27 Ağustos 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

27 Ağustos 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n D SARAAA EUrTNTA .nnexn Hu SI M - VOĞ - B | AA AN 4 T A N ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi —— 1400 Kr, 1 sene 2800 Kr 7560 » 6 Ay ısoo h 400 » I Ay * 150 küre Geklirğek (hn ı:urustu'ı vustralya'da abine Buhranı vustralyanın —son günlerde bir l kabine buhranı geçireceği his- Pedilmektedir, Bir kaç gün evvel Avustralya baş- Yekilinin Londrada toplanacâk — olan paratorluk konferansına iştirakine âvumalya amele partisi itiraz et- işti. Haber verildiğine göre Avustralya İbaşvekili —Menzies, milli bir kabi- he teşkilini teklif etmişse de amele Bartisi bunu kâbul —etmemiştir. Bir (Amele - Travayist) kabinesi teşki- inde ısrar etmiştir. İngiliz siyast mahafili bu vaziyet- |* ciadi surette alâkadar olmaktadır, İngiliz radyosu bu mesele hakkın- :: şu şayanı dikkat sözleri söyle- iştir: Avustralya meselesi, İngiliz komün- |eti için çok mühim bir mesele ha- İni almıştır. Avustralya kabinesinin he suretle teşekkül edeceği sırf da- hilt bir meseledir, Bizi alâkadar et- Mez, Fakat — Avustralyanın — İngiliz Komünvelti içinde âhenkle çalışması tin zaruri olan bağın eksik tolduğu hissedilmektedir, Bizi şiddetle alâka- — —aT ae ©n hâdiseler üzerine Uzak Şark vaziyetinin gittikçe ne derece mü him bir safhaya girmekte olduğu â- şikârdır, Uzak Şarkta en ziyade Amerika, In- giltere ve Japonyanın menfaatleri çar pışmaktadır. Bu itibarla, Amerika ile Paponyanın deniz kuvvetleri arasında bir mukayese yapmağı faydalı bul- duk: Ameri Japon hdidi: maruz bulunan en ileri üssü, Filipin adalarıdır. Amerika, bu adalara ya- kında istiklâl vereceği ıvın harp baş- kadar bu adal yapmamıştı. Fakat şimdi, bir çok tay- yare meydaniyle beraber Mamila de niz üssünü de takviye etmektedir. Filipinleri ana vatana bağlıyan yol- ların emniyeti tamamen — Japonların kontrolü altındadır. Çünkü, bu ada- ların şarkında — Palau' adalariyle Ka- rolin adaları ve şimali şarki cihetin- de Maryan adaları bulunmaktadır, ki hepsi Japonlara ait olan bu adaların lik bir toplantı yaparak amele par- tisinin feklifini müzakere ettikten tonra istifa etmeye karar vermiştir. |Fransada Vaziyet: Muhteuf kaynaklardan gelen ve Paris radyosüu tarafından teyit &lilen haberlere göre: Fransanım bir Çok şehirlerinde bilhassa Pariste he- Men hergün işçiler, gençler, talebe ve halk tarafından Vichy hükümetinin iş birliği siyasetine — karşı nümayişler, Almanya hesabma çalışan fabrikalar- dar eden budur, Zannediyoruz ki, bu | mühim noktları tahkim “ edilmiştir. #hengi temin için yapılacak ilk iş,| Halbuki, bunların arasında bulunan bir istihbarat servisi tesis ederek A-| ve Amerikaya ait olan Guam ada- Vustralyayı tenvir etmek larında â için A- Mevcut anlaşmamazlığı ortadan kal- | merikada aylarca müzakere ve mü- tirmaktır.,, cadele olmuştur. Amerika şımd_i de Avustralyaya ait en son gelen bir Japonyanın cenuba doğru — genişle- habere göre: Bugün kabine beş saat- meğe devam edecegmıj ye I_-(olanda tecavüz nazarı itibara alarak müştereken küllana- bileceği İngiliz ve Holanda Hindista- nr üslerine süratle kuvvetler gön- dermektedir, Gerek İngilterenin ve gerek Ameri- kanın Uzak Şarkta mühim kara kuv vetleri olmadığına göre, Holanda Hindistanı ile Avustralyanın anah - tarı demek olan Singapur'un — emni- yeti, Üeniz kuyvetlerinin iş birliği- ne daha ziyade ihtiyaç göstermektedir. Zira, Japonya Siyamı aldıktan sonra Malaka yarım adasından aşağı ine- rek Malaya'dan geçmek suretiyle u tehdit edebil, da sabotaj hareketleri y ta, Almanyaya harp malzemesi ve iaşe Maddeleri taşıyan trenler yoldan çı- gi ) k Bütün bu ihtimallere nazaran, her iki tarafın güvendiği deniz kuvvetle- rinin geniş mikyastaki harekâtına ce- nubi Çin d sahne olabileceği ar , BİZİ Ve risaleler bütün ellerde y adır w Gittikçe tehlikeli bir şekil alan bu hareketlere karşı Alman işgal kuv- Vetlerinin Vichy hükümeti ile işbirliği Yaparak, ve şiddetli ve cezri tedbir- ler aldıkları haber verilmektedir, Vichy hükümetinin, iki gün evvel anlaşılmaktadır. Japon — donanması döğüşü kaybettiği takdirde - Japonya- nın ablokası pek şiddetli ve müessir olacak, arkasından koca Çin de üze- rine yıkılacaktır. İngiliz deniz kuvvetleri — Atlantik muharcbesmı idame ve — Avrupanın temine çalışırken Pasifik- Üstüste iki defa top ak bü vazi- Yeti müzakere ettiği bildiriliyor. Vichy hükümeti tarafından yeni çı- karılan bir kanun, Anti - Faşist ha- Teketlerde bulunanlsrı oliım cezası- ha D di: $ teki cürümler hakkında yenî teşkil edilen hususi mahkemeler tarafından $8 saat içinde karar verilecek ve ka- tarlar derhal infaz olunacaktır. 16.000 polis bu iş için tavzif edil- Miştir, 21-22 Ağustosta, içinde mebu- San ve âyân azaları, belediye reisle- Ti bulunan 1000 kişi tevkif edilmiştir, Bir hafta kadar evvel bir treni yol- dan çıkaranları bulup haber veren- lere mükâfat vaıdedılmıştır in emniyetini de Amerika üzerine al- mıştır, Ancak, Japonyaya karşı ya- pılacak deniz harekâtı ne geçen harp- teki Skajerak muharebesine ne de bu harpteki Otranto ve Mataban mu harebelerine benzer, Çünkü, Japon donanması Çin deni- zine esasen yayılmış bir vaziyettedir. Japon deniz kuvvetlerinin büyük bir kısmı şimdidı cenubi Çin denizindi dolaşmaktadır. Ancak Japon donan- sındaki b d Demzcılık Bahisleri ı l | GON Yazan: —""""'W ğ A. ATILAY | olan ile mümkü Ş dir, Bu firsat zuhur emgı takdirde, çarpışacak kuvvetler arasında şöyle bir mukayese yapılabilir: , ”Karşılaşacak muharebe gemilerinin adedi, iki tarafın ağır toplarının ça- pı ve adedi, filonun umumi, vasati sü- rati, muavin vazife alacak olan kru- vazörlerle destroyerlerin ,miktarı dü- şünülmelidri.,, Bütün bu tekn'k unsurlardan sonra heyeti umumiyesi, her iki tarafın da kendilerinde tecelli etmesini temenni edeceği, talih harp keyfiyetini temin edecek olan tal'm terbiye keyfiyeti, tecrübenin ve niçin harbettiğini bil- menin verdiği kuvvei maneviye ve bir de coğrafi şartların uygun olması, esaslı noktaları teşkil eder, M k uharebenin yalnız Amerikan ve Japon kuvvetleri arasında cere- yan edeceğini — nazarı itibara alsak, Japonların 9 muharebe gemisine mu- kabil Amerikalıların 15 gemisi var- dır, Amerika, süratleri nisbeten az ve topları da küçükçe olan üç gemi- sini Atlasta veya Panama civarında alıkoysa bile, on iki geminin ceman yirmi dört tane 406 lrk ve 104 tane 35,6 lık topu vardır ki, nisbet üçe karşı ikidir, İki filo karşılaştığı za- man prova hattnda muharebeye tutu- şunca ateş taksimi yapılır. Bundan maksat, her geminin düşman filosun- dan kendine düşen hasmı seçmesidir. Gemi adedi fazla olan filoda top ade- di de fazla olacağından taksim top- İara nazaran yapılır, Bazan bir gemi, baş toplariyle öndeki düşman gemisi- ne atarken vasat ve kıç toplariyle de onun arkasındakine atar, Böylece, yu- karıdaki nisbetten iki Japon topuna üç Amerikan topu ateş açaıak demek tir, ki, bu da isabet yüzd art- cav uze merikan- JaponDeniz uvvetleri Arasında traflı Bir Mukayese Talib. harp üzerinde müessir olan unsurları düşünecek olursak; ta- lim terbiye cihetinden — Amerikalılar, sık sık büyük manevralar yapmakta- dır, Japonlar da, Çin harbinin de- vam ettiği beş senedenberi harp nö- beti kesiyorlar, Tecrübe meselesine gelince; lar yirminci asır içinde —deniz har- bi görmüş ve halen harp içinde bir nullettir. Buna nazaran tecrübeli ku- mandanlara maliktirler, Amerikalılar ise, geçen asrın son senelırınde Küba i deniz harekâtında bu- lunmamış gibidirler. Büyük harpte Avrupaya asker nakleden gemi kafile- lerine reiakaundeıı hışka bir den" z mıı Japon- |" 7 | İ VI Fenerbahçeyı ne vakit gitsem bir çocukluk hâtıram canlanır. O zamanlar Fenerbahçe henüz mesirey- harebesi lim terbiye ne kadar yuksek olsa, hary - | di, faytonlar, kupa ar Bidi- lir, tur yapılırdı. Bir cuma günü - o ın pazar günleri cuma heyecanı bu kifayeti düşürmek Niçin harbettiğin: bilmenin kuvvei mâneviye üzerinde, talim terbiye üs- tünlüğünden kendine güvenmek ka- dar ehemmiyeti vardır. Japonlar A- merikalılara nazaran çok daha müte- canis ve o nisbette de ateşli milliyet- perverdirler, 'Tarih bize gösteriyor ki, her büyük deniz muharebesi yeni bir deniz tabi- yesinin tatbikine imkân vermiştir. Bi- naenaleyh, personali kifayetli ve ka- mandanı hasletli ve tecrübeli olan fi- lodan, diğer teknik ve mevzii uygun- suzlukları unutturan bir tabiye üs- tünlüğü ile iyi vazifeler göreb'lme- sini beklemek daha doğru olur. SPOR Lig Mağlorı Fikstürü 21 Evlulde başlıyacak olmn e. mağlarına fikstüri İlk idi - dayım ile biz de gitmiştik, Ben pek küçüktüm ve galiba, bahriye zabiti olan dayım da âşıktı, Fenerbahçeye, "mâşukai dil,, ini gö- rüp iç çekmek, önünden geçerken ba- na hitaben remizli sözler söylemek i- çin beni yanına almış, Bir iki tur yaptıktan sonra dayım mahirare bir manevra ile ”Enisei ruh,, unun civa- rında bana: — Yoruldun 'mu?, Yoruldunsa o!u— ralım.. Dedi ve oturduk, susamıştım, ga- zoz ısmarladı, O esnada karşıdan bir garip fayton sükün etti. Yanlarında, Don Kişot'un Rosinant'ı bir top çeker Macar beygiri gibi kalacak derecede sıska iki at, her tarafı zangır zangır titriyen, toz toprak içinde bir ara - bayı çekmeğe uğraşıyordu. Çenes'n- den uç tel sarkın. düğümlerle dolu hali kal: bir Tatar ırabau. kamçısını beyhude ye- ile Kasgupana, Galatelaray l Taksimm Genç. lik (Eski Güneş), Beşiktaş ile Beyoğluspor, Süleymaniye ile Beykoz, Vela ile — İstanbul- Spor karşılaşacaklardır. ATLETİZM KONGRESİ aateletirm. federasyonunun davet ettiği iştiraki ile Bölge binasında a Hiletlemi kongiesi Hü akşam mesaisi mi; Bu toplantılarda Bölge ajani d sabaka, merker ve bölge hakem — komiteleri talimatname projeleri hakkında — görüşmeler yapılmış ve afâkadarlardan bu husustaki mü; : uğraşıyordu. Fakat bu, Huzreıi Nuhtan kalma arabanın için- dimdik ve gayet vakur — oturmuştu. 4| Onun ciddiyetiyle bu manzaranın te- 1 | zadı, Fenerbahçede herkesin dikkatini çekmişti. Dayıma sordum: — Kim bu? tırır, Filoların sürati mevzuubahs olunca, Amerikan filosunun 20 ile 21 arasın- daki süratine mukabil Japonlar 22,5| ile 26 arasında daha faik bir sürate maliktir, Süratin ise, ricat eden düş- mana yetişmek veya icap ederse ko- lay ricat etmek ve bir de (T) ye al- mak denilen, düşmanın önünü kese- rek kendisi bütün toplariyle ateş e- debilirken, düşman hattındaki gemi- lerin yalnız baş toplarını ateşe mec- bur bırakmak gibi mühim faydaları vardır, Amerika gemilerinin sürat azlığına mukabil zırhları daha kuvvetlidir. Ağır kruvazörlerin süratleri fazla ol duğu için, bunlar da düşmana çevir- Beçükten sonra, çatini tan çıkacak Amerikan ve Bilhassa Sov:; karşı mücadele eden lngi.lız - Amç- Tikan sonra hür- Inı'llız mühteliti bir filo ile mühare- beye mecbur edilebilir. Fakat, bu da, riyet ve istiklâllerine kavuşmak Ü- midiyle Fransada menfi mukavemetin arttığı hissedilmektedir. Birleşik Amerikada : cenuba doiru tecavüze kalkışmasına bağlıdır. Büyük deniz muharebesi, şüphesiz ki, ağır cüzütamlar yâni — muha- rebe gemileri, ağır ve hafif kruva- zörlerle bunların arkasında fırsat ve işaret bekli destroyerlerden mürek Amer!ka harbe yaklaştıkça, infi- rıtçxhr da Rnosevek siyaseti a- kep bir filo arasında cereyan ede- bilir.. Hâdiselerin böyle — bir fırsat ması Filipin ile Hong - Kong ara-|me yapmak ve hat ricatini kesmek cenubi Çin denizi: gibi feler alabilir. Hafif kruva- bu donanmanm Ti- | zörler ise, k:şıf hıımetınde ve düş- la | manla işe ya- kontrol etmek şamyle. Singapur ve- rar, Destroyerler, lıkaıerakta oldu- Bğu gibi, gündüz torpido hücumü ya- pıp düşman hattını bozmak ve bu es- rada kendi filosuna nizam değiştir - mek fırsatı vermek, bilhassa sis per- desi arkasına gizlemek, keşif şeridi kurmak ve muharebe filosunu deniz- altı emniyetine almak gibi müh'm va- zifeler görür, Amerikanın 18 ağır kruvazörüne karşı Japonların 12 kruvazörü vardır, Destroyer itibariyle de 229 za muka- bil 83 gemi ile Japonya hem adetçe cenubi Çin denizinde pi şiddet- ndirmektedir, Albay Lindberg bir gazeteye yap- tığı beyanatta şunları söylemiştir: “Tarihinin en vahim buhranmı ge- tiren Amerika harekete geçmeden ev- vel çoök düşünmek mecburiyetindedir. Almanyanın galibiyeti mümkündür, fakat İngilterenin, Amerikanm yar- dımt ile dahi galip gelme:i imkân- sızdır. Harbin Amerikanın yardımı i- le devamı, Amerika için simdiye ka- dar görmediği müthiş bir buhran do- ğuracaktır. Bugünkü vaziyete müs- tenit bir sulh İngiltere için harbe de- vamdan daha faydalı olacaktır. Ame- le rikada teslihat programı, Amerika milleti birleşmemiş olduğu için çok a- ğır bir surette tahakkuk etmektedir. AyTrR rak kendı anavatanının “istikbali ile meşgül olmalıdır.,, Amerikanın sabık Brüksel ve Mos- kova sefiri J, Davies, bir eski muha- ripler toplsnhsmıla söylediği bir nu- hâkimiyeti tesisten sonra, rahatça te- az hem de vasati süratleri 36 - 37 mile mukabil 34 mil olaraşk geridedir. riren rida kdılmliur Benden ziyade bizim tarafa çevri- len ıurmelı gözlerin ıın(hımlı bakış- HEKİMİN .e w* oaün.saıâ, N BEDAVA HEKİMLİK... Hekimlerin kazancı, bir bakımdan, hekimlerin kendilerine bile çirkin ge- lir, Bir insanın hastalığında, yâni yar- dıma en ziyade myhtaç olduğu, para kazanamadığı bir zamanda ondan pa- ra almak hastanın kendisi için ağır bri yük olduğu zıhı. kını!ısmm ve a- ilesinin ıstıra- etmiş, şehir halkına küdük bir vergi kesilmiş, Onunla hekimlerin her biri- ne, kendilerini — geçindirebilecek ka- dar aylık bağlanmış, şehir halkma da, bundan böyle istediğiniz hekime ken- dinizi bedava olarak tedavi ettirebi- lirsiniz, demişler... Hastalar icin de, hekimler için de ne kadar rahat! bından beklemek, hekim için de ağır bir şeydir.. Onun için, hekimler - resmi bir işte olmasa da - fakir hastalardan tedavi ücreti almazlar,.. Aç kalmış bir insana biraz ekmek ya- hut peynir vermek bakkallarca âdet olmadığı halde, fakir olan hastaları bedava tedavi etmek, sırasına göre i- lâcını sütünü bile göndermek, he- kimlerce daima âdet olmuştur... İçtimai işlerde pek ziyade ilerlemiş olduğunu, şüphesiz, bildiğiniz Isviçre de Zürih şehrindeki lerini hemşerilerii karmaktaki çirkinliği, Fakat,.. Dünyanın her tarafında he- kimlerden bazıları halktan, başkâ hekimlere nisbetle, daha ziyade rağ- bet görürler, Sebebi nedir bilinmez: Belki fazla bilgili olduklarından, bel- ki tatlı dilli odukarından, belki elle- rinin uğurundan.., Zürih şehri helkı dâ, dilediği he- kime gitmekte, yahut onu evine ça- ğırmakta, serbest kalınca, tabii, şeh- rin en meşhur hekimlerini tercih et- Fenerbahçe Yazan: FİKRET ÂDİL genç bir | davimleri, ınuşteı'ıleriyle e larını tatmin için cevap verdi: Nasıl? Tanımadın mı, meşhur Borazan Tevfik Geçen gün bizdeydi. * İngiltere Ve Sovyetler İrana PC . e Niçin Girdiler ? f(Baştarafı 1 incide) manya için Avrupada Rumen pet rolleri ile sentetik petrolden baş- ka kaynak kalmıyacaktır. Halbı ki bu harp her şeyden evvel pet: rol harbidir ve uzun bir harbe dayanabilmek için büyük petro!) stok ve'kaynaklarma ihtiyaç var dır. Almanyanın Şark harbindtı ayda 1,500,000 ton petrol sarfet- tiği tahmin edilmektedir. Ingılızlen Iran'ı işgale sevk eden üçüncü sebep te, Almanla rın “Droht Nah Osten,, Şarka doğ ru siyasetlerine son darbeyi vur- maktır. İran'ın işgaliyle Bağdat ve İran yolları kapanmış olacak ve Almanyanın artık bu istika- mette yeni maceralar araması güçleşecektir. * H arp zaruretleri ile yapılan Iran işgaline Ingilizler ve Sovyetler bir istilâ nazariyle ba- kılmamak lâzım geldiğini, Ingil- tere ve Sovyetlerin lran'ın toprak larında gözü olmadığını, bu işgali icap ettiren sebepler zail olunca Iran'a hüriyet ve istiklâlinin iade edileceğini temin etmektedirler. Umarız ki İngiltere ve Sovyet Rusya yukarıda izah - ettiğimiz Evet, ne vakit F gitsem bu hâtıranın nidaisiyle gözler'm ora- da tezatlar arar, Belki bu sebeple |diyeceğim ki, Fenerbahçe plâjı, mü- tezat teş- kil etmektedir. İçeri girer girmez, kendin'zi kum ismi verilen kömür to- ziyle karışık bir yerde bulursunuz, Sol tarafta teneke — kaplı kadınlara mahsus bir deniz hamamı vardır. Sağ- beplerle jşgale lüzüm gördükle- ri İran'ın tamamiyetine ve istik- lâline hürmetkâr kalacak ve kom şumuz Iran'ın sebepsiz muzta - rip olmasına sebebiyet vermiye- ceklerdir. Çünkü hakikatte ne Ingilterenin ve ne de Sovyetlerin Iran topraklarına ihtiyaçları yok- tur. da, plâjı ikiye ayıran parmaklıklı bir gazinomsu yerin önünde T şeklinde bir iskele vardır. Soyunma yerleri, yıkıcıların fakirlere okka ile sattıkiarı kırık tahta perdelerden — yapılmıştir. Bunların kapıları yüksekçe olanlarına ”Kabin,, ismi veriliyor. Denizde, is- keleden biraz ileride bir kaç kotra demirlî, Ufukta Adalar, yelkenleri şiş bir kaç mavuna ile klâsik manza- ra, Fakat bunalrı plâj sahibi yapmış dcğvldır. kendiliğinden var, — Nasıl ki deniz de kendiliğinden nıevcutmı' Plâj sahibinin her halde hüsnü niyeti olsa gerek, buraya güzel bir plâj yapacak amma,, Malüm ya, harp var,.. Avrü- padan plâj gelmiyor ki,, Buna mukabil Fenerbahçeye- gayet de pırı ıril sırmalar içinde, mum)| Zarif, f:vkallde nezih bir sınıf hıl.k gibi üt , lekesiz, bembeyaz — ke- | devam i Plâjın k ten üniformasiyle bir bahriye zab ti| hususi otomobiller, müşterilerini bek liyen arabalar, bir :ok da kadın ve erkek - bisikletleri Erceyiş Tepesine Bayrak Dikildi Kayseri 26 (A. A.) — — Erceyişte dağ spotları yapmak ve tetkiklerde bulunmak Ü- zere buradan hareket etmiş olan 20 kişilik dağ kafilesi; karargâh kurdukları Şeytandere- sinden pazar günü kalkarak dört saat süren getin bir mücadeleden sonra Erçeyiş tepesi- ne çıkmışlar ve bayrağımızı dağın zirvesine merasimle dikmişlerdir. İsviçre Tebaasının Alacakları Hakkında Bir Karar * Ankara 26 (Tan) — Vekiller Heyeti aşa- kıdaki kararı vermiçti "İsviçrede mukim hıldkl ve hükmi gahıs » darla İsviçre tabiiyetinde bulunan hakiki ve ni .ıhıılınn 'Türkiyedeki her nevi Ucari ve gayri ticari alacaklariyle menkul kıymet- lerinin istimali ve transitleri Maliye Vekili- nin mezuniyetine tâbidir. Türkiye haricindeki hakiki ve bhükmi şahıslar tarafından Türkiyede bulunan Isviçre tâbüyetindeki eşhası hakikiye rası tam mânaııyle bır aile plâııdır Vakıâ, içeride bir kaç saçı buçak de- likanlı yok değil, Tabii bunların eş- leri de var,iIskelenin Üüzerinde bir miktar da afacan mevcut, Bunlar iti şip kakışarak, birbirlerini denize ite- rek oldukça rahatsızlik verıyorlır E- ğer ayaklarınıza taşların b ve ürkiye haricindeki memleket öre vıııı(ı):lırı vasıtalr ve vasıtasız her wçe vi anslerleri ve Türkiyedeki hakikl ve hü ıkınl ıılııılırm İsviçrede bulunan eşhası ha kikiye ve hükmiye lehine yapacakları hernevi HWansferler Maliye Vekilinni müsaadesine bağ " SEMİMÜERRİ vaDeroli Halkevinden: 30 Agustes zıı:ı için kenardan değil de iskeleden de nize girmek — istiyorsanız, — bunların çekilip gitmesini beklemekten başka çare yoktur. Oldukça lâübali davra- nıyorlar, Nitekim, sinema yıldızları- nın mecmualarda görülen deniz kıya fetlerine uygun şekilde giyinmiş bir | © bayan işte bana sesleniyor: — Fikret, — Fiknret , sikleti al da gel... Dönüp bakıyorum, Beni nereden ta nıyor? Acaba meşhur hayr Gelirken bi- | $ cyledııı tören 30 Ağustos 941 cumartesi gü- nü saat 18.30 da Tepebaşı belediye bah; de yapılacaktır. Bahçeye giriş serbesttir. Tön Tene kes gelebi Proğram: 1. İstiklâl marşı, 2. Zafer hak- kında bir kaç söz, 8. l lhıvı kitar kon- seri, 4. Koro konseri, 5. Sıhr:mım Hılkıvlndın Sıhfunüıl Halkevi güzel kolunun — seri konı:rlınııdın üiüull.ı ü Vals gecesi 27-8-941 eırııııbı gecesi saa; 21 de Evimiz salonun: da verilecektir. Dıvnvıhf Ev kâti; Eminönü Halkevinden: 30 Ağustos Zafer bayremınn 19 vacu yıldönümü 30.8.941 cu- sast 21 de Evimizin Cağuloğ. dan!! da gazetelerde mecmualarda çı- kan resimlerimden mi beni tanıdı ve böyle plâjın ortasında — haykırıyor? Fakat hangi bisiklet? Tevekkeli değil, bana değilmiş, Biraz ileride, denize inen merdivenin başında yer almış dimdik duran, elleri cebinde üzerin- de eşofmana benzer bir elbise, uzunca boylu, uzun yüzlü, ensesinden yukarı ve alnından geriye kıvırcık saçlı, bı yıklı bir genç var, ona sesleniyormuş, Ben, nahyetimden olacak, kendime mişler,,, O meşhur hekimlerin işleri hıçlanndan aştığı bir şey değil, o- kuyup Fakat bütün bunların zararı yok! Bu, Fenerbahçede hemen herkesin bir na bir çare bulmak yirminci asrın başında, 1901 yı[ındı, tedavi ücretini, büsbütün ortadan kal dırmıya karar vermişler, Şehrin bele- diyesi de bu hayırlı düşünceye yardım Bü güzel tecrübe de ancak bir yıl sürmüş... O vakittenberi kırk yıl geç- tiği halde bu tedavi ücreti derdine başka çare de bulunamamıştır. hiç vakit b birini ileri geli: e düşünerek bu- lar, Bir hekim için okumağa vakit | tekim, işte yanırmda duran. ikı?o;;y:xlı Bu üdeta felâketti: birisini göstererek konuşuyorlar: — Tanıdın mı? — Hayır, A,. Nasti ııt ıi::ı kınıırmıı Evlmlı bürosundan alın. ica akşam bize gelir, ney çalar, Mevzuubahs olan kimse o değildi, Suyu bardakta dahi sevmiyen Neyzen denize hiç girmezdi. Fakat bayanın temeddühüne memnun oldum, Demek Neyzen de tanımasından şeref düu- yulan yıldızlar arasına girmiştir. Bu vesile ile şunu da müşahede et- tim: Borazan Tevfik'in hâtırası ile açı- !ın F:nerbıhce pîl!ım ziyaret güni m, Neyzen Tevfik'in tatlı yidı ile ka- panıyordu, KA Köprüye çıktığım zaman ilk rasla- dıiğim tanıdık, Neyzen Tevfik oldu. Bu şayanı hıyreı tesadüften kendisine Tevhk ağabeyimin ırkıduııdır. h:rl . Pendiğe vapuru kalkmak üzere idi, PATRİK EFENDİ HAZRETLERİ b Di Arasıra masanm üzerinden uza- nıyor, kalabalık arasında iyi görüle- miyen birini daha yakından görmiye çalışıyordu. Fakat geçenlerin her bi- riyle ayrı ayrı meşgul olmuyor, ba- kışmda bit tereddüt de görülmüyor - du, Halinde bir kararsızlık veya bir kuşku alâmeti yoktu, Âdeta bir deste oyun kâğdı içinde maça birlisini a- rıyan bir adam gibiydi. " Arakel'in gelip geçenleri — gözetle- Yazan:'H. G. Dwight nin maişet derdi ile bunalmış bir ra- hip olabileceği — gibi, bir — Çeviren; M. ABAŞ 'htısas erbabı ise bir. Ermeniyi bir Yi hattâ bir Rumdan tefrik bahçıvanı da olabilirdi. Omuzlarıma düşen beyaz saçları, göğsüne kadar inen aksakalı kendisine bir patrik ih- tısaım vermişti, Bakişının ve tebes- mek için neden bu iskele kahvesini intihap ettiğini maksadına yabancı olanlar pek anlı- yamazlar, Bir vakitler Thames ve noktaj mmm Amerika i- j ket etmenin çin müthiş bir tehlike teşkil edeceği- ni ve bugün Hitler ile yapılacak bir sülhün onun mevkiini daha ziyade takviye edeceğini beyan etmiştir. M. ANTEN NIİŞAN hfadından emekli Sokullu al şr Şevket Süloğlu'mun kerimesi Cavidan Smoilıı ile Pre Derviş. berimn mab- veze eşrafından merhum dumu Mi ın"n Toraman ni Acı Bir Kayıp 'Tüccarlardan Bay Max Brod'un ve Bay Simon Brod'un vı ü Bayat M. 'ROD Bir hastalıktan sonra ıılıı etmiştir. Cı zevcesi n Tuna nehirleri üzerinde parlak gün- ler sonra, şimdi âhir ömür- lerinde, İstanbullar Anadolu sahili ve Adalar arasında yolcu taşımak çile- sini çeken btu tıknefes vapurların ya- naştığı yeri Boğaziçine işliyen seri vapurlarm köprü iskelelerine tercih etmekten maksadı ne idi? Bunun hu- susi bir sebebi olduğu öğle üstü mey- dana çıktı, Çünkü Arakel birdenbire yerinden kalkarak, Büyükadadan ge- len vapüurun köprüye çıkardığı yol - culardan birinin arkasına takıldı, Bu, bir ihtiyardı — İnsanm tasav- Vuür edebileceği kadar muhteşem ve güzel bir ihtiyar, K d ne kibarlığı ise, bu ihtişama ayrı bir letafet katıyordu. Mükemmel bir insan nümunesi olmak için daha başka bir şey lâzımsa, onu da uzun boyu tamamlıyordu. Hasılı, söyledim ya, bu adam tasavvur edilebilecek en güzel ve en muhteşem bir ihtiyardı. Arakel onu bir müddet takip ede- etmekte hiç aldanmaz, Bizim genç bir söz daha söyledi: “Uzaklaras mı gidiyorsunuz?,, İhtiyar içini çekti, Ermenice cevap verdi: rUM, » “Hava pek sıcak Bir kahvemi iç- mez misiniz? Bana şeref vermiş 0- lursunuz, buyurunuz, — lütfen,,, Ara- kel'in edası tatlılığını kaybetmiş, ya- pişkanca bir riyakârlığa dönmüştü, İhtiyar yine bir sey — söylemedi, “Bilmiyo - rek, tamamiyle yalniz an- ladıktan sonra, ihtiyarım köprüye çı- kımca iki istikamet arasında tered - dütle durduğunu gördü. Hemen yak- laştı ve derin bir hürmetle selâm verdi, “Sabahlar hayır olsun, di Arakel'e bırak , bir- likte en yakm masalardan birine git- tiler, İhtiyar, hep o anlaşılmaz ve halim hali ile ötüurdü. Lâkin garso- nun masaya bıraktığı ficanlardan ya- yılan nefis kahve kokusu nihayet kendişini dillendirdi dedi, “Beni takdis ediniz.,, İhtiyar cevap vermedi, yalnız, ha- liyle, rica ile oııh- dıleme arasında bir müküösleder olduğunu anlamak müşküldü — 1â- kin, Arakel pekâlâ anlamıştı. Üstün- deki rahip kılığı değildi amma, ta- mamiyle . sivil bir kıyafet de sayıla- Beran maresi bugün saat 14 de Mu vevi sinagogzundan kıllvnlı:ıkîır mazdı; h pek sade ve eski idi, bakılırsa; bu ihtiyar, ailesi- Arakel, derhal, bakışındaki tatlılı- ğ arttırdı, bir taraftan da karşısın- daki adamı dikkatle gözden geçirdi: Gözleri, burnu, elleri,,, Her şeyi uygunduü, Dilletenler, tamimler i- çinde kafa yormaktan — usanmazlar; “Evlât, sen ne kadar iyi insansın,, dedi, başiyle müphem bir hareket yaparak, “Onlar, oradakiler, onlar iyi insanlar değildi., Arakel ima etti: “Adadakiler mi?,, “Evet, Adadakiler,,, Cevap işte bu kadarcıktı. Lâkin A- rakel anlamak istiyordu, Sordu:? “Kviniz nerede?,, Tefrika No. 29 “O00,.. Uzaklarda, çamlık, aşağısı deniz. Evet uzakta, Onlar iyi insanlar değildi, — Yalnız küçük Mari vardı, o iyiydi. Amma o da gitti, Sonra ben de gittim — u- zaklara,,, Arakel hemen mukabele etti: “Pederim, bu akşam bana geliniz, Ben bu dünyada yapayalnızım, Ücra bir yerde bir bahçe içinde ufacık bir evde tek başıma oturuyorum, Benim yanımda kalırsınız.,, Alelâde bir ihtiyar olsaydı, bu teklif karşısmda ya çok heyecana düşer, yahut bir kuşku veya çekinme alâmeti gösterirdi —Bu ihtiyarda ise hiç böyle bir hal yoktu. Sadece gü- lümsedi ve: “Siz çok iyisiniz, evlât,, dedi, Ve gözleri, biraz evvel Arakel'in bütün dikkat ve Y Uzak, Yukarısı dişleri hayli tuhaf bir manzara teşkil ediyordu. Bununla beraber köprü ü- zerinde gelip geçenlerin karşılaştık - ları öyle çiftler de vardı ki, bizim ih- tiyarla genç, onlara gisbetle, dik- dikate daha az çarpıyordu; kim- bilir belki, bizim çiftin halleri ilk konuşacakları adamın hali kadar ga- rip de değildi. Filhakika biraz sonra bir adamla konuştular — Daha doğrusu Arakel konuştu, Bu adüâm eyvvelce görmüş olduğumuz potin bağı satan Levon- du, Levon'ün, Arakel'den ziyade ya- nındaki ihtiyarla alâkadar olduğu belliydi. Halbuki parmağını, müphem bir tarzda, potin bağlarına uzatarak ilk sözü söyliyen Arakel'di: “İşte buldum,, dedi, —"İşte ara- dığiım bu idi. Bana “yok,, diyorlardı. ben ise hep vardır, diyordum ,, Levon hemen yerınden fırlayarak Arakele döndü "evet,. dedi ve gözle- rini ji a bir çoft potin bağı çekti, “Bu mu?,, diye sordu, , Kibar ihtiyar, etrafmdaki tuhaf â- ! lemde, insan akıntısına lâkayt, üzün- tüsüz, sıkıntısız tebessüm edip duru- yordu, Levon bu hal karşısında göz- lerini başka tarafa — çevirdi, Arake! “Ben bıunm.. /—manasma gelen bir gu- olan, iskele ile köprünün kalabalığı- na, rüya gören bir insan gibi, daldı, gitti. Arakel'in kafasında ise şimdi başka fikirler dolaşıyordu. Aradan biraz zaman geçince, delikanlı ayağa kalktı: “Geliniz,, dedi ve ihtiyarın ko- luna girerek onu köprü üstüne çıka- . ihetine doğru götürmi- z -i ye başladı, Bu düşkün kılıklı — ihti- yarla, şik kryafetli gencin kolkola gi- rurla, gü “Evet, o, dedi ve süzünll şöyle bi- tirdi: ”Artık o gitmeli. İnsan aradı- ğını bulduktan sonra ne diye durma- h? Hem başkalarma — göstermemek daha iyi olur, Sonra belki de kaybe- dilir.;, İhtiyarla birlikte Boğaziçi vapurları iskelesine doğru yürüdü, (Arkası var) Çünkü bir TASARRUL 3ONOSU sizin paramı- a faiz, yürt müdafaa ana bir çelik zırh veya çelik kanat ilâve eder. BİR TASARRUF BONOSU ALINIZ ir gidiyordu, — uçüş Havac bütün kampl: geçirer lerimiş lerini O dolar, Sevg Ü iİyi v vaların O yıldant! gibi, bi B calsiz ürk n kahram esli r © kada avacıl htiyaçl ısı da

Bu sayıdan diğer sayfalar: