19 Mayıs 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nakleden . SÜKRÜ KAYA Şamplen (Champlaine) ve arka- ğ daşları 1605 de Port - Royalı kurdu- lar. 1622 de İngilizler tarafından zap- tolundu, öon sene sonra tekrar Fran- | saya iâade edildi. 1713 de Ütrekt (Ut- recht) sulhü ile kati olarak İngiliz- lere verildi. Adı değiştirildi. Hâlâ ta- — şidiği, Yeni İskoçya admı aldı. Bu havali Kanadayı teşikl eden ön vi- lâyetten biri olarak hâlâ İngiltere - nin elindedir, Daha 1788 de, Nevyorkun İngiliz valisi, “Virjini ve Karolini arkasın- — daki göllerden başlıyarak, Meksika körfezine kadar olan yerlerde Fran- sızların bulunuşunu, İngilizler için bü- yük mMmahzurları olabileceğini,, hem - şerilerine haber veriyordu. Giyyonn — d'Orani'm (Gulllanne -d'Örange); İngiliz tahtına çıkması İn- giltere ile Fransa arasında muhare- beye sebep oldu (1689), Bu tefevvuk mücadelesinde, — İngiliz kolonilerinin “inkişafını takip ve zaptettikleri yer- — lerde Fransızlarm tasarrufu fiilen el- lerine almalarmdaki mahzurlar mü- şahede etmiş olanların İngilizlerin galibiyetine ve Fransız hâkimiyeti - nin tamamiyle mahvından şüphe et- miyecekletine — yine Vudro Vilson (Woodrow Vilson) işaret eder, Fran- sızlarm Amerikaya yerleşmesi, İngi- — lizler kadar eski idi. Hattâ Jak Kor- | tiye (Jacgues Kortie) Sen Loran'ı — 1586 da keşfetmiş ve kolonilerin 1541 — de gelmiş olmasına göre, Fransızlar — daha eski idi. Fakat Fransızların yer- - leşmesi kati olmamış, 1545 de mem - - lekete İadesi icap etmişti. Harp pat- hayet fethetmek — plânmı tâlik etti. 1690 Şubatmda Kanadalı genç bir Fransızın, Ibervilin kumandası altın- da bir İngiliz köyüne karsı hududa bir akın yapmakla iktifa etti. O za- man, İngiliz kolonları taarruza geç- tiler ve Kebek ve Monreal'i zapta kalkıştılar, 1690 da Sör Vilyan Fibs (Willian Phips) tarafımdan idare 0- lunan 2000 Massaşüset milisi Sen Lo- ranı çıktı ve Kebeki muhasara etti, Diğer taraftan Fic - Con Vintrop (Fitz - John Wintrop) idaresindeki Niyork ve Konnchtikat kuvvetleri Monreal üzerine yürümek için Alba- ni (Albany), den hareket etmişlerdi. Fakat bu boşrbozuk generaller asla Fontenakla böy ölçüsecek — kuvvette değillerdi, Her iki sefer de muvaffak olamadı; Fransanın müttefiki — olan yerliler akınlar ve bircok — yerlerde İngilizleri katlâm yaptılar (1690 — 1697), bu savaslarda Hannâh Dustin adında bir çiftçi kadınınım yantığı kahramanlıklar dillere destan oldu. 'Bu kadın Algönkenler tarafından e- sir edilmisti, Bir kadın arkadaşı ve genç bir delikanlı ile birlikte uyuyan nöbetçilerini — öldürdüler, — derilerini yüzdüler ve kaçtılar ve 160 kilomet- relik bir ormanı geçtikten sonra yer- lerine döndüler. İngiliz ve Fransız kolonilerinin cesaret ve metanetleri- nin ne kıratta olduğunu anlamak icin böyle vakaları hatırlamak — lâzımdır. Fransızlar ve İngilizler ayni sert şartlar altında yetişmişlerdi, Fransız- lar yerlerini terke mecbur kaldıkları zaman, yeri metanet ve mukavemet- te l $ mâa boş bıraktı. ladığı vakit, Fransız kolonileri nü - fus ve zenginlik itibariyle İngiliz ko- — Ionilerinin onda biri bile değildi. Ka- — nadada en çok elli beş bin beyaz ko- Jon, Sen Loran'dan uzun Misisipi va- — disinden —Meksiko körfezine, posta — hatlârma, küçük küçük köylere ya- — yyilmiş yirmi beş bin kişi daha vardı. K Demek ki, hepsi 80,000 — kolondu. — İngiliz müesseselerinde 1,160,000 ko- Ton vardı, (Fransızlardan on dört bu- ; çuk defa fazla), Hem de bunlar çöl n *Jîortaıındı. vahşt ormanlar içinde da- — Şinik küçük kümelere ayrılmış de- — gil, sehirlere ve köylere toplanmış, O kadar çok felâketlere uğramış bu halk, karanlık bir devir geçiriyordu. 1693 de Frontenak, İngilizlerin müt- 'bfiki olan beş millet yerlilerinin top raklarını istilâya ve çiğnemiye baş- ladı ve onlar arasında o kadar tahri- bat yapmıstı ki. bu mağrur Trakuva- lar aman dilediler. Frontenak'ın dar- besinden, birlikleri bir daha belini doğrultamadı. O sırada Massaşüset de büyücülük işiyle karmakarışıktı, 1692 de bu hayali suctan 18 kişi a- sıldı. Cil Görey (Giles Gorey) adın- da bir ihbarda “suçluyum,, veya > demediği icin üzerine yı- yahut da or — yolları çizilmiş, ticaretin serbest ve çemin olarak inkisaf ettiği havalide — birbirine yakın çiftliklere yerleşmiş âdiler. Amerika kolonileri, “Kral Giyom- — n harbi,, dedikleri o Mmuharebelere pek küçük mikyasta iştirak ettiler, “On Dördüncü Lui, Fontenaki Kana- daya vali göndermişti. Bu adam ora- — da, evvelce de vali olarak bulunmuş, — yerlilere karşı, metin ve dürüst ida- — resiyle, kendisini sevdirmişti. Düş- kılan yük altında boğuldu, Raves Vik (Rys Wick) müsalahası ile İngiltere - Fransa harbi bitti. Fakat bu kısa bir mütareke oldu. 4 sene sonra Amerika ve Avrupada kavga yine başladı, İngiliz kolonları “Kraliçe Anm harbi,, dedikleri bu İs- panya mirası harbine girdiler (1704— 1714), İngiliz kolonları 1704 de Ha- verhill ve 1708 de Derfild (Durfild) yerlilerini öldürdüler, Şimdi artık müttefik olan Fransız ve İspanyollar b ları da disinden ç di, Bu — defa Nevyorku zaptetmek emriyle — geliyordu, Plânı Montreal'den 1600 — kişi almak ve onlarla Hudson çaymı — jnmekti. Fakat, geldiği vakit Mön- — treal'i İngilizlerin müttefiki olan beş millet (Cengu Nation) yerlileri tara- — $fmdan muhasara edilmiş buldu, Bun- Jar gayet vahşililikle hareket ediyor- lar, Fransız esirlerini kebap ederek, — korkularından titreşen halkm — gözü “—önünde yiyorlardı. Kanadayı müda- ta Carlestona (Charleston) ta- arruz için Küba'dan bir donânma gönderdiler ve tardolundular. Şimal- de Kebege karşı yapılan bir taarruz birincisi gibi muvaffakıyetsizliğe uğ- radı, İngiliz kuvvetleri — Akadi'yi (Acadi) zaptettiler, Utreht müuahede- siyle harp bittiği vakit, bu arazi İn- giltereye bırakıldı. Ternöv ve Hud - &on körfezi arazisi üzerindeki iddia- ları tamamiyle tanındı. TAN Dünkü Madar Beşiktaş Altınorduyu 4 - O Yendi, İstanbulspor - Altay | - 1 Berabere Milli küme deplâsman maçla- rına dün Şeref stadında bir gün evvelkine nisbeten kalabalık bir seyirci kütlesi önünde devam e- dilmiştir. Bundan bir müddet evvel yap- tığımız nesriyatta tebarüz ettir- diğimiz nokta alâkadarlar tara - fından anlaşılmış olacak ki fiks- türde ikinci mac olarak gösteri- len Beşiktaş - Altınordu karsı- lasması ilk olarak yapılmıs, böy- lece İstanbulspor hep birinci macı yanpmak haksızlığından kur- tulmustur. Hakem Feridun Kılıcın idare- sinde takımlar şü kadrolarla o- yuna basladılar: Besiktaş: Mehmet Ali, Yavuz, Fey- zi, Rifat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hak- kı, İbrahim, Şeref, Şükrü. Altınordu: Necati, Şeref, Muam- mer, Fehmi, Turan, Ali, Hamdi, Hü- seyin”Mazhar, Sait, Namık, Ovun baslar baslamaz. Altı- nordulular kısa bir müddet ağır basmıs, fakat Besiktas müdafaa- | sı biraz zorlukla da olsa tehlike- leri savusturmustur. Akabinde Beşiktas ayni se- kilde mukabele etmekte gecik - memis ise de üstüste yapılan bu akınlar. cok müsait fırsatlar 'ih- das ettiği halde, bir netice ala- mamıştır. İstanbul sampiyonu ancak 32 inci dakikada, üc ortasının an - lasması neticesi Serefin sıkı bir şutiyle ilk golünü çıkarmıştır. 38 inci dakikada Serefe yapı- lan hatalı bir sarj üzerine Be - siktaş penaltıdan ikinci golünü de yapmış ve devreyi 2 — O le- hine bitirmiştir. İkinci devrede oyunun idare - sini hemen eline alan Beşiktaş 3 üncü dakikada İbrahim ve 9 uncu dakikada Hakkı vasıtasiyle iki gol daha yanmış ve büyük sayı farkiyle galip vaziyette üs- tün oyununa devam etmistir. Bununla beraber neticesiz kalan Beşiktasın bu tazvikı pek de u- züun sürmemis ve bir taraf mağ- lübiyeti kabul ettiği, diğer taraf da gol adedini kâfi gördüğü i- cin oyunda gittikce — yavaşlıyan bir tempo hüküm sürmiye baş- lamıstır. Şükrünün ve İbrahimin bir - kaç muhakkak gol fırsatı kacır- masından sonra oyun 4 — O Be- siktasın galibiyeti ile nihayet - lenmiştir. Hakem Feridunun i- İstanbulspor 1 - Altay 1 İkinci mac İzmir sampiyonu Altay ile İstanbul dördüncüsü İstanbulspor arasında idi. Hakem Halit Galibin idaresindeki bu maçın bidayeti İstanbulsporun bir - gün”evvelki dursgunluğu ile kıyas edilmiyecek atak ovunu ve tehlikeli akınları ile geçti. İzmir kalesi önlerine sık sık indiği halde şut atmamak neti- cesi bir türlü sayı cıkaramıyan İstanbulspor biraz sonra ağırlaş- tı ve oyun mütevazin gecmive başladı. Daha sonra da hafif Al- tay hâkimiyeti altına girdi. İste bu arada Saim oyunun ilk golü- nü Altay lehine çıkardı (Dakika Hariciye Vekilimiz, evvelki gün Ankarada yapılan maçlarda | H Takım Maç G. 13 Beşiktaş H » B Fenerbahçe 9 6 || İstanbulspor 11 5 || Demirspor 13 4 V Gençler Birliği &18 [' Galatasaray 9 5 Altımnordu u 4 | Attay Küt ! Harbiye 9 3 ıl 9 0 | Maskespor a - Milli Küme Puvan Cetveli B MA 2” ,0 S0rp 100 SK V 2 el B BO LA < 28 l a-. ü CE5 ea Gi 25 W M N Z K AO AAT KA - H20 £ P 2: * EE (DLEYM 21 N ü 1 n SAA ! Üzek Te dlr ASA A Di gi iğA DAĞ C A? K el a S Zöyün gd İstanbulsporu bundan sonra)| yerden çektiği kuvvetli bir fri- tekrar canlanır görüyorüz. Mü-| kik kalecinin ploığjunu ile Ka- kerremin ileri oynayışı, Süley -' dirin önüne düştü. Kadir bunu manın gerilerden pas çıkararak akın tanzimi İzmir müdafaasını müşkül vaziyetlere sokuyordu. 38 inci dakikada solaçıkta oynı- yan Kadirin uzaktan çektiği gü- zel ve sıkı şut goölpostun üst di- reğine vurup geri geldi ve İstan- bulsporun sağacığı topu kaparak ortaladı. Süleymana geçen top, sıkı bir sutle, kalecinin bloke et- mesine rağmen, kale önüne düş- tü ve Mükerrem yetişerek İstan bulsporu berabere vaziyete sok- tu. Bunun akabinde Altayın yap tığı akını kaleci Nevzat kurtar- dı. 44 üncü dakikada Süleyma - nın ani olarak yaptığı eşarpeye kaleci kanşı koydu ve top kör- nere çıkıp atıldıktan biraz sön- ra devre beraberlikle bitti. İkinci devre başlar başlamaz, İstanbulspor çak seri bir tempo ile oynıyarak üstüste birkaç fır- sat yakaladı, fakat bunlardan en müsait olanından istifade edemi- yen solaçık Kadir, üç metreden topu kalecinin eline bıraktı. İki dakika sonra sağacık Fahrinin ortasına yine Kadirin attığı gü- zel bir kafayı İzmir kalecisi ayni güzellikle bloke &Gtti. Bundan sonra İstanbulsporun nefes aldırmıyan ağır tazyikına Altay müdafaası cok zorlukla karsı koydu. Sol bek Raifin e- nerjik müdafaası İzmir takımını birkaç tehlikeden kurtardı. İstanbulsporun tazyikı netice - siz kaldıktan sonra yavaslamıya yüz tutmuştu ki, Altayın seri santrforu İlyas ani bir eşape yap tı. Fakat İstanbülspor kalecisi yerinde bir çıkışla topu ayakla degaje etti. 19 uncu dakikada Süleymanın tekrar kalecinin eline attı. Maa- mafih hakem ofsayd verdi. Bundan sonra İstanbulspor tek rar bir hâkimiyet tesis etti Kadi- rin ve Mükerremin dalışlarını İz- mir müdafaası canla başla oyna- mak suretiyle keserken Müker - rem topla kaleye üç metre yak - laştı fakat bozuk bir vuruşla to. pu avuta attı. Oyunun son dakikaları çok sü- ratli geçmiştir. Her iki taraf da beraberliği bozmak için âzami gayretlerini sarfetmişler fakat ne bir çok fırsat kaçıran İstanbul - spor ne de ortadan seyrek fakat tehlikeli akınlar yapan Altay başka gol çıkarabilmiş ve oyun 1-1 beraberlikle bitmiştir. İstanbulspor: Nevzat, Sefer, Hayri, Muzaffer, Rüştü, Celâl, -Fahri, Sü- leyman, Mükerhm, Kadir, Cihat. Altay: Fikret, Halil, Raif, Nurettin, Ömer, Salâhattin, Tahsin, İlyas, Sa- im, Basri, Yunus, Atletizm Seçmeleri Finalleri bir haziranda yapıla- cak olan İstanbul atletizm bayra- mı seçmeleri dün sabah alâkalı bir seyirci kalabalığı önünde Ro- bert kollej sahasında yapılmış - tır. Finale kalan atletler şunlar - dir: 100 metre: Muzaffer, Cezmi, Sa mi, Sezai, Turan. 200 metre: Muzaffer, Sami, Cezmi. 400 metre- Nuri, Ahmet, An- cüs, Ali, 800 metre: Galip, Galip, Ke - mal, Recep, Rıza, Ahmet, Kara - malengo, Hikmet, Arispulos, A - tanasiyadis, Skoçimaru, Atlas, Hüseyin, Dündar, Izak, Metin. 1500 metre: Galip, Rıza, Ke- Ferit TPT —— l 19-5 - 1941 İrak ve Küveyt Notları (Başı 3 üncüde) mış ve iki memleket ihraç eşyası için karşılıklı talepler artmıya başlamıştı. Dost İrak, uzak yer- lerden almakta olduğu bir çok madde ve mahsulleri yanıbasım- daki Türkiyeden kolaylıkla ve da- ha ucuza tedarik edebilir. İrakla aramızda bir ticaret anlaşması akdetmek her iki yakın komşu memleket icin faydalı olacaktır. Birayı İngiltereden, iyi suyu E- viandan ve daha bir cok maddele- ri Avustralyadan getiren komşu- muz, bu ihtiyaclarını mal müba. delesi suretiyle Türkiyeden temin edebilir, Yukarda İraklıların Süleyman Nazifi unutmadıklarını söylemiş- tim, Türk tarihinde şserefli bir mevki işgal eden ve “Fuzuli” nin vatanı olan “İrak” ta, Nazif mer- humun kalemiyle Türk edebivat tarihine gecmistir. Süleyman Na- Zif Bey Musulda, Basrada ve Bağdatta vali olarak senelerce yaşadı. Oralardan yazdığı yazılar da ve en soön olarak da neşrettiği “Firakı İrak” ta İraka ait güzel ve cok samimi tasvirlere tesadüf olunur. Bu son seyahatimizde, İrakta || taktlben üç hafta kaldık. Ben, | gördüklerimizin yalnız bir kısmı- nı ve en canlı noktalarını zikret- mekle iktifa ettim. (BİTTİ) mal, Recep, Vladmir, Gabay, Eş- ref, Namık. Raif, Tony, Abdullah. 800 Metre: Açık koşu ilân e - dilmiş olduğundan final günü is- tiyen girebilecektir. 110 mânialı: Sudi, Vasfi, Me - rih, Agop, Süha. Cirit: Kemal, Şerif, Mehmet, Varak, Istelyo, Kroçer. Disk: Yavru, Kürkçüoğlu, Iz - zet, Nejat, Alâattin, Atıf, Veysi, Melik. Çekiç: İzzet, Kroçer, İstapan, Balcı, Pamukoğlu, Sergis, Dimit- riyadis. Gülle: Mehmet, Şerif, Alâat - tin, Balcı, Veysi, Aslan, Agop, A- tıf, Karamalengo. Sırık: Halit, Sudi, Cevat, Mü - nir, Baterfild, Istavro. Yüksek: Jerfi, Nedim, Güner, Ragıp, Mehmet, Turan, Alek - sandr, İstelyo. Uzun: Ömer, Çaroğlu, Necdet, Kamaryadis, Vasilyadis, Akpı - Neki / Üç adım: Ömer, Yavru, Turan, ğpm&r, Kutbi, Çaroğlu. Mitaki- Ankaradaki Maçlar Ankara, 18 (TAN) — Milli kü- me maçlarına bugün de devam edildi. İlk müsabaka Eskişehir Demirspor takımı ile Fenerbah - çe arasında idi. Fenerbahçe çok düzgün ve enerjik bir oyundan sonra müsabakayı 4-0 kazandı. Ikinci maç Galatasaray ile Gençler Birliği takımları arasın- da yapıldı. Bu maçta her iki ta- kım da çok seri ve sıkı bir oyun tutturdular. Fakat ne birinci ve ne de ikinci devrelerde hiçbir gol kaydedilmediği için müsabaka 0-0 berabere bitti. — yaklaştı: Taksiyle mi döndün Sesi işittim. | — Arabayla. Eve kadar getirildim; yağmur ya- — ğıyordu... Bir bayan tarafından... — Bu, evliliğindenberi, onun ilk yalanıydı. Buna — rağmen zahmet çekmedi, ve yalan söylediğinin kendisi bile güçlükle farkına yarabildi. —Mösyö — Tkorp'u çoktan unutmuştu. Avukatı ancak ertesi /— günü, mağazada Joe kendisine, çiçek açan bir me- nekşe saksisiyle, bir Kart uzattığı zaman hatırlı- — yabildi: Kartta, “O iyi gece için teşekkürler... Ya- /|kında gene görüşelim...,, Nina ne yapacağını şaşırmıştı. Erik yanı başın- (da duruyor: Menekşeleri koklıyarak, karta ve ka- — Tısına bakıyordu. Nina: — — Beni vitrinde gören birisi.. diye kekeledi. — Görüp işittiklerinden son derecede eğlendiği — gözüken Erik: — — Herhalde pek körpe ruhlu bir taze civan ol- sa gerek! diye alay etti. . Sonra, olup bitenden bir daha hiç söz açılmadı.. KISIM,; l Her yıl mayıs ayında, “Merkez Mağazası Klübü,, (East River) üzerinde demirli duran ve hususi şekilde, toplu eğlenceler için hazırlanmış apurlardan birini kiralar ve mehtaplı geceler- — den birinde, orada bir balo tertip olunurdu. Va- — pür yavaş yavaş nehirden yukarı doğru süzülür, — (Manhattan) ın başı bulutlara karışan muazzam — binalarını geçip, (Şips Kanal) a varır ve oradan — (Hudson) nehri yoliyle (Vaşington) köprüsüne — kadar kıvrılarak, nihayet (Davntovn) a dönerdi. Her yıl, balo gününden bir kaç hafta evvel, — mağazada kıyametler kopardı: Çünkü bu, mağa- “za işçilerinin hayatlarında, öyle kolay kolay ge- Dışarda bir araba 4 faa için yapılacak çok iş vardı, 'ni- (Arkası var) 120). Erik ayni alaycı eda ile: * A "Seîı ey, muti zevce!,, dî’ye haykırdı, ve ona Yazan : Vicki _Baum H e DEk İAT VA TEKESD DŞ ! Meselâ çırak (Puş) bir adrese bir mecmuadan kestiği bir kupunla beraber 35 sent göndermiş ve oradan, altı hafta içinde, onu bir dev haline getirivereceğini vaadeden bir büroşur getirtmiş- ti, Bundan başka, ayrıca, üzerinde, çilleri sihirli bir el çabukluğuyla derhal geçirmediği takdirde parasının geri verileceği yollu bir garanti etiketi taşıyan bir krem kullanıyordu. Madam (Şalon) ise, ayak tırnaklarını koyu kırmızıya boyatmıştı. Allah bilir neler ümit edi. yordu. Mösyö (Berg), (Buiklin) li bir yahudi diş- çinin kenç kızıyla nişanlanmıya hazırlanıyordu. Fakat ne yazık ki, nişan, balodan evvel bozul- dü. ve Mösyö (Berg) ıtrıyat kısmının bir satıcı- sıyle gayet Tesmi: bir gece geçirmeğe mecbur oldu. Esasen iş sah da lâubali davr | Mösyö (Berg) in belli başlı prensiplerindendi. Yeni hafiyeler şefi (Tafi) daha Gdört hafta €v- vel bir çok dans teklifleri karşısında âdeta bunal- dı ve ayrı ayrı 12 bayana, o gece için iltifatlar vaadinde bulundu ve ihtiyar (Filip) ten, o gece kendi yerinde kalmasını rica etti. Mösyö (Kroz- bi) ye- gelince, yüksek kulesinde, baloya gitme- raenin yollarını aramakla meşgüldü. Çünkü bu balo, baştan başa demokratça bir nümayişti ve mağaza işçileri, “Yüksek Müdür,, leri hakkında bilhassa ısrar ediyorlardı. (Erik) doğum günü hediyesi olarak kendisine verilen altmış doları kabul etti, fakat al düşünülen Ot bil taksitini bir tarafa bıraktı, ufak tefek borç ödedi ! üzik ve dans “Flört,, iştiriliverecek az - buz işıbîrden değildi. Mehtap ların kalblerinin tâ derinlik- ve ir zamandan beri rehinde bulunup, faiz üstüne faiz biriktiren smokinini kurtardı. Ni- naçın her ne de olsa biraz keyfi kaçmıştı, çünkü onun ki bir araba almayı ne kadar çok iste- Çeviren: Ha - Ça No. 24 niın hiç bir borç altında kalmak istemeyişinden ve bir smokine sahip oluşundan, ayrıca iftihar duyuyordu. (Erik) ressam olmak hülyasından ge- çip, “Merkez,, atelyesinde, tezyinatçılığa satmağa razı olmadan evvel üç yıl işsiz kalmıştı. Şimdi ise haftada topu topüu 16 dolar kazanı- yor. Çünkü o, henüz acemi, tecrübesiz bi vitrin- ci sayılıyordu. 60 dolarla hakikaten büyük işler yapılmış oldu, Hattâ Nina için bir elbiselik para- sı bile arttı. Elbiseyi (Erik) kendi seçmişti; rengi mavi idi ve kemerinde bir parça da gümüş vardı. Hülâsa Nina büyük bir iftihar duyuyordu. Fakt tam manâsiyle mesut da değildi: Bu son hafta- larda (Erik), bir hayli değişmişti; sinirliydi, dal- gındı, ve sonunda büyük bir can sıkıntısı jiçinde yırtıp yırtıp attığı, bir alay kâğıt parçaları üzeri- ne, durmadan krokiler çiziyordu. Nina: — Annen bu yakınlarda Nevyork'a gelmiye - cek mi? diye sordu. — Annemi de ne yapacaksın? — Hiç... Hiç bir şey... Aklıma geldi de... ; Aslına bakılırsa bilgiç ve orijinal (Kontes) ten, bu “dahi,, oğlunu bilhassa mesut edebilmek için, ona nasıl davranmak lâzım geldiğini danışmak istiyordu. Büyük balodan bir kaç Zzaman evvel (Stev Thorp). Nina'yı, kocasiyle birlikte, resmen bir kok- teyl ziyafeti için evine çağırmıştı. O güne kadar genç kadmla aralarındaki münasebet, ilk oldu- ğundan 'daha ileriye varmamış, fakat her hangi bir şekilde eksilmemişti de... (Stev Thorp) bet- bahtlığını hisse_u;[ği zamanlarda, “cinleri başına ü vakit,, Meri | — BUĞUNKL 7.30 Program 7.33 Müzik (Pl.) 7.45 Haberler 8.00 Müzik (PL) 8,30 Yemek lis- RGRAM 18,03 İncesaz 18,30 Ziraat taks vimi 18,40 Şarkılar 19.00 Konuşma 19,15 Şarkılar tesi 8.45 Müzik (Pi,) | 19.80 Haberler 9.30 Ankara 19| 19.45 Şarkılar Mayıs şenliği | 20.00 Orkestra 20115 Radyo Bga- zetesi 12.30 Program 12,33 Şarkılar 12.45 Haberler 13,00 Riyaseticüm hür bandosü 20.45 Şarkılar 21.00 Memleket postası 21,10 Halk türkü- 1345 Oyun hava- ı.suüz bağı ları vi 1 14,00 Riyaseticüm âı îğ ğmaml hur bandosu | 2230 Haberler * 2245 Cazbant 18.00 Program 23.25 Kapanış YENİ NEŞRİYAT RESİMLİ ÇARŞAMBA — Bu haf- talık mecmuanın 3 üncü sayısı çık- mıştır, ü ANKARA SPOR — Haftalık spor gazetesinin 50 inci sayısı neşredil - miştir, * M. T. A, — Üç ayda bir çıkan Ma- den Tetkik ve Arama Enstitüsü mec- müasıdır, Mesleğe ait resim, harita, grafik, şema ve makaleleri havi ol- duğu halde 23 üncü sayısı çıkmıştır, BELLETEN — Türk Tarih Kuru- mu neşriyatmdandır. — Birinciteşrin 940 tarihli 16 ıncı sayısı tetkik ve a- raştırma mahsulü makale ve resim- lerle çıkmıştır, x ILYAD ve ODİSE — Mitolojik, ta- rihi ve Arkeolojik notları metin ü- zerinde tarihi etüd ve mukayeseleri havi bir eserdir. İSTANBUL BELEDİYESİ MEC- MUASI — İstanbul Belediyesi neşri- yat, İstatistik ve- Turizm Müdürlüğü tarafından çıkarılır. 187 — 188 inci sayısı belediyeciliğe ait yazı ve re- simlerle neıredilm;iştlr. BEDEN TERBİYESİ ve SPOR — Başvekâlet Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü —tarafından — neşredilen bu aylık mecmuanın 29 uncu sayısı mesleğe ait yazı ve resimlerle çık- mıştır, y DEVLET DENİZYOLLARI ve Lİ- MANLARI MECMUASIİ — ÂAyda bir çıkar, Nisan 941 sayısı çıkmıştır, * BELEDİYELER DERGİSİ — Se- hircilik ilminden bahseder, aylık mecmuadır, Nisan 941 nüshası resim- H makaleleri havi olarak çıkmıştır, ELEM ŞEYTANLARI — Tuna Dersevi neşriyatındandır, R, Hoşöğüt tarafından yazılmıs bir şiir kitabıdır. YÜZ GÖRÜMLÜĞÜ — Küçük ve güzel şiirlerin toplandığı bir kitap- tiır, Gökalp Arkın tarafından neşre - dilmiştir, HAVACILlK ve SPOR — Mesleğa ait yazı ve Tesimlerle 285 — 286 ınct sayısı Ankarada neşredilmiştir. KAYIP: Eminönü nüfus me- murluğundan aldığım hüviyet tezkeremle Eminönü askerlik subesinden aldığım askerlik sa- kat rayorumu kaybettim. Yeni - lerini cıkartacağımdan eskileri - nin hükmü yoktur. 232 doğumlu Bodos oğlu Todori ve porselen kısmıntdan bir çok lüzumsuz eşya sa- tın alırdı. Bu yüzden, bürosunda, daha şimdiden çeşit çeşit camlar, vazolar birikiyor ve Mis (Dnî vor), Nina'nın daimi müşterileri hakkında iğneli imalarda bulunuyordu. Sırf Nina'nın gönlü hoş olsun diye, zaman zamlan ona (Erik) le birlikte gidip, hiç bir şey anlamadan çıktığı bir konser için iki bilet, göğüse takılmak üzere bir iki çicek, bir kitap gibi ufak tefek hediyeler yollardı. Çok zamanlar da onu, otomobiliyle müstahdemler ka- pısında bekler, o (Erik) le berabe" çıktığı günler, nezaketle şapkasını çıkarıp selâmlar, yalnız oldu- ğu zaman onu evine kadar götürürdü. Hattâ bir seferinde Nina (Thorp) a (Wayt Plains) teki evi- ne kadar refakat bile etmişti: eve dışarıdan bak- mış, bahçeden dört nala koşup gelen köpeklerle oynamış, fakat-içeri girmek istememişti. Nihayet bir akşam, kocasına her şeyi açmağa karar verdi ve (Erik) e bütün bu gizli fakat masum macerayı anlattı. z O bundan fazlasiyle eğlenmiş görünüyordu; bü- tün kalbiyle güldü: — Nina, Nina, Lille Spurv! Ne kadar fındıkcı imişsin de, haberimiz yokmuş meğer. Sen küçü- cük bir şeytansın Nina! Kocan çalışıp çabalarken sen ihtiyar zenginlerle sürtersin, ha!.. İşte böyle! Büyük şehrin çürümüş çiçeği seni!.. Nina umduğunu bulmamıştı. O başka şeyler bekliyordu. Kıskançlık, göz yaşı ve en nihayet af. Fakat hiç olmazsa, onu Lillie Spurv diye çağır- mıştı. Bu sevgi ve düşkünlük hitabı, evlendi evle- neli, aşağı yukarı Unutulmuştu. K İşte böylelikle bir akşam Nina, Mağazadan çı- karken, kocasını avukatla tanıştırmış ve iki erkek birbirlerine cemilelerde bulunmuşlardı. * Mayısın ilk günleriydi. Mağaza henüz havalar karanlıkken kapandığı halde, üç gündenberi Nev- york sıcaktan kaynıyordu. (Thorp) (Erik) in elini sıktı ve her ikisini de gelecek çarşamba için, evi- ne koökteyl içmeğe çağıtdı. O gün onları otomobil ile mağazadan alscak, gece de evlerine götüre- cekti, Erik daveti btyük bir memnuniyetle kar- şıladı. “İna (anmd) - Irin. —— BULMACA W 2394604 Ddi çü k N | ni Soldan Sağa: 1 — Masallardı adı geçer - Tavlada adı geçer 2 — Bir deniz - Doğru değil 3 — Bi nota - Ters okunursa: Obür dün ya 4 — Yaramaktan fail 5 — Hlükümdar - Beher 6 — Arab ay 7 — Türkiyede bir dağ - Içi lir 8 — Şimdi - Müslümanlare farzdır 9 — Ters okunursa: Şi- şenin ağzına konur - Bir nehir. Yukarıdan Aşağı: 1 — Beyoğ lu - Bir erkek ismi 2 — Bir de - niz - Bir içki 3 — Bir nota - Ya mmanmış 4 — Temizlik 5 — Ze - min - Sanmak 6 — Sarih olmak 7? — Elemekten fail - Kadınlar eskiden kocalarına seslenirker söylerlerdi 8 — Bir mevsim - Se maktan fail 9 — Anmaktan fail Maltadadır. EVVELKI BULMACA — Sol dan Sağa: 1 — Icah (hacı) - Sulu 2 — Kira - Eyer 3 — Ara bulu- cü 4 — Çoban - Yek 5 — Us -ta 6 — Akl - İanat 7 — Münakalâ!l 8 — Abuc (Buca) - Lâşe 9 — Du- g

Bu sayıdan diğer sayfalar: