4 Mayıs 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

4 Mayıs 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——2 4.5.940 4 MAYIS 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1 Sene «Ay 20 Kr. we ” 3Ay se TAY sw Milletlerarası posta ituihadına dahli olmıyan memleketler için abone bedeli müddet mrasiyle $0, 16, # 35 liradır. Atone beğeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Dul ilâvesi lâzımdır, Yersiz Bir Tasarruf S“ dünya vaziyeti dolayısiyle, her vekâlet, bütçesinde âzami tâsarruf yapabilmek için tedbirler düşünmektedir. Fakat vekâletler, bir taraftan fuzuli masrafların önü. ne geçecek çareleri sraşlırirken, di. ğer taraftan haksızlıklara ve mağdu. riyetlere sebebiyet vermemiye, hayat günden güne ağırlaştığı şu sıralarda bir çok ailelerin sefil ve perişan edilmemesine dikkat etmiye mecburdurlar. Bu meyanda, Gümrük ve İnhisar. lar Vekâletinin başvurduğu tasarruf çareleri hakkında okuyucularımız. dan ve vatandaşlarımızdan hergün şilahen veya tahriren bir çok haklı şikâyetler almaktayız. Bu mektup- Tara göre, bu vekâletin tasarruf için ele aldığı en belli başlı çare, devlete 30 sene hizmet etmiş bütün memur. larını bir hamlede tekaüde sevket. mekten ibarettir. Mektuplarda buna karşı deniliyor ki: “Yapılan iş, içinde bulunduğumuz bu buhranlı günler için hakiki ve samimi bir tasarruf değildir. Otuz sene samet ettiği için işin. den çıkarılan bu memurların ekserisi 50 — 55 yaşındadırlar. Hattâ içlerin. de bir kaç yaş daha gene olanlar da Bazı memurları işinden çıkarmak suretiyle tasarruf yapmak herhalde düşünülüyorsa, bütün ömrünü devlet hizmetine hâsretmiş, kendine bir karyer yapmış ve orada faydalı değil, he- iyer veya devlet hizmeti bir kaç seneden ibaret bulunan memurları azaltmak sureti. is dasarrulu temin etmek hem hakiki Ve sâmimi tasarruf gayesine, hem de hak ve adalete daha uygun düşer. Vekâlet erkânma, çok hakiki bir tasarruf imkânını da halırlatmak İs. teriz. O da şudur: Bazı memurlar, Xümrük tatbikat kursu muallimliği adıyla her ay maaşlarından gayri, bu iş için de bir ücret almaktadırlar. Onların, aldıkları bu paradan vazgeç. meleri lâzımdır. Bu kurs, senenin yalnız beş ayı açıktır. Otuz kadar me mura senede beş ay mesleki bilgi tedris edilir. Kendi vekâletlerindeki memurları tenvir İçin bu zevat maaş. larından gayri ayda yüzer lira alır. lar. Kursun bütçesi 30190 liradır. İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına, demekten geçemiyeceğiz.,, Baro Umumi Heyetinde Görüşülen Meselel 30/4/940 tarihli gazetemizin “Gü, Dün meseleleri, sütununda Baro u- mMumi heyetinin yaptığı toplantıdan bahsetmiş, vatana hıyanet suçlula- rma sit müdafaaların avukatlar ta- rafından deruhte edilmemesi hak. kında avukat Mesut Selenin teklifini haklı bulduğumuzu yazmıştık. Bu münasebetle avukat Etem Ru. hi Balkandan şu mektuba aldık: gnzetenizin Ealline Doğru İlk Adım) M sütununuzda Konyalı İbrahim Hakkı- Bin davası istihdaf edilerek (o (Bir adam mensüp olduğu millet ve Ebedi Şefinin Bakkında ağıza alınmıyacak tefevvühatta bülunuyor, buna rauttali olan gazeteciler, ün suçunu alâkadarlara duyurmak meksadile beşrettikleri zaman dava açmak Sesretini güsteriyör. Üstelik kendini mü- dalan edecek bir avukat ta buluyor) diye yazdığı satırlarda bütün efkâri umumiye- nin. malömü olduğu veçbile ben svukat Etem Ruhiyi istihdaf eylemiştir. Matbuat kanununun mevaddı mahsusa- sına tevfikan şu aşağıda yazili cevâhımın dahi neşrine delâletinizi hüsnü niyetiniz- den diliyorum: Benim nazarımda be İbrahim Hakkıyı kına melik değildirler, Ben vatanımı har belde o yazıyı yazandah ve Mesut Selen- den çak sevarim. Ve bu sevgim memleke- Ha bütün ricali inkılâbınca malâmdur. Yatanım. için Balkanlarda kanımı görtiğüm zaman, bu baylar belki yoktu. TAN Muharrir, bu yazı ile medeniyet buhranı hakkındaki makale serisine devam ediyor ve Fransız iktısatçılarından F. Delaisi'nin fikirlerini hulâsa ediyor: Devri Buhran edeniyet buhranı hakkın. daki yazılara devam ediyo. rum: Bugün, Fransanın tanınmış ikta. satçılarından Francis Delsisi'nin, yedi sene evvel açılan bir ankete verdiği cevabı hulâsa edeceğim. F. Delaisi, 1914 harbinden bir. kaç ay evvel (Gelen harp) ismile neşrettiği bir risalede bu harbin vakua geleceğini büyük bir vu. zuhla göstermişti. Kendisinin, zamanımızı alâkadar eden iktısadi meseleler üzerine bir çok mühim etüdleri ve eserleri var. dir. Bunlardan bilhassa (Les con- tradictions du monde moderne) ismin! taşıyan eseri, iktısadiyatta, ıhtısası olmıyan insanların da 1sti. İade ile okuyabileceği kıymetli bir kitaptır. Şimdi, bu derin görüşlü iktisat. çının, (Medeniyet buhranı) bak. kındaki noktaj nazarını hulâsa e. delim: “Devri buhran tabiri iki senede taammüm etti, Rağbet kazandı; çünkü ilmi bir edası vardır. Yarım asır evvel Clement: lar, refah ve inhitat biribirlerini takip ettiğini kaydet. miş ve bunları evvelden tahmin et. meği mümkün kılacak bazı işaret. ier vermişti. O zamandanberi iktisatçılar me. todlarını tekemmül ettirdiler. Cam, bridge'de, Harvard'da, Berlin'de tesis edilen (Konjonktür Enstitüle. rİ) namütenahi istatistikler, gra- fikler, monografiler neşrettiler. Fakat bu meselede halkı alâka. dar eden şey, bu âlinane mesai değil, belki . güzel havadan son. ra yağmur geldiği gibi - refah se. melerini inhitat senelerinin takip etmesidir. Buhfanlar da, fırtınalar, seller, mevsim rüzgürları gibi tabiatin değişmez kanunlarının tezahürle. ridir Bunun içindir ki, bu hâdise, en kimse mesul tutulamaz. Bu telâkki, işlerin idaresine herhangi bir surette iştirak edenlere uygun gelmektedir, Bundan başka, eğer kış yazı ta. kip ettiği gibi, inhitat ta refahı ta. kip ediyorsa, iyi mevsimin de fe. ha havadan sonra geleceğinden kim se şüphe edemez. Böyle olunca, sağnağa karşı, bir kaç (Himayeci tarifesi) ve (İşsizlik tazminatları) şemsiyesini açmak kâfidir. Fırtına kendiliğinden geçecektir. Bekle. mekten başka yapılacak bir şey yoktur. Sulistimalleri ortadan kal. dırmak ve hataları tashih etmek i. çin cehid sarfetmek beyhude ve lüzumsuzdur. İşte, ilmi edası sayesinde her he- vi mesuliyeti bertaraf eden ve her nevi teşebbüsten muaf kılan bu formülün bu kadar büyük bir rağ. bet kazanması bu surstle izah e. dilebilir. O, gayri memnunlara ol. duğu kadar endişe edenlere de şu- nu söyler; Sabrediniz, Buhran kon. dilğinden (o helledilecektir. Bu, devri buhrandır! Bununla beraber, matbuatta, bu kıymetli formüle artık şirodi rastlanmıyor. Uzun zamandanberi bugürkü inhitat ve buhran, vüsat ve imtidat bakımlarından bütün evvelkilerini geçmiştir. işlerin tekrar başlayacağı o ka. dar çok defa boş yere ilân edilmiş. tir ki, artık hiç kimse bunun oto. matik bir sürctte tahakkuk edece. ğine inanmıya cesaret edemiyor. Öyle ise, bugünkü buhranın, ev. welki buhranlar gibi olmadığını ka. bul etmek mi icap ediyor? İktisadi darvinizm pF istihsal, az istihlâk gi. bi, bunlardan hiçbir şey an. lamıyan İnsanların önünde, anla. şılmaz mefhumları Made etmek i. çin kullamlan bu tabirleri bir ta. rafa bırakalım. Sadece iktısadi hâ. diseleri tarihi inkişaflarında takip edelim. Fransa ihtilâli, korporasyonları « evvelâ Fransada, sonra da sira. yet dolayısile, bayaz ışktan olan bütün memleketlerde - kaldırdığı gündenberi (Serbest iktısat) reji. mi altında yaşıyoruz. Her vatan. daşin hiçbir müsaadesiz ve kon. trolsüz herhangi bir teşebbüsü ya. ratmıya ve inkişaf ettirmiye hak. kı vardır. Eğer meydana getirdiği şey kâfi talep karşısmda kalırsa zengin olacaktır. Eğer, esasen meş. bu olan bir piyasaya düşerse, ya. şamak İçin, rakiplerinin, müşteri. lerinin bir kısmını elde etmesi cap edecektir. Eğer faik bir teçhi. zat ve daha büyük bir sermaye sa. yesımde buna muvaffak olursa, bu bakımlardan daha zayıf olan mi. «sswseler ortadan kalkmıya mec. bur kalacaklardır. Yaşamak ve muzaffer olmak çin herkes rakibinden daha iyi ve daha ucuz İstihsalde bulunmakta, bunun için de ilmin bütün yeni kaynaklarına, vasıtalarına müra. caat etmekte ve şiddetli bir reka. bet dünyayı, harikulâde bir teknik terakki yolunda ileriye sevketmek. tedir. Kârın da zararın da hududu yoktur. Bu, hayat kavgasiğir. Hiç bir otoritenin buraya birsz nizam koymıya kudreti yoktur. Ne reh. ber, ne de kontrol... Devletin tek vazifesi, rakipler arasında tali nı. savatımı idame etmektir. İşte serbest iktısadın doktrinini - ve uzun zaman tatbikatı « bu oL muştur. Bu. hakiki bir iktisadi Darvi. mizm'dir, Burada, istihsalin istih. lke âyarlanması, zayıfların orta. dan kalkmasına (en kabiliyetlile. rin bekasına) müncer olan (Ha. yat rekabeti) ile temin edilmekte. dir Bu, şüphesiz, namütenahi kuv. vetlerin israfını mucip olan barbar bir sistemdir. Fakat ne de olsa, bir rejim altında, hudutsuz kâr bır. sı İle kamçılanan, fakat iflâs kor. kusu ile frenlenen İnsan, bir asır içinde dünyada ayni zamanda mu- szzam ve devamlı teşebbüsler mey. dana miştir. Son asır içinde beyaz ırkın harikulâde tevessüünü büyük mikyasta ona borçluyuz. Kör ekonomi : er teşebbüs için mücadele, sz çok dar ve mahdut bir sahads yuküa geldiği müddetçe bu âyarlama keyfiyeti, bazı mahalli iflâslar pahasına buhransiz bir su. rette kolaylıkla tahakkuk etmiş ve hemen kiç kimse bunun farkında olmamıştır. 1860 senesinden £on. SÜLÜK KANI Bahar mevsimi Bahar Bayramı gününde bile kendisini gösterme- diği halde, İstanbulun bazı ma. hallelerinde sülük satıcılarının do. laşması —atılan bir malın alıcısı bulunduğu kaidesine göre— Mayıs ayında, kanlarını temizlemek fik. riyle vücutlarına sülük yapıştır. mak sevdasına kapılanların hâlâ bulunduğunu gösteriyor... Vâkıâ bu murdar hayvanın be. kimlik tarihinde —maalesef— pek eski bir yeri vardır. Onun hekim. likte kullanılmıv» ni yirmi asir önceye kadar çıka- rırlar. Hele geçen XIX uncu asrın ilk yarısında sülüğün hekimlikte gördüğü rağbet inanılamıyacak kadar büyük olmuştu. Bu suretle, Avrupa memleketle. rinde yetiştirilebilen sülükler tü- kenmiş olduğundan Avrupalılar bi.. zim memleketimize baş ve buradan sülük ihracatı mühim bir ticaret kaynağı olmuştu. hur Fransız şairi Lamartin bile Sultan Mecidin kendisine hediye ettiği çiftliği sülük yetiştirmiye tahsis ederek bir yılda iki bin altın lira kadar bir para kazanmayı düşünmüştü. Sülüğün insan kanını temizlemi. Ye yarayıp yaramıyacağı düşünü, lecek bir mesele değildir. Çünkü sülük yapıştırmak herşeyden ön. ce tehlikeli bir iştir. Vüksâ bu hayvan pek iğrenç ol. makla beraber, onun mikropları taşıyarak kan emdiği yere birak. masından korkmıya yer yoktur. Çünkü sülük mikropları telef eder, Bu hayvanın kan emdiği yere son- radan temiz bir pansiman yapılın. <a mikropların orayı kirlettikleri YAZAN: Sadrettin Celâl ANTEL raki Iktısatçılar, bunu tabil bir ka. nunun neticesi olarak telâkki edi. yorlardı. Fakat az zaman sonra şimendi. ferlerin ve vapurların inkişafı, bü. tün dünyayı mücadele sahası yap. tı. Ayni zamanda müstahsillerle, müstehlikler arasında mutavaşsıt. lar (Toptancılar, perakendeciler, Kustiyeler) çoğaldı. Bunlardan ber biri, kendine mal veren müesseseye borcunu Üç ay vade ile ödemeği tanhhüt ediyordu. Bankalar da bu parayı, küçük bir iskonto muka. bilinde derhal tediye ediyorlardı Bu suretle mallar, kati alıcisınin e- İine geçmeden çok evvel ödenmiş oluyordu. Bu şartlar içinde müstahsil, İs thlâk ihtiyaçlarını karşılayabildi- Alain yahut bu ihtiyaçları aştığının nasıl farkında olabilir? Onun hiç olmazsa, mutavassıtlardaki stok. ların hacmini bilmesi tüzimdir. Bazı ehemmiyetli ham maddeler için hususi kurtiyeler, müşterileri. ne rehberlik etmek için tahmin. lerde bulunurlar, Fakat “Görülen” stokların yanında, bankalar nezdin. deki kredilerine zarar vermekten korkan perakendecilerin sakladık İarı stoklar vardır. Çünkü müşte. rileri, biribirlerinden haberi ol. mıyan bir kaç bankadan ayni za. manda avans almaktadırlar. Böy. lese herkes, körü körüne istihsal yapmakta, satmakta, satın almak. ta ve iskonto ştmektedir. Bazı büyük teşebbüslerin hari. 'kulüde inkişaflarına hayren olan halk bunların, uzun uzadıya düşü. nülmüş bir plâna göre büyü lerini zannediyor. Bunların en bü yüklerinin bile anr ve ta msiyakının mahsulü olduğunun farkında değildir. Mahir ve cesur'bir adam yeni bir ihtira istismar etmek ve yeni bir piyasa açmak isteyince, sola başvurur, kredisini tü lâs eder. O zaman diğer biri İşe el star ve başlangıcın zaruri olan ha- talarınm ve tecrübeleri masraf. ları iflâsla amorti edildiği için, mu vaffak olur. Derhal beş on kişi onu taklit ederler ve, halk yeni mala alıştığı için; servet yaparlur. O za. TEMİZLER Mİ? tehlikesi de kalmaz. Fakat bıma karşılık, sülüğün ağ. zından çıkan bhirüdin adındaki madde insan için bir zehirdir. Bu zehirden kana karışınca karariğe. re dokunur ve en hafif tesiri insa. na şiddetli bir kaşıntı vermek olur. Bu zehirin en fena marifeti kan. daki pıhtılanmak Kassasını kay- bettirmektir. Kandaki bu hassa, insanın bir tarafı kesilince kanın akmasına mâni olduğu gibi, hir ta. raftan da mikroplu hastalıklara karşı bir mukavemet vasıtasıdır. Onun için sülük © yapıştırıldıktan sonra, İnsanın bir tarafı kesilip te kan akmasına sebep olmasa bile, mikroplu hastalığın şiddeti artar. Bazı kimselerde, bir tarafi kesi. lince kan akmasına büyük bir isti. dat bulunur. O zaman sülüğün te. siri dehşetlidir. Sülüğün emdiği yerden kan akar, akar ve hiç bir ilâçla durdurulamaz. Hekim vak. tinde yetişirse kanın durmadan ak- tığı yeri diker, fakat yetişemezse.. Bu büyük tehlike çocuklukta da. ha ziyade olduğundan eskiden her. kese sülük yapıstıran hekimler bile çocuklara sülük yapıştırmak. tan çekinirlerdi. Çocuk ölmıyanlar için de karaciğer, herhangi bir se. bepten dolayı, bilhassa sıtma has. talığından sonra, yorgun bulunur- sa ayni tehlike vardır. Melhuz tehlikelerin hiç biri vâ., | ki olmasa da, sülük yapıştırmak, iğrenilecek kadar çirkin bir iştir. Murdar bir hayvanı kanı temizle. miyve vasıta etmek, İlâçları süslü şişelerde görmek istiyen bu zama. Dın temiz zevkine avkırı düşer. Sülük yapıştırmak medeniyette yüz yıl geriye gitmek demektir. man, kuvvetli bir iş bankası ile münasebeti olan bir adam ortaya gıxar, Teşebbüslerini inkışaf ettir. mek için - muhterie vermek iste. medıği - sermayeleri onlara verir, Tabii olarak, onların üzermde kon. trolünü tesis edebilmek için, aksi. yonlarm mühim bir kısmını ken. disi ve arkadaşları için alıkoyar. Az zamanda, istihsalde ve temet. tüde büyük bir inkişaf görülür. Borsada aksiyonlar kapışılır. Bunu gören diğer bir iş bankası geri kalmamıya karar verir; cinsten teşebbüsleri bularak onla. ra sermaye temin eder; İcap eder. se bizzat kendi bunları yaratır. Gayet tabildir ki, hareketin ba. çina Fransız bankaları geçmişse, İngiliz. Alman, Amerikan, Belçika ve Holanda bankaları onları takip etmekten geri kalmazlar. Yeni mal. lar için alıcı, yahut sadece yeni ak. siyonlar için talip bulunduğu müd. detçe, böylece devam öder. Anpirizm ve rekabet, işte bu sis. temde iktisadi inkişalın tek kal desi, Darvin istifası : u gidişe göre, bir sanayi şu. besinin istihsalâtı, hiç kim. se farkında olmaksızın, ihtiyaçları aşmış olabilir. Günün birinde, çok ileri gitmiş bir teşebbüs iflâş eder ve stokların piyasaya atar. Bun. lar alıcı bulamazlar, Bazı ihtiyatlı sanayi adamları telâşlanarsk,fazla İstihsellerini elden çıkarmıya pay. rot ederler. Fiyatlar, gelir fiyatın. dan aşağıya düşer; müesseseler if. lâs ederler. O zaman bankaları kor. ku alır, vâdeli muameleleri dur. dururlar; müşterilerini, battâ yanına mallarını satmıya İcbar e. derler, Fiyatlar düşmekte devam eder: bunu yeni iflâslar takip ey. ler. Bünun üzerine alacaklarını ze. munımda alamıyan bankalar Zi ülanlar'telâşa düşerler. Paraları. nin pe yapıldığını bilmedikleri & çin, en ufak bir havadis önleri banka gişelerine hücum ettirir, Fe. &i bir vaziyet hasıl olur; bankalar, alacaklarını alamadıkları bir za. manda borçlarını vermek mecbu. riyetinde kalmışlardır. Yavaş yavaş, kredinin enternas. yonal mekanizması; bütin sanayi şubelerini. lü memleketlerde mütesaniş bir ha": gelirdi, Bir sa. nayi şubesindeki fazla istihsal, çok sağlam olan diğer bir sanayi şube. sinde de iflâslar tevlit edebilmek. tedir; 19 uncu asrın sonundanberi dünya bubranları, gittikçe daha ge. niş ve daha çok olarak vukua gel mişlerdir. Bu buhranları halletmek için yapılan Cihan Harbi. onları daha vahimleştirmekten başka bır sey te etmemiştir. Süphesiz, Darvinci ıstıta hâ'â devam etmektedir. Fakut şimdi; bir kaç memlekette tek bir sanayi şubesine İnhisar eden ferdi iflâs. lar, âyarlamayı tekrar tesise kâfi gelmemektedir. Buhranlar, dünya mikyasında genişlemişlerdir. Bu geniş kasırgalarda, en ihtiyatlı sa: nayi adamları da, en beceriksizleri gibi harabiye ( sürüklenebilirler. Böyle felâketlere karşı ferdi te. şebbüs ve mesuliyet ne yapabilir? Bundan dolayıdır ki, karınca, a- cı gib en zayıf olan hayvanlar, müşterek tehlikeye karşı muka- vemet etmek için inzıbatlı gruplar tesis ettikleri gibi büyük sanayi te- sebbfisleri şeflerinin de, ferdiyetei. liklerinden vazgeçerek, felâketlere sebebiyet veren fiyat düşmelerine karşı kendilerini korumak maksa. dile, sendikalar, karteller toşkil et. tikleri görülmüştür. Maalesef onlar. « hakikatte te. sis ve idamesi çok güç olan . kendi iktisadi gruplarına İstinat edecek. leri yerde, sâyi ekal kanunu onları, hazır bir cihazı kullanmıya siyasi devletin himayesine müracaate stv ketmiştir. İşte bu inhiraftır ki, serbest ik. tısadi tahrip etmiş; zamanla, &yar. Jama buhıranlarmı bir rejim buh. ranı haline getirmiştir. Pruncis Delaisi'nin, buhranların önüne geçmek İçin alınan muhtelif yarım tedbirlerin mahiyeti ve ki. fayetsizliği ve alınmasını zaruri bulduğu esaslı tedbir : hakkındaki düşüncelerini, gelecek makalede bildireceğim. yat | iti. Gördüklerimi hâkimin istediği » — i A Halkın Şikâyeti e Yazan: Sabiha Zekeriya Serte, er gazete mubharriri ka l dev bir çok mektuplar Bu mektupların içerisinde en ei meseleden en saçmasına kadar çeşit meseleler, davalar, ikazlar, şi. kâyetler vardır. Bir ay zarfında top, ladığım kari mektuplarmın (ek yeti, halkın devlet memurların. hâkimlerden, vesair yüksek m lerde bulunan © eşhastan gördükler dürüşt muameleden şikâyettir. Bunlardan bir tanesi diyor ki: “Halk hükümeti diyorlar, fakafi halkın, iş sahiplerinin, devlet mües. seslerine, veya şahsi müesseselere, işi düştüğü zaman halkın gö: kaba ve dürüşt muameleyi, halk kümetiyle nasıl telif edebiliri Halk hükümeti olmasına lüzum otokrasi dahi olsa, ferdin, diğer hangi bir fertten göreceği mu insan müamelesidir.,, Z Bir ikincisi de şöylece şikâyet diyor: i “İşimin düştüğü memurun y girdim. Evvelâ bana sen diye etti. Ben de cevap verirken ona, diye hitap ettim. Derhal rna çati — Bana sen diye hitap etmek saretini nerden aldın? Sen kim © yorsün? Dedi. — Bana sen demek cesaretini nereden alıyorsan ben de oradan pl dım, dedim. Beni derhal dışarı koğ; du, Sen kim, siz kimdir? Siz bir met işareti ise, benim işimi görm mükellef olan memur, veya İş sal neden hürmete lâyıktır da bon gilim?,, i Bir üçüncüsünün de şikâyeti kemelerdendir: “Beni şahit olarak davet etili İşimi, gücümü bıraktım. Ad tahakkukuna hizmet için m ye gittim. Evvelâ mübaşir korid Hasan, Ali, Ahmet diye isimlerim çağırdı. Bir Buy ilâvesine lüzum gi meden, koridorun içinde yükselen Wübali $6s, insanlara müsavat dalet dağıtan bir koridorda Yi memiş olsaydı. kendimi Balıkpaz& rında -zannodecektim. * Hâkimin ye nina girdik, o da, sen diye hil &ilde anlatimumuzım... Kızdı, mıya başladı Büsbütün. Şa Vihayet beni tahkire kadar ileri ti. Ayni tiuameleyi ben yapsay devlet memurunu makamında ri etti. diye derhal aleyhime zabıt tü tarlar, ve beni mahkemeye verirler di. Devlet memuru makamında tah kir edilemezse, halk şehadet veyi herhangi bir'işi için mahkemey düştüğü zaman niçin tahkir edile bilir? Devlet memuru insan, hür te lâyık ta, halk neden bu hi lâyık değildir? Gelen diğer mektupların da asağı vukarı bu şikâyetlerdir. kâvetlerde valnız bir âdabı noksanı değil, insana verilen noksanını. ferdin şahsiyetine noksanını, halka verilen eh noksanını görüyoruz. : Hangi bir sebep veya iş zımı hergün temasa geldiğimiz in konuşurken âdabi munşeretin ettiği hir müküleme tarzı vardır. taket bunun birinci kaidesidir.. balık, dürüşt muamele. ferdin bir kusuru olmakla kalmaz, ketin terbiye seviyesini -gö Jitibariyle umumu şamil bir n slır. Fertlerin biribirlerine olan ameleleri ne kadar nezaket ve ti ye hudutları içinde cereyan « o kadar memleketin terbiye ni yükseltmiş olur. Bu şahsi dan kurtulmak, umümi terbiye yesine yardımı bakımından dahi zumludur. ği Kültürün insanlığa en büyük metlerinden biri de, insana, duğunu öğretmesidir. Esir, köl şak, diye bir kisim insani bir kısmını efendi diye, mafevk ayıran, birine hürmeti, diğerine kiri lâyık gören hiç bir kültü tur. İnsan insandır, herkesten İm muamelesi görmeğe müstahak! Hele mahkemeler gibi, mlisavatı tevzi vazifesiyle insani ve yüksek hislerin en Rini temeli eden hak evlerinde, karşı yapılan dürüşt mu hiç bir mazereti yoktur, n tarında İnsan farkı, ırk, cins, Neden işi mahkemeye düşe fert, sen, Ahmet veya Mehmettiy siz ve bay değildir? Otur, kalk, çı £ibi, adaletin karşısında çük gören zihniyet, halkçı bir zihniyet değildir.. Hepimi een hepimize sahip insanlarız... din, zayi olan hakkını kurtar için sabahtan akşama kadar didine m önünde ferdin şahsiyetinin v yetinin zayi olmasın; meli çan GüEAMİN?” <A MAM iz

Bu sayıdan diğer sayfalar: