Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
24-3-939 SRa Ve EcAMRNRA N Almanya, - Edebilir mi? AŞ S — TAN — '—"-ğH cammlarteimime Harp b 7 P Te T ll Te —Ç n Ü Harp Maddeleri İmal Etmek, İstihlâk Edilecek Maddeler Bulmak, Gıda Maddeleri Temin Etmek Bakımlarından Almanya Çok Fena Bir Vaziyet- tedir. Ve Tek Başına Büyük Bir Harbe Giremez. N—M——. Utulan hesaplara göre, Al- Mmanya bugün, Italyanın da îîhd"mle harbe girişecek olursa, %akkak ki, hezimete uğrar. Al- | klînîiamn iş başında bulunan lider- | Mak, €n bir çokları da bunu anla- | tadırlar, | 9dern bir harbin en çok ihti- | Yol Sösterdiği şeyler demir ve pet- B 3.“%'_'. Bugün Almanyanın elinde, | 4 İlnqnen önce Almanya ve | li rya - Macaristan elinde bu- ı““““ demirin ancak beşte biri bu- ğ,:înşktadır. Mareşal Göring ise, "_mzdeki bir kaç yıl içinde de- İStihsalini dört misline çıka- e eti söylemişti. Alman demi- tq.ı;;a kalitesi düşüktür. Alman Üan tı, İsveçten veya Lapland'- Retirttiği demire bağlıdır. lmanyanın bugün istihlâk t ... “İtiği petrol, senede beş a!- yşmyon ton tutuyor ve bu ihti- mütemad'ryen artmaktadır. Al- Tol âr, bin bir gayretle suni pet- | İstihsalini bir milyon tona çı- D n lardır. Bunlara bir de bir VON tonluk alkollü, benzollü, | ğuîı“k“ ile, yerli kuyulardan İs- | w, “ilen petrol ilâve edilirse | Ene:nn hepsi Alman istihlâkinin P. Üçte birini tutar. Tp Cat harp zamanında İstihlâk, Tisyi AManındaki istihlâkin bir kaç “ Olacaktır. Motörlerle müceh- Hya::“dem bir ordunun senelik ih- v%%_ 1 milyon ton benzin, alkol İ 'edir. Te .gmılefin yaptıkları tecrübele- Te, 11 milyon ton suni benzin 5 milyon ton kömür istihlâki, D amelenin çalışması ve bir baîk Milyon dolar sarfı, bundan , Vüm Dir kaç sene sürecek inşaat (€ getirmek lâzımdır. Bu su- bit * İstihsal olunan suni petrol, ta- GIuyîmlün dört misli fiyatına mal 400 B 8üuçük ve pamuğa gelince, Merkea, VAZiyet Almanya için ayni Yçyi Zdedir. Almanya, bugün, ka- ha ,4 İhtiyacının dörtte birini Bu- t’"ıîn;m verdiği suni kauçuk - ile Yü Çalısıyor. Bu mahsul, kauî Dahah Yerini tutuyorsa da üç misli Ya mal olmaktadır. Yaşş Nanya pamuk ihtiyacını, ke- Iâîi:den istihsal ettiği ipliklerle te- Mi îe Şalışryor. Bu istihsali iki ha p © çıkarmak mümkündür. Fa- &ma, Dün icin de ormanları İmha Ve Son derece zayıf bir mah- ; TMak lâzımdır. | Hv' âvet sıra gıda maddelerine L *H Ben lmanyanın unutamıyaca- Üı—dmşew varsa, geçen harpte ge- İi aclık sıkıntısıdır. — Alman — lerinden Franko — Fürter Ki " YAZAN: Willson Woodisde (İktısatçı ve beynelmilel v leler müt ) ö c aA Ko Zeintung, geçenlerde neşrettiği bir makale ile, bu hakikati, unutanla- ra hatırlatmıştır. Bu gazete yazdığı makalede di- yor ki: “Bugünün gençlerine Al- manların Truhlarındaki — aksaklık yüzünden geçen harpte muvaffak olmadıklarını söylemek, ancak çıl- ginlik eseri sayılır. Çünkü 1914 — 1918 senelerinde harp eden Al- manlar, tarihte eşi görülmiyet_ı en büyük askeri gayreti göstenfıışler ve bunlar ancak açlık yüzünden muvaffakıyetsizliğe — uğramışlar - dır.,, Bu kıssadan almacak hisse şu- dur: Almanların bugün de kendi- lerini besliyecek gidaları yok'tı.ır. Onun için büyük bir harbe giriş- miye cesaret edemezler! 932 denberi Amerikada eki- len arazi mütemadiyen ek- siliyor. Bununla beraber. Almanya Ziraat Nezaretinin en yüksek me- murlarından biri Almanyanın he.r sene 450 bin artan nüfusunu_beslî- yebilmesi için her yıl 84 bin dö- nüm ekilebilir araziye muhtaç ol- duğunu — söylemiştir. A_vusturya dağlık, kereste memleketı. ?lduğu için Almanyanın bu gıda ihtiyacını temin edemez. Hakikatte bugün Almanyada gı- da meselesi, bir veya iki senelik harpten çıkan bir memleketin vazi- yetindedir. Memlekette teteya.ğı ve yağ vesika ile dağıtılıyor. Hit- ler ile Göringin nutuklarından ek- meğin de vesika ile dağıtılması ih- timalı olduğu anlaşılıyor. Kaymak ve yumurta hiç bulunamıyan mad- deler arasındadır. Et te ayni vazi- yettedir. Tereyağına zeytinyağı ka- rıştırılryor. ve bu şekilde her gıda maddesinin kalitesi düşürülüyor. Demek ki, Almanya, harp mad- deleri imal etmek, istihlâk - edile- cek maddeler bulmak, gıda mad- delerini temin etmek — bakımların- dan çok fena vaziyettedir. O hal- de Almanyanın büyük bir harbe girmiye cesaret edeceği söylene- mez. Buna mukabil Alman liderleri, Avusturyada yaptıkları gibi kıv- vet gösterişlerile merama ermek fikrindedirler. Küçük milletleri bi- ribiri ardınca korkutmıya muvaf- fak oldukları ve bunlara boyun eğ- dirdikleri takdirde, Fransa ve Rus- 'ya gibi büyük devletlerle boy öl- çüşmiye çıkmadan'evvel vaziyetle- rini bir hayli sağlamlamış olurlar. Nitekim Alman siyasetinin bu yolu tuttuğunu son Çekoslovakya hâdiseleri de teyit etmiştir. F akat Almanya, bundan son- ra da bunlara benzer hare- ketler yapabilir. Meselâ Macaris- tanı ve gida kaynaklarını ele ge- | çirerek Romanyanın petrol kay- naklarile aralarındaki — mesafeyi 200 mile indirebilir. Diğer taraf- tan Lapland'ın zengin demir ma- denleri Almanyadan bin mil mesa- fededir. Fakat Alman donanması Baltık denizine hâkimdir. Almanya, ancak bunları ele ge- çirdikten sonra büyük bir harbe girişebilir. Yalnız o zaman da Lap- land'dan başlayan ve Karadenizde son bulan bir muvasala hattını kurmak lâzımdır. Fakat bu takdir- de Almanya aleyhinde yeni bir blo- kün teşekkülü beklenir ve bu blo- ka Rusyanın iltihakı, muyvazeneyi Almanyanın aleyhine çevirir. Italyanın Almanya tarafında a- çılacak bir harbe iştirak edip etmi- yeceğini şimdiden kestirmek müm- kün değildir. Almanyanın bundan emin olması için İtalyayı, önceden harbe sürüklemesi, sonra harbe ış- tirak etmesi daha çok muhtemeldir. Nitekim 1913 te de Avusturya — Macaristana karşı ayni şekilde ha- reket etmişti. Fakat Italyanın bu harbe iştirak ettiğini kabul ettiği- miz takdirde onun da demirsiz, petrolsüz, hattâ kömürsüz olduğu- nu nazarı dikkate almak lâzımdır. Bunlardan mahrum olmak ise bir memlekete harbi kazandırmaz. Gerek Almanya, gerek İtalyanın bu günkü vaziyetleri bu merkezdedir. Almanya bugün büyük bir harbe girecek vaziyette değildir. | Tanhnliil ve Tenkit Son Hafta İçinde Çıkan Kitaplar FRANSA TARİHİ - İNGİLTERE TARİHİ Tercüme eden: Hüseyin Cahit Yalçın Basan: Kanaat Kitaphanesi H üseyin Cahit Yalçının Jacgue Bainville'den tercüme et- mekte olduğu Fransa ve An- dre Maurois'dan türkçeye çevir- meğe başladığı Ingiltere tarih- lerinin ikinci ciltleri de çıktı. Bu eserlerin birin- ci ciltleri çıktığı vakit te söyle- miştim: Bizde herhangi millet veya devlet tarihini şöyle bir çırpıda ve bir kitap içinde okumak - hemen hemen - mümkün değildir. Me- selâ Fransa veya Almanya tarihi- ni umumi tarih ciltleri arasında parça parça okumıya mahkümuz. Gerçi Ahmet Mithat efendi “Kâi- nat” adlı eserile bu mahzuru gi- dermek istemiş ise de emeline ta- mamile muvaffak — olamamıştır. Şimdi Hüseyin Cahit her devletin tarihini ayrı bir veya iki cilt için- de okuyucularına sunmayı emel edinmiş görünüyor ve Fransa ile İngiltere tarihlerini de işte tercü- me etmiş bulunuyor. Tarih külli- yatı ve hattâ tarih tedrisatı bakı- mından bu, gerçekten şükran ile karşılanacak bir himmettir. Çün- kü büyük bir noksanımızın ta- mamlanacağını müjdeliyor. Bun- dan ötürü her ıki eseri okuyucula- rımıza tavsiye ederiz. FİKİR VE SANAT Yazan: Sadri Ertem Basan: Semih Lütfi Kitabevi Her çiçekten bal devşirmekte mahir ve temas ettiği mev- zuları renkli bi- rer çiçeğe çevire- tek okuyucula- rına seve seve okutmakta ger- çekten — seçkin bir yazıcı olan Sadri Ertem arkadaşımız, fikir ve sanat dünyası içinde sık sık yap- tığı cevelânlar sırasındaki intiba- larını gelişi güzel toplamış ve ki- tap halinde bastırmıştır. Sevimli muharrir 170 sayfa tu- tan kitabının 26 sayfasını roman mMmevzuuna hasrediyor ve (Türk ro- manı nasıl olmalıdır) sualine ce- vap araştırmakla söze başladıktan sonra romanların her çeşidi hak- kında birer bend yazmak suretile çerçeveyi genişleterek okuyucula- rına pek faydalı sayfalar okutuyor. Fakat kuvvetli bir bilgi tebarüz ettiren bu uzun yazılar arasında Türk romanının nasıl olması lâzım geleceği yine anlaşılamıyor. Eserin roman bahsinden sonra gelen kısımları hep fikir ve sanat mevzuuna temas eden ince ve de- rin tahlillerdir. Ben bunlarin to- punu zevk ile okudum, müstefit ol- dum. Yalnız “Bizde filozof neden yetişmiyor” ve “Şiirde aşk niçin gülünçtür” gibi bir ikisini bilgile- rime ve kanaatlerime uygun gör- medim. Türklerin bir hayli yüksek filozof yetiştirdikleri muhakkak olduğuna göre şimdiki kısırlıktan mahçup veya meyus olmamıza ma- hal yoktur. Bugün türkçeyi yanlış- sız yazar ediplere, eserleri haz ile okunabilir şairlere dahi malik de- ğiliz. Filozofumuz neden olsun ve bu yokluk dünyasına filozof nasıl yakışsın! “Şiirde aşk niçin gülünçtür” ya- zısı da, dediğim gibi, kanaatime uygun değil. Zira sevimli müte- fekkirimizle fikrimi birleştirirsem Mevlânaları, Ali Şir'leri, Fuzulile- ri, Nedimleri ve hattâ bütün dün- ya klâsiklerini gülünç görmekli- îm.w : Yazan: ğ M. Turhan TAN ğim lâzım gelecek. Bu limden gelmez, gelemı;z. Bununla beraber “Fikir ve Sa- nfıt" adlı kitap, Berçekten ince dü- ş'unceleri ve kuvvetli tahlilleri ih- tiva etmektedir. Okuyanlann say- fa sayfa haz ve kazanç elde ede- ceklerine şüphe Yyoktur, şâoo»o—osşşşoooqı benim e- AŞK RÜYASI Tercüme eden: Âli Ediz Basan: Remzi Kitabevi R Hasan us edebiyatını ve ediplerini bizesadıkveehliyeni bir tercüman he- yecanile tanıtan Hasan Ali Ediz, son haftalar i- çinde de Mak- sim — Gorki'den on beş hikâye tercüme ederek bunları (Aşk Rü- yası) adı altında bastırmıştır. Puşkin'i, Turgeniev'i, Gogol'u, V. Katayevi tercüme ederken yap- tığı gibi bu tercümesinde de oku- yucularına hikâyelerini — sundu- ğu büyük Rus muharririnin ha- yatını dahi tanıtmayı ihmal etme- miş ve kitabın başına mükemmel bir hal tercümesi ilâve eylemiştir. Bu hal tercümesi okunurken anla- şılıyor ki Aşk Rüyası başlığı altın- da toplanan on beş hikâye, Mak- sim, Gorkinin hiçbir kitabına gir- memiş ve bu sebeple başka bir di- le de henüz tercüme edilmemiştir. Şu halde Hasan Âli Ediz, Maksim Gorkinin tazeliğini, turfandalığını > yaşlılıklarına tağmen - muhafaza eden hikâyelerinden on beş tane- sini Türk okuyucularına takdim etmiş oluyor. Maksim Gorki'yi yeryüzünde bilmiyen yok. Hasan Âli Edizin de rusçadan eser tercüme etmekte ye- gâne mütehassısımız olduğu malüm. O takdirde Aşk Rüyasını okuyan- ların heyecanlı birkaç saat yaşıya- caklarına itimat etmek pek tabi- idir. ATALAR SÖZÜ Toplıyan: Sadi G. Kırımlı Basan: Kanaat Kitabevi talar sözü, herhangi milletin dilile söylenmiş olsa o mil- * let içtimaiyatı- nın — kelimeleş- miş özü demek- tir. Çünkü (Ata- lar sözü) diye a- nılan ve tanılan vecizelerle ifade olunmamış hiçbir içtimai mevzu yok gibidir. Atalar, ahlâktan siya- sete, emelden eleme kadar maddi ve manevi her şeyin kıymetini bi- rer sözle âdeta tesbit etmişlerdir. Ekseriya realiteye uygun oldukla- rından bu sözlerin inkılâplardan zarar görmesine, yani kıymetleri- nin zaman zaman değişmesine de imkân yoktur. Çünkü su uyur, düş man uyumaz diyen atalar, yalnız kendi devirlerindeki bir hâlete de- ğil, insanlığın her devrinde yaşı- yacak bir hakikate işaret etmiş- lerdir. El, elin eşeğini türkü çağı- rarak arar, demiş olan ataların or- taya koydukları hakikat te zaman ile, mekân ile mukayyet değildir; beşeri ve ebedidir. İşte bu kıymet ve ehemmiyetin- den dolayıdır ki her millet atalar sözünü derlemekte büyük bir ihti- mam göstermiş ve o sözlerin eda- sında, müeddasında kendi mazisi- ni, kendi karakterini, hattâ kendi tefekkür tarihini aramak istemiş- tir. Biz Türkler de, ata sözlerine bol miktarda malik bir millet ol- duğumuz için ayni yolda yürümü- şüz, atalar sözü olarak dillerde ge- zen, kitaplarda serpili duran veci- zeleri toplamıya çalışmışız. D(?stuî muz Sadi G. Kırımlının şu.nı_i_ı bastırdığı kitap, asırlardanberi ü- zerinde yürünülen bir yolun yeni bir merhalesi oluyor, en Sadi Kırımlının bu kitahı hazırlamak ve altı bine ya- kın atalar sözünü toplamak için ne kadar zahmet çektiğini gözümle gördüm. O, aylarca ve aylarca muhtelif kitaplar arasında muka- yeseli araştırmalar yaparak bu söz- leri toplamıya çalıştı. Fakat şimdi görüyorum ki zahmeti heder olma- miş ve kitap, bu mevzuda basılfın eserlerin güzel sayılabîlecek!erm. den biri olmıya hak kazanmıştır. Bu kitabın kendine hâs bir kıy- meti daha var ki o da Selim Nüz- het Gerçeğin yazdığı m“kaddeme,. den doğuyor. Sayıları üçü. dördü bulmıyan bibliyograflarımızın en seçkinlerinden biri şüphe yok ki Selim Nüzhettir. Bu haysiyetle ©- nun şu yeni kitaba yazdığı mukad- demenin de başlı başına bir kıy- met ifade etmesi tabit idi. Yalmz nîu'lıterem Selim Nüzhetin Atalar Sözile “uğraşmış . muharrirlerden bahsederken ayni Mmevzu üzerinde çalışmış, fakat eserlerini bastıra- mamış muharrirler: de zavalliların kit memesini - müsamşhalarını rica ederek söylüyorum : doğrü Bülma- dım: Ak Şemsettin zade Mehmet Hanif Ibrahim, Davutpaşa camiğ hatiplerinden Mustafa, Üsküdarlı Fodlacı zade Rasim ve henüz yirmi yıl evvel ölen Manisalı Fevzi Ah- met efendilerin de Atalar sözü top- lıyan muharrirlerden olduğu tiva- yet olunuyor. Üstad bize, onların da adlarını tanıtmak lütfunu bil- mem neden esirgemiştir? Derli toplu surette Atalar sözü dinlemek, ayni zamanda Atalar sö- zü hakkında etraflı bilgi elde et- mek isteyenlere bu yeni kitaptan birer tane edinmelerini tavsi);e e derim. YENİ NEŞRİYAT : i ve dolayısile aplarını kaydet- Türk Çocuğunu Nasıl Yaşatmalı ? (Püerikültür) Yazan: Dr. Besim Ömer Akalın Kıymetli doktör; — çocük yetiştirmek fenni ve sanatı üzerinde geniş salâhiyet. le yazdığı (Püerikültür) ün ikinci cil- dini de 290 sayfalık büyük bir eser ha- linde neşretmiştir. Ana ve babanın saa- detini, vatanın selâmetini temin * edecek sağlam ve gürbüz evlât sahibi olmak - için lâzım gelen şartları, ana ve babanın ço- cuğa karşı göstereceği ihtimam, gebelik- ten çocuk büyüyünciye kadar tâbi olaca- ği sıhhi kaideler bu kıymetli eserde sa- lâhiyetle izah edilmiştir. Her kütüphanede satılmaktadır. Fiyatı 100 kuruştur. Kaynak ve Kaynakçı Yazan: Mühendis Müeyyet Usmay Devlet Demiryollarında kaynak kurs- larına alınan işçi ve ustalara lüzumu olan bilgileri vermek maksadiyle yazılmış ve Devlet Demiryolları neşriyat serisi sında neşredilmiştir. Kolomba Tercüme eden: Saracettin, (ikinci basılış). aâara- Maruf Fransız muharriri Prosper Meri. me'nin en kıymetli eserlerinden biri olan bu kitap merhum muallim Saracettin ta- rafından Türkçeye çevrilmiş ve Hilmi ki- tapevi tarafından neşredilmiştir. Remanın kahramanı — Kolomba isimli bir Korsikalı genç kızdır. Hâdisede Kor- sikada aileler arasında sürüp gelen kan gütme an'anesini ve bundan doğan facia«- lar anlatılmaktadır. Prosper Merimenin bu en güzel kitabında kahramanlığı, an' anelere sadakatle bağlanışı ve sadece toprağın, göğün ve suyun insanlarındaki saf ve kahramanca inanısları vardır.