(POLONYA BAŞINA GELENLER Yazan: E.D. Kadınlar Bile Siperler Kazıyorlardı Bir gün Polonya Maarif Vekiletnin yüksek memurlarından bir kadınla| görüşmek lâzım geldi. Onu, kendisi Kibi yalmayak, memurların yanmda büyük. bir hendek kazarken gö: düm, Beni hendeğin kenarında işi- ni bırakmadan kabul etti, Reisi- cümhurun karısı bile ba gibi çalış- rnalara iştirak ederdi. —IıI— Harp arifesinde: w milletleri edebiyat tari- hine ait bazı tetkiklerde bu- lunmak üzere Polonyaya davet edilerek harbin patlamasından iki hafta evvel Varşovaya geldim. O sırada, Polonya dil ve edebiya- tını öğrenmek istiyen ecnebilere mahsus yaz kurslarında tedrisat suna eriyordu. Vaktiyle devam citiğim bu kurslara, az olsun, yetişebildiğimden memnundum. Evvelki senelerde en aşağı yirmi devletin mümessillerini toplıyan | bu kursların müdavimleri bu s8- İcr çok azdı, Aralarında, bir defa, tek bir Alman yoktu! Kursların havasında mutat sa- mim bir neşe yerinde tuhaf bir sıkıntı ve heyecan duyuluyordu. Polonya sosyetesi bizi, daima ol- duğu gibi, fevkalâde samimi ka- bul etmişti. Bize mahsus ziysfet- ler, çaylar, gezintiler ve her tür- lü eğlenceler tertip edildi. Fakat her yerde yakınlaşan harpten Çeviren: Y. K. larına gaz maskelerini atmıştı. Vaktiyle gaz maskesi alamıyan- lar, hususi mağazaların önünde, üzün kafilelerle duruyor, ve bazen coşarak bunlara hücum e- tılmıyordu. Bir de, fırınların or duya ekmek yetiştirmekle meş- kmasından, sivil halk için günde yalnız bir defa ekmek çı- kiyordu. Harpten birkaç gün evvel, ta- nnmış. profesörlerden Teduş linski'y ret ettim; bana evini gez hücumlarma karşı nasıl ha- zırladığını göstermişti: Apartı- Bahikın bütün kapı ve pencere- lerine kauçuk vurulmuştu. Evin bir köşesinde, gazden ayni curet- le muhafaza edilmiş, konserva ve diğer yiyeceklerle dolu, büyük bir sandik gözüme ilişti. İlerde bütün bu çarelerin tamamen hi zumsuz olduğu anlaşılmıştır: gaz- lar Leh - Alman harbinde kulla” nılmadığı gibi, profesörün otur- duğu eve isabet eden bir yangın bombasi, ev ile beraber güzel es- ki mobilyasmı, kütüpenesini ve bütün erzakını mahvetmişti. Pro- fesör Zelinski'den ayrilarak, şeh- rinen güzel ticaret mahallele- rinden Naki Svyat caddesini kiple evime doğru gidiyordum. Varşova bombardımanı €shasın- da harabelere dönmüş muhteşem evlerini, nefis camekânlarmı son defn gördüğümü o sımda düşün- müyordüm. Şopenin kalbini ba- rındırmiş olan meşhür “Svetejo Kiija” kilisesine girmek üzere | dim ki. kulaklarıma askeri mar- başka bir şey konuşulmuyordu;| azametini hissettiğimiz bir harbin | olabileceğine hiç birimiz inanmak | istemiyorduk; Varşova valisi Sta- | şın sesleri geldi: Caddeden miğ- ferli askerler geçiyordu. Kadın- lar ağlıya ağlıya yaya kaldırım- den yürüyerek onları teşyi edi yorlardı. Bazı genç askerlerin jineki'nin bize mahsus tertip €di- | yanaklarından gözyaşları akıyor- İen'bir ziyafette irat ettiği âteşin | putku hatırıma geldi. Daha son- ra, Varşovanın mühasarası Sira- sında efsanevi bir şahsiyet olmuş | ulan bu adam bize »'Polonyanıu hayati? met ve onları muhakkak müdşfaa etmek lâzım geldiğinden bahsediyordu. Kürlarda «Polonya lisanı tedri satı pek yavaş ilerliyordu, Ne ho- calar, nede talebenin derse çalışmak için keyfleri yoktu. Herkes durmadan asri harp üsul- lerinden bahsetmeği derse tercih ediyordu. Muhavereler, (usul den olduğu üzere Polonya lisa- niyle değil, kur müdavimlerinin büyük bir kısmı Polonyucayı he-| sg; nüz iyi bilmediğinden, başka li- sanlarla o yapıyorlardı. Binek kimseler ve bilhassa Baltık dey- letlerinden gelmiş olanlarla di- ğer memleketlerden gelen Islav dilleri mütehassısları aralarında Rusça konuşurlerdı. Hattâ arka- daşlarından biri Rusçaya “kur- larımızın diplomatik lisanı" de- mişti. Bir. Finlandalmın Alman-| ca konuşan bir vatandaşına sert muamele etsiğini ve rusçaya geç- meğe davet ettiğini hatırlıyorum. Hepimiz, bize pek çok bahsedil- miş olan Vilno şehrine vadedilen seyahatı büyük bir sabırsızlıkla bekliyorduk. Fakat tanı hazır- İstdiğımız sirada arkadaşlarımı- Zin ekserisini teşkil eden fransız ve ingilizler alelâcele memleket- lerine çağrılmış, Poloyadada, memleket dahilinde herhangi bir seyahatr irakânsız kılan, umumi seferberlik başlamıştı. Hükümet merkezi, küçük şehirlere nisbe ien, hava hücumlarından iyi mü- faza edilmiş | sayıldığından, Varşovaya, askerle beraber sivil halk ta hücum etmişti. Fakat, bu- na mukabil, taşrayı tercih edip ailelerini Varşovadan, Alman hu- düdundan uzak olan yerlere, bil- hassa Rusya ile hem hudut vilâ- yetlere gönderenler de vardı. Hü- kümet merkezine gelenlerin bi yilk bir kısmı bombalardan öldü; Şarka gidenler ise kâmilen Sov- yet orduları tarafından esir edil- diler. Varşova kendini havaya karşı müdafaa edebilmek için, asabi bir heyecanla, hazırlanıyordu, herkes belediye bahçesinde ve ev avlu- larında sığınaklar kazıyordu. Bu işi de bilhassa Museviler büyük bir gayretle yapıyorlardı. * * Kadınların faaliyeti: Br Polonya Maarif Vekâ- letinin yüksek memurla- rından bir kadınla görüşmem lâ- am geldi. Onu, kendisi gibi ya- hınayak, memurların yanında bü- yük bir hendek kazarken gör- düm. Beni, hendeğin kenarında, işini kabul etti. Reisicumhurun karısı bile bu gibi çalışmalara iştirak ederdi. Bokakta dolaşanların hepsi omuz- du. Diğerleri bilâkis, sert, kat'i adımlarla yörüyorlardı. O zaman, ilk defa olarak, harbin olabilece- ğine aklım kesdi. Askerler geçtikten sonra kilise- ye girdim. Kadın ve erkekler, diz çökmüş, ağlıyarak dua ediyorlar- dı, Sütunlar arasında, İsanın en| çok-sevdiğim, tasviri duruyordu Sıhırlı yüzünde öyle fevkalâde bir güzelliği vardı ki! Bomhardı- mandan sonra bu tasviri yırtıl- mış alarak, sütunlar ve heykeller enkazı arasında güçlükle gördüm. Arcak, bombalardan biriyle yü- cudünden koparılmış baş sağinm kulmıştı. Gözleri ıztırapla dolu Herkes, hükümet merkezinde yapılacağı ilân edilen, tayyare hü- cumuna karşı korunma tecrübe- sine hazırlanmıştı. Fakat tecrül yapılamadı. Tecrübe günü haki harp ve Varşovanın bombardı- manı başladı. Uzun zaman hiç kimse o harbin o mevcudiyetine linanmıyor ve o günün bütün dehşetinin bir tecrübe olduğunu sanıyordu. (Devamı var) Harciâlem Ayakkabılarda İhtikâr İçin Müracaat Ettiler Bugüne kadar ayakkabı ihti- kârı üzerinde lüks mahiyetteki ayakkabılar üzerinde durulduğu halde, az kazançlı halkın giydi ayakkabilar nazarı dikkati c betmemiştir. Çocuk patiklerinden, terlikler- den, başlıyarak kavafişi m lâ'ta ve orta snf halkın giydiği bütün ayakkabılarda yüzde yüz bir tereffü vardir. Bizim yaptığımız — tetkikata göre ham keçi, koyun ve kuzu derileriyle işlenmiş meşin ve sah- tiyanlarda harpten evveline na- zaran hiç fark o bulunmamakta bazılarındaki oOküçük © mevsim farklarına rağmen bazılarında da düşüklük kaydedilmektedir. Yal- nız kösele fiyatlarında tereffü göze çarpmaktadır. Bu sebeple, fiyat mürakabs bürosu ihtikâr tetkiklerinde lüks ayakkubılardan ziyade halkın giyeceği harcıâlem ayakkabılar üzerinde tetkikata başlamış bulunmaktadırlar. Kömüre zam isteniyor Fiyat murakabe komisyonu mangal kömürü fiyatlarının artı- hakkında bir talebi de tetkika başlamıştır. Kömürcüler Bulgaristanda kömürün pahalr- landığını ve büna nazaran burada da fiyatın arttırılması lâzımgeldi. ğini ileri sürmüşlerdir. Halbuki şehrimizde bir hayli kömür isto- ku bulunmakta ve bunlar eski fiyutlarla alındığından hariçteki bir yükselişin derhal piyasaya tesir etmemesi İcabetmemekte- dir. Belediye de bu hususta tet- kikata girişmiştir. Bundan başka buğdaycılar da komisyona müracrst ederek top- rak mahsulleri ofisinin kendile- rine yüzde bir fire birakmaden satış yaptığını ve 9 kuruş 10 pa- ra ve 9 kuruş 30 para arasında fiyatların tahavvül ettiğini ve çüval başinda 20 kuruş zarar ct- tiklerini bildirmişlerdir. Bu iddiaya göre ekmek fiyat- larının artırılması icabetmekte- dir. Komisyon, bugünkü toplantı- sında bü hususta karar verecek- tir. Bir muhtekir mahküm oldu 'Beyoğlundaki “Orman mües- sesesi" kilosunun 90 kuruşa sa- tılması icabeden kaşarpeynirini 110 kuruşa sattığı için belediye iktisat müdürlüğü (tarafından mahkemeye tevdi (edilmiştir. Mahkeme müessese sahibi İ Popodoposun ihtikâr yaptığı naatine vasıl olmuş, suçluyu 25 lira para cezasına mahküm etmiş ve tekerrüründe sürgün edilece- ğini karâr altına almıştır. İ İzmirde Bir Kahve Muhtekiri Yakalandı İzmir, 5 (TAN) — Şehrimizde bir mağazada satışa çıkarılama- yan kahve bulundu. Mağaza sa- hiplerinden Kasabalı Hayri tev- kit edildi. Kömürcüler de Zam | i ! Hava denemesinde toplanarak denemenin net KEN : Üniversite Rektörü dün de İkti | Piyasada: Gümrükteki Japon Malları Çekiliyor Harpten evvel memleketimize gelmiş bulunan Japon manifatu- ra eşyasının ithaline müsaade e dilecektir, Bu esya, 50 bin İngiliz lirası kıymetindedir. ve harpten leketimize teslim edilmiştir. Ti- caret müdürlüğü bu ma'ların elden ele geçerek pahalılaşmama sı için tevziini kontrol edecek- tir. İNGİLTERE İLE YAPILAN ANLAŞMA — İngiltere ile yapı- len son ticari anlaşma dün rüklere tebliğ edilmiş ve derhal muameleye başlanmıştır. Yeni anlaşma İngiltere ile careti cok. kolaylastırmaklarır. Takas usulü kaldırılarak yerine yüzde yüz döviz esası konmuş” tur. Şimdi tüccar, İngiltere ve do minyonlarından getirttiği malın bedelini merkez bankasına yatır makta ve oradan aldığı makbuz- Ia gümrükten malını çıkarmak- tadır. DÜN GELEN EŞYA — Dün Basra yolu ile İstanbula kültiyet- di mikdarda deri, neft yağı, sü yen, boru, demir fıçı, ve Bulga- ristandan da 155 bin kilo mangal kömürü gelmiştir. Posta Tayinleri Ankara, 5 (Tan) — Ordu ve posta müdürü Nazif Erendeğ Kastamoniye, Samsun şefi Lütfi Arkan Orduya, Edirne mürakibi Süreyya Onlü Kirklareline tayin ça) verdi ve bu toplantıda mesleki hasbihallerde bulunuldu evvel çok ucuz bir fiyatla mem-|k ESİMLERİ ) ife alan hakemler dün Valinin Reisliğinde tlcesi üzerinde konuştular.. 0 ısat Fakültesi talebesine Poliste: Bir Fabrika Yıkıldı Bir Kişi Yaralandı Hasköyde çarsı içinde Davit | Avrama sit oyuncak | fabrikası evvelki gece ani olarak çökmüs- Bu esnada sokaktan geçmek- olan Hasköy Kalaycıbahçe s0- da oturan Ali Çavuş enkaz a kalarak yaralanmıştır. OTOMOBİL KAZALARI İoför Mahmudun idaresindeki 3143 numaralı Edirnekapı - Ci- bangir otobüsü Saraçhane başın- den geçerken Kâzım Senola çarp- miş basından tehlikeli surette yaralamıştır, Cemil isminde bir şoför de idaresindeki 4125 numaralı oto- mobil ile Sâmatyadan geçerken 7 yaşında Nermin isminde bir kı- yakalanmış. haklarında takibata başlanılmastır. HAŞLANANLAR — Kadıkö- yünde İsmail Hakkı sokağında 2 numarada oturan Zeynep İşik'in kızı bir yaşında Şaziye kaynar suya düşmüş, muhtelif yerlerin- den haşlanmış, nümüne hastaha- nesine kaldırılmıştır. Geçenlerde yine sıcak su ile haşlanıp, Şişli çocuk hastahane- sine kaldırılan 7 yaşında Bi nettin dün ölmüştür. İzmitte Yeni Tayinler İzmit (Hususi) — Hendek hü- süsi muhasebe memuru İbrahim den Rasih Hendek'e, nakil ve ta- Bektaş Kandıraya, Kandıradan Mehmet Tunç Gebzeye, Gebze- yin edilmişlerdir, 4 çiğnemiştir. Her iki şoför de) Örfi İdare Komutanlığının Bir Kararı Hatay İçkili Lokantası Kapatıldı Geçenlerde Hatay içkili ve saz- lı lokantasına giden bir müşteri, kendisinin o geceyarısı lokanta müstöcir ve müstahdemleri tara- fından döğüldüğünü ve üzerinde- ki parasının alındığına iddia et- mişti. O zaman, hadiseye el koyan polis ve müddetumumi müşteri- Bin paralarından bir kısmını mü- tecavizler üzerinde bularak istir- dat etmişti. Bu hedise üzerine, örf idare komutanlığı tarafından Istanbul. da bulunan bu kabil yerlerin ör-| fi idarenin ilânından önce ve son- raki vaziyetleri hakkında tehki- kata girişiimiştir. Bu tahkikat neticesinde asayiş ve inzıbatı mu- hil mahiyette gö, mümasil hadiselerin, Hatay içkili lokantasında diğer içkili lokan- talarda vukun gelen hadiselerden daha ziyade nazarı dikkati calip mahiyette nlduğu tesbit edilmiş- tir. Ayni zamanda burada mey- dana gelen vakaların hemen ek- serisinin de lokanta müstecir ve müstahdem)eri tarafından müşte. riye karşı ika edildiği anlaşılmış- tır. Bunun neticesi olarak, örfi idare komutanlığı (tarafından Hatay lokantası kapatılmış ve ba- his mevzuu olan hadisenin faille-| ri de örfi idare mahkemesine ve- badema diğer yerlerde de bu kabil hadiseler zuhur ettiği takdirde, bu hadise lere müşteriler dahi sebebiyet vermis olsa, müsebbipleri hakkın- da örfi idare kanunu hükümleri- ne göre müamele yapılması ka- rarlaştırılmıştır. Bu itibarla, bundan sonra ge- rek müesses& sahip, müstecir ve müstahdemlerinin ve gerek bu gibi yerlere giden halkın bu hu- susta çok dikkatli davranmaları ve asayiş, emniyet ve inzıbatı ih- Tâl edici en ufak bir harekete ma- hal vermemeleri icabetmektedir. Hava Denemesi İyi Netice Verdi Hava denemesinde vazife alan hakemler dün valinin riyasetinde toplanmışlar ve raporları tetkik ederek denemeden iyi netice a- lındığını tesbit etmişlerdir. An- cak, noksanlığı hissedilen bir kı- sım malzemenin de tedariki su-| retiyle daha fazla sürat temin dilebileceği müşahede edilmişti Dahiliye Vekâleti seferberlik mü- dürü, toplantıda, pasif korunma- ekiplerinde çalişan memurların vazifeleri hakkında bir konuşma yapmıştır. , b va Diğer taraftan Dahiliye Vekâ- Jeti pasif korunma itfaiye ekip- lerine teçhizat temini için bina vergilerine yapılan yüzde 10 zammın tahsilinden vazgeçilmesi- ni belediyeye bildirmiştir. Ve- kâlet, bu teçhizatın temini için bir kanun projesi hazırlamakta- idir. Bir Bilmece Garip bir teklif ilen bu ve buna | p, Dp" bizim gazetede havadis sıra- sında bir bilmece vardı. Bilme cenin başlığı “Tramvaylarda tek bilet usulüne başlanıyor.” ve altındaki ikinci başlık da: “Birincilerde 10, ikincilerde 7 kuruş alınacak, seyahat edilecek, ak- tarma biletler için birinci mevkilerde 7 ikincilerde 5 kuruşa.” şeklinde idi. Bilmeceyi belki halle medar olacak bir ipucu elde ederim ümidiyle arkasını okudum büsbütün şaşırdım: “Tek bilet için birinci mevki arabalar- da 7, ikinci mevki arabalarda 5 kuruş ve aktarma biletleri için de birinci möv- kide 10 ikinci mevkide 7 kuruş ücret muvafik bulunmaktadır.” Şimdi bilmecenin haline çalışalım: 1 — Tek bilet usulü nedir? Şimdiye kadar tramvaylarda çift biletle mi bini- yordük? Yoksa çift bilet alanlara bir kişilik yer daha mi temin ediliyor?? ? — Birineilere 10 kuruş ikincilere yedi kuruş verilecek. O halde yedi ku- ruş otuz pura ön kuruşa beş buçuk da yedi kuruşa mu iblâğ ediliyor? 3 — Seyahat edilecek! Nereye? Me- selâ on kuruşa bilet alan Ankara, Kon- ya, İzmit gibi uzak mesafelere de gide- bilecek mi? Yahut bir Avrupa seyahati mi vadediliyor? Tramvaya binen adam seyahat etmez, seyrüsefer eder, Acaba bu seyahat ne olaki?.. (5 <Masslis'tâş varmış, ikesi — çok şükür — ortadan kalkmış. Çünkü Rumanyaya ısmarla nan 800 bandaj bir aya kadar şehrimize gelecekmiş. Ben bundan şiiphe ediyorum, Çünkü sargı manasına da gelen bandajı Ru- manya bugünlerde başkasına göndere- cek vaziyette değildir ve unutmamalı- yız ki tramvaylarda bu izdiham devam ettikçe bündaja tramvaylardan ziyade yaleuların ihtiyaçları oacak! ** Sabır mükâfatı yu ikinci defa olmak üzere meşhur sinema artistlerinden Joan Crawford “Sabır” mükâfatını ka- zanmış, Bu madalye bir flim yapılırken fotoğrafçıların önünde en fazla sabır gösteren onları üzmeyen artiste verilir- miş, Bizim eski masallarda hir Lejand var- dıksSözde sabır taşı dedikleri bir nevi cevrücefa görenler Başlıktan sanra esas yazıda tek bilet, ger çiekiki bn taşa söyledikleri zaman için birinci mevki' arabalarda 7 ikincide 5, aktarma biletlerde birinci mevkide 10 ikincide yedi... Ben içinden çıkamadım. Bu bilmeceyi okuyucular | hallederlerse kendilerine tarafımdan kocaman bir aferin yaraka- 81 verilecektir. * » Bandaj geliyormuş andaj yonsulluğundan © tramvay arabalarmın seferden kaldırıl. tâş babahindi gibi kızarır, morarır ve şişermiş, Masalm seyrinde en can ala- cak noktalarda belâzede sorar: — Ey sabır taşı! Sen benim yerimde olsan ne yapardın? Böyle sora sora nihayet bir dereceye gelirmiş ki taş dayanamaz çatlar param- parça olurmuş. Galiba “Taş çatlasa yap- mam” tabiri de buradan geliyor. Bu “Tahammül mizanı” şimdi mevcut olsa biz de karşısına gecin: — Ey sabır taşı! Ben Maçkada oturu. yorum. Geçen gün durak yerinde yağ- murun altında tramvaya binmek için tam yarım saat bekledim. Sen olsan ne yapardın Desek taş tabii şişerdi,. Arkadan: — Tramvay arabalarında yer bulmak için adeta birbirimizle güreş ediyoruz. Böylelikle güçbelâ ıskarça gibi sıkıştı Zımiz cöndereden bir an evvel kurtul mağa çabalarken bir de üstelik bilet kontrolcüsü geliyor. Ona da yer veriyo- ruz! Ey sabır taşı sen olsan ne yapar- sın? : Sabırtaşı yalnız kızarip morarmaz; belki birkaç adım da yürürdü. — Bu güzel şelirin otobüs denilen bir #elâketi var... Cümle tamamlanmadan sabırtaşı mut- laka mosmor şişer, beş on adım koşar- dı. — Şehir tiyatrosunun komedi kismın- daki piyesler... . Sabırtuşı çatırdamağa başlardı. — Son edebiyat mübahasesindeki da- ruşıklı görüşüklü telkinli tertipli mü- nakaşa... Der demez. Muhakkak sabırtaşı “Sen olsan ne yapardın?” cümlesini söylet- meden müthiş bir tarraka İle çatlar pa- ramparça olurdu! Bu itibarla, sabır mükâfatı Joan Crawford'dan ziyade bize yakışır!... Zira fotoğrafçının karşı- sında beklemek hüner değil, asl mari- fet meselâ saydıklarımın en hafifi olan Nişantasmıda yağmur altında tramvay beklemektir! Lp gym yağ ye hekim hocamızın hergünkü öğütleri hem yazıl itibariyle nekadar güzel, nekadar faydahıdır. Lokman hekim fennin ken- dine verdiği büyük salâhiyetle her fik- rini “Bimehaba” yani uluorta söyler. Dünkü yazısında şeker hastalığının irsi olup olmadığını tetkik ediyor. Ben İsminden olscak bu hastalığı o kadar acı görmüyorum. Hattâ; — Buna bukadar ehemmiyet vermek neden? Vücut şeker yapıyormuş, Fena mi? Nihayet insan bin türlü ıztıraplarla kıvranacağına tatlı tatlı ölür gider! gibi düşündüğüm de oluyor. Üstadın şu cümlesine bakınız: “Şekerli bir erkek, kendisi şekerli olmıyan fakat ailesinde şeker bulunan bir kadınla im ederse çocukların yarısı şekerli olu! Ri Hepsi bir arada bal gibi ge- çinir giderler. Şu aşağıdaki nokta daha mükemmel! “Bir evlenmeden önce kizla yhasınım ve babasının idrarlarından birer örnek istemek biraz tuhaf görünüyorsa dı Tuhaf değil, muhal üstadım muhal! Hangi damat, kayinbabasına hele ka- yınanasına: — Efendim ben kızınızı alacağım. Fa- kat evvelâ siz şu pul şişelere ayrı ayrı tebevvül edin. Üzerindeki yaftaya da şa- $irmadan isimlerinizi yazın, Ben bir kere rengine falan da sonra görüşürüz! Dese bunun sıhhi bir tedbir olduğuna ğuma deli diye herkes yanından kaçar. İşi şekere ve kadere bırakmak daha doğrudur sanırım! ULUNAY hem mevzu | 6-2-041 Bıktık Bu Kazalardan Yazan: Naci Sadullah Bir bu kazalardan... Tıpkı iradeleri meflüç sarhoşlar gibi frenleri tutmayan rn vaktinde görülüp tedavi edil memesi yüzünden vukubulan faci a, bazan hir düzine masum insa- nun hayatma mal olur: Ve biz buna kâzu deriz. Tıpkı illetli da“ marlar gibi çürümüş havagazı bo. ruları vardır: Zehirli yılanlar gi- bi ayaklarımızın altında dolasan bu boruların vaktinde sökülüp atılmaması yüzünden havaya bo- şalan zehir, b masum insann ciğerin Ve biz buna kaza deri Tıpkı kemikleri kurtlanmıs İbacaklar timleşmis İköprü ayakları vardır: Bir gün. seneler sürmüş ihmallerin gittik» ce ağırlaşan ünü çekemiyen yaklar yıkılınca, taşıdıkları köprülerden, içleri insan dolu trenler uçar: Ve biz, arkasında, içerisi masum kurbanlarla dolu bir kücük mezarlık bırakan bu faciaya bir kaza deriz, Tamir görmen kömür ©- cağı çöker, yanlış hesaplarla açıl- mış bir yol kayar, Nuhun tekne» sile yaşıt bir gemi batar, fena kurulmuş bir iskele yıkılır, acemi işletilmiş bir o- cak parlar, kurumu temizlenme- miş bir baca, bütün bir mahalle- ve ölüm ateşleri püskürür, ta“ bina, günün biz rinde bombalanmış gibi dağılır, ve biz bunların topuna birden, ayni teşhisi koyarız: “— Kaza, Fakat artık bıktık bu kazalar» dan... Çünkü daha evvelki gün Germencik köprüsünden, mastım yolcularım (mezara (boşaltan tren, bir kazanın kurbanı değil- dir. Çünkü daha evvelki gün, tam on bir ameleye mezar olan Gelik kömür ocağile birlikte sönen on le ocağı, bir kaza kurbanı sayılamaz. Ve bizim hemen ezeldenberi miz bütün faci- elimizle ter- yasında, baş döndürücü bir tekâmüle kavuş” muş bulunan fennin meveut kıl dığı müdafaa yesaitinden kâfi derecede müstefit olabilen mem leketlerde, bir zelzele faeiasa, bir nehir taşıması bile, büyük zarar- görülebilen bi- Oralarda insanlar, bizim tam tevekkülle karşıladığımız ve rünmez kaza, saydığımız bu İ muazzam tabiat facinlarının he- sabını bile birbirlerinden soru- İyorlar, Bunun içindir ki, artık bıktık bu kazalardan... Ve artık inanılmasını bekliyo” ruz ki, kazalardan korunmak nis yetile aldığımız yegüne tedbir, nefesi kuvvetli fukı ka dağıtmaktan ibaret bir gün gelecektir ki, mev'ut e eellerile ölebilecek olan bahtiyar kı mucize yarat” parmakla göste“ 1941 Yılı Bütçesine Esas Olacak Hazırlıklar Ankara, 5 (Tan muhabirinden) — Maliye Vekâleti, 1841 yıl devlet bütçesinin inde © sas olacak tetkiklerini bitirmek ü- zeredir. Vekâlette bu maksatla çalışan komisyonlar tarafından hazırlanan esaslar, gelecek hafta” lar içinde Vekiller Heyetince gö” rüşülecektir. Vekiller Heyeti ta* rafından bu esaslar kat'i bir ka” Tara bağlandıktan sonra 1941 varidat ve masraf bütçeleri v€ projeleri buna göre hazırlana" caktır. Tütün Satışlarından Egede 10 Milyon Lira Elde Edildi Izmir, 5 (TAN) — Tütün mah” sulü hemen kâmilen satılmış te lâkki edilebilir. Son partiler daha yüksek fiat bulmaktadır. Bu sene Ege mıntakasında tütün setışlaryile elde edilen para o” milyon liraya yakmdır. Kiliste Bir Cinayet Kilis, (TAN) — Acar «öyü” den kır bekçisi Kara Mehmet ayni köyden ölü İsmailden d kalan iki çocuk anası bir kadıni& evlenmek üzere muamele yapi” rirkon, kadının çocuklarında Şükrü tarafndan hükümet da resi civârında öldürülmüştür. #ELAAE, İLERİ