Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
——— — 10 Kelime ve Istılahlarımıza İstikrar Verebiliriz (Başı 1 incide) mına, kendisinden işittiğim keli - melerden bir çoğunun aslı türkçe olduğunu söylüyordum. Bir ara- lık ağzından “teferüç,, kelimesi çıktı. Hayretle baktım. Bana dö- nerek dedi ki: “— Korkarım, bunun da Türk- Jerden kalma olduğunu iddia ede- ceksiniz!,, Lügat hususunda ilk kaide tes- bit edenler, meşrutiyet devrinin Türkçeleri olmuştur: Her türkçele şen kelime bizimdir! Zaten gitgi- de bu kelimelere, kullanma ve ko- nuşma dili, nihayet kendi ahen- gini verir. Mal artık kal gibi telâf- fuz olunmaktadır. Biz onun eski telâffuz halini “mâliye,, de muha- faza ediyoruz. Bazı kelimelerin na sıl ahenk değiştirdiğine bizim nes limiz kulak şahidi olmuştur. Ba - balarımız “âdem olmak,, derlerdi. Bugün mekteplerde “vefat,, keli- in kısa telâff dan hoşlan mıyanlar, “âdem,, i “adam,, yap- maktaki garabeti hissetmez olmuş lardır. Fakat bu vazife konuşma ve kul lanma dilinin yoğuruşuna, tasar - rufuna, keyfimizce hâkim olamı - yacağımız dil kanunlarına âittir. “Ayşe,, , “Fatma,, , “Hadce,, isim leri dahi bize, evvelâ, şimdiki “hâ - dise,, telâffuzunda gelmişlerdir. Acaba türkçeleşmek için böyle bir kalıplaşma iptidadan zaruti midir? Şüphesiz hayır! Öyle ke- limelerimiz vardır ki, onları kul- lanmak için muayyen bir kültür seviyesine erişmek lâzımdır. Halk ağzı bunları yoğurmağa vakit bul mamıştır. Böyle kelimeler için öl- çü, kullanma dilimize zaruri olup olmadıklarından — ibarettir. Gece warken madem ki, artık arabi fa- risi terkipler yapmıyoruz, (Bu bahse biraz aşağıda temas edece- ğiz) ne şep, ne de leyl kelimesine ihtiyacımız vardır. Gerdüne çok- tan yerini araba'ya bırakmıştır. Ancak otomobil'de bir türkçe kar şılık aramıyoruz. A'taturk'un esprit'sine — sadık kalarak davamızı hallede- lHim. Büyük inkılâpçı dil meselesi ile karşılaştığı vakit, müfrit tas- fiyecileri de davalarını istedikleri gibi tecrübe etmekte serbest bı- rakmıştır. Dergi bu tecrübeye fır- sat vermek için hazırlanmıştır. He pimiz, makalelerimizi, saatler sar- federek dergi kelimelerile yazma- ğa gayret etmişizdir. Atatürk ken- dine has, sebatı ve sabrı ile, bu vermek için ona bizzat iştirak de etti. Nihayet Güneş - Dil Teorisi- nin imkânları ile, dilimizi genişlet mek ve ferahlatmak ihtiyacını en başta gene kendi hissettir ve yap- t. Güneş - Dil teorisi, bize, ihtiya çımız olan, hattâ olmıyan birçok kelimeleri yeniden kazandırmıştır. Reis türkçedir, kâtip türkçedir, - dare türkçedir, müsteşar türkçe- dir, ilâh. İlk tecrübe devrine ait darlık- larımızı Atatürk'e maletmek ne kadar yanlış ise, Atatürk'ün dili- mizi bu darlıktan kurtararak ona ferahlık ve inkişaf veren nazari - yesini de, medrese ve divan osman hıcasına doğru irticaf bir harekete âlet etmek de o kadar insafsızlık olur. Güneş - Dil teorisinin imkân larını kötüye kullanarak, lügati- mizi alabildiğine doldurmıyacağız. Lügatimize alacağımız kelimeleri iki tabil miyara vurarak seçece- 1 — Bize lâzım mıdır? 2 — Konuşma ve kullanma di- linde yaşıyorlar mı? Ne ölmüş olanı diriltebiliriz; ne de lüzumu olmıyana hayat vere- biliriz. Köye kadar giden mü « dür,, keli ind kurtulmak için neden boş yere emek verelim? Yahut herhangi bir lehçedeki her- hangi bir meçhul söze revaç ver - meğe neden çalışalım? Bizim de şahsan iştirak etmiş olduğumuz kılavuz hareketi, dili- mize birçok yeni kelime kazanç- Jarı temin etmiştir. Bu lügat yapı- lır ve mefhumlar arasındaki ince farklar aranırken, şüphesiz onlar- dan istifade edeceğiz. er lisanda nesillerce süren bir kelimeler istikrarı ta- savvur edilemez. Dil, yaprak dö- ken ağaç gibi, mütemadiyen keli- me döker ve yenilerine vücut ve- rir. Yaşıyan dil, hiç bir kalıp için de dondurulamaz. Kelimelerde is- tikrar, bugünkü könuşma ve kul- lanma dilinin tabit lügatini yap- mak demektir. Mektebe bu lügat gider. Ve mektep dışında her tür- lü kanaat, her türlü zevk kendi i- gatlarını teklif etmekte devam e- der. 2 — Cümhurreisi mi, Reisi - cümhur mu? Reislik mi, Tiyaset mi? ÜUmumi kâtip mi, kâtibi umu mi mi? Kâtiplik mi, kitabet mi? Kabul tarzı mı, tarzı kabul mü? 'Türkçü nazariye, gramer işine büsbütün sarahat vermiştir: ,“Bir dil, başka dilden kelime alır, kaide almaz!,, Bir istisna ile: her dilde olduğu gibi, biz dahı bir takım klişeleri, yaşayabildikleri kadar dilimizde bı rakabiliriz, meselâ “sü',, kelimesi ile “niyet,,, “kasıt”, “tasavvur” ke Hmeleri üstünde bir tecrübe yapa- ltm. Eğer “kötü niyet” eski “süi-ni yet” in yerini tutuyorsa, bu terki - bi edebiyatımızdan çıkarmakta ne beis var? Fakat eğer attentat keli- mesine “sülkasd” dan başka karşı- lık bulamıyorsak, onu da tek klişe- kelime olarak “suykast” diye alı - koymakta ne beis var? Karşılığını bulamadığımız Complot'yu aynen kullanmıyor muyuz? R eislik mi, riyaset mi? Şüphe- siz reislik! Fakat bunun i - çin de “âdalet”, “cinayet” şekilleri üstünde takılıp kalamayız. Yeni - den arap veya fars kaidesi ile keli- meler yapmak başka, vaktiyle bu kaide şekilleri ile lisanımıza almıp da kullanma diline kendi zaruret - lerini cebretmekte olanları klişe - ler olarak muhafaza etmek başka- dır. Nispet “ye” si için vaziyet aynı- dır. Türkçede nispet şekillerinin ne olduğunu biliyoruz. Hattâ —bütün yeni kelimelerimizi öyle yapıyo - ruz. Fakat, meselâ, ilmi, hayati, e- debi, fikri, tabit gibi klişelerin şe - killerini değiştirmeğe muvaffak ©- lamryoruz. Bizim yeni gramerimiz türkçe nisbet tesbit e - det: Fakat bügün konuşma ve kul lanma diline geçen bu eski şekil - leri de müstesnalar olarak kayde- deriz. B la onlara şüph - bedi hayat temin etmiş olmayız. Yaşıyan dil, mütemadi isti de, onları da ister tasfiye eder; is - ter etmez. Arabi ve farisi okuyan bizim ne- sillerimiz için, fasıl musikisine o - lan kulak itiyadı gibi, ağzımızda bir terkip itiyadı kalıp gidecektir. Fakat asla şüphe yoktur ki türk - çenin bu hazin esaret devri ölmüş- tür. Beden Terbiyesi İstişare Heyeti (Başı 1 ncide) limizd h cesi olarak ta olan vereceğini Türkiye B. M. Meclisin- de hükümet namına söylediğim prog ramda izah etmiştim. Bu izah neti- TAN Yeni Gemiler İçin Tetkikat (Başı 1 ncide) deniz müteh Ziraat bank: öğmıdimmııı göre, komisyon Deniz müsteşarlığından yüksek rüt- beli bir deniz mütehassısı, sivil iki 'Naci Tınaz Milli ,Müdafaa Vekili (Başı 1 ncide) faa vekili arkadaşımız general Ö - zalp, sırf mahkemenin selâmetle- istifa etmiştir.,, B. M. Meclisi bize vermiştir. Bu ka- leketimizde sporu genişletmek, te- kâmül ettirmek arzusundayız ve vazifemiz budur. Şüphe etmiyorum ki, genel direktörlük bu vazifesini bütün memleket * gençliğine şamil ve seyyan bir surette ifa edecektir. Ve yine şüphe etmiyorum ki, seyyan kelimesinin ifade ettiğj_ mânaya — dikkat etmişsinizdir. Memleketimizdeki sporun geçir- diği tekâmül safhasının takdir- kârıyız. Ancak hoşumuza gitmi- yen noktalar da vardır. Ve bun- lar memleket gençliği arasıjıda sevgi vücude getirmek lâzım iken bazı ahvalde kendilerini bi- ribirlerinden uzaklaştırmıya se- bep teskil ediyor. Seyyan ve habbet kelimesini bu diyorum ki, sizin muhterem elle- rinize tevdi edilen memleket gençliğinin beden terbiyesi — ve beden kültürü bütün milletin ar zu ettiği derecede terakki ve te- memleketle beraber gençliğimizi sizin — hizmetlerinizi — takdirle karşılıyacaktır.. Buna — maz- pinizi tebrik ederim.,, Umum Müdürün izahatı Celâl Bayarın beyanatından son- ra Beden Terbiyesi Genel Direktörü Tümgeneral Cemil Tahir Taner işe başladığı tarihten itibaren geçen za- man zarfında meşgul olduğu aşağı- daki mevzular üzerinde izahatta bu- lundu: 1 — Genel Direktörlük kadrosu ve muvakkat bütçesi, tesçil işleri, 2 — Umumi vaziyet hakkında böl gelerden istenilen malümat, 3 — Mütehassıs zevat arasında yapılan anket, 4 — AÂllı aylık faaliyct psvgraiu:, 5 — Kış sporları için yapılan mu- vakkat ve müstacel yardımlar, 6 — Güreşçilerimizin yapacakları ecnebi temaslarına hazırlık olarak Ankaradaki çalışmaları, 'T — Futbol hakem kursları, 8 — Civar köylerde yapılan tet- kikler, 9 — Genel Direktörlük tarafın- dan neşrine başlanan Beden Terbi- yesi ve spor adlı mecmua, gene tas Y:nl gramer yapıl fiye tecrübesinin bize bazı şekilleri yeniden kazandırmış oldu ğu da görülecektir. 3 — Sosyoloji mi, içtimaiyat miı? Psikoloji mi, ruhiyat mı? Matema- tik mi, riyaziyat mı? Yahut da, bil- miyorum ne diyorlar, fakat şu tük çe “— Bilik” tarzında biten bir yeni türkçe ıstılah mı? Psikoloji yerine Can - bilik gibi! Kendimiz için üç türlü ıstrlâh ta- savvür edebiliriz: medrese kültür kaynaklarmma dayanan, üniversite kültür kaynaklarına dayanan, hiç - bir kültür kaynağına dayanmıyan ilmi ıstılâhlar! 'Türkçüler burada kati bir ka - rar alamamışlardı. Çünkü medre - se yalnız yaşamakta değildi: Da - rülfünunun tefekkür kürsülerine de hâkimdi. Felsefe müderrisi, türk lerle beraber bütün islâm milletle- rine arapçayı bir umumi Üümmet dili olarak vermek istiyen ve türk- çe kelimelerin aslı arapça olduğu- nu iddiaya kadar giden Naim hoca idi. Türkçüler ıstılâhlarda arapça kaynağı muhafaza etmekle bera - ber, yalnız ilmi ahvalirruh yerine ruhiyat şeklini alıyorlar, bu suretle ruhiyatçı ve ruhiyatçılık tasrifle - rinin yapılmasına imkân veriyor - lardı, Realite yerine şeniyet ve ide al yerine mefküre bu devrin yadi- gârlarıdır. : F akat diğer tarafta Psikoloçyı şeklini kullananlar olmuş - tur. Gariptir ki bunl. Os - Vği A “Can - bilik,, ifratı ise hiç bir yerde muvaffak olmamıştır: ma - car tecrübesi buna şahittir. Bizce bilhassa mektep kitapla - rını bugünkü intikal sarsıntısın - dan kurtarmak, hattâ onlara, pek az değişikliklerle, pek — uzun za - man için istikrar vermek im- kânları tamamdır, şartlar olgun dur. Dilimizi en karışık gibi gördü- ğümüz bu devir, hakikatte onun böyle uzun bir istikrar için her tür dir. Fakat gerek kelime, gerek 1s- pacak olanlar, bugünün tabit ve ha kim prensipleri üzerinde evvelâ mutabık olmalıdırlar, Daha doğru- su, işi ayırmak lâzım: Dil araştır - malarına, lehçe lügatlerinin neşri- ne, derleme ve sair hizmetlere ait iş, her türlü münakaşalara ve etüd lere serbestlik vermek için, ve iler de bir akademi halinde t e- dinciye kadar Dil cemiyetinde kal mak, ve lügat, ıstılâh kamusu ve gramer işi Maarif Vekilliğinin ken di heyetlerine brrakılmak lâzımdır. Dil cemiyetimiz, çok, pek çok hâ - yırlı bir teşebbüs olmuştur. Bu ce miyetin yardımından ne bugün, ne yarın, ne hiç bir zaman mahrum ka lamayız. Netekim, yarın ve her za man Türk diline ait işler için çalı - meıbiryırdımknymğıohrakkul klardır. Bu suretle, Dil ce- lser idiler, Üniversit makla beraber ,arabi tarife en ka- biliyetli şekli tercih — ediyorlardı: ıstilâhı al miyetinin het türlü tetkik hürri - yetini de daha iyi korumuş oluruz. Meselâ Atatürk kralvuzu — hususi Psikoloçyai diyebilmek için! Ar - | bir heyete havale etmişti. tik bu anarşi devri de nihayet bul | ” — ——— F. R. ATAY muştuür. i (ULUS) nunun hükümleri dairesinde mem-- şanlar. onun mesaisini daima tüken Mmürekkeptir. malümatınâ müracaat edilmiştir. manlarda ortaya çıkan bazı şayialar üzerine, bu tetkiklerin yapılmasına lüzum görülmüştür. Fakat, komisyo- nun vazifesi, yeni gemilere ait şart- namelerin ve mukavelelerin tatbik şekillerini usulen tetkik ve kontrol- den ibarettir. Ve bu tetkiklerin hiç bir fevkalâde mahiyeti yoktur. Ajansın tekzibi yon teşkil edilmiştir. ta başlamıştır. Teşkil maksadı bundan ibaret o- yana Anadolu ajansı di Frank stler Barselon Yolunda (Başı 1 ncide) Bugün Barselona civarından top sesleri işitilmekteydi. .B a mahafili bul oluudu_ muva yetlerlni silâhlarının pek sonra encü lerin me - — L Daker #aakeay Lranme gae ee dee |ei ST AAT lunduklarına - işaret v etmektedirler: dahili "j”_’“ ye nütetallik tak- Frankistler, harp hattına 800 tayya- | "irin Tesine, g metre mur re sevketmişlerdir. Cumhunyetçıle— rin ise bunl an- cak bir kaç tayyareleri vardır. Frankistlerin topçu kuvveti itiba- riyle faikiyetlerinin nisbeti 1—6dır. Cümhuriyetçi kuvvetler, dün Jaen eyaleti hudutlarında Granata eyale- Mmukabal reketi, Granata ile Alcala la Real yo lu istikametinde devam etmektedir. le'i yekdiğerine rapteden demiryo- maktadırlar. Bu h yetçilerin mevzileri, Granatayı sı- kıştıran yarım daire şeklini almıştır. üt Ve ea ' 3) Nn hai miştir. duğunu söylemiştir. dahale projesini kaldırmak, KP ka EKS hukuk müşaviri ile Deniz Ticaret müdürlüğü fen heyeti reisi Hayriden Dün öğleden evvel yapılan top- lantıda yeni vapurlardan bazılatının süvarilerile vapurların fenni şartna- mesini hazırlıyan. Bazı denizcilerin Bizim öğrendiğimize göre, “Et - rüsk,, vapurunun mukaveleye aykırı tarzda inşa edildiği hakkında son za- Wi Başvekil,bunu müt ce reyanını temin etmek maksadı ile 18 - 1 - 1939 % Giresunda Bir Adaıııi Karısinı ve | Kaynanasını Öldürdü Giresun, (TAN) — Lapa köyül de feci bir cinayet olmuş, İbrahil adlı bir adam, hem karısını, hem G kayi ini" bıçakla yaralamış, İ YA P şunları söyledi: rak, lâzım gelen cevabı vermiye ha- zırdır. aynen “«“Sımu 'da ilâve etmek mecbur!ye - tindeyim ki, Milli Müdafaa işleri hak kında madde tasrih ederek herhangi bir iddiada bulunmak veya sual tev- cih etmek isteyen bir — arkadaşımız varsa kapı açiktır. Ona doğrudan doğ ruya ben muhatabım veyahut yeni vekil arkadaşımız tetkikatını yapa - Başvekilin beyanatından — sonra, reisin davetine rağmen, mevzu üze- rinde söz alan olmadığından ruzna —' meye geçildi. Anıt - Kabir Rasat Tepesinde Kurulucık fedilen iştigal ve tetkik mevzuları - nın hakikate uygun olmadığını be- | YST att takrir reye kondu ve redde - tinde taarruza geçmişlerdir. İleri ha- Cümhuriyetçiler, Granata ve Sevil - luna 10 kilometre mesafede buluün- General Franko dün bir nttuk söyliyerek artık zaferine karşı durul mıyacağını anlatmıştır. Katalonyalı- ların teslim olmalarını tavsiye et- İspanya Hariciye nazırı Del Vayo da Lord Halifax ile Bonnet'ye vazi- lü hazırlıkları tamam olduğu devir- |yeti izah etmiş ve ricatin stratejik ol Bugün Pariste Mecliste M. Blüm tılâh iügatlerini, gerek grameri ya beyanatta bulunmuş ve ademi ;ııü- yahut || kisinin vücutlarında 42 yara açmışti! İki kadın da hemen ölmüşlerdir. İbrahimin, çok zengin olan karıs ve kaynanasile geçinemediği anlaşı! maktadır. Hem onlardan kurtulmak hem de zengiz olmak emeliyle bu ci: nayetleri işlediği sanılıyor. Katil tevkif ve adliyeye teslim & dilmiştir. mumnasş İHTİRA İLAN! ı “Her çapta efvahı nariye için -| kabili tefrik ve tebdil kaplama usulü,, hakkında alınmış olan 13.11.1927 günlü ve 594 sayılı ihtira beratı bu defa mevkii fi- ile konmak üzere ahere devrü- ferağ veya icar edileceğinden 2 — Bu celsenin Ebedi Şefimiz Atatürk için ynptırıla— ruzna Ankara, 17 (A.A.) — Almanyada cak Anıt - Kabir meselesi mevcuttu. ksat- | yaptırılarak memleketimize getirilen | Müzakere açıldı. İlk söz olarak Parti la kullanmış oluyorum. Ümit e- | vapurlardan bazısının mukarrer şart | Femisyonunun mazbata name ve mukavelenameye uygun ol- kürsiye geldi. ve komisyonunun me- madıkları yolunda ileri sürülmüş id- saisi ve tetkikatı neticesinde varılan diaları tetkik maksadile bir komis -| Fararları izah etti. Müteakiben bir - muharriri kaç hatip, tetkik komisyonu raporu Bu komisyon, mezkür iddialara | Pakkında bazı istizahta- bulundular kâmül gösterecektir ve bütün | bilhassa mevzu teşkil eden “Etrüsk, | V© komisyonun Anıt - Kabir için tek- vapuru hakkında İstanbulda tetkika | İf ettiği yerden başka yerler hak - kında beyanatta bulundular ve mü- teaddit takrirler verdiler. Söz alan hariyetinizi temenni eder ve he-|lan komisyona 17.1.939 tarihli Son- hatipler, ngutalenlımm bitirdikten posta gazetesinde bunun haricinde at | “OMTa, verilen tekliflerden evvelâ es- Ç S AA L S ki B. M. Meelisi bi talip olanların Galatada İkti- sad haninda, Robert Ferri'ye müracaatları ilân olunur. aa Dr. ATIF TINÇ Sinle mütehassısı Kadıköy Bahariye caddesi No: 265 Muayene: Pazardan başka hernün. HEKNN Öğleden sonra Tel: 60152 KAYIP — 1004 kilo sikletinde | 114 adet halrya ait ordinoyu zayi ettim. Yenisini alacağımdan hük- mü yoktur. — Ohanes Timuryan İstınbul İkinci İcra Memurlu- | dan: Cevriyeye birinci derece- dildi. Ikinci olarak anıtın kale üze - rinde yapılmasını isteyen takrir reye arzolundu, umumi heyet, bu teklifi de büyük bir ekseriyetle reddetti. — Çankayanın Anıt - Kabir yeri o- larak intihabına dair verilmiş olan takrir de pek az rey aldı. Nihayet tetkik komisyonunun — raporundaki ekseriyet kararı ile teklif edilen ra- sat tepesi Anıt - Kabir yeri olmak ü- zere ittifaka yakın bir ekseriyetle ka de ipotekli olup Habip, Arif ve Ya- kubun uhdei tasarrufunda bulu- nan Sama Hacıkadın mahal- lesinin Hacıkadın caddesinde eski 45 yeni 73 81/1 No. larla mürak- kam maamüştemilât bostanm &G Hisse itibariyle 4 hissesi deynin aâ- demi tesviyesi hasebiyle açık art- tırmaya vazettirilmiştir. Hudut, tapu kaydma nazaran sağ tarafı Ömer ve hissedarları ha- mam bahçesi ve Ömer ve hissedar- ları bostanı ve sahibi senedin di- Rer bahçesi arkası hamamiye oğlu hane ve bahcesi ve pulcu Agop vereıeıi bostanı Sulu Toson hane b arsas ve Meh- ) i ve Safiye met Sahap arsası önü Hacıkadıtt Tamamının miktarı zirai 9716 bardır. Yeminli 3 eh- devam edilmek üzere celseye niha - yet verildi. Barem Müzakerelerin- de İhtiyat Zabitleri Hi vukuf tarafından tamamına 5000 lira kıymet takdir ve tahmin edil- mistir. Evsafı sokak kapısından girince sağda helâ iki odalı bir mahal ile 30 hayvan istiap eder zemini Be- ton yemlikleri çimento kâgir bir ahır solda kâgir bir oda, bostanda motörlü bir bostan kuyusu motör dairai Tunus bir havuz mevcut (Başı 5 ncide) Onılın sonra milli mücadel başladı. Bu eski gençler tek rar kurtuluş cephelerine can attı- lar. Yine döğüştüler, öldüler ve sağ kalabilenler kaldılar. Bu sefer de geçen beş altı yıla üç yıl daha bindi. — Âli tahsil ve âli diploma denilen nesne bü zaruri şartlarla imkânsız laştı. Bunda şahsi hiçbir taksirleri olmadığı aşikârdır. Âli diploma ala madılarsa bu, mektep — kaçaklığı yüzünden değil, vatan ve millet vazifelerini yapmak borcundandı. Son mül son günündi Hatağı l ve t ekilmiştir. Bu gayri menkule ait şartname 11—2—939 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi içtn ıgrı udı:-_ caktır. Birinci arttırması 21—2— 939 tarihine müsadif Salı günü saat 10 dan 12 ye kadar İstanbul İkin- ci İera Dairesinde yapılacak ve muhammen kıymetinin ©6 75 ni geçtiği takdirde en çok arttırana ihale edilecektir. O gün böyle bir bedel elde edilmezse arttıranların taahhüdü baki kalmak şartile art- tırma 15 gün temdit ettirilerek 8—3—0939 tarihine müsadif Çar- sağ kalabilenler hayatlarını kazan mak mecburiyetinde idiler, Yeni kurulan devletin de tezelden yeni elemanlara ıhtiyacı vardı. Esasen liseleri bitirmiş, fakültelerde ay - lar, seneler geçirmiş olan bu vatan kl. aylıklı veya ücretli iş- totaliter devletler gibi mek gerekleştiğini anlatmıştır. et- leı'e verdiler. Bugüne kadar çalış- Bakılirsa fâydalı oldukl Flanden ise İspanya işind ta kalmayı tavsiye etmiştir. ile meşgul olmaktadır. Orde gazetesi diyor ki: sanın istiklâli de çarpışmaktadır.,, lübiyete inanmak istemıyorlır Katalonya et S uzak Bütün Paris gazeteleri bu mesele “Bizim Pirene hudutlarımızda, yal nız İspanyanın istiklâli değil, Fran- “Gerek halkin gerek ordunun ma- neviyatı, hiçbir zaaf eseri gösterme- mektedir. Kadın, erkek, herkes, mağ da anlaşılır. Evet, bugün onların ellerinde bi- rer süslü püslü açık lesepaseleri yok. Fakat buna mukabil on sekiz yirmi senelik İşlerinde tam tecrü - beleri, tam ihtisasları ve tam te - kâmüllleri var. Bir diplomalı ile mbı günü ıyn! mahal ve saatte icra ikinci arttırmada 2280 | numaralı kanunun ahkâmı potek sahibi alacaklılarla diğer a- lacaklıların gayri menkul üzerin- deki haklarmımı hususiyle faiz ve masrafa müteallik iddialarını ilâm tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile birlikte dai- reye bildirmeleri aksi takdirde sa- tış bedelinin paylaşmasından hariç bırakılacakları ve talip olanların hisseye musip muhammen kıyme- tinin 96 7,5 nisbetinde pey akçesi veya milli bir banka teminat mek- tubu ibraz etmeleri ve fazla malü- mat almak istiyenler her zaman dairemize 38—1739 numara ile müracaat edebilecekleri ilân olu- si vazife ve hayata acemi olarak giriyor ötekiştt yirmi yıllık — bir tecrübeli mütehassıs olmuştur. Bun!ımı sayısı da o kadar azdır yanatta bulunmuştur: Bundan başka harp, arazi kazanmak veyahut kaybetmekle bitecek değil- idir. Katalonyada eli silâh tutabilir bir tek insan kaldıkça, mücadele de- vam edecektir.,, nı General Juan Sırradm “News Chronicle,, muhabirine aşağıdaki be- “Katalonya ordusu, — sağlamdır. ki ğa değmez. Yeni kanunda hıı gibiler îçuı bir formül * burlardıda Diğsi da o işler nur. — (14025) Nev Chronicle gawlaimn Barse-| için bir müsubaka açsak | çi bul ik hakikaten müfı;q; ©- lon £ İ habiri, B * şuh-| genç muharibin yüzde yüz k lan hakları kı ğına şüphe et ları bildiriyor: cağına emin olabiliriz. Çünkü biri | meyelim, Türkiye Büyük ' Millet Meelisi hütün işlerde olduğu gibi bunda da hassas ve âdil davrana - caktır. Ateş ve iş meydanlarında kan ve ter döken kıranta — kardeşlerimiz müsterih olsunlar, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden : Zabıta memurlarına ait eski senelerden kalan müstamel 18 ka- lemde 6782 adet resmi ve sivil elbise ve şapka, kaput, fotin ve saire eşya açık arttırma suretile satılacaktır. Isteklilerin 25.1.939 Çarşam- ba günü saat 14 de 55 Jira teminat makbuzu ile defterdarlık muhase- be müdürlüğü dairesinde kurulu komisyona eşyaları görmek için de üçüncü şube müdürlüğüne müracaat etmeleri. (233)