3 ŞUBAT 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, o 1 Sene 2 Kr. rw * say o ” w * #Ay 800 so * 1Ay 100 Milletlerarası porta ttihadına dahil olmıyan memleketler için abune bedeli müdilet surasiyle 30, 16, © 9 liradır. Abone bedeli esindir Adres değiştirmek 28 kuruştur. Cevap Için mektuplara 10 Kuruşluk pul iâvesi lâzımdır. Haklı Bir İnfial Uyandıran Bir Yazı şağıdaki (satırlar, İzmirde çı. kan Anadolu gazetesinin 30 Kânunusani tarihli nüshasına, baş. makale olarak, Tunceli Mebusu Bay Haydar Rüştü Öktem tarafından ya. ma İstanbulda münteşir «Cumhuriyet gazetesi, Celâledin Ezine adında bir zatı Fransaya gönderdi. Bu yat, Fransayı do- İoyacak, meşhur (Majine) hatlarını geze- cek ve gördüklerini gazetesine Yazacak- «. Bu zatın, gazetesine gönderdiği mektup- lardan bir tanesini, biz de okuduk. Mu- barrir, “Paris, in gece ve gündüz hayu- tandan bahsediyor, Fransızların bu barp Günlerini ve gecelerini neşe, cünbüş içinde geçirdiklerini anlatiyor, biraz sonrada, Fransada pahalılık ve ihtikâr mevruuna geçetek Pransız tüccarlarının ihtikâr yap- madıklarını söylüyor. Kendinine bir gör- Mik camı satan Parisli gözlükçünün dürüst hareket etiğini, bu sörlerini isbata yarı- yan deli) olarak gösteriyor. Bizim, bütün bunlara bir diyeceğimiz yok. Fakat, eyni yazıda muharrir, mevzuundan birdenbire büsbütün uzaklaşıyor, harici tienretimiz- den de bahsetmiye başlıyor, ve diyor ki *— Şimdiye kadar dış Hesretimiz buş- hen ihracatını Almanyaya yapıyordu. Fa- kat Almanya muztar vaziyette kalmış, mıdat, ve iptidai maddelere ihtiyacı olan bir alcı i4f. Onun için, çürük incire, kurt- lanmış üzüme ses çıkarmadı. Hattâ, bun- lara mukabil, fâhiş fiyatı kabul etmekten çekinmedi!” Bay Celâlettin Ezine, bu satırları (an sonra, bir münasebetini ZERİN enin de veriyor: «— Normal ticaret kanunlarımıza göre kak rize lü UK inat © çekinelim: Fazla akılllığa tencazül, bize © duksyahalıya mal dlmesini” “Okuyucularımız, bu seyahat mektubu- ün son fıkrasını görünce, şüphesiz bizin gibi tancetip edecekler, teessürlerini saklı Yâmıyacaklardır: Çünkü, muharrir, bu ya- zilarile, bindiği dalı kesen adamın vaziye- ine düşüyor. “Majino, ziyaretine giden bir zatın, siper arkasında vatanını ve ©- mun ihraç mallarını düşünmesi, belki de onun poktal nazarına göre, vazifesi ve se- yahat maksadı Barlelnde bir iş olmıyabi- Fakat ineirlerimizin çürük, üzümlerimi- tin kurllanmış, tütünlerimizin molozle olduğunu yazmıya, hiç de hakkı yoktur. Bize akıl öğreten bu zat, idrâk etmiyor mu ki, kendi akıllılığile memleketinin mah- #ullerini - bilerek veya bilmiyerek - bir düşman gibi kötülemekte bulunuyor? Bizim memleketimizde, ne çürük İndir, ne kokmuş üzüm, ne molozlu tütün vardır. Ve öyle malları, ne salan bulunur, ne de alan. | Bunun içindir ki, kelemlerimize birer daha dikkatle hâkim olsak, ve kaş yapayım | derken göz çıkarmasak, memleket hesa- bına çok daha isabetli davranmış say?- arazi” * “Anadolu,, o başmuharririni oçok | haklı bir infiale tercüman olmiya sevkeden “Seyahat mektubu, nu biz de okuduk. O mektup, belki mah. sullerimizi değil de, sadece, bir kaç "sütü bozuk ticaret sahtekârını tenkit i maksadiyle yazılmış olabilir. Yahut, / muharriri tarafından, bu suretle “İzah edilebilir. Fakat o “Seyahat mektubu, nun heyeti umumiyesinden istihraç olu. Ban mâna, bu gayeyi ifade etmekten $ok uzak kalmaktadır. Bu hata, mu. harririn hakiki maksadını iyi ifade #dememesinden o mütevellit olabilir. Fakat, bilhassa memleket menfaatle. Yine müteallik meselelerde maksadı İyi ifade edememek, çam devirmeyi aflettirebilecek bir mazeret sayıla- maz, Bunun içindir ki, &kkatli bir Beşriyat müdürlinün o kontrolünden de geçmiş olması lâzım gelen o yazı. nm, milli menfaatlerimiz aleyhine tefsire çok müsait bir kılıkta intisa. Tını, “Anadolu,, başmuharriri gibi, biz de tabii göremedik. İzmir üzümleri, İzmir fneirleri, ve İzmirle havalisinin tütünleri, —her türlü propagandadan mahrum bu- halde— emsalsiz nefaset. lerini, dünyanın hemen her köşesine tattırmışlar, ve tanıtmışlardır. Teş- bihte hata olmazsa, İzmir üzümleri v6 incirleri, hiç kimseden yardım Sörmeden, kendi kendilerine yetişen, te, beynelmilel itibar, ve şöh- Tet kazanan öksüz halk çocuklarına Benzerler, Hattâ, zaman zaman Muharrir, matbuata dair hazırladığı serinin üçüncü yazısını bu makale ile veriyor ve büyük demokrasilerde havadis ve tevzi şirketlerinin rollerini anlatıyor : avadis Ve Tevzi Şirketlerinin Rolü B undan evvelki yazılarımızda; büyük havadis gazeteleri. nin, Lord Rothermer, Hearst gibi bir kaç nüfuzlu şahsiyetin elinde toplandığını, bu matbuat kralları. nin, efkârı umumiyeye, mümessi- Ni ve müdafli bulundukları iktisadi ve mali menfaatlere uygun cere. yan ve istikamet verdiklerini, hü. kümetlerin icraatları, dahili ve haric! siyasetleri üzerinde mües- sir olduklarını göstermiştik. İktısadi faaliyetlerin diğer saha. larında çoktanberi şehit olduğu. muz (Temerküz — Concentration) keyfiyetinin matbuata da teşmili. nin, demokrasinin normal bir su. rette işlemesi bakımından çok teh. likeli neticeler vereceği aşikârdır. Bunun için, gazeteciler teşkilâtla- rı, demokrasiye samimi olarak bağ. hı olan partilerin liderleri, matbuat enternasyonal federasyonu, muh. Nif zamanlarda bu meseleyi büyük bir dikkat ve alâka iletetkik ve mütalâa etmişlerdir. Fakat, yalnız bir kaç nüfuzlu şahsiyetin fiili hâkimiyeti altma girmiş olan büyük havadis gaze. telerinin değil, bunun haricinde kalan, serbestilerini muhafaza et- mek istiyen siyasi gazetelerin, fi- kir gazetelerinin de, tesir ve mü- fuzları altında kaldıkları bir takım teşkilâtlar vardır ki, bugünkü ya. zımızda bunların mahiyetlerini te- barüz ettirmiye çalışacağız. Bu teşkilâtlar: Büyür nsvadis ve tevzi şirketleridir. Pie, bu teşkilatların Fransa: ğe, lalnü, siya" Ye ne rikadaki vaziyetin zıddına olarak Fransada büyük havadis gazeteleri, Fransaya ait hususi sebeplerden dolayı - bir kaç şahsın elinde top. lanmış değildir, fakat bna muka- bil, ilân, havadis ve tevzi işleri, di. ğer memleketlerden daha fazla, çok kuvvetli birkaç şirketin inhisarı al tındadır, Bunlardan ikisi: Havas ve Ha. chette şirketlerinin teşkilâtları ve faaliyetleri hakkında vereceğimiz izahat, bu şirketlerin Fransız mat. buatı üzerindeki mutlak hâkimiye. tini kâfi derecede aydınlatacaktır. Bu tetkike başlamadan evvel, gazeteler için en lüzumlu olan kâ- fit sanayiinin vaziyeti ve kâğıt tröstü teşebbüsü hakkında bazı ma. lümat vermeği faydalı buluyorum. Fransız kâğıt sanayii, Fransa zetelerinin kâğıt sariiyatınm 1280 bin ton) ancak yüzde 30 nu temin etmektedir. Yüzde 70 | hariçten it- hal edilmektedir. Çok kuvvetli bir teşkilâta malik olan kâğıt sendi. kası, kendisine Fransız piyasasının. hâkimiyetini temin edecek bir güm rük tarifesinin tatbikini parlimen- todan istemişti, Fakat, gazete Sa- hiplerinin ve tabilerinin mukave. meti karşısında buna muvalluk o- lamamıştır. a Bugün bazı büyük Fransiz ge zeteleri kâğıtlarını kendileri yap. makta ve bu suretle, tröst teklike- sine karşı koymaktadırlar. Bu vaziyet karşısında bugün bü- yük kâğıt sanayicilerinin yapabii. dikleri şey, bazı büyük gazetelerin —— — meselâ yukarda zikrettiğimiz şekilde yazılar yazılmasına rağmen, üzümle. rimizin, ve inc'rlerimizin yüksek iti. barlarını kaybetmeyişleri de, bu ha. kikatin en aşikâr delilidir. Avrupa şalri bile hâlâ, sevgilisinin gözlerini kehribar renkli İzmir üzümüne ben- Kl Duyduğu emsalsiz lezzeti tarif in: Mr A ine'ri gibi!,, der, a 1, “Kamel, sigarasını: “İçin- de İzmir tütünü, Türk tütünü var. dır!,, cümlesinin tavsiye ve iltimasi. le bütün dünyaya sürer, Bunun içindir ki, biz, İzmir üzüm. lerini, İzmir incirlerini, ve İzmir tü. tünlerini, cılız taarruzlar karşısında müdafaa olunmaktan müstağni bulu- yoruz. Çürük İzmir üzümlü, kokmuş İzmir inciri, ve moloz İzmir tütünü yoktur, olsa olsa, çürük üzüm propa. gandası, kokmuş incir propagandası, ve moloz tütün propagandası vardır! xzâAN idare meclislerine girerek onları kendilerine müşteri yapmıya ça- lişmaktır. Son zamanlarda, Fransız Mat- buatı Federasyonu, kâğıtçılardan, gazete kâğıdını ayni fiyata sabık. masını temin etmek suretile, bu sahadaki rekabetin ortadan kalk- masını temin etmiştir, HH” Ajansı: Balzac, (Revue Parisienne) mecmuasının İkinci sayısında, ilk Fransız istihbarat ajansının mahi. yeti hakkında şunları söylemişti: “Halk zannedebilir ki bir çok gazeteler mevcuttur. Fakat haki. katte, tek bir gazete vardır. Bu ga. zete, Pariste, eski Banker Havas tarafından idare edilen büro tara. fından neşredilmektedir. Prensip. lerle alâkası olmıyan Havas, gel'p geçen bütün hükümetlere ayni sa- dakatle hizmet etmiştir. Havasın, bütün dünyada muhabirleri var. dır; bütün memlekilerin gazetele. rini almaktadır. Ve az bir para mukabili, bülün gazetelere muh. tel'f memleketler hakkında haber. leri o vermektedir.,, “1833 senesi, yalnız gazetelere değil, hezsretlere ve sefsretlere, İngiliz, Alman, İspanyol, İtalyan, Rus gazetelerinin tercümelerini vermek maktadiyle, bir Ölereüme 1840 ta, Paris, Brüksel ve Londra arasında güvercinler . vasıtasiyle muntazam bir istihbarat servisi tanzim etmesiyle hususi bir ehem- miyet kazandı. Bu suretle haber. ler, Londradan on saatte, Brüksel. den dört saatte gelebiliyordu. Tel. grafın icadı, Havası çok inkişaf ettirdi. Daha 1850 senesinde, bütün Av- rTupa memleketlerinin merkezlerin. de dalmi muhabirleri vardı. Çok YAZAN: Sadrettin Celâl Antel geçmeden, Fransada en mühim 200 vilâyet gazetesi ile alâkalandı, on- lara, bazı ticaret İlânları koyrmala- rına mukabil, havadis vermiye başladı. ği 1873 de Havas'ın oğlunun yeri. ne geçen Lebex, gazetelere sadec& havadis ve ilân vermekle iktifa et- miyerek —aylık bir miktar ilcret mukabilinde— siyasi, elebi mahi- yette makaleler, romanlar da ver. miye başladı. Bu yazıları, gâzete- lere, kolaylık olması için, madeni klişeler halinde hazır olarak gön- deriyordu. Bu suretle Havas, Fransanm bü. tün şehirlerinde, muhtelif isimler. le intişar eden, bir Journa! Üni- versel haline gelmişti. Havas, Fransadaki diğer ajansa. rı yavaş yavaş kendi nüfuzu altına alarak ve ecnebi memleketlerin #- Janslarile ittifaklar yapar'nik, rürat- İe inkişaf etti ve 1914 te, Fransa. nin en büyük ve kuvvetli ajansı haline geldi. Ajansı Havas, Paris gazetelerine wilâvetlere ait, vilâyet matbuatına da Paris hakkında havadisler ver- mektedir. ; Ajans Havasın ayni zama resmi mahiyeti vardir. Hükümet, Havas kanalile matbuata teb'igat yapmaktadır. Siyasi adamlar, par- ti şefleri de beyanatlarımı veya - 1. yapmaktadırlar. Ecnebi memleketlere sit haber. ler için Havas, muhtelif memle- ketlerdeki hususi muhabirlerin. den başka, dünyanın bütün büyük ajanslariyle anlaşmış (mübadele kontratoları) yapmıştır. İngilterede Reuter; Almanyada Wolff; İtalyada Stefani; Belçikada Belga; İspanyada Fabra; Roman. yada Rador; Amerikada Assocla. ted Press; Japonyada Rengo. LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ GEBELİKTE Bu sene, yüzüncü yıl devrinin kutlanması lâzım gelen şeylerden biri de gebe bayanlarda albümin bulunabileceğinin keşfidir. Tam yüz yıl önce, 1840 senesinde, Re- ye adında bir Fransiz hekimi ge. be bayanlardan bazılarının idra. rında albümin bulunduğunu anla. mış ve her gebe kadının idrarı sik sık muayene edilmesinin faydalı 0. lacağını haber vermişti, Vâkıi bü keşif, ilk düşünüste, bir kara haber gibi görünür. Fa. kat biraz daha derin düşünüp te, o dikkatli hekim'n haber verme- sinden önce albüminden dolayı dü. şürülen çocukları, havale ill tutulan, ona tutulmasalar da böb. rekleri sakat kalan anneleri hesa- ba katınca o keşfin gerçekten ha. yırlı bir haber olduğu meydana çıkar, Bir tehl'keden insanın vak- tinde haberi olunca tehilkenin ö- nünü almıya çalışılır. O vakittenberi tutulan istatis. tikler, gebe bayanlardan yüzde kaçında — albümin O bulunduğunu göstermekte ayrılırlar, Fakat © hayırlı haberden sonra gebe ba- yanlar yemelerine ve İçmelerine daha ziyade dikkat etmiş olacak. Jar ki nisbet gittikçe azalmaktadır. En yeni istatistiklere göre gebe bayanların yüzde onunda albümin bulunur. En ziyade ilk çocuklarına gebe kalanlarda ve daha ziyade ilk çocuğa anne olmadan yirmi beş yaşmı geçirmiş olanlarda, Yüzde on nisbet pek te büyük bir şey değilse de, gebe bayanlar. dan hangilerinin e nisbet içinde veya dışmda kaldığım önceden kestirmek mümkün değildir. Ona ancak kimya tahlili belli eder. Onun için, gebelikte idrarı vakit vakit tahlil ettirerek albümin bu. vaklatmak ALBÜMİN mutlaka lüzumludur. Bunda gebe bayan —başka düşünceleri olduğu için— kendisi ihmal etse bile kar- nındakl çocuğun & babasının veya aile reisinin ihmal etmesi pek a- yıp olur. Gebelikte albümin daha z'yade altıncı, yedinci aydan sonra mey. dana çikar. Fakat daha önce çık- ması da mümkün olduğundan id. rar tahliline erkenden başlanılır. Kaidesi gebelikten şüphe edilince ilk beş ay içinde ayda bir defa, al. tincı ve yedinci aylar içinde on beş günde hir defa, sekizinci ve dokuzuncu aylar içinde de her haf ta idrarı tahlil ettirmektir. Bu mü. him kalde, kaçıncı çocuk olursa ol. sun, gebe bayanların hepsine ait. tir. İdrarda albümin çıkmea, bunu merak etmiye lüzum yoktur. Albü, min geçici olur, gebel'k içinde bi. le kaybolur. Öyle olmasa da he. men her vakit, çocuk doğduktan sonra kaybolur. Gebelikten kurtul. duktan sonra devam etmesi pek nadirdir. < * Bununla beraber, idrarda albü. min bulununca hekime müracast lâzım olduğu da şüphesizdir. He. kim bulunamıyan yerde yahut 0- na müracaat edinciye kadar gayet sıkı, perhiz şarttır. En iyisi yalnız süt ve yoğurt. Ona tahammül ede. miyenler bir gün sadece su ile ge- girdikten sonra tereyağlı sebze. lerle yemişlerden yiyebilirler. Et. le balıklardan ve yumurtadan sa- kınmak lâzımdır, bir bekimden izin slıncıya kadar. Bir de soğuktan sakınmak... Ya. taktan hiç kalkmamak insanı hem soğuktan, hem yorgunluktan mu. hafaza eder. Sütle yoğurt ve yalak gebelikte albümüne karşı tedbirle. rin temelidir. urası şayanı dikkattir ki; bu ajansların hepsi ya resmi, yahut yarı resmidirler. Ve hükü. metleri tarafından kontrol edil- mektedirler. O suretle ki, bazı ga. zetelere hususi muhabirleri tara. fından gelen havadislerin haricin- de, her memleket diğer memleket. lere ait olan haberleri, o memle- ketlerin hükümetlerinden almakta- dırlar. Meselâ Fransa, İngilterenin müstemlekelerine ait bavadisleri Reuter Ajansından yani İngiltere hükümetinden; Çine ait havadisle. ri de Rengo Ajansından yani Ja. elo AYI Halk ve Memur 3.742 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel « Şemsi Haksever İmzasiyle bir mektup aldım. Mektubun sahibi, kambiyo dairesinde bir me. murun kendisini saatlerce beklet. tikten sonra, İşini dahi sormadığımı, anlatmak isteyince de kendisini koğ- duğunu yazıyor, Demokrasi olan bir memlekette memurun halka bu su- retle müamelesinin demokrasiye ne dereceye kadar uygun olduğunu 50 ruyor. Bu eski bir davadır. Halkla me. mur arasındaki bu tepeden bakiş farkı değil midir ki, atalar sö: linde halkın diline dolanmıştır: “Al lah insanı devlet kapısına düşürme. s'n,,.. Bu kitapsız, ümmi halk, hiç bir demokrasi mazariyesini okuma. dan, ne Türk Teşkilât Kanununu, n6 Hukuku Beşer Beyannamesini, ne Brice'in iki ciltlik muazzam demok- le verdiği hükümdür. Memur, sade- ce âmir'nin fermanlarına selâm dur. mıya alıştığı içindir ki, halkın dile. ğini ve işini ferman olarak tanımaz. Oturduğu masanın âmiri de kendi. sidir. Masasının önüne gelen halk ta ona selâm durmiya mecburdur, zân- pon hükümetinden öğrenmektedir. Binsensleyh Fransız milleti, dün. ya havadislerini, evvelâ ecnebi a- Jansların, sonra da Havas Ajansı. nın süzgeçinden geçtikten sonra almaktadır. Havadislerin bu süz. geçten geçme ameliyesi, bir taraf. tan Fransız hükümetinin direktif. lerine, diğer cihetten bizzat Havas Ajansının hissedarlarının moktai nazarlarına göre vukua gelmekte- dir. Çünkü Havas Ajansı ayni za. manda hem kendi hissedarlarını, tahsisen O Bangue de Paris et des Pays . Bas yı: hem —1931 senesi 38 milyön (Subvension — Tahsi. sat) aldığı— Fransız hükümetini; hem de ecnebi ajanslarını mem- nün etmek mecburiyetindedir. Ayni zamanda herkesi memnun etmek, hiç kimseyi kırmamak, çok mahirane bir surette tertip edilen muhtelif kombinezonlar sayesinde mümkün olmaktadır. Meselâ Ha. ves Ajansının bazı tebliğlerinin başında şöyle bir cümle bulunur: “Dikkat; size aşağıdaki havadisi e ruz.., Bu takdirde Havas'ın ismi geçmiyecök”ve”gzetelerde neşre.. dilen bu havadisin altnda Privat imzası bulunacaktır. Bu kombinezonlar bazan çok garip neticeler tevlit etmektedir: Ajans Havas bazan ecnebi memle- ketlere, Fransadaki hâdiseler hak» kında, Fransız matbuatına verme. diği malümet: vermektedir. Me. #elâ: Fransada Ağropostal hâdise- si ortaya çıktığı zaman, Fransız hükümeti Havas Ajansından, yal. nız hükümetin resmi tebligatın neşretmesini istemiştir. Fakat Ha. vas, İsviçreye, İtalyaya ve diğer memleketlere, bu hâdiseye ait Fransız halkından sakladığı bü. tün tafsilâtı, bütün rezaletleri bil- dirmiştir. Ajans Havasin sermayesi, Ba. ron d'Erlanger, Ajansı anonim şir. ket haline koyduğu zaman sekiz buçuk milyon franktı. 1930 sene- sinde 30 milyon frangı bulmuştur. Büyük İngiliz, Alman, Italyan a- jJansları ilân işlerile meşgul olma- dıkları halde, Havas bilhassa harp- ten sonra (1920) ilân işlerile de yakından alâkadar olmıya başladı ve bu suretle mevki ve nüfuzunu son derece kuvvetlendirdi. Eskiden büyük ticaret firmaları, ilânlar için doğrudan doğruya ga. zetelerle konuşuyorlardı. Fakat i- lân sahası genişled'kçe ve ilân alan gazetelerin miktarı çoğaldıkça, bu sistemin tatbikine imkân kalmadı. O zaman (Agence Nationale de Publicitâ) tesis edildi. Bu ajans, bütün Fransız gazetelerinin hakiki satışlarını, tesir sahalarını göste- ren listeler tertip etti, Bütün tica- mağazalar, eczacılar, otomobil sanayicileri ilân. larını bu ajans vasıtasile vermeği, kendileri için daha kârlı ve faydalı buldular. Bu suretle ilân inhisarını elde e den ajans , muhtelif ticaret firma, larının ilân için ayırıp kendine tes- Mim ettikleri paraları, büyük küçük bütün gazetelere istediği gibi tov- zi etmiye başladı. İlânsız yaşıyamıyacakları için, fit olarak ajansın nüfuz ve hâkimiya. ti altına girdiler, ajansın boykota- jına karşı koyamıyacak bir vazi- yete düştüler. İşte ajans Havas bir kaç sene evvel, bu ajansı da kendi içine al, dı ve bunun tabit neticesi olarak havadis ve ilân inhisarı ayni elde, Yani Ajans Havasın elinde toplan neder, Halkla memur arasındaki müna. sebet bu selâm durma vaziyeti de. Eildir. İster kambiyo, ister banka, İs. ter devlet müessesesi memuru, mesi. liyet taşıyarak oturduğu her mevk'de halkın işlerini görmekle vazifelendi. rilmiştir. Bu vazifeyi yaparken de halka insan gibi muamele etmek, halka kolaylık göstermek, mesleki vazifesi olduğu kadar da İnsani va. xifesidir. Dahiliye Vekâletinin ge çenlerde dairelere gönderdi mim de, memurlara bu vazifelerini bir daha hatırlatmak için alınmış ye. rinde bir tedbirdir. Fakat geniş bir kütle teşkil eden memur sınıfı içinde çok nazik, hal. ka bir arkadaş gibi muamele etme. sini bilen bir çokları mevcut olduğu gibi, henüz daha vazifesinin ehem- miyetini anlamamış olanları da var. rasi tarihini bilmeden, tecrübeleriy. dır. Bunların da eski mutlakiyel dev. rinin telk'n ettiği, âmir, memur, kö- le zihniyetinden kurtarılması için bir taraftan büyük devlet memurların Ykazı, bir târaftan da bu memurların daha yüksek telkinlerle tenvir? şürt. tır. Bu da bir zaman meselesidir. Bunun ikinci müeyyidesi de yine halktır. Halk hakkını aramasını bil, mezse, kend'sine yapılan bayağı mu. amel karşısında bir esir ruhu ile sü, küt ederse, hulkla memur arasındaki bu selâm durma vaziyeti değisemez... Ne memur halkın kölesi, ne de halk memurun uşağıdır.. Herhangi bir işin cereyanında iki tarafın da biri. hirine arkadaşlık çerçevesi içinde yol göstermesi şarttır. Memurun ma. sası önünde işini gördürmek için bekliyen Ahmet veya Mehmet, me. murun tepeden bakan azametivle hıtap edebileceği “Sen,, değildir. Bo. yacı çırağından Vekile kadar her iş sah'bi “siz,, dir, ve öyle hıtap edilir... Hele tahkirin, bu insan münasebet. lerinde hiç yeri yoktur, İnsanlar bi. ribirleriyle insanca konuşurlar, bu lisanla konuşmasını öğrenmezlerse, uşak ve köle olmaktan da kutula. mazlar. Bana İnsan olduğumu öğret ki, sana insan muamelesi yapayım. * M. Ücer lslmii ekuyvcuyat *“— Roma radyosunun İstanbuldan aldı- ğını söylediği mektuplar kendi vehmidir. Tusavvur ettiğiniz tehlike yoktur.” mış oldu. Bundan başka Ajans Havas, ba- 2 T.SF. şirketlerini de kontrolü âltına almış bulunmaktadır. Bu muazzam kudretinden dola. yıdır ki, bugün Havasın, herhangi bir gazetenin aleyhinde verdiği bir emir, » muhtelif isimler altında Har vasın şubelerinden başka bir şey olmiyan . bütün ajanslar tarafın. dan derhal ve harfiyen icra ve tat- bik olunmaktadır, Almanya, İtalya gibi diktatör lükle idare edilen memleketlerde, kapatılmıyan gazeteler, hükümetin tebliğlerini âynen neşretmiye, hü. kümetin siyasetini müştereken mü» dafna etmiye mecburdurlar, Fakat, matbuat hürriyetinin hâkim oldu- ğu Fransada, havadis ve Hân inhi. sarına malik olan, hükümet hari- ci kuvvetli bir teşkilât, büyük ha: vadis gazetelerinin hemen hepsi ü. zerinde'hâklmiyetini tesis ederek onları sınai ve mal! oligarşilerin e- mirleri altına koymuştur. Hattâ siyasi gazeteleri de - on. lara siyasi renklerini bırskmak maharetini göstererek « kontrol etmektedir. (Devamı 7 incide) İM ai; sl i