5 Nisan 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

5 Nisan 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: ULUNAY , Rasgeldiğine halinden şikâyet! ediyordu. İ — Halimi görüyorsun ya... Ken dileri lüks otellerde, villâlarda Yaşıyorlar... Beni'böyle aç taksir! süründürüyerlar.. Onları da gö- #ürüz!, Bunu işitenler, kaç defa kat kat elbise, çamaşır, şapka, potin göndermişlerdi. Cici bey paketleri açmadan bunları eskicilere götürüyor, der- hal paraya tahvil ediyordu. Niste karnaval mevsimi “Çakıl 1sş palas” ın müşterilerinin yüz“ lerini güldürürdü. Belediye, tan- zifat ve eğlentiler için amele kad- yosunu genişletir, o zaman şehir- de ne kadar işsiz, güçsüz, serseri Var ise hepsine iş verirdi. Bu mevsimde Nise dünyanın her tarafından ziyaretçi gelir. Eğ. lenliler başladığı zaman karnaval arabalarının üstünde etrafa neşe saçmak için zıplayan, tepinen &- damlara ihtiyaç vardır. Bunlar öğleden sonrs geniş ya- kalı beyaz soytarı esvapları giye- rek geçit resminde arabaların üs- tünda bulunuyorlar, sabaha karşı — da süpürgeleri alarak sokaklarda- ki konfetileri süpürüyorlardı. Cici beyin karnavalda işi buy- du. Giydiği beyaz palyaço gömle- Âi yarım sast sonra toprak rengi- ni alıyor, akşama doğru da kir- den ve terden siyah paftalı bir kumaş oluyordu. Eğlentilerde Cici bey başındaki sivri külâhı, kocaman burnu ile bash basına bir şaheserdi. Ermeniler onun kim olduğunu öğrendikleri için onu: — Prens! Diye çağırıyorlar ve bu isim ağızdan ağıza yayılarek herkes bu külâhlı, soytarı kıya- fetli, vaktiyle Boğaziçi yalılarının önlerinde rumların oynattıkları kuklalara benziyen, kır saçlı a- dama haykırıyorlardı: — Prens! Prens! Prens! * * Go bey Nisten sıkıldı, Pari. gitmeye karar verdi. Yi- ne tanıdıklarından birinin verdiğ; az giyilmiş bir kostümü eskiyi götürdü. Gayet geniş paçalı bir| pantalon, kısa bir ceket ve kena-| rı enli bir İspanyol şapkasiyle de. Risti. Üste yüz elli frank aldı, Onu bu kıyafette görünce ser- seriler bile tanıyamadılar. — Boğa güreşçisi mi oldun? — Madride mi Cici bey? İ Diye sataştılar. O: —Ne var ulan? maylaba m| rsunuz” Diye çıkıştı, Kıya- pek beğeniyordu. Bu sip kılıkla bir kaç gün Niste dolaştı. Pantalonun geniş| paçalarından bir bakıma göre memnundu. rin perişanlığını göstermiyor, ka- sutun gibi inen düz bacak- İariyle Cici beyi fil ayağı takmış bir kargaya benzetiyordu. Fakat hizli yürümek icap ettiği zaman mütemadiyen yelpirdeyen bu iki geniş kumaş parçası birbirine do- lanarak yürümesini güçleştiriyor larda, Cici bey bununda çaresini buldu. Hızlı yürümek icap etti- © Bi zaman daima cebinde bulun- urduğu iki ip parçasiyle pa larını bağlıyor. Varacağı ye: yaklaşınca ipleri çözüyordu. İyal ievazımı olarak o eskiciden beş franga bir şemsiye aldı. Bir sabah geniş Ispanyol şap- Kası başında, paçaları bağlanmış, semsiyesi elinde Paris yolunu tuttu. Trenle mı? Hayır. Otokar- a ma? Hayır. Cici bey Parise yayan gidi- yordu... . Gündüz yürüyerek, gece ba- zan kırlarda, yağmur yağarsa jandarma karakollarmda yata- rak, çiftliklerden ekmek dilene dilene tam iki buçuk ayda Pari- se geldi. Büyük şehrin kapısına gelir gelmez gözlerinden ziyade has- sas burnunu kullanan cins bir zağar gibi bu medeniyet payi- tahtman sefalet kokusunu Uzun Uzun kokladı. Ondan sonra (Sen Mişel) e doğru yürüdü. Bir hafte sonra şehrin serserir isre melce olan bütün kovukla- rını öğrenm.sti, steki meni buraya nisbet- yatak rşafının yanında m ei Kadar ulak kalıyordu. Parisin sefalet ordusu başka bir âlem, başka bir dünya idi. Sen nehrinin köprü aitlari bu retleri, çorba dağıtılan hayratla- Tı bir hafta içinde öğrenmişti. Cici bey pek güzel anlamı; danında Kloşar'ların vardı, Serserilerden başka kim- senin buraya yoktu. tahammül edilemezdi. Tezgâhın arkasında tavana kadar çıkan danarak imecbur oluyorlardı, beğindeki TTefrika No. 32 ki bir kere Kloşar denilen bu si- bifa kadar inmek, alçalmak ce- saretini gösterdikten sonra hiç bir iş görmeden senelercu yaşa- mek mümkündü. (Ser Mişel) de (Mauberi) mey- kahveleri esine imkân Çünkü pisliğe, kokuya raflar serserilerin bohçalerr, pa- ire ile dolu idi. aima tezgâhta “duran kuh sahibi bü İzan birer teki; ni kaybetmiş eski bir dilenci i- di. Topladığı para ile burasının peştemallığını satin almış ve Kloşar'lar arasında yeni bir ni- zam tesis etmişti. Serseri olmak şartiyle bütün müşteriler veresiye İsteğikl, kadar içerler ve bu sonsuz kredi- ye mukabil hepsi ellerine geçen parayı tamamen ona teslim e- derlerdi. parrış köksüzler olduğu gibi uğ- radıkları büyük bir aşk, büyük bir felâket yüzünden hayata küs kün adamlar da vardı. Arada on- lara aileleri para gönderiye-'ar, onlar da bu parayı bütün sefalet arkadaşlarma içki ziyafeti ver- mek için kahveciye veriyorlar. dı, Düklkânın araksında yatakha- ne vazifesini gören dar ve udun bir koridor vardı. Buraya yatok- haneden başka bir tabir bulmak lâzımdı; çünkü bir tek şilte ve yorgan yoktu. Dar koridorun bir |, Ucundan öbür Ucuna kadar ka- lr bir halat gerilmişti Yarım İrank omukabilinde ( serseriler yere oturup bu halata kollariyle abanmak suretiyle uyuyorlardı. Sabah güneş doğur doğmaz kahveci halatın bir ucundaki dü- gümü çözüyor, o zaman uyüyan- lar istinat noktası kalmadığı için oldukları yere çöküyorlar ve İster İssemez küfürlerle homur- uyümiya Okalkmıya Parisin gö- bu sefalet sergisi böyle senelerdenberi devam e- diyordu. Buralara ne sıhhiye, ne belediye, nede zabıta me İmurları uğrarlardı. Uykudan uyanan serseriler tez İgühta sabah kahvaltısı olarak aç İkarınlarma birer kadeh beyaz Şa- rap yuvarladıklan sonra etrafı- ina dağılırlar, ya ribtimlarda bit- lerini ayıklıyarak yahut ta u- mümi bahçelerde Sirsların üst lerine uzanarak eksik kalan uy* kularını ikmal ederlerdi. Cici bey, serserilik hayatmı İşrete müptelâ bir adamın akşam. cilık ihtiyacı gibi telâkki ediyor- du. Fakat diğerleri gibi tam profesyonel bir serseri değildi, A rada o muhitten çikiyor Btuval sivarında fiyatlarının ucuzluğu ile tanınmış Biyer şirketinin kahve dükkânlarına düşüyordu. Bu kahvelerden birine ekseriya zengin ermeni, Mısırlı ve Türk evlerinde çalışan aşçılar, uşaklar dadanmışlardı. (Arkası var) man hir yeğenim var. Sefillerin arasında kendilerini| & cemiyete bağlıyan rabıtıları ko Mehmetçik Kim ? enim, henüz sekiz yaşında bulu- Dün ak- şam, bu zeki ve mitecessis yeğenim ta- Seyrüsefer İşi İçin Alınan Yeni Kararlar Bslsdiye R Reis Muavini İzahat Verdi Şehrin seyrüsefer “işleri hak- kında Belediye reis muavini Lütfi Aksoy dün bir muharriri- mize şu izahati vermiştir; “ — 'Teşkil ettiğimiz seyrüsefer komisyonu toplantılar yaparak seyrüsefer izdihamını önliyecek tedbirleri almakta ve tatbik et- mektedir. Bu sreğda Taksim İle Yeni mahalle arasında geceleri o- tobüs servisi ihdas ederek sikâ- yetlere son verilmiştir. Otobüs biletçilerinden de şikâyet edil mektedir. Otobüslerin fazla yol. cu almamalarını temin için kon- trolleri sıklastırmış bulunuyoruz. Geçenlerde Kerestecilerde iki o- tobüsün istiap haddinden fazla yolcu aldığı ve bazı yoleuları bi- İet vermediği görülmüş, suçlula- rın ruhsatnameleri 15 gün icin a- lınmıştır. o Kaldırdan | ihtiyari tramvay duraklarından bir kaçı rın lüzumu tebeyyün edecek © lursa, tekrar tesisine çalışılacak- 'AN — Bize kalırsa otobüsle. ri seferden menetmek cezası, 0- tobüscü kadar halkı da müteessir eder. Bu ceza yerine otohüsçülye yüksek mikdarda para cezası ve- | rilmesi daha muvafıktır. BELEDİYEDE Şehir Meclisinin Dünkü Toplantısı Dün toplanan şehir meclisi ba- zı teklifleri alâkadar encümen- lere hâvale eltikten sonra sey- yar kömürcülüğün meni hak- lediye iktisat müdürlü- eğinin yerinde olmadı. ğı neticesine varmiş ve belediye zabıtasının nakliyat anbarlarına müteallik hükümlerini müzake- re etmiştir. Kabul edilen - yeni hükümlere göre gıda maddeleri- ni yapan, depo eden, satan mü€s sese sahipleri ve işçileri bürala” rı temizlerken gıda maddelerinin kirlenmemesini temin edecek tedbirleri “ttihaz ve tatbikine mecbur tutulmaktadır. Nâkliyet anbarlarında gıda maddeleri bu- Tanduğu takdirde bu maddeler- den gayri kabili nüfuz ve kapa- hu ambslâjle olmuyanlarınm bu| ambarlarda kapı ve pencereleri mazbut kürgir ayrr bölmelerde muhafazası mecburidir. Bu böl- melere gıda madelerinden baş- ka maddeler de konmıyacaktır. Şehrin meskün mmtakâlarında maden kömürü yakılan binalara nit hükümler müzakere edilir - ken üzalar muhtelif noktai na-| zarları müdafaa etmişler ve u- wümiyet itibariyle hiç birinin teklifi kabul edilmemiş, yalnız bu maddenin encümene iadesi- be ve lüzüm olduğu şekilde ta- diline karar verilmiştir. YEREBATAN SARAYI — Taymın üstündeki binalar s9- tin alınma müaroloerini bitir miştir. Yakında bu binaların yık- tırlmasma başlanacaktır. TAN Masrif Vekâleti 15 Mayısa ka" dar bütün mekteplerde imtihan- İsrm bitirilmesini alâkadarlara tebliğ etmiştir. Tlkokulların im tihan günlerini tesbit etmek için vilâyet ilk tedrisat meclisi önü: müzdöki çarşanba günü toplena- caktır. Bu sene ilkokulların ik- mal iritikanları Eylül ayında de gil, Haziran Iptidasında yapıla - caktır. Maarif Müdürlüğü tara- fından bü hususta hazırlanmak. ta olan karar projesi vilâyet İ tedrisat ineclisine sevkedilecektir Üniversitede Universitedeki imtihan günle- rini ve ders vaziyetini tesbit için Ankaraya giden rektör OCe- mil Bilsel bugün şehrimize dönecek ve Ankarada alman ka- Tarları dekanlara bildirecek ve profesörler meelis'ede İzah ode- cektir. Avrupadaki son harp vir ziyeti İle tahsillerini terkederek meleketimire'dönen talebelerin kaydediktikleri fakükelerdeki hu susi durumları yüzünden husü- si bir imtihan programı tesbit ©- dilmiştir. Bu talebelerden iktisat fakültesinin birinel smıfına kay- dedilenler 9 Nisanda Iktisat mev- zuundan imtihan edileceklerdir. İmtihan günleri talebeye bildiri MÜTEFERRİK; Pasif Korunma Kanununda Tadilât Dahiliye Vekâleti pasif korun- ma kanununun 10 uncu madde- sins bazı yeni hükümler ilâve sine lüzum görmüş ve bu hu- susta hazırladığı projeyi Büyük Millet Meclisine göndermiştir. Bu projeye göre, her hangi şe- bir kasaba veya müesesede Ya- zile alacak pasif korunma teşek- küllerinin bir aydan fazla faali- yetto bulunmaları icap ettiği tuirdirce bu teşekkillerde çalışa. câk “eşhas askeri mükellefiyet kanununun hükümlerine göre hizmete çağrılacaklardır. Bu da- vet Genel kurmay Başkerilığınıy” teklifi ve Tera Vekilleri heyeti- nin karariyle yapılacaktır. Bundan başka, vazifeden affe- dilmiş olan yaşlı yedek subaylar jgerek hazer ve gerek seferde pa- sif korunma teşekküllerinde va- #ileye davet edilebileceklerdir. Bunlar rütbelerine ait üniforma- yı taşıyacaklar ve ayni rütbenin maaşını alacaklardır. ORMAN YANGINI — Evvel jki sabah Beykoz civarındaki or- Imanlarda yangın çıkmış, akşam İ geç vakte kadar yandıktan sonra İfalye ve köylülerin gayretleri | Ingi sayesinde söndürülmüştür. Ya- nan orman miktarı henüz tesbit edilmemiştir. Yangının sebebi e malüm değildir. GOZLÜKÇÜLER — Gözlükçü- li hakkında Sıhhat Vekâletince hazırlanan yeni kanun dün sa- bahtan itibaren mer'iyet mevki- ine girmiştir. Bu kanuna göre, bütün gözlükçüler bir istida ile ikmal imt hanı | da Haziranda Yapılacak | Üniversite Rektörül Bugün Ankaradan Geliyor! Ankara 4 (TAN Muhabiri miştir, Iztisat ve hukuk fakültesi te-| lebesine verilmesi kararlaşlırı- | lan “Askeri ceza hukuku,, kon- #eranslar serisine dün de devam ilmiştir, 11 n cuma günü bu munzam dersin son konferan- sı verilecektir. Siyasal Bilgiler okulu profe - İsörlerinden Tahsin Adel. tarafın- dan verilmesi (o kararlaştırılan “ktisadi harp ve İktisadi bitaraf- iliki, mevzuundaki okonferimsla- ra dün de devam edilmiştir. Son ders 7 nisanda verilmiş olacaklır. Mesaiye hız verildi Tmtihanlar erken başliyâcağı İ- in Üniversite idaresi sınıf kü- phanelerinin ve okuma odala“ rının sabahleyin saat 9 dan 13 e, 14 ten 20,30 a kadar açık bülün- durulmasını o kararlaştırımıştır. Talebe, kütüpbarelerin kapan- ma saatine kadar Üniversitede kalmakta ve muayyen günlerde muayyen profesörlerden hususi izahat almaktadır. Üniversite idaresi talebe tak- sitlerinin 19 Nisana kadar vezne- ye yatırılmasını İlân etmiştir, Bu tarihten sonra verilecek taksit- ler alınmayacak ve borelu talebe imtihana kabul edilmikyecektir. Birlik Kuruyorlar Yerli yünlü kumaş tacirleri, a- ralarında bir birlik yapmak hu- süsunda dün vilâyete müracaat etmişlerdir. Kumaşçılar birliği, Sümerbank fabrikaları depola- fından mal alarak, yarı toptan- cılara satacaktır, Kumaşçılar, bu mesele hakkında şehrimizde bu- İunan Iktisat Vekili Hüsnü Ça” İkırla görüşmüşlerdir. TICARET OFISI — Ticaret! ofisi umum müdür muavinlerin- | İden Hakkı Meçik dün Ankara- Idan şehrimize gelerek ofise sit | teşkilât ; hazırlıkları le meşgul | olmütüştur. İ Umum müdür birkaç güne| kadar Ankaradan gelecektir, TİCARET O MUDURLUĞUN” DE — Istanbul mintaka ticaret | müdürlüğü müşevirlerinden Hay rettin Şükrü, Mersin mıntaka ticaret müdürlüğü müşavirliğine, Istanbul mıntaka ticaret müdür- Yüğü müşavirlerinden Cevdet te, Hatay mıntaka ticaret müdürlü- güne tayin edilmişlerdir. DUNKU IHRACAT — Dün Almanyaya 600 bin liralık tütün eği edilmistir. Bundan başka tereye 50 bin liralık tiftik, Isviçreye kemik, Romanya, Bul- garistana taze balık 900 bin lirayı bulmuştur. mahalli sıhbat müdürlüklerine müracast edecek ve birer ruhsat- name alacaklardır. Azami üç ay zarfında ruhsat almıyanlar in meredileceklerdir. e gönderilmiş- tir, Yekün itibariyle dünkü Ihra | tir. Koordinasyon !Heyetinin İki | Yeni Kararı | Bunlar Tütüncüler ve İ Şofö rlerle Alâkalıdır — Yarın (bugün) kootrdinas. rı tatbik kararla- den) von heyetinin iki wkline girecektir. Bi TİYOTUM: tahsilden tülün mübayaası İç len bir milyon Tira tahsis nistir. Bilindiği gibi, şimdiye kadar bu işe dört milyon lira verilmis, bununla hüküme; tütün piyasası- na faydah müdahalelerde bulun- muşta. Simdi, bu bir milyon lira ile de niyasaya vapılacak müds- halelerden de müstehs'lin mem-/ nun kalacağı âşikördir. 2 — İkinci karar, silâh altına| alınan şoförleri alâkadar etmek- Bunlar vatani varlfelerine 'rken plâkalarını iade etmek- b hattâ ekserisi otomobilini de şalmaklaydı. Terhisten sonra, bu kabil kmselerin işsiz kalmamaları için yeni bir karar verilmiştir. BU karara göre, sahibi bulundukları #aksileri bizzat işletirken silâh al tana alınanlar, terhis edilince ©3- kiden çalıştıkları yerlerde çaliş- muk şartiyle ve Başvekâletin mü- sandesiyle tekrar seyrüseferde bulunabileceklerdir. oordinasyon Kararları hakkında tetkikal yapılıyor Ankara, 4 (TAN) — Başvekâ- Tet, Vekâletlere Kn i bir ta PİYASADA: mimde tatbik mev! ko- Seri ed le bı my ünlü fala iyle bunlardan ei Yünlü Kumaşçılar Bir | sahalar dolanısile benli e baret bulunduğunu, ne gibi fay- dalar temin edildiğini ve bu me- yanda tashih ve tâdile muhtaç © Tanların bulunup bulunmadığını sormakta ve bunların fki haftada bir, not halinde o koordinasyon bürosu umumi kâtipliğine bildi- rilmesini istemektedir. Bu notlar, umumi kâtiplikce tetkik edilerek icap eltiği takdir. de Mili Korunma kanununun hükümleri tâdil edilecek veya ha. zırlanscak kararnamelerle islerin dahs muntazam ve ahenkli: bir halde olması temin olunacaktır. Maliye Vekiline Ameliyat Yapıldı Ankara, 4(TAN) — Maliye Ve- kili Fuat Ağralıya nümüne hasta- hanesinde bir ameliyat yapılmış ve bu ameliyat muvaffakıvetle netieelenmişir. Fenerler Hasılatı Anksra, 4 (TAN) — Fenerler hasılatının yarısının hazineye ö- denmesi hakkındaki kanun lâyi- has, meclise gelmiştir. Bu lâyiha- ya göre, Fenerler gayri safi hası- latının yarısı her sene hazineye ödenecek ve ancak bu hamlatın 175 bin lirayı aşmadığı senelerde hazine hissesi tefrik edilmiyecek- Ana ve babaları istilâde öldü- rülen 50 kadar Polonyalı musevi çocuğu dün frenle şehrimize gel m eee mülteciler bu- Filistine gideceklerdir. izde) Balkan Barbin - rafından uzun bir sorguya çekildim. Onun ilk sorduğu sual şuydu: “— Dayı, insanlar birbirleriyle me harp ediyorlar? Cevap verdim: “.- İnsan, en geçimsiz hayvandır da ondan... «.- Şakayı bırak dayı: Meselâ, Alman ya ne istiyor?? “.— Beşeriyeti saadete kavuşturmak! '— İngiltere? “— giden saadete kavuşturmak! “— Ya İtalya? “. Pei sandete kavuşturmak! “— Peki, beşeriyetin saadetini bozak kim '— Küçük milletler... '— Küçücük milletler, koskoca mij- letlerin rahatını nasıl bozabilirler? “.— Bozuyorlar işte... Bak, sen de kü- liksün amma, bu suallerinle benim 18- atımı bozabiliyorsun!., Dikkat edersen görürsün ki, koskoca mahallelerin raha- tmı bozanlar, senin gibi küçücük hay. “ lazlardır. Sonra bilirsin ki, sinek kü - şüktür amıma, mide bulandırır derler. '— Şakayı bırak dayı: Hiç er sineklere benzerler mi? * — Niçin benzemesinler? Sinek de küçüktür eu onlar da... Sinek te avlanır, küçük milletler de... Sinek de, üzerine bala benziyen zamk sürülmüş kâğıtlar. la kandırılır küçük milletler de.. Yutul- duğu zaman, sinek de mide bulandırır, küçük milletler de... Sineğin de ömrü kısadır, küçük milletlerin de... Sineğin “. Kon “— Nasıl olur? Madem ki, dillerin - anlamıyoruz? de fazla sesi çıkmaz, küçük milletlerin de... Sinekler de büyüklerin rahatını “— Demek bu harp $u yüzünden olu- yor? “— Evet: Zahiri sebeplerin bepsi.. “— Asil sebep nedir? — İşte onu, ne sen sor, ne de ben söyliyeyim! “ — Neden söylemiyorsun? Br Aklın ermez de ondan? “— Erer pekâlâ? « — Ermez; Çünkü oha, irin deği, büyüklerin bile ğa olar akılları ermiyor! Ji geti, ba mver dedikleri nedir iz şam ley m yoktur, (Demek; biz Almanlarla konya - yuşabiliriz, * — Onlar bizim anlıyacağınız dilden konuşmasın 3; iğrenirler... “.. Peki bu harbi kim kazanacak? “.— Harbin sonuna kadar havatta ka- labilenler! *— Sence kim kalacak? — İşte onu ne sen sor, ne de ben söyl iy Mim Niçin söylemiyorsun? “e Ermez; cukların değil, Düyüklörin, bile illeri kolay kolay ermiş '— Bu harbe biz e girecek miyiz? “© — Eğer harp bize girmezse, hayır!.. “.- Peki, harp bize yfirerse ne olur? “. Ne olacak: Geleceği varsa, göre- ceği de var!., “.- Gelirse ne görecek? - Mehmetçiği . — Mehmetçik kim dayı? “.— Artık sualin arkasını kesmeyi vandedersen, sana bir fıkra anlatayım; Hem gülersin, hem de Mehmetciği ta - bile — Arkadaş, bu topun namlusu, ni- çin böyle kalkıp kalkıp iniyor?.. Kalender Mehmetçik, vakarla gülümsemiş, ve şu cevabı ver- miştiz “.— Bizim toplar şuurludur hemşe - rim: Mermiyi attıktan sönra, düştüğünü anlamak için başını kaldır, arkasından bir kere bakar!,, İşte Mehmetçik, mermileri hasis pa- rası gibi sayı ile harcanan o antika to- Dırsın. “— Söz veriyorum dayı! “. Öyleyse dinle: Bundan evvelki harpte, Mehmetçik Çanakkalede harp £ Kirişinden az sonra, bir uykuya ediyordu: Mehmetçik o zaman, bugün. (dalmış buldum; Böyle mutat na kü gibi, mükemmel hazırlanmış, dinlen- miş, doymuş, güvenmiş, inanmış, ve — belliydi ki, her gece ufacık başını yoran tepeden tırnağa silâhlanmış değildi: Bi- lâkis, inannindığı “Sudan sebepler, le © şeden kurtulmuştu. harbe girmiş, Yemen çöllerinde, Kafkas dağlarında yorulmuş, acıkmış, susamış, üsümüştü: Midesine indirebileceği kuru Naci Sadullah 5-4.941 Yine İyi Neşriyata Dair Yazan: Naci Sadullah 9 ugün gazetelerimizde birer sütun sahibi olan muhar. rirlerimize sorarsanız, onlar, ya- pılmakta bulunan her türlü neş riyatı dikkatle takip etmektedir. ler. Halbuki, çıkmakta olan mec- muaların, tercüme ve telif eser. lerin bahsine gündelik gazetele- rimizin ancak ilân sayfalarında yer verilmesiyle bu Iddia arasın. da acı bir tezat vardır. Farzediniz ki, bir vatandaş, yıpratıçı bir emek harcıyarak, ya hir telif eser yazıyor, yahut ta, | koskoca bir eseri litanımıza ter. cüme ediyor. Buna mukabil gaze. telerimizin o katlandıkları büyük fedakârlık (1), “Yeni neşriyat” i- simli daracık unlarında, bu &- serin intişarım bir buçuk satırla halka mekten ibaret kalı İ yor, Hem dikkat ederseniz görürsü- müz ki, “Yeni neşriyat” situnla- rında kullamlan harflerin puntu- ları, linotiplerde mevcut hurufa- tin en küçükleridir. Bu yüzden, okumak ihtiyacmı duyan ve mik- darları maalesef henüz hayli mah dut olan vatandaşlar da, sadece piyasaya sürüldüğünü öğrendik- leri, ne mahiyetleri, ne meziyet- leri, ne de kusurları hakkında hiç bir fikire sahip bulunmadıkları hu yeni eserler karşısında, çok ta- bii bir intihap güclüğü çekmekte- dirler. Halbuki, vatandaşları bu zor- luktan kurtarmak, neşriyat men- batnın başına oturmuş sâyılan 0 sütun sahipleri için bir vazife de- gil midir? Kendi hesabıma ben, bundan bir müddet evvel, ba vazifeden naçiz hisseme düşeni, “TAN” sü- tunlarında başarmıya o çalışmak istemiştim. Fakat sayfaları yarı yarıya azaltan zaruret, o “kitap- İar” sütununun talisiz başımı da pek çabuk yedi. Şimdi, bu sütunu, arasıra, ya- pılan yeni neşriyata tahsis etmek ihtiyacım yenemeyişim çek gö- rülmez sanırım, Meselâ, yeni çıkan eserler ara» sında, alâkaya lâyık bulduklarım dan birisi, Hasan Âli Ediz tara- İ fından M. Zoşcenko'dan Türkçe ye çevrilen ve Remzi Kitapevi ta» rafından basılan “Çarın çizmele- ri” dir. 43 ne küçük hikâyeden müteşekkil bulunan bu 210 sayfa- ık eser, kitap okumaya bir türlü alışanıyan ve ısımamıyan sebatsız dimağlara bile mütalea zevkini a- şılayabilecek kadar sürükle: bir üslüpla yazılmıştır. Vatanı lara okuma zevkini aşılamak iste yenler meslektaşlara, Zoşçenko- nun üslübundan daha mükemmel bir nümune gösterilemez sanırım. Fakat ne yazık ki, bize bu eseri kazandıran gayret, koca matbuat. tan tek: “.- Aferin!” koparabilmiş de» gildir. olduğu alâkaya kavuşa- mıyan eserler arasında, “Yeni e- debiyat” mecmunsını da saymıya mecburum: Bu ayın başında çıkan on ikinci sayısiyle neşriyat sahasına do- Zuşunun tam altıncı ayını doldu- gün içinde matbuattan gö- lokmalar da, Aşma | atabileceği $a -| rebildiği alâka ne oldu biliyor kat mermiler de Mehmetçiğin den kalmış kötü bir top vardı. O zaman, | di tetkikl, bu eski topunu düşmanına çeviren Meh tenkitler, metçiğin yanında bir de Alman meferi| edebi, içtimai yazılar, nefis hi- vardı, Ve o Alman neferi, Mehmetçiğin! kâyeler arasına çeşni niyetine ka- kullandığı o eski topa benzer bir silâhı, tılmış heveskâr bir amatör şiiri « güne kadar bir askeri müzede görmemişti: Çünkü, her ateşlenişten son | tihfaf, hattâ istiskal havası!.. Fa namlusu İki metre havaya kalkıp) Zaten bizim meslektaşlardan inen o top, o devrin harp vesaitine nis-| çoğunun yeni nesriyata karşı gös- betle antika sayılacak derecede iptida- terdikleri alâka, bir gün kalemle- musunuz? Çarsaf kadar sayfaları. nı dolduran özlü makaleler, cid- dikkat, vukuf, ve i tina ile yazılmış edebi etrafında yaratılan bir istihza, iş- rini dama atmasından ürktükleri Topun haline merak ve endişe dolu| yeni edebiyata sataşmak için yeni bir dikkatle bakan Alman neferi, bir a-| bir bahane, yeni bir fırsat ara ralık dayanamamış, ve Mehmetçiğe sor - | muktan ibarettir, muş: Evet.. Onların yeni neşriya- tın sayfalarına dikilen gözleri, sui niyetle dolu bir dikkatle parıl birl dar; O sayfalarda, “hir heveskâr nel ger geye gr ri ağ me Ketli porgaya raşlarlarsa, eğislsn kulaklarındadır. Mübalâğasız söy iüyoram: İçlerinde yeni biz ietib: za mevzuu bulduklarını birbirle. rine telefonla, hattâ telgrafla müjdelemiş olanlar tanıyorum. Bunu bulamadıkları gün, göster. dikleri marifet te, kendi uydur- yaya o gün e. dünyayı yenmiş | dukları hezeyanları yeni edebiya- ta mal etmek, ve garezlerinin © Yeğenim, bana hiç cevap vermedi: | tükenmez ateşini, bu sahte hedef- Fakat dün gece onu, yumuşak yatağına | ler üzerine açmak olmustur, Onlara sorarsanız, böyle dav. ranmaları, zaruri bir mukabele. ve müsterih bir uykuya dalmasından| den ibarettir. Ve yine onlara s6- rarsaniz, bu çarpışma, edebiyat «uallerin doğurduğu insiyaki bir endi-| sanat ve fikir âleminin ezelden ebede kadar değismiyeeek olan Çünkü artık.. Mehmetçiği tanıyordu! | kanunudur: Genclik kendisinden elki nesli, ve yaşlılar, erkala- (Devamı 4 üncüde) evvi

Bu sayıdan diğer sayfalar: