6 Mart 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: ULUNAY Savoyans bunu çoktan anla- mıştı. Fakat bir kaç defa tecrübe ettiği gibi bunun yalnız para biriktirmekle mümkün ©- lamıyacağını takdir eylediği için masraf kısmını genişletti. Karno caddesinde bir konak kiraladı. Bölmeleri kaldırtarak geniş sa- lonlar açtırdı. En büyüğünün ortasına mermer havuzlar yap- tırttı. Konağın damını kaldırta- rak oraya bir kış bahçesi kurdur. du. Fakat bu suretle saymadan sar fetmek yüzünden bütçesinde a- çılan büyük rahneyi muntazam varidatla kapayamıyacağını an - layınca günü gününe yaşamak zarureti başladı. Gitgide Klişi bankası kasalarında yüz frank bile bulunmıyan bir dekordan i- baretti. Konağın masrafı dipsiz bir kuyu yahut müthiş bir iza- be fırını gibi mütemadiyen para yutuyor, eritiyordu. Savoyans'ın mükellef yazı o- dasında masasının üstünde altı yedi telefon vardı. Bunlardan ki- mi doğrudan doğruya Londraya, kimi bankasına, kimi hususi kâti- bine, kimi evine, kimi de zilini kendi çalmak şartiyle kendine bağlı idi. Dalavereye düşüreceği paralı bir sermayedar ile konu - şurken zil çalar Savayans hiç bir yere bağlı olmayan telefonu alır: — Allo! Neresi? Londra mı? Bonjur Mister Cenks.... — Mümkün değil. Donogo tah- vilâtı tamamen satılmıştır. — Tabit değil mi ya? Büyük bir tereffü muhakkak. Size kim söyledi? Jhon Block mu dediniz? Doğrudür. — Ben bu tahvilâtı elimden cıkaramam. Çünkü büyük bir operasyon yapacağım. — ğvet. — Evet Fakat bu fiyata kabil değil. — Bir iki saat sonra bir daha telefon ediniz. Söz vermiyorum. Belki... Sermaye sahibini bu kadar te- lefon muhaveresi tavlamaya kâ- fidir. Bu suretle bir tarafta unu- tulmuş kalmış olan tahyvilât bin nNaz ve istiğna ile satılır. Bir kaç gün sonra yükselme yerine müt- hiş bir sukut sermayedarı şaşır- tır. Adamcağız bankere koşar. Savoyans sinir buhranları için- de perişandır. — Ah dostum! Büyük bir fe- lâket. Donogo madenlerini su bas- tı. Bütün ameliyat tatil edildi. Ben şahsen tam yarım milyon kaybettim. Şimdi zararı çıkar- mak için yüz bin franklık Luba- na kromları alacağım. Size de ay- ni operasyonu tavsiye ederim.Fa- kat az mikdarda almayınız. Zira bu tahvilâtın temevvücü ufak farklarla olur. İsterseniz sizin i- çin de yüz bin franklık alayım. Bunda kayıp tehlikesi yoktur. Lubana kromları ufak bir kâr bırakır. Sermayedar bu yemle- meden cesaret alır, yeni bir ope- rasyona girer. Nihayet aklını ba- şına toplıyarak “zararın neresin- den dönülse kârdır,, diyerek işten çekilebilirse kendini kurtarır, yoksa bugün Donogoyu su hasar, yarın Lubanada yarıklar, öbür gün Niangide amele mühendisle- ri öldürür; ve bütün patralar bu suretle Savoyans'ın lüzumlu lük- süne sermaye teşkil eder. * * Savoyans, daha Zümrütyanla yoğurt ticareti yaptığı za- manlar, kiraladığı odada komşu- su olan bir kadınla evlenmişti. Orta halli ailelerde aşçılık eden Katrin, bir türlü kocasının yaşa- dığı hayata alışamadı. Karno'daki konakta verilen müsamerelerde, ziyafetlerde o kadar yabancı kal- dı ki, nihayet bir sinir hastalığı bahane ederek Fransanın cçenun tarafında bulunan ailesinin yapı- na çekildi. Bu evli bekârlık ban- kerin çok işine yarıyordu. Arada alacaklılardan gizlenmek icap et- tiği zaman odasına kapanıyor ve uşaklar gelenlere efendilerinin madamdan aldığı telgraf üzerine şatoya gittiğini söylüyorlardı. Bazan gece gündüz dalavere düsünmek uğrunda bu mütemadi didişmeden yorulduğunu hissedi- yor, kendi kendine: — Ah! Diyordu. Meğer cek çek arabasiyle yoğurt dağıttığdım va- hut bulvarlardaki kahvede tabak canak yıkadığım zamanlar ne ka- dar mesutmuşum! Şimdi yirmi dört saat bile dinlenmekliğime imkân yok. Azıcık yükün altın. dan çekilsem, her şey birden gö- çecek... Savoyans en ziyade hastalıktan korkuyardu. Ufak bir gripe tutul- sa sermayedarlara kim söz anla- Tefrika No. 4 cak. Alacaklılara kim meram an- latacaktı? Bunu düşündüğü zaman soğuk soğuk terliyor: — Allah saklasın, büyük bir fe- lâket olur! Diyordu. Bazan derdini dökmek ihtiya- cını hissediyordu. Bu ihtiyacı an- cak şoförüyle konuşmak suretiyle telâfi edebilmişti. İzmirden Pa- rise kaçan Garabet isminde bir şoför, şarklılara has bir ferasetle efendisinin derdini anlamıstı. İlk zamanları kendisine gösterilen i- timada lâyik olduğunu isbat ede- cek derecede hazımlı görünürken bu yumuşak yürekliliğinin kendi- sine, daha doğrusu alacağı maasşa tesir ettiğini görünce o da kafa tutmaya başlamıştı. Uşak. şoföre: — Otomobil hazırlansın! Haberini götürdüğü zaman Ka- rabet, efendisinin karşısına çıkı- yor: — Arabayı cıkartamam. Garaj artık veresiye benzin vermiyor! Diyordu, O zaman yeni bir enai avlamak için randevuya mutlaka mükellef arabasiyle gitmek mecburiyetin- de bulunan Savoyans, bti gibi va- ziyetlerde derhal para bulmak i- çin ani çareler düşünmekte bir tane idi. Meselâ hemen konağının civa- rındaki büyük çiçekçi dükkânına gidiyor; kartını vererek Misten- get'e yahut Sesil Sorel'e 400 franklık çiçek gönderiyor ve ka- saya bin franklık (bare) bir çek vermek suretiyle altı yüz frank farkı da kendisi alıyordu. İşte Prensin davetlilerinden ban ker Rober Savoyans yahut Rüpen Sabuncuyan böyle bir adamdı. * * Salon]arda bu kovan vızıltı- sı devam ederken Livreli uşaklardan biri Madam Ven den Sen'e sokularak: — Madam, dün size telefon e- den bir adam geldi. Kendisini bu akşam için çe tırttığınızı söylfx— yor. — İsmi nedir? — Yanlış söylemiyorsam, Mös- yö İfan olacak. — Kartı vok mu? —Hayır. İsminin sonu beyle bittiğine göre şarklı olacak zan- nederim. — Evet hatırladım: Arka mer- divenden yazı odasına alınız. Davetlilerin bulunduğu salon- ları uzun bir koridorla ayıran bir daire Prensin kalem odalarını teş- kil ediyordu. Bir çeyrek sonra Madam Ven den Sen maroken takımlarla dö- şeli yazı odasına girdi. Kapıyı aç- tığı zaman odada kimseyi göre- medi, Dışarıya doğru dönerek ses- lendi: (Arkası var) Sir Cripps Gitti Bir kaç gün evvel tayyare ile Moskovadan sehrimize gelen ve Ankarada İngiltere hükümeti Ha- riciye Nazırı Eden'e mülâki olan İngilterenin Moskova Büvük El- çcisi Sir Cripps, dün saat 7,35 de Yeşilköy tayyare istasyonundan Moskovaya hareket' etmistir.. Se- fir İngiliz ve Sovyet konsolosluk erkânı tarafından uğurlanmıştır. Anadoluda Fazla Ekim ha gn Köylüler İmece İle Çalışarak Ekilmemiş Yer Bırakmadılar Anadolunun muhtelif mırtaka- larından alınan haberlere göre bilhassa geniş hububat merkez- lerinde mahsulün ekim ve inki- şaf vaziyeti iyidir. Gerek hükü- metçe alınan tedbirler ve gerek- se halkın askere gidenlerin arazi- lerini imece ile sürüp ekmeleri büyük semereler vermiş ve ekim normal zamanlardan çok fazla ol- muştur. . Anadoludan gelen muhtelif kimselerin verdikleri malümata göre bir çok yerlerde halk mev- cut ilşleri el birliğiyle vapmık TAN Almanya'ya İhraç Edilecek Listesi Malların Yapıldı Dün |+alya. Bulgaristan ve Yunanistana 8I Bin Çift Torik Almanyaya ihraç edilecek olan maddeler, tacirler arasında tak- sim edilmiş, ve buna ait listeler mıntaka ticaret müdürlüğü tara- fından ticaret vekâletine gönde- rilmiştir. Bu listeye göre Alman- yaya 2 milyon liralık balmumu, koyun ve kuzu derilari peynir ve veler Şehrimizde bulunan bir Almın ticaret heyeti bu malları satın al- mak için, alâkadar tacirlerle gö- rüşmektedir. Fakat her tacirin ne mikdar mal ihraç edeceği he- yolundaki eski ananeyei miştir, hemen her yerde imece suretiyle çalışmak — yolunu tut- muslardır. Toprak mahsullerinin kıymeti- nin artması, köylünün hüküma'in arzu ve teşvik ettiği gibi sapan başına koşmasında belli başlı â- mil olmaktadır. Seylâptan zarar gören Eskişe- hir havalisinin bazı kısımları müs tesna olmak üzere bütün Orta A- nadoluda bilhassa buğdav am- barları sayılan Konva ve Polatlı mıntakalarında mahsul vaziyeti çok iyidir. Av derisi istihsalâtı Bu sene Anadoluda halkın da- ha ziyade toprak işleriyle mesgul olması sebebiyle av derisi istih- salâtı az olmuştur! Amerika pi- yasaları sansar, zerdeva, kun- duz gibi fazla yer tutmıyan mal- lara rağbet etmekte, bu mallar koli postal halinde —Amerikaya sevkedilmektedir. İhracatcılar, sansar derilerini 50-55, zerdevaları 55-65, kunduz- ları 15-20 liradan almaktadırlar. Buna mukahil tilki, porsuk, ça- kal, yaban kedisi derilerine rağ- bet edilmemektedir. Tavsan derilerini yerli fabrika- lar almakta, 20-30 kuruştan müş- teri bulmaktadır. nüz Vekâlet tarafından tasdik edilmemiştir. Bir kaç güne kadar ihracat listeleri Ankaradan gel- dikten sonra ihracata başlanacak- tır. Dün Alman ticaret heyeti aza- larından bazıları, mıntaka ticaret müdürü Sait Sarperi ziyaret ede- rek Almanyaya yapılacak ihraca! hakkında izahat almışlardır. Dün Almanyaya 150 bin liralik hurda incir, 50 bin liralık tütün sevkedilmistir. Dünkü ihracat Dün muhtelif memleketlere Balığı İhraç Edildi 438 bin liralık ihracat yapılmış- tar. En ziyade İsveçe koyun deri- leri, Amerikaya av derileri, İtal- yaya yumurta, Bulgaristana ve Romanyaya da zeytin, Norveçe ham afyon, Holandaya da kuru üzüm gönderilmiştir. Balık ihracatı Dün muhtelif memleketlere 81 bin çift torik balığı ihrac edil- miştir. Bunun 55 bin çifti İtal- yaya, 13 bini Bulgaristana, 10 bi- ni Yunanistana satılmış, şehrin ihtiyacı icin balıkçılara 3 bin çift verilmiştir. Harice satışlar, cifti 75 - 86 ku- ruş arasında yapılmıştır. Bu fi- atlar çecen seneye nazaran yüz- de elli fazla. fakat ihracat mikda- rı da yüzde elli noksandır, Bu su- retle satış azlığı fiyat fazlalığiyle telâfi edilmektedir. *Dün Boğazda ve Marmarada her çeşit balık tutulmustur. Pe- rakende satıslar, kefal 50-60. bar- bunya 160-200, uskumru 50, sar- dalya 50, hamsi 25-40 torik teki 50 kurustan yapılmıstır. Kuru Kahveciler Dün Satışa Başladılar Pıyasaya “Yakında 2000 Çuval Kahve Daha Çıkarılacak Şehirde mevcudunun tükenme- si üzerine gümrüklerdeki kahve- lerden 200 çuvalı çıkarılarak dün yüz çuvalı İstanbulun ihtiyacı i- çin kuru kahvecilere verilmiş, 50 çuvalı Trakyaya, 50 çuvalı da A- nadoluya sevkedilmiştir. Şehrimizdeki kuru kahveciler dün sabah satışa b lar ve Aradaki Fark Naci Sadullah u anda Alman ordusunmk, topraklarına kabul etm burunan Bulgaristan, en büyü hatayı Dobrucayı Alman mi heretiyle kazandığı gün işlı Çünkü bu müzaherete mukab günün birinde kendisinden büyük şeyler istenmiyeceğine ' nanması, gözden kaçmıyacak $ dar büyük bir gafletti. A Görüyoruz ki, tıpkı I.ıısanlır ç bi milletler de ekseriya bâtıl ini'ilg | nışlarının seyyiesini çeklyo İ Ve Bulgaristanın bu hakikati - teyi Yazan: bunların çoğunda öğleye doğru tevziata nihayet verilmiştir. — Haber aldığımıza göre güm- rüklerde daha 2000 çuval kahve vardır, Kahve ithalât birliği aza- larına ait olan bu kahvelerin de piyasaya çıkarılması için vekâle- te müracaat edilmiştir. Bunların da bu günlerde tevziine başlana- cağı ümit edilmektedir. Bundan başka bu günlerde memleketimize gelecek olan 10 bin çuvallık bir parti kahve var- dır. Ayrıca muhtelif - tarihlerde Brezılva ve Cenubi Amerikaya sipariş edilmiş 75 bin çuval kahve mevcuttür. — .. Alâkadarlar bu şartlara göre memleketimizde bir kahve darlı- ğina imkân kalmıyacağını ve bir ihtikâra ise katiyyen meydan ve- rılmıyeceğım bıldırmektedırler MÜTEFERRİK: — Ucuz Satış Mağazaları Açılıyor Ticaret Odası halka mahsus u- cuz eşya imali hakkındaki tetkik- lerine devam etmektedir. Bugün odada ucuz ayakkabı komisyonu toplanacaktır. Komisyona Sümer Bank'ın Beykoz fabrikasının mü- tehassısları ve ayakkabıcılar ce- miyetinden bir kaç aza iştirak edeceklerdir. Komisyon reisi ticaret odası u- mumi kâtibi Cevat Düzenlinin i- ADT İYEDE: Müzayedeye Fesat |. Karıştırmışlar Mustafa Bora ve Mehmet Tok- sal adında iki fırıncı, dün ücüncü icra marifetiyle satılan bir fabri- kanın müzayedesine fesat karış- tırdıklarından yakalanmış ve ad- liyeye verilmişlerdir. İddiaya gö- re, suçlular fabrikanın nısıf hisse- sine malik olan ve diğer hissevi de kendisi almak isteyen Anargi- losa müracaat etmişler ve kendi- lerine 300 lira verirse müzayede- ye iştirak etmiyeceklerini bildir- mişlerdir. Anargilos da bu teklif- ten müddeiumumiliği haberdar et tiğinden derhal tertibat ahnmış suçlular parayı alırlarken cürmü meşhut halinde vıkalanmıslar— dır. Doğruca asliye 7 inci ceza mahkemesine verilen suclu'ar hakkında, tevkif- kararı verilmis ve avukat tutup müdafaalarını yapmaları icin duruşma başka bir güne bırakılmıştır. fad göre, ucuz ayakkabı ge- niş mikyasta, halkın ihtiyacını te- min edecek mikdarda imal edile İthalât ve ihracat birlikleri u- mumi kâtipliği, halka ucuz eşya satılmasını temin ıçın ıatış ma- ğazaları açmayı di tedir. Şimdilik manifaturacılar birliği- nin bir satış mağazası açmasına karar verilmiştir. Bu mağaza Valde hanının alt katındaki sa- londa açılacaktır. KOYUN DERİLERİ — Dün piyasada hükümetçe koyun deri- leri stoklarına el konacağı hak- kında bir şayia dolaşmakta idi. Maamafih bunun stok mikdarları hakkında birer beyanname iste- nilmesinden galat olması ihtimali de nevcuttur. Bu şayia, piyasanın düşük *za- manlarında külliyetli mikdarda mal toplayan tüccarları, ihracat- çılara müracaata ve mallarını el- ı Poliste : Bir Yankesici İş Üstünde Tutuldu Zabıta Celâl Cici adında bir sa- bıkalıyı yakalamış, adliyeye ver- miştir. Celâl bindiği tramvayın kalabalığından istifade etmiş, Os- man adında bir yolcunun cebini jiletle keserek içinde 300 lira bu- lunan çantasını çalmıştır. Celâl, paraları aldıktan sonra cüzdanın içinden çıkan nüfus kâğıdı vesa- ireyi Kumkapıda bir posta kutu- suna atmıştır. Celâl, bundan son- ra Benziyo adında birinin de ay- ni şekilde cebini kesmiş ve para- sını almıstır. Fakat bir tesadüf eseri olarak 10 liralıklardan biri ortasından kesilmiş, yarısı Ben- ziyo'da diğer yarısı da Celâlde kalmıştır. Polis vakadan - haber- dar olur olmaz, Celâlin yarım on Hiralığı Merkez bankasına götü- rüp değiştireceğini tahmin etmiş ve banka civarında tertibat al- mıştır. Nitekim biraz sonra Ce- 1âl bankaya gitmiş ve yakalanmış tır. Dün asliye dördüncü ceza mahkemesinde yapılan duruşma sonunda, Celâlin tevkifine ve noksan sahitlerin celbine karar verilmiştir. BİR MANDA ÜRKTÜ — Dun Sirkeci rıhtımında bağlı bir va- purdan vincle çıkarılan manda- lardan biri ürkmüs, oradan ge- çen Mehmet Uyar ve İsak adında iki kişiyi yaralamıştır. Yaralılar tedavi altına alınmıs. güc hal ile zaptedilen manda doğruca mez- bahaya gönderilmistir. den çıkarmak ar sevket- miştir. Şehrimizde mühim mikdarda koyun derisi mevcuttur ve söy- lendiğine göre yalnız bir firma bir milyon liralık deri stoku vü- cuda getirmiştir. Kral Alfons İçin Âyini Ruhani Yapıldı Geçenlerde İtalyada vefat eden eski İspanya kralı 13 üncü Alfon- sun istirahati ruhu için dün şeh- rimizdeki İspanyol konsolosluğu yanındaki kilisede bir âyini ru- hani yapılmıştır. —. sakim UNLU MADDELER — Beledi- ye, ekmek, francala, çavdar ek- meği, pide ve simitten başka her türlü unlu gıda müstahzarları i- cin yalnız ekstra ekstra un kul- lanılmasına karar vermistir. Eks. tra ekstra un kullanıldığı halde normal francala terkibine başka maddeler ilâvesiyle hususi ekmek hazırlamak için de belediyeden müsaade istenecektir. Konvansiyonel Treni Teehhürle Geldi Dün konvansiyonel treni altı saat teehhürle gelmiştir. Trenin teehhürü Bulgaristanda kontro- lün uzamasından ileri gelmekte- Üke 7 Dünkü konvansiyonel ile Bul- garistandan yalnız İngiliz koloni. sine mensup ve çoğu kadın olan 12 yolcu gelmistir. * Avrupa yolcularının Bulçaris- tandan gecmelerine müsaade e- dilmemesinin öğrenilmesi üzerine gerek memleketimize ve gerekse Yunanistana gelmekte olan yol- cular Belgraddan Yunanistan yo- lunu tercih etmişlerdir. Türkiyeye gelenler Dedeatacç- Pithion yoluyla gelmektedirler. Memleketimizden Avrupaya gi- denler de ayni tarikle hareket et- mektedirler. Müthiş Bir Korku ulgaristana giren Alman ferleri birbirlerinin ellerini temin eder? Vaktiyle bir Fransız zabiti, kumanda- sında bulunan bir yahudi nelerinin düş- mana ateş etmediğini görmüş, ve yanı- na sokularak sormuş: “— Niçin ateş etmiyorsun? karşımızdakilerin düşman olduklarını leri Yunan hududuna varmışlar, ve orada Alman neferleriyle Yunan ne- sıkmışlar. Bugün birbirlerinin ellerini sıkan ©o insanlara, yarın birbirlerinin boğazları- nı sıkmalarının emrolunmıyacağını kim asker- VA Yoksa bilir. Eğer Alman şeflerinin Yunanis- tana girmiye de niyetleri varsa, bu ih- timali düşünmekten derin bir duyacaklardır. İnsanların ne hale gel - diklerini anlamıya da, böyle bir endi- şenin duyulacağını düşünmek bile kâ - endişe miyorl Ayol, diyeceğim, futbol hakemle- rimizin neyi eksiktir?,, diye soruyor - sun. Bunu da bilmiyen var mı ki? On- ların eksikleri... Zırhlı birer Ibisedi -! ası bu den en taze vâkıâdır. Komşul zun bugünkü vaziyeti karsısınd” duyduğumuz teessür, bittabi nun kendi hesabınadır. Çünkü biz kaniiz ki, Bulga tanın bugünkü yolunu tutma! dan zarar görebilecek olanlar BU garlardan başkaları değildir. Belli ki, insanlarda, tezvirle! kapılmak istidadı, hakikatl€ kavramak kabiliyetinden çok Ü tün; Eğer böyle olmasaydı, garlar, on küsur senedir Balk! vahdetinin lüzumunu haykı sıcak dost seslerine kulakları" |» tıkayıp, hülya besleyici vaatlef| | kapılmazlar, ve bugünkü âkıb lerine uğramazlardı. Fakat artık, Bulgaristan i'i, iş işten geçmiştir. Ve BulgarF tan, durup dururken, kendi tof' raklarını, kendi davalarına yüz! yüz aykırı kalması lâzım gel kavgaların sahası haline sokmi! tur. | Ne acı tesadüftür ki, ikinci € han harbi, birinin hareketi, di rinin hareketinin her bakımdi yüzde yüz tersi olan iki mil yanyana getirmekle, yaman tezat şaheseri yaratiyor. JÜ İ Mazlüm bir düşmanı çiğnem ye gidenlere yol açan Bulgar b kümeti ile, boyundan çok büyü Pi | bir ikinci düşmanı sarsılmaz cesaretle karşılamaya hazırlan Yunanlılar arasındaki azam€ rol fark, baş döndürecek kadi derindir. Alman kuvvetlerinin Bulg; tan topraklarında tuttukları Y la bakılırsa. çok yakında, küci'l Yunan milleti, yaralı Yunan leti, zelzeleye uğramış şehirl insafsız tayyarelerin bomba y muruna tutulan mazlüm f: kahraman Yunan milleti, iki ve kanlı bir imtihana daha gif' cek. Ve şimdi 7 milyonluk Y nan mülletinin karşısındaki Hf sımların yekâünu, 200 milyon İf sanı buluyor. İstiklâl için dövüşen küçük boX lu büyük Elen milleti ile, günü birinde muradına kavuşturulm hülyasiyle yabancı kuvvetlere çit veren Bulgaristan arasındak'|” fark, İtalyanın bu harbin başlaf gıcındaki iddialarından bile bi yüktür, Bu şartlar içinde Yunan mill€ tini kıskanmamak, ancak haklij? davalar uğrunda dövüşmenin refini tanımayanların harcıdır: — Bu şerefi çok iy? tanıdığımız çindir ki, sectiğimiz kahrerVf| dostla biraz daha müftehirirz! Kocaeli Tütün | Piyasası da Açıldı . İzmit, 5 (TAN) — Bugün Kö'f caeli tütün piyasası açıldı. İJ mübayaayı İnhisarlar Vekâle yaptı. 35 - 65 arası fiyat 'verdi Zürra vaziyetten memnundur. * * Itibarları artıyor Belli ki, beşeriyet, her gün biraz da- ha... yükseliyor. tiren yolları döşeııdiğini de görürsek, hiç şaşmıyacağız. Tevekkeli değil, harbin bir hava harbi olıcagıııı söyle - Mü Yakında gökyüzüne Şimdi bu “ FOG A görünce, EN kiden g lerde t ş adam- larım gelip gittikleri yazılırdı. meselâ gazetenin bir sütununda şu serlevhayı okuyorsunuz: Vali Ankaraya gitti!,, Onun yanı başımdaki sütunda da şu yi görüyorsunuz: t açık kalacaktı tacak, yeni membaları kim bula- bilmiyor musun?,, Musevi, sükünetle cevap vermiş: “— Daha yüzlerini bile görmediğim adamlar, bana niçin düşman olsunlar?,, Vâkıa bugünün insanları, o yahudi - nin bu makul ctevabımı güldürücü bir nükte saymaktadırlar. Fakat şimdi Yu- nan hududunda birbirleriyle ahbablığa başlıy an Yunan ve Alman neferleri bana rbin hur bir — vâk da hatırlattı: o zaman Verdün kılıssiııi bekliyen larla, o kaleye h o- luı Almanlar, uzunca bir istirahat dev- resinde birbirleriyle ahbaplığı ilerlet - fidir. Çünkü bundan da anlıyoruz ki, artık insanların birbirleriyle dost olma- larından, ve birbirleriyle döğüşmeme- lerinden korkuluyor. Korkuların en korkuncu bu değil midir? Tek tip papuç T ek tip ekmekten sonra, tek tip çorap, tek tip papuç ta çıkarıla- cakmış, Şimdi ihtimal, bazı şıklık düşkünleri günün birinde tek tip çorap, tek tip pa- puç giyileceğini düşününce, endişe du- yarlar. Fakat onlara tavsiye ederim. Bu havıdısı endişeyle değil, sevinçle kar - lar; ve hallerine şükretsinler: E- birlerine ateş açmamışlardı: Neticede, harhin devam edebilmesi için o Alman ve Fransız fırkalarını başkalariyle de - ğgiştirmekten başka çare bul amıştı Yahudinin cevabı gibi mubayyel bir fıkra olmıyan bu vâkıadan da belli ki, şimdi Yunan ve Alman nelerleri ara - sında teessüso başlıyan uhuvvet, dün - yayı, umumi harptekine benziyen beşe- ri bir sürprize bir defa daha şahit kıla- tikleri için, aldıkları emre rağn bir- ğer ara yerden “tip,, i de kaldırırlarsa, halleri haraptır: çünkll © takdirde or- tada kalacak olan şey “tek papuç,, tur. Ve işte asıl o zaman felâkettir;: Zira eümlemizin iki ayağı bir papuca girer! * * Uçan hastahaneler çan kalelerden sonra uçan hasta- neler de yapılmış. biçare kuşların O takdirde yıkılan yuvılarımn üzerinde acı acı düşünecekler ve birbirlerine hay- retle soracaklardı: — Çivi, ve lâstik geldi! Öteberl flyıtlınnm her ııin birız da- ha yük "' " hyor. “— Acaba i lar bizim yurdi niçin tecavüz ettiler? Bize hıgbir temi- nat vermemişlerdi ki!,, - < ll Futbol hakemleri G azetelerimizden birisinde gözü- me çarpan tuhaf bir serlevha da şuydu: “:'utbol hakemlerimizin eksikleri ne- İ Bu serlevhanın altında (ım iki bu- çuk sütunluk uzun bir de yazı vardı: Gazete larınd. buyuk şahsiyetler- le yanyana gelmek, birçok — mataların itibarını arttırdı: İtibarı bu derece artan ©o metaların kendilerini her gün biraz daha... pahalıya satmalarından daha ta- bii ne olabilir? LA * Çilingir sofrası mı? u satırları da, Halit Fahri Ozan- Ş soyun bir yazısından alıyorum: .— 'İfi , Masasının — başına tiği zaman, sanki kınıtlııuuıı, ha - Ve © uzun yazı, bu serlevhadaki basit suale eıvızuvımlyı çabalıyordu. Hal- buki ben, bu basit sualin cevabını öğ - k için, a makalenin bir tek satı- rTını okumıya ııuı lüzüum — görmedim: Çunkü o cevabı bulmak için, ıtıdyıım- larda ikide birde vukubul. i îlfleuuş, ve ıyıklın topraktan yukarı- lara yükselmiştir! Üstadın taril eıuıı şekilde gökyüzü- ne ylıkselaıı muharrir “bulut,. sayılaca- ğına xore © cümlede bahsi ıaçoıı masa - da... ir solrası olacak!. hatırlamak kâfiydi. Eğer, o yazıyı yazan meslektaşa rastlarsam, kendisine; — Ankara Doğum Evi Ankara, 5 (TAN) — Ankaradi vapılmakta olan doğum evinin in” sasının ikmali icin bu sene bül ve 400 bin lira konulmuştur, Bu para ile binanın bu sene ikmâ' line çalışılacaktır. Doğumevi, bü' tün Orta Anadolunun ihtiyacın karşılayacak bir halde olacaktır: © Yenicamiin etrafı açıldığı | | alde, camiin arkasına düşen Evkafa ait barakalar hâlâ o- radaki manzarayı kirletmekte devam ediyor. Bunlar ıılçin ylhlmıyur" £ ? e Akıy idaresine bağlı olan vapurların içi pislikten geçil- miyor. Kadıköy iskelesi hiç su yüzü görmüyor. Köprüdeki merdivenler hiç yıkanmıyor, Niçin? ; ? ? ? © Tahtakal ve rında het şey açıkta sıtılıyoı'- Niçin ? ? Naci Sadullah

Bu sayıdan diğer sayfalar: