ki 15.7. 939 i/ ein > rn Tefrika No. 105 Edremitlilerin Milli Müfrezeleri Müfreze, Halkın Büyük Tezahüratı Arasında Edremitten Çıkmış ve Milli Kuvvetlere İltihak Etmişti Hamdi beyin sözleri, teklifleri salonu dolduran hak arasında derhal büyük bir alâka uyandırdı. Kaymakam, bulunduğu köşede ve yapılan emrivâki karşısında ezi. Wp büzülürken, halk intihaba baş- ladı. Icra heyetine, Dramali Cemal bey reis, Hidayet Efe, Hacı Kabak- çı oğlu Mustafa, Bahriye mütekalt. lerinden Avni beyler aza seçildi. Taşe heyeti de Sivanlı Hacı Isma- il efendinin reisliği ile Hacı Eşref, Salih rels oğlu Hacı Kâzım, Tellâl oğlu Hacı Mustafa, Damat oğlu Hakkı, Şeyh oğlu Emin efendiler- den teşkil edildi. Umumi reisliğe fabrikatör Seyit, kâtipliğe de Ru. hi Naci beyler tayin olundu yep Hamdi beyin unu- tulmaz himmeti ile yapıl- miş, sıra maddi fedakârlığa gelmiş- w. Buna da, bütün Edremitlilerin sevdiği ve saydığı Seyit bey öna. yek oldu. Hamiyetli bir hamle ile söze atıldı, ve: * "— Arkadaşlar, dedi. Her iş para ile döner. Yurdun muhafazası için canlarını fedaya koşan fedakârları biz de fedakârlıkla karşılamalıyız. Onların şerefli cephesine malımızı ve paramızı saçarak katılmalıyız. Ben, bugün için servelimin yarısı mı yurdun halâsına tahsis cdiyo- rum. Hemen işe başlıyabilmek ü- exe de beş yüz lira takdim ediyo- ruüra, Bu hamiyetli ses, bir ilham ne. fesi gibi bütün ruhlara İşleyiver- mişti, Yarım saat içinde, nakdi t8- berrüat on bin lirayı geçmişti. Bu mitin milli bölüğünü teşkil etmiş. ti. Bu sırada, (Havran) köyü de, Hamdi beyin teşviki ve Hafız Hak- kı, Kayalı Muharrem, Mehmet bey- ler gibi ateşli gençlerin himmet ve gayretleri ile tam teçhizatlı bir bö- lük meydana getirmiş v2 Edremi. te yöndermişti. O gün, milli müfre- zeler, Hidayet Efehin kumandası altında kasabadan çıkarken, kay- makamın susturduğu zürnalar çıl- gın nağmelerle, milli hisleri, bo. Zuimak istenilen halk hırçın nara. larla, davullar esrarlı gümbürtü. lerle fedakârları tesyi «diyordu. ürklerin ana yurduna ve Türkün istiklâline tecavuz edenler kimler olursa olsun onlara bütün milletçe müsellâhan muka- bele ve onlarla mücadele ediline- si lüzumunu âmir olan Mustafa Ke, mal Paşanın işarı, Antep mutasar- rıfı Celâl Beyi de harekete getir- miştir. Fakat mutasarrıf bey her neden ise, yapılması emrolunan milli teşkilât ile bizzat meşgul ol- mağı münasip görmemiş ve bu işi tahrirat müdürü Ragıp Beye ha. vale etmişti, O sırada, Antebin de ulema ve eşrafi arasında bir fikir ve içtihat ayrılığı vardı. Vatanını ve milliye- tini cidden çok sever, malümatlı ve muktedir bir zat olan tahrirat mü- dürü Ragıp Bey, karşılaşacağı mu- halefet ve müşkülâta ehemmiyet vermemiş ve hiç tereddüt etmeden, kendisine tahmil edilen bu milli vazifeyi ifaya başlamıştı, Ilkönce, halkın üzerinde büyük bir nüfuz ve tesiri olduğunu bildiği (Cemi- yeti İslâmiye) azalarını ve mem- leketin eşrafını davetle, Mustafa Kemal Paşanın işaret ve irşadın- dan münasip bir lisanla bahsetmiş, halkın tenviri bususunda yardım- ların; dilemişti. fakat, muhatapla- rından bir kısmının muhalefet de- Bilse bile tereddüt ve ademi muvs- fakâtleri ile karşılaşmıştı. Fakat, hiç te yeise ve ümitsizliğe kapıl- mamıştı, Derhal teşebbüsünün şek- lipi değiştirmişti. Birtaraftan fik- ren müsait gördüğü eştaf ve ulema İle ayrı ayrı temas ve müzakere- ye devam otmiş ve diğer taraftan da doğrudan doğruya halk ile te wax carelerini arastırmıva başla. mıştı, Bu meyanda, şimdi Gaziler caddesinde Ucuzluk pazavi sakibi olan Hacı Ahmet Uğurluere de mü- racaat etmişti. Ragıp Bey, Cihan Harbi esnasında, Şamda iaşe baş- kâtipliğinde bulunduğu esnada Ha- cı Ahmet te orada askeri müteah. hitliği ile meşgul idi, Biribirlerini oradan tanıyorlardı. H acı Ahmet, Ragıp Beyin da- vetl üzerine bir akşam en- cümen başkâtibi Eşref Beyla bir- likte, Nergizhane mahallesindeki e- vine gitmişti az dereden tep#- don görüşüldükten sonra, Ragıp Bey, mevzua girmişti. Mustafa Ke- mal Paşann Antepte de milli hir teşkilât yapılması hususundaki e- mir ve arzusundan bahseyledikten ve bazı eşraf ve ulemanın göster. dikleri tereddütten, cesaretsiz'ik- ten şikâyet ettikten sonra: — Bilmem ki ne yapmalı, Hacı Ahmet, demişti. Pazarbaşı Zade Nuri ve Ahmet Muhtar, Dektor Hümil, jandarma yüzbaşısı Esat, a- lay kâtibi Nuri beylerle, bir köç zat müstesna olmak üzere diğer- lerini bu işe pek alâkalı göremiyo. rum. Çok müteessirim bundan. Haci Ahmet, özü gibi sözü de doğru bir adamdı. Teabında, ve gönül tanımaz, eşraf ve tanımaz, fikrini açikça söylemek- ten sakınmazdu Memleketin mü - dafaasına taallük eden bu hayati meselede Ragıp Beyin karşılaştı ğından bahis ve şikâyet ettiği alâ. kasızlık onuda çok müteessir et- miş, âdeta, sinirlendirmişti. Ve: — Haktısımz, demişti Balen Zörbaların. Dirmırıe maktan fakir ve fukaraya kafa tutmaktan başka bir hünerleri var mıdır sanki. Onların canları da paraları gibi çok tatlıdır. Girmez. ler böyle işlere. Benim âciz akıma kalırsa bu iş için, doğrudan doğ- ruya halk ile anlaşmak daha ha- yorli ve muvaffakıyetli neticeler verir. Niçin böyle yapmıyorsunuz” — Bunu düşünmedim değil Ha- cı. Fakat, müracaatimin işgalcile. | rin kulağıma gitmesinden ve binne- tice teşebbüsümüze mâni olnala- rından çekiniyorum, z — Bunda da haklısınız. Ancak, memleketin özü gibi dili pk ev- lâtları pek çok, Bunların vatıtasi. le ârzu edilen milli teşkilât pek â- lâ meydana getirilebilir. — Böyle bir kaç kişi bulabilir miyiz? — Birkaç değ lerce, binlerce kişi buluruz. Esi gece, Hacı Ahmet, An tebin, eline, beline ve dili. ne güvenilen sayılı yiğillerden tü- tüncü Halli Efendi ile Zincir Mus- lafa ve Şerif ağaları, Ragıp Beyin evine götürdü. Biraz sohbetten son ra, bu babacanların tahlifleri prldı. Mesele açıldı. Silâhlı teşkilü. tın esası kuruldu. Hacı Ahmet te dahi! olduğu halde, o geceden iti- baren tahlif edilen fedakâslardan her birinin en ziyade itimat ettik- leri üçer kişiyi getirmeleri ve bu suretle teşkilâtm o kuvvetlendiril mesi usul ittihaz edildi. Böylece, üç gece içinde elli iki fedakâr teş- kilâta kaydedilmiş oldu. Uçüncü geceden sonra, tahir ve kayıt muamelesine, Kale altında Kazaz mahallesinde Hacı Ahmedin ve Kürttepe mahallesinde Şerif a- anın hanelerinde devam edildi. SLAYArIN LAKLEDKE, tafta ve a yıtlarının sık sık tebdili suretile, sekiz on gün içinde silâbi; teşkilâ- ta giren fedakârların adedi binleri buldu, (Devamı var) En Çok Kırılan Kemikler İstatistiklere göre, Okırıkların yüzde otuzu kolda, oda dir- “> bilek arasındaki Oo kısmında ar, Mektepteyken okuduğunuz ders. lerden hatırınızda kalmış olsa ge. rektir, kolun bu kısmında iki ke. mik vardır. Bu iki kemiğin ayrı ayrı ve yalnız başına kırildıkları da olursa da, en çok defa ikisi bir. den kırılır, Fakat kırığın çocuk» Jarda ve gençlerde, yahut olgun ve yaşlı adamlarda olmasına göre, bü- yük bir fark vardır. Bir çocuk yahut bir genç koşar. ken — meselâ futbol oynıyan spor. €n — elleri havada, avucu ürerine düşerse, dirsekle bilek arasındaki kemikler — o yaşta beniz yumu. şakça olduklarından — büsbütün İmazlar da bükülürler; Birden bire şiddetli sancı, arkasından kol. © kısmın şekli değişir. Düz iken kolun arkasına doğru bir künbet yapar. Cocuk bileğini oynatamaz. Halbuki, avucunun üzerine dü. şen olgun bir adam olursa, 0 va- kit kemiklerin ikisi birden ; büs- ms şi ve kemiğin yukarı. © nsağıda kalan parçaları bir. birlerinden oz veya Gök rzaklaşır. lar, kolun © kısmı biçimsiz bir şe. il alır, En cok kırılan kolun bu kısmın. daki kemikleri olduğu halde, güc tedavi edileni de hu rıktır. Su kadar ki, çocuk! senelerde olunen, kemikler yalnız bükülmüş olacağından tedavisi de kolaylaşır, İki kemikten yalnız birinin bir tarafından © kırılması, düşmekten ziyade, kemiğin üzerine ağır ve sert bir sey düşmesinden, yahut bir tarafa pek şiddetli çarpmak. tan ileri gelir. Zaten böyle kırı. ğın ayırdedilmesi de ancak Ront- gen ışıklarında muayene ederek mümkün: olur... Kolun. dirsekle omuz arasında bulunan üzün kemi, kırılması bir kaç türlü olur. omuzu. nun üzerine düştüğü vakit, ağır bir sey omuzunun üzerine düser- se, kemiğin tâ yukarıdaki kısmı kırılır. O vakit, omuz düser, kol göğsün üzerine doğru bükülür, cilerin arasına kan r, deri ö- zerinde koyu mavi lekeler peyda olur... Bu türlü kırıkta, kemik par. çaları omuz mafsalının etrafında iltihaba sebep olacağından, kırık ilkin ehemmiyetsiz göründüğü hal de, sonradan iş acabilir. Bereket versin ki, kolun böyle tâ yukarı kısmında, omuz üzerine düşmek- ten ileri gelen, kırık nadirdir. İn. san omuzu üzerine diistüğü vakit daha ziyade köprücük kemiği ki rılar, Kolun yukarı kısmında kemi- #in ortasından kırılması, yukarı. dan kırılmasına nisbetle daha zi. vade mümkündür, Bu da kolun © kısmı üzerine düsmekten, yahut oraya ağir bir sevin düşmesinden, sözlin kısası, kemiğin zora gelme. sinden olur. Bu türlü kırığın alâ. metlerini görmek tı kolaydır: Siddetli aördan sonra, kol yamaz, şeklini kaybeder, Bu türlü kırikta can sıkacak sey, kemiğin carcahuk. kırilm, dan dolavı sivri olan bir kemil parcasının etleri yararak dısarı cıkma m arasında büyük bir sinir girince, asağrdnki kısım. lara fele gelmesidir. Böyle olun. ca tedavisi güçleşir. Bu büyük kol kemiğinin, . bir de, asağı kısmından, dirseğe va- kın bir yerinden kırılması vardır. Sporcu genelerde ve çocuklara olabilecek kol kırıkları da en zi. yade bu türlüsüdür. Gençlikte en mühim olan böyle kol kırığı ayrı: ca bir yazıya değer, | il, Beyefendi. Yüz- N' nlandığının ilk günü ni şanlısı Bartolino'ya: “— Adım Karolina: değildir. Li- nadir, Rahmetli kocam beni öyle &nardı. Yine onun andığı gibi çağ- rılmak isterim. Bana hep Lina de- yiniz. ezsiniz rahmetli ne iyi udatndı,, dedi. Ve ilk kocasının, gülümsiyeren Ve'şapkasıhi çikartarak © aldırmıe olduğu £ fisini gösterdi. Bartolino, farkına varmadan du- varda asılı resmi selâmlarmış gibi eğildi. Lina derin bir ah çekerek sözüne devam etti: “— Bakınız. Oturduğum ev merhumun bana yaptırdığı evdir. eşya da öyle. Dünyada neyim var neyim yoksa, hepsini bana bırakan odur. Onun için sizden, onun sile ismini değiştirmememi yalvüraca- ğımi.,, Dedi, Bartolino : kızardı bozurdı, “e- vet!,, diye cevap verdi. Yine gözü ilk kocanın resmine kaydı. O yine gülümsüyor, ve şapkasmı çıkarlı- yordu artolino çalışkan, fakat şe- hir, ve kalabalık görmemiş acemi ve utangaç bir gençti. Dala- Yı seyahatine çıkarken, Bartolino- nun amensı Linaya Bartolinova dikkat et,, demişti Lina da; Sen hiç merak etme, de- Zaten balayını geçirmek için Ro- maya gidiyorlardı. Lina elti sene evvel balayını ilk kocasiyle yine Romada geçirmişti. Onun için ne yapacağını biliyordu. Istasyondan çıkar çılımaz, şoföre otel Viktorya diye adres verdi. Altı sene evvel kocasiyle o otelde yatmışlardı, O. telde 19 numaralı. odayı istedi. Çünkü, alı sene evvel, rahmetli ile gelişlerinde o odayı işgal etmiş- ierdi. İşte bu şeylerin hepsini Lina kocasına tıkır tıkır anlatıp duru- .yordu.' Arada sırada: “— Hoşuna gitmiyor mu Barto- lino?,, Diye soruyordu Oda: a “— Sizin hoşunuza giden herşey benim de hoşuma gider.,, Diyordu. Gece olünca Bartolino, yatağa bir göz gezdirdi. Karısı altı sene evvel Signor Taddei ile bu karyo- lada yatmıştı. Neden bilmedi, fa- kat hayalinde Signor Tadâei'nin şapkasını kaldırarak alaylı alaylı gülümsiyerek ona “ Buon Gior- no!,, Dediğini işitir gibi oldu. ütün bal ayınm imtidadınca B Bartolino yalnız karısının ilk kocasiyle oturduğu otelde otur- makla, ve yattığı yatakta yatmak- lâ Kalmadı, fakat ayni restoranda yemek yediler, ayni manzaraları gördüler, ayni müzelere uğradılar, ayni bahçelerde gezdiler,'ve ayni tiyatrolara gittiler. Çok pısırık olan Bartolino, Lina- nın ilk kocasının zevklerine göre yaşamaktan tiksindiğini, bu halin onun İçin bir balayı değil bir zehir zakkum ayı olmakta olduğunu bir türlü söyliyemiyordu. Zevce ise bu yoldaki tarzı hareketinin genç kocasına Yaptığı acı tesirin farkın. da olmuyordu. Uzun veya kısa, her sayılı vak. tin ergeç tükenip sona erdiği gibi balayı da bitti ve karı kocaya yer- lerine dönmek düştü. Lina ile Bartolino'nun izdivaç- larını hazırlamış ve onları biribir- lerine kavuşturmuş olan Signor Motta ise çifte kumrular balayın- da iken birdenbire ölüvermişti. Ka- rısı Artensia kocasının ölümü ke- derile yanıyor, hiç teselli kabul etmiyordu. Lina ile Bertolinayı dönüşlerin- de, istasyonda karşılıyanlar ara. sında Ortensia da vardı. Kendini tutamıyordu, istasyonda hüngür, hüngür ağlıyordu. Eve dönünce Lina kocasına: “— Mutlaka Ortensla yapmacık yapıyor. Kocası öleli on gün oldu- Bu halde, hâlâ hüngür hüngür ağ- Saatçi Hasan, dedi, Yedikule. ya getirilsin, Sipahi kullarım ya. İıyor, Halbuki o şimdiye okadar yası dinmiş ve yatışmış olması lâ zumdı,, dedi, 1“ bu sözlere Bartolüna şa. şa kaldı: “- Ağlamasın da ne yapsın ko- cası ölmüş a... “ Onun kocası babası yerinde bir adamdı. Ihtiyardı.,, “.— Peki! Babası yerinde bir a- dam olsa bile, insan babası ağlamaz mı?,, '— Iyi ama babası değildi ki, '— Peki senin kocan ölünce sen ağlamadın m:?,, “ — Canım benim kocamın bu İş- le ne münasebeti var, İlk evvelâ KOCAM vr, — Gönğti; dlyöceksin. Onu bi- liyorum.,, “Bon kocam için ağladım, di- şecektim. . Evet ağladım. o Gözle- rimde yaş kalmadı da gözlerim kanadı. Fakat tutmıya da gayret ediyordum ki, etrafımdakileri üz- miyeyim. Eninde sonunda da ken. dimi tulmıya muvaffak oldum. Yaşlarım kurudu. Ortensia ise hiç İstanbul Lİ # — v HIKÂYE : A v v i MERHUMUN YOLU : lal a 2 Yazan: Luigi Pirandello - Çeviren: Cevat Şakir Ş > 22272223226 GK Ri böyle bir şey yapmıyor? Yaşlarını salıverip gidiyor. Içine içmirmeye çalışmıyor, dedim a. Hep gösteriş.., Bartolino, Ortensis'nn yaşları- nın yalancıktan olduklarına inana» mıyordu. “Için için kızıyordu, Fa. kat karısına karşı değil, mütema- diyen karısını kışkırtan, ve elân du varda asılı çerçeveden, şapkasını kaldırıp “nasıl hoşuna gidiyor mu yum? Görüyorsun ya nasıl fit verip du- ruyorum?,, dermiş gibi gülümsi. yen karısmın eski kocasına öfke- leniyordu Ak can sıkıntısını gizliye- miyordu. Sulh ve sükünun *xi ayaklı bir timsali olan Bartoli- no, sinirli, huysuz, hırlayıcı bir a. dam olmuştu. Eski kocasını hatır- layıp durmak âdetinden karısını vazgeçirmek için ara sira hırçın- lığını kasten de meydana vuruyor- du. Fakat gerek kasti, gerek gayri kasti, Bartolinonun huysuzlukları. na karşı yine karısı: “— Ah o cancağınızı sevsinler, rahmetliyi hatırladım. O da tıpkı böyle idi, tıpkı böyle yapardı,, di- yordu. Kocasmın eski huysuzluklarına benzedikleri için o hoysuzluklar- dan hoşlanıyordu. Nihayet Bartolina, karısı Linayı kıskandırmayı düşündü. Bu iş için Ortensianın yardımını İstiyecekti, Ortensiaya vardı. Fakat ona ni- yetini açmazdan evvel, Ortensis, evlenmezden evvel ona âşık oldu. Bunu söyledi, Opüşmeler oldu. Fa: kat bu öpüşmelerde Bartolinanın hissesi, elbiseleri vitrinlerde gös- termek için, kullanılan bir kukla kadardı. Bir aralık Örtensia odadan çıktı. Bartolino şaşkın şaşkın et- ratma bakınirken kilimin üzerin. de küçük bir altın kutu gördü E çini açtı. Kutunun içinden Signor Paddei şapkasını kaldırarak gülümsüyor. du. Demek ki, merhum da bu yol- lardan geçmişti. Kendisi de ne et- se, yine merhumun peşi sıra mer- humun yolunu takip ediyordu. İSLİM Beyoğlu Kaymakam ve B. Ş. Müdürlüğünden : Kasımpaşa Karaman mahallseinin Arnavut Mehmet sokağında 344 No; lu harap ve maili inhidam binanın hissedarlarından Osmanın göste. rilen adreste bulunamadığından ihtarname tebliğ edilememiştir. 15 gün zarfında mahzurun izalesi için ihtarname makamına kaim olmak üzere ilân olunur. İlk Muhammen tem'uat bedeli 30.02 (5241) 520.24 Aksaray yangın yerinde 22 inci adada 1007 harita numaralı arsanın sol tarafındaki 3.80 metre yüzlü ve 130.06 metre murabbaı sahalı arsanm satışı, sokağında 5346 Falih yangın yerinde 130 uncu adada 1,75 yüzlü 1782 Fetih yangın yerinde 215 inci adada 3,25 yüzlü 28.65 Fatih yangın yerinde 98 inel adada 73.82 metre mu. 18.34 — 17775 Fatih yangın yerinde Bedrettin Simavi 59,25 metre murabbal arsanın satışı, 401 metre mürabbai arsa satışı, 430 57.30 metre murabbal arsa satışı, 1938 258,37 rabbal arsanın asatışı, Yıllık kira 225 30,00 Koca Mustafapaşa Akarca sokak 32 numaralı Emine hatun mektebinin kiraya verilmesi. Tahmin bedelleri ile ilk teminat mıktarları yukarıda yazılı Beledi. ye emlâkinin satışı ve kiraya verilmesi ayrı ayrı açık arttırrhaya konul. muştur. İhale 24-7.939 pazartesi günü saat 14 te daimi encümende yapı- lacaktır. Şartnameler zabıt ve muamelât müdürlüğü kaleminde görüle. bilir. Taliplerin hizalarında yazılı ilk teminat makbuz veya mektupları ile ihale günü mua; en saatte daimi encümende bulunmaları, (5016) İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünden : 1 — Muhammen bedeli 152840 (bin beş yüz yirmi beş lira kırk kuruş tutan peşel malzemesi C, İ. P. İstanbul açık eksiltme usuliyle sa. tın alınacaktır. 2 — Muvakkat teminat (114,41) liradır. 3 — Eksiltme 7, 8. 939 pazartesi günü saat 15 te Metro har binasi. nın beşinsi katında toplanacak olsn arttırma ve eksiltme komisyonun. da yapılacaktır. 4 — Bu işe ajf şartnameler idarenin levazım siz tedarik edilebil: müdürlüğünden para- 5 — İsteklilerin kanun! vesikaları ve muvakkat teminatları İle ilân ailen sün ve saatte Komisyonda hazır bulunmaları. (4148)