Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
AD ——— 23-1-939 —T AĞN Gündelik Gazete — TAN'ın hedefii Haber- de, fikirde, —herşeyde temiz, — dürüst, samimi olmak, karlin gazetesi olmıya çalışmaktır, ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene 2800 Kr. 750 , 6 Ay 1500 » 400 , 3AY 800 » 1560 , 1 AY 300 , Milletlerarası posta ittihadına dahil olmiyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30. 16. 9, 3,5 ltradır. Abone bedeli peşindir: Adres değiştirmek 25 — kuruştur. Cevap için mektuplar 10 — kuruş- lük pul ilâvesi lâzımdır. Ş â GÜNÜN MESELELERİ Kararı Beğenmezsek Fırınları Kaparız. eledlye İktısat — komisyonu ““ halka mahsus ucuz bir ekmek çıkarmak için tetkikat yaparken fı - nnlardaki imaliye ücreti üzerinde de dlîrarık, bunun indirilebilip indirile- miyeceğini araştırmağa lüzum gör - müş. Fırıncılardan biri, elinden lokma - st almmış bir çocuk gibi, bağırıyor: — İktısat komisyonunun verece - Zi kararı beğ k fırınl kapılarını kapar, çekilir gideriz. Bu feryat büyük bir tehlikeyi ha- ber veriyor. Bir gün belediye fırmm- cıların hoşuna gitmiyen bir karar ve- rirse, demek şehir ekmeksiz kalabi - lir. Bu tehdit bugün için bir lâftan i- Larettir, fakat bir zihniyetin ifadesi olduğu, ve bir tehlikeyi işaret ettiği için üzerinde durulmak lâzım gelen bir tehdittir. Ekmek halkm en büyük gıdası - dır. Halk elek“mkşi%_kgğghm: n - lamaz. da hükümet lâzim gelen tedbirleri a- — vöyle bir hal vukuun - larak fırınları işletir ama, ne de olsa bugünkü şekillerle halkın gıdası fırın cıların keyfine tabi görünüyor. Bunun çaresi, biran evvel şehir- de asri büyük fırınlar açarak bu işin belediyeleşmesidir. belediyeleşmesi, hem halka temiz ve ucuz ekmek, hem be- Wremn l F Dünkü makalemde bahsetti- ğim gibi, ilim ve fen dille- ri başlıca ıstılahlardan mürek- keptir. Bu ıstılahlar arasında ait olduğu mefhumu hakkile tarif e- den pek azdır. Hattâ bir çokları sinonim olarak kullanılır. Bu iti- barla ıstılahlara birer tarif gibi bakmak doğru olmadığı gibi ıstı- lahı koyarken yalnız bu noktayı düşünmek de bizi yanlış yollara sevkeder. İlim ıstılahlarını üç kategoriye ayırabiliriz: (1) İlk tahsil kitaplarında geçen ve halk da çok kullanılan 1s- TAN Üstat Salih Murat, bugünkü yazısında ıstılahlar meselesini tetkike devam ediyor ve ilim ıstılahlarının ilmin yayılmasında ve inkişafında pek mühim âmil olduğuna işaret ederek bu ıstılahların hususi ilim adamları tarafından konulmasını zarurf görüyor. Netice olarak da şunu ortaya atıyor : : di şivemize göre okumalıdır. 20100900C00CC0CA Y AZAN' ccoceccecccecce Pr. Salih Murat Bizde terimleri hazırlayan arkadaşlar bazan pek cömert davranmışlar; Garptekileri almışlar, bazan da alışık olmadığımız kelime veya hecelerle yeni yeni terim- ler çıkarmışlar. Bana kalırsa, muhtelif dillerde hemen aynen kullanılan ıstılahları aynen almıslar. bunları ken- lim Istılahlarını Bir Ilim Akademisi Hazırlamalıdır tılahlar. (2) Orta tahsil devresinde geçen ve entellektüecl kimseleri alâkadar eden ıstılahlar. (3) Üniversite ve yüksek ihlisas İlimlerine ait olan ıstılablar. Bazı ıstılahlar bunların her ü- çünde geçer. Bunlardan birinci ka- tegoriye giren ıstılahları mümkün olduğu kadar türkçeleştirmek doğ ru bir hareket olursa da bazıları- nın yukardaki ıstılahlarla alâkası- nı evvelden düşünmek icap eder. Şunu utmamalıyız ki, bizler ihtı- sas kitaplarımızın çoğunu garp dillerinden okumıya — mecburuz. Macarlar bile ihtısas ve yüksek bil- gilere ait kitapları neşredemiyor- lar. Bu bir iktısat meselesidir. Bu- nu gözönünde tutmak mecburiye- hiyettedir. Muhtelif memleketle- re mensup ilim cemiyetleri ıstılah- lar ve ilim işaretleri arasında bir anlaşmıya çalışırken, biz - ayrılır- sak sonra zorluk çekeriz. Riyaziye ve fizikte Grek alfabesinden alın- miş bazı harfler var. Bunlar Japon kitabında ne ise İngiliz kitabında da odur. Kimyanıp, astronominin, radyonun.. hâsılı muhtelif ilim şu- 'belerinin hususi ıstılahı ve işaret- leri var, aüj lar u-yupmam. Rı'l— Yalha- Islılahlârı türkçeleştirenle- rin bir hatası, kelimenin garp aslını bırakarak arapçadan tercüme etmeleridir. Halbuki a- rapça ıstılahların - bilhassa Hoca İshak Efendiden sonra konmuş o- lanların - bir çoğu yanlıştır. Me- selâ dinamik'e (mebhasi hareket)de mişler diye bunun devrimbilik şek- line sokmak doğru değildir. De- vim kelimesinin türkçede hareket mânasına gelip gelmediğini bilmi- yorum,ama dinamik'in mebhasi ha- reket olmadığına pek eminim, Di- namik daha ziyade kuvvet bilgisi- dir, Grek dilinde dinamos, kuvvet mânasına gelir. Fizik ıstılah rehbe- rinde dinamik'e böyle dendiği halde mihanik rehberinde d'zımik aynen ibka edilmiştir. Bu daha doğ- rı Si nik, fiziğin bir şubesidir. Fiziğin mühim tabirlerinden biri (şiddet - intenswe) dir. Pek elâstik olan bu kelimenin sinonim'leri (tazyik ve- ya kuvvet), voltaj'dır. Bunu hız, diye almışlar. İkisi arasında pek mühim fark var, Bir lâmbanın bir sathında husule getirdiği tenevvür şiddeti (dikkat ediniz, aydınlık, veya parlaklık demiyorum. Çünkü yüksek fizikte aydınlık, parlaklık, tenevvürden bambaşka mefhum mukabili olarak kullanılır) mem- badan olan mesafenin murabbaiyle maküsen mütenasip olarak değiş- tiği halde, ziyanın hızı yine saniye- de 300 bin kilometredir. Bence hız sürat mukabili olsa daha doğru. Halbüki süratler de iki türlüdür. Biri cismin cihet değistirmesirne, diğeri değişt'rmemesine göre ayrı ayrı iki mefhumdur. Riyazi_vede (malüm) yerine (biley) denmiş. Galiba (bil- mek) fiilinden alınmış olacak. Hal- buki bir de (biley taşı) var. Bu da Bilamek. fiilinden alınmış olsa ge- “reksO-haldalbilmek) ve (bilemek) gibi bambaşka iki fillden mühtetif mefhuma ait ayni isim çıkarmış o- luyoruz. Diğer bir misal, eskiden termo- metri n ülhararı “na ötedenberi termometre deriz. hattâ bundan bahseden fasla da termometri deriz. Bunun tam ter- cümesini yaparak (sıcak ölçer) de- nilmiş. Halbuki termometre sıcak ölçmez. Sıcaklığı mukayese eder. Hararet - chaleur mukabilidir. Sı- caklık denmiş ki, bu da doğru de- ğil Bu oda ötekinden sıcak deriz. Bunu demekle iki odadaki termo- Metrelerden biri diğerinden büyük gösteriyoru kastederiz. Yoksa bir cismin harareti deyince onda mev- cut olan bir enerji miktarını ifade etmiş oluruz. Tension mukabili ka- bul edilen tevettürü gerileme diye al mış. Bu kelime de muhtelif yerler- de, muhtelif mânalarda kullanılır. Bazan gerilme ile hiç münasebeti Amerikadan notlar : Avenu arasındaki sokağı baştan başa — Talih Köşesinde Seçim İçin Mücadeleler Yazan: Belkis Halim Üçüncü Avenu ile Leksingtön ğ tiklrm tıklım dolduran kalabalığı yar — rarak kürsüye yakın bir yere A mağa çalışırken yüreğim çarpıyordu. —— Muhtelif siyasi fırkaların çarpıştığı —— bir haik toplantısında hiç bnluı.ıml-_ mıştım.. Bir taraftan bir bomba pat-s VĞ layacak, bir suikast olacak. Cinayet çıkacak diye korkuyordum... ArasI » ra: “Canrm burası Bulgaristan de - — gil, Amerikada böyle bir şey olduğu — ; şimdiye kadac görülmemiş,, diye ken — dimi teselli etmeğe uğraşıyordum.. — — " Balkon, 1936 da Ruzveltin seçi - — inden evvel ve Ruzveltin seçilme - — yoktur. Mal deki mâ başka, tababetteki, elektrik mühendisliği ve fizikteki mânaları başkadır. Se- sin keyfiyeti mânasına gelen tim- bre'e bir vakitler nasılsa tınnet de- mişler. Halbuki tınnet bu değildir. Resonatör mukabili, tannana alın- dığına göre tınnet resonans muka- bili olmalıydı. Bu kelimeden tını çıkarılmış. İşte size birkaç misal. Bunu çoğaltabiliriz. — Terimleri hazırlıyan arkadaşlar bazan pek cömert davranmışlar, garptekileri almışlar, bazan da alışkın olduğu- muz kelime veya hecelerle yeni, yeni terimler çıkarmışlar. Bana kalırsa muhtelif dillerde aynen ve- ya (hemen hemen aynen) kullanı- lan ıstılahları aynen almalı, bun- ları kendi şivemize göre okuma- h. Meselâ tedahül mânasına gelen interference'i alırken Fransız şive- sile enterferans diyerek almamalı- yız. Sonra bir noktaya daha dikkat etmeli ki, o da sinonim kelimelerle muhtelif mefhumu ifade eden ayni kelimeleri iyi intihap etmeli. Me- sine yardım etmek için teşekkül eden — programı ve istikbali beledi muııbı,_ kadar henüz belli olmayan işçi fırka- — sının şubelerinden birinin önündey « di.. Balkon da sokak gibi üstüste yığık — h... Kalabalığın etrafında atlı polis < ler dolaşıyor. Kadın, erkek, çoluk, çocuk, temiz, — kirli, şık ve pejmürde fakat çoğu — pejmürde kıyafetli halkın arasında nefes k bir yer din- — lemeğe başladım... Hoparlörden çi « — kan ses kulağıma aksediyor, fakat bir — şey anlamıyorum. Gözlerimi, kulak- — larımı biraz daha açtım. Biraz daha — dikkatle dinlemeğe başladım. İtal « yanca, evet... Amerika işçi — fırkası — namına konuşan, Amer'kada, Nev- Ki yorkta belediye seçimi — mücadelesi yapan bu zat Amerikada, Nevyork — belediye seçimi için toplanan bu hal ka italyanca hitap ediyordu, İçtima — — başkanı olduğu anlaşılan bu adam bü — tün namzetleri böyle italyanca tak dim ediyordu. Namzet, ortaya mikrofonun yanı- na geliyor: Amiçi!.. Şak, şak, şak , labil bul selâ ingilizcede bir Condenser ke- limesi var ki, fransızcası condan- sateur'dür. Hem elektrikte, hem nılır. Hasılı ilim ıstılahlarının ilmin yayılmasında ve inkişafında pek mühim âmil olduğu düşünülürse bu ıstılahların hususi ilim adamları tarafından konması zaruridir. Her şeyden evvel bir ilim akademisinin teşkili ve bu işin ona havalesi ta- raftarıyım. Akademinin maarife ve iktısat işleri gibi bazı işlere ait di- ğer leler için de vücud ih- tiyaç vardır. Bunun mühim fayda- larını diğer bir makaleye bırakı- yorum. kalk bir alkıştır koparıyor... Etrafa — kulak veriyorum... Duyduğum hep İ- talyanca... Amiçi diye söze başlayan H L Ftal kete neler yapabileceğini — gösterdi. — Bize düşen iş onun bu yolda M sine yardım etmek ve milletimizin bu memlekete daha neler yapabile - ceğini herkese anlatmaktır. Bunun — için de Laguardia'yı tekrar seçmeli. — yiz... Zaten buradaki kalabalığa ba - .V E kılırsa Laguardia kazanmış demek « — tir., Alkışlar ve ıslıklar, bando mü - — zika havayı dolduruyor.. Kalabalık arasından balkonu İş ce görebilecek bir boşluk buldum... Sahne Amerikan ve İtalyan bayrakla riyle süsl. iş.. K t İi lediyeye varidat temini bak d lâzım ve zaruridir. Bunun için lâzım gelen sermayeyi de bulmak güç ol - masa gerektir. Çünkü karşılığı var - dır. Ve olan her iş için para bulmak daima mümkündür. Belediyemizin, ekmek Yaat, bu şekilde el koy artık gelmiştir de, at inüntü d U Mühim Bir Mesele : E üzerine arşada kalan veya Cİ- var sokak ve caddeler üzerinde bu - lunan binaların birdenbire kıymet - lenmesi vesilesiyle mühim bir nokta ya nazarı dikkati çekmek istiyoruz: Yeni İstanbul plânı mucibince E - minönünden Ayasofyaya doğru, yine Eminönünden Süleymaniyeye doğru birer cadde açılacak. Bu caddeler a- çılırken bir çok yeni istimlâkler yap- mak mecburiyeti hasıl olacak. O va- kit bu binaları şimdiki kıymetleri nisbetle bir kaç misli kıymetlenmiş bulacağız, ve mühim bir para sarfına mecbur olacağız. D bina | şimdi- den binalarının kıymetlerini arttır - mağa, hattâ bazi müstecirlere icarla- rını arttırmanıak şartiyle, yüksek fi- yatla kiralandığını gösteren mukave- leler teklif etmeğe başladıklarını ha- ber alıyoruz. . " y CA we DS RTİ tok p roje üzerinde konuşuldukça ye ni yeni vaziyetlerle karşıla- şılıyor. Üniversiteyi istekleri hilâ- fına bitirememiş ihtiyat zabitleri - nin müktesep hakları gözönüne a- Imirken karşımıza - gelişi güzel a- lacağımız - -şu vaziyetler çıkıyor: I — Üniversiteye girememiş li- se son sınıflılar; II — Çok çocuklu küçük memur ar; Hi — Malümatsızlıktan doğan kararsızlık... — * Bunları kısaca gözden geçirmek faydalı olur: - — Umumi harbin ortaların- da fakültelerden ihtiyat za- bitliğine alınacak talebe sayısı sı - fıra inince, o şekil harp icabı lise - Jere baş vurulmuştu. İlk hamle liselerin (sultani) son sınıflarına havale edildi, şu ve şu doğumlular - ki çoğu on sekizini bi le henüz bitirmemişti - ihtiyata a - Imdılar. Zabit oldular. Her cephe- de muvazzaf ağabeyleri gibi besa- letle döğüşerek öldüler. Eğer on - lardan bugün sağ kalmış olanlar varsa bu projenin çizgileri içine gi- riyorlarsa, onları da dikkate almak Belediye reisi izin bu a ;n_ şimdiden nazarı dikkate alarak, 0: göre tedbir alması, ileride kıuşılnî.ıı. ması mümkün olan m lenmesine yardım lâzımdır. Çünkü onl. da üniver siteliler kadar mükte#2p - hakları, işlerinde kıdem Ve ihlisıısltı var- e dır. Onlar da mekteplerini keyif - leri için değil, vatan ve millet hiz- Yeni Barem Kanunu Projesi Münasebetile Düşünceler YAZAN: Aka Gündüz metleri için bırakmışlardı. Ordu - nun davetini her emrin ve her dü şüncenin üstünde tutan bu vatan çocukları iyi vazife görmekten baş ka bir şey yapmamışlardı. Harp sonundaki hayat şartları onları da fakülteliler gibi karşılamıştı. M emleketin bareminde olsun bütçesinde olsun her iki va- mız senenin eylülünde aylığı üç li- ra arttırılmıştır. Fakat bağlı oldu- ğu vilâyetin bütçesi - hep de mual- limlere mi olur nedir bilmeyiz - dardır, bu üç kâğıt lirayı vereme- mektedir. Hazin şey değil mi? İSTİTRAO- Hususi muhasebele- rin milli külttüre müdahalelerini menetmek zamanının artık gelip gelmediğini sayın Bay Yücelden so rabiliriz. Bu bahsi tekrar kurcala- yacağız. isalimiz ilk mektep muallimi olmasın da ayni küçük dere ce maaşlı veya ücretli başka bir memur olsuu, vaziyet ve ehemmi - yet birdir. HN — Gazetelerimiz proje hak - kında sarih malümat veremiyor - lar. Bundan bir kararsızlık doğdu- ğunu, atmoslerin tatsızlaştığını in Karikatürler : talyan ol © zaman balkona daha bir tane büyük İtalyan bayrağı açılı- yor. Thomas Dovey ve daha birçok namzet Amerikalılar da bu İtalyan Baya bir ücler konferansı teklit ediyordum: Ben, kendisi, bir de para Hd sikt kâr edecek değiliz. Bu dünyalıkla- rin i nedir, isi ne ola- ziyette olanların yekâünu hesab katılmaya değmeyecek kadar küçük caktır? Hadden aşırı para alanlar kule indirilirken aile vaziyetle tür. Bu küçük yekünla o nisbett büyük müktesep hakkın kendilerin den esirgenmeyeceğine emin ola - biliriz. Onlar da yüksek tahsilin çarşaf diplomalarını hayatın ve işin, vazifenin ta kendisinden almış lardır. — II — Çok cocuklu küçük memur lar ne olacax? deniliyor. Bunu rini sarsacak bir tezlikle mi indiri- Tecek yoksa ayaklarını yeni yorgan larma göre alıştırmasına zaman pa yı birakılacak mı? Bunlar bir kararsızlık içindedir- ler ve bu kararsızlıkla - ki psikolo- Jjik bir zarurettir - iş görüyorlar denilemez. Ne oluyoruz? Diye dü - Ükmekteki Sölerini af | gö ler? remin asgari'di * bak a ele almak lâzımdır. Asgari derece tek kişilik midir, yoksa içtimat teş kilât bakımımdan bir dikkate tabi tutulacak mıdir? Akla geliveren şu misalle maksadi izah kolaydir: Bir ilk mektep muallimi vardır ki yirmi iki sene fasılasız vazife gör- üştür. Yedi çocukludur. Çıktığı- Asgarideki kücükler de ayni karar sızlığın eli böğründe insanlarıdır. Hiç te tatlı ve ilık olmayan bu ha- va temenni olunur ki alâkadarla - rın vakit vakit verecekleri sarih malümatla düzelsin. Bizce en doğ- Z. v y S- K %x% 4 S “— Şu haline bak: Bir de utanma- ru hareket bu işin biran evvel ke- silip biçilmesidir. dan, akşam sarhoş olmadığma beni i- ||sehreminiydi, Ki | mıstra, geçim kadar zaruri bayrakl Itında konuşuyorlar. Laguardia'nın birçok defalar ko- nuştuğu ve her konuşmasından son- ra istediği neticeleri aldığı için 'W Ğ köşesi,, adımı verdiği yerden ben on — birde ayrıldığım zaman hâlâ Lâguar- dianın son mücadele nutkunu dinle- mek üzere bekleşip duruyorfudı. Ertesi akçam artık Laguardia — a Amasra Limanından — İki Gemi Çıkarıldı — Amasra — Limanımızda Harbıu- — m_umide batmış olan Şahin vapuru : dinamitle parçalanmak suretile çı' karılmıştır. 931 deki büyük fırtınada karaya düşen Rize vapuru, yarası kapatıl- mak ve suyü boşaltılmak süretile yüzdürülmüştür. Rize vapuru ve | çindeki kömür, maliyenin malı ol- muştur, Satılığa çıkarılacaktır, ü —— Yurddaş: T Bo Türk milleti, geçimi ' için sarfettiğinin hemen ya- | bir ihtiyaç halinde tayyareye b | Handırmaya çalışıyorsun!