“Yakın Tar ihin En Esrarlı Çehresi: Talât Beyde Fevkalâde Hal Vardı Güvenli Bir İnsan Emniyet ve Gururiyle Gülümsedi: Enverle Cemalden Şüphe Ediyor musun? Dedi iyi, bilirim, rt olursa, bilirim de. Yal adamları — Ben Sofyayı çok elimde düzenli bir bir müddet koruna! nız hesapları görü Nk göclük, sorup ara; hem da subakkak tehlike vardır. Çünkü Sofya.» SİN Talât bey eliyle omuzuma ve: diz sözüm Sadık, dedi, Cid. den güç ve tehlikelidir. Fakat, her tehlikeye gön yumacak ve bu işi veni yil an. Bu sdamların ay rı ayrı pozlarda çekilmiş fotoğra- fileri olursa elinde, De teh. likeler mı?.. Birde onu a e ne hacet. Tehli- ke ihtimallerinin yüzde sekseni ortadan kalkar. Ancak bu işte fo- toğrafilerin yardımına da pek gü venilemez gibi gelir bana. Allah korusun, yok yere cana kıymak ta hatıra gelmez değil hani. Sonra, tereddüde düşmek, fırsat kaçırmak hattâ işi geciktirmek gibi tehlike ler de var, En iyisi ve sağlamı... — Biri tarafından bu adamların sana gösterilmesi değil mi?.. Yap- tıracağız, onları iyi tanıyan biri- ni de katacağız yanına. Daha baş- ka menfi ihtimaller var mı söyle?, Bana kalmadı gibi geliyor. Sofyadaki işi bitirdikten sonra yine yanına katacağımız adamlarla doğru Köstenceye, Bakiston kardeş lere. Onların da çok fenalıkları do kunuyor millet ve hükümetimize. Çünkü... Talât beyde bügün (gerçekten üsnemal bir hal vardı. Çok dar ve eksik düşünüyor, Htizleniyordu da. Gülerek sözünü kestim ve: Arman beyeftermdm Dedim: KOS tenceyl bir tarafa bırakalım da i- könce Sofyaya nasıl ve ne İsimle gidileceğini, orada kimlerden, ne gibi yardımlar görüleceğini görü- şelim. Tali insana ber vakit yâr ve yâver olmaz. İşde yalnız muvaf- fak değil, vurulmak, tutulmak gibi ihtimaller de var. Sonra herşeyden evel eide Bulgarları pirelendirmi- yecek bir pasaport lâzım. Talât bey kızardı. Önüne baka- rük: — Haklısın Sadık. Dedi. Bu iş beni o kadar üzdü, sersemletti ki. Düşünemiyorum. Bütün kabiliyet > lerim felce uğradı. Görüyorsüt. a limi, beni özürlü say. Evet, evVe” bir pasaport lâzum. Emir vere? ğim. onu istediğin gibi yay daha başka bir var mi'. — e de, Bulgaristanda bana yardım edeceklerini söylediğiniz e Jemanları öğrenmek, gitmeden vel haklarında enine göre biraz malümat edinmek de lüzum. — Söyliyeyim, sana Sofyada Balkan gazetesi sahibi Etem Ruhi bey her türlü yardımı yapacaktı” Şahsi, arkadaşları hakkında mat edinmeğe lüzum yok, Hepsi d€ ideal sahibi, yurt ve ulusunu se- ver, özü sözü doğru insanlardır. Tabii Etem Ruhiyi sen de tanır - sın değil mi7. Daha soracağın kalk 7 de Mİİ ette beyefendi, Hem de ehemmiyetlisi... ii —o a sedir, söyle bakalım?. — Verdiğiniz bu gizli kararla rın, yapılacak teşebbüslerin Make- donya komitesine yetiştirilmediği” ne, “ve komite tarafından da ©U teşebbüslerin önlenmesi için hasır” lik yapılmadığına emin rnisiniz*» Sofyaya inerken yakayı Bulgar p9 isinin eline vermek, yabut bir ko- riteci taralından göğüslenmek: hem gülünç hem de acıklı olur. Talât bey, güvenli bir insan si rur ve emgiyetile gülümsedi. Ve: — Enverle Cemalden şüphe © diyor musun?.. Dedi. Bir de “e söyledim şimdi. Ne fırkada, Pe“. hükümette hiç kimsenin a ti yoktur bu işten. Hattâ Bulg Yi tandaki arkadaşlara bile hen şey açılmış değildir. Şimdi »€7 görüşüp anlaştıktan sonra verile- cek kararı, münasip bir şekilde pü direceğim onlara. . Görüşmemiz, o gün geç vakte kadar sürdü. Verilen karar şu 'di: “., Ben Sofya ve Köstence se yahatleri için Stoyan oğlu Yordan, Abdullah oğlu Sadık adlarına iki pasaport çıkartacağım. İlkönce, “Vasil Popof,, adında Makedonya- ların “Varbovist,, partisinin bir adamı ile Sofyaya gideceğim. O- rada (Dimitri Atnaş:) ve (Haciyefi le olan hesapları gördükten sonru, Selânikten gelip Sofyada beni bek liyecek olan yine Varhovistlerden “Kılkış,, lı (Aleksandr İkilülef) ve (Kırasne) li “Veladimir Popnayda- nof,, kaptanlarla birleşip Rusçuk yoliyle Rumanyaya geçecek, Kös- tencede de "Bakiston,, kardeşlerin hesabına bakacaktım.,, Bu kararları verdikten, hatıra gelen gelen her türlü ihtimallere karşı alınması gerekli olan tedbir. leri, mümkün olduğu kadar, belli ettikten sonra Talât bey rahat bir nefes aldı. Yüzü güldü, Gerinerek ayağa kalktı. Memnunlukla: — Millet ve hükümet namına teşekkür ederim sana Sadık, Dedi. Bugünlük bu kadar. Tekrar görü- şeceğim seninle. Gerçi, Vasil Popo- fa benim her çihetçe itimadım var. Fakat mademki lüzumlu buluyor - sun, bir defa sen de sor, soruştur bakalım. Başka bir söyliyeceğin kaldı mi?.. — Hayır, yalnız seyahat tari- hini öğrenmek İsterdim. — Şu sırada değil. Padişahın kararlaştırılan Rumeli seyahatin- den 3 uygun de senin de hat bittikten sonra hemen yola çı- karsın. Biz de o zamana kadar İ- cap edenlerle anlaşır, hazırlan - niz. Talât beyin yanından, ne de ol- ? layıp bağrına basan, yüreğine s0- kup kardeş sayan ve ülküsü ül - küm, ülkesi ülkem olan bu büyük Türk milletinin sağlığı, varlığı i- çin; değil bu teklif edilen işleri yapmağı, hattâ yoluna seve seve canımı kurban etmeği bile az gö- rüyordum. Düşüncem; işi başar - Xa “Veladimir Popnayda- nof,, , eski ve çekirdekten yetişme bir komiteci idi. Daha on sekiz ya- iken, Sofyada mebusan mec ağır hapse mahküm ol- küçük olduğu için muş, fakat m indirilmişti. cezasi “da bitirmeden Sofya Bu Ge inden kaçıp kurtulmak hapisb ilgini göstermişti. Atıldığı Da Di glik, getecilik hayatında ve didinmiş, hele eskisi gibi m ştığımı vuracak kadar da deği edinmiş bir afacandı. mel İkilülef te bu gibi Aşkan idi. Ölmekten öldürmekten korkmaz, Azraile Yü» kafa tutmaktan #akınmaz, ye bir tabura bile bomba savur- yl yılmaz bir atılgandı. (Va- mek! un da, aşağı yukarı, bun m K da bir şeytan olduğu - Hai bey söylüyordu. Fakat pu, Tal hu işte kendilerinden bu adam ığı, #rası gelince «ek ve canlarını ver hi ikârlığın. Türk milleti mehfâat ve hesabına, gösterecekler miydi acaba?.. Yoksa, tam İş üs - tünde birer tarafa savuşup (o beni ortada tek başıma bırakmak kan- beliğini mi gösterirlerdi acaba?.. Yahut ta, bize dost görünüp her şeyi öğrendikten sonra, Bulgarlar- dan yana olur, beni Sofya istasyo- nunda astırıp güle güle seyrıme mi bakarlardı acaba?.. İşte, barbiri ü- zerine yığılıp zihnimi tırmalıyan, ruhumu gıcıklıyan bu çeşit çeşit acabalar, ibtimaller tâ Sofyaya gi- dip Haciyef ile Dimitri Atnaşı ye- re serinceye kadar sık sık, uzun u- zun düşündürmüş, düşündürmüş - tü beni. Düşünmekte haksız değilmişim meğer sayın okuyucularım. Nite - kim korktuklarım başıma gelmişti de. Ben hasımlarımla boğuşurken | atıp tutmakta ölçü, tartı kullan - mıyan bu habisler cepleri Türk al- tınlarile dolu olduğu halde yaratı- lışlarındaki bozukluğu, huysuzlu- ğ göstermişlerdi. Vasil Popot beni bırakıp kaçmış, hele öteki atacan- lar semtime bile uğramamışlardı. Fakat, ben vazifemi onlarsız, hattâ altınsız yapmış, yıllarca Bulgar ka pishanesinde yatmağa, yirmi dört saatte (250) gram kuru, küflü ex- meği bir bardak bulanık, acı su ile katıklamağa bile katlanmış - tım. Çünkü ben kuvvetimi, bütün hayat ve varlığı erlikler, yiğitlik- ler ile dolu olan Türklükten almış, Türklük için çalışmıştım. Osmanlı altını için değil. B-' aralık, Talât Bey Dahili- ye nazırlığındap çekilmiş, i hırkası relsi ol. bizim belli işimize meni olmamıştı. Talât beyi sık sık fir- kada görüyor, işimiz hakkında gö- rüşüyorduk. evamı var) v © G Analizde Albümin Çıkınca... 8u kış mevsiminde de, başka mevsimlerde de insan İdrarını a- naliz ettirinee az veya çokça nis- bette albümin bulunabilir. Fakat bundan dolayı hemen o meraklan- mıya hiç lüzum yoktur. Albüminden dolayı yüzde sis, hattâ titreme, ateş bulunsa o bile hastalık geçecektir, Bir kaç gün yatakta yatmak, ilk günlerde «n- dece süt, sonra günde yarım İitre süt, daha sonra gene birkaç gün süt İçip yoğurt yemek yetişir. Yal- İbümin kaybolduktan sonra da arada sırada İdrarı yoklatmak lâzımdır, Bazılarında yüzde ve vücudün hiç bir tarafında şiş bulunmadığı halde analiz raporu sibümin haber verir. Zatürree hastalığında, grip hastalığında, bademelklerin ilti- haplanmasında, kara humma has- talığı böyledir. O vakit te id- rarda albümin bulunmasının bü- yük ehemmiyeti olmaz. Sıkı per hizle albümin kaybolur. Gebe bayanların banılarında al- bümin çıktığını bilirsiniz. Başka a- lâmet bulunmadığı halde, srkı per- hiz albümini kaybettirir. Fakat si Bununla beraber yalnız perhil işin düzelmediği de olur. O zaman belki biraz yedirmek, hattâ biraz tuzlu yedirmek lâzım gelir. Fakat bunu yalnız hekim tayin eder, Ge- belikte albümin meydana çıkınca hekim görünciye kadar yalnız süt içmek şarttır. Bazılarında sadece yemekler- den sonra çıkan İdrarda albümin bulunur. Bunun sebebi hazımsız- haktır. Hi iel ei Bursada Bir Kadını Öldürdüler Bursa, (TAN) — Umümhanede bir cinayet olmuş, Fstma adında bir kadın öldürülmüş, Katil Dursun da yaralanmıştır. Katil Dursun, Mücellit de oturmaktadır. Kanal maki dir. İşi, geçimi iyi bir gençtir Hayli mı ile maruf Fatma adında 22 yaşla- İrinda umumi bir kadına tutkundur. 1Bir müddet evvel evlenmiş bulun - İ masına rağmen güzel Fatmadan ay- rılamamaktadır. Bu yüzden evde ka- risı İle, kayınvaldesi ile sık sık kev- galar olmaktadır. Bu kavgalardan bıkan, Patmadâ da ayrılamıyan Dursun, akşam sast 19,30 da. Fatmanın sermaye olduğu Naciyenin umum! evine gitmiş, Fs ma ile beraber odaya çıkmıştır. Bir. kaç dakika sonra silâh sesleri duyul- muş, odaya koşanlar ikisini de kan- lar içinde bulmuşlardır. Fatma, ka. fasından yediği üç kurşunla hemen ölmüş, Dursun da kafasından yara lanmıştır. ufak bir boğuşma olduğu, bu esnada çikan kurşunlardan ikisinin de Dur- sunu yaraladığı anlaşılmaktadır. Dursunun yarası ağırdır Fatma - Bin gömülmesine izi verlimiştir. bie Simli Kurşun Madeni Çanakkale, (TAN) — Vilğyetimi- zin muhtelif yerlerinde simli kurşun madenlerine ıdül edilmiştir. Bun- lardan Evcilerdeki madenir çok z0n- gin olduğu anlaşılmıştır. Maden mühendisleri iki ay sonra tekrar gelip bu madeni faaliyete g8- tirmek üzere Çanakkaleden öyru - mişlardır. aliyi Otomobil Kaza: Neticesinde Ölüm Jzmi Ehli vukuf, kazayı yapan Menemen 5i numaralı otomobil şoförünü kaba- hatsiz bulmuştur. Muhakemesi göyri mevkuf olarak yapılacaktır. hazımsızlık, yahut barsaklarda ra- hatsızlık bulunur. ve bunlar teda- vi edilince albümin de kaybolur. Kimisi, midesinde ve barsak! bazı yemekleri yedikten sonra bümin çıkarır: Meselâ vumaria, peynir yahut balık yedikten, hat- tâ süt İctikten sonra... Karaciğerde kan toplanıp ta sİ$ eski zamandanberi. Karacabeyli na-| Vaka sırasında taraflar arasında! İş amg Âli beyler her sene ki gibi Büyükadadeki köşk - lerine gitmişlerdi. Kızı Ayşim Ada nın tanınmış güzel kızları arasm- da en büyük sükse kazananlardan- dı. Babası oğlu Osmandan ziyade kızını sever, onun her bali ile ifti- kar ederdi. O akşam bızlı çalan telefondan sonra Seval'ın üç güne kadar İz - mirden geleceğini dayısı Ayşime müjdelemişti Evet küçük yaştan- beri içtikleri su ayrı gitmiyen bu iki dost birbirlerini çok severlerdi. Ertesi savah genç kız evin bü- yük belkonuna açılan odaya iki ya tak hazırlatmış artık onun gelme- sini bekliyordu. Perşembe (ogünü gelen İzmir vapurundan Seval ni- hayet çıkabildi. İki genç kız birbir lerine sarılarak uzun müddet bir kaldılar, Âli Bey evlâdı kadar sev- diği bu sarışın kızı alnından öpüp onları hemen adaya yolladı. Seval adays geldiğinin üçüncü günü idi. Tanıdığı gurup içinde ken dine en yakın Haldunu (bulmuş, hattâ onun e'ddiyetinden evde. ve — Soğukkuyuda bir otomo- arkadaşlar arasında uzunca bah - setmışti, Haldun o sene hukuku | im iri siyah, e aYKI zaman — da sporla fazla uğraşan bir genç - ti. İşte her nedense Seval da ondan fazla hoşlanmıştı, Yapılan eğlenti lerde, uzun yürüyüşlerde, mehtap- lı gecelerde, kotra gezintilerinde bu iki genç birbirlerine çok yakın bulunmuşlardı. Seval arkadaşın - dan hiç bir şeyini gizlemediği gi- bi bunu du Ayşime © söyle» miş; ondan da Haldunun iyi yeti- şen bir genç olduğunu öğrenmişti, Ayşimin bir cumartesi akşamı yaptığı toplantıdan sonra bütün gu Tup yani yirmi iki kişilik bir kafi- le Lunaparkı birden şenlendirmiş - ti. Seval her zamanki gibi neşeli ve sevimli idi. Mele bu akşam yanık vücuduna giydiği beyaz elbisesi, arkaya dağınık bıraktığı sarı kı - vircik saçları, güzel lâcivert gözleri kinlik olduğu vakit, vahut karaci- Zerde belli baslı başka hir hastalık bulunduğu vakit gene idrarda al bümin çıktığı olur. Karaciğerde hastalık kendi başına ciddi olsa da buradaki albümin böbrek hes- talığına delâlet etmez. İlâclardan bazıları, hem de me- selâ baş ağrısına karsı en cok kul- lanılan ilâclar, cok devam edince idrardan albümin çıkmasına sebep olur. Romatizma hastalığına, seker hastalığına tutulanlarda ve siş- manlarda da çıkabilir. Vâkıâ bu hastalıklar da can sıkacak şeyler. dir, fakat albümin çıkması böb- şeklerin de hastalığını gösterir. Snirlilerde, bir yorgunluktan yahut büyücek bir heyecandan sonra çıktığı olur. Nörastenikler- de, sar'a hastalığına tululmuş o- cıktığı çoktur, Tanlar albümin e İnsanın bir tarafında yara acı İp ta cerahat toplansa gene alhü- min çıkabilir. Yalnız analiz raporunun albti- min haber vermesi büyük bir şey Made etmez. Hattâ onunla birlikte damarlardaki tansiyon artmış ol- sa bile, bunlara ehemmiyet ver mek İçin ancak hekiminizin görebi leceği bi hastalık alâmetlerini aramak lâzımdır. Hele cocuklarda ve genclerde o- Tunca, albümin çıkması bir çokla rında hemen hemen tabii gibi sa- aki. ile perilerden daha güzeldi. Caz neşeli bir conko çalıyordu. — Seval benimde bir congö: B»” söyliyen, Londradan ye ni gelen ve Zübeydenin ku zeni olan Fahriydi. Genç kız tered dütsüz kalktı İnce vücudu ile ne kadar da gü zel oynuyordu; kendi de buna hay ret adiyor hattâ Haldunu kıskan - dirabilmek »çin uğraşıyordu. Ar - kadan bir tango ondan sonra bir vals; ne kadar da bahtiyar dönen çiftler. İşte kene bir kuş gibi uçu yorlar. Haldun buna bir türlü ma- na veremiyor; kendine çok yakm bulduğu bu güzel kızın başka er - gi — —arerererere.z IKAYE e in Mr, İ N ta v /iN sssasesese Yazan: Suhandan Ziya Arıca" keklerin kolunda olmâsma taham- mül edemiyordu. Dans dönüşü Se val kendinde büyük bir neşe hiset ti, yanındakilerle şakalaştı ve gü- lüştü. Neşesinden yanında oturan Haldunun surat astığının farkında bile değildi. Şimdi caz bütün neşesiyle Mavi Tun. valsini çalıyordu. — Güzel bir vals, lütleder misi- niz? — Bayhaş efendi Sezal birden değişen Haldunda başkalık hissedince, hemen aklma bir plân geldi ve ah başım döndü lütfen bırakalım, size çok fazla zah met ama pe olur beni eve kadar gö türebilir misiniz? Haldun Sevalin kolundan tutup onu gurubun yanma getirdi ve ço- cuklırdan müsaade âlârak onu Ma dendeki köşke götürmek için yo - la çıktı. Gökte lekesiz olan ay yok larını aydınlatıyor, çam kokuları kalplerine yaşamanın tadını aşilı « yordu, — Bu akşam fazla neşeliydin Se val, yoksa seni birden dansa kak ari n N dön - istedin? Bi bir Susı Karşısnaz şaş ran Seval, rahatsız olmadı- ğını sirf onunla yalnız kalabilmek için bu plân: hazırladığını ağzın - dan kaçırdı. Bundan büyük bir ce saret bulan Haldun ona sevgisini itiraf etmek istediği bir anda gö - zünde bir hayal belirdi. Bu küçük tenbori sözlü oldukları Teyzesinin kızı £meldi. Farat Halâun ona karşı kardeş ten başka biz his beslememiş baş- ka türlü sevememişti. İstemiyersk ikisi de ayrıldılar. Seval Haldunu tamamiyle sevdiği- ni anlıyor ondan ayrılmak güç ge- liyordu. Bim © gece Almanyada tah silde bulunan nişanlısından yani Emelden bir telgraf aldı. E - mel ürada bie arkadaşı ile nişanlar dığını, çok zamandanberi de has - ta olduğundan haber veremediği - ni bildiriyor, hem de af diliyordu. Pazartesi Zübeydelerde topla - han gurup içinde İki kişi noksan - dı. En ateşli tir anlarında kapının hızlı çalan çıngirağı onları kendile rine getirdi bepsi birden bahçeye fırlamıştı fakat... Ne o Seval ve in onlara gülerek geliyorlar- — Sizlere daha çok heje getir dik çocuklar. Fahri: — Hayrola, ne var? — İşte, görüyorsunuz ya, bira - dan sonra benim sevdiğim bir tek kişi var, deği mi Seval? EVROZI Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma: Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızi derhal keser. MANN) İcabında günde 3 kaşe alınabilir. e