iler üph UH A Bu vesikanın suretini yazmak- tan haz almak isterim. Lâkin Mus. tafa Kemal Paşanın kullandığı li- sandaki (o ehemmiyet kavranabil. İmek için evvelâ mevzuun nezake- tini anlamak lâzımdır: o Harbiye nazırı Şevket paşa, İngiliz fevka- İâde komiserliğinden © sadrazam 'damat Ferit paşaya tevdi ve onun tarafından da harbiye nezaretine İP tebliğ olunan bir notayı Mustafa © Kemal Paşaya aynen bildiriyor. “Nota, Sıvasla âsayişin bozuk ol. duğunu ve yurtlarına dönen er- 'menilerle islâmlar arasında bir kital vukua gelmesinin muhtemel bulunduğunu iddia ediyor, askeri kumandanın bu ihtimale karşı şahsan mesuliyet kabul etmesini istiyor. Mustafa Kemal Paşa, sad- razamı, (o harbiye nazımaı telâşa düşüren bir notaya, bakınız, na- sıl bir lisanla, cevap veriyor? Harbiye nezareti celilesine C.: 2: Haziran: 335 şifre: Sıvas ve civarında bulunan er- menileri ve bilâhare gelen mülte. cileri tedhiş Edecek hiç hir hâdi- Ne Sivasta, ne de endişe hiç bir hal yoktur. Herkes sakinane iş ve güç- İerile meşguldür. Bunun sureti katiyede arz ve temin ederim, Bi- ! Ömnenaleyh, İngiliz notasındaki is- İ Ütihbarat membamın ne olduğu â- «cizlerince bilinmek Tüzemder. İz- (© mirin ve Manisanın işgali haberi 4 apılan ve anasını hıristiyaniye kkında hiç bir fikri husumet tazammun o etmiyen içtimalardan Iki de bazılarının mütevahhiş ilmaları varidi hâtırdır. o İtlâf letleri milletimizin hukuk ve klâlime riayetkâr kaldıkça ve i millet, vatanın tamamii masuniye- #inden emin bulundukça, anasını müslimenin duçarı haşyet na hiç bir sebep yoktur ve bapta devlete karşı her türlü mesuliyeti taahhüt ve buna tama- le emniyet buyurulmasını is. ederim, Fakat istiklâl ve ewdiyeti milliyeyi imha ve ba- ıyı hayatı tehlikeye isal eden iş- il, suikast ve teaddi gibi İzmir wvalisinde görülmekte olan fiili Zuhuratı mümasilesine kar- ne milletin heyecan ve teessü- tı viedaniyesini ve ne de buna üstenit tezahüratı miliyeyi men “#we tevkif için nefsimde ve hiç kudret ve takat göremi- #ibi, hu yüzden tahaddüs şümeğe hazı t edemezdi, , bir de kızına bakıyordu gerilmişti, “— Safa geldin!,, İri VE Ayşe hanıma hitaben: > İş Beni aradığını söyledi? di stien firlamıştı. ardi; Güessili üzerine ahali islâmiyece * Fakst Ayşe hanım, kendisine gittikçe yaklaşon loktora, korkunç bir kinle bakiyordu. O kadar ki, tezer Karanlıklar, Ayşe hanımın yüzünü doktordan çöziemeseydiler, Memduh Şerif, kendi üzerine ateş ir birer mavzer namlısı gibi dikilen © yözlerde parlıyan müthiş kinden ürker, ilerlemeğe Ihtiyar kadın da kendisinin ne yapacağını, bod. a meler olacağını kestiremiyor, Ayşe hanım, ayağa kalkmış ve tipki, avının üze M6 atılmıya hazırlanmış dişi ve hırshi bir pars Memduh Şerif, bodruma inmişti, Kendisine: ” bile demiyen ; sükütlerna hiç bir mâna veremedi. TEFRİKA No. 12 Cesaret Böyle Olur edecek vakayi ve hâdisatın karşı- sında mesuliyet kabul edebilecek ne kumandan ve ne mülkiye me- muru ve ne de hükümet tasavur ederim, Mustafa Kemal İşte cesaretin aliyyülülâsı böy- le olur ve bir milleti ayaklandır. mak istiyen bir inkılâpçı, kendi- lerinde küvvet ve kudret hisse. deplere karşı böyle ağız kullanır. Lâkin Mustafa Kemal Paşa, In. giliz notasına ve sadrazama böy- le karşılık verirken neye, kime ve nerelere istinat ediyordu?.. O sırada tahsilât yüzde otuza düş- müştü. Malsandıkları tamtakırdı, memurlara aylık verilemiyordu. Umumi terhis münasebetiyle, ko- lordu mevcutları yüzde on nisbe- tindeydi. Yeni efrat alınmıyor ve. ya alınamıyordu. Alınsa da şu pa. rasızlıkla giydirilmeleri, . yedirip içirilmeleri imkânsızdı. Her dağ- da, her derede bir kaç çete, ka- rargâh kurmuştu, köylüyü ve şe- hirliyi korku içinde yaşatıyordu. Siyasi vaziyet ise berbattı. Dün- yanın en büyük ve en kudretli devletleri aleyhimizdeydi, bunler. dan bir kısmı yurdun eh mühim poktalarını ellerinde bulunduru. yorlardı. Bir yandan da yorulma- mış, yıpranmamış bir orduyu vâ- tanın böğrüne sokmuşlardı, o vas sıtayla da manevi kuvvetimiz üze, rinde tazyik yapıyorlardı, Şu vaziyette Mustafa Kemal Paşanın istinatgâhı ne olabilirdi?, Bunu, ziyaretini iade ettiğim si. rada, o sabık mebus Rasim beye sordum. Hiç düşünmeden Şu ce- vabı verdi: — Millete! Tamamiyle aydınlanmak istedi- $im için, ısrar gösterdim, milletin yorgun ve bezgin olduğunu hatır- lattım. Rasim bey, hâlâ hayretle hatırladığım bir iman heyecanı #- le fikrini izah etti: — Mustafa Kemal Paşa çok bü- yük bir şahsiyettir. Onun her güç. lüğü yeneceğine inanmak gerek. tir. Millete gelince, oo, minasız bir harpten bıkkındır. Fakat boy- nuna zincir takılmak istendiğini anlarsa, arslan kesilir, ateş kesi- lir, yıldırım kesilir. İşte Mustafa Kemal Paşa o arslana, o ateşe, © yıldırıma istinat ediyor. İdrâkimin bu heyecana imren- diğini itiraf ederim. Fakat bir milyon insanın malımı, canını, na- bir Memduh iki kadının bu ustafa Kemal Paşa; Sadrâzamı, Harbiye Nazırını Telâşa Düşüren Bir Notaya Cevap Veriyordu musunu muhafaza ile mükellef o. lan bir idare âmirinin, bir vali, nin — o velı 1908 ihtilâline ka- rışmiş eski bir ittihatçı da olsa— anarşi, fevza dediğimiz umumi kargaşalığa ri göstermesi ko - lay değildi. Onun için adımlarımı ihtiyatla atmayı tasarladım, Ayni zamanda Rasim beyden, müdafasi hukuk ve reddi ilhak cemiyetleri hakkında malümat almak istedim. Şöyle bir sualde bulundum: — Hürriyet ve itilâf klübünün reisi hemşeriniz Halit bey, o klü- bün nefsinde temessül ettiğini söyledi. Sizin cemiyet te o şekii- de mi, sade bir mühürden ibaret mi? Rasim bey, asil bir safvı ni hakikatten âgüh etti: Fakat başta müftü olmak üzere, ulema takımı hemen hemen bi. zimle beraberdir. Okur yazarla» rın, bilhassa münevver gençlerin hepsi etrafımızda toplanıyor. Mil li vaziyetin ağırlığı, yurdun bö- lüşülmek: istendiği hakikati, da- ha açık surette anlaşılırsa, bütün halk, hattâ hürriyet ve itilâfç'la. rın siyasi ihtiras veya şahsi men. fâat takip etmiyen takimi da bi- ze İltihak edecektir. Çünkü da- va, vatan davasıdır, istiklâl da- vasıdır. İşte Sıvasa gelir gelmez, edin- diğim bilgi bundan ibarettir, Bir kaç gün sonra, Mustafa Kemal Paşanın sırdaşlarından birl ols. rak bana tanıtılan ve onun emri. le Sıvasa gelip el altından mili teşkilât düşüncesine uygun pro- pagandalar yapmakla meşgul olan Miralay İbrahim Tali beyle gö - rüştüm. O da Rasim bey gibi Mus- tafa Kemal Paşanın dehasından ve istiklâli gaspolunmak istenen milleti ancak öyle bir rehberin kurtarabileceğinden bahsetti. Fukat bunlar, bu sözler beni tam bir idare adami zihniyetile hareket kararından (Odöndüremi- yordu. Ayni zamanda İstanbulun galiz bir gafletle, hain bir meske. netle vatanın haklarını müdafaa. da müsamaha göstereceğine de ih- timal vermiyordum. Galip devlet- lerin bizi — Suriye, frak, Hicaz, Yemen, Adalar, Mısır üzerindeki hükümranlık haklarından tabiati- le feragat ettikten sonra — hari- tadah kaldırmak istiyeceklerini de zannetmiyordum. Yalnız İzmi. rin işgali ve bu işgalin içerilere TAN | Dünkü bulmacamızın 4 halledilmiş şekli 132 3 4 5 6 T 8 9 19 o"nsavevy BUGÜNKÜ BULMACA 123 456718 910 — ..la gam SOLDAN SAĞA: 1 — Bir nakil vasıtası İ 2 — Bir harf - Düşmanlık - Bir sesli hart, 3 — Tire - Âletler - Emmekten emir. 4 — Yarım - Bir şart edatı, 8 — Fena değil - İçinde dansedilir. 8 — Muta - Bir ork, 7 — Bersber, ve - Çift değil 8 — Bir sorma edatı - Avukatı hatırla- tır » Uzaklık bildirir, $ — Bir sesli harf - Kulübe » Bir harf. 10 — İstanbulda bir semt, YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Küçücük. 2 — Bir zamir - Kadeh - Bir harf, 3 — Uzaklık bildirir - Zıpzıp » Mânasız bir kelime. 4 — Hücre - Rüzgür, 8 — Mata » Bir ork 8 — Düz arari - Ters okunursa kışın bulunan bir şey olur. 7 — Fena - Okumaktan emir 8 — Köpek - Kollar. 9 — Bir harf - Kölelik, 10 — Bir millet YENİ.NEŞRİYAT : İŞ KAZALARI — Fsbrika doktorluğu hakkında, Eskişehirde Operatör M. İsmall Gümüşel taratından yazılan kıymetli bir kitaptır. Harp Meydanlarında Türk Kahraman. Tahir Kıral tarafından i, Zonguldakta kü- tik bir kitap halinde basılmıştır. YENİ ALMAN HUKUKU — Doktor Fe- 14 Ayiter tarafından verilen bu konferans, a Kurumu neşriyatı meyanında li halinde çıkarılmıştır. Devletler Hukukunda o Evrensel, Özel Telâkkiler ve Ulusal Mektepler — İstan bul Üniversitesi Rektörü Cemil Bülselin bü konferansı .da eyni kurum tarafından ki- tap geklinde bastırılmıştır. CENGİZ HANDAN STALİNE — Bolşe- vikliğin zuhuru sebeplerini ve hedeflerini gilâteren bü eser,Da. Kur. Bnb. Sürurl A- dilimize çevrilmiş, ko- münizm - faşizm mücadelesinin soh saf- haları da etnebi kaynaklardan istifade edilerek esere eklenm “Cengiz Han. dan Staline”, 353 sayılı DENİZ meomunsi- nın ekl olarak satılmaktadır. ————— teşmili zihnimi karıştırıyordu. Lâ. kin bunun muvakkat bir tasallut olduğuna inanmak istiyordum. (Devamı var) BULMACA | OKUYUCU MEKTUPLARI 21-8-039 Çirkin Bulunan Bir İstanbul havasının sakinlerine boğucu günler yaşattığı bu zamanlarda, şüphesiz evvelâ plâjlar, sonra açık ve mevkiine gö- re serin bahçeler rağbettedir. Eğlenceden ziyade ihtiyaç olan bu ma- hallere gitmek her vatandaşın tabii hak kıdır. Bu hakkı tahdit veya gmsbetmeğ: de hiç kimsenin salâhiyeti yoktur. Dün bir grup aile kadını Ayaspeşada bir bahçeye geldiler, diğer bir grup ens) mektep talebesi de yanlarındaki bir Ba yan İle şen ve gürültülüce bir masa teşkil eylediler, O arada genç mekteplilerden birisi ev- velee söylediğimiz Bayanların fotoğrafın çekmek için İhzarata girişti, Biz bu iki grupun #anıştıkları kananline varmıştık. Çünkü aksi halde, münevver ve kültür s0- hibi bir kimseden, bayağı ve mahalle ço- cuğunun dahi manlığına siğmiytesk he- zeyanı memul etmiş olurduk. Fotoğraf makinesinin Bayanlardan alz- lanmiye çalışılması işini de Bayanlara hem bir cemile, hem de tabil bir poz tesbil maksadına hamlediyorduk. Bu gizleme i- gini Bayların yanında oturan Bayan pek maharetle idare ediyordu. Gaflet bizde imiş, Gençler tanımadık- ları bir ölenin fotoğrafını alıyorlarmış. Bunu, bu münasebetsiz hırsızlığı seren, gruptan bir Bayanın haklı asabiyetile öğ- rehdik. Fakat genç de işini bitirmiş idi, Bayan haklı asabi, Baylar muvaffaki- yetlerinden memnun, diğer müşteriler de gazino sahili Ile beraber seyirci, Sayın gezetenizin vamia olmasını İstir- ham ediyor ve soruyotum? 1 — Baylar bu cüreti nereden tahsil ey- lediler acaba? HT * Boğaziçinde ekmek Boğaziçinde oturun bir arkadaşıffır ya- niyot Boğaziçinde bulunan fırıncıların hepsi Fırıncılar Birliğine dahil olmuşlardır. Bozı fırıncılar semtlerinin uzaklığından cesaret alarak kanirol edilmiyeceklerine kanaat getirdiklerinden dolayı ekmekleri yenile- miyecek bir şekilde çıkarmaktadırlar Günlerdenberi | Büyükderedeki | fırından çıkarılan ekmekler pek kötüdür. Prancala- hit un yerine ekmeklik undun francsla ya- pılmıştır. Ekmekler pilekin ölmadığı gibi Sıvas (TAN) — Tokat Gençler birliği spoh kl Hareket unları du Belediyenin verdiği çeşniye ta- mamen aykırıdır, Exmeklere lezzetli. ol- n lüzümundan fazla tuz ilâve e- tedir. Kalabalık günlerde halk ek- mek bulamamaktadır. Yapılan, şikâyetlere ehemmiyet verilmemektedir. Şifah sula- an İstifade etmek.ve böbreklerindeki kumları düşürmek için Sarıyere ve Bü- yükdereye gelenlerin böbreklerine yeni- den kum yığılıyor. * Bir lise talebesinin mektabu Lisemiz 8 haziranda tatil edildi. 12 hazi- yandan 28 hari kadar sözlü, muveret ve olgunluk imtihanları yapıldı, 3 tem- muzdan 22 temmuza kadar kampta as vüzifemizle meşgul olduk. Bir arkadaşım vardır. Erzurumdaki ona ve babasına kavuşmak üzere 25 temmuz- da Haydarpaşadan trenle hareket etil, Bu arkadaşımın bir defsten ikmali vardır. Vaziyetini çok yakından biliyorum, bs- bası küçük bir memurdur. İkmal imtihan- larını a başlayıp 1 eylülde mektepler açılacağına nazaran bu arka- daşım azami 8 gustasta Brrurumdan he reket etmiş olmalıdır ki ikmal imtihanı yetişebilsin, oğlunu vaktinde gönderebil- mek için babası Erzuruma gidip İştanbula gebresi için yol parasi (tatilde mektepie yatmak ve yemek olmadığı için) mektep- let açılıncaya kadar İstanbulda bir otelde yatmak ve yemek parası ve buna ilâveten eylül bidyetinde mektebe birinel taksiti vermek vaziyetindedir. İşte vesattan doha Küçük bir memur olan babası bu parayı ii aylık maaşından ayırmak mecburiye- tinde kalacak, Eğer parası yoksa borçla- nâcaktır, bulkmazın arkadaşım gelemiye- cektir, Bir sene 13 - 14 dets (le mücadele edin bizler ne zaman dinlenmiş olacağız, acaba maddi ve manevi yorgunluğu henüz geç- meden tekrar derslere başlanırsa bundan iyi bir randıman alınabilecek midir? Bir lise taleberi ilk ve orta okullardan daha »z mı yorulmuştur ki istirahatine lüzum görülmüyor? İsütademiz için çok ümitler beslediğimiz ranarlf şürasından çıkan bu karar - eğer hakikat İse - bizleri çok büyük İnlsişore düşürmüş olacaktır. Gölatanaray Lisesinden 150 n 15 ağuster J “ Tokatlı Gençler Sıvasta | rinden bir grup buraya gelmiş, Sıvas spor ve Halkevi azası tarafından karşılanmıştır. Bir gün burada kalan misafirler, şehrin tarihi yerlerini gezmişlerdir. Resimde gençlerden bir grup görülmektedir. TEFRİKA Bu kadın, kendisine hekaret etmek hakkını ne reden buluyordu Mürüvvet, niçin kendisinden soruluyordu? Yok. sa, siması gayri tabii bir hal almış bulunan bu ka- nu büsbütün sersemletmişti: Ne yapacağını, ne söy lyeceğini birdenbire kestireme: Ayse hanım, doktorun şaşkınlığından gelen bu kısa sükütu bir itiraf saymıştı. mı görmek, Ayşe mamıştır “— Bir de tok Ayşe hanımın Memduh Şerif te Ayşe hanim, ki Şerilin cılız ensesine “birer çengel gibi,” iğnesi gibi geçirmiş ve baş parmaklariyle, hanımda “bir dirhem akıl bırak- at ha?,, Diyerek, ayağa kalkmış, ve henüz muvazenesini iyice bulamamış olan ih- tiyarın üstüne atılmıştı. Beklemediği bu ikinci ve şiddetli hücum, ihtiyar doktoru tekrar yere yıkmıştı. Ayşe hanım, daha bi- raz evvel, açlıktan, soğuktan, yorgupsıktan titri- yen incecik kollarında sonsuz bir kuvvet bulüyor- du. Bu şayanı hayret kuvvetin eziciliğini, boğazını tırnaklarına (o kaptırmış bulunan hissediyordu. alın, uzun tırnaklarını, Memduh birer olta ihtiyar adamın etleri sarkik gerdanına basıyordu. — Bilmem, dedi, hizmetçi yanlış mı Rİ Ayşe hanım hiç cevap vermedi. tü. En alt basamağm önünde, yüz yüze geldiler. iktor, Ayşe hanımın yüzüne yakındun ve dikkatle İbakmea, iliklerine kadar ürperdi: lerinden kan sızan kadının suratı mosmordu ve “Wüsözleri, neredeyse yere düşecekmiş gibi yerlerin- Doktor, bu manzarayı #iyle bir adım geriledi. Ayşe hanım bir adım attı, Ve yüzünden daha korkunç bir sesle ba- “— Namussuz herif.. Mürüvvet nerede? we Şimdi, doktorun duyduğu dehşetin yerini hiddet amman Ö a dın delirmiş miydi? Memduh Şerif, hiddetli bir sesle: “— Ben ne bileyim? Dedi. Sizin kızınızın kâh- yası mıyım? Hem rica ederim: Benimle biraz da- ha terbiyeli konuşun. Ben buraya, mütemadiyen beni aradığınızı söyledikleri içni geldim!,, Ayşe hanımın gözleri iyice kararmıştı. Doktorun söylediklerinden hiç bir şey anlıyamıyordu, Iki eliyle birdenbire doktorun yakalarına sarıldı, Ve nereden geldiği bilinmiyen müthiş bir kuvvetle o- nu dut silker gibi sarstı. Ayni korkunç sesle ba. gırdı: “— Bana maval okuma. Nereye götürdün kızı piri Ha? Söylesene? Nerede Mürüvvet?., Doktor şaşırmıştı. Buraya niçin, bengi hislerle gelmiş, nasıl karşılanmıştı? eb öüyaliğrı yü. Zira burun de- görmenin Doktoru biraz daha şiddetle sarstı. Sarsılıp ge rilince, ayakları taş merdivenin en alt basamağma takılan ihtiyar adam, sırtüstü yuvarlanmıştı. Hissettiği fena neticeyi önlemek istiyen ihtiyar kadın da, yanlarına sokulmuş, kızına sesini duyuf- mıya, ve onları ayırmıya çalışıyordu. Fakat Ayşe hanım, hiç bir şey anlıyacak gibi gö“ rünmüyordu: “— Hayasız bunak.. Benim namusum, senin eğ- lencen mi? Diye haykırıyordu. Memduh Şerif te fena halde hiddetlenmişti. Yerinden hirsla doğrulurken, Ayşe hammın yüzüne doğru bir tokat savurdu. Fakat bu şiddetli sille, aralarına girmiş bulunan ihtiyar kadının kulağında Memduh Şerif, boğazındaki tazyik çemberinin gitikçe daraldığını dehşetle hissediyordu. Fakat bütün gayretine rağmen, üzerine abanmış bulunan kadının altından kurtulamıyordu. Nefesi daralmıya, göğsü tıkanmıya (başlamıştı. Kendi başma kurtulabilmekten Oümidini kesince, boğuk boğuk: “— Imdat.. Polis!,, Diye haykırdı"! Bodrumun methaline kâder bile yükselemiyen bu zayıf istimdat, Ayşe hanımı kudurtmuştu; “— Polis ha?.. Dedi... Ve dişlerini gıcırdattı, Ihtiyarın gırtlağını, daha azgın bir kinle kavradı: Parmakları takatten kesi. lip, kendiliklerinden çözülünceye kadar sıktı,