4 Nisan 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gündelik Gazete ——— 'TAN'ın hedefi: Haber- de, fikirde, —herşeyde temiz, — dürüst, samimi olmak, karlin gazetesi olmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene — 2800 Kr. 150 , 6 Ay 1500 , d00 , 3 Ay 800 ,, 150 , 1Ay 300 ,, Milletlerarası posta ittihadına dahil olmıyan Mmemleketler için #bone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9, 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir: Adres değiştirmek 25 — kuruştur. Cevap için mektuplar 10 kuruş- luk pul ilâvesi lâzımdır. GÜNÜN MESELELERİ Tercüme Eserler Meselesi S on günlerde ehemmiyetle mev- zubahis edilen — meselelerden birisi de, bir çok eserlerin yabancı dillerden türkçeye çevrilişinde gös - terilen büyük hatalardır. Tercüme neşriyat, son senelerde Şayanı memnuniyet bir rağbet gör - mektedir. Muhtelif ecnebi dillerden türkçe- ye çevrilen eserlerden bir çokları, kütüphanelerimiz için büyük — birer kazanç sayılabilecek derecede değer- lidir, Eğalka bu kabil eserler okutabil- m'enın, bu kabil eserler ikram ede - bilmenin, ne kadar takdire değer bir muvaffakıyet olduğunu söylemiye bile lüzum yoktur sanırız. 'Fakıt şuna da inanmak mecburi- yetindeyiz ki, tercüme eserlerin halk :iarnl:n'dan rağbet görmesi üzerine cari iştahları kabaran bazı tabiler, bu hizmetin başarılmasında kâfi de- reğede dikkatli davranmıyorlar: İyi Mütercimden ziyade, ucuz mütercim arıyorlar, Bu yüzden de, kitapçılar kazanııyorlar, fakat ortaya koydukla- Ti €serlerden faydadan ziyade zarar gürülüyor_ Terte <i Bi l cptf Yti yttt l tendiesne t asılları a mek bile mümkün değildir. â> Geçenlerde, dikkatli bir meslek - ıaî:mz, bu eserlerde rastlanan hata- kan an bazılarını ortaya koymuştu: bti y::ı.kokuı-ken teessüf ve hayret Maktan kendimizi alamamıştık. ln::âı- edemez ki, halka yan Dü » Ve yanlış fikir vermek, du_u('kî y'lıed. vermekten daha zararlı - camekânl. Te Sikmasına, BÜY mürıceah:'lr:u; Kastbos £ durmaları çok meslektnşl:,’ ::bn;ıl:du ki’ıâhir bulunduğu ehemmiyctğ çe v ’:_k meye lmşlamışlıngır L Bizce, tercüme (. tına almak ve bu üreti keli bir fikir suiis:ı.,..u_i“k maşa Zarureti vardır. Alâk.d"ı hususta yapılmakta olan lâkayt kalmamaları, en meılınîmiıdir. Bize bu husuş, vetli ümit veren, ve eh hafifleten noktalardan hidr[ı:[îı.ümid Yat kongresinde bu mesele.,;::şrı u Mevzuubahis edilceeğini bulunmamızdır. —- . Tercüme işinin ehliyetli ellere ve- rilmesi, ve daha sistemli bir şekle so- kulması, fikir âlemimizin selâmeti namihna, zaruridir. Bu meseleyi lâ. zım gelen hassasiyet ve alâkadan rı_ııhı-um bırakmak, halkın fikir ih . tikârindan zarar görmesine göz Yüm mak olur. Kitaba vereceği parayı, nafakasından arttıran bir çok vatan. daşları, kütüphanelerden bilgi yeri «£ ne cehalet satın almaktan kurtar - mak istiyorsak, bu meseleyi dava ©- dinmekte mümkün mertebe acele davranalım! hulabil va e ohenmiş Vanda Ağaç Dikme Bayramı Van, 3 (A.A.) — Vilâyetin her ta- H_ıfında 20 gündenberi başlıyan ağaç dikme faaliyeti dün yapılan bayram. la bir kat daha hızlandırılmıştır. Bay rama vali ve komutan başta olmak Üzere asker, memurin ve halk iştirak etmiştir. Yeni yapılan ve sekiz kilo- n_ıetre tulünde olan Van iskele şose- :min her iki tarafı ağaçlandırılmış- ir, j Büyük Bir Mücadele Lâzım! Bîr kaç gün evvel Naci Sadullah Tan sütunla- rında feci bir tablo neşretti. Onu takiben Aka Gündüz, kendine mahsus üslübu ile ayni iş üzerinde durup yurd sevenleri düşünmeğe davet etti. Bu vesileden de istifa- de ederek ben de çok eski o- lan davama tekrar el koymak istedim. Büyük harp mütarekesinin ilk günlerinde henüz İstanbulda bulu- nabildiğim zamanlarda “Zaman” adında bir gazetede “Üç başlı ca- navar” başlıklı bir makaleler seri- si yazmıştım. Kolayca anlaşılacağı üzere bu makalelerde, “ırkımıza saldırıp kemiren canavarın başla- rı verem, sıtma ve firengidir” kal- bi için de “cehalettir” demiştim.. İstiklâl harbile memleket kurta- rıldıktan sonra Cümhuriyet hükü- ' meti imkânın azami nisbetini de geçen bir fedakârlık ve himmet ile memleket sağlığı üzerine çöken belâları bertaraf etmek işine kö- aasalıle. Rran, « sinin bugünkü parlak her Türkün sevinçle göğsünü ka- bartacak vaziyettedir. Cehaletle mücadele yolunda ise, hele yeni harflerden sonra, aldığı- mız mesafe sevindiricidir. akat verem işine gelince; Bu- rada durmak zaruridir. Ve- rem mücadelesinde - Aka Gündü- zün de dediği gibi - işi yalnız hü- kümete bırakamayız. Bu işte hep milletçe savaşmak — mecbuüriyeti vardır. Verem mücadelesinde, meşhur hikâyede olduğu gibi, üç şey lâ. zımdır: Para, para, yine para. Bunu nereden ve nasıl bulma: h? İş buradadır. Ben, münferii yadımların ameli faydasına inan- mıyorum. Bir an için Rokfellerin torunu olsam ve yüz veremlinin hastane masrafını vereceğimi ilân etsem, yüz bin veremli bulurum, ama, on yatak bulamam. Şu halde ne yapmalı? Bir İngiliz büyüğünün büyük bir sözü var: “Haklı olduğuna i- nandığın dâva için yaşa, onun ıçin çalış, onun için öl.” Bu adamlara göre ben k hemen mikroskopik bulmakla be- raber biraz evvel arzettiğim gibi bu dâvayı epey zamandanberi ta- kip ettiğim için, bu suali kendi kendime sordum, durdum. B undan üç beş yıl evvel - dos- ' yamı bulamadığım için gü- Nü gününe söyliyemiyeceğim - bir sabah gazetesinde yine bu mevzu üzerinde birkaç yazı yazmıştırn. Bunları yazarken rakama dayan- mak lüzumunu görmüştüm. Resmi daire ve müesseselerin resmi ista- tistikleri üzerinde meşgul olmak Suretile suya, sabuna dokunma- dan, kimseye bâr olmadan yılda ıkş milyo nlira - tekrar ediyorum, iki milyon lira - tekrar ediyorum, Müştüm. Bu paranın ana menbat da meze artıklarile sigara izmarit- leridir. Başta Aka olduğu halde b_u tün muhterem okuyanlarımdan rİca ederim, bu buluşumu Con Ah- met beyin - bulduğu makinesine benzetmesinler, Kısaca izah cde- gra ci a cıtma mücada'a- ( İ Bir an için Rokfelletin torunu olsam ve yüz veremlinin hastane masrafını vere- * Yazan: : Dr. Fahri CAN on tane yaltak bulamam. 1 — Keyif ve zevk için içi- yor. Şu halde bu keyif ve zevkin zekâtı olmak üzere ci- ğeri yaralı, mendili kanlı yurt çocuğuna mini mini, bir yardım. 2 — İçki ve sigara içenlerin sıhhate muzır hareket ettik- leri tevatüren söylenmekte - dir. Şu halde bunların yapacakla rı bir yardım, ileride bu teva türen söylenen cihet sabit o- olursa kendilerinin de bir yatak bulmalarını temin e- , deceğinden bir nevi sigorta demektir. O zamanlar İnhisar İdaresinin istatistiklerine baktıktan sonra düşündüm: Bugün 96 kuruşa aldı- ğimiz rakıya yüz kuruş versek ne kaybederiz? Bayağı bir gazinoda buna dört yüz kuruş veriyoruz. Bu dört kuruşçuk, tabakta - bıraktığı- mız meze kırıntısı bile değildir. Bu minnacık zam, içki satışını azaltmaz. Azaltsa da memnunuz. Zehirlenenler azalır. Bu kâr karşı- sında, muhterem Maliye Vekili bi- le satış azalmasından memnun- dur. Bırakınız ki, bu varit değil. Ve vaziyet sigarada da böyle, ühim bir iş daha var: Bazı garp memleketlerinde oldu- ğu gibi bir sağlık haftası tesis et- mek. Bu hafta zarfında tiyatrolar, sinemalar, —konferans salonları, Halkevleri, matbuat, radyo mun- tazam bir sağlık propagandası ya- parken Posta ve Telgraf idaresi de - matbua hariç - bütün muhaberat ve müraselâta - bayramlardaki Kı- zılay pulu gibi bir pul yapıştıra- caktır. Benim o yazılarım çıktıktan on beş yirmi gün sonra ayni gazetede bir havadis okudum. Fransada ve- remle mücadele için böyle bir pul ihdası düşünüldüğü zaman alay e- denler olmuş. Fakat bu puldan te- min edilen - rakam hatırımda de- ğil - çok muazzam meblâğ karşı- sında alay edenler - bu sefer haklı olarak - alay mevzuu olmuşlar. O zaman, yazılarımla beraber bu havadisin de kupürlerini o vakit Sıhhiye Vekili bulunan şimdiki Başvekil sayın Doktor Refik Say- dama göndermiş ve sevindirici ha- ber ve iltifatlarını bildirir cevap- larını almakla bahtiyar olmuştum. B ilinmelidir ki, bugün en bü- yük meselemiz budur. Sulh içinde yaşadığımız halde normal vefiyattan hariç olarak yalnız ve- remin memlekette her sene bir Çanakkale harbi kadar kurban al- dığını söylemek, mübalâğa sayilsa bile yanlış olmaz. Buna dair yine bir rakam vereceğim: Çalıştığım ü in morg şubesine getiri- len ölüler sapasağlam gezerken kaza ile, cinayetle ölenlerdir. Bu ölülerde yapılan otopsilerde bun- lardan erkeklerin yüzde ellisinin, evet yüzde ellisinin, kadınların yüzde otuzunun ciğerlerinin hasta olduğu görülmüştür. —. Başka istatistiğe lüzum kalma- dan bu küçük rakam, verem teh- likesi karşısındaki vaziyetimizin ne kadar feci, ne kadar tüyler ür- pertici olduğunu isbata kâfidir. Devletce, milletce hep beraber umumi taarruza geçmek mecburi- yetindeyiz. Bize bu sahada da düşmanı kö- künden kazıyacak bir Dumlupınar lâzım. ğ mi — Teşakkür ederim, İtalyanlar, Almanlar ve Faslılar. Az kaldı unutuyordum. Size de İs, ilür, yim: Ben sigara ve içki içenlere iki noktai nazardan baktım: (İngiliz Karikatürü) Tetkikler: Türkiyede Muallim Meselesi Hangi seviyede olursa olsun u- mumi olarak tedrisatta iİyi randıman ancak iyi muallimle temin edilebilir. Bilhassa ilk ve orta tedri. satta müuallim başta gelen bir kıy- mettir. : Tedrisatta gaye Türk çocuğuna yalnız programla tesbit edilen fayda- lı bir bilgi yükü vermek değil salim bir düşünce melekesi, muvaffak bir çalış todu ve hepsinin -üstün - de çocuğu iyi ve faydalı bir insan ya- pan temiz ve kuvvetli bir karakter vermektir. Bu da aktif bir metodla, sınıfta talebeye doğruyu ve iyiyi kendi ken- dilerine düşündürüp — buldurmakla, onların fikri ve ruhi inkişaflarını te- min edecek gayeli ve plânlı çalışma- larla mümkündür. Kolay olmıyan bu çalışmanın temini İse ancak sınıfla- rın iyi yetişmiş ve karakterli öğret - menlerin idaresinde olmasına bağlı- dır. Cümhuriyet devrinin memlekette yarattığı uyanıklık, her derecedeki mekteplerde mühim bir talebe akı - nının başlamasına mebde oldu. Mek- tep açmak, bina, tesisat ve tedris va- sıtaları bakımından, nihayet bir pa - ra işidir; asıl güç olan, bu mektep - lere lâzım olan adet ve seviyede öğ- retmenler bulmaktır. Her sene yeni- den açılan mekteplere Jlâzım olan öğretmenleri temin etmek için cüm. huriyet maarifi her derecede iyi öğ- retmen yetiştirmek için her türlü — tedbirleri almış bulunuyor. İlk muallim mektepleri yapılan muhtelif değişikliklerle, her bakım - dan verimli bir hale getirildi. Tah - sisat umumi bütçeye bağlanarak, bina, tedris vasıtaları ve muallim kadrosu — kuvvetlendirildi. — Tahsil müddeti üç senesi orta mektep tahsi- li olmak üzere altı seneye çıkarıldı. Bu suretle ilk muallim mektebini bi- tirenlere hem lise seviyesinde bir bil gi, hem de kuvvetli bir mesleki te - şekkül vermek mümkün oldu. Bu ders yılında 11 ilk muallim mektebimizde kız erkek talebe sayı- sı 2645 i bulmuştur. Bu muallim mektebi tipinde bir de yeni bir köy muallim mektebi tipi ihdas edilmiş. — tir. Bu tipte faaliyette bulunan üç mektepte 309 talebe bulunmaktadır Bu tip muallim mekteplerine, zun olunca kendi muhitlerinde mu- allimlik etmek üzere köy ilk mek tepleri talebesinden güzideleri - seçi- lip alınmaktadır. 4 İki senedenberi bu mekteplerde- — ki nazari ve pratik tedrisatın verdiği neticeler; bu mekteplerin köyün mektebinde muallim, köy — işlerinde — rehber, muhitine candan bağlı müte- — vazi ve yeni bir muallim'nesli yetiş- tireceği ümitlerini kuvvetlendirmek- * tedir. 4 ; Orta mekteplere iyi muallim ye. — tiştirmek üzere açılan Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü on iki senedenhe- — ri her zümreden yüzlerce mükem - — mel muallim yetiştirmektedir. Lise muallimleri ise yüksek — muallim mektebinde yetiştirilmektedir. Bunlardan başka her yıl muhte- lif garp memleketlerine bir çok tale- — be gönderilmektedir. 3 Bütün bu normal yetiştirmelere” — rağmen ihtiyaç oldukça açılan ehli - — yet imtihanlarında muvaffak olan - lardan ve ayrıca yardımcı muıllîm-_ lerden de istifade edilmektedir. —— —— Bugün muhtelif Fakültelerde _' yüksek mekteplerde önce asistan 0- larak başlayan ve sonra döçent olan güzide gençlerimiz Türk ve garpli profesörler yanında muvaffak bir çalışmadan sonra profesörlük sıfat ve mevkiini almaktadırlar. Her derece tedrisatta çalışan mu. allimlerin meslek hayatları maaşları ve ilerleme şartları kanunlarla tes- — bit edildiğinden, Cümhuriyet devrin- — de muallimlik vazife ve mesuliyetle- — ri muayyen, İstikbali emin bir mes - lek haline gelmiştir. Bursada Tutulan Hırsız Marifetleri Bursa (TAN) — İzmit cezaevi du- varını delerek kaçan ve burad_a ya- kalanan Adapazarlı Hurşit oğlu Mu- radın Bursadaki vaktini boş geçirme- diği ve Teşrike adında bir kadının e- vinden sedir halısı, minder örtüleri; Alinin dükkânından sabun vesaire; Sadığın dükkânından da helva çal- — mış olduğu anlaşılmışstır Va

Bu sayıdan diğer sayfalar: