20 Nisan 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

20 Nisan 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— w.4.190 Libyadaki Alman taarruzu tevak- kuf etmiştir, Her geçen gün İngi- İere mukavemetini arttırmaktadır. İngiltere ve Amerika bükümetle- Ti, İspanya ve Fransa hükümetle Tinin mihver tarafına daha fazla Kaymalarına mâni olmak için, ba iki memlekete şiddetle muhtaç ol- 'dukları gıda maddelerini vermek- tedirler, Fakat İngiltere ve Ame- Tika, Fransa ve İspanya hükümet- derinin hakiki niyetleri hakkında gaflette bulundukları zannedile- mez, Sicilyadan Trablungorba 'Tu- Bus yolu ile Alman askerlerinin Esçirilmesinin ve Fasta Almanlar tayyare ve denizaltı üs- İeri tesisinin General Weygand'n haberi ve müssadesi olmuksızn Yapılabileceğine akıl ermez. Alman Hazırlığı: ingiltereye büyük dar - beyi indirmek için hazırladığı tatbiki için geniş mikyas ta hareket ve teşebbüse geçtiği hi gösteren hâdiseler gün geç- çoğalmaktadır; Amiral Darlan, şimali Afri - ka limanlarındaki harp gemile- e Toulon'a getirmek iste - Almanlar Fransız Fasında ida Yeyi ellerine almak üzeredir - ler: Bu memlekelin Atlantik Sahillerinde tayyare ve denizal- Wi üsleri tesis etmektedirler, Fransa ile Fransa Afrikası a- Yasında seyrüsefer, Almanların emri üzerine ve Ispanya hükü- Meti ile mutabık kalınarak Vi- #i hükümüeti tarafından yeni - vâsi mikyasta tanzim edil - "mektedir. Serbest Irlânda hükümeti, In gillerenin üsler elde etmiye te- #ebbüs etmeleri ihtimalini dü - Sünerek Uister hududunda 70. il asker tahşit etmiştir, Amira) Darlan, Vichy hükü. Ma illetler Cemiyetinden Sekilmiye karar vermiş olduğu- li cemiyetin Genelsekrelerii - Bite bildirmiştir. İngilterenin büyük elçisi Sa- Mul ilonre, İngilterenin deniz a ve hava kuvvetleri ku - Mündanlarının akdetmekte ok “ukları çok mühim toplanuya i elmek için Cebelitarıkta iştirak birkaç gün daha kalacaktır. k Bu haberlere ilâveten, anlardaki ve Libyadaki va, Yetleri de gözünlinde bulundur. Uğumuz takdirde, Ingilterenin | 9 kadar müşkül bir vaziyet i- bulunduğu ve ne kadar Muhtelif cephelerde mukavemet *İmek mecburiyetinde kaldığı Fakat Ingiltere, Fransa hezi- | Meti ve Dunkergue ricati esna- Sada böyle çetin bir imtihanı Mmuvaffakıyetle geçirmişti ve Müthiş ve sürekli hava bom - İardımanlarına, denizaltılarının tahribatına karşı da muvaffaki HEM KADIN, İ| Sadece Neyyire imzasiyle İz: irden mektup gönderen sayın “okuyucumuz, “bir insan hem lin, hem erkek olur mu?,, di- Soruyor... “lim, hem erkek olabileceğinde bhe yoktur. Bir rivayete göre, le insanlar zannedildiğinden 4 fazlacadır. Fakat nasıl? Bski Yunan efsanesine bakı- , güzellik tanriçesi Venüs ile tb tanrısı Merküs'ün çocuk- da bir peri kızı *kat delikanlı pek hasarı oldu dan zavallı peri kızı onü bii de zaptedemez, nihayet en bü tanrılara yalvarır, onlar hı delikanlının vücudünü peri nin viendüne yapıştırırlar ve Zamanda kadın ve erkek o- İnsan yücudü böyle meydana pker.. Bu efsaneye, tabii, İnan- ir, fakat efsaneye göre, ik bir arlistin o mermerden Mnis olduğu. bir peri kızı ka- tilzel ve bir delikanlı kadar heykelin, hiç olmazsa, görürseniz efsanenin büs- yalan olacağını iddia ede- TA ABONE BEDELİ a N Türkiye Ecnebi | Türkiye Ecnebi Adren değiştir. | 1400 Kr. 1 sene 2800 Kr,| 800 Kr. 3 Ay 800 Kr, 125) Keş, o 750 , 6 Ay 1500 ,, | 180 TAY O, yetle mukavemet © etmektedir. Ve en nihayet Amerika yardı - mu gittikçe daha milesyir bir Şe- kilde gelmektedir. Bütün bu sebeplerden dola - Dü yı İngilizler vaziyetten | bedbin unyanın görünmemekte ve Atnerikanın Ze a yardımı ile icap eden muhtelif Siyasi tedbirleri almaktadırlar, Manzarası keyay Imanyanın bu yaz içinde Bir insanın ayni zamanda hem | g, ibyadaki Alman taarruzu tavakkuf etmiştir. ler geçen gün İngiltere mukaveme Uni arturmaktadır. Ingiltere ve Amerika hükü - İspanya ve Fransa hü- erinin Oeihver tarafma kaymalarına mâni olmak için, bu iki memlekekin şiddetle muhtaç oldukları gıda maddelerini vermektedirler, Fakat İngiltere ve Amerika mn, Pransa ve Ispanya hükü - metlerinin hakiki niyetleri hak- kında gaflette bulundukları zan nedilemez.. Sicilyada Trablus - in Yasta Almanlar tarafından yare ve denizaltı üsleri tesi nin General Veygand'ın haberi desi olmaksizin yapıla bileceğine al Bunun içindir ki, İngilizler Akdeniz filosunu yeniden tak- viye etmişlerdir. Yine bunun içindir ki, Amerikan mahafili, Asur, Yeşilburun adalarında, Portekiz Ginesinde Amerikalı ların üsler temin etmesi İ mundan bahsetmekte ve Porte- kiz hübkümeti ile diplomatik yollarla bir anlaşma temini ka- bil olmadığı takdirde, Ameri - kanın bu üsleri cebren işgal et- mesi zaruri olduğunu söyle » mektedirler, Rumen Petrolleri: ! uyün birçok kimselerin kendi kendilerine sor - dukları ve mukni cevap bu: lamadıkları bir sual v “Romanya petrolleri İngiliz ha va kuvvetleri taralından ne - den bombardıman edilmiyor?,, Romanya petrollerinin Al- manya için hayati ehemmiyeti olduğuna göre bu kaynağı tah- rip için yapılacak her fedakâr - ık İngiltere için, yerinde sar - #edilmiş olacaktır, Esasen Ingiltere, Alman kıta ları tarafından işgali üzerime, Bulgatistanla siyasi münasebet- lerini kestiği sıralarda, başta İn- gillerenin Sofya sefiri olduğu halde birçok İngiliz şahsiyetleri ve tay- ve matbuatı, bu petrol sahala- rının bombardıman edileceğini söylemişlerdi, O zamandanberi bir buçuk ay geçmiş olmasına rağmen bu işin hâlâ yapılmainası, tabiatiy - le hayret uyandırmaktadır. Bunun hakiki sebebini tabii Tngiliz erkâmharbiyesi ve hü - kümeti bilir, Biz anak bazı tahminlerde bulunabiliriz. Ru hâdise, mantıki olarak, bu işin güçlüklerle i- yarelerin bu sahala- Ta kadar gitmesirdeki iü ler: Filhakika İngilizler, şarktaki esaslı hava üssünün Gi- | rit adasında olmağı icap eder, Burada Romanya petrol mınta- kasına kadar mesafe takrıben (Sonu 5 inci sayfada) HEM ERKEK... yanlar da, bem kadın hem de erkek demek olan hünsa insan- ların bulunabileceğini inkâr et- memislerdir... Hünsaların en ç0- Eu elbisenin altında - görünüş” te erkek gibi olur, kimisi de ka- ın gibi... Görünüş hangi tarafta ise, kimisi bir kadınla evlenir, kimisi de bir erkeğe varır. ivacın saadeti her vakit uzun sürmez. İlkin erkek nen eş sonra kadın olur, kadın rörünen de erkek ol eki eş sesini cıkarmazsa| iklikten baskalarının ha- beri olmaz. Hünsa İnsanlarm xannedildiğinden daha zivade alduğunu haber veren hekimler de, eslerinden biri öyle olan aile ler arasında öleki esin ses çıkar. madıklarını ilâve ederler. vi kin Bununla beraber, hünsalar a- rasında - eş ses çıkarmadığı hal» de . kendileri densizlik edenler de olur: Meselâ İlk İ bir kızla evlendi idan kadınlığı galebe ettiğinden İ başka bir erkekle evlenmeğe kal- Kisir... Büyük bir hekim tarafın» dan erkek diye teshis edilerek cocuk babası olduktan bir zaman sonra, bir erkeğe vararak cocuk “fen n eitenl afennave İnanımı. annesi olan hiri hünsalar tarihin- ane elmali, TAN Haftanın Musahabesi Unuttuğumuz Bazı Eşya ocukluğumda yetişip de şimdi artık hiçbir yerde rasgilemez olduğum bazı eşya - Yı ve bu eşyaya ait teferrüst hayalen gözden geçirmek arzu - sunu duyduğum günler çoktur. Mazinin fazla tahassür vermi - yen zararsız, değersiz safhaları- na zihinden bakış, can sıkığı za manlarda tam bir ferahlama te- min etmiyorsa da, ne olsa, azıcık oyalamaktan da geri kalmıyor. Fikrimce beynimizin de, kı midemiz gibi, bazan bir ir dak serin suya ihtiyacı vardır. işte, o hafif hatıralar, dimağırmı- Zı memnun etmek itibariyle bö; le, bir kadeh ışıklı gu yer ö çer. Kafatasımız, kurak ve çat- İak bir temmuz toprağı gibi ©- nu âdeta zevkle emer, yumuşar, az ve geçici de olsa yine nisbi bir rahatlığa kavuşur. Mademki fikrimizi su teşbi - hiyle anlatmıya kalkıştık size evvelâ fıçıdan bahsedeceğim, Es kiden, her kınlıp dökülmiye mü $ai* eşya gibi damacana dahi de- delerimizce Tağbette değildi; su, membslardan fıçılarla getirilir - di. Faksi ben, eski zamanm iyi ve kötü her âdet ve usulüne candan bağlı, mutasstp bir ma- Ziperest olmadığım cihetle bura- da fıçı methinde bulunamıyaca- Bim. Fıçıların birçok mahzurları vardı: Evvelâ, içlerinde su kal mazsa kuruyup bir kalburdan farkları kalmazdı. Nitekim, pek iyi hatırlarım, bu vaziyete dü - şen fiçıları, ara sıra, şişsin diye havuzlara atarlardı; ben de bir deynekle onları sağa, sola iter, gemi yerine yüzdürürdüm. Ba- zan, bakardım, üstüne kurbağa lar çıkmış, aç ve takati tüken - miş kazazedeler gibi hareketsiz gözleri baktıklarını görmez bir halde, mütevekkil duruyorlur... Havuza tekrar stlamalarına mey den vermeden, fıçılan üzerle » rindekilerle beraber yine yüz - dürebilmek.. Bu, keyfine . do- yamadığım bir eğlence idi, ya - zık ki, her eğlence gibi, uzun sürmezdil!, kinci mahzur: Fıçılarda su bırakılamazdı; zira bu suya biraz sonra'yeni yıkanmış tahta ev kokusu sinerdi. Fakat asıl mahzur tıpalarında idi. Biri üs- tünde, öbürü yanında, yani bi - rincisi hava vermek, ikincisi bo- şaltmak için açılmış olan vw lere tam uygun tıpa yoktu. Su- cular veya uşaklar, o tahta bpa- lara, ellerine geçirdikleri pa - çavraları sararak suyu, sızmaz hale getirmek mecburiyetinde kalırlardı; binaenaleyh bütün su murdar olur, mikropla dolardı. Nasıl olur da o titiz hanımlar bu na müsaade ederlerdi? Görenek denilen şey ekseriya her endişe- nin önüne geçen bir körlüktür. Su membalardan böyle fıçı ile getirilirken şehirdeki çeşmeler- den evlere kırba ile ve sakalar vasıtasiyle taşınırdı, EN İİ uğün fıçıyı şarap, sirke, bira vesileleriyle yine kul Janmaktayız ve görmekteyiz. “Kırba,, ise artık büsbütün w nutulmuş, istimalden | kalktmş münasebetsiz bir kaptır. Simsi- yah, Sırılsıklam bir tulumdu; yine bü derinin uzanmış kısmın dan teşekkül eden dar bir ağzı vardı; saka onu Sırtına VUTUT, fakat rütubeti ciğerlerine - mesin diye de yine deriden yelek giymeyi ihmal etmezdi Çeşmeye yanaştı mı, kırbanın ağ zım musluğa yanaştırır, doldu - Tur, sonfa bü ağa kıvırır, bıngıl bıngıl şişmiş olan tulumun, yâ- ni kırbamn üst kısmına, su bi- zasının yukarısına bir iple “a - kardı. Kırba, sevimsiz, hattâ içi çı - karılmamış bir işkembeye ben- zemek itibariyle çirkin bir şey- di amma hem doldurma, hem boşaltma cihetinden pek pratik- ti; sırttan indirmiye, elde taşı - mıya, başkasının yardımına lü- zum bırakmazdı. Saka, eve gi - rince küpün kapağını kaldırır, kırbanın ağzını çevirdi mi, sü, kısâ bir müddet zarfında lok lok Bu deri kaptan toprak ka- ba nakli mekân ediverirdi. On - Ve Âdetler Vİ an | Re fik dan TEN tebeşirle kapı pervar na çi kten başk, ülenieüi, © vr ayi kaplarından sonra eş- ya taşımıya yarıyan da bir takım kaplar vardı ki, nesli tükenmişlerin başında evvelâ “harar,, gelir. Harar, sert tüylü seyrek dokunmuş, yürük çadırı kumaşından kocaman bir çuval di; göç esnasında hemen hemen münhasıran şilte konmuya yarar dı. Hararsız kibar göçü olmazdı. Sayfiyeye taşınma veya kışlığı Gönüş zamanı hararlar dolaptan Çıkarılır, içlerine şilteler tıka ba $a yerleştirilir ve ağızları çuval dızla dikilerek öküz arabalarına yerleştirilirdi. Bazan, yolda, t6- kerleklörin veya sırıkların tema #iyle bu hârarların delindiği, yendiği de olurdu; onun için - dir ki, üç, dört senede bir, un - lar tamirciye gönderilir, örülür, yine yerlerine istif edilirdi. Za- man ile hararın yerine Avrupa mamulâtından bezler, bilhassa Amerikan bezi kaim oldü. eybeyi Bu kap, daha ziyade at ve eşek sırtındaki nakliyatta kullanılırdı; sırtta da taşınabilir di amma pek köylü ve leblebici işi olurdu. Istanbulun ufak s- nf ahalisi, gündelik eşyalarını hepimiz biliriz. nakil için gayet ince hasırdan örülmüş, iki kulplu, pek zarif, pek hafif, ayni zamanda daya rıklı zenbiller kullanırlardı. Zen bil, yayan gidenlerin eşya çan- tası idi; merhum Zenbilli Ali Efendiye evrak dosyası ve posta kutusu vazifesini de görmüş - Londradaki Sıhhiye Otomobilleri Bg” İngiltrede en mü- him cephe verisi ekip. lerinden biri de Yaneinlar» dan yaralı top- lıyan sıhhiye 0. tomobilleri eki. bidir. Bir İngi- liz gazetecisi, bu ekibin subele, rinden birinde geçirdiği bir ge- ceyi; gördüklerini ve İşittikle- rini söyle anlatıyor: “Bir o mektebin bahcesinde kum torbalarından vapılmış bir sığınakta sekiz kadın: altı er. kek oturuyorduk. Kapının ö- nünde subenin tekmil motörlü vasıta ekibini teskil eden yedi sıhhiye otomobili, alti otomo- bil ve iki tane de otobüs duru. yordu. Harbin ilk günündenberi ka- saba OAlman tayvarelerinin muhtelif hücumlarına uğramış fakat her seferinde Yardım e- kiplerinin kuvvetli eli hissedil. mişti. Yerimizde oturürken. iki genc, bir senedenberi bu işteki tecrübelerini anlatıyordu. Bir tanesi: — Bir gece, dedi; bir kaza mahalline varabilmek icin bizi tepemize kadar saran bir ateş duvarının slevleri icinden geç- miye mecbur olduk. Hicbir ye- rimize bir şey olmamıstı. Arkadaşı söze atıldı: — İşin tuhaf tarafı, dedi; benzinin ateş alması ihtimali hir aklımıza gelmedi. Ben Dan. Halid ereesaanmenan tu! o Çoktandır göze görün - mez oldu. Şimdi file veya de- nize gidenlerin elinde gördü - ğümlüz gibi su geçmez bezden yen saklar tercih ediliyor. nbilin âdisine kazevi denir; pirinç, Mısırdan bunlar içinde gelirdi. | & #K ek nadirleşen bir şey de enfiye... Babam, eski Mısır çarşısı ci - varında ara sıra bir küçücük dükkâna uğrar, kalın kurşun kâğıtı paketlerden, isimlerini sayarak muayyen dirhemlerde enfiye alırdı. Ertesi sabah bu iri kıyım tozları pembe (Sabah) gazetesinin üstüne yayar, su ve pek az miktarda Atkenson ko- Jonyası serpiştirdikten sonra bir gümüş kaşıkla iyice karıştırır, uğar, yoğurur, ezer, tekrar ku- bartır ve topruk bir kavanoza koyardı. Hatırımda kaldığına göre kapağını örtmeden önce, ka vanozun üstüne, enfiye nemli kslsın diye yaş bir tülbent yer- leştirmeyi de unutmazdı. Bu muamele esnasında ben hava - sından aksırırdım, o gülümserdi. Hoş, babam reji sigarası da içmezdi, zevk ehli idi. Iskeçenin en nefis tütünlerinden getirir ve sigaralarını evde yaptırtırdı. Amma kendisi sarmak, yahut Bönmarşede satılan el makine - leriyle bizzat yapmak Suretiyle değil! Eve iki usta yahudi gelirdi; Selâmlık tarafında vir oda ayrı- ır, ortaya bir boş masa konur, tütün sargıları açılır, harman ya pılar; sonra balis pirinçten ma- mul Job kâğıdı ile bu ustalar, verilen nümuneye göre ve beni hayrete düşüren bir süratle st- garalan sarmıya başlarlardı. O ne elçabukluğu idi... talonlarımızın ateş alacağından fena halde korkuyordum. Ne ise kazasız. belâsız gideceğimiz yere vardık. Birinci genç burada yine sö- z€ karıstı; — Evet menzilimize vardık, amma, dedi. Asıl iş burada tu- haflastı, Aradığımız yaralıları bulduk. Beraberimizde getirdi. Bimiz sediveye İlk varalıyı koy duk. Fakat gelcörelim, sediye hararetin tesiriyle o kadar kız- mastı ki, elle tutmak imkân ha- ricindevdi. Ovalanmıya vakti .. miz voktu. Zira düsman tav - vareleri kafamızın üzerindev. di. O yaralıları nasıl tacdık bir biz biliriz, bir de Allah... Bu ekibin her subesinde 43 ile 68 arası kadın ve 25 erkek çalışmaktadır. Her biri J? saat müddetle iş görürler, Günde birkac nöbet değistiklerine gö. re, hepsine uvku vakti kalıyor. Eöer vardım istasyonundaki telefonların telleri bozulur de keza mehallerini bildirmek im- kânı kalmazsa, ihtiyat olarak tutulan cocuklar, motosiklet - lerle derhal istasyona, koşturu- Tur. Yardım İsi piri Kiye bir hususiyeti de burada İş gö- ren kadın ve erkeklerden maa. da, diğer bir ücünü yardımcı - larının da köpekler olmasıdır. Her şubenin birkac (oköneği vardır. Gayet büyük bir itina ile bakılan bu köpeklerden ka- za mahallerinde enkazların al. tından koku alarak cesetleri bulmak hususunda istifade edi- Tir. serilişi, tütünün doluşu, kola ile yapıştırılışı ve sigara halin- de bir tarafa yığılışı seyre iâ yik bir marifetli. Fakat yahudi. ler odada kendi başlarına, yalnız bırakılmazdı; emniyetli bir a - dam gözcülük ederdi. Zira işle- nen tülün, öyle piyasada temin: mümkün olan matalardan de - gildi; dirheminin bile zayi edil- mesine rıza gösterilemezdi. ç, dört senede bir eve ge- tirilen ustalar arasında bir de ihtiyar kürkçü hatırlıyo- rum; kulaktan atma fakfon göz- lüğünün burun üstüne gelen kemerli yerine, zahir dine veya nasır yapmasın diye bir bez parçası mzronğ, dalma Hel GEZ üstü dolaşan bir acayip adam. Kadınlara ve erkeklere mahsüs cins elns kürkler, birer birer, ye Te, bir beyaz yatak çarşafının üstüne yayılırdı; kürkçü bum - ları pek dikkatle evirir, çevirir, düşünür, sonra bazı parçalarını yakadan eteğe, önden sırta ge - çirir, diker, tarar ve icap edi- yorsa kaplarını da değiştirir, ye nilerdi. O devirde kürklerin tüylü ta raflarını kadınlar dahi, kürklü erkek paltolar gibi iç tarafa ge- tirirler, o şekilde giyerlerdi. Se dece kürk kol kapaklarından ve yakalarından bir miktar sark mak suretiyle cinsini belli eder- di. Yalnız yeşil ördek başı kürk lerin dış tarafa getirilmesine cevaz vardı. Bunların en mak- bulü de Bosnadan gelenleri idi en müm makasına o ka - dar yetişmedim ki, Mek- tebi Sultânide elime verilen İransızca bir kelime kitabında bu isme rasgelince şaşaladım. B umakasın uzun uzun, şın mumları kesip küçültmek için kullanıldığına hükmetmiş - tim; fakat sonradan öğrettiler; i * mumunun icadın - dan evel fitiller kendiliklerin - den bükülüp yanmak suretiyle küçülmezlermiş; slevi artıp is vermemesi için ikide bir, o fitil leri kesmek lâzım imiş; kesilen parça da makasın yanındaki w- fak depoya düşer, el ve şam - dan kirlenmezmiş.. .Yani çok faydalı, kullanışlı bir âlet imiş! ahve çömleğine yetiştim 'eniler;: “Bu da medir, diyecekler, kahve konmıya mah sus bir kap mı?,, Hayır, gayet münasebetsiz ve sıhhat kaide - lerine uymaz bir şeydi; su dolu bir çömlekti; telveli fincanlar bunun içine sokulur, gır gr €ır yıkanır, tertemiz tülbentler- Je kurulanır, sözüm ona temiz- lenirdi. Asıl tuhafı şu idi: Tel - veler biraz sonra öyle dibine gn görünmez olurdu ki, çöm ğe baktığınız zaman o yüz ki- şinin artığını yıkamış su henüz pınardan getirilip konmuş Ka - dar berrak görünürdü! Mazmafih o telveler kurutu - Yup tekrar kahve yerine kulla nılmazdı. Şayet o usul baki kal mış olsaydı bugün bir cins ha- lis kahve çömleği kahvesinin aranıp satın alınması pek müm - kündü. Di yuz ki, esi in İyi 4 de ver m da... Gelecek nesillerin yarın bizim devir için verecekleri hüküm de böyle o- Jacaktır. Toplantılar Davetler : Fenerbahçe Klübü Başkanlığından Pazar günü saat 1030 da umumi yet içtima yapılacağından, mezkür günde müessis üzanm teşrifleri, Beşlktap © Malkevinden: Evimizde şimdiye kadar verilmekte olan İngi- lizce derslerine Sah, Çarşamba ve Perşembe günleri 5,30 dan itibaren devem edilecektir. .aasananaeasaaaaaeeee LÜKS TELGRAF KÂĞITLARI BAYRAM ve her türlü tebrikleri- nizde Çocuk Esirgeme Kurumunun nefis bir surette hazırladığı telgraf kâğıtları ile göndermek için müsved- denize iks yazımız. telgraf ücretin- den başka vereceğiniz 15 kuruşla ço- cuklara yardım etmiş ve mühatabi- nıza zarif kâğrtlarla telgrafınızı gön- dermiş olursunuz, Galip Sayılır Bu Yolda Mağlüp! giri mahallenin bir hususi syeti var: Hem şehir, hem iraz kır. Evin ard cephesi çıkışlı tepelere nazir, arka” dan görünen geniş bahçeli sey- rek evler, bir çiflik dekorunu hatırlatıyor, Bazen bahçenin yük isek duvarından bu kır manzarası ni seyretmek hoşuma gider, Dün setin üzerine oturdum. Çöplük- lerde tavuklar eşimiyorlar, ördek ler, yassı gapalariyle su birikinti. lerini eliyorlar, Her - tarafta bir vaz kokusu var... Tavukların orta'ında ufak te fek, çil bir horos... Müteyakkız dolaşıyor. Mavi berrak semayı lekeliyen bir karga, bir çaylak ona hemen bir Çidârm) verdi, rılan bir solucan i giriyor. : Çöplüğünün sahibi olan bukü cük hayvan hem tnağrur, hem mesut! Onu keyifle seyrederken İ bitişik bahçeden btşka bir horos İsesi işitildi. Çöplüğrün sahibi ba- şını azıcık bükerek *esin geldiği tarafa kulak kabarttı, Iki bahçe yi ayıran çitin üstünde bir kanat çarpıntısı oldu yerden yapma, bodur bir yabancı horos çiti af evvelâ yerden gayasiyle bir bp alarak, sonra da kanat süpü- | İhorosa meydan okudu. Çöplüğüne tecavilzü gören w- fak hayvan ense tüylerini kabar- tarak bir şimşek gibi atıldı, Kom şu horos kaviliğine güveniyor, bir İarbe İle hasmını mağlüp #deceğini sanıyordu. Fakat (çil) in sık tokatları göz açtırmıyordu. Gözleri kanlanmış, başı İleriye doğru uzanmış dövüşün zevkiyle serbes vuruyor, vuruyordu. (Bo- dur) çiti kollıyarak gerilemeğe saşlamıştı, Bütün kümes hayvan barı sanki dövüşü seyrediyorlar- oplanmışlardı. irden bire gazasiyle has min gırtlağından tuttu, narin fakat çelik pençeleriyle kafasına do; üst üste iki mâ yerle; Ürü ler) serssnledi, Bozme nu çarpıtu. Ezilmiş gırtlağından çutlak bir “grüüâk,, koyuverdi, son bir gayretle kanatlarını a; ik çitin üstüne fırladı, Ğİ) Sirahına bakındı hemen Sini € rerek 0 âTİbir gübre yığınının üstüne sıçıra dı, muzaffer bir nâra atta, Bu sese çitin yan tarafında açık duran bir kaptdan başka bir ölüş cevap verdi. Deminki bodu- run iki büyüklüğünde siyah benekli kart bir horos göründü. Ayaklarındaki urun, sivri mah» muzları orta çağ kılıçları gibi kıy rılmaştı. Çil bu yeni hasmının pehlivan lar gibi peşrev vurmasına mey- dan bırakmadan uçar gibi bir İsüratle üstüne saldırdı. Kapiştı- lar. (Benekli) nin darbeleri (Çilji sıçratıyor, yoruyordu. İnce sert syaklarile vurduğu tokatları has- darbelerle karşılıyord İibğindan sızan kanlar, sölan yele si gibi ürperen boyun tüylerini kırmızıya boyanıştı, Beneklinin kıvrık mahmuzları cesur hayv nm vücüdünde ağır yaralar âçi- yordu. Artık sarımtırak tüyle- rinin üzerinde kırmızı lekecikler görünmeğe başlamıştı. Ust üsle vurduğu süratli darbelerle (Be- nekli) yi hücum ettiği yerden öriye geçirmemi; Karşısın- tabir demir külçe ağırlığiyle dövüşen ve kendinden belki yüz defa daha kuvvelli olan düşman- dan yılmıyor, gagasiyle, kanatla» riyle, pençeleriyle tarnaklariyle müdafaa ediyor ve (Benekli) yi ör adım ileriye geçirmiyordu. (Çil) in yediği mahmuz darbe: sinden gagasının yanında bir ya- ra daha açılmış, bütün vücudu Kırınızı bir yumak haline gel işti. Kan sızıntılarının gözleri» ni kapamaması için başını silke liyordu... - Her çarpışmalarında xopan tüyler kızıl kar taneleri gibi uçuşuyorlardı, (Çil) için bu şerefli savaşı seyre datmışlım. den çağırdılar? Yemek hazır! Bunu bir fırsat bildim; hemen kalktım, Dövüşün neticesini öğ renmek istemiyordum. Eve doğ ru gelirken döndüm bir kere daha baktım: Demin kaçan (Bodur) cilin üzerinde tünemiş, bekliyordul. Takvimci Askerlik İşleri Şubeye Davet Eminönü Askerlik Şubesinden: Lise ve daha yüksek okul mezunu lesi tekemmül etmiş olatı kus askeri ahliyetnamesi olmı- yünlarla yüksek askeri ehliyetname- #i olanlar, 38 Nisan 941 tarihinde ve» dek subay okuluna sevkedilecekle- rinden şimdiden sabeye gelerek ka- yıtlarmı — yaptırmaları gelmiyenler hukkında kanun! iakibet O yapılacağı ilân olunur. 2 kin sesler çıkararak dişilerini ça. © 3 1 şi N d a J 3 3 ! i < m Çi bi mn iğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: