNİ TOPLİIYAN BÜYÜK FİLM Sinemasında MEYVA B Henry Fonda'nın Dünya cennetinde yaşadıkları en güzel aşk, bütün seyreden. üzel filmdir, ” MİKİSİ ve Ray MİLLAND İSTERSE İNEMASINDA ERGİSİ Tabift renkli GENE TİERNEY ve RANDOLPH SCOH senenin ilk büyük filmi Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine y GAŞ VN V MK e K Sinemasında -ı Bir kahramanlık ve macera romanı olan G “LAKONGA”nın unutlmaz yıldızı JUDY SARLAND'ın George Murphy <harles Winniger ile beraber pek parlak bir — tarzda yarattıkları, hissi ve müessir bir mevzuda KÜCÜK NELLİE CAZ - SWİNG- Filminde BU HAFTA SARAY SİNEMA SEYİRCİLERİNİ GAŞYETMEKTEDİR. Rugün saat 11 de tenzilâtlı matine