TAN mame .URSADAN RÖPORTAJLAR: Hastalar İçin | # “GÜNÜN ERİ Tİ Eğlence | v Tuzsuz Ekmek ©—(| Yerlerinde Halk ! Ulu dağ da iYaptırılıyor | ği. , | / / k G u n.. Aldatılmıyacak Daha Ne | Yapmalı idiler? | Yazan: Naci Sadullah | Belediye Bu Hususta Dün Yeni Kararlar Aldı Belediye, vaz mevsimine sit). | Francala Almak İçin Rapora Lüzum Yok Yüzde otuz arpa ve yüzde yir- mi nisbetinde cavdarla karısık! tupla ; Uludağ, Yalnız Türkiyenin Değil, yeni çeşni ekmekler üzerinde be- lediye tarafindan yapilan tetkik. eğlence yerleri icin yeni bazı ka- rarlar almış ve bu kararlar dün bütün kaymâkamlara ve ömni- yazısında, benim bu sütunda in tisar eden bir fikrama satasmıs Okuyucularım belki hatırlıya" Avrupanın Bile En Güzel Kür ve Eğlence Yeri Olmıya Namzet.. YAZAN: ŞÜKÜFE NİHAL —1— ler neticelenmisştir. Ankarada ay- ni tip undan imal edilen ekmek- lerden getirilen nümüneler dün vali ve belediye reisine göstril| miştir, Ankarada yapılan ekmek. | lerin sehrimizdekilerden daha be- vaz fakat şehrimizdekilerin daha lezzetli olduğu görülmüştür. Bu| i farkın tevzi edilen uunların ci sinden ileri geldiği anlaşılmıştır. Yeni tip ekmeklerin daha pişkin çıkması için bazı yeni tedbirler yet âmirlerine bildirmiştir. Bu kararlara göre; eğlence yer. lerinden belediyenin musaddak tarifesi fevkinde para alanlar t bit edilines derhal yaseti erdar edilecek ve ta fe harici para alan müessese hı men kapatrlacaktı nahiye müdürü memurları gayri caklardır: Galatasaraylıların mes hur pilâv toplantılarını yaptık ları gün, tiralarım intişar etmişti jramda, Galatasaray lisesinin be »im talebeliğim devrindeki ba hususiyetlerini anlatıyor, ve bil hassa talebeler arasını Cenaze merasimi yapılan Fransız elçisinin tabutu top arabası üze- rinde giderken — Mektebe gidiyor musun? . — Yok. Ben çobanım. Bizim, köyde mektep yok. Bu yıl yapıl dı. Şimdiden sonra okuyacağız. Kölgeli bir âlem belirirken, şose, yeşil ovayı her dönüşte, her yük- © seliste bir başka dekorla kavr muayyen saat. lerde gece ve gündüz, en az bes müesseseyi teftiş edecektir. Bu yor Hn gli. alınmıştır. Bunun icin bir günler. ü ; Atar. kubbe, minare, fabrika. Ge bir arkadaş, elindeki| de Üsküdarda bir fırmda tecrübe ege iye semaya m Cg eğ ini att | yapılacaktır. bipleriyle kaymakam ve nahiye — Belki karnınız acıkmıştır, yersiniz. Seyit Al) grurla başını sallıyor — Karnımız tok. İstemeyiz.. — Bize lâzım değil artık, alın canım. çaklaştırırken güzelliğini kay. belmiyen bir memleket... Otomobille yükseliyoruz. Vak- tiyle, Reşit Paşanın açtığı yol ge- nişliyor; virajlar azalıyor. Yer yer, gâh çalışıp gâh dinlenen 2- Diğer taraftan belediye hasta- lar için tuzsuz ekmek pişirtilme- sini muvafık bulmuş ve bu nevi ekmeğin imali işini Galatada Ne- catibey caddesinde 122 numaralı Mehmet Keçelinin fırınına bırak. #üdürleri bu teftişlerde hazır bu. lunacaktır, Müessesenin görülen verine büyük harflerle yazılı bir liste asılacak ve her masada bir el Hstesi bulunacaktır. Bu liste lerine belediyenin musaddak tari. mektebe girerlerken, ndeki kocaman demir ka” ri gibi alabildiği- tebe bu suretle yemek hm ne açılırdı. er yattıklı hattâ dersharelerde şehzadelerin İ yedikleri yerler, mele grupları.. Pazar olmasina) — Eksik olma, bize de lâzum| mıştır. Belediye alâkadarlara vap pa ii #imi g feleri: tabuk eti tef- İ oturdukları sıralar, bizimkilerden #a- rağmen, çalışma durmamaş.. | delil, Bizim yiyeceğimiz var, her| tığı bir tamim ile de hasta olduk. pvr ayan seyi ba aşk Xatire. bik itanyon, köyüne saldıran) evimiz Ver Saranın verip akİ ları için francsla yemek istiyen- görülecektir. Her kaymakam ken | körpe dimağlarımız. imtiyazlara karşı mıssınız, kendiniz yiyiniz. Üstü başı parça parca, genç çobanın büyük gruru karsısında hepimiz şaşaladık. İşte, dedim, eşkivayı tek başına tepeledikten sonra şehit düşen Türk yiğitine N mahsus “Şehitali âbidesi” Son- ra Orhaneli, Dolubaba. lerin rapor tedarik etmelerine lü. zum olmadığını bildirmiş ve hem iie be — Kordiplomatiğin müteveffa Fransız sefirinin karısına taziyelileri duyulan isyanın yaratıcı lerzetini, SE defa olarak, bu gemerik şehzadeler önünde tattı Halbuki şimdi “ di mıntakasındaki eğlence yerle- rine muayyen bir müddet vere- cek ve tarifelerin istenilen şekil- de hazırlanmasını bildirece! Yükseldikçe temiz; serin dağ havası göğsümüzü dolduruyor. (900) metrede çam ormanları; ki- razlı yayla, devetaşı... Bir yanda, gsırlardanberi karlarla yalana ya- Isra acaip şekilli kubbeler haline gelen birbiri üzerine abanmış a- zametli kayalar; bir yanda ağaç v2 uçurum... Uzaklardaki tepeler- de renik ve şekil yarışı. Göz ve hâfıza, görüp zapletmiye yetişe- miyor., Kocaman, efsanevi bir deve boynunu andıran ve üzerinde sporcuların kazdığı bir arma bu- lunan (Devetaşı) ndan az sonra, (1880) metrede Uludağ oteli.. Ha. va serin, elbiselerimiz ince geli- vor; üşüyoruz, lâkin şikâyetimiz yok. Rengimiz ve ruhumuz bir- denbire yepyeni bir hayat bulu- yor. Otelin önündeki düzlükte, şort- Türk köylüsü böyle tok gözlü ©- lur. Adeta heyecanlandım. Resimlerini çekmek istediğimi. zi söyledik, razı oldular, fotoğra- fin karşısına dizildiler. Baktım, coban Alinin elinde bir küçük ka. val var, dedim, çalarken alalım resmini, Ali kavalı dudaklarına zötür- dü, bir yanağını şişirerek çalmıva başladı. Ayrılırken çocuğun eline bir kaç kurus bıraktım; o gözle- rini açtı, yine hayretle yüzüme baktı, sine verilmesini, ancak gerek tuz- suz ekmek, gerekse İrancala az olduğundan bunların daha çok hasta olanlar için alınmasının halka anlatılması tebliğ edilmiş- tir. Eski tip unlar Dün yapılan araştırmalar neti- cesinde de baz: fırınlarda eski tip unlardan bol mikdarda bulundu- ğu ve bu unlarla gizli gizli ek- mek yapılıp fazla fiyatla bazı €$- hasa satıldığı görülmüş, ve bun- Jar hakkında takibata geçilmistir. | — Bu, ne bahşişi? Ben yine şaşaladım, bu çocuk, Rururiyle insanı eziyor. Hemen kendimi topladım: — Bize kaval çaldın, Ali, de- dim; ne güzel çalıyorsun, onun için bu parayı veriyorum. Mevcut eski tip unlar mühürlen- miş ve toprak mahsulleri ofisi ta- rafından tesbit edilmistir. Ofis es. ki tip unların bir çuvalını iki çu- val hesap ederek tevziat yapacak ve eski tip unların yeni tip una tahvili için lüzumlu olan çavdar ve arpa mahiütunun eski tip u- Ankaradan hareket eden Fransız sefirinin cenazesine son ihtiram yapılırken Bu müddetten sonra yapılan ko trollerde tarifelerde bir noksanlık görülürse en ağır belediye zabi- tası hükümleri tatbik edilecek- tir. Plâj ve deniz hamamlarında İs. tenilen temizliğin temini ve zabı- tai belediye talimatnamesinin plâj ve deniz hamamlarına alt hükümlerinin tamamen tatbiki için bütün belediye zabıtası me- murları faaliyete geçecektir. MÜTEFERRİK: Zengin Bir Dilenci Yakalandı Dilenci belediye hesabına Sürmeneye olduğunu söyliyerek koleksiyonda bulup &i çirdiğim yazısına güre, Gelki ravda okumuş sehzadeler, saydı- #ım imtiyazlardan hiçbirisine sa- r. Vâ-Nü'ya göre, onların, tıpkı diğer talebeler gibi mek- tepte haftalarca izinsiz hirakıl- dıkları bile vâkiydi. Ve meselâ, yine ayni yazıdan, Vi-Nü ile bir sınıfta, hattâ bir sırada okuduğunu öğrendiğimiz sehzade “Serafetlin Efendi, ; İmağrur değil, kiş mütev İneseli ve sempatik bir talebey- di, “Vi-Nü,, nun Galalasarayda okuduğu yılları bilmiyorum. Bu- na eseflenmiyorum, Zira “Vâ- Nü, dan daha genç olmaktan — eok şükür — henliz hiçbir şi- yetim yok. Fakat benim Gala- Basın Kongresi Ak b fırınlar tarafından iz Is, kületlu, yün ceketlerle top oy- par aliil firmilar eca gönderilmesini istiyen İbrahim nıyanlar... Gezintiye, yürüyüse| o gyuğdan iniş daha kolay e eee Koyalta adında perişan kıliklı bi- i yim hazırlananlar. Saat on bir; ilk İ- amin, yamaçları ver ver . risinden şüphe edilmiştir. 1915 - 19 - 20 nin hatıralarını simiz, bir daha kahvaltı etmek! $is kaplamıs; önden gidenler; kay; Belediye reis muâvininin em-| kendileri laştığım >arka- oldu. O kadar acıkmıstık ki, s€-! bolmasınlar diye, arkada kalan- Fransız on GB r i riyle polis tarafından İbrahimin daşlar, “ , ya inanmışlar» üzerinde araştırma yapılmıştır.İ sa, çok acı bir gıpta duymuşlar» hirde üç sabah yiyeceğimiz kö- dar yedik. Sonra, orada bulunan | arkadaslarla zirveye cıktık. On bes dakikalık bir otomobil yolun- dan sonra bir saat süren taşlık bir tepeye tırmandık. İlk larda biraz kalbimiz carptı bi; hattâ bir aralık dönecek bile olduk. Lâkin, küçük bir tecrübe, izi İlk kararımızda alakovdu. ki dakika sürmiyen oturup din- İenmelerden sonra, saşılacak bir cabuklukla kalp düzeliyor, yor- gunluk bitiyor. Her dinlenin bas. Tayısta, yola, yürümeye ilk basla- iş kadar canlı ve kuvvetliyiz. çiplak bir tabiat... Ağaç 1 ö ok, kar yok, rüzgâr yok, s#s yok... Kayalar arasında yasa- Mmıya uğraşan cılız fundalar, renkli diken çiçekler. İki üç yerde ük buz gölleri. Nere den geldiği belli olmıyan bir kuş gesi, bir iki böcek vızıltısı, sonra derin bir süküt Uçsuz, bucaksız ulu tepelerde kendini dinleyen kâinatı kücük vücutlarımızla rahatsız edivor gi- biyiz... O, ne kadar ulu; kedar kü . bicareyiz. Bu ulu- luktan ürkerek bir kaya kovuğu- ha sığınıp büzülmek isterken, i- cimizdeki 6 wlulardan ulu insan u isyan edi © zaman, başı. bos, sesimiz hür, cıplak ka- alarım ele avuca sığmaz hâkimi k için gururla tepeye, daha ikselivoruz.. ak evine kadar geldik Dağın öbür yanında bir aralık gö- zümüze görünüp kayboluveren, cennet gibi bir yamaç acıldı; Jâ kin, Uludağ bizden öç aldı; bir ında vâdiyi sisler bürüdü; artı! bir adım öteye gidemedik Zirvedeki sığınak evinin tera- sına uktan beş duk'ka son- ra, yola çıkmadan evvelkinden daha yeni birer insanız... Da- marlarımızdaki kan, sıcak bir ha- usaresi halinde akıyor; teni- miz ates gibi yanıyor; karnımız yine aç... Ücüncü defa olarak ve- mek ihtiyacındayız. Arkadaşların verdiği peynir, ekmek ve sökola- vi kapışarak yedik. Bir yandan resimler çekiliyor. Kuş uçmaz, kervan geçmez yo- kuştan, sisler arasından birden. bire üç gölge belirdi: Üç köy ço- cuğu... En büyüğüne soruyoruz: — Nereden geliyorsunuz, böy- w Karmslah köyünden. Ne isiniz var burada? Hiç.. Gezmiye geldik. Adın ne senin çocuğum? Seyit Al |iara ses vere vere yola ulaşıldı. Bizi bekliyen (kaptı kaçtı) ile otele döndük. Saat iki... Dördüncü defa ola- rak yemek yemek üzere, büyük salonda sofraya oturduk. İstiha- muz sonsüz... Otel kalabalik: da- ba zivade Alman, musevi aileleri var. Sabah gezintisinden döne! lerin yüzleri kıpkırmızı, neşeli, canhı!... Üniversite iktisat vro-| fesörü (Dobretsberger) dereden, | alabalık avından dönmüs;elindeki yüz liralık alabalık oltasım etra fındakilere göstererek yorulma- dan günde on beş saat yürüdüğü. nü söylüyor. Herkes birbirine dağın havasin dan, sinir, kansızlık, yorrunluk üzerine yaptığı iyi tesirlerden bahsediyor; otel o kadar dolu ki o gece kalmak icin bize ver e yok. Dönmek merburiyetinde. yiz ” A* Yi Türkiyenin değil, Avrupanın bile en güzel kür ve eğlence veri olmıya nam-| , zet... Vilâyetin bir çok projeleri var; yollar şimdiden genişletil- İ miye başlarmış. | Bu projelere göre, ilk istasyon (18) inet kilometrede, Dolubaba mevkiinde yapılacak. Burada her | yaşa. her keseye uygun, hattâ sa. bah çıkılıp, akşam dönülebilecek sıhhat ve eğlence yerleri olacak. İkinci isi 1. metrede, sanatoryum için doktor- ların ittifakla müsait buldüğu, camları bol, havası oldukça mülâ. yim, manzarası çok güzel, şarka bakan bir verde, Üçüncü istasyon, (Korazlıyaylâ) da. 18. 30 yaş arasında, dağ spor- larına yeni başlıyan gençlik ek- zersiz sahasi, Dördüncü İstasyon (15501 met. rede (MDevetaşı) denilen yerde Burasi Bursaya, Apollona, Man: yas göllerine, karlı dağ yarım a dasi fezine, İstanbula kadar uzanan geniş ufkuyla, şimali dağlarla ka- palı, şark tarafı ormanlık, cenup, an entelektüeller, eğlenmek is- İteyen zenginler, kuvvet arayan vaşlılar kendilerine elverişli te- sisat bulacaklar... Beşinci istasyon, (1880) metre. de, şimdiki otelin bulunduğu yer dedir. Burası dağ sporlarında İler- İlemis. «ki kullanmıya alışmıs İ gehelere mahsustur. Bu beş istasyon yakınlarında, sinde vefat ede ra büyük elçisi Jul Henry'nin ce- nazesi dün sabah ssat 10,10 da hususi bir trenle şehri rilmistir. Censzeye, büyük ele nin refikası ve sefarethane erkânı refakat etmekteydi. yük Millet Meclisi, Dağdan ları sabahkinden güzel... Batı renkleri her bakışta bir başka si. hirbazlıkla gözleri sasırtıyor. Elçisinin Cenazesi Dün Sabah İstanbula Getirilerek Feriköye Defnedildi Ankarada bir ameliyat netice- Fransanın Anka. ize get Vali namına muavin Ahmet Kı- nik, polis müdür vekili Salâhat tin, Fransız konsolosu, konsolos- (hane erkânı ve Frensiz kolonisi de bu münasebetle Haydarpasada cenazeyi selâmlamışlardır. Bir polis müfrezemiz ihtiram esmini ifa etmiştir. Cenaze buradın Maltepe vapu- riyle Tophaneye gecirilmis ve 0- radan da Beyoğlundaki İ konsoloshanesine götürülmüstür. Müteakiben Sen LU burada dini bir âyin yapıldıktan sonra hazin sündeki Lâtin mezarlığma nakle. (20) inci kilo-İ gilmistir Fransız Tabut Beyoğlunda isesine götürülmüş ve merasimle Ferikö- Bu merasimde Vali ve Beledi- ve reisi Dr. Lütfi Kırdar ve hü- imet erkânı da bulunmustur. Cenazeye, Riyasetictimhur. Bü- Basvekâlet Hariciye Vekâleti. Hariciye encü. meni ve kor diplemetik tarafın- dan çelenkler gönderilmistir. Yalovada olduğu gibi, halk için evler yapmak cektir. Bu projelerin en kısa za- manda hakikat olabilmesi icin vi- a, Mudanyaya, Gemlik kör-| Jâyetce esaslı etütler yapılmaya baslarımıstır. imkânları verile- Bu, bir Nİ $i değil, bütün 4 allökadar eden veketi garp yanları dağlarla örtülü, mub | hayat Nelicenin tesem bir dağ marçasi sur: elik Mel Bir sâise Burada dinlenmek ihtiyacı ©-| oiscaktır. iniyoruz; aksam yol Bursaya yaklaşıyoruz; ova seh. ri, tepeden, başaşağı devrilmiş bir| cin açılan kurslar gelecek hafta Afrika gök kubbesine benziyor; piril piril engin bir cukurluk Şehire, bir sünde bile büyük bir neşe ve sıhhat alarık girdik.. Basın birliği İstanbul mınta- kası kongresine dün de devam € dilmiştir. Dünkü toplantı da he- şecanlı olmuş ve bilhassa. askere giden arkadaşlara yardım mese- lesi üzerinde ehemmiyetle durul- muş, ve münakaşalar yapılmıştır. Bu mevzu etrafında muhtelif ha- ler söz almış ve neticede bu mesele ile idare heyetinin ehem- miyetle meşgul olması ve mutla- a müsbet bir karara bağlaması, ayrıca, Ankaradaki umumi kon- srede de bu meselenin mevzuu- bahsedilmesi kararlaştırılmıştır. İdare heyetine asli aza olarak seçilmesi icap eden beş kisiden, Hakkı Tarık Us, bir evvelki cel- sede secildiğii için dün yalnız dört aza inlihap edilmiş ve Bürhan Felek, Reşat Feyzi, Doğan Nadi kazanmıslardır. Ziyat Ebüzziya ile Anadolu ajansı müdürü Mu- vafiak ayni mikdarda rey aldı! larından #ralarında kur'a çekil- miş, ve kur'a Muvaffağa isabet etmistir. İdare heyeti da Ahmet Cemalettin, Feridun! Osman, Fuat Duyar, Nurettin Ar.| İ yan ve Kâzım Şinasi secilmiş- erdir, Ha t divam azası olarak Refik Ahmet Sevengil, Enis Tah- sin Til we Ömer Riza Doğrul bir gün evvelki seçimde ekseriyet ka- zanmış idi. Dün de haysiyet di- vanmın yedek azası seçilmiş ve Deri Tacirleri Toplanıyorlar Yarın toplanacak olan fiyatları mürakabe komisyonu, deri fab- rikatörleriyle deri tâcirlerini dinliyecektir. Deri fabrikatörleri komisyona ham deri meselesi hakkında ayrıca bir rapor ver- mişlerdir, Fabrikatörler ham deri tedariki için, Ticaret Vekâletinin kendilerine müzaheret etmesini ileri sürmekledirler. Fiyat Mürakabe Kursu — Fi- yatları mürakabe memurları $- yedek azalığına nihayetinde bitecektir. Kursa gir. mek için yeniden müracaatlar) aşlamıştır. Yakında bir kürs da: | ha açılacak! İdare Heyeti, Haysiyet Divanı ve Ankaraya Gidecek Heyet Âzası Seçildi Eşref Şefik, Bürhan Cahit ve Ah- met Emin kazanmışlardır. İstanbulu temsilen Ankaraya gidecek ve orada bütün meslek müntesiplerini yakından alâkadar eden dilekleri izah ve müdafaa edecek olan delegelerin intihabı- na İszlaca ehemmiyet verilmiş, bu yedi kişilik heyetin intihabın. da çok hassas davranılmıştır. Bu heyet azasından Selâmi İzzet, Bürhan Felek ve Vâlâ Nürettin bir.gün evvelki kongrede seçil- diklerinden dün geri kalan dört kişinin seçimi yapılmış ve Tan gazetesinden Naci Sadullahla Sa- it Kesler, Tasvifi Efkârdan Cihat Baban, ve Peyami Safa intihap €- âilmislerdir. Büyüklerimize telgraf Ankaradeki umumi toplantı” dan en geç bir ay sonra idare he- veti tarafından, azanın kongreye davet edilmesi ve başta Mili Şef İnönü olmak üzere büyüklerimize, İ tazim telgrafları keşidesiyle Mat. buat umum müdürlüğüne, merke- zi Ankarada olan Basın birliği re- sliğine ve diğer Basın birliği mıntakalarına selim ve muhab- betlerimizin bildirilmesine karar verilerek kongreye son verilmiş- tir. İdare heyeti dün aksam ilk içti. mazini mış ve idare heyeti re- isliğine Hakkı Tarık Usu intihap etmistir. Kartalda Bir Çoban Öldürüldü Kartalda Başıbüyük köyünde Süreyyapaşa köskünden çoban 35 vaşlarında Murat bir kaç gün ev- vel ortadan kaybolmuştur. Zal ta v6 jandarma tarafından Yapi- lan araştırma esnasında, köşkün civarında toprağa gömülmüş, fa- kat ayakları dışarda bir ceset bu. İunmuştur. Muayene nelicesinde cesedin. ortadan kaybolan çoban Murade ait olduğu anlaşılmıştır. Muradın boğazına kalın tel sarılmak su- retiyle boğulduğu anlaşılmıştır. Süphe edilen bir iki kişi zan al- tma alınmıştır, Neticede bu dilencinin gizli ye- rinde 116 Tira bulunmuştur. Di- lencinin parası alınmış ve kendi- si cürmü meşhut raporiyle em- niyet müdürlüğüne sevkedilmiş- tir, Toros Ekspresi — Suriye ve Lübnandaki harp dolayısivle bu memleketlerde bulunan İtalyan ve Alman tebaası Balkanlara git- mek üzere memleketimizden peç- miye başlamışlardır. Gümrük ve »asaport muameleleri yüzünde Toros ekspresi rötarla gelebilmek tedir. Evvelki gün İstanbula ge- len Toros ekspresi tam 13 saat rötar yapmıştır. POLİSTE: Mühim Bir Döviz Kaçakçısı Yakalandı Zabita, Eminönünde Yağcılar sokağında 5 numaralı dükkânda sarraflık eden İzak Bohur adin- da birinin döviz kaçakçılığı yaptı» ğını haber almıştır. Evvelki gün. sarrafın Taksimde Talimhane meydanında Topcular caddesinde ki evinde yapılan aramada kar-| yolanın şilteleri arasında 2500 A. merikan doları, 1090 İsviçre fran- gi ve 2664 Liret bulunmuştur. Memurlar suçluyu paralarla hera- ber beşinci ceza mahkemesine tes. Tim etmişlerdir. Otomobil Kazaları — Alem- darda kundüracılık yapan Mu- smmer Dural Sultanahmetten geçerken şoför Suphinin idare- sindeki 3063 numaralı otobüsün altmda kalmıştır. Muhtelif yer- ierinden ağır yaralanan Musm- mer Cerrahpaşa O hastahanesine kaldırılmış, $0för tutulmuştur. Solör Muhsinin 1934 numaralı otomobil Kusdilin. den geçerken o civarda oturan Cevdetin oğlu 8 yaşında Rağ mene çarpmış, ağır surette vura- lamıştır, Şoför yakalanmıştır. Dün Akşam Bir Ev Yandı Dün aksam saat 17,50 de Sa matyada Hacıkadın sokağında Ümmiye ait 78 numaralı evde bir yangın çkmış, bina ve için- deki eşya kismen yandıktan son- ra itfaiye tarafından osöndürül müştür. Yapılan bahkikata göre yangın, mangaldan Sıçrayan ki- vılcımdan ileri gelmiştir. Tahki- kata devam olunmaktadır. idaresindeki | dır. Süphe yok ki, bu gıpta, seh- zadelerle o yanyana ramı ahmakları verebilece; rura karşı değil, imi cemiyette yaşamanın masum vE temiz zevkine karşıdı Fakat ne yalan ye Ben, “Vâ-Nü,, nun, cocukluk ha- tıralarım bugün tesbit ederken, müfrit bir Galatasaraylılık his - sine kapılmak o çocukluğundan kurtulamadığına kaniim, Çünkü Vâ-Nü'nun sınıfındaki sehzadelerin bizim devrimizde - ki sehzadelere verilen imtiyaz » lardan mahrum bırakıldıklarına ir tü mamıyortum, Acı hakikatleri hatırlamak Galatasarayı sevmiye mâni de İ ğildir. Garbın Gen demokratik İ memleketlerinde bile, cemiyeti İdolduran teratlar, mekteplere kadar sirayet etmistir. Oralarda bir vekil, bir zengin. bir mebis cocuğu bile, mekteplerinde bir takım imtiyazlar elde edebil ken, saltanat devrinin Galatasa - rayımda okumuş şehzadelerin İs” tisnat muamele | sörmelerinder daha tabii ne olabilirdi? Bu hâ- İdisede, Galatasaray lisesinin bür memleketce malüm olan kıy metini eksilten hir mahiyet yok k sehradelere methiye yazaca derecede siddetle müdafaa et mek lüzumunu duyuyor. Hem üstat, bu lüzumu öylesi- ne duv fta bırakıldıkları iddiasına hakarak âdeta birer öksüz muamelesi gör #iiklerini umacağımız © sirin ( 9 mütevazı ©, o demokrat (©) sehzadelere karsı ne: hametle karısık srenk het duvasımız gelecek, “Vâ.Nü,, nun yazısında, İman bir tezat daha var: İ «— Yalnız, diyor, bizim devri- mizdeki şehzadelerin bir tek im- İ tiyazları vardı: Yemeklerini biz den ayrı olarak, ve mekten mü- na oturarak yer” ya” zımuhal olarak. ben hatırlarım - da yanılsam bile, bu kadarı kâfi değil mi? Müdür sofrasına kuru" lan o sehzadelere. bundan bari? hir imtivaz olarak ne verilebi” Virdi? Acaba bugünkü iddimıza ina nılması icin, o dı delerin, mektep mü rasından kalkıp, başına mı oturmaları Tâzımdı? puf