Sön Hi: Haftalar isle Neşredilen Son Asır Türk Şairleri Yazan: İbnül'emin Mahmut Koma Basan: İstanbul - Maarif Basımevi Fi tezkiresine zeyl ola- rak sayın üstat İbnül'emin Bay Mahmut Ke. mal tarafından kaleme alınmış ve Maarif Vekil ce - mahalline masruf bic him- met olmak üzere - bastırılmakta bu- Jimmluş olan “Son asır Türk şairleri,, adlı güzide eserin seki- zinci cüzü çıktı. Müellifinin kema. line hayran ve şairler serisinin ta. mamlanmasına heyecanla munta. zir olan kiymet bilir okuyucuları sevindirdi, Tezkire, ıstlah olarak, malâm ole duğu veçhile “bir sınıf meşhur in- sanlârın hal tercümelerini, vecize ve düstur mahiyetinde sözlerini, ibrete ve'dikkate değer menkıbe- lerini havi kitap,, demektir. Bizde daha ziyade şairlerin hayatını hi- kâye eden eserlere tezkire denilir. O yolda şimdiye kadar vücude ge- tirilen eşerlerin belli başlıları Ab. di, Asim, Aşık Çelebi, Bursalı Be. liğ, Beyani, Sahaflar Şeyhi zade Esat, Esrar Dede, Fatin, Güfti, Ha. san Çelebi, Kafzade Faizi, Lâtifi, Ramiz, Riyazi, Safayi, Sehi, Silâh- tar zadç Mehmet Emin, Salim, Bağ- datlı Şefkat, Yürani tezkireleri o- lup bunların çoğu henüz bâsılma- mış ve zaman itibarile en yenisini Valim #enirinari.? tunmuştur. Halbuki Fatin Efendi, 1053 tarihine kadar yaşamış şair. leri ancak kaydettiğinden son a5. rın Türk şairleri . tezkirecilik bâ- kımından » açıkta kalmış, edebi- yat tarihimizin bir yanı karanlığa uğramış bulunuyordu. Mühterem üstadımız İbnül'emin Mahmut Kemal işte bu noksanı ta- mamlamak, edebiyat tarihini nur- landırmak için bu büyük eseri ka- leme almış, yani seksen beş senelik bir devir içinde yetişen Türk şair. lerinin hayatını tesbit ederek Fa- tin tezkiresini teselsül ve tezkire. ler serisini tekemmül ettirmiş bu- lunuyor. Üstadın kaleminden çıkan her. hangi bir eserin hem güzel, hem â- zami mikyasta faydalı olacağına ve olduğunda şüphe yoktur. Fakat bir hakikati ifade etmiş olmak için söyliyelim ki, bugüne kedar yazı- tezkirelerin” hiçbiri eda ve müeddadaki olgunluk bakımın- dan (Son Asrın Türk şâirleri,, ile ölçülemez. İbnül'emin Mahmut Ke. mal, kendine lâyık bir üstünlükle eski tezkirecileri geride bırakmış ve ele aldığı her şairi gerçekten de- rin bir ihata ile tarihe tanıtmı; Böyle yüksek bir eserde yer a.” lan, alabilen şairlere ne mutlu! Les Gammes İnsolites Yazan: Feyyaz Fergar Basan: Foks Matbuası ana öyle geliyor ki, bizde ilk fransızca şiir söyliyen “Şinssi,, dir. O. nun: zil mimalte bu lan B Ne gam uçup vatanından baid düştüm. se Yapar garip kuşun âşiya- nım Allah Şeklindeki beyti - ki kendinindir - bilinmez nasıl bir özlenişle ve: Gue m'importe güe le malheir Me Söpare de ma patrie En Veternel je me Confle. C'est lui gul fait le nid de Volseau voyageur Suretinde fransızcaya tercüme etti- ğini biliyoruz. Rahmetli Ziya Pa. Yazan: M. Turhan TAN şa da bir prensese verdiği resim Öldürür aşkın beni encamı Bari resmim sende kalsın yadigâr Merhamet etmez isen de halime Zümrel uşşaka olsun itibar Diye bir kıta yazmış ve bunu (çok hatalı olarak) fransızcaya çe- virdikten sonra prensese sunmuş olduğunu da biliyoruz. Fakat T zimat devri müessislerinin bu bo- zuk düzen tecrübelerini sonradan takdire döğer bir hüner halin tekrar eden Türk Şuirleri yetişti. Bunlardan biri « beş cilt fransızca şiir mecmuası neşreden - doktor Abdullah Cevdettir. Sayın mebus- lsrımızdan kıymetli edip Ebubekir Hâzımın da - Fransızlar kalemin. den çıktığına inanılacak kadar g zel fransızca şiirleri vardır, Bizzat Fransızların beğendikle! en kiymetlisi ise Osman Nuri Belli. günün kâleme aldığı bedialardır ki, bunlardan biri: son müsabakalarda Fransızlar tarafından birinci yılmığtı. İşte genç şair Bay Fayyez Fer. gar da, Les Gamme insolites adı altında neşrettiği şlir mecmussile bedii düşüncelerin: ve duygularını Fransiz dilile dahi müv te mı edem Pür resine giriyor. Feyyaz Fergarın Fransızcası mü- kemmeldir. Fakat kabul ettiği tarz ve tıraz “kaidesizlik,, tir. Nasıl k eserin ismi de şairin her türlü k. da düşman olduğunu tebarüz et. şairlerin sa- serler tiriyor. Biz bu münevver gencin, edebi omodaya rlayot etmesini tabif buluruz. Lâkin tamamile “ye- ni olan bir şairin mitalojik teşbih- lerden hoşlanmasını hiç tabli bul- mayız. Çünkü mitoloji, ne kadar dikkat olunsa, eskilik kokusunu ve. yen bir mevzudur. Hemen ilâve edelim ki, bu nok- ta Bay Feyyaz Fergarın şu eserde kazandığı muvaffakı küçült mez. O, saminii surette tebrike lâ- yık bir. şairdir. Sümer Sanati Türkçeye çeviren: Cevdi Yularkıran Kanaat Kitabevi t-R. Basan B u, Fransa Güzel Sanatlar A- kademisi tarafından mükâ. fat olmış, yani sağlam bir şöhret yapmış bir -kıy- metli muharririn, Dökter o Jurci, Baltrusattis'in e- Kat olgun bir ka- emle dilimize çev rilmiştir. Eserin mevzuu biz Türkleri ilgilendirecek mahiyettedir. Çünkü Sümer sana- tının eski Roma sanatı üzerindeki hâkim tesirini ve ikincisinin birin- cisinden yaptığı iktabasları tahlil etmektedir. Lâkin bu tahlil öyle kuru, keyfi ve hattâ ishidlâli değil- dir, Elle tutulan; gözle görülen ted. di imkânsız, inkârı imkânsız Vesi. ilbirlerile yakınlaştıkları. biribi < rini andırdıkları noktaları - vesiz kalar üzerinde - görmek ve Sümer Sanaatının feyyaz olgunluğunu bir kere daha kavramak istiyenlere bu güzel eseri tavsiye ederiz. Chamberlain Balık Avında İngiliz Başvekili, Mister Chamb Parlâmentonun tatilini mütesiüp, hate çekilmiştir. Burada İngiliz Başv ni, gok sevdiği balık avına giderken görü- voruz. istiri- lanmış, her tarafla merasim yapılmış lan şenliklere * alt bir intibm tesbit Yunanlitanda 4 Ağustas rejiminin kuruluşu yildönümü, büyük tezehörlerle kut- Bu resim, 4 Ağustor münasebetiyle yapı ediyor. TAN Yunan paviyonunun harici manzarası ve umumi görünüşü Dünya Sergisin de Yunan Pavyonu ostumuz ve komşumuz Yu- hünistanın sergideki pavyo- seçldir. Genç, fa- | nu bizimkinden çok uzakta. Fakat bu beni bilhassa Yunan nl 2. ramaktan menetmedi: Aradım, sor. dum; ve buldum. Milletler avlu- sunda küçük fakat şirin bir bina. (Söz aramızda sulh avlusunda yer almak büyük bir şereftir ve bizin site binası da oradadır.) Yunanlılar bu küçük pavyonla- nn büyük bir zevk. le * döşemişler. Bir (© tarafta eski Elen eserleri, bir yanda ye- m'rejimin mahsulleri elele, basba- Şa vermiş, dünyaya diyörlar. Sergi komiseri Bay Dimitrios Morettis, esmer, uzüh böylu bir A- tinalı; — Biz pavyonda â, diyor, yeni Yunan sanatı bir kopyesi değil, İnkar mederileştirilmiş “ve İlerletilmiş ispat etmek istiyon kinin onun bir şeklidir. Yunanlılar binalarının mühtelif köşelerinde muhtelif mıntukalısa mahsus odalar yapmışlar. İlk gı. rişte bir Makedonya odası var. Yer divanları, kafesli pencereler, milli kıyafetler. Öbür xöşede Girit odası. Her kirk adımda insan ken. dini Yunan diyarının başka *ir bu cağında sanıyor. Şimdi Pize. Son- ra Girit, ver elini Kâfiru, ve ay Morettis tâ altın devrin- de alçıdan yapılmış küçük büstlere işaret ediyor: — Şunlara bak, diyor, bir bizim bugünkü saç modalarına, A- rada bir fark görüyor musun? Eğer Marsel yahut Parisli An- tuvan Yunanlı dostumuzun bu be- yanatına itiraz ederlerse, lü de lütfen Yunan pavyonuna kadar ufak bir gezinti yapsınlar. Yunan sanatkârlarının diğer bip iddiası da şu: Amerikanın bugün dünyaca. meşhur olan Mikey Mous'unun annesi . Yunanıstanda doğmuştur. Boş lâf demeyin ha. ım. ellerinde isbatları var. Tarih şöyle “Bundan tam 22 asır evvel, Me. sinalı heykeltraş Demofen yedi tane ilâheye mahsus olmak üze. re, yedi tane hırka şekli yarat. tı. Bunlardan bir tanesi de bo- kâret ilâhesi Despina içindi. Bu paltonun eteklerini şeytanı tem- etmek üzere küçük hayvan şekilleriyle doldurdu ve bu aca. ip mahlüklara, acaip kıyafetler verdi. İşte Amerikalı Mikenin ceddi Demofen'in bu küçlik şey. tanlarıdır ve hayvanları giydir. mek fikri ilk defa Yunanistan- da başlamıştır.,, Despinanın paltosunun alçıdın yapılmış bir kopyesi önümde du- ruyor. Bahsi geçen küçük iblisleri vazıh olarak görüyorum. Fakat bu iddianın ne kadar doğru olduğunun tasdikini de mütehassıslara bi- rakacağım. i Yazan: ,Sevim Zekeriya SERTEL DARA RİA RRRA “..aaenanesese Maktelik ilâhların bugün yaşıyan Yunan simalarına olan müşabe- heti ortadaki tabloda gösteriliyor Sergide Makedonyada bir köy odası psvyorun en büyük hususi- yetlerinden biri de etrafı kaplıyan Oo mermerler. Duvarlar mermer. Merdivenler mermer. Masaların bir kısmı mermer. Hem de gayet zarif ve ince mermerler. — Kim bilir, diyorum, bunları buraya nakil için ne kadar masraf ettiniz. — Yalnız nakil parası, diyor, Bay Morettis. Mermerler teşhir &- dilmek üzere getirildiği için güm- rük parası vermedik. Yunanistanda çıkan 100 çeşit mermerin bir köşede örnekleri var ki, Amerikalıların dillerini gayri ibtiyari dışarı fırlatıyor, 5 Müze katında asılı eski Yunanis. tanı buluyoruz. Bir takım Grek #- lâhlarının ve kahramanlarının büst- leri. İskenderinki bilhassa alâka u- yandırıyor. oPanteonun lâvhası ve alçıdan kopyesi... Bir köşede gözüme orta boy bir vazo Üişiyor. Eski zâman paraları der geçeriz ya.. Bu sanatkâr bütün geçmiş zamanların; o üzerlerinde Grek ilâhlarının resimleri ölan me. teliklerini toplamış, bunları tarih sı. rasile biribirine eklemiş ve ortaya şsheser bir vazo çıkarmış. Anlıyor. sunuz yâ, bu, küllanmak değil, sa- dece temaşa etmek için. Pavyonun en son varılan köşesi Ucaret kısmı. Burada muhtelif fir. ma ve İsbrikaların malları satılı- yor ve teşhir ediliyor. — En çok rağbet gören mallar hangileri diye soruyorum. Satıcı bir Rum kızı atılıyor: — En çok, diyor, Kütahya çi- nilerinden yapılmış olan şu vâzo ve saireyi satıyoruz. Amerikalıla. rın söylediklerine göre gayet göz alıcı olan Kütahya mavisi onları z (Dostlarımız izah ediyorlar: ki, büginiler doğrudan doğruya Yunânistanda yapılmış. tır.) Bir“de'cam işlerimiz. Cam işlerimiz dediği, muhtelif renk ve kalınlıkta camları, kazıya- Tak, oyarak, üzerine işliyerek mey» dana çıkardıkları zarif mutfak ta- kımları, küçük büstler, sigara tab. laları, vazolar ve sair3, k pıyor. — Lokanta yapmayışımızın se. bebi, diyor, Bay Morettis, basi Bize öyle geldi ki gelinci. ye kadar teşhir edecek o kadar çok şeyimiz ver ki, tabahat kısmını varsın Nevyork şehrindeki vatan- daşlar kendi lokantalarında idare etsinler. Yunan dostlarımız yüksek olan Sanat taraflarına muhakkak ki, çok ehemmiyet vermişler. Yalnız hans” öyle geldi ki, bu sahneye karşı göt terilen fazla hassasiyet xiyasi ve muş yonda bir Kuman lokanta- sının eksikliği gözüme çar- emeğe içtimai sahnelerde yaptıkları terak- kiyi tamamile göstermekten onla. ri menetmiş. Tabii Bay Morettis bunu şöyle izah ediyor: — Biz, diyor, her türlü propa- gandadan kaçındık, İstedik ki, pav- yondaki her bir parça eşya kendisi için konuşsun. Bizim gösterdiğimiz hususi örneklerden halk umumi netice çıkarsın Ayrılmak üzere ayağa kalkarken Bay Morettis şöyle bir teklifte bu- * lunuyor: — Yunan sergisini Türkiyeye gö türecek olan bu yazınıza ben de i- ki satır ilâve İle Yunan devletinin sevgi ve selâmlarını TAN vasıta- sile Türk dostlarımıza gönderebilir miyim? — Tabii, diyorum. Ben, TAN ve Türkler sizin bu samimi ve candan arzunuza teşekkür ederiz. Ve işte Bay Morettisin 'k devletine me sajı: “Nevyork Dünya Sergisinde Yu- nan pavyonu asil Türk milletine ve Tan gazetesine Amerikadaki Yunanlıların samimi ve kardeşe selâmlarını göndermekle bahtiyar. dimi. -a Yunan hükümetinin Sergi Komiseri Mimar Moreftis “e