KEŞAN FUR vE yn ez 4 S5 ROR Milli Küme Maçlarına D ma aa TAN 1.4.9040 R El Tar | Komedi Fransez'in İkinci Temsili 3 Şehirde Birden Başlandı M ili küme maçları, dün Taksim stadında iki ezeli rakip, Fe. nerbahçe . Galatasaray ile, Beşiktaş - Vetayı karşılaştırarak başladı. Sa, hada senelerin hasılat rükorunu te. min eden 5300 liralık bir yekünla on bini aşan bir seyirci kütlesi toplan. miş bulunuyordu. Günün en mühim maçı otuz sene. Jik bir rekabetle Türk sporunda bir heyecan doğuran Fenerbahçe . Ga. Jatasaray arasında oldu. Halkı heyecandan bunaltan bu karşılaşmaya takımlar şu ködrolarla çıktılar: Fenerbahçe: Cihat » Ali Riza, Or. han - Ömer . Esat, Reşat - K. Fikret Taci, Melih, Basri, Pikret. i Galatasaray takımı işe Fenerbah. çe karşısında hiç beklenmiyen bir kadro İle yer aldı. Oyruyacağı söyle. nen Gündüz hastalığı dolayisile oy. namamış, Celâl de muavin hattında oynatılmıştı Osman - Adnan, Faruk . Musa, Enver, Salim - Süleyman, Salâhattüri, Cemil, Boduri, Sarafim, Ahmet Ademin idaresindeki oyu- ns, Fenerbahçeliler rüzgüri aleyhle- rine alarak başladılar ve muhakkak kazanmak azmile oynıyarak rüzgâra Tağmen Galatasaray kalesini bir taz. yik çemberine aldılar. Birbirini ta- kip eden bu hüsumların birisinde Fe. nerin süğ açığı çok müsait vaziyette yakaladığı topu avuta gönderdi. Bu suretle Fenerliler muhakkak dene. cek bir gölü kaçırmış oldular. Oyun bundan sonra Fenerbahçenin hâki- miyeti altına girdi. Hücumlar birbi. Tİnİ takip etti. Muavin hattının yar. dımı ile Fener muhacim hattı Gala. tasaray müdafaasını müşkül vaiyet. rma rağmen bu vaziyete düşmeleri, tarafdarlarını çok korkuttu. Dakika. lar ilerledikçe, Fenerlilerde yor. gunluk alâmetleri görülüyordu. Eğer sarı lâcivert müdafaasında Ömer ile Esat olmasaydı, Fener kalesini mü. dafaa çok güç olurdu. . Fenerlilerin durgun oyunundan istifade ederek birbirini takip eden Galatasaray hü. cumları, Ömer ve Esadin yerinde müdahaleleri ile güçlükle bertâraf ediliyordu. 31 inci dakikada sağdan açılan bir Galatasaray hücumunda Cihat ha. talı bir hareketle kaleden ayrıldı ve bir vuruş, Galatasarayı beraberlik golünü kazandırdı. Bu suretle maç, 1. 1 beraberlikle neticelendi, Fenerliler hiç değilse Galatasrray takımının yanlış teşkil edilmesinden istilade ederek daha çok farklı bir netice alabilirlerdi. Fakat bu mühim fırsatı kaçırdılar, Dünkü oyunda Fenerliler birinci devrede güzel bir oyun oynadılar. Fakat ellerine geçen muhakkak gol. lük fırsatları kullanamadılar. Hücüm hattında Melih bütün enerjisini sar. fetti, küçük Fikret şanssız, büyük Fikret nedense durgundu. Muavin hattında Ömer ile Esat yirmi iki o. yuncu arasında klâs oyunu gösterdi- ere soküyordu. Bilhassa Fenerlilerin İki açıklarla tutturduğu oyun Gala- iasarâya her en için gol tehlikesi ya. ratıyordu. üni Bir“ başka hücumda da san lâci. Vertlilerin muhakkak denecek bir gol fırsatını daha kaçırdıkları görül. dâ; Birbirini takip eden Fener hü. cumları Galatasaray omüdafaasını müşkül vaziyetlere sokuyordu. 22 nci dakikadan sonra Fenerbah- çenin hâkimiyeti nihayet semeresini verdi. Soldan Galatasaray kalesine inen Fenerliler, topu ortaya geçir- vg Topa, ceza sahasının im yetiien Ki Fikret, çok güzel bir şütle ek e li kâ- zandırdı. 1. 0 galip vaziyete geçen $arı lâcivertliler, hücumlarını arttır- dılar. Bu arada sağ açık Fikret, mu- hakkak denecek bir gol fırsatı daha Ra birine devre Fenerlile. OYUNU r makalemi. a 1. 0 olara İkinci devrede İkinci devrede rüzgü, ine alan Galatasaraylılar, ÇE ağar kimiyet kurmağa muvaffak oldular. Fenerkilerin rüzgârı lehlerine slmale. ler. Melih hücum hattının en çok ça lışan oyuncusu idi. Müdafaada Ali Rıza, Orhân vazifelerini yaptılar. Ci. hat, yediği golde kabahatli olmasına rağmen muvaffakiyetli bir oyun cı. İ- kardı, Galatasaray takımında müdafaa, bilhassa birinci devrede çok güzel oynadı, Muhacim hattında da Cemil ve Boduri, Esat Me güzel o. yunu gradılar. > ike Bazi kararlarda hataya düştü. Bilhassa ofsaydlerde Şok yanlış kararlar verdi. Oyunu faz İs durdurdu. Maamafih âsabın mü. him rol oynadığı bir oyunda da daha fazla bir şey yapamazdı. Beşiktaş « Vefa Taksim stadında ray Fe- ner maçından eml. Vefa karşılaştılar. Tarıkın idaresindeki bU maç çok seri başladı. fik dakikalar- da hücumlar oluyordu. Fs- kat çok geçmeden oyun normal bir şekil aldı. 7 inet Şeref, Be- şiktaşa ilk golü kazandırdı. 21 inci dakikeda Vefa merkez mu. hacimi güzel bir sıyrılışla beraberli. ği temin eden golü kaydetti ve dey. Te 1 - 1 beraberlikle neticelendi, G. Saray Fenerbahçe ile, Beşiktaş da Vefa Ile Berabere Kaldılar | İkinci devre, çok canlı ve seri ol du. Karşılıklı hücumlarla devem €- iden oyunda Beşiktaşlılar 16 mc: da Kıksda Bedii vasıtasile bir gol daha kozandılar. Bu gol Vefalıları daha ziyade can. landırdı. Bütün enerjilerini sarfede. rek Beşiktaş kalesini sardılar ve ni. hayet 34 üncü dakikada Vefa lehine bir penaltı oldu." Fakat Vefalılar bu hırsatı kaçırdılar, 37 inel dakikada Necip vasıtasile bir gol. daha. yapan Vefalılar bu maçı 2. 2 beraberlikle neticelendirmiye muvaffak oldular. Atletizm Müsabakaları Mevsimin ilk atletizm karşılaşma & dün Fener stadında yapıldı. Çok muntazam geçen bu yarışlar şu ne. ticeleri verdi: 100 mötrede rakipsiz koşan Fe- nerbahçeli Balkan şampiyonu Mu- zaffer birinci oldu. 400 metrede be" atlet arasında Balkan şampiyonu Gö. ren birinci geldi, Zara ikinci, Kemal üçüncü oldular. 800 metrede Ziya birinci. Abdullah ikinci geldiler. İzmir ve Ankarada Ankarada yapılan milli küme ma. çında Muhafızgücü . Gençlerbi den bir müsabakadan sonra Muhafız gücü, Gençlerbirliğini 5 -.3 mağlüp. etmiştir. İzmirdeki © Altınordu . Aleancak müsabakası da 2. 2 beraberlikle ne. tcelenmiştir. İkinci Küme Maçları am (Bu Çarşamba AKŞAMI LORETTA YOUNG & larına dün devam edilmiş, Anadolu- hisarı kümenin başında giden Perayı 3. 2 mağlüp etmiştir. Şişli, Kurtulu. şa 5. 2 galip gelmiştir. Kara Ali Habeşliyi, Tekirdağlı da Almanı Yendi Nazilli, (TAN) — Kızılay kurumu. nun tertip ettiği büyük güreşler çok rağbet görmüş, hususi trenler, at ve srabalar uzaktan, yakından beş bin kişiyi taşımıştır. Yağlı güreşte Nazillili pehlivan Yu. $uf ile Babaeskili Pomak Ahmet be. rabere kalmışlardır. Sarı Harodi Ma- nisalı Halile mağlüp olmuştur. Serbest güreşte Habeşli Tafari; Kara Aliye mağlüp olmuştur. Ha- beşli buna sinirlenmiş ve İtiraz et. misse de haksız görülmüştür. Türkiye şampiyonu Tekirdağlı Hü seyin, kendisine göre dev cüsseli gö rülen Alman Villimark'ı yenmiş tir Halk, Hüseyini kucaklıyarak el üstünde sahadan barakaya götür müştür. — ER LA a YA a MM Kıymetli bahriye ümerasındar (meslekdaşları arasında Hacı Eyüp bey namile maruf), çocuk hekimi ve polis mektebi sağlık bilgisi muallimi doktor Niyazi Alinin eniştesi Deniz Emekli Albayı H. Eyüp Yardım tah. a tedavide bulunduğu Teşvikiye Sağ. Luk evinde dün vefat etmiştir. Cena. ği karşılaşmışlar ve çok sıkı esreysh © e ni zesi bügün öğle namazını müteakıp iye camilnden kaldırılıp med- ahsusu olan Edirnekapı Şehit. liğine defnedilecektir. Eyüp Kızılay Kongresi Eyüp Kımlay kaza şubesinden: 31 Mart 1940 Pazar günü yapılması mu- karter olan umumi heyet toplantısı, 3 Ni- san 1940 çarşamba günü saa: 10.30 a tehir edilmiştir. Azanın merkür gün ve saatte 'Tehire uğrayan İkinci küme imaç.| Eyüp Halkevi binasında bulunmaları, MELEK svenasnin Halkımızın pek çok sevdiği 2 büyük Yıldız VE tarafından berikulâde bir taryfis yaratılan ŞEREF Fransızca Sözlü şaheserinde Aşk ve İlmin; nasıl... Ne vakit... Ve niçin. manen Şeref yolunu ibda etmek istediklerini bileceksiniz. DON AMECHE YOLU i ariste Pale Rovayaldo Teatr Fanse'nin hemen önünde fred dö Müse'nin mermer bir beyk li vardır, Şair, bir sira üzerine yor. gun, mahzun, boynu bükük oturmuş Arkasından (Geceler) inde muhatabi olan bir ilham perisi eğilerek şairi teselli ediyor, yahut ona ilham veri. yor. Fransız gazetelerinden biri, bu (Rokoko) heykel ile alay ederken: “Sokakta başı dönen bir adâma, genç bir kadın: “Kalk seni bir ecza- haneye götüreyim!,, diyor, gibidir. demişti. Heykeli bilmem. Fakst mü. sede piyes yoktur, şiir vardır. Bu yazımı okuyanların içinde bir itiraz tufanı koparacaklar çok var. — Nasıl? Bu da olur mu ya? Ar- tık uzun ediyorsun. Komedi Franse. zi de mi tenkit edeceksin? Belki tiyat ro bahsinde pek salâhiyet sahibi ol. duğunu gazetelerden birine fotoğra- fı ile beraber dört sütun mülâkst ve. rerek, ilin eden Emprezarlo mösyö Arditi bile mütearrızlara karışarak: — Mülâkatımda, bizde tiyatrodar anlıyan yok. Bizde münekkit yok!| dememiş miydim? Nasıl dediğim çık. ti mi? Şu adamın cüretine bakın. Diyecek., Buna ehemmiyet vermem. Çünkü tiyatro âlemi bir eseri veya bir artis. ti mukaddes ve gayri mesul) addet-| “ mez, Komedi Fransezde oynanan Rober dö Pler gibi bir müellifin Primror piyesi md- ÖLÜM HABERLER Er aa ae bir arlist hakkında “Hiçbir şey ifade efmiyen bu piyeste zaten oynama tarm hatalari dolu olan Mari Lökont'u hiç beğenmedim. Tu rolde, türkülerini gelişigüzel söyiyen bir kafe fanlan muganniyesine benziyordu. Sanki Bağenirseriz âlâ, beğenmezsemiz o du u- murumda değil! diyor gibi idi.” Bundan dolayı hiç kimse hayret etmedi. Ben de eğer Komedi Franse. zi tenkit edeceksem, bunu yspabili. rim. Bâhusus tiyatro bahsinde biz. de, münekkit olmadığını iddia ede. cek kadar kendisine yüksek hakem süsü verenlere tenkidin mali bir me. sel&” olmâdığiını anlatmak isterim Onlarin tiyatroyu münekkit nazari Egem lakana © ÜŞARİ, denkema sne ayna eme sılat gişesinden ziyade sahneye çe virmeleri, çevirebilmeleri lâzımdır. Ben, “mevcutlar dalma nimevcut. turl,, prensibine dayanarak, diyorum On beş sene içinde bütün manis. ları altüst ederek, inkişaf eden mem. leketimizde tiyatro muharrir, sam, aktör velhasıl her şey olduğu| gibi münekkit te var, tiyatrodan an. kıyan da var. Bu hslk evvelce Sarabernar'ları Koklen'leri, Dö Ferodi'leri de alkış. lamıştı. Uzağa gitmeğe hacet yok Komedi Fransezin beş temsilinin bi. letleri — fiyatların fevkalâde yük- sek olmasına rağmen — bir günde saltıdı, bitti. Bunları kim aldı? Tepebaşt tiyatrosunun koltukları. nı, Komedi Fransez, fransizcasını dinledikten sonra, kulağınızı tahriş eden kötü fransızcalılarile Fuvaye'de koşuşan tatlı sü Jigolo'ları mı do'dur. du? Ben temsillerde İstanbulun en uzak mahallerinden gelen yüzlerce adam tanıdım. Tenkit hakkına gelince; ben Snob değilim. Görgümle, muhakememin res-|€ un Yolcu ve Aşk - Aşk İle Oynanmaz mizanmdaki | sağlamlığa itimadım var. Güzel bulmadığım bir şeyi sürü adabma uyarak, güzel görünemem. Romantizmin en büyük Teslim üstadı 0“ len Öjen Dölekruvs'nın gayet alâka İle okunmağa lâyık hatıratı vardır. Operada "i dinlemeğe gitmiş . '— Hiçbir şey anlamadım. diyor. O kadat anlamadım ki hazım galebe çaldı. (Yani uyumuş) Opsradan çıkarken herkes blr- birine: “Aman ne şâkeser! İnceliklere dike kat ettiniz mi7” diyorlardı. Yalan! Dinler yenlerin büyük bir ekseriyeti de benimi gibi srlamadılar. Fakat anlamadıkların! söylemekten korkuyorlar, Snobizm biçare“ leri bağlamış!” üse'nin piyesleri de yukarıda dediğim gibi, seyredilmekten ziyade dinlenir ve piyes yoktur, oy- nıyan artist vardır. Komedi Franse3 Rasin'in yüksek trajedisinden sonr8 bir romantizm havası yaratmak İster di. Bunu ise, Muse'nin eserleri temid ederdi, Mevzuu, eserin serlevhası hil lâsa ediyor: “Maşukasini yumuşatmak için bir köylü kızını baştan çıkaran genç # silzade, plânmda muvaffak oluyor, fakat masum köylü kiz da a: bulmuş gibi İ sevmiş ve bu sevda, onun ölümüne sebep olmuştur. O zaman yumuşt. aşuka, bir daha sertlenerek! diyor. Sizi artık sevmiyo rum!,, İşte o kadar; (Ask ile oynanmaz! ın diğer piyes- ler gibi oynanmadığını kaydetmek mecburiyetindeyim. Andromakta gördüğüm televvuksuz o muvaffakıyeti, obüs rada göremedim. Meselâ Briden ro tünde Lui Senye, Yonel'i fersah fer- sah geçti. Şambröy'ü çoy rogun kul- dum. Madam Fontenâ bana dediği gibi Madam Löpik rolünden sonra en çok sevdiği Dara Plüş'ü seve seve oynadığını her hali ile anlatıyordu Jan Sully kadar köylü kızını saf'yet ile oynayacak ikinci bir artistin vü cudünden şüphem var, Diğer pivese gelince: Yolen ve “sX piyes değildir. *Mükâleme tarkıniı bir hikâyedir. İşte mevzu: adan ver. G. kdar güzeL sevis hi/ buna aşkı bile mâni olamıyor. Ayni zanan- da seyahatten hoşlsnmiyan bir ikine' saf da genç kadına âşıktır. Kadına yalazlık- tan artık si gelmiştir. Diğeri bundan istifade edecek olan rakibinin boş kalan yerine geçerek genç kadını yemeğe dıyel «diyor. Kadın maülosunu giyerken tele“ or. Yolcu vapurdan telefonln max şukesını anıyor, Kadın artık çıkmıyor. Yol Gu, telefonla tâ oradan aralarına girerek mevcudiyetini trlatıyir. Madam Jermen Rue ile Senye fev« kalâde idiler. Bilhassa bütün roller. de ayrı ayrı şahsiyetler yaşayan, s8 sine kadar her şeyi değişen bu bü- yük artisti takdir için kelime bula- miyorum. Zaten Müse'nin piyesind8 de Komedi Fransezin ananesini yaşas tan o havayı yaratan ancak o oldu diyebilirim. Senye'yi gördüğümüz 28 man yerlerine konmıyan eski artist lerin havali ile titredim. ği Müse'den sonra Molyeri göreceğiz Fransız tiyatro dehasmın büyük ru- hu yalnız şimdi Şehir Tiyatrosunda oynayan kuvvetli neslini değil, hat“ tâ bizi bile şimdiden sardı. ç ULUNAY Bugün de işte sözünde durmadı... Kızcağızı nafile yere hazırlatarak bekletiyor, böyle rezalet mi olur? Ayşe dayısının alaynı anlamıştı ama, bekle mek sabırsızlığı ve telâşı, onu bu sözlere cevap ver- ymekten ve işi şakaya bozmaktan menediyordu. Kaşlarını çatarak, bir iki dakika bahçede do- iz sonra, tekrar kapıya gitti, Uzun yol tenha Gekç kız şimdi otomobili filân unutmuş, onun gelmeyişine, sözünde durmayışına ve bu saate kadar bir haber göndermeyişine öfkeleniyor, bizbirini tat. duyan düşünceler içinde çırpınıyordu. Birdenbire tâ uzaktan onu gördü, fakat sabır. sızlandığını, hiddetlendiğini belli etmemek için, lâ. kayt bir tavır takınarak, çiçeklerle meşgul göründü. — Bize bugün iltifat yok mu Ayşecik? — Bene sana vaadettiğim sürprizi mutlaka ge- tirmek içi. Istanbula kadar gittim, — Yeğen'nin cevap vermediğini gören Asif. yu, kardan seslendi: — Nafile kendini yorma Mehmet, Ayşe sana üthiş dargın. Bir saattir şoförlüğe hazırlandığı halde senin gelmediğini görmek onu Iena aalde hid. töendirdi. — “lehime Ayşenin göz ucu ile kendisin: bakarak ülümsed ğini görmemezlikten gelerek Arife baktı; gi — Ne yapalım birader, my kurtulmak için bugün bilhassa İstanbula miye karar verdim. Mağlübiyet isler bugün de tirmezsem, artık Ayşenin diline day#amalıydım. e alkonun kenara. — Ya, demek bugün sürprizi getirdiniz. — Evet. Karı koca sabte bir telâşla merdivenleri inerek Mehmede yaklastılar.. -- Göster bakalım şu hediyeyi. — Ayşe benimle barışmadan dünyada gözleri mem iz ince o barışır. Değil mi Ayşe? m oyununu daha fazla uzat. mak istemiyerek onlara doğru bir adım attı ve şaka. cı bir sesle dayısma cevap verdi: — Hediyesine göre dayı, bakalım fedakârlığa değer mi? Bu söz hepsini güldürmüştü.-Mehret ağır, iti. nalı adımlarla bahçe kapısına yakın duran bir ma Saya doğru yürüdü. O dakikaya kadar kimse orada bir sepe* olduğunun farkına varmamıştı, Sunu kim ve ne zamen getirip oraya koymuştu? — Acaba sepette ne var? Mehmet yüzüne ciddi bir mâna vererek ağır ağır devam ediyor, bu süzlş cevap vermek i Ger indi iş el Yazan: MUAZZEZ TAHSİN BERKAND No. 69 — Ay, artık şakayı bırakın da sepettekini göre lim. kuzum. —Ayşe bizzat barıştığını söylemezse sepeti kabil değil... a yarrls kaldı. Genç kız birdenbire yerindea fırlamış, sepeti yakalamıştı. — Kenarından gördüm. İçinde bir yavru köpek var, — Sahi mi? — İşte bakın... An ne güzel hayvan' Kaç zaman. ir benim cins biç köpek istediğimi bildiği ıçin Ami. zak bu sürprizi hazırlamış. Sepetin kapuğı arasından simsiyah bir başla, yeşil bir çift gda görünmüştü. ; “ — Hem bir Danua... Mersi La Amiral, Ne iyi a. — Dor gcele etme, evvelâ barıştığını söylef — Tanil. Bu güzel köpeği görünce dargınlığısı filân hep unuttum. Hayvanı kolları arasına almış, okşuyor, seviyor, — Y. iyatlarını or musun? z — Sahi, beyaz eldiven giymiş gibi. Ne şeker şey Yarabh' Ya şu gözler? Bakınız, ne kadar tatlı ve yumuşak! Banu hemen alıştı, elimi yawansıya başladı. Karrını doyursânı daha çabuk dost olu'uz — Köpeğe e isim koyacaksın Ay;e? — Sehi yenge, bu çok mühim bıx mesele.. Uzun uzun düşünerek bır isim seçmeliyim, Mehmet yenç kıza yaklaştı, — Geç oldu artık, karanlık basarsa otomonın kullanamazsın. Şimdi yürü de köpeğe yolda bir sim buluruz. Akşamu Ga merasimini yapar, şekerler, tat Milar yer şampanyalar içeriz. Ayşe hemen gitmiye hazırlandı. Fakat birden bire tereddütle duratak köpeği göğsüne bastı, — Ovu d: beraber götüreyim mi? Hep göldüler. — Bu ne sevgi böyle canım; dur bakalım, dah yeni geldi. Ne çabuk ayrılmaz dostlur oldunuz! Hes hayvan bugün yorulmuş olacak, bırak ta biraz din lensin, — Hüâkkın var yenge, onu sana emanet edece. Zim ams kuzum iyi bak. kaçmasın. Hem akşam. kö- peğimin şereline bize mükemmel bir ziyafet hazırla g mi? Biraz yürüdükten sonra tekrar döndü” — Gözleriri benden ayırmıyor, no zeki hayvan) Cin gibi. Ç Birdenbirr yüzü ciddi bir mâna almıştı. Buldum.. Onun adı “Cin,, olacaz, Tam ona od değil zi i ğ dl