14 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

14 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Haziran 1939, TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. O 1 Sene “1” 2809 Kr. m" say 10 * ww * say 800 180 Tay e hiilletlerarası posta itühadına dahil | olmıyan memleketler için ebene| bede'i müddet sırasiyle 30, 10, 9. 38 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 29 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk | pul #âvesi Mizımdir. Ekmeği Niçin Belediye Çıkarmalıdır? | eçen gün yine bu sütunda bü - tün âmme mücsseselerinin, bu meyanda süt ve ekmek işinin de be- ledileştirilmesi ve belediye tara - fından idaresi lâzım geldiğini müda - faa etmiştik. i Ekmek işleriyle alâkadar olması Yâzım gelen bir zat bir mektupla bu fikrimize itira ediyor. Diyor ki; “Elektrik gibi, tramvay gibi bü- yük şirketler tarafından idare edilen ve belediyeye geçmesinde kimsenin zararı olmayan müesseselerin beledi- leştirilmesi doğru olabilir. Fakat ekmek hususi ellerdedir. Ekmeğin belediyeye geçmesi (odemek bir çok hususi sermayelörin iflâs etmesi, bir| çok işçilerin açıkta kalması demek -| tir. Bu itirazlar artık bayatlamış fi -| kirlere dayanıyor. Bir mütearife ola- rak biliyoruz ki her yeni şey karşı - sında eski, bu kabil itirazlar yapmiş» tır. Devlet şimendifer yapmağa baş- ladığı (aman ayni itiraz sesini yük - erdir. Fakat hayat her telek- kiden üstündür, O neyi icabettirir - se o olur. Belediyenin şehirde dört beş bü- yük ekmek fabrikası kurması, belki bir iki fırıncınm xararını mucip ol, bilir. Fakat 750 bin İstanbullu pis, yemekten kurtulur. Halkın umumi menfaati elbette ki bir iki küçük £ rın sahibinin beş on kuruşundan di ha mühimdir. Hem ekmeğin niçin beledileş - tirilmesi lâzım geldiği hakkında fı - rimerlar bu hafta ortaya kuvvetli bir nin ekmek maliyet fiyatını başına 192 kuruştan 143 kuruşa in - dirmesi üzerine fırınerlar hakkallara ekmek vermemeğe veyahut bakkal - lara verdikleri komisyonu kesmeğe çuval başlamışlardır. Bu yüzden dün ve evvelki gün şehrin bir çok yerlerin- de bakkallar ekmek alamamış, halk ekmek bulmakta güçlük çekmiştir. İşte biz ekmeğin belediye tarafın- dan yapılmasını bunun için istiyoruz. Nasıl elektrik şirketi belediyeye kı « zınca şehre elektrik vermemezlik e demezse, nasıl su şirketi, belediye ile anlaşamadığı için, şehri susuz bıra - kamazsa, fırıneda şehi ekmeksiz bırakamaz. Çünkü ekmek halkın gı. dasını teşkil eder, hususi sermaye » darlar halkin gıdası ve hayatı ile oy. -amazlar, Fakat fırıncı, kendisini ticaret ya- pan serbest bir milteşebbis saydığı i- çin bunu düşünmez, yalnız kâr ve za- Farını hesaba katarak hareket eder. Böyle hareket edince de şehir halkı her vakit fırıncıların sabotajı ile kar- şılaşmak tehlikesine maruz bulunur. Onun için belediye ekmek işini bizzat üzerine almak ve halkın gıda- senı bir ticaret, bir ihtikâr ve hir teh- dit vasıtası olarak şunun bunun eline ve ihtiyarına bırakmamak mecburi- yetindedir. Ekmek işinin belediyeye geçmesi. ni işte bunun için istiyoruz. ——— Bir Kadın Komşusunu Taşla Öldürdü Adana — Inaplı köyünde Fatma kızı Fatma, kavga ettiği Yusuf kızı Emine tarafından başına taşla vuru- larak öldürülmüştür. Emine tutul muştur. Aydında Müsamere Aydın (TAN) — Sanat mektebi talebesi, halkevinde çok güzel bir müsamere vermişler, “Kanun ada- mı,, piyesini, halkevi kolunun, iştirakiyle de “Tekaütler,, komedisi- ni oynamışlardır. TAN Romanya vatan hudutlarını kolluyor Nasıl ikâmetin kıymetli Hariciye Vekili misafirimiz Great Gafenko a Le Temps Gazetesinin Hususi Surette i Gönderdiği Muhabiri Yi Şglsrattan hudut istas- yonu Temisvara varın - ca orada kendimi 1919 hava- sı icinde buldum. İstasyon ü- niformalı zabitlerle kaynaşı - yordu. İstasyonun büfesi Kı- zılhac dairesi olarak kullanı - lıyordu. Seferberlik, o yahut Romanyalıların tâbirince “tak viye hareketi” nin oraları bu derece değiştirmiş olduğu her şeyden belli oluyordu. mart ortasındanberi dört bin kişilik bir kuvvetin yüz hududu beklemekte olduğunu dâ öğrendim, Biraz sonra Bükreşte işittiklerime göre, bu ihtiyati tedabire Çekoslo- vakyanın işgalinden sonra teves - ül edilmiş., Alman faşizminin şe- riki olan Macar Romanyalılar, Ro- manyanın bazı &yaletlerinin Macar Alman Kuvvetleri tarafından işga lini elzem gösteren beyannameler dağıtmışlar ve o o beyannameler Romanya polisinin eline geçmi tir. İdare başmda Romanya kralı olmasaydı Romahyanın âkibeti ne olacaktı? Demir Haççı (o Codreanu'nun darbesiyle yalnız rejim değil fa - kat Romanyanın istiklâli de yıkıla caktı, Romanyada faşizmi silmek va. 2ifesiyle muvazzaf olan ve genç yaşına fağmen nazırlar meclisine Işdrak eden mühim bir — şahsiyet bana şu sözleri söyledi: “Romanyarın nüfusunun ek - seriyetini teşkil eden köylüler a - rasında bilhassa, © propaganday mistik ve dini bir mahiyet veril - mişti. Gizli âyinler yapılıyor. Köy- löleri bu gibi şeylerle hayran et- meğe çalışılıyordu. Codreanu ye « nİ bir Mesih gibi gösteriliyordu. Önünde mum yanan resmi, ve hey keli geceleri kalilelerin © önünde gezdirilirdi Romanyada had bir ırkçılığa germi verilmişti. Ve ötede beride siyasi sulkast ve — katillere başlanmıştı. Romanya © hanedanı i hareketlere hedef it - Ecnebi — parasiyle yazan gazeteler efkârı (o heyecana veriyorlardı. Efkârı nasıl teheyiç / ettikle - Tini anlamak için, yapılacak Sul - kast ve katilleri, vukularından ev- vel haber verdiklerini söyliyeyim. Almanyada çıkan bir gazete Alba- Julia havrasınm bomba ile tahrip edileceğini üç gün evvel (o haber vermişti. Bltabi bütün memleket bu halden pek muztaripti. Kral Karol zamanında ilân edilen $eni kanunu esasinin yıldö nümü münasebetiyle söylediği nu- tukta Armand Calinesco 10 şubat 1938 tarihinde Romanyanın vazi - yetini izah eğerek ezcümle: Eski rejimin başlıca iki vasfı olduğunu belirmiştir. Evvelâ tefrik eden, münaferet saçan, kin uyandıran ne varsa on- lara hitap. İnsanları itibardan dü - şürmek, moral ölçüleri zedelemek. Partiler arasmda sistematik suret- te bir iftira ve bühtan siyaseti ta- kip etmek. O sıralarda ihtirasları — nasıl kudurmuş olduklarını hatirlaya - ım. İnsan haysiyetine. itibar ve hürmet namına ortada bir sey kal- 0sas mamıştı, Aileler birbirlerine iftira ve birbirlerine tecavüz ve hücum ediyorlardı. Köylerde hayat bir ce- henneme dönmüştü. Bütün bu şey lere İse siyaset adı veriliyordu. O- torite prensipi t#mamen «yıkılmış bulunuyordu İşte o zaman kral Karol müda - , hale etti. 10 şubat 1938'de bütün siyasi partilerin Jâğvını" ilân etti; ve genç İnsanlardan mürekkep ye pi bir hükümet teşkil etti. 27 şu - batta yeni bir kanunuesâsi ilân etti Ve üç gün sonraki reyiâm netice - sile yeni ka milyon üç yüz bin rey kazandı. muesasi, Üç Pe bundan dolayı hudut is- tesyonumdan içeri girince, üniformalara bürünmüş bir Ro - mwanya İle karşilaştım Kral meclisine iştirak eden yük- sek rütbelilerden tutunuz da en küçük memuruna kadar herkes mavi renkli elbisesini, yassı şap- kasını, Romanya hanedanı kralisi- nin armasını taşıyan kuşağını ve kollarda rütbe gösteren halkaları takınmak mecburiyetindedir. Elbise üzerindeki harici işaret- lere ve alâmetlere itibar ve en 'ta- nınmış insanların bile bu elbise di- siplinine baş eğmeleri bir garplı demöokrata tuhaf gelebilir. Fakat kralın elbise hususundaki bu yeni- Hiği tahlil edilecek olursa, onu bu yolda harekete mecbur eden esba- bın ne kadar makul bulunduğu meydana çıkar. Rerur bilhassa yüksek ta- bakularda hüd bir individu- isme müptelâ olmuştu. Bu hal ahlâki bir gevşekliğe kadar vari- yordu. İntihabat esnasında, herke- sin lekeleri teşhir edilirdi. Binne- #ice halkta umumi bir tiksinti, iş ve sây'e karşı bir isteksizlik, ha- sıl oluyordu ve memleketin istih- sal kabilyeti azalıyordu. . Demir adak dn misafirimiz Romanya Hariciye Nazırı Gafenkonun Lord Halifaz'la görüştüğü saman alınmış resimlerinden İngiliz Karikatürü: Hitlerin son zamanda çekildi; kü gö ği sayfiyenir balkonundan zetlediği güneş haççılar bu vaziyetten istifade e derek, ahlâki bir disiplin progra- mile meydana atıldılar, ve bu sa- yede kendilerine memlekette ta- İ rafdar buldular. Hükümet dizgin- lerini ellerinde tutanların ah- lâki ıslahat programının samimi olan cihetlerini tatbik etmekte ol- duklarını iddia etmek onların ky- metini tezlil etmek değildir. Fakat üniformanın bu mülâha- zatla he münasebeti olduğu soru- Zekâ ve Kabiliyetin Hakkı di Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel arem kanununun Mecliste mü- zakeresi sırasında bir çok me- buslar, ilüimasın o kalkması, zekâ ve kabiliyetin hakkının ödenmesi nok - tasında durdular. Devlet, babamızdan katma bir çift lik, taposu bir kaç yüksek devlet 39 labilir, Kral Karol'ün düşüncele- (memurunun elinde bir imarethane rini tamamen bilmemekle berâa- ber, bu gibi tedbirlere tevessül e- |de tutanl. derken, üniformayı giyen bir ada- mın kendini hiyerarşik bir kollek- tiviteye tâbi ve Aza sayacağı mü- lâhazasının düşüncelerinde ehem- miyetli bir yer tutmuş olduğunu muhakkak sayabiliriz. R omanyanın mi disipline bü; cı vardı. Mavi elbiseyi giyinmiş larak o disipline avdet etmiş bu- lunuyor. Vatan topraklarını harici ihti- raslara karşı müdafsa eden askeri ordunun.yanı başında, devlet me- naflinin Mi ve içtimai östünlüğünü müdafaa e den bir momurin ordüsü hasıl ol- muştur, Asıl orduya gelince hükümetin ve kralin bütün düşüncelerinin en ehemmiyetli mevzuunu teşkil et- mektedir. meydanında 10 mayısta Cotroceni muhtelif sınıflara mensup 20.000 askerin resmi geçi- din reketin ve techizatın mükemmeli- seyredenler, askeri, tavru ha- yetine hayran kalmışlardır. Bana birisi “Halbuki en mükemmel harp askerlerimizi görmemiş bulunu- yorsunuz, çünkü onlar bu unda hudutta bulunmaktadırlar.” dedi. Ben bu sözleri din en biraz ev- vel bir Alman meslekdaşım diş- leri srasmda mırıldandıklarını hiç unutamıyorum: “Bu şeyleri ner- den buldular. Geçen seneye naza- ran üç misli daha fazlalık var” di- yordu Filvaki Romanya ordusu mem- leketin her şubesindeki me hareketine yabancı rak bir yenileş- kalmıya- evveline kıyasen yüzde yüz bir inkişaf ve tekâmül gösteriyordu Daha iyi bir muamele görmek ve kadrolarına daha ziyade itina edilmiş bulunmak dolayısile efrat bedenen daha kuvvetli ve dinç bu- lunuyor. Elân Romanya ordusu ehemmi- yetli bir kuvvettir. sene değildir. Devlet mekanizmasını elin - , halktan ve milletten al - dıkları itimatla işbaşına © geçtikten sonra, bu halkın ve milletin malı o- lan devleti, yâni halkın idare ve re- #nhinı yükseltmeyi yüklenen devlet mekanizmasını, yine halkın ve mille- tin menfaatine işletmek mecburiye - tindedirler. Derebeylik zamanında devlet, üç beş çapulcunun keyfi idaresine tâbi, sadece kendi menfaatlerine işleyen - Halk derebeyle - rinin reayâsıydı, Motlakiyet (idare si derebeylik devrinin devlet şekli dir, Meşrutiyet devri, mutlakiyetin bazı tecavüzlerini hudut altına bir oligarşi idaresidir. Halka ahaha 3 ten verilen haklar, bir zümre salta- Batının önüne geçmemiştir. Devlet İ mekanizması, bu zümrenin keyfi ida» resine tâbidir, halk, kendisine veris ilen nisbi temsillerle, zâhiri bir şekil. de devlet mekanizmasını kontrol e der. Cümhuriyet, halk (idaresinin, İdevlet mekanizmasını kendi kontro- Mi altına alan, devleti kendi menfaa- tine işleten en mütekâmil halk İdare. sidir. Cümhuriyet devrinde devlet, ne üç beş mültegallibin malikânesi, ne devlet müesseseleri iltimaslıların imarethanesi, ne de halk devletin reayâsıdır. Halk tarafından seçilen, halkın menfaatine işleyen bir devlet- te, iltimasın yeri yoktur. Her hak z0- kâ ve kabiliyetindir. Devlet müesseselerinde hatır ve gönül hüküm sürdükçe, cehlin kara damgası alnında parlıyan adam, bir iltimas maymuncuğu ile, devlet ka- arını açabildikçe, | zekâ ve kabi - iyet paslı bir anahtar gibi yosunlu mahzenlerde mahfuz kaldıkça, Cüm- huriyet idaresi, katedeceği ilerleme merhalelerinde duraklamağa mah » küm olur, Sâyin hakkı, zekâ ve kabiliyetin hakkı, ödenmezse, ilim ve bilgiden evvel, arkasım dayayacak duvar ara- yan adam, belki devletin en yüksek kademelerine kadar çıkar. Fakat eli- ne aldığı çark dönmediği gibi, kendi başı ve milletin başı döner, Barem kanunu, devlet memurla - rma mütesavi inkişaf imkânları de- İmin ederken, yüksek zekâ ve kabi - İliyete de daha ileri inkişaf imkânları vermeli, ve bu farkı ödemelidir. bir mekanizma Kozanlılar Hükümet Konağı İstiyorlar Kozan (TAN) — 926 yılında yan. mış olan Kozan hükümet konağı he- nüz yapılmamış olduğu için hükü- met daireleri biribirinden uzak ayrı ayrı evlerdedir. Halk, işi dolayısile birinden diğerine giderken hem va- kit kaybetmekte, hem de güçlük çek- mektedir. 18 senedenberi özlediği bir hükümet konağının yaptırılması Ko- zanlıları bu üzüntülerden kurtarmış alacaktır, Sarı Halil Köyünde Çirkin Bir Hâdise Ünye, (TAN) köyünden Halil karısı Tiriye, âynl i köylü ve evli Mustafaya kaçmıştır. İ Kocasının şikâyeti üzerine Huriye de teesslir uyandırmıştır. Kızılcahamamda Yeni Çeşmeler Kızılcahamam (TAN) — Mevcuda ilâveten kasabamız içinde yeni çeş- meler yaptırılması kararlaştırılmış- Kasabamızın ortasından İvicaclı bir halde akarak güzelliği bozan ve birikintilerile fena kokulara ve sivri- sineklere yol açan derenin enhari 33- gire kanunu mucibince mecrasının değiştirilmesi ve üzerinin örtülmesi ameliyesi bitirilmek üzeredir. — En küçüğü ku-| cakta üç çocuk anası olan Sarı Hali) | tevki€ edilmiştir. Hâdise muhitimiz. | Manisa Muallimlerinin Maaşı Manisa, (TAN) — Şehrimiz ilk- mektep müuallimleri, Haziran maaş- larını ve mesken bedellerini henüz alamamışlardır. 1932 senesine alt bir yıllık ve geçen seneden de alta aylık mesken “bedellerini de alama mış olan muallimler, müşkül bir ya» ziyete düşmüşlerdir. Ünyede Yağmur Ünye, (TAN) — Mayıs iptidaların danberi devam eden kuraklık yüzün- den tarlasına el süremiyen çiftçinin endişesi zail olmuştur. Kazamızın her tarafına fasılalarla yağmur yağınış- tır. Bir Katil Mahküm Oldu Kozan (Tan oMuhabirinden) — Karısı ile gayri meşru münasebette bulunan Muhtar Çerkes Ahmedi hile ile tarlasına götürerek tabunca ile öldüren Ahmet Efsal ağır ceza mah- kemesinde 30 yıl ağır hapse, 1000 li- ra pâru cezasına mahküm edilmiştir. Kütahyada Yağmurlar Kütahya, (TAN) — Bir sydanbe- ri kısa fasılalarla yağan yağmur de- vam ediyor. Bundan, bütün zeriyat ve bilhassa pançarlar pek müstefit olmuştur. Mleralar, dolayısile hayvan sürüle- ri de, bu yağmurlar sayesinde, iyi vaziyettedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: