157.939 e Eğribacak eaeeseseesesesesessaseeeeeesee (Geçen haftadan devam) Eğribacak, onun bu soğukkanlı- lığına adamakıllı içerlemişti ama hiç ses çıkaramadı. O Kocakafanın kendisini boş yere kaldırmadığını, cağın! pek karşılıklı naltıcı bir ergeç bir haltlar karış iyi biliyordu. Karyol: oturdular. Ortalıkta bı $ıcak var, Sivrisinekler uçuşup vızıldiyor, Koc bacağa dündü: — Şimdi ne dersem yapacaksın, anladın mı? Dedi, Sonra anlatmı. ya başladi. — lik iş olarak hemen şu N mız Alinin yatağına gideceksin. O- üzüm dolu kâğıdı alacaksın! Eğribacak: — Yoo! Bunu işte yapamam! Hırsızlıktır bu! dedi, Kocakafa: — Ne hırsızlığı, budala, diye ba- gırdı. Bir adamın bir şeyini büs. bütün alırsan o hırsızlık olur. Biz, öyle yapmıyacağız ki, yarm Üzüm- lerini fazlasile ona geri vereceğiz, Buna hırsızlık değil, şaka, daha doğrusu alış veriş, derler. Uzüm- ler onun yastığı altında h kas lacağına, bizim karnımızdı dura. cak. Eğribadak: - Eh, öyleyse alırım, dedi. U- sulcacık yere indi. Sürüne sürüne Mizmız Alinin y lunu maşa g i çek- ti, Kocabaşa İk çocu iki candan anlaş deminki gibi Karyolanın içine karşılıklı oturdu. Jar. Kocakafa üzümleri birer birer; — Bu senin, bu benim, bu Miz- mızın, bu senin bu benim bu mız- muzik, diye üçe5yirdi. “Bir sayar. lanâ, sulana kendisine bekan Eğ ribacağa başını kaldırsyak- — Ne bakıyorsun öyle, bak, diye çıkişıyordu. bi du. — Bu, Mızmızın hakkı, dedi. Paylardan ikinelsini sol cebine koydu. — Bu, benim hekkim, dedi. Paylardan üçüncüsünü de İğri. bacağa verdi; — Bu da senin, al! seninkini yiyelim dedi. Beraberce yemeye başladılar. Sonra Kocakafa: — A dur, dedi, Sen çok yiyiyor. sun, ben haksızlığı sevmem. Şim. di bu üzümleri ikiye pay edelim, herkes hissesine düşeni vesin, dedi, 0 biti önüne Paylardan i alıp pijamasının cebine koy- Ama önce Zi zaman ortaklık ta bitmişti: — Haydi, şimdi seninkini yiye- lim, dedikçe Kocakafa? — Herkesin malı kendine diye karşılık veriyor. Daha çok kızınca da: — E çok oluyorsun, artık, şim. di herkesi uyandırır, hirsiz diye adını yayarım, diyordu. İğribacak artık yapılacak bir şey kalmadığını görünce olduğu yerde uyuklamıya başladı. Koca. kafa onu sarsarak: — Hey bana bak, öyle sütçü bey- giri gibi başmı sarkıtmış ayakta me uyuyorsun. Şimdi yaptıkları- mizin belli olmaması için ne lâzım. sa onu yapacağız, dedi. İğribacak b bakıyordu. Kocakafa anlatmaya başladı: — Şimdi şu kâğıdı al, önce be. nim karyolamdan başla ne kadar tahta kurusu varsa topla, şu pake- tin için koy. Benimki bitince ben de seninkini toplarım, Paketteki üzümler kadar tahta kurusu top- lıyacağız. Sonra bu tahta kurusu dolu paketi olduğu gibi Mızmızın yastığının altına koyacağız anls- din mı? Mızmız eğer gece dedi, İğribacak parmağını ağzına gö- türmüş düşünmeye başlamıştı. — Böyle şey hiç olur mu? di- yordu. Ama İster istemez bunu da yapmaya koyuldu. O birer ikişer Kocakafanın yatağındaki tahta kı rularını toplayıp kâğıda dolduru! In Kocukafa çöktan bütün thta kuruları temizlenmiş olan yata. ğında mişil mışıl uyumuya bay lamış İğrihacak; — Hele o b'raz uyuysdursun.. Sıra benim yatağıma gelince, ben de onu uyandırırım. Diye düşündü. o Artık sabah olmak üzereydi Mizmız Ali, elini bir ensesine, bir kulaklarına, bir göğsüne götürü- yor, sağa sola dönerek: — OH! of! diye üfleyip püfliye- rek vücudundaki tahta kurularını gözleri kapalı avuç avuç ezerek yere atıyordu. Bir aralık, tam burun deliğinin içine bir tehta kurusu girdi. O Za man, silkinerek doğruldu. Karyo- lasında oturdu. O kadar yorgundu ki, gözlerini bir türlü açamıyor, ne i/TE BUNU BİLMİYOR DUM / Resimde solda gördüğünüz Amerikalı köpek, yaman bir beyizbol | şampiyonudur. Topu dişlerile tutmakta ve gayet güzel idare etmektedir. Cigara sözü İspanyolca cigara sözünden alınmıştır. Bu, tıpkı ciga- raya benziyen bir böceğin adıdır. X Resmin üstünde gördüğünüz domuzun en çok sev den biri de çıngıraklı yılanlardır. # Domuzun altinda gördüğünüz hayvan resmi, Filorldada, insan eli- le değil, bir kayanın üstüne, tabiat kuvvetleri tarafından oyulmuştur. D ünyanın en uzun yolu Birle- şik Amerika devletinde bu- lanmaktadır! Nevyorklan başla » yan bu yolun uzunluğu tamam 5955 kilometredir. Amerikada daha böyle uzun - luğu dört beş bin kilometreyi bu » lan yollar pek çoktur. ..eeaeeasasameasea, —. yapacağını bilmiyordu. Aklına, bir- denbire, gece yatarken yastığının sltma koyduğu üzümü geldi. Pe- keti bir yakalayışta ağzına dikti. Çiğnemeye başlamasile büyük bir çığlık koparması da bir olmuştu. Kocakafa da, bütün odad Gükler gibi bu acı çığlıl muşta. — Buda ne?. Delirdin mi be AM? Yoksa rüyanda uçurumdan | mı düştün? Kuşlar üzümünü mü yediler, zıbar, yat uyüsena! Diye bağırdı. Zavallı Mıizmiz. ağzımn kanla burnunun pis bir kokuyla doldu. Bunu, pis tahta kurularının diline dişlerinde; damağına yapıştığını *udaklarının içinde hareket etti- arı alev alev ya- ğini gördükçe saçl nıyordu. Başını kemik kaçanlar gibi durmadar Hurüyor. tükürüyor, hıçkımyordu. (Devamı var) , boğazına ğ- yiyecekler. B © tesirlerle saçların, ba insanlarda daha pek genç yaşta 'ken birdenbire ağarıverdi - ğini bilirsiniz. Kaliforniyada bulunan Kesta - ne renkli bir ördek günün birin - | de birdenbire korkmuş ve hemen | ücudü bembeyaz olmuştur. Bu karelerin içinde gördüğünüz siyah noktaları, şun kalem yerine renkli kalem kullanırsanız, daha iyi etmiş olu TAYI İLE Her Dükkân Nerededir? ın karşılıklı ik var. Her Küçük bir saks tarafında 6 şar dükkân altı dükkân tam bir Yine allı dükkândan her biri di. ğer sokaktaki dükkânlardan biri. nin tamam karşısındadır. Şimdi sözlerime iy! dikkat edin! Kasap, fırıncının tamam karşı. sındadır. İşkembeci mahavin kar. çısındaki dükkândan iki berideki dükkândadır. İşkembecinin karşısında ahçı, ahçının yanında berber, berberin iki dükkân ötesinde tütüncü bu. Tunuyor. Tütüne şemsiyeci ile, ş sucu fırıncı ile; terzi ahçı ile van. yanadırlar. Manava en uzun me, safede bulunan fırıncıdır. Sucu berberin tam karşısında Şimdi size soruyorum: — Bana: Bu sokak üstünae, ma. mayın, tütüncünün, manifaruzacı. min, terzinin, fırıncının, sucunun, işkembecinin, - şersiyecİnin, alçi. kasabın, kitapşının, berberin larını gösteren bir kroki çi. zebilir. misiniz? Bunlardan hangi. sinin neresinde olduğunu göste. rebilir misiniz? Acaba Nasıl Gidecekler ? Can, Sami, Kaya, Telât, Nuri, ayni şehirde oturuyorlar. Başka bir şehre gezmeye gidecekler. Ca- vin bir motosikleti var. Bu moto- siklete kullanandan başka bir ki. şi daha binebiliyor. Canla Samiden başka hiç biri motosiklet kullanmasını bilmiyor. Bir çok sebeplerden dolayı; Ka- ya, ne Sami, ne de Talâtla bir ara. da gitmek veya bulunmak iste- miyor. Talât ta Nuürile beraber gitmek yeya beraber bulunmak arzusunda değil. Şimdi Size soru- yorum: Bu beş arkadaşı, bir şehirden öbür şehire nasıl seyahat ettire. Geksiniz?, Kim kimle gidecek, na. sıl dönecek, tekrar kimi alacak, hülâsa, seyahet nasil devam ede. cek?.. Bilemez ve çak merak ederse- mİZ ben size söyliyeyim; Amma daha evvel siz düşünün! Sami ile Talât gider. Sami döner. Sami ile Can gider. “Can döner. Canla Kaya gider. o Sami döner. Sami ile Nuri gider. Hepsi de böylece öbür şehre gitmiş olurlar, ———— Cebim Yok — Ben oğlum, hayata atıldığım zaman, cebimde ön para yoktu. — Benim cebim bile yok baba- cığım, Onları resimde gördüğünüz kapalı yollarla birinden ötekine idilen demir kafeslere koydular. Göoriller, gördüğünüz gibi, numara- lanmişlardır. Fakat" sonra, avcılar, bu hay. vanları, soldan sağa doğru, numa. raları sına göre yerleştirmeyi düşündüler Ancak, Iki hayvanın £ mesi, karşılaşmaması da lâzım Haydi siz bu işi yapın bakalım! Onları yerleştirin! Meselâ evvelâ, hangi numerali hayvan nereye gelecek, onun ye. rine hangi numaralısını getirecek- siriz?. Ve bu iş sona kadar n devam edecek?. kafeslere » bu Kareyi muh- telif parçaları bölünür. parçada iki ktar. İr tarla var. Bu tarlaya, do- kuz doğru çizgiden her bi- : ri üzerinde beşer ağaç olmak üzere 19 ağaç di Acaba bu mümkün mü?. Müm. ecek, künse nasıl, dedir?, ve tarla ne biçim. Bv sekilde, 12 eşkenar üçgen ve tam ortada meydana gelmiş bir 6 kenarlı. Poligon gö- rüyorsunuz, Üçgenleri iki misline çıkararak bir yerine 8 tane 6 kenarlı Poligon ihtiva eden yeni bir şekil mayda- na getirebilir misiniz?, numara sırasına göre birleştirin! Kur- SUNUZ... HAYDİ m) GÜLELİM Niçin Almazlar ? — Baba kadınları niçin askere almaz — Her gün başka bir elbise gi- yerler de ondan! - Satıcı Xerhaba, Bay Rıza! Epey- İ dir görünürlerde yoktun! Şimdi ne işle meşgulsün? — Mobilya satmakla meşgulüm. — Nasıl, kazanç oluyor mujişler iyi gidiyor mu bari? — Eh, fena değil. Şimdiye ka. dar yalmız bizim evdeki mobilya. ları satmakla meşgul oldum. . | Kendi. Yol Vermiş! — Ne o? Sen çalıştığın yöri bi- raktın m? — Eve — Peki, patronun senin işi br tığmı görünce kızmadı mu? — Hayır! Bana kendisi yol ver- di. " . im Saçmalıyor? Öğretmen — Can, sus! Size bir şey sorduğum zaman söylersiniz. Her halde burada öğretmen sen de- gülsin Can — Hayır efendim. Öğretmen — Oyleyse ne diye saçma sapan söylenip duruyorsun? . Mahir Kayakçı — Nasıl, patinaj işini iyice İler- lettin mi? Artık bir ayağın hava- da, ayak üstünde kayabilmi. ye alıştın mı? —Odalâf mı. ben kaymıya başladığım zaman, İki tamam iki karış yerden havaya kal- kıyor. BULMACA Aİ Ben yedi harfli bir adiyım, Birinci yedinci altıncı harflerim pisliktir, Beşinel, altıncı. yedinci, birinci harflerim bir meyvadır. Birinci, ikinci altıncı harflerim kışın bulunur. memleket İkinci, birinci harflerim bir renktir. Haydi bulun beni bakalım? | —B— Size tamam iki tane kibrit ve riyorum. Bana bu kibritlerle hem bir, hem iki, hem beş, hem de on sayılarını teşkil edebilir mislnz?. Bu bilmöseleri doğra halle. denlerden yirmi beş kişiye muh- telif hediyeler verilecektir. Bilmecelerimizde kazanan- ların adlarını yarınki savımızda bulacaksınız.