p | P “ miyen ve masa başı Zihhiyetini bı - Köylerin Kalkınması Için Başlıca Çareler “Bir vakitler büyük bir hızla! Belediye cezaları * yurtta “Köy birlikleri” tesis ve iki). © 4 bin nüfuslu birlik merkezlerine bi-) Nuruosmaniye Şeret “okağında rer (Birlik direktörü) tayini ile ya-|49 numarada oturuyor"”” Kocam mına birliğe bağlı köylerden ikijer| Hasan oğlu Mehmet Mİİ ve sey. müntehip üye verilmek suretile (Bir-| yar suculuk yapar. Taka ötdenbe.| lik encümeni) teşkili düşünülmüş ve | ri belediye memuris”! ikide bir ken- bunun Anadolu köylerini buğünkü| disinden en wx P** Tia para cezası iptidai durumdan kurtararak verim-| alıyorlar, Her #$*© küsur buluyor. i adımlarla kalkındiracak © yegâne) lar. Şimdiye adar ceza parası ve - iât olduğu görülerek tatbikine| receğiz diye 7“'EAMMIZI bile sattık. bile geçilmiş ve memleketin her ta-| Üç çoe 1? yapacağımı şaşır. rafindan (Birlik merkezlerinin) tes- | dım. biti ve birlik adedinin metkeze bil-| Jön kadar Cok belediye cezası olur dirilmesi istenmişti, mu? Nebile Bu çok mühim teşebbüsten şimdi) * hiç bir eser kalmadı gibi... İyemizlenmiyen 939 köy intihapları yine bir çok| okur yazar bile olmıyan tecrübesiz muhtar ve âzaları köylerin (başına getirdi. Bunlarla köyün bir adım bi” le ilerlemesi imkânsızdır. Bizde memleketin iyiliği için dü- şünülen her fikir ve yapılan her K2-| sun ve talimat merkezden muhite alâkadar olmamakta, evkaf ise helâ- foğru genişledikçe tesirini KAYPEİİ yı umumi kanalizasyona bağlamak 10r, kuvveti azalıyor ve... BAZAN Kö-' iin ufuk bir masrafa katlanmamak- 18 kadar gelemediği de ol9Yor. Buleğır, Bir Okuyucu Sususta Sayısız misal | verebilirim. ie Ben, yurdun kalkınma, ilerleme ve| » nkişafında, köylerin i€timalleşme. Jmamsız Köy sinde birinci rolü O kaymakamlarda le ehli görüyorum. Ne zaman köyden ürk. * bir helâ: amme Hocapaşa camiinin arkasında bir belâ vardır. Bu civarda başka umu- | mi helâ olmadığı için herkes bizza- rure buraya gidiyor, Fakat son gün- lerde beli tamamen dolmuştur. Et- raf fena bir koku yaymaktadır. He- lâ evkafa sit olduğu için belediye Kartalın Şeyhli köyü imamı sene- lerdenberi yoktur, Nereye ve ne şe- kilde müracaat edeceğimizi de bil imiyoruz. Alâkadarların nazarı dik- katini celbetmenizi rica ederim, Şeyhli köyünden Halil rTakarak vazifedar Olduğu bölgede durup dinlenmeden her köşe bucağı gezerek, enerji Sâçarak türlü başa - rılara kavuşan ideülist içel yurda yayılırsa: Merkezdeki her ka- Tar derhal en küçük köyde tesirini gösterecek Ve Memleket toplu şekil * Bir Gelinlik , Kızı Nasıl | Öldürdüler ? (Başı 5 incide) Fammazlık ettim, casusluk işle- | dim, müzevirlik yaptım. Ne'ola- €ak? Hiç. Belediye doktoru gele- cek, verem hastanesi yok ki yatir. sın. Ailenin vakti hali de yerinde. (Şunu yapm, bunu edin) diyip gi- decek, Onlar da (başüstüne) diyip yasak savacaklar ve bildiklerini ©- kuyacaklar, Bir sabah; şgüzelim kız, bir içim su kız öldü, Kwları kocasız kalmasın diye kızlarını öldürdüler. Hem hangi tarihte? İnkılâbın on dördüncü, huriyetin on ikinci yılında! O sahah kapılar açıldı, pencere. ler açıldı ve her tempoda bir va- veylâ yükseldi, Katiller öldürdük- leri kızlarına bangır bangır, hün- gür hüngür, baharda eşeklerin a. nırdıkları notadan o amıranır ağla- dılar, Ben kin güden bir adam deği- tim. Fakat bu evlât katillerine karşı İlk ve son olarak müthiş bir kin besliyorum. Hangisini netde görsem hemen başlarım: -—- Ah ne güzel kızdı! Ne şirin kızdı! Dalyanlar gibi salındıkça dünyalar hayran olurdu. Gelinlik çağında ölmeli mi idi? Vesaire... Benim inat için yanık yanık sö; Tediklerime karşı hemen hüngür bangır #alamıya başlarlar, ben de bu suretle zorla öldürülen gelinlik kizin öcünü ve kendi öcümü alı- © Ömrümüze Cüm- Sıhhat ü 213-939 BAHAR KOKULARI Ciğerlerinizi nasıl yıkar, neş'emizi arttırır, zevkimizi tazelerse Nefis ve Mükemmel Bir Gıda da ömür, kuvvetimize kuvvet katar, ÇAPA MARKA Pirinç ve hububat unları ve neş'e kaynağıdır Kuruluş tarihi : 1915 M. Nuri Çapa Beşiktaş Kılıcali ÇAPAMARKA Tel: 40337 rım. Yataklık yatıracak hastanelere muhtacız. Bunu zen- ginlerimizle | halkimiz müşterek bir fedakârlıkla temin etmelidir. Sihhi teşkilâtimiz bu fedakârlığı yerli yerinde kullanacak kadar mükemmeldir. İ veremleri Dr. HORHORONİ mma, Hartalarını akşama kadar Sirke- ci Viyana Oteli yanındaki muayene- himesinde tedavi eder, E GERMAN Y.leton: 24131 de tekâmüle erecektir, irinli ö ninın vitrininde A yazı gördüm iri bukleli le 1 lira tenzilât.) Bu ten Lİ Nezle ve baş ağrısı Soğuk algmlığnn Bu ilk alâmetlerini KA “İGRİPİN ti ile bertaraf ediniz. Liman âmelesinin şikâyeti : Türk vapurlarında tahmil tahliye amelesinden “Ahmet Sonposta,, adlı zilât” yazısı bir kitapçı vitrininde bulunsaydı sevinçle karşılanırdı Fakat permanantla talebe arasınd he gibi bir rabrta var ki tenzilâtı Ica GRİPİN Bütün ağrı, ve sızı ve bir vatandaş dün matbaamıza geldi ve ağlıyarak şunları söyledi: “Türk vapurlarının tahmil tahliye işlerinde 250 kişi çalışıyoruz. Para- yı ton hesabı alırız, gündüz 18 gece| 22 kuruştur. Dün haftalık olarak 143 kuruş pa | bettirmiş, bunu anlıyamadım. Turan Baykal | Minimini © yavrumuzun sıh- hatini düşününüz. Onlara ço- cuk arabalarının kraliçesi olan Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma; | Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızi derhal keser. | MANEN İcabında günde 3 kaşe alınai cıları dindirir; grip, ro tizma, diş, sinir, adale bel ağrılarına müessii y ra alacaktım, Zarar ziyan karşılığı malzeme aşınması parası diye 125 kuruş kestiler, Elime 20 kuruş kal- dı, işin en geniş olduğu'zamanlarda bile, haftalığımız dört lirayı geçini- yor. Ecnebi vapurlarında 750 kişi çalışıyor. Onlar (o haftalıklarını ta- mam alıyorlar, Türk yapurlarında ve en iği imal edilmiş, en fazla tekemmül ( ettirilmiş en sıhhi arabayı alınız. Yeni gelen 1939 modelinin 50 den fazla çeşidi vardır. Her yerden ucuz flat ve müsait şartlarla yalnız BAKER MAĞAZALARINDA bulabilirsiniz Eminönü Kaymakamlığı yolları için lüzumu olan ve beher metre mikâbına 4 lira bedel tahmin edilen 400 metre mikâp Boğaz taşı açık eksillmeye konulmuştur. Şartnumesi Levazım Müdürlüğünde görüle bilir, İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesika ve 120 liralık ilk te- minat makbuz veya mektubile beraber 3/4/4939 Pazartesi günü saat Tecrübe Ediniz. Aldanmayınız. Rağbet gören her şeyin taklidi ve b zeri vardır. GRİPİN yerine başka bir marka çalışanlar çok perişan vaziyetteyiz. 14 buçukta Daimi Encümende bulunmalıdırlar. .eerensasesemeeseseseeeeeeee Eeee Günah Bende mi? — Yazan: Kerime Nadir Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Ayağa kalktığını hissettim. Arkama geçti ve birden başımı geniş avuçları arasma alarık kaldmdı. Gözlerim göz- lerine tesadüf edince ürkmüştüm. Zira, hiçbir ba - kışta bu derece ıztıraba rastlamak mümkün değildi. — Seni üzdüğüm için beni affet yavrum, dedi. Hıçkırarak: — Ben mi sizi affedeyim? Dedim — Evet. Çünkü ben seni çoktan effettim.: Sonra eğildi ve ıslak gözlerimden uzun uzun öptü. Biraz sakinlemiştim. Üzerimdeki kâbus hefifle - miş gibiydi. Başımı kaplıyan bu buz gibi ellere ilk defa dudaklarımı sürdüm ve onları gönlümün tü - kenmez ibtiyacile kokladım, öptüm... Bu barışmadan sonra Halük Giray yerine döndü. O da eskisine nazaran müsterih görünüyordu: — Sana verdiğim bu evrakta hayâtiruti son yap- rakları eksiktir Ümran, dedi, Onu yarın bir zarf i - çinde gönderirim. Fakat, dikkat et!, En sonra oku - yacağın satırlar, bu son gönderdiklerim olsun!.. Birşey anlıyamadan yüzüne bakıyordum. O başmı sallıyarak: — Her şeyi öğreneceksin. Biraz sabret!.. Diyordu. Biraz sonra kalkmağa davrandım. * Ellerimi tuttu, — Söyle, dedi. Beni affetin mi? Hayret etmiş göründüm: — Niçin? — Demin seni gücendirdiğimi biliyorum. Fakat bu lâzımdı.. Dalma düşünceli ve ihtiyatlı hareket et- meyi hatırında tutmalısın!.. TEFRİKA No. 6-*-: Önüme baktım. Son bir defa alnımdan öptü ve be- ni kapıya kadar geçirdi. Ayrılırken herşeyi unuta » rak sordum: — Sizi yarın akşam çitin kenarında bekliyeyim mi? — Hayırl... Sebebini sormağa cesaret edemedim. Çünkü sesi titriyor ve bana yine ısrarla, gözlerini kırpmadan “bakıyordu. Niçin böyle bakıyordu? Niçin gözleri bu kadar ıztırap doluydu yarabbi? Niçin?... Köşke döndüğüm zaman sabah yaklaşmıştı. He - men soyundum ve yatağıma girdim. Ertesi gün, akşama doğru, bahçıvan büyücek bir zarf uzattı: — Bunu kır saçlı bir bey bıraktı ve size vermek- liğimi tenbih etti: Dedi. Bu zarfı da büyük paketin yanma koydum. Ve sonsuz bir sabirsızlıkla ertesi günü beklemeğe baş - Tadım Umran hıçkırmağa başladığı için devam edemiyor. du. Merakım son haddi bulduğundan neticeyi çabuk söylemeti için yalvardım. Bir türlü sükunet bulamıyor, boğulur gibi bir 8e3- le: v — Bu evrakı okuyacaksın!, Çektiğim acıları anlı. yabilmen için her şeyi baştan öğrenmen lâzım.. Şim- di sana hiçbir noktayı aşikâr etmiyeceğim. Vök:a- ları sirasile takip etmen daha doğru olur; diyordü. Biraz mütereddittim: — Nasr!? Dedim, Bu yazıları okumağa benim hak- kım varmi . (8) (1852) — Ne demek?. — Mahrem değil mi?., Z — Böyle bir şey söylemedi. Hem artık onların sa- hibi benim... Kalktı. Bir dolap açarak bir kucuk Xâ- dit çıkardı. Hayretimden donakalmıştım :. Dedi, Ve onları kucağından döküldüğü için eteğine dol durarak getirip halının üzerine yığdı. Baktıkça gözümün önünde sayfaların miktarı zi yadeleşiyordu. Numaraları karışmış olanları bera - ber düzelttik. Ve derhal okumağa koyuldum. Umran çektiği ıztırapta haklıydı. Hepsini okuyup bitirdikten sonra ona dedim ki: — Yaşadığımız müddetçe her türlü hâdiseye mun- tazır olmalı değil miyiz? Büyük vâkıslar karşısında az şaşkınlığa düşmek, ancak bu suretle kabildir.. Arkadaşım esefle başını sallıyarak gülümsedi: — Beni en ziyade üzen nokta hangisidir. biliyor musun?. Her ferdin ıztırabmın kendisine aft oluşu. Yahut o ıztırabın çok defa gizli kalışı!. Belki maksa- dimi anlamadın. Bir kişinin felâketine bütün dünya ağlasın demiyorum.. O İnsanın böyle bir felâketi ol- duğu bilinsin!.. Derhal kafamda bir fikir canlandı: — İster misin bu yazıları neşredelim, dedim. Güldü: — Çocuk musun? — Niçin?.. Meselâ bir roman şekline konulabilir. — Nasıl — Ihtisar ederim. — İmkânı var mı?. — Niçin olmasın . Harbe ait olan teferrünt kısmen kaldırılır, yalnız vâkayı lakip eden taraflar alınır, Onların da icap eden yerleri kısaltılır... Arkadaşım razı oldu. Ve ben, yorucu bir çalışma. verirlerse siddetle reddidiniz. dan sonra, hakiki bir hayat hikâyesi olan bu rorms9 yazıp bitirdira, Birinci Kısım ”.. Tabur kumandanı binbaşı Zekeriya bej, beff Şağırarak, gelen tahriri emre göre, bulunduğum Kit” tabur birinci bölük takım zabitliğine tayinimi liğ etti, Emir aliralmaz yola çıkmak imkân haricindeyd” Bir beygir tedarik etmek için şehre indim. Her tari ana buba günü!.. Seferberliğin ilânından beri yan mahşeri kaynaşma bütün gürültüsüyle ediyordu. Harbe hazırlık! : i Daha Balkan harbinden çikah ne kadar olmus. Çizmelerimizin tozunu bile silmeğe vakit bü mMamıştık... Erzincan garnizonunda başlıyan © seferberliği” bütün aci sahneleri gözlerimin önünde duruye” görmekte olduğum emsali iss bu hatıratı daim? bütün kuvvetiyle muhafaza etmeme yardım yordu... O müthiş kalabalık, o askere koşuş neydi? G* dır eğil, bir ot minder bulamayıp kırlaruz yat” lar, zabitanın acemi efradı gece gündüz talim «rl tirmekle uğraşması, misli görülmemiş bir fali” içinde. garnizonda bir seferber hayatı!,. Bütün b lar, dimağının hücrelerine gizlenerek birer dıkö” hatıra olarak kaldı... Sonra Erzincandan kalkıp Erzuruma gelişi” Erzurum ovasındaki ermeni köylerinde orduğ kuruşumuz!,. Fakat üç dört ay süren bu sefer” | lik esnasında ben dalma kabuğu içinde yaşıyan ? kaplumbağa mahiyetindeydim. Her şeye uzak” hattâ yabancı gözlerle baktım. Ötekine berikine bir şeyler soruşturduğumu ren esnaf kılıklı bir adam yahıma yaklaştı: sm af)