1 Şubat 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kurnazlar - Yanıldıklarını - Anladılar Servetini İngiltereye gönderenlerin paraları orada bloke oldu. İtalyan- lardan korkup mirasma konacağı hısımını Nisten Parise getirten, onu Nantes'de düşmana teslime mecbur oldu. Almanların ilerleme husu- sundaki süratleri bütün hesapları altüst ediyordu. — aK Buna rağmen kimse kurşuna dizilmedi. Bu daima hükümetin — nizamına serkeşlik eden bir kav- me gözdağı vermek için kâfi idi. - Herkes hürmetle eğiliyor. â : — Mersi, Alman askeri efen- i! | Sokaklarda bizim dünyamıza — mensup değilmiş gibi sakit sarı — dev'ler dolaşıyorlar. Sıcak bul- Odukları güneşin altında denize — giriyorlar. Sonra kardeşlerinin — batırdıkları gemilerin su üstün- de yüzen yağ tabakalarında yüz- dükleri için vücutlarında siyah dekelerle sudan çıkıyorlardı. Banyolarını aldıktan sonra bi- rer halka teşkil ederek hepsi bir “ağızdan memleketlerinin türkü- lerini söylüyorlardı. — öbür tarafına, 1914 de Amerika Aarada merakla Gironde'ın kuvvetlerinin karaya çıktıkları — noktadaki âbideye doğru bakıyor lardı. Bir kaç zaman sonra Şampan- “yaya, kadınlara, havanın letafe- tire kapılacaklar, ve tarihte da- ima tekerrür eden mağlübun ga- |— İinpe galebesi yine tekerrür ede- £ cek! * * — Mandeye, Bordeaux, Vichy B Henda_vede hududu geçmek için uzun bir otomobil ka- filesi bekliyor. Bu kârvan zen- ginlerin Massilia'sıdır, Bir çoğu hicrete Mayısın on |— beşinde karar vermişlerdi. O gün uykusuz geçen bir geceden sonra ıv.ıtandasla: iki sınıfıa ayrıldı: /Hicreti kabul edenler! Bunlar “yalnız kendilerini düşünen ka- çaklardır. Firari bütün teferrüa- tile inceden inceye hesap etmiş- — Jer, bütün tahvilâtlarını numara- larmı alarak bir ecnebi konsolo- sunun huzurunda — yakmışlar, — servetlerinin liste suretlerini ec- nebi memleketlere gönderdikien başka emin yerlerde de sakla- mıslar, vanlarına asıllarını almış- lar, vakit vakit helecanlı bir en- dişe ile bu asılların bulunduğu | cebi ellerile yokluyorar. Bu ha- ( reketi o kadar çok defa tekrar etmişler ki artık ihtiyarsız yapı- lan hareketlere benzemiş. Ceplerindeki bu kâğıt parçası daima muhtaç oldukları refahın, servetin bir müjdecisi gibidir. |— Zira on beş senedenberi büyük (— bir sabırla bir tarafa koydukla- O Tı asıl servet onları deniz aşırı /— yerde bekliyor. — Zaten bu kaçışr tâ o zamanlar- / danberi hazırlıyorlardı. ** i Güzel mazeretler: ; Bunlm karşı muhacir ismi- 4 ni vermek doğru değil. |-Zivra hensi Fransız ünvanını mu- — vakkaten ancak bankerlerinin müsaadelerile taşıyorlardı. — Ah,acaba butedrici tâbiiyet |— düşüklüğünün tarihini hangi psi- koloğ maliyeci yazacak? Bu sermayedarlar servetlerini ecnebi memleketlerine gömmek /—için güzel mazeretler bulmuşlar- — dı: Vergiler çok fazla imiş, sos- ' yalistlerin —musadere — tehdidi yarmış... - BServetlerini bir gün olup hü- " kümete bildireceklerini söylüyor- -— lardı. Fakat bir çok defalar böy- le zamanında yapılmayan mua- — meleden dolayı bir ceza terettüp - etmiyeceğine dair müsaadeler ve- |rildiği halde yine hepsi süküt et- - tiler Düsünemediler ki hariçte bi- | Tiktird:kleri bu altın külçeleri |ağırlığı, onları Fransadan harice ' gçekiyor ve memlekete bağlamı- “yor ve bu hal böyle devam ede- mezdi. Ya para kaybolacak ya- hut sahinleri mallarına iltihak e- /— derek erdi. — Bu kacaklar kafilesini sevke- — den Yahudiler başka bir nüfuz —altında bulunuyorlardı. Hitler onlar hakkında propa- — ganacaya başladığı zaman aleyh- — lerinde yaptığı ifşaata isyan et- aa n hei v Bts Gd a ŞT TT T Yazan: Alfred Fabre - Luce — Çeviren: Ulunay diklerine yavaş yavaş benzemeye başladıklarını gördüler. Bu kafile içinde pek çok Yahu- di vardı Filân ressamın metresi Yahudi idi, falan gazeteci menfaat dola- yısile Amerikalı Yahudilerle bo- zuşmak istemiyordu. O halde bunların da kafileye takılmakta haxklari vardı. * * Kurnazlar yanıldı: urnazlar son dakikada ya- nıldıklarını anladılar. Ser- vetini İngiltereye gönderenlerin paraları orada bloke oldu. İtal- yanlardan korkup mirasına kona- cağı ihtiyar hısmını Nisten Pari- se getirten onu Nantes'de düşma- na teslime mecbur oldu. Almanların ilerleme hususun- daki sitratleri bütün hesapları alt üst ediyordu, Haziranın on beşinde kendile- rTini Burdeaux'da daha emniyet altında sanıyorlardı, Hepsi: — Hükümetle beraber gideriz. Diyorlardı Fakat, hükümet kalmaya karar vermişti Muhacirler, ne bu rehineyi be- raber götürebiliyorlar, ne de o- â;ı gitmeye teşvik edebiliyorlar- O zaman delirmiş bir halde hu- duda hücum ettiler. Otomobiller yığıldıkça yığılıyor, gümrük me- murlarını şaşırtıyordu. * * Lânet sürüsü: 'alnız Bidossa köprüsünü pecerken milyagderler bin türlü mahrumiyetler Yinde kıv- ranarak muhacirliğin bütün ıztı- raplarını öğrendiler. Halbuki, böyle banknotlara gömülmek suretile rahatsızlıktan kendilerirni kurtaracaklarını zan- nediyorlardı. Para artık onlara hıyanet ediyor! Zaten Alman taarruzu başla- madan kiymetinin bir kısmıni kaybetmişti. Benzini para ile de- ğil ancak kuponlarla elde etmek mümkün olabiliyordu. Şimdi ise kuponlar da bir şeye yaramıyor, işini bilen, irat sahibinden daha zengin sayılıyordu. Velhasıl bu dar köprünün üzerinde bir oto- mobil, bir baş belâsı oldu. Hudu- du geçmek için o mükemmel Aa-|! rabaları orada bırakıveriyorlar- dı, Ceplerinle binlerce franklık banknotlarla yüz franklık iş gör- mek kabil değildi. Zaten İspanya kaçakların kar- şısında hudutlarını kapıyordu. Hepsi sanki her tarafa belâ gö- türen bır lânet sürüsüne dönmüş- lerdi! Paris Soir'ın hususi muhabiri Gerard Bauer “Korku payitahtı” nın acip şeklini şöyle tasvir edi- yor: Kilometrelerle lüks otomo- biller. Hudut parmaklığı bir isim seçerek ancak saatte altı, yedi defa kaldırılıyor. Gümük me- murları uzun uzadıya müamele yapıyorlar; arabalarında kıvrılıp uyuyan yolcular şafakla gözlerini açtıkları zaman gördükleri man- zara hep o... Sandık ve tekerlek yığınları... y (Devamı var) TAN ramvay Meselesi Günün Baziı Saatinde Tramvay Seferlerinin Tatili Düşünülüyor Nafıa Vekâleti müsteşarı bu- günlerde şehrimize gelerek tet- kikler yapacaktır. Bu arada tram- vay idaresinin projesini hazırla- dığı aktarma ve tek bilet üsul- lerinin tatbik şekli üzerinde iza- hat alacak ve kararını bildirecek- tir. Aktarma biletleri için etrafın- da saatleri bildiren işaretleri havi yeni biletler tabettirilecektir. Yolcuya bilet verilirken bindiği yer ve saat zımbalanacaktır. Bu bilet bir saat içinde ve ayni İsti- kamette — muteber olacaktır. Tramvay idaresi Karabük Fond demiri vermek şartiyle Ruman- yaya 800 bandaj sipariş edecek- tir. Bir kaç gün evvel de Ingilte- reye 500 bandaj sipariş edilmiş- tir. Bu siparişlerin dört ay içinde geleceği ümit edilmektedir. Dört ay sonra Eğer bandaj gelemiyecek olur- 8a dört ay sonra tramvay nakliya- tı yapılamiyacaktır. Iler bandaj beş defa torna edilerek kullanıl- mağa elverişli bir hale getirile- bilmektedir. Bu güne kadar 11 araba 5, 38 araba 4, 60 araba 3 69 araba da 2 defa torna edilmiş- tir. Bu vaziyete göre nisan ayı sonunda 11, eylül ayı sonunda da 36 arabanın seferden xaldırılma- sıricabedecektir. Bugün 156 sı motörlü ve 90 nı motörsüz olmak üzere 246 araba mevcuttur, Ban- daj getirilemediği takdirde mo- törlü arabalardan 47 tanesi mec- buüren depolara çekilecek ve nak- liyat imkânsızlaşacaktır. > Yapılan tetkiklere göre tram- vaylar cumartesi, pazar ve pazar- tesi günleri en çok yolcu taşımak- tadır. Salı ve çarşamba günleri pazartesi gününe nisbetle 25 bin yolcu azalmaktadır. Büuna scbep de güya bugünlerde kadınların tramvaylara az binmeleri ımiş. Bu günlerde İngiltereden yay, havai tel ve bir miktar da dingil gelecek, mevcut tramvayların di- ğger ihtiyaçları karşılanacaktır. Tramvay işletilecek saatler Tramvay idaresi hareket datre- si müdürü tramvay umum mü- dürlüğüne şöyle bir ieklif yap- mıştır. Eğer bandaj yelemez ve diğer ihtiyaçlarımızı temin eae- mezsek bir ay sonra tramvayları muayyen saatlerde işletmemek mecburiyeti hasıl olacaktır. Sa- bahları saat 6,30 ile 10,30 arasın- da öğleden sonra da 15,30 dan saat 21 e kadar arabalar çalıştırı- lırsa mevcut tramvaylar bir müd- det daha işleyebilecek ve bu su- retle şehir dört ay sonra nakil vasıtasından tamamen mahrum kalmıyacaktır. Umum müdürlük bu teklifi tetkik ettirmektedir Otobüs temin edildi Ingiltere Büyükelçimiz Tevfik Rüşdü Aras İstanbul belediyesi namına yaptığı teşebbüsler neti- cesinde 30 otobüs temin etmiştir. Bu otobüsler muhtelif fabrika- lardan satın alınacaktır. Arabala- rın bir kaç ay zarfında Istanbula gelmesi de temin edilecektir. Afganistan İktısat Veziri Şehrimizde Vezir, Türkiyeye Ait İntıbalarını Anlatıyor Afgan iktisat veziri cekselans Abdülmecid Han dün sabar An- karadan şehrimize gelerek Park- eotele inmiştir. Abdülmecid Han, dün kendi- ,siyle görüşen muharririmize de- MÜdti KİS t “ — Dost ve kardeş Türkiyeyi ziyaretten duyduğum memnüni- yet sonsuzdur. Tedavi edilmek üzere İsviçreye giderken uzaktan uzağa çok sevdiğim memleketi- nizi de ziyarete fırsat bulduğum için bahtiyarımı. NOi Bütün şark memleketlerine bir misal nümunesi olan Türkiye- ye ait çok eser okumüuş ve gören- lerden birçok izahat almıştım. Fakat burada gördüklerim, oku- duklarım ve öğrendiklerimden çok daha manalı ve büyük oldu- ğunu hayranlıkla müşahede et- tim. Bir kardeş memleketin çok kısa bir zamanda başardığı büyük muvaffakıyetleri biz Afganlılar gördükçe, emin olun kendi mu- vaffakıyetlerimiz imiş kadar se- vinmekteyiz. Türkiye, — şarkın medarı iftiharıdır.” C GÜNÜN RESİMLERİ ) Afgan İktisat Veziri, dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Bu re- simde Veziri Parkotelde Afgan sefiri ile bir arada görüyoruz. 100 Kuruşluklar Artık Geçmiyor Üzerinde “100 kuruş”- yazılı gümüş bir liralıklar bugünden i- tibaren tedavülden kaldırılmış- tır. Bu paralar bundan sonra yal- nız malsandıkları ile Cümhuri- yet Merkez Bankası ve şubeleri tarafından kabul edilecektir. Şu- beler ayni zamanda paraları de- ğiştireceklerdir. Bu karar, piya- sada gümüş lira yeknasaklığını temin için verilmiştir İhtikârdan İki Dükkân Kapatıldı Balıkesirde Paşacamii cadde- sinde bakkal Mehmet Tezgelen ile Anafartalar caddesinde bakkal Ahmet Şen kahveyi narhtan yüksek fiyatla sattıkları için yir- mi beşer lira para cezasına mah- küm olmuşlardır. Mahkeme her iki bakkalın dükkânlarının birer hafta müddetle kapalı kalmaları- na da karar vermiştir Zonguldak Kozlu Hattı Yapılmak Üzere Kömür Havzasının Devletleştirilmesi İşi İkmal Ediliyor Ankara, 31 (Tan muhabirin- den) — Buğün bilfiil devlet ta- rafından idare edilmekte olan kömür havzasının devletleştiril- mesi için teşekkül eden komis- yon faaliyetini ikmal etmek üze- redir, Havzada evvelce hakiki ve hükmi şahsa ait olan ocakların ve bu ocaklara bağlı bulunan menkul ve gayri menkullerin kıymetleri, takdiri kıymet usu- liyle tayin ve tesbit edilmekte- ir. Bu muüuamelenin ikmalinden sonra bunlardan bazılarına nakit, bazılarına da bono vermek sure- tiyle alacakları tesviye edilecek- tir. Diğer taraftan, bu ocaklar- dan bir kısmının tevsi ve tekem- mülü ve ihtiyaca salih olmıyan bir kısmının da işletilmemesi için tetkikler yapılmaktadır. Havza- nın bir santraldan idaresi için bir müddettenberi yapılmakta olan tetkikler de bitmiştir. Nak- liyatta ve istihsal edilmekte olan kömürlerin mikdarında büyük faydası görülecek olan Zongul- dak - Kozlu demiryolunun istik- şafı bitmiştir. Önümüzdeki aylar içinde inşaata başlanacaktır. —— —H ——— Adliye Vekili Şehrimize Geldi Adliye Vekili Fethi Okyar dün sabahki — ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir. Vekil birkaç gün burada kalacak, adliye iş- leri etrafında tetkiklerde bulu- nacaktır. SIGORTACILARIN KON- GRESİ — Türkiye Sigorta Pro- döktörler Birliği senelik kongre- sini, dün milli reasürans bina- sındaki lokalinde yapmıştır. Yeni idare heyeti reisliklerine / |Rıfkı Tunksir ve Kemal Başaran ve idare heyeti âzalığına Edip, Vedat, Sermet, Hâmit, Varan, Kohen Üreüpolos ve Şuhleyan seçilmişlerdir. Mesleki hasbihallerden sonra büyüklere tâzim telgrafları çekil- mesi karara alınarak kongreye nihayet verilmiştir. HALKA HAVACILIK KON- FERANSLARI — Türk Hava Ku rumu sinema salonları sahipleri ile anlaşarak halk için havacılık konferansları — tertip etmiştir. İlk konferanslar ayın üçüncü ve beşinci günleri Kadıköydeki Sü- reyya ve Opera sinemalarında verilecektir. Büyük Viyadük Belediye Imar müdürlüğü Ga- latadan Sıraservilere kadar de- vam edecek viyadük için bir pro- je hazırlamıştır. Projeye göre vi- yadük Galatadaki Karaköy palas yanından başlıyacak, Yüksekkal- dırım arkasından Sıraservilere çıkacaktır. Viyadük en ağır ve- saitin bileceği mukavı te yapılac;kıtır. Sorulması İstenilen Bir Hesap Yazan: Naci Sadullah vvelâ, müsaadenizle, üzerin- de durmak istediğim ha- disenin bugüne kadar ki seyrini hülâsa edeyim: Maarif Vekâleti, hazırlamaya davrandığı “İnönü Ansiklopedi- si” ne “XXinci asır Fransız Lâ- rus,, unu esas ittihaz etmeye karar verdi. Hazırlanacağı bildirilen ansik- lopedinin taşıdığı isim, — verilen bu yanlısş karar üzerindeki has- sasiyeti büsbütün derinleştirdiği içindir ki, Türk lisanımın en bi- lenmiş kalemleri, keskin birer kılıç gibi parladılar. Tutular: yolun yanlıslığını is- hat etmek isteyen meslekdaşlar- dan birisi “Yirminci asır Fran- sız ansiklopedisi,, ni tıka basa dolduran hataları birer birer pa- zara çıkardı: Fransız ansiklapedisinin Tür- kiyeye ait faslı, kendisini okuyan yüz binlerce insana, “En büyük Türk şairi”, “En salâhiyettar Türk müverrihi”, “En hazik Türk hekimi”, “En kudretli Türk Ro- mancısı”, “En kuvvetli Türk Ti- yatrocusu”, ve “En yaratıcı Türk inkilâpcısı” olarak.. Fenni hitan müellifi doktor Riza Nur'u tanı- tiyordu., Ben, bu hataların mesulünü merak eden meslekdaşıma, Fran- sız ansiklopedisinin Türkiyeye müteallik faslını, bizzat doktor Riza Nur'un yazdığını bildirdim. Bu hakikatın ifsası ise, etrafın- da mütalea yürütülen mevzuun mahiyetini birden bire, ve tama- mile değiştirdi, Ele verdiğim mesulün yakası- na ilk yapışan meslekdaş, Refik Halid oldu: Onun bu hadise kar- şısında duyduğu tabit isyanı, ev- velki günkü güzel yazısında oku- müuşsunuzdur. G gün, kaleminde, durulmuş sandığımız hırcın ruhunun eski kavgacılığını bulduğumuz Refik Halid, “Basın Birliği..ne hareket İşareti veriyor, ve Türk tarihine, Türk sanatine, Türk kültürüne, Türk inkilâbına insafsızca tesa- hüp edenlerden, bütün bir dünya önünde muazzam bir hak ve ha- kikat sakaveti yananlardan he- sap sorulmasını istiyordu. Simdi, ayni mevzuda söz alan salâhiyettar bir meslekdaş; bu Resabın sorulmasına taraftar çı- kıvor ve: “— Fakat, diyor, Riza Nur, Basın Birliğine kayıtlı değildir. Halbuki, Basın Birliği, yalnız as- Ti azalarına taalluük eden hadise- leri tetkikle, ve bir neticeye bağ- lamaka mukayyettir. 0 hade, bunu tetkik etmek, Basın Birliği dısmda ayrı bir me- kanizmanın işidir, ve işi... olma- hdır!,, Güzel. Fakat bu hadiseyi iş — edinmesi lâzım gelen mekaniz- ma, hangi makamdır?, İşlenmiş bulunan hata, bugüne kadar henzeri görülmüş bir suç olmadığı için, onu Türk ceza ka- nununa uydurmayacak ve müd- deiumumiliğin müdahalesini bek- lemiyecek miyiz? Ben kaniim ki, hukukt? müeyyidelerimiz, Türk tarihini dolduran en mukaddes hakikatlerin, şahsi bir hırsla yağ- ma edilmesine idir, Çünkü Düşürülen Çocuklara Dair ir meslekdaş, anaları tarafından B muhtelif zaruretler veya hesap- laria daha doğmadan öldürülen vavru- lardan barsederken:; “— Kavanoz çocukları!” Diyor. İtiraf edeyim ki bu tabir, beni acı acı güldürdü. Çünkü, o tabiri oku- yunca gayri ihtiyari, sokaklarda her zaman birçoklarına rastladığım avare ve bakımsız çocukları hatırladım: Birçoklariyle hemen hiç kimse tara- fından alâkadar olunmayan, hbazıları, gecelerini çöp tenekelerinde sokak kö- pekleriyle koyunkoyuna geçiren, ekse- risi kurnaz hocal nezareti altınd dilenen, ve hemen hepsi de perisan, sıhhatsiz bir halde bulunan bu yavru- ğe göre, tramvayların en az yolcu taşı- dıkları günler, salı, ve çarşamba günleri imiş.. Bugünlerde, tramvaylara, diğer günlerden tam 25000 kişi eksik binmek- teymiş. Alâkadarlı b bebini merak etmişler ve neticede öğrenmiş- ler ki, salı ve çarşamba günleri tram- vuylara binmiyen bu 25000 kişi, o gün- lerde ğa çıkmayı uğ luk sayan kadınlardır. Ben, batıl itikatların bılâ- istisna hepsini fevkalâde gülünç bulan- bar, öl ik, ve yetişmek W miahrumdular. Bugün, içinde yaşadık- ları cemiyete zararları vardı. Ve bu gi- dişle bugün olduğu gibi, yarın da hiç- bir işe yaramıyacaklardı. Eh.. Hiçbir zaman, hiçbir işe yaramı- yacük olan bu mahlükları dünyaya ge- tirmenin manası neydi? Diğerlerini bilmem, fakat yoksul ana- Jarın yavrularını düşürmeleri, tıpkı benim gibi, bu suali hatırlamalarından elacak.... Onlar, çocuklarını düşürüp kavanoza koyuyorlar, yani, bir işe yara- tamıyacaklarını bildikleri için... turşu- suünu kuruyorlar... Hem kuzum, çocuk düşürülmesine piçin asabileşiliyor? “Çocuk, düşe kal- ka büyür!” diyen atalarımız dedil mi? , ” L Kadınların aldanma kabiliyeti! vay idaresi, fevkalâde orijinal — K bir istatistik yapmış, Bu irtatisti- lard Ve batıl itikat besleyenlere de, adeta kızarım. Fakat ne yalan süy- liyeyim, salı ve çarşamba günleci soka- ğa çıkmanın uğursuzluğuna inanan bu 25 bin bayana kızamadım. Hattâ bilâ- kis, onların öyle bir itikat beslemeleri, bona ptarlak bir ümit verdi. Kendi ken- (âime: “— Acaba, dedim, bu bayanları, haf- tanın diğer günlerinde sokağa çıkl Uğursuzluğuna da inandırmak mümkün değil midir?” Çünkü bunu becerehilirsek, tram- vayiarın kalabalığını mümkün mertebe azalimiş olacağız. Hem bayanlaca bu batıl itikadı telkin etmek sanılıdığı ka- dar güç de değildir: Çünkü kadınlarda aldanmak kabiliyeti fevkalâde yüksek- tir: Görmüyor musunuz? Birbirlerine bile inanıyorlar! Orijinal bir mukayese! Evvelki akşam Sadri Ertemle bera- berdik. Sazlı bir gazinoda bul yare, süngü, bomba, tank zirhlı verili- yor. Fakat onlar, bütün bu kavga vası- talarını, birer silâh gibi değil, adeta bi- ver musiki aleti gibi kullanıyorlar. Şimdi, bir de bizi ele al: . Elimize bir musiki aleti ver. Tabiati en y şak ol bile, tcabında mu- siki aletini silâh gibi kullanıyor. Mısal ararsan, işte hassas ve sanat- kâr Salâhaddin Pınar: Kavga etmek lü: $ Li böyle olmasaydı, yüz binlerce in- san önünde inkâra uğrayan ebedi kıymetlerin, ebedi şöhtetlerin, büyük hakların hesabını hangi makam sorabilirdi? Türk inkilâp tarihini, Türk e- debiyat ve sanat tarihini, ve u- mumi Türk tarihini bekçisiz bir bağ gibi çiğnemek, ve onun top- raklarını süsleyen en nadide meyvaları aç bir hırsla dişlemek, üstehcen bir masal yazmaktan an- da, eline verdiğimiz tamburu, dipcik gi- duğumuz için konuşmamızın mevzuları arasına müsiki de sık sık karışıyordu. Bir aralık, bahis, b kâr Salâhaddi bi kullandı/” Bilmem Sadri Ertemi haksız bulmak mümkün mü? . Pinarla, bestekâr ve piyanist Şefik ara- sında geçmiş eski ve müessif bir hadi: nin dedikodusuna da intikal etti. İki d Siek d S$ü geçen o Ş fevkalâde öfkelenen Salâhaddin Pınar, her zaman zevkle dinlediğimiz tanbu- runu o gün bir kavga silâhı olarak kul- lanmıştı. Şimdi hatırlıyamadığım bir münase- hetle açtığımız bu mevzuu kapalışı- mudan biraz sonra, sevimli ve zeki saylavımız Sadri Ertem: “— Bak, dedi, sana fevkalâde şayanı dikkat bir müşahedemi söyliyeyini: Biz, icabında çok sabırlı olmasmı bi- len, fakat icabında sırtlan gibi döğüşe- bilen, hakikaten müstesna bir milletiz: Sulh ve sükün içinde yaşadığımız müd- detçe, ve damarımıza basılmadığı tak- dirce, en hırçın olanlarmız bile kuzu kesiliyor. Fakat kavga etmenin bir za- ruüret olduğuna inandığımız andan iti- baren, en mülâyim huylularımız bile en yırtıcı kavgacıları basdırıyor. Mese- lâ, şu İtalyanları ele al: Bir kavgaya gir- diler. Fakat sırası geldiği halde kavgacı olamıyorlar, Ellerine top, tüfek, tay- Bu hakikati ispat eden başka misal- ler de ararsanız çoktur: çünkü tambur tambura, baston bastona,yume1k yuüm- ruğa, tekme tekmeye gelmiş sanatkâr- larımızın sayısı az değildir. İtalyanla- ryin bundan şüpheleri varsa, onların boksörleriyle, bizim şairlerimizi döğüş- türelim: Görülecektir ki galebe Babı- âali takımında kalacaktır. Hele eski sayı- lan şairlerimizle, İtalyanların boksörleri değil, müsellâh askerleri bile başa çı- kamazlar: çünkü bizim “Eski” şairler, sade baston, yumruk, tekme değil, ne- redeyse... top atacaklar!.. *r D Otomobil de azar mı? Du.nlıü gazetelerde garip bir kaza havadisi okudum: Başıhoş bir otomobil, bir direğe, iki dükkâna, ve iki kışiye çarpmış.. Bu havadise bakı- lhırsa, otomobiller de yavaş yavaş azgın buğalara dönüyorlar, Benzin açlığı, mu- bareklerin mı vurüyor dersi- niz Yoksa, tıpkı serhoş gibi, dükkân- lara, diıreklcre, insanlara çarpan bu ©- tomobilin benzin dep lışlıkl alkol mü konulmuştu? Naci Sadullah daha kücük bir suc sayılamaz. Bunun içindir ki, tekrar sormak istivorum' Bize bunu isbat edecek meka- nizma... hangi makamdır? Denemeye Ait Hakem Raporları Pasif korunma denemelerinde vazife alan kurmay subaylardan müteşekkil 38 kişihk hakem hey- eti dün vilâyette toplaâanmış ve raporlarını vermişlerdir. " Bu raporlar seferberlik mü- dürlüğünce tetkik edilecek ve umumi bir rapor haline getirile- cektir. Bu iş salı akşamına kadar mutlaka bitmiş olacağından çar- şamba günü saat 15 te vilâyette | bütün kaymakam ve daire mü- dürleri ile hakem hey2tinın de iştirakile büyük bir toplantı ya pılacak, denemede görülen aksak lıklar ve alınması İlâzım gelen tedbirler müzakere ve münakaşa edilecektir, ———LRLKX<——— Tütün Satışları Izmir, 31 (A.A,) — Dün akşam yapılan tütün satışı 30,000,000 kiloyu bulmuştur. h K

Bu sayıdan diğer sayfalar: