Türk Safosunun İlini” - Safo Kendini Gö TAN TEFRİKA No. 74 sterdi Zaten Devlet İşlerini O İdare Ediyordu, Padişahı Kara Mehmedi Feda Etmiye Razı Etti Padişah kızgm askerin gönlünü al- mak için, iç hazineden kese kese çil akçeler de çıkarmış, saray av- Jusuna yığdırmıştı. Fakat isyan elebüşıları: “Kim akçeye yapışır- sa, öldürürüz, diye bağırdıkların. dan, keselere yan dönüp bakan dahi çıkmadı ve gürültü büyüdü. Ss ultan Murat — şüphe yok ki, Kara Mehmedin ve ona yâr olan nedimlerin telkiniyle — bostâncılarını, baltacılarım, kapı cilarnı, haremağalarını silâhlan- dırıyor ve yeniçerilerle çar; mağa hazırlanıyordu. Bu hen mede ssker, en korkünç sözü haykırdı ve ölümatomunu bu haykırışla vermiş oldu. Onlar, bir ağızdan; “Saadetlü padişah cüm- le kullarından geçip, bir ermeni dönmesini bize tercih ediyorsa, hi, kullarını ona tercih ede- şah buluruz!,, Diye avaz avaz çığrışıyorlardı. Sultan Murat, müşkül ve teh- Yikeli dakikslar yaşıyordu. Tuh- tmı ve belki ha; #elâketiyle mübeşşer gibi görünü- yordu: Bir dakikalık, tek bir da- kikalık gecikme, o felâketi haki- kat haline koyabilirdi” İşte bu si. rada Safo, çatkın bir çehreyle, Jâkin vakur bir eda ile boy gös- terdi, ağır ağır yürüyerek, koca- sının yanına geldi: — Kölelerin, dedi, efendileri yolunda can verdikleri olagel- miştir, çök görülmüştür. Efendi. lerin köleler uğrunda kendilerini feda' etmelerine de sen mi örnek olacaksın? Nedir, bir Kara Meh- met için bu yaptığın inat?.. Ken- dine acımıyorsan bize, çocukları. na acı, Allah etmesin, Allah et- mesin. Kul elinden sana bir yan erişirse, Kara Mehmet gidisi bize tekrar seni verebilir mi?. Haydi, yersiz merhameti bırak ta kalemi ele al, Kara Mehmedi fe- da buyur! Murat, belki onun söyledikleri. ni yazarak, bir hat kaleme aldı, kubbe altına gönderdi. Arkasın- dan kapıcılar kâhyasını da yoll- yarak, Kara Mehmet Paşanın be- Jinden hançerini aldırdı ve ken. disini cellâda verdirdi. Asker, ön- İerine atılan kellede kendi kud- retlerinin padişah o kuvvetinden üstün olduğunu temaşa ederek, ve iç hazineden çıkan keseleri paylaşarak © kışlalarına dönecek: lerdi.. Sadrazam Seyavüş Pasa, bilinmez, nasıl bir gizli hıncın ve. ya düşüncenin sevkiyle! "Ya def- terdar kande?,, Diyerek sikke da- laveresinde suçu olmıyan -Mah- müt Çelebiyi tekrar öne sürdü. dünden © zavallı da saklandığı yerden çıkarıldı ve öldürüldü (1). Artık sarayın sezi açığa çik- muştı, söz de ayağa düşecekti. Ni- tekim kâhya — Canfeda kadının kardeşi olup Diyarbekir valiliği. ne gönderilmiş ve oradaki — ka- leme gelmez — kepazeliklerinden dolayı İstanbula getirilmiş olan İbrahim paşanın bir zaman yeni çerilere kötü gözle baktığı ileri sürülerek, bir baskın yapıldı, he- rifin o Şehzadebaşındaki konağı — göz göre göre — ocaklılar ta. rafından tutuşturuldu, — içindeki eşya — kadınlarla hersber yağma edildi. u nizamsızlıktan harp 've si- yâset işlerinin de mütesi- sir olması pek tabiiydi. Zaten &- kide bir değiştirilen sadrazamlar, ancak hazineler düzmek ve kendi oğullariyle © hısımlarını yüksek memuriyetlere yerleştirmek hırsi. le harp açıyorlardı, Padişah ken- di havasında, hevesinde ve işleri Safonun elinde olduğu için, orduda intizam kalmamış gibiy- di. Şark cephesinde büyük bir or- du boş yere eritildiği gibi, Nemse hududunda da bozgunluklar yüz göstermeğe başlamıştı o Arnavut Sinan Paşanın üçüncü defa ola- rak sadrazamlıkta bulunduğu si- rada İmparator İkinci Rudolfun aleyhine açılan harp, ilk çarpı malarda Osmanlılar #leyhine muvaffakıyetsizlikler belirti den 1593 yılına bözgün senesi a- dı verildi. ir yıl sonra rezalet dana ge. nişledi, seferber orduların aylıkların ödemek güçleşti. Hal buki Sultan Murat, askerin yarı aç, yarı tok sınırdan Sınıra koştu. ğu ve bazan yenip bazan yenildi. ği günlerde Safosuna altın teker. lekli gümüş arabalar yaptırıyor, kızlarını milyonlar sarfile evlen. dirip düğünler kuruyordu. (1) Avusturya ordularile çarpışmak üzere yola çıkarılmış ve Sofyaya varmış ölün Yeniçeri ortaları da bu israftan müteessir olanlardan, Yani ulüfelerini vaktinde alamı. yanlardandı. Fokat bu talfe, hak. kını saraya feda edecek takım. den değildi. Ordu hazinesinde pa- ra bulunmadığı ve sadrâzamın pa. dişahtan ödünç para almak hak. kındaki teşebbüsünün neticesiz kaldığı anlaşılır anlaşılmaz bütün ortalar ayaklandı, hünkâra bir kâğıt yazıldı, o yayabaşının eline verilip İstanbula yollandı. Bu kâ. ğıtta “ulüfelerin tamamile veril. | memesi halinde ordunun Sofya. dan bir adım ileri gitmiyeceği” ihtar olunuvordu. Devamı var) (1) Peçevi (©: 2 8:31 - 25) Kara Mehmet paşanın hal tercümesini yazar- ken dikkate değer olun şu malimatı ve- Padişahın haremine dahli olan- cok itimat Mehmet pa iltlea etmiştir meşhur cüce, Kara Mehmet paşar dürüldüğü günün gecesi padişahın ha- bir girer girmez sazendeler, eee KAM Kal Seller e sabahki kanlı gürültü ile bu keyfi birbirine yakıştırmıyan pedimilerden birte nin, canını dişine ve her tekdiri göze alarak, keyfiyeti padişohtan sorması Ü- terine: “Doğru söylersin. Bir miktar e- lem çekmiştim. Ammın felek her zaman murat üzere dönmez. Devlelimize bir yerden bir rahne sesinden karkar- dım, Bununla defettik. Düşmandan de- Hİ, birkeç kendiyi bilmezin sitemini çektik, şimdi unuttuk” cevabını #ldiği- ni bize hikiye etti Yine Peçevi, maktul Kara Mehmet paşanın başının top gibi ayaklarla sü- Tüle sürüle Atmeydanına götürüldüğü- nü ve sonra dört yüz İiraya ocaklıdan satın alınıp cesetle birlikte gömüldüğü- nü yazar (2) “Orduyu hümayunda olan asakir We İstanbulda kalan sipahilerin ulufe- lerini vermekte kubbeli hümayun vezir- ğini » BULMACA Dünkü bulmacamızın ” halledilmiş geldi 1234867189 16. SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Biraz evvel © İkinel Mutmain © Memnu. Bir mesafe ölçümü g Musevi. Ayının evi © Haşari, Bir harf ge Sinni İlerliyen 8 — Uçurum © Bin © Bir harf. 18 — Bir Ada © İle 8 — Gök g Evin üslü. 9 — Nobran, kı 10 — Çit Pratik Farmakoloğların Toplantısı Türkiye Pratik Farmakeloğlarınaz Birliğimizin senelik umum! toplantısı 25 « 6 « 939 pazar sabahı 10 da Eminönü Halkevi salonunda yapılacaktır. RUZNAME: 1 — İdare ve mürukabe heyetlerinin ra- porları, 2 — Cemiyetler kanununu uygun ni. zamnamerin Adli, 3 — İdare ve mürakabe heyetlerinin 50- çimi, 4 — Cemiyet reisi Nurinin a dan diledi, e bazı teklifler, kalfalar için kurs açılması, 5 — Serbest görüşmeler ve mesleği mü. nakaşalar, Peyman, Balıkesir — yan yağmur üzerine evlerine dönmek istiyen Galip, bir yıldırım isabetile ölmüştür. . pm leri âciz ve miitehayyirler iken Bağdat Valiliğinden gelen Heli Paşa verilecek Sultanın düğünü İçin masraflar yapı hyordu.. Bu uğurda #sFfolunan seleias altın, gümüş ve kumaş masrafı hariç olmak üzere yalnız. Kelinin başından serpilnek için iki yüz elli bin skçe ayrılmış ve gelinin sarayını kurup dö- şemek, düğün günleri masrafını karşı- lamak yolunda da bir milyon altın —Hayrullah Efendi— ki- met bilmiyen g Geniş. "Tepecik köyündeki | tarlasında çalışırken şiddetle başlı: | 16 - 6 - 939 Lâboratuvar Yaptırılacak Türk Hava Kurumu Genel Merkez Başkanlığından: I — Etimesğut'da Türkkuşu alanında yaptırılacak hava müsteşarlığı tecrübe ve muayene komisyonuna ait lâboratuvar binası İnşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye çıkarılmıştır. 2 — Bu inşaatın muhammen bedeli (81.450) lira (10) kuruştur. 3 — İsteklilerin bu işe alt şartname keşif ve saireye ait evrakı-Türk Hava kurumu genel Merkezinden (4) lira (20) kuruş mukabilinde alabi- lirler. 4 — Eksiltme 26 - 6 - 939 pazartesi «ünü saat 16 da Türk Hava kuru- mu genel merkezinde toplanacak komisyon tarafındap yapılacaktır. 5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin teklif mektuplarile bif- likte aşağıda yazılı teminst ve vesaiki ayni gün saat 15 e kadar komis- yon reisliğine tevdi etmiş olmaları lâzımdır. 6 — Muvakkat teminat miktarı (5.322) İira (53) kuruştur. 7 — Eksiltmeye girmek isteyenler 2490 numaralı kanundak! şartları haiz olduklan başka en az (60.000) liralık mümasil bir bina inşaatını muvalffakiyetle başardıklarına dair vesika ibraz etmeleri lâzim- dır. (4221) Başvekâlet İstatistik Genel Direktörlüğü Eksiltme 've İhale Komisyonundan : 1 — Pazarlıkla ihalesi yapılacak olan 25 forma tahmin olunan Maliye istatistiğinden 1500, 22 forma tahmin olunan sanayi istatistiğinden 500, 25 forma Tahmin olunan tapu ve kadastro istatistiğinden 750 nüsha bas- tırılacaktır. Bunların 16 sahifelik beher forması için 40 ar Vira fiat tah- min olunmuştur. 2 — Tahmin olunan Forma bedelleri üzerinden 7 7,5 hesabile muvak- kat teminat vesikası verilmek lâzmdır. Eksiltme 1939 Haziran ayının 26 ıncı Pazartesi günü saat 15 de Umum mü binasmds toplanacak olan komisyonda açılacaktır. uneler dairede görülür. Ve şartname komisyon kâtipliğinden iste- (2173) 4035) Matbuat Umum Müdürlüğünden : Matbuat umum müdürlüğü 1939 Mali yılı zarfında bastıracağı on iki adet Ayın Tarihi adlı mecmualarını 6/6/939 tarihinden 22/6/939 tari- hine kzdar kapalı zarf usulile eksiltmeye koymuştur. | — Mecmuaya sit beher formanın muhammen bedeli yirmi beş lira- dır. Ayın tarihlerinin bir senelik forma mecmuu azami olarak 420 dir. Ve her nüsha Ayın Tarihi 1100 olarak basılacak ve 1100 olarak tesellüm edilecektir. 2 — Muvakkat teminat yedi yüz seksen yedi lira elli kuruştur. 3 — Eksiltme 22/6/939 tarihinde Ankarada Dahiliye Vekâleti bina- sındeki Umum Müdürlüğün satın alma komisyonunda saat on betşe ya- piacaktır. Taliplerin tayin edilen saatten nihayet bir saat evvel teklif mektuplarını komisyon reisliğine vermeleri şarttır. 4 — Şartname Ankarada Matbuat Umum Müdürlüğünde ve İstanbul- da Vilâyet binasındaki matbuat bürosu şefliğinde parasız olarak verilir. 5 — Taliplerin ilân edilen günde komisyon reisliğine 2480 numaralı kanunun emrettiği vesaikle beraber şimdiye kadar Ayın Tarihi tekni- ğinde eser bastıklarına dair alükadar dairelerden tasdik edilmiş birer nümune getirmeleri şarttır. “2205. “4133, Zile Belediyesinden : TEZMEKERSS merkezinde yapılacaK elektrik tesisati ve Santral BE nası inşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. 2 — Eksilime Zile belediye dairesinde 30 Hazitan 939 Cuma günü sa- at 10 da teşekkül edecek ihale komisyonu tarafından yapılacaktır. 3 — Bu inşaatın keşif bedeli —47748— lira 80 kuruş olup muvakkat teminatı —3582 — Yiradır. 4 — İstekliler birinci zarfın içerisinde Ticaret Odası vesikasına ve ma- W itibar mektubuna ve Nafıa Bakanlığından veya Tokat Nafıa Müdürlü- ğünden miiteşekkil komisyondan en az sekiz gün önce alınmış müteah- hitlik vesikasını ve inşaatın fenni mesuliyetini kabul etmiş bir elektrik mühendisinin noterlikçe tasdikli bir taahhütnamesini ihtiva edecektir. İkinei zarfın içinde muvakkat teminat mektubu ile teklif mektubu bü- lunacaktır. 5 — İstekliler fazla malâmat almak için ihaleden önce hergün Zile be- lediyesine ve Ankarada Belediyeler imar heyeti fen şefliğine ve İstan- bulda Taksim Ayyıldız Palas numara 3 de Mühendis Hasan Halit Işık- pınara müracaatla proje ve plânları —10— lira bedel mukabilinde ala- bilirler. “4181, nkü Kısmın Hulâsası IBodrum Palas, Mercan yokuşunun köşesin. deki kitap sergisinin, yangından kurtulmuş ah- şap konakların, mescit harabesinin ve tornacı barakalarının (um ortasındadır, Vaktile yeni. geri isyanlarndan tüccar mallarını kurtarmak için yapılmış olan bir hanın bodrumu. Han ta. mirsizlikten, bakımsızlıktan yıkılmış, konu komşunun da gayreti ile ortadan kalktıktan sonra Bodrum Palah meydana çıkmış. Buraya sokak ortasındaki dört köşe delikten girilir, 14 taş basamakla inilir, Geceleri yolcular ve sar. hoşlar düşmesinler diye delik bir saç levha ile kapatılır. Burada evvelce mektep hademesi iken rakı yüzünden işinden ve kendinden olan Ahmet a. ki ğa ile karışı, kaynanası ve beş çocuğu otur. maktadır, Etraftakiler onlara derler, Bir gün Ahmet ağanın enbüyük kızı Mürüy- vet büyük bir sevinçle mahzene girerek: — Anne, dedi, bak karşı konaktan bana ne- ler verdiler? Ayşe abla, kızının kolundaki bohçayı açtı. İçinden bir kırmızı entari, birkaç iç çamaşırı, henüz yamanmamış üç çift beyaz kısa konçlu genç kız borabı, kısa topuklu bir iskarpin çık. Ayşe Ablalar TEFRİKA No. 2 Diye iMâve etti. Babam görmesin sakın! Kızcağıza, merhametli insanlar, evvelce de “Es. ,, ler vermişlerdi. Fakat Ahmet ağa, rakisız kal- dıkça, onları götürüp satmıştı. Ahmet ağanm gelmesine daha saatler vardı: Ana kız, merdivenin dibine çömeldiler, Mürüvvet sırtın- dakileri çıkararak, anadan doğma soyundu. Sonra, temiz, beyaz çamaşırları, kırmızı entariyi, rı ve iskarpinlerini giydi. Entari biraz kısa geli. çorapla yordu. Fakat ayakkabılarla diğer çamaşırlar sanki Mürüvvet: rinden kalktı: asmarlamaydıler, “— Ah, bir ayna olsa!,, Derken, büyük anne ye gi anlatıyordu: — Karşı konakta gözlüklü bir efendi var ya? Hani geçenlerde bana on beş kuruş vermişti, Bu gün de kapın önünde oynarken pencereden bizi seyretti. Bekçinin oğlu saçımı çekiyordu, ben ağlamağa başladım. Aşağıya indi, yanağı. mı okşadı, sonra: “— Dur biraz!” dedi, içeri girdi, bunları ge. tirdi, kızımın entarileriymiş. — Artık ona küçük geliyo; Ji * “ Babamın göremiyeceği bir yere saklıyalım'I dedi) “.- Kirk bir buçuk kere maşallah, Kocaman kız olmuşsun Mürüvvet.. Tu.. Tu.. Nazar değmesin di- yerek, yassı bir sandık içinde uyuyan üç buçuk ay- lik oğlanı uyandırabilecek kadar telâşla, küçük bir ayna parçacı aramağa başladı. Diğer kardeşler, ablalarının etrafına dizilmiş. lerdi, On yaşındaki Mehmet, kiskanmadan — kıs- kanmaktan utanan bir büyük adam gibi — ciddi- yetle bakıyor, küçükler, Mürüvvetin üzerindekileri okşamak arzusiyle, mini mini kirli ellerini uzati- farkma asla varamadığı bir şaşkınlı. Mürüvvet, gözlerinin önünde nasıl da, büyüyüp gelişmişti?. Eski entarisi içinde, bunu tahmin etmek bile im- Anneye göre, şimdiye kadar, bu on bir yaşındaki kızın, doğup ölen küçüklerden niç farkı Huibuki, yıllar, yavaşça, ve ğ Mürüyveti, ince, uzun, dal gibi bir küçük Kız haline gıdasızlıktan ve rutubetten gelme, tuhaf, tatlı bir donukluk “vardı. gözleri, uzun kirpiklerinin altından, simsiyah, ve kânsızdı. yoktu, getirmişti. Yüzünde, mahzun bakıyorlardı. Mürüvvet, saçlarını, bir kadın İr ken, Ayşe abla: — Evlâdıma hayırlı bir kısmet ver Allahım?, Diye içini çekti. Bari, onu süründürme! Mürüvvet te kendisini, büyük annesinin bulup e. teğile termzlediği ayna parçasının ânnesi kadar şaşirdı. Sirtindakileri hemen çıkarıp saklamağa kıyamadı: “— Babamın gelmesine çok var anne. Dedi.. Biraz böyle dolaşayım! Ustüne birdenbire gelen tarif edilmez bir ağır. lık ve kibirle taş basamakları çıktı. bir malyet gibi geçti. Karşı konağın ö du: Çocuklar, ona evvelâ hayretle baktılar. Biri alay iyakile düzeltir. etrafına aldı. Caddeyi ağır ağır de tozları bulanarak oynaşan mahalle çocuklarının biraz gerisinde dur- edecek oldu. Fakat Mehmet, şık hemşiresi şaüdafaaya hazırlandı. Yerden büyük bir taş ka- parak: '— Kes sesini hergele!.. ha... On yaşında olmasına rağmen, külhanbeyliğe he- vesleniyord.: Bu sözleri ciddi, ve mülecuviz söyle. mişti, Çocuklar tekrar oyunlarına başladılar... Mürüv- vet, arada sırada, kendisini bahtiyar eden binanın perdeleri kapalı pencerelerine bakıyordu. Nihayet, tül perdeler aralandı: Akşam güneşi konak sahibi- nin gözlüklerini tutuşturdu. oKarşııklı gülümsedi. ler! Artık, mehzenle konak arasında esaslı müna. Mürüvvet, akşama kadar konağın karşısında; üze sebet başlamıştı. rine kırmızı entari giydirilmiş canlı bir teşekkür gibi durdu! Diye çıkıştı. Tepelerim sezdirmede —i— Karşı konağın, pencerelerindeki"tül perdeler, gü- nün pek az saatlerinde açılırdı. Konağın ahşap've böyesiz cephesi, düşünceli bir yüz gibi asıktı. Konağın içine de dalma, birçami sessizliği hâ. kimdi. Bazı odalarının duvarlarında, yağlı boyayla yapılmış ve yaldızlı çerçeveler içine konulmuş büz yük resimler asılıydı: Bunlar, yakın bir tarihe ka. rışmış saltanatlı bir maziden kalmış hatıralardı. He. le merhum paşa dedenin, ordulara kumanda eder vaziyette yapılmış bol sırmalı, bol nişanlı tablosu, ve merhum büyük validenin usta bir fırçadan çık. mış büyük portresi, konak sakinlerine iftiharla ka. rışık derin bir hürmet verirdi: Onlar, evin içinde, âdeta, dedelerinin, ninelerinin ruhların uyandırmak. tan çekinir gibi sessiz sessiz dolaşırlardı. ” Paşa babasının tükenmez servetine tevarüs etmiş olan Doktor Memduh Şerif Bey, evhamlı, dindir. bedbin bir adamdı. Mesleki bilgisi, vaktile mektep sıralarında yarım yamalak öğrendiklerinden iburet kalmıştı. (Devamı var) Kocaman işinde görünce, Kardeşlerini,