TAN amm. ie rem m AN ama. e AM : TAN karin gazetesi simiya çalışmaktır, ABONE BEDEL ark 3 Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene ego e, 750» SAy 1509 400 » 3 Ay 800 0. lAy 3g * Milletlerarası Dosta Htihadına dahil m memleketler icin aböne ik miyle 3,5 liradır. Abone alak sai Adres değistimnek 25 kuruştur Cevap için mektuplar 19 kuruğ” huk pul ifvesi Mizimdırı “.mamananasse paramana # GÜNÜN MESELELERİ Biz Vazifemizi Yaptık, O Kadar Pi Yabancının babanıza kere suikast yapmağa hazırlandığ” hi haber aldığınız zaman ne yapar” Bız? Derhal babanıza koşar, kendisi ” ni hazırlanan suikastten haberdr © ” dersiniz. Bu sizin eylâtlık, ve 199” bk vazifenizdir. Biz de vatanımıza gös , yabancımın hazırladığı ga mada Bu plân son zamanlarda karaın- İtalyanın propaganda Ba ia Ra dan neşredilen La Dıffezis im, ve sa ismindeki gazetesind* > an yani Türkiyeyi de siyaha nik hari - Roma imparatorli tadır. li görünes ii ce bir bize düşen vazife mill el mu meti bundan heberder © eken de vazifemizi yaptık, Bunu Yep bislerimize mağlüp olmamalı. ea mizi fasla yükselimemeğe, sadece bu hüiliseyi izaha çalıştık. Simdi bu neşriyat üzerine İstan - bul gazeteleri arasında bir münaka. şa başlamış balumuyor. Biz bu müna- kaşalara karışmağa lüzum görmüyor ve bu münasebetle hakkımızda söy- lenen sözlere kendimizi muhatap te- rMEKie YAZI » bir fömlzi yaptık, o kadar. Ondan ötesi artık bizi alâkadar etmez, * Et Niçin Yükseliyor ? emma, t fiyatları son günlerde yeniden E yükseldi. Zaten narh konmuş olmasına rağ- men, et belediyenin koyduğu fiyat - tan satılmıyordu. Ya kasaplar, kendi tanıdık müşterilerine hakikati söyli- yüksek fiyat alıyor, yahut narh satmağa mecbur olduğu kim. lerine bir çok #akatlar koy- yaebuf oluyordu. Demek ki narb fiyatı hakikate ve va. yuyordu yerek bir Hizm &eliyordu. eğir? Niçin et pahalıdır. ME size bir Biz de et me, serdiğimiz izahat ilç çok sebebler döktük. ortaya bir Jesini kökünden hal, Bizce n önünü davamı almak etmedikçe b yacaktır. Bu davayı bae yere ortay» sıkan Ziraaç balletmel imdilik pek zayıf oldu. bu işte PİŞMİŞ ağ, Mei iile ber 1 hipleriyle boy ölçü, mfaat 5 e bulunduğu Bi : Sa ada İmei ğ e ME ln ve alledi.. cak hir lemez. 4 Kuruma, belediye i. Bizce mi içe ciddi surette gi le birleşerek; dönen oyunları koymalı ve ük şekilde ortaya keyeii ge si Umum Beden TerbİYSi, Tebliği Müdürlüğünü unabirinden) Ankara, 14 ©” ymumi ei — Beden 7: a fazla lunan mevcudu beş YÜ geselere gön » resmi ve hususi 7 g, Beden Ter - derdiği bir tezke* yiyümlerine uy - y yal ılmasını, ka- biyesi kanununu" - açı ui KÜP eri vücude ge gun bir şekilde Ke b palı ve açık spor 7. pu arada Ve- tirilmesini istemi yere gönderi kületlere de ay” miştir. selesi Karakaplı kitap âleminin, ha - » atın canlı gidişini cansız Ke ln hapsetmek için kul- ındığı en büyük vasıta, bir kisım Ya başı kanunlarıdır Bir kanundan asıl maksat şu i şeylerdir: Devletin hedef tut- fuğu gaye ve vezifeleri en ke: me ve zahmetsiz şekilde tahakkuk ettirmek, devlet makinesinin iş. Jeyişini ve halkın hareket ve mü. pasebetlerini © gayelere bir halde bulundurmak, vr tayin etmek, hakları korumak için kaideler, emirler, yasaklar © koy- mak... Bunların sayesinde yarın he sap kabul eder bir hale gel çüsüz, keyfi hareketlerin ö geçilir, vmümi hayatı göre inkişaf eder, Kanunun tabii mekanizması şöy- le olmalıdır: Ortalıkta hüküm ren bir takım vaseti şarlar ve ih- tiyaçlar var. Bunlara filân gayeye göre düzen koymak lâzım... İlk adim, mevcut şartları iylce araş - t,rarak hareket noktası yapmak - tır. Bundan sonra en lüzumlu ka- ideler, az yer tutacak, en küçük bir inkişaf karşısında hükümsüz bir hale düşmiyecek, umumi ha - yatın serbest akışına engel olmi- || yacak şekilde yapılmalıdır. Bir kanunun ömrü için zaman haddi kurmıya imkân yoktur. Fakat mu- vakkat bir işe mahsus olmiyan, umümi münasebetlere düzen ko - yan bir kanunda herhalde normal bir yaşama ka ne ihtiyaca s w se ve hakiki hayatın icaplarından uzakan asıl vazifesi yapılmamış ka- lir. Yani yarının hesaplarını ay - dınlatmak ihtiyacı © bakımından bir cemiyet unsuru değil, aksine olarak bir emniyetsizlik kaynağı olur. Bir memleketin muhtelif ka- nunları yani sürat ve ölçüde inki- şaf geçirmemişse, memleket için- deki şart ve ihtiyaçlar bir tek va. sati şeklinde ifade kabul etmiyor- sa böyle bir memleket için umu- mi kanunlar Kabul etmek, kendi kendimizi aldatmak, geri kalan yer leri hususi bir inkişaftan mahrum etmek, ileri sahaları gelirlere ayak uydurmıyâ möcbur etmektir. Ay- nl yol üzerinde hem kağnı, hem de otomobil işlerse © yol üzerin - deki vasati sürat otomobilden zi- yade kağnıya yakın kalır, Bir memleketin hiç şüphe yok İl e tek milli kanunu olur. Fa- Mei mevcut diye farzetti- gi şart ve ihtiyaçlara se v uyan kısımlar için hususi kanun lar yapılır. Oradaki vatandaşlar, muayyen bir inkişaf gere ii kıncıya kadar kendi mübitleri icabına göre idare ri hakkında âdeta hus» dim devresi kurulur, Mev lar, bu tedbir! leket için vasati diy len seviyeye uyar bir hi © hususi kanunlar memleketin o umumi hüküm sürmüye başlar. Anglo Sakson memleketi de bü zaruret açıktan açığı K* edilmiştir. Bugün Amerika Bİr - yk hükümetleri arasına GÜN £ takım hükümetler vardı” > x Yeli zamana kadar federe. e vin idaresi altında ! ri : dir, m muamelesi görmlşler : tanda, <endilerinden bir takım ml bir vE vazifeleri eklenme , ta kay siyasi hakları muslll kendi gı» Umumi münasebet kild, , Atiyaçlarına uygun bir $* ler, geçir» edilmiştir. Fakat usul Muşta e 9 kadar uygun tutul Zamana, > Müsusi sahalar, en kıs Birleşik © hükümetler | zili şari- e kabul edi- ale gelin- kaldırılır, kanunları erin * kabul ZÜüm; ii Katılabıy,. tam ve müsavi hakls tir, | nuz şöhretin, “ - ... Meraneenanaeeeisikieeküneeçaieamemeeeeeeyerr MASA BAS —KANUNLARI “ İnkılâba, uygun kanunlar, başka memleketler için yapılan kanun- ların hazır esvap gibi kopyası olmamalı, masa başında yapılma- malıdır. Türk milleti, ihtiyaca uygun kanunlarla neler başaramaz?" YAZAN: Ahmet Emin Yalman Bizde taraf taraf umumi mü- fettişlik teşkilâtı yapılması ve Tunceli hakkında hususi bir ka- nun kabul edilmesi, geri kalmış SADULLARI Hayatmin en mesut İspanya üzerine İtalyan bayı gıni çektiği gün s Eğer son gelen havadislere inanmak lâzım gelirse, iki buçuk yıldır peşinden koştuğunuz zafere kavuşacağınız günler hayli yaklaş» mış bulunuyormuş, Bu zafere ka- vuştuğunuz takdirde, bütün beşe riyetin tanıdığı hüviyetinizi, res- men fanımıyan otorite de kalmı. yacak, Bu sizin hakkınızdır; Siz, ken- dinizi büfün dünya otoritelerine tanıtabilmek uğrunda, tam İki bu- çuk yıl uğraştınız. Fukat bana sorarsanız, sizin için unutulmak, tanınmaktan çok daha zor, hattâ İmkânsız olacak. Tanınmıyacak hale girmiş mem- leketin tanınmış generali... Zaman size, peşinden koştuğu- umduğunuz kadar lezzetli olmıyacağını gösterecek- | tir sanırım. Çünkü bütün dünya dı nem - ği der suyesinde 7 | otoritelerinin resmen tanıyacakl n hüviyetinizi, bütün dünya insan- ları hiç te İyi tanımıyorlar. Ve bütün dünya otoriteleri tara- fından resmen tanınmanın lezzetli | gururu, size, bütün dünya insanla- | rı tarafından fena tanımanın aza- bını, unutturamıyacaktır. Ve iz, kendinizi tanıtmaya olduğu kadar, kendinizi unutturmıya da çaliş- mak ihtiyacını duyacaksınız, Fakat hayat , unutulma; tanınmaktan daha büyük bir ma; hariyet olduğunu da isbat edecek; Beşeriyet sizi, unutulmak ümidin- den, unutulmak tesellisinden ebe diyen mahrum bırakacak. Eğer dünyada sizi milliyetper- ver tanıyanlar türerse emin olun ki benim gibi birçok kimseler, milliyete düşman kesileceklerdir. Çünkü bir millet için, milliyet düş- manlığı bile, sizin milliyetperver- Tiğiniz kadar tehlikeli değildir. dakikası; sahalar hakkında hususi tedbirlere ihtiyaç duyulduğuna delildir. Fa - kat bu ihtiyacın icapları sonuna kadar yerine getirilmemiştir. Açlarla, çıplaklarla, kucakların- da çocuklarile süngülenmiş nna- larla, ve daha analarının karnın- dayken bıçaklanmış yavrularla. Birer cihanşiimul mamureyken, yanmış, yıkılmış, ve birer eihan- şümul harabe haline girmiş şehir- lerle, kasabalarla, köylerle, ma- hallelerle, sokaklarla dolu olan İs- panyayı tasvire yeltenmek, kalbi- min de, kafamın da harer de Çünkü iki buçuk yıldır size bü dünyanın isyaninı duyurmıya lışmış olan parlak kafalar, ve duy» gulu yürekler, beni beceriksiz bir kütip bırakacak kadar sanatkâr. (|| dırlar, | Düşmanlarınız, İnsanlara mü sevdirecek kadar güzel dövüş- tüler, Eğer zaleriniz tahakkuk € derse, inanın ki onlar, mağlübiyete İmrendirecek kadar güzel yenilmiş olacaklardır. Ve aç karınlarını kurşunla doyurarak, çırçıplak göğüslerini barut ateşi le ısıtarak dövüşmüş olan düşman. larınızın kahramanca mağlübiye- ti, size hiçbir zaman, zaferin, © mestedici gururunu, lezzetini, if- tiharını tattıramıyacak! Bu zaferi kazanırsanız, içinde bulunacağınız kanlı viraneyi teftişe çıkacaksınız. O zaman, adım başında ayağınıza takılacak olan ölülerin açık kal- mış gözlerine dikkatle bakın. Gö- receksiniz. ki, ölülerin gözlerinde bile yaşıyan İman, sizin için yıkık miş İspanyanın ürpertici manzara- sından çok daha korkunçtur! Çün- kü öldüremediğiniz o imanı görün. | ce İnanacaksıniz ki, zaferinizin iğ- yeti tahtı, sönmez bir volkanın kraterine kurulmuştur. Henüz yı kayamadığınız kanlı elinizi sıkma» yışımı mazur görün. Tali sizi, bu zaferinizden daha acı mi e yetlerden korusun sayın general! ölü. insanları Vaziyeti olduğu gibi görmek - ten çekinmiyelim: Bizim nesillere fena idare edil- miş, nakliye sistemi ve temas İm- kânları itibariyle bir milli kül ha- line gelememiş bir memketimiz var ii başka başka kısımları muh- telif âmillerin tesirlerine bambaş- ka bir şekilde maruz kalmıştır. Bu memleketin bir tarafında en yüksek şekilde bir modern ruh | inkişaf etmiş, diğer köşelerinde en | iptidai bir feodal hayatın şartları ve İcapları devam etmiştir. İ Bu iki kutpu müsavi derecede hesaba katacak bir vasıta tasav - vur etmiye imkân yoktu. Bunun için nesiller.e müddet kanunları - mız, memleketin hakiki şartlarını hareket noktası diye kabul etme - mişlerdir. Bu kanunlar, yâ başka memleketlerin kanunlarını kısmen tercüme suretile memleketin £h- tiyaçlarına tamamiyle uzak ve ya- bancı bir şekilde vücude getiril « siyeci dimağlar masa başına geç - mişler ve en uzak ihtimalleri bile düşünmek ve her pürüze çare bul mak iddiasiyle kâğıt üzerinde ken- dilerince dört başı maur eserler yaratmıya kalkışmışlardır. Böyle kanunların neticeleri ka- nun mefhumundan beklenen neti- celere tamamiyle aykırı çıkmıştır. Kanunların dayandığı o umumi prensipler, şaşmaz birer ölçü ok —— een FIKRALAR” Yardımların Yarası Yazan : Şüküfe Nih azetelerde sık sık yardım K G rumları tarafından himaye Müneukların grup halinde resin ğ Bu yavrular, yeni « da sicak bir i menin; yı le masum bakışlı enin sev gülümserler. a sadüfün kendilerinden osişg ede bii hakları arasına bulmanımtiği minneti gizli gibidir. İşte bugün ir gazetede bunlardan bir tablo rüyor ve altında da şu satırları o yorum: “.. Kazası Esirgeme o Kuru menfaatine bir balo tertip edih ve temiz bir muhit içinde sabaha dar çok eğlenilmiştir. Balo hası fakir ve kimsesiz çocukların yard mına sarfedilerek fakir çocuklar vindirilmiştir. Gönderilen resim, vindirilen yavruları göstermekti dir.,, Hayır cemiyetleri, kurumları » sik olmasınlar kimsesi iakir yavr rı düşünüyor, onları korumak çalışıyorlar. Lâkin, bunu dünyayı lân etmek neden? Zavallı, masum ve tesadüfün d besine kurban olan bu yavruları 3 kadaşları arasında teşhir, neden? Fakir olmek ayıp değil, amı hepimizin gönlünde “izzetinefis,, nilen bir ince nokta var; koruyuc larımız, hayırkârlıklarını ve vaz lerini yaptıklarını isbat için bizi | hire kalkarlarsa verdikleri lokma ğazımızda kalarak bizi boğar. Parası olanlar bir bale gecesi de sabaha kadar eğlenmişler ve nun sadakasını da eğlenmek de yaşamak için kuru ekmeği bile mayanlara © uzatmışlar.. Onlar eksik olmasınlar; başka türlü n olur? Hayır işlemek bile bir meni karşılığıdır! Lâkin, eğlenenlerin dakası ile beslenen bu yavruca) mak lâzim gelirken, sayısız husu- d larla bu ümumi prensip » karen malar atilrme İbüyüyünce, akılları erince her tü vesileyle karşılarına çıkabilece! lan bu korunma - koruyan el şefi prensibin ruhu bu surette hiçe indirilmiştir. Bu vaziyet karşısında bir me - murun prensibi bellemesi kâfi gel mez. Birbirini bozan istisnaları da bellemesi lâzımdır ki böyle bir işin içinden çıkabilecek dimağ yoktur. Bundan başka kanunlar hakiki ihtiyaçları hareket noktası diye | ele almadığı ve en küçük teferru- ata gültiği için hakiki hayat, bun « | ların içine sığmamış, yer yer taş İ muştır. Bunun üzerine tefsirler - den, tâdillerden, zeyillerden, ek - lerden ibaret dağınık ve sisli bir âlem vücude getirilmiştir. Bunlara rağmen bile kanunun | hayata uyamadığı yerlerde şer'i hilelere mahsus karışık yollara gi- dilmiş, kanunun asıl ruhu çiğnen- miştir. Memurun, vatandaşın her ka- | mumu bildiği farzedilir. Bugünkü kanun âlemi için bir iddiaya im - kün yoktur. Orta çağların akla an, esrarlı bilgi sahalarına bir takım tefsirciler hâkim- se karakaplı kitap dünyasının de- nasıl İ vam ettirdiği bir takım kanun şe- killeri de, böylece içinden çikıl - maz bir âlemdir. Türk inkılâbına uygun kanun » | lar, başka memleketler için yapı - lan kanunların hazır esvap gibi kopyası olmamalıdır. Masa başın- da yapılmamalıdır. e Memleketin | vasati şartlarını hareket noktası bilmelidir. Bu şartlara henüz ay - İ kırı kalan yerler için hususi ve | muvakkat kanunlar yapılmalıdır. | Kanunlar, en zaruri umumi esas- İ lar kurmakla iktifa etmeli, ha - | yatın iptidadan tahkim kabul et- miyen ihtimallerile alâkası olan tatbik ve takdir meselelerini salâ- hiyetli dairelere emniyet etmeli - | dir. Kırtasiyecilik zihniyeti ile yapı- lan kanunlar, umumi hayatın ak- masını kolaylaştıracak birer mec- ra değildir. İnikçaf yolu üstünde kurulmuş engellerdir. Yeni kıy - İ metler yaratmak için kullanaca ğımız taze enerjilerin büyük bir bir cemiyetin, eli de olsa - mesel acı bir şekilde & yaralanmayac. ma? Yahut, bu yardım görme alış lığı, onlarda “izzetinefis,, denilen yük kıymetin kaybolmasına sebep İmayacak mı? Vaktiyle bir mektepte net vaka ile karşılaşmıştım: Paralı, mek yiyen talebe, yemekhaneden tıktan sonra parasız, yemeksiz tal beyi çağırıyorlar, onlara artan mekleri veriyorlardı. Zavallı yavıl lar ilk günlerde bu lâtfa isyan ei mişler; bir sırada oturup çalıştıklal seviştikleri arkadaşlardan arta kalı yemekleri yemektense, yemek val kitleri ortadan kaybolarak aç kall mayı tercih etmişler; lâkin © zam, sıcak bir yemek yemek ün gelmiş ve yemekhane: gitmeğe razı olmuşlardı.. Bu kada kalsa, iyi, ilk günlerde o kadar n zzetineisini korumak için açlı; olan genç çocuklar, aradan kaç ay daha geçince, zengin talebe nin çıkmasını beklerken artık ye mekhanenin kapısına koşuşarak jmiye; daha evvel girebilmek için birlerini iterek, gülüşerek içeriye hi cuma başlamışlardı. İşte, bir lokma ekmek için mahl vettiklerimiz!... İşte cemiyetin dü şüncesizlikleri; usulsüzlikleri... Mekteplerde, hayır cemiyetleri, de koruduğumuz yavruları © iftihil makamında teşhir etmek şöyle dur sun onların henüz inkişaf etmemiş lan İzzetinefis duygularını mahvet memek için bu yardımları doğrud. silelerine yapmalı; çocuklarının: yl yecek ve giyeceğini, kendileri yap yorlarmış onlar temin etmeli, amir ederken man. viyetimizin yaralanmamasına dikk edelim. Bir cemiyetin yüksek insa; lar yaratabilmesi için buna mutla ehemmiyet verilmek lâzımdır, Lr kısmını bu engelleri aşabilmekl için kullanıyoruz. Bütün bu engellere rağmen bu günkü neticelere varabildiğimizel göre, ihtiyaca uygun rasyonel vı basit kanunlarla Türk mitletini neler başarabileceğini düşünmek, €ok ferahlı bir seydir.