12-3-939 TAN ini e 'TAN'ın hedefi Mi e de, fikirde, | herşeyde temiz, o dörüet, samimi simak, okarlin gazeteni olmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Ecnebi 400 Kr, 1 Sene 2800 Kr. 1750 6 Ay 150 3 Ay 80 , . iAây 300 , Miletleraram posta tttihadına dahil “imiyan memleketler öçin stone bedeli müddet serneiyle 30, 16 9. ,5 liradır. Abone bedeli' peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur Cevap için mektuplar 10 kurus Jük pal flâvesi lâzımdır. İspanyadaki aziyet Spanyadan biribirini nakzeden k haberler (o geliyor. | İspanya #rbinin bitmek üzere olduğu bir i Cümhuriyetçiler | tarafında w takim yeni hâdiseler, hükümet devirmeleri, isyanlar, kıyamlar ha- ber veriliyor, i vaziyet nedir? Katalonya mağlübiyetinden sonra Üümhuriyetçiler arasında bir panik bağladı. Cümhurreisi Azananın isti - bu paniğin artmasına sebep ol W. Cümhuriyetçiler arasında iki ce- V7an kisi oldur Bir kam sonuna kadar mukavemet taraftarı idiler, ların başında eski hükümet reisi *&rin vardı. O Madride döndükten Mukavemet parolasını ortaya şti ve bir nevi diktatörlük ilân ede- Srdunun kumandasını da eline Almak, İstedi. yıltkat Madrit mildafi General ea da dahil olduğu halde erkân İye ve ordu kumandanları artık bay vemetin fazla kan dökmekten 4 bir netice vermiyeceğine ka- t getirmişlerdi. Şerefli bir sulh * mümkün olursa bunu tercih et- Mİ. lüzum geldiğini | iddin ediyor- 1 Oönürel Kasado'nun riyasetinde 2 Müdafaa konseyi kuruldu. Kara, m, ” Ve hava kuvvetleri de bu kon- tnd, iltihak etti. Miaja'nın riyase- V, ; Yeni bir hükümet teşkil edildi. iikümet teşekkül eder etmez buy, Püzekerelerine girişmiye hazır vduğunu bildirdi. age mesele bununla halledilmiş İdi, Cümhuriyetçiler arasında telif temayüllü bir çok siyasi vardı, oanarşistler vardı, yakalar vardı, komünistler » sosyalistler vardı. Bunların ikden komünistler Kasado'nun kü get darbesine taraftar olmadılar. Di hiç ve harp etmek üzere ye- üükümet darbesi yapmıya, Benerağı yapmıy: iye teşebbüs ettiler. kei. nya komünistlerinin bu hare- taki Rusyada Cihan Harbinden son- k ünist ihtilâline benzetilehi- Maş Vakit Rus ordusu mağlüp ol ” Moskovada bir panik başlamış, Yay nin bu panikten istifade ede üikümete vaz'ıyed etmiye mu- İnmede h ,PBhyada da vaziyet bugün aşa- mayıkarı buna benzer. İspanya ko- dayeri de Cümhuriyetçiler ara- Padan, İlkir ve kanaat çarpışmala- “age vaziyetin © yahametinden is- *derek iş başma geçmek isti- Mümaz, 25 suretle Cümhuriyetçiler balan, ikinci bir vatandaş harbi 1$ ol . İmei en kip, Komünist ihtilâli arifesinde. biy, “Yanın vaziyetinden farklı mü- Ya gektalar vardır. O vakit Avru- Ml tleri harpten yorgun çık- Tini, >“ Rusyada komlnist İhtilâ- değin, önüne ( geçebilecek vaziyette kağ, ed. Dahilde de komünistler Yokş,, *eskilâtı kuvvetli bir teşekkül Yet, > için komünistler vazi- Malbaei im olabilmişlerdi. ö İspanyada ne totaliter Biğiyi.*E: ne de demokrasiler bir ko- UN ei muvaffakıyetine müsamaha am , Binaenaleyh komü- Ma pi Ah bir an için muvaffak ol- * İspanya için felâket davet Yay» aşka bir metice vermez. Vik,, > bu hâdiselerin ispat ettiği Ming, Fudur: İspanyada dahili harp bitmemiştir, Küvvetii ÇIK-| İsting”, Bpanyanm bugünkü vazi-| vvelki iki makalemizde yeni ilmi keşiflere göre atomu nasl tasavvur ettiğimizi söylemiş- tim. Bunları bir iki satırda hulâsa edeyim: On dokuzuncu asrın baş- larında maddenin atomlardan te- şekkül ettiği ve atomların en kü- çük, taksim edilemiyen maddi zerrelerden ibaret olduğu kabul edilmişti. O asrın sonlarında iş de- gişti, atomların da daha küçük o- Jan elektrik zerrelerinden mürek- kep olduğu kabul edildi. Bu zerre. lerin menfisine (elektron) ve müs- betine (proton) İsmi verildi, Bugünkü kanaatimize göre her atomun bir nüvesi var. Bu nüve proton ve elektronlardan mürek- keptir. Bu nüve etrafında elek- tronlar dolaşır. İşte bu proton ve elektronlar atomları biribirinden ayırt ederler. Evvelki makalemde bunlara ait tafsilât vermiştim. imdi bir atomun dışındaki e- lektronları gözden geçire- lim, Nüve etrafındaki elektronlar mahrek dediğimiz birer daire ü- zerinde dolaşırlar. Bu mahrek- İerin birer ismi var. Burlar da K, L, M.N, O, P ve G harfleriyle gös- terilir. Atomların en basiti olan hidrojen gazının K mahrekinde bir elektron, bundan sonra gelen Helyum atomunun K mahrekin. de iki elektron, bundan sonra ge- len lityum sulp cismi atomunun K mahrekinde iki, L mahre kinde bir elektron, bundan sonra gelen Berilyum sulp cismi atomu- iki, bundan sonra gelen Boron sulp cismi atomunun K halkasın- da iki, L halkasında Gç elektron var. Bu tertip böylece devam eder gider, Nihayet atomların en ağırı olan Uranyum sulp cismi atomu- nun K mahrekinde 2, İİ mahre- kinde 8, M mahrekinde 18, N mahrekinde 32, O mahrekin- de 18, P mahrekinde 12 ve © mah- rekinde 2 ki ceman 92 elektron vardır. Atomların O mahreklerindeki ©- lektron adedi birinci mahrek dış mahrek ise ikiyi, diğer omah- rekler de 8 i geçmez. Buelektron- lara (Valans) elektronu denir. A- tomlar bu Valans elektronlariyle biribirine bağlanıp mürekkep ci- simler teşkil ederler. Bir normal atomun diş mahreklerindeki elek- tron adedi normalden az veya çok olursa bu atoma (İyon) deriz. (İ- yon) arayan, dolaşan mânasına gelir, Filhakika İyon dış mahre- kinde eksilen elektronu almak veya fazlalaşan elektronu vermek üzere dolaşır. Birincisine (müs bet) İyon, ikincisine (menfi) İyon denir. Maksadımızı bir misal ile izah edelim. Klor gazının birinci mah- rekinde 2 ikinci (omahrekinde 8 ve üçüncü (yani dış mahrekin- de) 7 elektron var. Bu mahrek 8 elektron o kaldırabileceğine göre klor atomu menfi İyon olabilir. Buna mukabil sodyum dediğimiz atomun birinci mahrekinde 2, ikinci mahrekinde 8 ve üçüncü mahrekinde 1 elektron var. Bu atom dış halkasındaki bir tek e- lektronu atabilir ve müsbet İyon olabilir. Bu halde klor ve sodyum İyonları yanyana gelirse bundaki fazla ve diğerinde eksik olan bu elektron iki atom arasında bir bağ olur, Bunları biribirine bağlar. Yeni cisim mürekkep bir cisimdir. İsmi de (Klor sodyum) dur. Saf, kuru sofra tuzu işte böyle Klor sodyum moleküllerinden mürek- keptir. * Evra yükanıki resimde göste riyoruz. Burada N harfleri sodyum ve klor atomlarının nüve- ATOM ÂLEMİND Atom Parçalanma Sodyum atomunun dış halkasındaki tek elektron klor atamunun dış halkasındaki yedek elekirone ttihak ederek bir klor © sini gösteriyor. A elektronu iki İ- Yolu yusiime Vağuyol. Du sim bir (Klor sodyum) molekülü- nü gösteriyor. —— sodyum (yani tuz) molekülü hasıl oluyor i e Sodyum atomu Bir atomun dış halkasındeki e tekun sütülüin çoğalması veya azalması atomun ismini değiştir. mez, vasfında biraz değişiklik ya- adyo Dalgalarına Benzer Görünmez Bir Hastalık Yazan: Aka Gündüz — Sayın ilirsiniz, bugünkü zengin has- talıklarının itibarda olan - ları ikidir: Apandisitle tansiyon. Bir kaç eski tanıdığım vardı. Hep tırhalliydik. Bir aralık onlara kazanç tanrısı: Yürüyün ya kulla- rım! dedi, yürüdüler. Yürüyünce « ye kadar dipdiri, sapsağlam olan bu arkadaşlar, cepleri biraz para görür görmez hemen (o apandisite yakalandılar ve tansiyonları artezi- yen gibi fışkırı fışkırıverdi. 'Tuhafı nerede? Bu memlekette iki parmak boyunda bir (barsak parçasını makaslayabilecek opera- tör yokmuş gibi - yüzde yirmi - komisyon ve yüzde yüz propagan- da ile şöhret bulan - Viyanayı boy- ladılar, Ciğerleri gibi iki para et - mez barsaklarını kestirdiler. Ya - hut kestirdik dediler, zorla min- tanını yırtıp karnını muayene ede- cek değiliz ya, Atar mı atar, Bun- da maksat; çuval dolusu parayı ne idüğü belirsiz bir âdi profesöre vermektir. Ve sonra memlekete dönüp hindice kabara kabara an - latmaktadır. Sahici apandisitliler de bedava tarafından Cerrahpaşaya, Gülha - neye yan gelirler ve çabucak İyi olup çıktıktan sonra böbürlenmez ler, Tansiyon saati de nereden çık- tı? Sağa baktın gelsin tansiyon, sola baktın gelsin tansiyon. Kibar- lığın lâf persengi gibi bir şey oldu. O tansiyon makineleri de öyle ma- hir ve marifetli şeyler ki yarım Saat içinde on makineye kol kap - tırınız, hepsi de başka başka ya - zar: 15, 12 buçuk, 19 yetmiş beş, yirmi sekiz onda doksan. Hoş, bir bakıma da faydah bir şey. Apandisitçilerle tansiyoncu - Üstat Doktor Galip Ataya : — lar da hava civa ile geçinecek de - gillerya, bunca yıl dirsek çürüt - müşler, onlar da varsınlar kazan- sınlar, Benim demek istediğim şudur ki: Paralı vatandaşlar bir (o dilim barsak ve iki atım nabız için on - casına harcanıyorlar da beride mem lekete bir tehlike İşareti vermeğe hazırlanan asıl mühim bir hasta - lığa parmak oynatmıyorlar. Bu hastalık, cemiyet hastalığı denilen ve fukaralığı karşı zalim bir düşman olan verem hastalığı » dır. Bir yerde tifo çıkar, salgınlaşır. Fakat mevziidir, hemen önü alına- bilir, Gecikirse Sıhhiye Müdürü i « İe belediye temizlik bürosunu ten- kit edebiliriz. Onlar da bu tenkidi samimi olarak benimserler, Bir yerde sıtma ürer, Korku - muz yoktur Sıtma Mücadelesi teş kilâtımız keyfiyet ve © kemiyetçe kuvvetlidir. Bu da mevziidir. İh - mal görülürse haykırırız. Çabu - sak önü alınabilir, Fakat verem böyle değildir. O cemiyetin içinde radyo dalgaları gibi görünmeden, kendini sezdir - meden dolaşır. Ve devlet bütçesine korkunç bir yük olur. Hele bizim gibi bütçesinin iki ucu ancak bir - birine dokunabilen memleketler k çin bu hakikat daha acıdır. Dis- panser, prevantoryom, sanatoryom ve hastane... Bunları saymak ko - laydır, hele bir tanesini kurmağa kalkışalım, ne zorluklarla karşı laşacağımızı görürüz. Bereket versin ki şehirlerimiz es- ki Avrupa gibi istif şehirler değil. Güneşimiz hem temiz hem boldur. (Devamı 8 ncide) E sında Kullanılan Mermiler Yazan: : Profesör Salih Murat par. Bir normal atomda elektron- lar. mahreklerini değiştirirse dı- şarıdan ya ziya alır veya ziya ve- rir. Daha başka tesirler de var, amma burada onlardan bahsetmi- yeceğim. Şu basit tafsilâttan sonra atom- ların nasıl parçalandığına gelelim. Bir atomu parçalamak demek nü- vesini parçalayıp diğer bir atom nüvesine çevirmek demektir. A- tomları birer hedef farzedersek bunları o parçalamak için birer mermi bulmalıyız. Hedef pek kü. çük olduğundan merminin de pek küçük olacağı tabiidir, Mermi bir taraftan küçük olmalı, diğer ta- raftan enerjisi büyük olmalı. Akla ilk gelen mermiler elek. tronlardır. Katot tüplerinde bun. lar kolay istihsal edilir. Radyum gibi radyo aktiv cisimlerden istih- sal edilebilir, “Bilirsiniz ki radyo aktiv cisimler alfa, beta, gama şu- alarını bombardıman ederek bir atomdan diğerine İstihale ederler. Bunlardan (beta) şuaları elektron sağnağıdır. Katod şunları da böyledir. Ger- çi bunlar kolayca istihsal edilebi- lirse de enerjileri azdir. Hareket enerjisi kütle ile sürat murabbal ile değişir. Gerçi elektronların #üratleri büyük isede kütleleri pek küçüktür. Evvelce de söyledi- Him gibi bir elektronun kütlesi bir hidrojen atomü kütlesinin 1850 de biri ve bir helyüm atomu kütlesi- nin 7400 de bir kadardır. ken kütlesinin küçük ol masından dolayı mermi © Jarak helyum nüvesi düşünüldü. Bunun de tedariki zor değil, Rad- yo aktiv maddelerin alfa zerresi (yani dış mahreklernden elek- İronları sıyrılmış olan helyum İ- ni gören Rutter ford bu asrın başlarında bunlar. dan istifadeye kalktı. Alfa zerre. lerini mermi gibi kullanarak di- ğer atom nüvelerini parçalamıya başladı. Misal olarak azot atomu- Du alslım. Hedef ve mermilerin pek küçük olmasından dolayi küçücük mer- milerih küçücük 4200 nüvesine çarpıp katastrof hâsıl etmesi ihti. mali pek azdır. Merminin kulru santimetrenin yüz milyonda biri, hedefin kutru bunun yüz binde bi- ri mertebesindedir. Bu katastrofun mahiyeti nedir? Alfa zerresi azot atomuna çarpın- ca azot nüvesinden küçük bir par- ça fırlıyor. Bu fırlıyan zerre bir protondur. Proton ise, evvelce söylediğim gibi, bir hidrojen ato- mu nüvesidir. Bu halde alfa zerre- si bombardımanile azotu parçala- yıp azottan hidrojen çikarıyoruz. Parçalanan azottan fırlıyan hidro- jen mermileri her cihette intişar ediyor. Bu hâdise bir şarapnel bombardımanına benziyor. Bir du- vara çarpan bir mermi veya Şa- rapnel parçası duvarı parçalar, taşları fırlatır atar, Geri ne kalır, yıkık duvar, taş parçaları. Nüve parçalanınca yerinde başka nüve (yani başka bir atom) ve bir de fırlıyan parçalar (yani hidrojen) atomu. İşte işin birinci safhası, 'nsurlardan bir çoğunun bom bardımanlarla proton neş- rettiği ve bazılarının zorluk gös- terdiği görülmüştür. Atom adedi (yani nüvesinde proton fazlalıkla- ri) 20 den fazla olan unsurlarin Lityum. Berilyum gibi en hafif unsurlar bu zorluğu gösterenler. dir, Fakat bunlardan daha enterç- sanı var. Helyum, karbon ve oksi. jen atomları alfa zerreleri bom. bardımanından katiyen müteessir olmuyorlar. İşte bir ipucu. Bunu da gelecek makaleye bırakıyo- Tura, Mm. Roosevelt Diyor ki Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel merika Cümhurreisinin arka- daşı Madam Roosevelt, Ka- dınlar sulh cemiyetinin kongresinde verdiği konferansta diyor ki: “Gizli tahsisatlarla idare edilen propaganda, her memlekette saf dü- şüneeli hulkı zehirlemekte, demok- rasinin aleyhine bir şiddet v& harp havası yaratmaktadır. İspanyanm uğradığı felâket hepimizin yüzünü hicapla krartacak Oo mahiyettedir. Negrin, İspanyanın Lincoln'üdür, O da Lincoln gibi halkın ekseriyetini e- saret altında yaşatanlara karşı mü cadele edenlerin başına geçti, esare- tin gelmesine mâni olmak İçin s0- nuna kadar dayandı, Şimdi hâdisele- rin tesiri altmda çekilmeğe mecbur oldu. Ben, İnsanlara İstibdat, tahak- küm, esaret getiren totaliter rejim- lere karşı, hürriyet ve istiklâllerini krallığa karşı cümhariyeti müdai eden hükümetçilerin o tarafdarıyım. Bugün dünyada tecavlize geçen dev- letler hangileridir, malâmdur. Ben senelerdenberidir sulh için mücade- le ediyorum. Bizim sempatimiz to- taliter devletlere karşı değil, yeryü- zünde mevcut demokrasilere karşı- İder. Milletlerin hürriyet ve istiklâl leri tehlikeye gireceği âne kadar sulhü mühafaraya çalışacağız. Bütün dünya kadınlarının vazifesi de bu- dur.” e Madam Roosevelt İyi söylüyor, doğru söylüyor. Fakat milletlerin hürriyet ve istiklâlleri tehlikeye gi- receği anlar geldi, geçti. Çekoslovak. yayı, İspanyayı kurban verdik. Bun- ilardan aldığımız dersle, kurban ver- mek siyasetinden dönersek, sulhü seven bütün milletler ve insanlar bu sulh koruyuculuğunda Amerikalılar. la beraberlikten ayrılmıyacaklardır. jFakat her millet, hürriyet ve izliklâ- linin emniyette, milletlerin müşte- rok kefaleti altında olduğunu bilir- se, hiçhir zaman silâha sarılmıyacak- İtir. Ve bu kadar munzzam bir sulh İcephesi karşısında tecavüz siyasetle ti de sarsılacaktır. Demokrasiler te- reddüt içinde kaldıkça decavtiz mu- hakkak, teenvürün karşısmda harp te bir zarurettir. Gizli tahsisatlarla idare edilen propaganda, yalnız saf halkı zehirle- mekle kalmiyor, münevverlerin, bazi yerlerde devlet mekanizmalarının da içine giriyor. Siyasi manevralar. la, içten içe yürüyen bu çarpışma, birçok memleketlerde nifak ve şikak tohumlarmı saçmıştır. Sulhü kurtarmak için, harbin bu gizli faaliyetini, propagandasını, ca- sus teşkilâtım bulmak, Amerikada İolduğu gibi teşhir etmek, hakikatle- ri zehirlenen saf halkın önüne ser- mek lüzim. Sulhü hepimiz temenni ediyoruz. Fakat temenni değil, sulh Için, mü- €ssir surette çalışmak lâzım, Bu va- zife Madam Roosevelt'in dediği gibi bütün dünya kadınlarının, hattâ bü- « tün insanların vazifesidir. Fakat dev- let mekanizmalarını ellerinde tutan demokrat devletler, harpçilere kar- şı müşterek ve müttehit hir sulh cep- hesi kuramazsa, tecaviz siyaseti, / harp meydanlarinı toza dumana bo- #an bir küheylin gibi boş meydan. larda manlaları atlamak oyununa nihayet vermiyecektir. — ——— Kütahyada Meyvalıklar, Bağlar Kuruluyor Kütahya (TAN) — Gediz Ameri- kan asma fidanlığı bu yri 160 bin as- ma çubuğu dağıtmıştır. Yine bu yıl şehrimizdeki fidan- lıklarda vilâyet içinde altı bin agir meyva fidanı dağıtmıştır. Önümüz. deki yıllarda civar | vilâyetlerin de ihtiyacını karşılamak O maksadile iki yüz bin fidan yetiştirilmek için ter tibat alınmıştır. Vilâyetimizin o bütün köylerinde meyva ve sebze buhçeleri tesisi, köy kalkınma programmın başında yer almıştır. Bu sene, ağaçsız köylerden dördünde meyva bahçeleri kurul muştur.