5 Mayıs 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ —— 35-5-19441 £ T ABONE BEDELİ PEk A N Türkiye Ecnebi | Türkiye Ecnebi | Adres değiştir. 14900 Kr. 1 semne 2800 Kr,| 400 Kr, 8 Ay BO0 Kr. mek (25) K 750 , 86 Av 1500 150 YA s00 ,, A Z i N 4 Kuvvetli İhtimaller : ır v Dünyanın Siyasi Manzarası Almanlar Cebelitarık istikametin- de henüz taarruza geçmemişlerdir, Bunu, Süveysşe doğru yapacakları taarruzla beraber ve Irak harekâ- tının İngilizlerin aleyhine inkişafa başladığı bir zamanda yapacakları tahmin edilebilir. Maamafih, Al - manya, — Cebelitarık mmtakasma doğru harekete geçmek için İs- panya gibi Fransanın da kendi- siyle fiili bir işbirliği yapmıya ra- zı olacağı zamanı beklemiye! ek gibi görünüyor. Mısır ve İrak'ta: kdenizde bilhassa bis ay- danberi inkişaf eden ge- niş Alman taarruz planıııın iki esaslı hedefine, yani Süveyşe ve Cebelitarık'a, bir üçüncüsü- nün de ilâve edildiğini görüyo- ruz: İrak. — Almanyanın, uzun zamandan- beri arap memleketlerinde bil- hassa İrakta, kaleyi içinden fet- & hetmek için sistemli bir surette çalıştığı ve İrak kuvvetlrini mü nasip bir zamanda, yani ngil- terenin muhtelif cephelerde en sıkışık olduğu bir zamanda ha- rekete geçirdiği anlaşılıyor. Askeri harekâtın inkişafı hak kında İraktan gelen haberler- den, İngilizlerin henüz vaziyete hâkim olmadıkları hissi hasıl oluyor. Bunun için, mihver kuv- vetlerinin pek gecikmiyeceği tahmin edilen fiili müdahalesin. den evvel İngilizlerin bu harp sahasına süratle büyük kuvvet- ler göndermeleri ican etmekte- dir. Aksi takdirde bütün Akde- niz bölgesinde harekette bulu- nan kara, deniz ve hava kuv- vetlerinin siddetle htac ol- Fıkrınıızce Almanlar, Ce- belitarık taarruzu için si- yasi ve askeri bütün hazırlık- ları yapmışlardır. General Fran- €o İspanyası, kanaatimizce, bu hususta mihvere bütün kolay- lıkları göstermektedir. Zannediyoruz ki Almanya, bu sahada harekete geçmek için, Fransanın İspanya gibi kendi- siyle faal bir işbirliği yapmıya razı olacağı zamanı heklemiye- cektir, Fransanın, daha ziyade aleyhinde olan bugünkü vazi- yetleriyle iktifa ederek, hare- kete geçecek ve Cehbelitarık'ın zaptını beklemiyerek, Elcezire, Septe, Tanca şehirlerini işgal ederek tahkim edecek, bu li- manlarda hava ve denizaltı üs- leri tesis edecek ve bu suretle Cebelitarık boğazına bilfiil hâ- kim olacaktır. Mihverin bu bölgede daha büyük bir emniyet ve muvaffa- kıyetle plânını tahakkuk ettire- bilmesi icin, vaziyetinden emin olmadığı Portekizi de kazanma. sı, hattâ Portekizin Atlantik mücadelesi için çok kıymetli o- Jan liman ve adalarından isti- fade etmesi lâzımdır. Son gelen bir habere göre Mös- yö Hitler, Mösyö Salazar'a mü- racaat ederk, Almanyanın Por- tekizin deniz ve hava üslerinden serbestçe istifade etmesi sartiy- le bu memleketin istiklâl ve mülki tamamlığını garanti ede- ceğini bildirmiştir. Yine haber verildiğine göre; Mösyö Salazar, bu teklifi müza- kereye temayül göstermemiştir. Bilâkis İspanya hududunu mu- faza için 50.000 asker tahşit et- miştir, Mevcudiyetini ve müstemle- kelerini İngiltereye borclu olan Portekizin mihver komhinezo- nuna gireceği tahmin edilemez. Mihver tarafından zorlandığı takdirde İngiltere ve Amerika i- le işbirliği yapmıya razı olacağı daha kuvvetle muhtemeldir. Bu nun icindir ki Almanvanın, sulh ye müzakere yolu ile Porteki- dvğu petrolden mahrum kala- re'-stlerini sekteve uğratacaktır. Önümüzdeki hafta icinde va- Zivetin inkişaf edeceği tahmin edilebilir. Alman - İtalvan kuvvetleri Pecen bafta icinde Mısıra doğru iler!'eyislerinde mühim bir te- rakki kavdetmemis'erdir. Tob- ruk'a yaptıkları taarruzlarda henüz esaslı net'celer alamadık. larr anlasılıyor. Tobruk İngiliz- lerin elinde kaldıkça, Alman kuvvetlerinin Süveyşe doğru e- saslı bir taarruz vanmaktan çe- kineckleri zannediliyor. Almanlar Cehelitarık istika- Mmetinde henüz taarruza geçme- l'nışlerdıı' Bunu, Süveyse doğ- yapaeaklnn tanrruzla bera- ber ve İrak harekâtının İngiliz- lerin alevhinde inkişaf etmiye Baladığı bir A Daş y ları tahmin edilebilir. Cünkü |— bu suretle, ayni zamanda Sü- veyş ve Cebelitarık'ın kananma sı tehlikesi karşısında kalacak olan İngiliz donanmasının vazi- İF yeti çok güçleşeeektiı-. caklar ve bu keyfiyet askeri ha- | k-| Şef Inönü'nün imzalariyle zi kaza dığt takdirde, bu memleketi alevhine çevirme- mek İcin, tazyik yanmak iste- miyeceği düşünülebilir. — .— Gelecek haftalarda, garbi Ak denizde mühim harekâta inti- zar edilebilir. İngilterenin bu bölgede muvaffakıyetinin, te- sebbüsü ele almak ve Almanya- dan evvel Septe ve Tancayı isgal etmekle mümkün olacağı zan- nedilmektedir. M. ANTEN Milif Şefin İmzalı Fotografları Ankara 4 (A.A.) — Edirne, E- reğli, Nevşehir, Ergithan ve A- yaş'tan aldığımız telgraflar, Milli he- diye etmiş oldukları fotografla- rın bu vilâyet ve kazalarda Par- ti merkez ve Halkevleri şeref mevkilerine içten sevgi tezahü- ratiyle konulmuş olduğunu bil- dirmektedir. LOKMAİ BAHARATLI Yemeklere baharat katmak in- Manların pek eski âdetlerinden iridir. Kendi kendine zaten ko- lay hazmedilen ve nefis bir de ko- ku veren pirzolaya bile, meselâ kekik otu katanlar vardır. Kılıç balığı kebabından yemeyi seven- ler de, balığa güzel bir koku ve- ren defne dallariyle kızartılırsa luııdan daha ziyade zevk bulur- ar, Baharatın bazıları, meselâ bi- ber ve hardal, acı yahut yakıcı olduklarından hazım güddelerini harekte getirerek onların ifrazla- 'Tını arttırırlar. Fakat en çoğu kokulu şeylerdir ve kokulariyle tesir ederler. (Kokulu baharatın heler olduğunu tabii, saymıya kal kışmıyacağım, çünkü ne kadar Saysam, gene eksik kalacağına e- Minim.) Bunların o kadar zamanrlardan beri kullanılmasına iki sebep var- tdır. Biri onların çıkardıkları ko- |kulardan mikropların telef olma- larından dolayı yemeklerin çabuk kokmasına mani olmalarıdır. P »- hİıaı-ıtııı sıcak memleketlerde (. ha çok kullanıldığı bundan ilerr gelir. Buz ve elektrikli buz do- lapları icat edilinceye kadar in- PBanlar -bilhassa sıcak yerlerde- Yemekleri en iyi muhafaza ede- | ıHEKıMıN YEMEKLER cek şey olarak baharatı bulmuş- lardır, İkinci sebep de kokuların ha- zım guüddeleri üzerine iyi tesir e- derek hem hazmı kolaylaştırma- ları, hem de iştahı arttırmaları- dır. Sıcakta istah azaldığından, hazım da güçleştiğinden bunlara karşı insanlar gene en iyi şey ©- larak baharatı bulmuşlar demek- Ti Eski ecdadımızın görgü neticesi olarak öğrendikleri bu türlü te- sirleri yeni hekimler tecrübeyle de isbat etmişlerdir. Meseilâ, ağız- da ve midede erimeyip de daha a- sağıda eriyecek bir maddenin i- çerisine -baharat değil- güzel ko- ku olarak. sürünülen esanslardan bir parça koyup yutulursa bu hap mideden aşağıya varınca, barsak- ların adalelerini harekete getirir, pekliğe karşı İinet ilâcı olur... Barsakların adaleleri harekete gelince, karın içerisinde dolan gazlar da çıkacağından — karnın sişmesi azalır.. Kokuların bu tür. lü tesirine sarımsak yemekten korkmıyanlar da, şüphesiz, şahit olurlar, Kokuların böbrekleri harekete getirerek idrarı da arttırdığı ge- ne tecrübelerle sabit olmuştur, TAN İngiliz nüfuzunu kırmak için se velerdenberi Mısırda da faaliyet gösteren mihvercilerin yeni he- » defi: Süveyş. (Bir İngiliz tayyar esi, kanal üzerinde devriye geziy or). Almanyanın muvaffakıyet â- millerinden biri ,de her memlekette iç kaleleri evvelden fethetmiş olmasıdır. Bugün de İrakta İngilizlerle silâhlı bir çar- pışmiya müncer olan hareketin bir mazisi vardır ki, bu mazide Alman ve İtalyan faaliyetinin rolü çok büyüktür. İtalyan ve Almanların 1934 te başlıyan bu faaliyetleri 1937 de büyük bir sürat kazandı. İtalya 1937 de bir taraftan İspanya ile mücadele ederken, Trablusgarbe mütemadiyen asker gönderiyor, bir taraftan da Arap memleketle- rindeki İngiliz aleyhtarı cereyan- lJara kuvvet veriyordu. İtalya Mihver devletlerinin bir azası olmak sıfatiyle Akdenizde harp yapmak, ve müstemleke halkını isyana sevketmek vazife- sini üstüne almıştı. İngiliz em- peryalistlerinin sarkta tatbik et- tikleri dar görüşlü siyaset (1935 te İtalyanların Habeşistana sal- dırmasiyle Arap âleminde kin u- yandırmasına rağmen) bu mem- leketlerde Faşizmin yayılmasına mani olamadı. Bilhassa Hicaz ve Yemende İ- talyaya karşı uyanan hüsumeti “yenmek için İtalyanlar busmem- leketlerde tahrikâta başladılar. Yemenle bir ticaret muahedesi akdettikleri gibi, buraya silâh, tayyare dafi topları, tanklar, ve binlerle mavzer gönderdiler. Bu- nu müteakip Yemene askeri bir heyet geldi. Fakat İtalya en zi- yade kuvvetli silâhlanmış olan Hicaza ehemmiyet veriyordu. * * aşistlerin resmi organı olan Greechia 1937 Ağustosunda yazdığı bir makalede: “Mukaddes toprak bugün İb- nissuud'un idaresindeki toprak- tır. Bu kuvvetli arap devleti, Fi- listin, Suriye, Kudüs belki de Yemeni birleştirebilecek kabili- yettedir. İbnissuudun hayali kar- şısmda öteki devltlerin ne olaca- ğı belli değildir. Cihan harbinin bu deyvletlere getirdiği felâket Yemenin bir hayali değildir. Bu- gün hayal olan yarın hakikat o- lur. Şarkta kuvvetli, imanlı, 43 milyonluk, en aşağı 3000 senelik bir şark âlemi vardır ki daima | gençleşmektedir. Bu milletler İtalya gibi bir devletin tedris rahlesindedirler, İtalyan liderlerinin müslüman dünyasına büyük semnatileri var dır. Bunun içindir ki İtalya müs- lüman âleminden kendisine karşı bir isyandan korkmamaktadır.,, Diyordu. ARAP Memleketlerinde G 000 aZ Alman Ve İtalyanlar Ne Şekilde Çalıştılar? KA TA N 15 Ti ( Sabiha Sertel Gerehia gazetesinin yazdığı bu makale, İtalyanın bir harp vuku- unda bütün arap âlemini İngilte- re aleyhine tesvik -icin oynadığı siyasi rolü ifade eden bir vesi- kadir. "Araplarla “Yahudiler ve İngilizler arasında —mücadeleler devam ederken, İtalya İbnissu- udu mütemadiyen tesvik ediyor- du, Hattâ Mussolini Siyonist ya- hudilerle bir anlasma yapmıya bile teşebbüs etmişti. İtalya A- rabistanda, arapları istiklâllerine kavusturmak icin değil, müstak- bel bir harpte bunları elinde si- lâh olarak kullanmak üzere ha- zırlıyordu. Bir taraftan Filistin- deki isyanları sürüklerken, Mus- solini kendini müslümanların hâ- misi ilân etti., Kral Faruğa da hilâfeti üzerine almasını teklif etti. 1937 den sonra İtalyanlarla Al- manlar arap memleketlerinde be- raber çalışmaya başladılar. Bal- dur Von Schisach SŞama gitti. Suriyede Fransa düsmanı arap- larla, Arabistandaki İngiliz düş- manı arapları organize etti. Al- manya, Mısırı iktisadi nüfuzu altına almak için elinden geleni yapıyordu. Mısırın ithalât ve ih- racatında, İngiltereden sonra Al- manya birinci mevkii almıstı. General Sehirach'ın —Arabistan seyahatinden bir hafta sonra İ- rakta bir darbei hükümet yapıla- rak muhafazakâr bir hükümet ik- tidara getirilidi. * * İngiltere, İtalyan ve Almanla- rin Arabistandaki bu faali- yetlerinden müteessirdi. Cham- berlain 1938 de İtalya ile yaptığı anlaşma müzakerelerini neticelen dirmek için İtalyanların bu faa- liyetlerden vazgeçmelerini iste- di. Mussolini bu propagandalara nihayet vereceğini söyliyerek Chamberlain'i aldattı. İtalya, Mı- sırı, Suriyeyi, Süveysi tehdit için 12 adayı tahkim ediyor, Afrika- daki asker mikdarını arttırıyor- du. 1939 Mayısında Alman erkânı harbiye reisi General Von Brau- schiteh, General Pariani Trablus- garbe giderek İtalyanların Bin- gazi ve simali Afrikadaki kuv- vetlerini teftiş etti. Franco'nun harp Generalleri de askeri müza- kerelere istirak etmek üzere İ- talyava geldiler. Mihver devlet- leri Francoya “Yeni İspanyanın emperyal haklarını” tatmin et- meyi vaadetmişlerdi. İtalyadaki bütün konusmalar Akdenizde baş hyacak bir harbin hazırlıkları i- çindi. Almanlar 1937 de Arap mem- lektlerinde İtalyanlarla beraber çalışmava başladıktan sonra Mart ayında Fasist gazete muhabirleri, yakın sarkta takip edilecek usul- leri müzakere etmek üzere Ku- düste toplandılar. Bu ictimada Almanvanın vakın sarktaki men- faatleri konusuldu. Fasist faali- vetinin Suriye. İrak, Filistin, ve Miısırda temerküz etmesi üzerin- de ittifak ettiler. Alman mronasanda alansının merkezi Kahirede kuruldu. Goebh- bels'in propamanda nezareti her av Mrsir. propaganda servisine 2ann İndiliz lirası #öndermekte i- di. Fasist easus teskilâtının bir su besi de Yemende knvuldu. Ayni zamanda Alman ve İtalyan rad- voları aranca nesrivata haslıva- rak tahrikâta #ermi verdiler. Bu nesrivatta aranların diri hislerin- den istifade ederek, demokrasi- lerde dinin sünden güne zavıfla- dığından, Fasist' memleketlerde ise dinin ve milliyetin en kuvvet- li âmiller olAnöğundan, arapların din ve istiklâllerini kurtarmak icin İngiliz ve Fransızlara isvan etmeleri lüzumundan bahsedili- yordu, Bundan baska müslüman dininin hiristivan dinine faik ol- duğu, Almanvada bir cok hıristi- vanların müslümanlığı kabul et- tiği, yahudilerin arap saltanatını ellerine gecireceği, istiklâllerine sahip olmak için evvellâ yahudi- lerin tenkili icap ettiği bildirili- wordu. Filistinde araplarla yahu- diler arasındaki kavgalar bu tah- rikâtın neticeleriydi. hareketleri, İtalyan ve Al- man ajanları idare ediyordu. Sam daki Alman sefarethanesi, bir cok arap şeyhlerini ve reislrini elde etmek icin hudutsuz paralar sar- fetti. Berlinde arapca basılan brosürleri Şamdaki Alman kon- soloshanesi tevzi ediyordu.- Hit- lerin “Kavgam” isimli kitabı a- rapcaya tercüme edilerek “yeni kur'an” ismiyle dağıtıldı. Fakat bu kitabın orijinali ile tercümesi arasında fark vardı. Oriiinalde mevcut olan “araplar asağı Irka mensupturlar” cümlesi tercüme- sine konmamıstı, Goebbels, Ara- bistanda mukim her Almana bro- sürlerden En asağı 10 tanesini a- raplara dağıtmak vazifesini ver- di. Arabistandaki Fasist ajanları birbiri ardınca “kültür klüpleri” acıyorlardı. Samda “Lügatüla- rabi” klübü Almanların yardımi ile araplar tarafından acıldı. Mem leketin en faal siyasi teşekkülü bu klüptü. Suriye hükümetinin bir cok memurları bu klüpte aza idiler. Bu klüp müessislerinden birinin evinde yanılan arastırma. da Almanya tarafından gönderil- mis mühim mikdarda mühimmat bulundu. Bu zat silâhların Al- manyadan geldiğini, fakat Filis- tine sevkedilecğini itiraf etti. Bu klüplerden başka “demir gömlek- liler” ismi verilen tesekkül de tahrik edici faaliyetlerine devam ediyordu. Suriyedeki Fasist ajan- larının lideri doktor Sehbender (sonradan öldürülmüştür) emirle- ri doğrudan doğruya Berlinden alıyordu. Alman Fasistleri buna miima- sil külp vesair teskilâtları Mısır- da da kurdular. Bu klüplerin ba- sında olanlar Almanyada tahsil görmüş arap gencleriydi, kendi- lerine “Alman dostları” — ismini veriyorlardı. Mısır hükümeti bu gençlerin ün?forma giymelerini menetti. Buna rağmen Almanlar “Yıldırım grupları” — teskilâtını yapmaktan fariğ olmadılar. İtal- yan Faşsistleri Romada “Tunus ve Cibuti bizim olacaktır.” diye nümayis yabtıkları gün, bu grup- lar da Arabistanda nümavis ya- parak “İtalyanlar haklıdır” diye bağırdılar. * * lman ve İtalyanlar Ara- bistanda yalnız klüp ve propaganda teşkilâtı yapmakla iktifa etmediler. Gestapo ve O. V. B. A. bu memleketlerde örüm- cek ağı gibi casus teşkilâtları ör- düler. Bir çok Alman, İtalyan, Macar casus kadınları kabarelere dansöz olarak girdiler, 1939 sene- sinde Mısırda 150, Suriyede 200, İranda 20 tane kadın bu vazife ile çalışıyor, arap devlet adamla- rından öğrendiklerini raporlarla bildiriyorlardı. Bu artistler şarka sevkedilmezden evvel Hamburg- taki casus mektebinde tedris edi- liyorlardı. Bundan başka bir çok kadınlar terzi, muallim, müreb- biye, daktilo, banka memuru, fo- toğraf muhabiri, hizmetci olarak gönderildi. 1939 senesinde yakın şarka gelen Alman ve İtalyan seyyaları hiç bir senede görülmi- yen bir mikdarı bulmuştu. Al- manlar memleketten para çık- masına müsaade etmedikleri hal- de bu seyyahların her birinin ya- nında en aşağı 5000 mark vardı. Bu seyyahların vazifesi arap liderlerini tenvirdi. Şam müftü- sü “Elhüseyin” emirlerini doğru- dan doğruya Berlinden alırdı. Hüseyinin taraftarları Alman za- bitleri tarafından teşkilâtlandı- rıldı. Hükümetin Şamda bir Al- man ticarethanesinde yaptığı a- raştırmada Alman — mühimmatı bulunduğu gibi, Suriye hududun- da yolcular arasında yapılan bir araştırmada da Filistine sevke- dilen 500 tüfekle daha bir cok mühimmat ele geçirildi. Bu silâh- lar Alman markasını taşıyordu. Şamda Müftünün dostlarından “İshak” ın evinde yapılan bir a- (Arkası 4 ünecüde) Kaçan Esirler! arbin kendisine çok yak- lasmış olmasına rağmen hâlâ harp harici kalan; bunun için mücadele eden devletlerden - biri de İrlandadır. İr- landa ilk günün- denberi bitaraflığını ilân etmiş- tir ve her iki taraftan gelen taz- yiklere rağmen simdiye kadar bu siyasetinde devama muvaf- fak olabilmiştir. Bu sebepledir ki İrlanda ken- di topraklarında düşen İngiliz pilotlarını da harp esiri olarak tevkifetmiştir. Geçenlerde dört İngiliz tayyarecisini havi diğer bir tayyare İrlanda toprakları üzerinde inmiye mecbur olmuş- tur. Bunlar derhal bir esirler kampına götürülmüşler ve ne- zaret altına alınmışlardır. Bu dört esirin elebaşıları o- lan Kenedy arkadaşlarına: Çocuklar, demiştir, bizim işimiz kimseye benzemez. Bizi keşif ucusu yapmak üzere düs- man toprakları üzerine yolladı- Yaıan : Sevım SERTEL lar. Gördüklerimiz gayet mü- himdir ve 48 saat içinde muhak- kak nezareti düşman hazırlıkla- rından haberdar etmek lâzımdır. Yolumuzu şaşırıp İrlanda üzeri- ne gelmek bizi vazifemizi bitir- mekten geri koymamalıdır. Ne yapıp yapıp memlekete dönme- liyiz.,, Bu ufak ihtar üzerine dört arkadaş buradan kaçmak çare- leri aramıya başlamışlardır, En nihayet aralarında şöyle bir plân kurmuşlardır: Pilot Hamilton, ucuş esnasın- da tayyareyi idare ettiği için o, düşman mıntakası üzerinde et- rafı gözetlememiştir. Memleke- te diğer üç gözcünün dönmesi daha mühimdir. Onun için Ha- milton fedai olarak burada kala- caktır. O gece yarısı müthiş bir isti- rapla uyanacak ve başlarında bekliyen iki muhafızdan birinin onu nöbetçi doktorun yanına götürmesini temin — edecektir. Onlar gidince arkadaşları diğer muhafızın üzerine çullanacaklar ve onu baglavıp kaçübaklardır. v ipar 9v BİZİ * i 24 Saat Deniz üzerinde Hamilton, bu gönüllü fedai rolünü gayet iyi oynuyor ve plânlarını hemen o gece tat- bik ediyorlar. Kenedy ile iki arkadası kaç- mıya muvaffak oluyorlar. Fakat bin müşkülâtla hali bir sahile vardıkları zaman vasıta bul- makta güçlük çekiyorlar. Zira bütün zabıta şimdi onları ara: maktadır. En nihayet plâjda atılmış bü- yükçe bir tahta parcası bulu- yorlar. Bunu bir sal gibi kulla- narak denize açılıyorlar, 24 sa- at aç ve susuz bu vaziyette de- nizde avare dolaştıktan sonra en nihayet bir İngiliz torpitosu tarafından kurtarılıyorlar. Kenedy derhal geminin kap- taninı görmek istediklerini söy- lüyor. Babacan bir adam olan kaptanın yanına girince üç ar- kadaş ona her şeyi anlatıyorlar. Bütün bu malümat derhal gemi- nin telsizi vasıtasiyle harbiye wnezaretine bildiriliyer. Derhal harekete geçen İngiliz tayyareleri düşman sahillerinde yapılan taarruz hazırlıklarını baştan aşağı tahrip ediyorlar. Böylece bu dört arkadaş vazi- felerini hakkıyle ifa etmiş bulu. nuyorlar. Hamilton'dan bir daha haber alınmamıştır.Onun vatan uğrunda fedai gittiği sanılmak- tadır. î"" ırakh başlıyan Anti - Semitik! — l K A Midas'ın Sırrı Frijya'nın bahtiyar bir ülke olduğu- na hükmetmek Çünkü hükümdarı Midas harp Esatire inanılırsa, lâzım geliyor, ilâhı Mars'la dostluğu ileri gö- türeceğine (İş - ü - Nüş) ilâhı Ba- küs'le arasını uydurmuş. O da “Nedim” in ağzını inci ile dolduran hovarda sadrâzam- lar gihi hükümdara müstesna bir kabiliyet bahşetmiş! Frijya hü- kümdarı Midas neye elini yürer- se altın olacak! Bizdeki atalar sözü gibi yalnız “Toprak tut, altın olsun!” değil. “Ne tutarsan tut, altın olsun!” Euelemırde pek hoş görünen bu “İlâh vergisi” mn ayni za- korkutacak Oda büyüklüğünde kasasımın kapısı kazara kapanarak milyon- lar içinde acından ölen banker gibi hükümdar da açlığa mah- küm! Elini neye sürerse altın ol- duğu için ağzına giren her lokma bir altın külçesi kesiliyor! Midas, Baküse dahalet ediyor: — Aman ya İlâh! Bir lokma ekmeğe. hasret cekiyorum. Ben- den bu hassayı kaldır ki ağız ta- dı ile bir yemek yiyeyim! Baküs, bendesinin haline acı- yor, Paktol nehrine girip yıkan- masını emrediyor, Midas nehre giriyor. Bu kabi- liyet derhal suya intikal ediyor. O zamandanberi nehirde altın varaklar bulunurmuş! Tarihten öğrendiğimize göre Midas idaresiz. bir adammış... ÇCünkü bu büyük felâketten kur- tulduktan sonra ilâhların bir kon- serinde “Pan” ın flavtasını, “A- pollon” un rebabına tercih edi- yor. Apollon -bundan öfkelene- rek- Midas'ın kulaklarını derhal merkep kulakları şekline soku- yor. Belâhatiyle. anılan hayvanla müsabehetini altın meselesiyle isbat eden hükümdar, ahaliden bu esek kulaklarını, başına uzun bir taç givmek suretiyle saklıya- biliyor. Fakat berberinden bu sırrı nasıl saklasın? Caresiz kala- rak başına gelen felâketi anlat- mıva mecbur oluyor; ve kimseye sövlememesine vemin ettiriyor. Berber ,bir türlü hazmedeme- diği bu müthis sırrı yüreğinden boşaltın biraz hafiflemek icin kır- lara gidiyor; kuş ucmaz, kervan geçmez. yılan barsağını sürümez zannettiği bir yer buluvor; bir cukur kazıvar: icine fısıldıyor: — Kral Midas'ın uzun kulak- ları var! Ondan sonra cukuru örtüyor. Fakat tonrak hile bu sırrı mu- hafaza edemiyor. Berberin kaz- diği çukurdan kamışlar cıkıyor, O civardan gecenler Tüzgâr es- tikce kamışlardan bu sesi işiti- yorlar: — Kral Midas'ın uzun kulakla- yı var. “Yerin kulağı var!” sözü böy- le kir efsaneden doğmuş olsa ge- rek! Takvimci MÜTEFERRİK: Yalovada Banyolu Köşkler Yapılacak Sıhhat Vekâleti Yalova kaplı- caları civarında mevsimlik kü- çük köşkler inşasına karar ver- miştir. Köşklerin inşasına bu sene başlanacaktır. Köşklerde Yalova kaplıcalarının faydalı su- ları bulunacak ve hastalara ucuz bir ücret mukabilinde kiraya verilecektir. Talebeye Ucuz Hamam — Ü- niversite ve yüksek mektep ta- Jebesinin ucuz istifade edebil - mesi için bir kısım hamamlar muayyen günlerde yalnız talebe için açık bulundurulacaktır. Ta- lebe sair günlerde hüviyet Va- rakasını göstermek suretiyle ha- mamlardan tenzilâtla istifade e- debilecektir. Floryaya Mlâve Tren — Demir yolları dokuzuncu işletme müdür lüğü Florya ile Sirkeci arasın- da tarife harici banliyö seferleri tertip etmeğe karar vermiştir. Bu trenler ihtiyaca göre hareket ettirilecektir. Tramvaycıların — elbiseleri — Tramvay, tünel ve elektrik i- daresi vatman ve biletçilerin ya- ka ve kravat bullanmalarını ya- sak etmiştir. Bunun sebebi bazı biletçilerin yaka ve kravat ta- karak elbiselerdeki yeknasaklığı bozmakta ve bir giyinme ve k- hk lâübaliliği husule getirmele- ridr Biga Halkevi Biga, (TAN) — İki yıl önce temeli atılan ve 40 bin lira sar- fiyle inşa edilen yeni Halkevi bi- nası törenle acılmıştır. Törende hazır bulunanlara “sekr dağıtıl- mış ve gece yeni binada nezih bir aile toplantısı yapılmışt;r. BNT T "e Vi e Te am di TE Zçi a

Bu sayıdan diğer sayfalar: