20 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Yakın e' ihin En Esrarlı Çehresi: TalâtBeyde Fevkalâde Hal Vardı Güvenli Enverle — Ben Sofyayı çok elimde düzenli bir i . Yal bir müddet kowlbüuma;;mlan nız hesapları gbrulectkhem mErü ;îî:pdîrîîî:ıkkak tehlike vardır. Çünkü Sofya.. * Talât bey eliyle omuzuma vura s>ümü kesti Ve" Tak Sözür im Sadık, dedi. Cid- den güç ve tehlikelidir. Fakat, hgıî tehlikeye göZ yumacak ve bu işi caksın. Bu adamların ay Befi KÜĞ a çekilmiş fotoğra- rı ayrı pozlırd SEEE K fileri olursa elinde, ıhtfmallı teh- likeler azalmaz mı?.. Bir de onu du_ş.unsıiığinmeğe ne hacet. Tehli- ke ihtimallerinin yüzde sekseni ortadan kalkar. Ancak bu işte fo- toğrafilerin yardımına da pek gü venilemez gibi gelir bana. Allah korusun, yok yere cana kıymak ta hatıra gelmez değil hani. Sonra, tereddüde düşmek, fırsat kaçırmak hattâ işi geciktirmek gibi tehlike ler de var. En iyisi ve sağlamı... — Biri tarafından bu adamların sana gösterilmesi değil mi?.. Yap- tıracağız, onları iyi tanıyan biri- ni de katacağız yanına, Daha baş- ka menfi ihtimaller var mı söyle?. Bana kalmadı gibi geliyor. Sofyadaki işi bitirdikten sonra yine yanına katacağımız adamlarla doğru Köstenceye, Bakiston kardeş lere, Onların da çok fenalıkları do kunuyor millet ve hükümetimize, Talât beyde bugün — gerçekten üsnomal bir hal vardı. Çok dar ve eksik düşünüyor, titizleniyordu da. Gülerek sözünü kestim ve: Mi n ç tenceyi bir tarafa bırakalım da il- könce Sofyaya nasıl ve ne isimle gidileceğini, orada kimle.rc.lenı ne gibi yardımlar görüleceğınııgon_ı- şelim. Tali insana her vakit yâr ve yâver olmaz. İşde yalnız mnv;:ıfî fak değil, vurulmak, tutulmak gibi ihtimaller de var. Sonra herşe_yde.n evel elde Bulgarları pirelendirmi- yecek bir pasaport Jâzım. | Talât bey kızardı. Önüne baka- — Haklısın Sadık. Dedi. Bu İN beni o kadar üzdü, sersemletti k: Düşünemiyorum. Bütün kııbıhyîıa 4 lerim felce uğradı. Görüyorsun İ limi, beni özürlü say:. Eyet, evvel ş bir pasaport lâzım. Emir verece ğim. onu istediğin gibi yagim“m daha başka bir var mı?.. — Bş'ğ de, Bîîgaristanğa bana yardım edeceklerini söylediğiniz & lemanları öğrenmek, gitmeden ©V- vel haklarında kendime göre biraz malümat edinmek de lâzım. a — Söyliyeyim, sana Sofyada Balkan gazetesi sahibi Etem Ruhi bey her türlü yardımı yapacaktıf. Şahsi, arkadaşları hakkında malü- mat edinmeğe lüzum yok. Hepsi de ideal sahibi, yurt ve ulusunu S€- ver, özü sözü doğru insanlardır. Tabit Etem Ruhiyi sen de tanır - sın değil mi?.. Daha soracağın kal- dı mı?.. — Elbette beyefendi. Hem de emmiyetlisi.. e îh o dayned'u', söyle bakalım?. — Verdiğiniz bu gizli kararla- rın, yapılacak teşebbüslerig Make- donya komitesine yetiştirilmediği- ne, ve komite tarafından da — DU teşebbüslerin önlenmesi içiı-jı ı]::îl:-. lık yapılmadığına emin m:siniz.-. Soiyîyîı inerken yakayı Bulg?r po lisinin eline vermek, yahut bir ko- miteci tarafından göğüslenmek, hem gülünç hem de acıklı'olur- Talât bey, güvenlwi bir ıns?n E'-f rur ve emniyetile gülüxmefh Ve: — Enverle Cemalden şüphe €- diyor musun?.. Dedi. Bir de sa!â: söyledim şimdi. Ne fırkada, N© ziğ hükümette hiç kimsenin malumis_ ti yoktur bu işten. Hattâ Bul_g”bir tandaki arkadaşlara bile henuzin Ş şey açılmış değildir. Şimdi sen yi bilirim, rt olursa, görüşüp anlaştıktan sonra verile- cek kararı, münasip bir şekilde bil direceğim onlara. . Görüşmemiz, o gün geç vakte kadar sürdü. Verilen karar şu idi: “.. Ben Sofya ve Köstence se. yahatleri için Stoyan oğlu Yordan, Abdullah oğlu Sadık adlarına iki pasaport çıkartacağım. — İlkönce, “Vasil Popof,, adında Makedonya- hların “Varhovist,, partisinin bir adamı ile Sofyaya gideceğim. O- rada (Dimitri Atnaşı) ve (Haciyef) le olan hesapları gördükten sonra, Selânikten gelip Sofyada beni bek liyecek olan yine Varhovistlerden “Kılkış,, lı (Aleksandr İkilülef) ve (Kırasne) li “Veladimir Popnayda- nof,, kaptanlarla birleşip Rusçuk yoliyle Rumanyaya geçecek, Kös- tencede de “Bakiston,, kardeşlerin hesabına bakacaktım.., Bu kararları verdikten, hatıra gelen gelen her türlü ihtimallere karşı alınması gerekli olan tedbir- leri, mümkün olduğu kadar, belli ettikten sonra Talât bey rahat bir nefes aldı. Yüzü güldü. Gerinerek ayağa kalktı. Memnunlukla: — Millet ve hükümet namına teşekkür ederim sana Sadık. Dedi. Bugünlük bu kadar. Tekrar ğörü- şeceğim seninle. Gerçi, Vasil Popo- fa benim her çihetçe itimadım var. Fakat mademki lüzumlu buluyor - sun, bir defa sen de sor, soruştur bakalım. Başka bir söyliyeceğin kaldı mı?.. — Hayır, yalnız seyahat tari- hini öğrenmek isterdim. — Şu sırada değil. Padişahın kararlaştırılan Rumeli seyahatin- Ros— İ€N evvel, bu işe girisilmesini pek. — — uygun şahane- hat bittikten sonra hemen yola çı- karsın. Biz de o zamana kadar i- cap edenlerle anlaşır, hazırlanı - TIZ. 'Talât beyin yanından, ne de ol- sa, çok düşünceli çıkmıştım. Fa- kat tereddütlü değil, Beni kocak- layıp bağrına basan, yüreğine so- kup kardeş sayan ve ülküsü ül - küm, ülkesi ülkem olan bu büyük Türk milletinin sağlığı, varlığı i- çin; değil bu teklif edilen işleri yapmağı, hattâ yoluna seve seve canımı kurban etmeği bile az gö- rüyordum. Düşüncem; işi başar - mak ve muvaffakiyetsizliğe uğra- yıp gülünç olmamak çarelerini a- Tamaktı. Üzerime aldığım işi tek başıma yapamazdım. Tabiidir ki, kendim kadar tanıdığım, her hali- ne güvendiğim ukadış%u.ı muh - taçtım. Gerçi Talât Beyin isimleri- K söylediği ,dam]arî:lan ikisini ta- nıyordum. *Yeladimir Popnayda- Hölife eski ve çekirdekten yetişme bir komiteci idi. Daha on sekiz ya- da iken, Sofyada mebusan mec lisi kapısında, kral Ferdinanda sal- dırmak, üç de kurşun atmak cesa- ret ive feragatini göstermişti. Ne yazık ki, vuramamış, tutulxîıuştu. Yirmi sene ağır hapse mahküm ol- Bir İnsan Emniyet ve Gururiyle Gülümsedi: Cemalden Şüphe Ediyor musun? Dedi menfaat ve hesabına, gösterecekler miydi acaba?.. Yoksa, tam iş üs - tünde birer tarafa savuşup — beni ortada tek başıma bırakmak kah- beliğini mi gösterirlerdi acaba?... Yahut ta, bize dost görünüp her şeyi öğrendikten sonra, Bulgarlar- dan yana olur, beni Söfya istasyo- nunda astırıp güle güle seyrime mi bakarlardı acaba?.. İşte, bırbiri ü- zerine yığılıp zihnimi tırmalıyan, ruhumu gicikliyan bu çeşit çeşit acabalar, ihtimaller tâ Sofyaya gi- dip Haciyef ile Dimitri Atnası ye- Te serinceye kadar sık sık, uzun u- zun düşündürmüş, düşündürmüş - tü beni,. Düşünmekte haksız değilmişim meğer sayın okuyucularım. Nite - kim korktuklarım başıma gelmişti de. Ben hasımlarımla boğuşurken atıp tutmakta ölçü, tartı kullan - mıyan bu habisler cepleri Türk al- tınlarile dolu olduğu halde yaratı- lışlarındaki bozukluğu, huysuzlu- ğ göstermişlerdi. Vasil Popof beni bırakıp kaçmış, hele öteki afacan- lar semtime bile uğramamışlardı. Fakat, ben vazifemi onlarsız, hattâ altınsız yapmış, yıllarca Bulgar ha pishanesinde yatmağa, yirmi dört saatte (250) gram kuru, küflü ex- meği bir bardak bulanık, acı su ile katıklamağa bile katlanmış - tım, Çünkü ben kuvvetimi, bütün hayat ve varlığı erlikler, yiğitlik- ler ile dolu olan Türklükten almış, Türklük için çalışmıştım. Osmanlı altını için değil. Bu aralık, Talât Bey Dahili- ye nazırlığından çekilmiş, akki fıırreisi ol- işti. Bu di işimize mani olmamıştı. Talât beyi sık sık fır- kada görüyor, işimiz hakkında gö- rüşüyorduk. evamı var) Bursa;la Bir Kadını Öldürdüler Bursa, (TAN) — Umumhanede bir cinayet olmuş, Fatma adında bir kadın öldürülmüş, Katil Dursun da yaralanmıştır. Katil Dursun, Mücellit mahallesi”- de oturmaktadır. Kanal makinisti - dir. İşi, geçimi iyi bir gençtir. Hayli eski zamandanberi, Karacabeyli na- mı ile maruf Fatma adında 22 yaşla- rında umumi bir kadına tutkundur. Bir müddet evvel evlenmiş bulun - masına rağmen güzel Fatmadan ay- rılamamaktadır. Bu yüzden evde ka- rısı ile, kayınvaldesi ile sık sık kav- galar olmaktadır. Bu kavgalardan bıkan, Fatmadatlı da ayrılamıyan Dursun, akşam saat 19,30 da, Fatmanın sermaye olduğu Naciyenin umumi evine gitmiş. Fat- ma ile beraber odaya çıkmıştır. Bir- kaç dakika sonra silah sesleri duyul- muş, odaya koşanlar ikisini de kan- lar içinde bulmuşlardır. Fatma, ka- fasından yediği üç kurşunla hemen ölmüş, Dursun da kafasından yara- lanmıştır. Vaka sırasında taraflar arasında ufak bir boğuşma olduğu, bu esnada çıkan kurşunlardan ikisinin de Dur- sunu yaraladığı anlasılmaktadır. Dursunun yarası ağırdır. Fatma - nın gömülmesine izın veriimiştir. Simli Kurşun Madeni Bulundu Çanakkale, (TAN) — Vilâyetimi- zin muhtelif yerlerinde sim!i kurşun madenlerine tesadüf edilmiştir. Bun- lardan Evcilerdeki madenin çok zen- gin olduğu anlaşılmıştır. Maden mühendisleri iki ay sonra tekrar gelip bu madeni faaliyete ge- tirmek üzere Çanakkaleden ayrıl - mışlardır. ———H— Otomobil Kazas —— Neticesinde Ölüm Parkt Mühendis Âli beyler her sene ki gibi Büyükadadaki köşk - lerine gitmişlerdi. Kızı Ayşim Ada nın tanınmış güzel kızları arasın- da en büyük sükse kazananlardan- dı. Babası oğlu Osmandan ziyade kızını sever, onun her hali ile ifti- har ederdi. O akşam hızlı çalan telefondan sonra Seval'ın üç güne kadar İz - mirden geleceğini dayısı Ayşime müjdelemişti Evet küçük yaştan- beri içtikleri su ayrı gitmiyen bu iki dost birbirlerini çok severlerdi. Ertesi sabah genç kız evin bü- yük balkonuna açılan odaya iki ya tak hazırlatmış artık onun gelme- sini bekliyordu. Perşembe — günü gelen İzmir vapurundan Seval ni- hayet çıkabildi. İki genç kız birbir lerine sarılarak .uzun müddet bir kaldılar. Âli Bey evlâdı kadar sev- diği bu sarışın kızı alnından öpüp onları hemen adaya yolladı. Seval adaya geldiğinin üçüncü günü idi. Tanıdığı gurup içinde ken dine en yakin Haldunu — bulmuş, hattâ onun ciddiyetinden evde. ve arkadaşlar arasında uzunca bah » '—Iımi: — Soğukkuyuda bir otamo- Ehli vukuf, kazayı yapan Menemen 51 numaralı otomobil şoförünü kaba- hatsiz bulmuştur. Muhakemesi gayri mevkuf olarak yapılacaktır. Analizde Albümin Çıkınca... hazımsızlık, yahut barsaklarda ra- hatsızlık bulunur. ve bunlar teda- vi edilince albümin de kaybolur. Kimisi, midesinde ve barsakla- Bu kış mevsiminde de, başka mevsimlerde de insan idrarını a- naliz ettirince az veya çokça nis- bette albümin bulunabilir. Fakat bundan dolayı hemen meraklan- mıya hiç lüzum yoktur. Albüminden dolayı yüzde şiş, hattâ titreme, ateş bulunsa — hile hastalık geçecektir. Bir kaç gün yatakta yatmak, ilk günlerde sa- dece süt, sonra günde yarım İitre süt, daha sonra gene birkaç gün süt içip yoğurt yemek yetişir. Yal- nız, albümin kaybolduktan sonra da arada sırada idrarı yoklatmak lâzımdır. Bazılarında yüzde ve vücudün hiç bir tarafında şiş bulunmadığı halde analiz raporu albümin haber verir. Zatürree hastalığında, grip hastalığında, bademciklerin — ilii- at yaşı küçük olduğu için müş, “:kny seneye- indirilmiştı. da bitirmeden Sofya a inden kaçıp kurtulmak hal’;:.m?âm göstermişti. Atıldığı bec tecilik, çetecilik hayatında se komi didinmiş, hele eskisi gibi nelğliceat'ığını vuracak kadar da değıleiıe ü bir afacandı. mel sandr İkilülef te bu gibi A;ı;l'" alışkan idi. Ölmektgn şe ö dürmekten korkmaz, Azraile bile kara T LA u. rinde bir H balgandı. (Va- n?“k"n () un da, aşağı yukarı, bun sil Popo a bir şeytan olduğu - at bey söylüyordu. l_"akı: bu işte kendilerinden ; ğı, sırası gelince ve canlarını ver aktan sakınmaz, ye- yararlı; beklenilen dökmek hapl da, kara h has- talığında böyledir. O vakit te id- rarda albümin bulunmasının bü- yük ehemmiyeti olmaz. Sıkı per- hizle albümin kaybolur. Gebe bayanların bazılarında al- bümin çıktığını bilirsiniz. Başka a- Jâmet bulunmadığı halde, sıkı per- hiz albümini kaybettirir. Fakat sı- kı perhiz etmek pek lüzumludur.. Bununla beraber yalnız perhizle İşin düzelmediği de olur. O zaman belki biraz yedirmek, hattâ biraz tuzlu yedirmek lâzım gelir. Fakat bunu yalnız hekim tayin eder, Ge- belikte albümin meydana çıkınca hekim görünciye kadar yalnız süt içmek şarttır. Bazılarında sadece —yemekler- Een sonra çıkan İdrarda albümin l .B sebebi h lıktır. Nisbetj litrede yarım grama kadar çıksa bile ehemmiyetsizdir. Ondan başka, böbrek hastalığma Şlelllel edecek hiç bir alâmet bu- Valnıs rında hiç bozukluk olmadan da bazı yemekleri yedikten sonra al- bümin çıkarır: Meselâ yumurta, peynir yahut balık yedikten, hat- tâ süt İctikten sonra... Karaciğerde kan toplanıp ta şİş- kinlik olduğu vakit, vahut karaci- ğerde belli baslı başka bir hastalık bulunduğu vakit gene idrarda al- bümin çıktığı olur. Karaciğerde hastalık kendi başına ciddi olsa da buradaki albümin böbrek heas- talığına delâlet etmez. İlâclardan bazıları, hem de me- selâ baş ağrısına karsı en çok kul- lanılan ilâclar, çok devam edince idrardan albümin çıkmasına sebep olur. Romatizma hastalığına, şeker hastalığına — tutulanlarda — ve şiş- manlarda da çıkabilir. Vâkıâ bu hastalıklar da can sıkacak şeyler- dir, fakat alhümin çıkması böb- reklerin de hastalığını gösterir. Sönürlilerde, bir yorgunluktan yahut büyücek bir heyecandan sonra cıktığı olur. Nörastenikler- de, sar'a hastalığıma — tutulmuş o- lanlar da albümin cıktığı çoktur. İnsanın bir tarafında yara açı- setmişti. Haldun o sene hukn Bi n da sporla fazla u, ti. İşte her nedense Seval da ondan fazla hoşlanmıştı. Yapılan eğlenti lerde, uzun yürüyüşlerde, mehtap- l1 gecelerde, kotra gezintilerinde bu iki genç birbirlerine çok yakın bulunmuşlardı. Seval arkadaşın - dan hiç bir şeyini gizlemediği gi- bi bunu da Ayşime söyle - miş; ondan da Haldunun iyi yeti- şen bir genç olduğunu öğrenmişti. Ayşimin bir cumartesi akşamı yaptığı toplantıdan sonra bütün gu rup yani yirmi iki kişilik bir kafi- le Lunaparkı birden şenlendirmiş - ti Seval her samanki gibi neşeli ve sevimli idi. Hele bu akşam yanık vücuduna giydiği beyaz elbisesi, arkaya dağınık bıraktığı sarı kı - vırcık saçları, güzel lâcivert gözleri ile perilerden daha güzeldi. Caz neşeli bir conko çalıyordu. — Seval benimde bir congo: Bunu söyliyen, Londradan ye ni gelen ve Zübeydenin ku zeni olan Fahriydi. Genç kız tered dütsüz kalktı İnce vücudu ile ne kadar da gü zel oynuyordu; kendi de buna hay ret ediyor hattâ Haldunu kıskan - dırabilmek )çin uğraşıyordu. Ar - kadan bir tango ondan sonra bir vals; ne kadar da bahtiyar dönen çiftler. İşte gene bir kuş gibi uçu yorlar. Haldun buna bir türlü ma- na veremiyor: kendine çok yakın bulduğu bu güzel kızın başka er - Bir Gece tessesassae Yazan : Suhandan Ziya Arıcas bir genç - - İN keklerin kolunda olmasıma taham- mül edemiyordu. Dans dönüşü Se val kendinde büyük bir neşe hiset ti, yanındakilerle şakalaştı ve gü- lüştü. Neşesinden yanında oturan Haldunun surat astığının farkında bile değildi. Şimdi caz hütün neşesiyle Mavi 'Tun.. valsini çalıyordu. — Güzel bir vals, lütfeder misi- niz? — Hayhay efendi Seval birden değişen Haldunda başkalık hissedince, hemen aklma bir plân gelili ve ah başım döndü lütfen bırakalım, size çok fazla zah met ama ne olur beni eve kadar gö türebilir misiniz? Haidun Sevalin kolundan tutup onu gurubun yanma getirdi ve ço- cuklardan müsaade alarak onu Ma dendeki köşke götürmek için yo - la çıktı. Gökte lekesiz olan ay yol- larmı aydınlatıyor, çam kokuları kalplerine yaşamanın tadını aşılı - yordu. — Bu akşam fazla neşeliydin Se val, yoksa seni birden(dınsa kak- B öyle bir suaı karşısmaa şaşı- “rah Seval, rahatsız olmadı- ğimnı sırf onunla yalnız kalabilmek için bu plân: hazırladığını ağzın - dan kaçırdı. Bundan büyük bir ce saret bulan Haldun ona sevgisini itiraf etmek istediği bir anda gö - zünde bir hayal belirdi. Bu küçük tenberi sözlü oldukları Teyzesinin kızı £meldi. Fakat Halâun ona karşı kardeş ten başka ber his beslememiş baş- ka türlü sevememişti. İstemiyer#k ikisi de ayrıldılar. Seval Haldunu tamamiyle sevdiği- ni anlıyor ondan ayrılmak güç ge- liyordu. Bnldun © gece Almanyada tah silde bulunan nişanlısından yani Emelden bir telgraf aldı. E - mel orada bir arkadaşı ile nişanlan dığını, çok zamandanberi de has - ta olduğundan haber veremediği - ni bildiriyor, hem de af diliyordu. Pazartesi Zübeydelerde topla - nan gürup içinde iki kişi noksan - dı. En ateşli Lir anlarında kapının hızli çalan çıngırağı onları kendile rine getirdi bepsi birden bahçeye fırlamıştı fakat. â-î;ldun onlara gülerek geliyorlar- Ne o Seval ve — Sizlere daha çok neşe getir- dik çocuklar. Fahri: — Hayrola, ne var? — İşte, görüyorsunuz ya, bu - dan sonra benim sevdiğim bir tek kişi var, değil mi Seval? hıp ta cerahat toplansa gene albü- min çıkabilir. Yalnız analiz raporunun albü- min haber vermesi büyük bir şey ifade etmez. Hattâ onunla birlikte damarlardaki tansiyon artmış ol- sa bile, bunlara ehemmiyet ver- mek İçin ancak hekiminizin görehi leceği baska hastalık alâmetlerini aramak lâzımdır. Hele çocuklarda ve genclerde ©- lunca, albümin çıkması bir çokla- rında hemen hemen tabii gibi sa- seelakike NEVROZİN Baş, Diş, Nezle, rîp. Romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızi derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir. (Ki oe e|

Bu sayıdan diğer sayfalar: