231-939 TAN Gündelik Gazete zg TAN'ın hedefi Habere «e, fikirde, | herşeyde temiz, — dürüst, samimi almak, - kaplin gazetesi olmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 150 400 2800 Kr. 1500 800 300 1 Sene sAy 3Ay 1Ay vedeli müddet sırariyle 30. 16. 9, 3 liradır. Abone bedeli peşindir: ires değiştirmek 25 O kuruştu Cevap için mektupler 10 kuruş” lüle pul Üâvesi Msmdir. İ GUNUN MESELELERİ | Kararı Beğenmezsek Fırınları Kaparız Esere İktsat o komisyonu halka mahsus ucuz bir ekmek gıkarmak için tetkikat yaparken fı - nnlardaki imaliye ücreti durarak, bunun indirilebilip indirile- miyeceğini araşlırmağa lüzum gör - m Fırıncılardan biri, elinden lokma - s1 alınmış bir çocuk gibi, bağırıyor: İktisat komisyonunun verec: Bi kararı beğenmezsek fırınlarımızı kapılarını kapar, çekilir gideriz. Bu feryat büyük bir tehlikeyi ha- | ber veriyor. Bir gün belediye frrm- ların hoşuna gitmiyen bir karar ve. rirse, demek şehir ekmeksiz kalabi - lir. Bu tehdit bugün İçin bir lâftan & barettir, fakat bir zihniyetin ifad. olduğu, ve bir tehlikeyi işaret ettiği için üzerinde durulmak lâzım gelen bir tehdittir. Ekmek halkm en büyük grdası -| dır. Halk elektriksiz kalabilir, tram. vaysız kalabilir, fakst ekmeksiz kı Jamaz yle bir hal vukuun - da hükümet lâzim gelen tedbirleri a- larak fırınları işletir ama, ne de olsa bagünkü şekillerle halkın gıdası firm cıların keyfine tabi görünüyor. Bunun çaresi, biran evvel şehir- de asri büyük fırınlar açarak bu işin belediyeleşmesidir. Firmlarin belediyeleşmesi, hem halka temiz ve ucuz ekmek, bem be- indiyeye varidat temini bakimindan lâztm ve zaruridir. Bunun için lâzım gelen sermayeyi de bulmak güç ol - masa gerektir. Çünkü karşılığı var - dır. Ve karşılığı olan her iş için para bulmak daima mümkündür. Belediyemizin, ekmek meselesine bu şekilde el koyması zamanı artık gelmiştir de. * Mühim Bir Mesel. minönü meydanmmn açılması E üzerine arşada kalan veya ci- var sokak ve enddeler üzerinde bu - İvnan binaların birdenbire kıymet - lenmesi vesilesiyle mühim bir nokta ya nazarı dikkati çekmek istiyoruz: Xeni İstanbul plânı mucibince E - minönünden Ayasofyaya doğru, yine Eminönünden Süleymaniyeye doğru birer cadde açılacak. Bu caddeler 0- çılırken bir çok yeni istimlâkler yap- mak mecburiyeti hasıl olacak. O va- kit bu binaları şimdiki kiymetlerine nisbetle bir kaç misli kiymetlenmiş bulacağız, ve mühim bir para sarfna mecbur olacağız. Netekim bina sahiplerinin şimdi- den binalarının kıymetlerini arttır - mağa, hattâ bazf müstecirlere icarla- ems arttırmanıak şartiyle. yüksek fi- yatla kiralandığını gösteren mukave- leler teklif etmeğe başladıklarını ha- ber alıyoruz. Belediye reisi simdiden nazari di mizin bu meseleyi ikkate alarak, ona zerinde de| İl Di makalemde bahsetti. ğim gibi, ilim ve fen dille- ri başlıca ıstılahlardan mürek- keptir. Bu ıstılahlar arasında ait olduğu mefhumu hakkile tarif e- den pek azdır. Hattâ bir çokları sinonim olarak kullanılır. Bu iti- barla ıstılahlara birer tarif gibi bakmak doğru olmadığı gibi ıstı- labı koyarken yalnız bu noktayı düşünmek de bizi yanlış yollara sevkeder. İlim ıstılablarını üç kategoriye ayırabiliriz: () İlk tahsil kitaplarında geçen ve halk arasında çok kullâmlan 15- tılahlar. (2) Orta tahsil devresinde gecen ve entellektücl kimseleri alâkadar eden ıstılahlar. (3) Üniversite ve yüksek ihtisas İlimlerine alt olan istilablar Bazı ıstılahlar bunların çünde geçer. Bunlardan bi tegoriye giren ıstılahları mümkün olduğu kadar' tür ru bir hareket olursada bazıl nın yukardaki ıstılahlarla alâk: nı evvelden d k icap her ü- ci ka- çeleştirmek doğ a Şunu utmam: sas kilaplarımızın çoğunu garp yaz ki, bizler dillerinden mecburuz. Macarlar bile ihtısas ve yüksek bil- okumuya | gilere ait kitapları neşredemiyor- lar. Bu bir ikt nu gözönünde tutmak mecburiye- aker anl ar hiyettedir. Muhtelif memleketli re mensup ilim cemiyetleri ıstıla! lar ve ilim işaretleri arasında bir anlaşmıya çalışırken, biz ayrı sak sonra zorluk çekeriz. Riyaziye ve fizikte Grek alfabesinden alın- mış bazı harfler var. Bunlar Japon kitabında ne ise İngiliz kitabında da odur, Kimyanıp, astronominin, Tadyonun.. hâsılı muhtelif ilim şu“ belerinin hususi astılahı ve işaret- Jeri va t meselesidir, Bu- ni yeni vaziyetlerle karşila- şılıyor. Üniversiteyi istekleri hili fına bitirememiş ihtiyat zabitle, nin müktesep hakları gözününe a- Imırken karşımıza - gelişi güzel a- lacağımız - “şu vaziyetler çikiyor: 1 — Üniversiteye girememiş li- se son sınıflılar; 1 — Çok çocuklu küçük memur Jar; 71 — Malömatsızliktan doğan kararsızlık... Bunları kısaca gözden geçirmek faydalı olur: — Umumi harbin ortaların- da fakültelerden ihtiyat za. bitliğine alınacak talebe sayısı sı « fıra inince, o şekil harp icabı lise « lere baş vurulmuştu. İlk hamle liselerin (sultani) son sınıflarına havale edildi, şu ve şu doğumlular - ki çoğu on sekizini bi le henüz bitirmemişti « ihtiyata a « Imdılar. Zabit oldular. Her cephe- de muvazzaf ağabeyleri gibi besa- letle döğüşerek öldüler. Eğer on - lardan bugün sağ kalmış olanlar varsa bu projenin çizgileri içine gi- riyorlarsa, onları da dikkate almak Tâzımdır. Çünkü onların da üniver siteliler kadar müktetep hakları, göre tedbir alması, ileride karşılaşık- mast mlimkün olan müşküllerin ön lenmesine yardım edebilir. işlerinde kıdem Ve ihtisasleri var. dır, Onlar da mekteplerini keyif - Deri içini değil, vatan ve millet hiz- Üstat Salih Murat, bugü ve ilim ıstılahlarının ii roje üzerinde kontşuldukça ye £ TAN nkü yazısında ıstılahlar meselesini tetkike devam ediyor in yayılmasında ve inkişafında pek mühim âmil olduğuna işaret ederek bu ıstılahların hususi ilim adamları tarafından konulmasını zaruri görüyor. Netice olarak da şunu ortaya atıyor : ım İstılahlarını Bir İlim Akademisi Hazırlamalıdır Pr. Sali h Murat Bizde terimleri hazırlayan arkadaşlar bazan pek cömert davranmışlar; Garptekileri almışlar, bazan da alışık olmadığımız kelime veya hecelerle yeni yeni terim- ler çıkarmışlar. Bana kalırsa aynen kullanılan ıstılahları « di şivemize göre okumalıdır. .2006 line sokmak doğru di vim kelimesinin türkçede hareket ânasına ç yorum,ama dinamil reket olmadığına pek eminim. Di- namik daha ziyade kuvvet bilg dir. Grek dilinde dinamos, kuvvet mânasına gelir. Fizik ıatılah rehbe- dinamik'e böyle dendiği de mihanik rehberinde d'#1mt aynen ibka edilmiştir. Bu daha doğ- Tar uyuşamamışlar. Halbuki m'ha- nik, fiziğin bir şubesidir. Fiziğin mühim tabirlerinden biri (şiddet » n3'N) dir, Pek elâstik olan bu kelimenin sinonim'leri (tazyik ve- ya küvvet), voltaj'dır. Bunu hiz, diye almışlar. İkisi arasında pek mühim fark var. Bir lâmbanın bir sathında busula getirdiği tenevvür şiddeti (dikkat ediniz, aydınlık »iyorum. Çünkü sek fizikte aydınlık, parlaklık, ehevvürden bambaşka mefhum Yeni Barem Kanunu Projesi Münasebetile Düşünceler YAZAN: A Aka Gündüz | metleri için bırakmışlardı. Ordu - nun davetini her emrin ve her dü şüncenin üstünde tutan bu vatan çocukları iyi vazife görmekten baş ka bir şey yapmamışlardı.. Harp sonundaki hayat şartları onları da fakülteliler gibi karşılamıştı, Meynin bareminde olsun bütçesinde olsun her iki va- ziyette olanların yekünu | besaba katılmaya değmeyecek kadar küçük tür, Bu küçük yekünla o nisbette büyük müktesep hakkın kendilerin den esirgenmeyeceğine emin ola - biliriz. Onlar da yüksek tahsilin çarşaf diplomaları hayatm ve işiri, vazifenin ta kendisinden almış lardır. 1 — Çok çocuklu kilçik memur lar ne olacax? deniliyor. Bunu ba remin asyari derecesi bakımmdan ele almak lâzımdır. Asgari derece tek kişilik midir, yoksa içtimai teş kilât bakımından bir dikkate tabi tutulscak mıdir? Akla geliveren şu misalle maksadı izah kolaydir: Bir ilk mekfep muallimi vardır ki yirmi iki sene fasılasız vazife gör- müştür. Yedi çocukludur. Çıktığı muhtelif dillerde ynen almıslar. bunları ken- hemen mukabili olarak kullanılır) mem- badan olan mesafenin murabbaiyle maküsen mütenasip oi değiş- tiği halde, ziyanın hızı yine saniye- de 300 bin kilometredir. Benee hız Isa daha doğru. de iki türlüdür. değistirmesine, Halbuki süra Biri cismin cihet değiştirmemesine göre ayrı i mefhumdur. diler aziyede (malüm) (biley) denmiş. Galiba (bil- ilinden alınmış olacak. Hal- buki bir de (biley taşı) var, Buda alınmış olsa ge- relerO.halda bilmek) ve (bilemek) gibi bambaşka # den muhtelif mefhuma ait ayni isim çıkarmış 0- luyoruz. Diğer bir misal, yerine eskiden termo- relere imizanülharar p> na ötedenberi termometre deriz. hattâ bundan bahseden fasla da termomatri deriz. Bunun tam ter- cümesini yaparak (sicak ölçer) de- nilmiş. Halbuki termometre sıcak ölçmez. Sıcaklığı mukayese eder. Hararet - chaleur mukabilidir. Si- caklık denmiş ki, bu da doğru de- ğil, Bu oda ötekinden sıcak deriz. Bunu demekle iki odadaki termo- Mmetrelerden biri diğerinden büyük sösteriyoru kastederiz. Yoksa bir cismin harareti deyince onda mev- mız senenin eylülüside aylığı üç li- ra arttırılmıştır. Fakat bağlı oldu- ğu vilâyetin bütçesi « hep de mual- Umlere mi olur nedir bilmeyiz - dardır, bu üç kâğıt lirayı vereme- mektedir. Hazin şey değil mi? İSTİTRAO- Hususi muhasebele- rin milli kültüre müdahalelerini henetmek zamanının artık gelip gelme: sayın Bay Yücelden 80 iriz. Bu hahsi tekrar kurcalar yacağız. M limiz ilk mektep muallimi | olmasın da küçük dere ce maaşlı veya Ücretli başka bir memtir olsun, vaziyet ve ehemmi - yet birdir. IM — Gazetelerimiz proje hak « kında sarih malimat veremiyor - lar. Bundan bir kararsızlık doğdu- ğunu. atmosferin tatsızlaştığını in kâr edecek değiliz. Bu dünyalıkla- rm hsgrarisi nedir, azamisi ne ol. caktır? Hadden aşını para alanlar makule indirilirken aile vaziyetle rini sarsacak bir tezlikle mi indiri- lecek yoksa ayaklarını yeni yorgan | larına göre alıştırmasına zaman pa yı birakılacak mı? Bunlar bir kararsızlık içindedir. ler ve bu kararsızlıkla - ki psikolo- İlk bir zarurettir - iş görüyorlar denilemez. Ne oluyoruz? Diye dü - şünmekten işlerini mi görsünler? Asgarideki küçükler de ayni karar sızlığın eli inde İnsanlarıder. Hiç te tatlı ve ilik olmayan bü ha- va temenni olunur ki alâkadarla - rın vakit vakit verecekleri sarih malümatla düzelsin. Bizce en doğ- cut olan bir enerji miktarını ifade etmiş oluruz. Tenslon mukabili ka- bul edilen tevettürü gerileme diye al mış. Bu kelime de muhtelif yerler- de, muhtelif mânalarda kullamlır. Bazan gerilme ile hiç münasebeti yoktur. Malzemeğeki mânası başka, tababettekl, elektrik mühendisliği ve fizikteki mânaları başkadır. Sö- sin keyfiyeti mânasına gelen tim- bre'e bir vakitler nasılsa tınnet de- mişler. Halbuki tnnet bu değildir. Resonatör mukabili, tannana atın- dığına göre tınnet resonans muka- bili olmalıydı. Bu kelimeden Amerikadan notlar : Talih Köşesinde | Seçim İçin Mücadeleler Yazan: Belkis Halim Üçüncü Avenu ile Leksington Avenu arasındaki sokağı baştan baş tiklem taklım dolduran kı rarak kürsüye yakın mağa çalışırken yüreğim çarpıyordu İ Muhtelif siyasi frkaların çarpıştığı bir haik toplantısmda hiç bulunma - muştam.. Bir taraftan bir bomba pa layacak, bir suikast olacak. Cinayet çikacak diye korkuyordum... Arasi * xa: “Canım burası Bulgaristan de» gil, Amerikada böyle bir şey olduğu şimdiye kadar görülmemiş,, diye ken dimi teselli etmeğe uğraşıyordum. ” Balkon, 1936 da Ruzveltin seçi - minden evvel ve Ruzveltin seçilme » sine yardım etmek için teşekkül ede İprogramı ve istikbali beledi intihaba İkadar henüz belli olmayan işçi fırka sının şubelerinden birinin önündey * di.. Balkon da sokak gibi üstüste yiğır u... Kalabalığın etrafında atir polis * ler dolaşıyor. Kadın, erkek, çoluk, çocuk, temiz; kirli, şık ve pejmürde fakat çoğü misal, Bunu 'erimleri çıkarılmış. je size birkaç çoğaltabiliriz hazırlıyan arkadaşlar bazan pek cömert davranmışlar, garptekileri almışlar, bazan da alışkın olduğ muz kelime veya hecelerle y yeni terimler çıkarmışlar, Bana kalırsa muhtelif dillerde aynen ve- ya (hemen hemen aynen) kullanı- lan ahları aynen almalı, ları kendi şivemize göre ok lı. Meselâ tedahül mânasına gelen İnterference'i alırken Fransız şiv sile enterferans diyerek almamalı- yız. Sonra bir noktaya daha etmeli ki, 9 da sin: muhtelif mefhumu ifade eden kelimeleri iyi intihap etmeli, Me- de bir Condenser ke- limesi var ki sateur'dür. Hem elektrikte, sızcası condan- hem gi k nahar, Hasılı #lim ıstılaklarının ilmin yayılmasında ve inkisafında pek mlihim âmil olduğu düşünülürse bu ıstılahların hususi ilim adamlari tarafından konması zaruridir. Her şeyden evvel bir ilim akademi teşkili ve bu işin ona havalesi ta- raftarıyım. Akademinin maarife ve iktisat işleri gibi bazı işlere ait di- ğer meseleler için de vücuduna jh- tiyaç vardır. Bunun mühim fayda- larını diğer bir makaleye biraki- yorum. Karikatürler : Baya bir ücler konferansı teklif ediyordum: Ben, kendisi, bir de para cüzdanı! ru hareket bu işin biran evvel ke- silip biçilmesidir. vandırmaya çalışıyorsun! yejmürde kıyafetli halkın arasında nefes alabilecek bir yer bulunca din- lemeğe başladım... Hoparlörden çi“ kan ses kulağıma aksediyor, fakat bit İ şey anlamıyorum. Gözlerimi, kulak» larımı biraz daha açtım, Biraz daha dikkatle dinlemeğe başladım. İtal « yanca, evet... Amerika işçi | fırkası namına konuşan. Amer'kada, New yorkta belediye seçimi o mücadelesi zapan bu zat Amerikada. o Nevyork belediye seçimi için toplanan bu hal ka italyanca hitap ediyordu, İçtima başkanı olduğu anlaşılan bu adam bü tün namzetleri böyle italyanca tak » dim ediyordu. Namzet, ortaya mikrofonun yank Şak, şak, şak kalk bir alkıştır koparıyor... Etrafa kulak veriyorum... Duyduğum hep is talya Amiçi diye söze başlayan hatip İngilizce devam ediyor: “Lagu. Aialyan vb kete neler yapabileceğini o gösterdi. ze düşen İş ovun bü yolda yürüme sine yardım etmek ve milletimizin |bu memlekete daha neler yapabile - ceğini herkese anlatmaktır. Bunun için de Lagwwrdin'yı tekrar seçmeli yiz... Zaten buradaki kalabalığa ba « kılına Lagu kazanmış demek » tir. Alkışlar ve islıklar, bando mü - zika havayı dolduruyor. Kalabalık arasından balkonu İyi ce görebilecek bir boşluk buldum. Sahne Amerikan ve İtalyan bayrakla riyle süslenmiş. Konuşan namzet İ- talyan olunca o zaman balkona daha bir tane büylik İtalyan bayrağı açili- yor. Thomas Dovey ve daha birçok »amzet Amerikalılar da bu İtalyan bayraklarının altında konuşuyorlar, Laguardia'nın birçok defalar ko nuştuğu ve her konuşmasından son- ra İstediği neticeleri aldığı için “tali na geliyor. Ami birde ayrıldığım zaman hâlâ Lüguar. dianın son mücadele nutkunu dinle mek üzere bekleşip durty de Ertesi akşam artik © Layuardia İsehreminiydi. aaa Amasra Limanından İki Gemi Çıkarıldı Amasra — Limanımızda Farbiu- |mumlde batmış olan Şahin vapuru inamitle parçalanmak suretile çır İkisine ii 931 deki büyük fırtınada karaya düşen Rize vapuru, yarası kapatıl. mak ve suyü boşaltılmak zdürülmüştür. Rize çindeki kömür, maliyenin muştur, Satılığa çıka suretile ru ze Şe malı ols lacaktır, ; Yurddaş: — Türk milleti, geçimi için sarfettiğinin hemen ya- mısıra, geçim kadar zaruri bir ihtiyaç halinde tayyareye varının bir kısmını ayırma ğa mecburdur. Kurban Bay» ramı da bu vazifeyi yapmak için iyi ve hayırlı bir vesile dir. adımı verdiği yerden ben on