29 Nisan 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

29 Nisan 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— «© İ . 4 Memleket Röportajları Asırlardanberi| Hiç? Görülmemiş Bir Faalivet Var: Çukurovanm münbit arsusa, erken varmak f Tsanız, şalak ile ber: ola çıkmanız lâzım. Zira, ren altıyı iki geçe kalkıyor 3 de Tarsusta olüyor. in bu saatlerinde, Çukur nın yaprak m “> cağı duyulmuyor. Katarımız, u -| zun ve geniş 0 ilerliyor. Tarlalar, tarlalar... fukler, top top a çevrili, Bütün ömürleri Ba veren ve bütün varlı topraktan alan köylüler, ekin Ve ot yığınları arasında görülü - yör. Bu pastöral dekor, Tarsus: dar, inhirafsız bir düzlük uzanıyor. Yalnız, tat is çerçevesi, birkaç yerde değişmek te: Berdan Regülüt kanallarda, makineler, boruldıya horuldıya toprak yığınlarını atı - yorlar. Asırlardanberi, Anadolu - is görülmiyen bir faaliyet tarzı arsusta, eski ile yeni yanyı na, birbiri ile yoğurulmuş bir va- Ziyette: Büyük ve gü miz ve ağaçlar ie sü dar ve çarpık sokak, Kârvansaray devrinden kalma bina, .Bütün bunlar, hep bir a- rada. Sokaklarda, kâh petrol lâmba- & var, kâh elektrik. Halbul Tarsus belediyesi, evvelce şam- piyonmuş; Tâ Abdülhamit Iİ za- t il ve manında, kasabada elektrik te -| #isatı vücude getirilmiş ve gali - ba, Türkiyede ilk defa olarak Halbuki, umumi tenvir: larını, şimdi, y hayret ettim yalnız Tip kızardığı la Kasabadan bir faytona atla - dik ve tekrar ab yemy » yanımızda dere. Arabacı hayıflandı! Niçin, bili- yor musunuz? Çarşıdan geçer - ken; neye baklava almamışız! Canım, üzülme, onu, nere- de istesek buluruz, dedim. 5: | şellâletere kadar gölmiş! “| sedili » | gözlerinizi büyüliyecektir! Hür - *İriyete kavuşan göl, yazın enginliğinden bir görünüş Hazret, arabanın önüne çıkan) bir çocuğun şerefine Halep zili- i tangırdattıktan sonra, itirez etti: “ Öyle amma, Tarsusun bak» lavası başkadır, bayım. Adanın ağzında tel tel erir. ! — Döni tadarız. Sen, şimdi bize cevap ver; Tursusun başka neleri meşhurdur? Şelikleleri!,, — Haydi, öyleyse, oraya gö - tür, Yokuşlu, ldan ge- aşıyoruz. Etrafımızda sıcak iklim lerin nebat İ sebze bostanları var, ihayet, #** N binlerce senenin yâdini dile getiren şe lere vardık. Evet, binlerce sene- nin hatırası, Güya, eskiden de niz, buralara kadar uzacırnış| Meşhur Mısır Melikesi, Kleopat. fa, Atlas yelkenli kadirgalar ile Yosunlu kayalar arasından kö pürerek akan suların his ol - yan çağıltıları, Kleopatranın tl- Sımlı şahsiyeti ile büsbütün Fo - mantik biz hal alıyor, Şeliâlelerden biraz daha ileriye gidiyoruz: Bir köy ve Berdan Regülâtörü bizi karşılıyor. göl ki, mor tepeler ile çevrili. Bu- 'Berdan çayının suları hap- iştir. Regülâtörün kapak - ları açılırsa, köpüklü bir tuğyan, a şerha çatlıyan toprakları - ki tam 180,000 dekardır - bol bol su- layacaktı Tabiat, bu hakikati, kendini, bağrındaki mahsul ilç beraber kurtaracak olan bu hakikati yormuş gibi, regülâtöre koynunu nun ile sarmaş dolaş ol - | köprüy yü) ve büyük buyük| para iste ine gidec Hacı ca İlyas is sonra ver çlini rim gelmişken, bir temas edeceğim: Adan sin arasındak : in istasyonları pa paraya ki dev etiği için me çir eğini tahmin a lüzum gör - makalât Vekâleti, beri büna verdiler, | erki asyondan, şehrin sine doğru yürüdüm. Cadı men yine d lek bir liman olan Mersinde » leme ve boşaltma faaliyeti o ka- dar fazla ki, demir tekerlekli a- rabaların gidiş ve gelişlerine yol inşa malzemelerinden hiçbiri mu küvemet edemiyotmuş! Ne fayda ki beton! Buna va ? Ni a yuk. sinde, tek vinç ça- yor; motörler, mavnalar sahil ile şileplerin bordaları arasında mekik dokuyorlar. Mersin, yeni kurulmuş bir bet İde: Mazisi bir asırlık. Fakat, ku, ta Silifkeye ka - dar, asırlar ve asırları dile gı ren eski eserler ile dolu... Şebrin, sahil kısmında Bütün bir Akdenizin hüviyeti var. To- ros otelinin ahşap balkonundan hudutsuz eng: yredi Dalgaların nâmütenahi tıs... Kumların üstünde, çekilen balıkçı kayıkları ve tuzlu suyun zerrelerine alışamadıkları işin bodur kalan muz ağaçları... ip Anadolusundayım. 7” n bu yosun kokuları Semih AĞLI Yarın Knk akan MELEK Sinemasında gibi 4 na Yıldızın ları harikulâde güzel ve KIRIK Nelis Bir Şaheser Takdim Edecektir. ek. zirvesi Baş Rolünü Oynayan: LONEL BARR “lesleğinin en güzel Sahne Arkadaşı: Kü Bu Perşembe Akşamı Tarsusa, Öğleyin dönüyor Talimatnamesi hükmünü, | * RİCHARD GREEN - JOYCE GLADIES GEORGE - Bu Akşam SÜMER Sinemasinda İMükâfat YA m Hüberler Neşrolundu sini il Baltleri öper İf 259 Eubele Eilmi olan ve Genel Dire 900 Yemek PROGRAM (1045 Ciftşi ziği 10.00 Mis konseri 1920 Saksafon Pİ) 1930 Hrb Uy in Şarkı Keniiçesi) ZARAH LEANDER Terbiye hazırlı at tamim &- mede SDOr üfet ale eler (Dana Kraliçesi) MARİKA RÖKK an vareda fevkalâde bi Yaratılar UNUTULMAZ Bir. Balo Gecesi i şerefine Büyük Musiki Galası isinin Aşi ve hi Mahdut lukların evvelden ca olunur, nameve göre leketin Yine bu talima e birincil 10 Haberler 45 Cuz (PL) Askerlik İşleri Kısa Hizmetlileri Davet de kendi bölge v dutları dal addedilecek edeceklerdir. Müküfat talimat böyle bir kaydın bulunması idman ce miyetleri ittifaknın lâğvındar beri mağdur vaziyette bulunmak. | & *a olan sarmplyonlarımızı sevindi- receği gibi, muhakkak ki sporun tesviki hususuna da yardım ede- cektir, Ancak Milli formayı giymek serefini ihraz etmiş sporcuların da böyle bir imtiyaza malik olma. $ı lüzumunun takdir ve tesv bakımlarından elzem olduğu ka- tindeyiz. İ Bir de takımların üç il samnivonu Askerlik Şubesindeni En Ru yetnameli retnamesizler yedek vaaz e e ir Tiyatrosu Komedi İ s0 Nisan aksamı .İrejisörü Vedat Ürfi İKan piyesi temsil edilecektir. BU AKŞAM Saat 9 da İPEK Sinemasında İetmiş bulunan 416 in rilmek şan Konseri İlyas tarafından Ün Kısmı 21 de gin), sikalarie birlikte tarafından | y4i günü sabah ön İb Saat eğlendirecek, denilmektedir ki bunu tesbit et- güldürecek, Merak ve heyecanla saracak nefis bir film sep İİ KARAN LIK KUYU kânsız olacaktır. İ (Kocam Polis Hafiyesi) bir futbol takımt #am- iy r ki muhakkak suret” Baş Rollerde: ROBERT MONTGOMERY - ROSALINDE RUSSEL te 14 oyuncu oynatmış değildir Aynca : POX dünya bavadisleri 20 oyuncu sayesinde sampiyon ol» | mak ta geyet tabii olabilir. Koca bir mevsim zarfında yapılan mü- teaddit maçların herhangi biri- ne İştirak etmiş olan bir oyun cunun sampiyonluk ünvanı pıya hakkı vardır. Bize k; a veya medidenin ına yahut bun- cma İştirak stirilmesi Bugün Saat 1.45 - 4 ve 6.15 Seanslarında son defa olarak NAMUS BORCU: Türkçe Teknikolor dan büy ine, AKŞAM : ŞEHZADEBAŞI TURAN TİYATROSUNDA SAFİYE ve arkadaşları tarafndan Bi i ik ii NAŞİI ye arkadaşları israfındanı KAPLICA DÖNÜŞÜ Komedi $ Per İp Varyete ve Dueto - Solo. Telefon: 22127 gör- BRENDA RİCHARD DİX n sahane bir surette yarattık- müessir sahnelerle dolu YUVA ei İstanbul'un. BAL a SR TURAN” AZAK Şehzadebaşı , Gedikpaşa d vam? azam Türk Filin ölmdiye kadar yapılan filmlerin W . ne eriştiğini gösterecek bir film cazi iliğinin büyük zuferi ve engüzeli KIVIRCIK PA ynıyanlar: SAİT, HALİDE - YAŞAR - TALAT - VEDAT - REŞİT - REFİK - (AHMET - MUAZZEZ - SENİYE - NECİLE - BEATRİS - FAHRİYE - SEHER Ayrıca: Yine her ikisinemada ilâve olarak BE GĞ Eğlenceli, kahkahalı büyük bir komedi. unu söylüyor. üçük BOR WATSON SARAY Sinemasında — Ne o, Lilian? diye sordu. metli taş kakınalı küçücük bir ikon. Kıy- i 2000 dolar. Genç kız, paltosu kolunda, elbiselerinin düğme- Jetini iliklemeğe uğraşıyordu. Çatlak bir sesle- — Merhaba Bengtson! dedi. Bana bir cıgara ve- rebilir misiniz? Erik paketini nazikâne bir telâş içinde uzat ve arkasından derhal bir kibrit çaktı: — Nen var, Lâlian, bir şey mi oldu? — Neden sordunuz? Yani ihtiyar Filip tar; fından zorlanmış bir halim mi var? Heyecan. lanmayın, böyle bir şey yok. Bengtson cüretkârane? — Zavallı adamcağız için... Uzülürdüm... dedi.| Lilan, elbiselerinin düğmeleri iliklenmiş dim-| dik karşısında duruyor, fakat elleri titriyor, hır- sından cıgarasının dümanlarını tâ ciğerlerine kas dar çekiyordu. Erik, “Nina'dan ne kadar da fark- indü. Bir şeyler söylemiş olmak iç — Çoktan gitmiş olacağınızı umuyordum, dedi Daima istenmediği zamanlarda önüne çıkan Li- Wan'a hiç tahammül edemiyordu. Lilian şimdi! âdeti ona yaslanacak gibiydi. Alaycı bir hali vardı: — Yaa! dedi. Demek Nina ruj kullanıyor. Hiç te ummazdım. Bu arada çırak Puş ta gelmiş yanlarından ey- Tılmıyordu. Erik bozularak: — Nösıl?.. Ning mı? diye kekeledi Lilian bir kahkaha salıverdi, ve zırlanırken: — Halbuki dudakları daima solgun. Benim de fazla boya kullandığım iddiasındaydı, dedi. Şaşkına dönen Erik: Ne demek istediğini anlıyamıyorum! diye söy- lendi. X Puş elleriyle yüzünü sıvazlıyarak sırtt. Erik işin farkına varmıştı, ve acele acele yanağını sil di. — Haydi, şllahısmarladık,'dedi Talian; gitmeli. yim, t — Aceleniz ne? Bir beklediğiniz mi var? Tillian uzaklaşırken omuzu üzerindeni — Vanderbilt, dedi. Erik onun uzaklaşışınmı seyretti. O, bütün mağa- moğe ha- Yazan : Viki Baum Çeviren: Hi Izanın en güzel kalçali kızıydı; arkasından ba dadı: — Bekli ler yok. Erik'te bütün kapı çok zaman gece pıyı açarken, Lil Anadan di rin, sizi indireyim. Asansörde kimse- anahtarları vardı; çünkü ride çalışıyordu. Erik ona ka: na bir centilmen, her zaman centilmendir, dedi. Bu iğne, Erik'i hiddetlendir- di. Bu kızın, insanı öyle sinirlendiren bir hali vardı ki: Tıpkı tutulamıyan bir sivri sinek gib Asansör, onun hemen dağılıveren bayağı esx doldu. Aşağı kata varmadan biraz e tepdlim, biliyor musunuz? nek, İçmek.. Sizinle... — Şimdi ne Dansetmek, Ve Erik'in dışa; bal ilâve etti “Evet za içinde bile Erik genç ke m yüzüne baktı — Ne 0?.. Ağlıyor musunuz? — Hayır.. Amma belki öyle gözüküyor! katinize teşekkür ederim, Bengtson, yukan katta asansörden çıkarken, onun esans kokusunu hâlâ hissediyordu. Erik içeriye girdiği zaman, ihtiyar Mösyö Sprag sabırsızlanıyordu: — Kızlarla flörtünüz bittiği zaman, lütfen ha- ber verirseniz biraz da işimize bakabiliriz. Bengtson gülümsemekle iktifa etti. Mösyö Sprag Mark 'Twsin'e benziyordu; 'Terte- miz bir alın, altın gibi bir kalbi vardı. Etik pek küluk o asmadı: — Mankenlerden biri ağlıyor gibi dedi: çıkamıyacağını düşünerek der Küçük bir âlem, hattâ Refa- ide, onu a - Ça aşağıya bıraktı Mösyö Sprag kıskanç: — Seni gidi, kızlar ağası, seni!, Üstü aranma- nın hiç te hoş şey olmadığını biliyor musunuz? | Bengtson: — Nasıl? Üstü aranmak mı? Ne demek istiyor- sunuz? Diye şaşırdı. — Ne, bilmiyor musunuz?... Bir şey çalın: Filip tö bir çok satıcıların üzerlerini aradı Bengtson basma örnekleriyle meşguldü: Bu son günlerde de hırsızlık vakaları fazla- laştı. Siz de bu fikirde değil misiniz Mösyö Sprag' şık adi basmanın üzerinde parlak akisler ys- pıyordu. Tamamiyle öyle, gibi: Bu'son günlerde hırsızlık çok arttı, Bu defa kabak ihtiyar Filip'in başına patlıyacak galiba... Erik elinden basma örnekleri bırakarak: — Kuzüm, ne oldu, Allah aşkma — Hani, san'at eserleri dair: şahıslara ait nadir eşyalar sergisi hazırlanmış hatırında ru? Bengison çok iyi hatırlıyordu: Bu serginin tan- zimi için ihtiyarla mühim bir de münakaşa yap-| mışlar, sonunda Erik haklı çıkmıştı. Ihtiyar çin. gere mlerinde olduğu gibi alacalı ve müba- ğalı bir şeyler yapmak istiyordu. Halbuki bu yer için Erik antika dairesinden empire stilinde Ir getirmiş, sergi eşyalarını bunların üzerine yerleştirmişti. Erik meraktan fazla, ihtiyarın için: “— Peki he aramışlar diye sordu. ye sordu hoşuna “gitmek ya|yok Sigortalı mı? Öyleyse mesele yok. Kimse bir şey kaybetmiş sayılmaz. Birdenbire Lillan'ın yaşarmadan a özlerini hatırladı. — Kuzum, diki altında tutulabiliyorlar? kçe aptallaşıyor! Sprag gülmekten katılıyordu: — Burada daha uzun zaman kalırsak, hepimi. ,2in olücağı odur, Hâlâ farkına varamadınız mı Bey Tazı? Bu sefer Bengtson hararetlendi: Filipin Lilian'ın aradığı an: düşünüyordu. Şidde Hele birisi Ninayı aramağa kalksınlar gör, «h boğarım. a da kim? — Size söyledim ya! Paskalyada evleniyoruz. İhtiyar sırıttı: . Doğru ya, sizi sımsıkı bağlamanın zamanı da geldi. Sözlerinde gıpta, hattâ haset vardı. Birdenbire Erik, böyle kendine ait sözlerden vazgeçti ve bas- ma ör zine bakmağa koyuldu. Puş hâlâ ora- masasının yanında duruyordu. Renkler, ipekliler, ve parlak kumaşlara karşı, bir kadın 8- lâka ve arzusu duyar, ve bu yüzden ruhunun de- rinlikletinde bir utanma hissederdi. Bengtson Puş'a döndü: — Haydi, ma anenin kızları nasıl oluyor da üyar Filip te ş, yatağı, Burada çocuğa ihtiyaç | İhtiyar da masaya İüstünden kumaşlara bakıyordu. Erik, Mösyö Sprag'ın eline, rakam ve şifrelerle dolu bir kâğıt uzattı ve profesyonel bir eda ile: — Her vitrin için 12 metre lâzım, dedi. Siz her halde yeşil basmayı seçersiniz amma, ben sarısın Meya tiyar, Bengison'un gözleri önüne serdiği iki İrenge baktı: — Siz hiç bir sev anlamıyorsunuz, delikanlı! Yeşili seçmeli (Arkası var) aklaşmış, gözlüklerinin | deği yıklı 2 — Ters okunursa: Arala- mak 3 — Bir harfi değişirse: Ce- ini edatı - Babarın yarısı » Ordu 4 — Istida - Bir isim 5 — Orta tahsil müessesesi - Kaide 6 — Yunanistanın eski seliki - Bir harfi değişirse: Araya olur 7 — Osmanlıca: Su - Ters okunursa Sayı - Uymaktan emir ö'Ters okunursa: Acele eden 9 — Bir burun. Yukardan Aşağı 1 — Parça parça etmek 2 — Bir kıta 3 — Yunanistandadır - Bir harfi de irse: Senat 4 — Bir renk - İ Mezenin yansı - Harflerin yer- eri değişirse: hap olur $ — Ters okunursa: Mah zur 6 — Ters okunursa: Bermu- arflerin yerleri değişirse: Bulur olur 7 — Bir edat - Dey nek - Erkek 8 Hanende 9 — Müsvedde yapan. EVVELKİ BULMACA — So) Sağa: | — Mehmet -Mi2— Ulu - Reşat 3 — Harita 4—A- Ii - Emval 5 — Ref - Süngü 6— Eme - Cephe - Az 7 — Lag 8— Amelü - Dam 9 — 'Ti

Bu sayıdan diğer sayfalar: