e TT TT / geçildi. - cak teklifler için birer hazırlık mahi- | lardır. 1888 İstanbul anlaşması mu- - cibince bu kanalın harp ve sulhte “ dılar, Selim ağanın tepesi attı. He- 'E lınlarına bak, oraya kara yazıları- Roma Mülâkatından Ne Beklenebilir? (Başı 1 ncide) Alman müstemlekelerini alırlarsa, bu iki devlet İtalyanın da bunlara müsavi haklar istiyebileceğini, bil- hassa İtalyanın Somali, Eritre ve Trablus hudutlarile komşu İngiliz ve Fransız müstemlekeleri hudut- larının, İtalya lehine tashihini e- sas itibarile kabul etmişlerdir.,, İtalya, harp bittikten sonra Ver- say sulh konferansında kendisine kâ- fi derecede tavizat verilmediğinden daima şikâyet etmiş ve gerek İngil- tere ve gerek Fransadan sözlerini tutmalarını istemiştir. Bunun üzerine İngiltere, İtalyaya 1924 de Jubuland'ı verdi. 1935 tarihinde de Laval'in Başve- kil bulunduğu sırada Fransa, Mus- solini ile bir anlasma yaptı. Bu an- laşma mucibince Trablusa Tunustan bir parça arazi verildi. Tunustaki İ- talyanlara imtiyazlar bahşedildi ve bilhassa İtalyanın Habeşistanı işgal etmesine muvafakat edildi. Bu anlaşma ile İtalyanın artık tat- min edilmiş olduğu zannediliyordu. Hattâ 1936 da Mussolini resmen Fran sadan başka bir istediği kalmadığını ilân etmiş bulunuyordu. * Fıkat seneler geçtikçe İtalya- nın imparatorluk hursı büyü- dü. Akdenize hâkim olmak iddiası kuvvetlendi. Münih konferansından alınan netice de ona cesaret verdi. Berlin - Roma mihverinin demokra- silere karşı her kafa tutuşunun mu- vaffakıyetle neticelenmest de onun cesaretini arttırdı. Ve böylece ortaya Tunus, Korsi- ka, Nis, Savua davaları çıktı. Bu davalarını tutturabilmek için de 935 anlaşmasını yırtmıya;ve İspanyada Frankistlerin kati bir galebesini te- mine ihtiyaç duydu. Fransa hükü- tine 1935 anlaş dığı- nı bildirdi. İspanyaya da yeni kuv- vetler göndererek kış ortasında hü- kümetçilere karşı kati bir taarruza *Bütün bunlar Romayı ziyaret ede- cek olan İngiliz Başvekiline yapıla- yetinde idi. Fakat hâdiseler Mussolininin tah- —min ettiği gibi çıkmadı. Fransada Daladier, her vakitten ziyade kuv- vetlendi. İtalyanın mütaarrız vazi- yeti Fransada parti kavgalarına son verdi. Fransız Başvekili Korsika ve 'Tunusu dolaşarak Fransanın bir ka- rış toprak terketmiyeceğini ilân etti. h'pınyıdı başlıyan taarruz akim kaldı. Taarruza iştirak eden İtalyan fırkalarından ikisi cepheden çekil- miye mecbur oldu. Almanya da, İ- talyaya silâhla yardıma hazır oldu- ğunu ancak yarım ağızla söyliyebil- di. * şte bugün Roma mülâkatı bu hava ve bu dekor içinde baş- hyor. » Roma müzakerelerinin Tuzname- sinden Tunus, Korsika, Nis, Savua leleri silinmiş bulunuyor. Fran- sa bu lelerin £ l ka- tiyen razı olmamıştır. İngıltem de Akdenizde statül müsaade edemez. O halde Romada konuşulacak üç meyvzu kalmıştır. Süveyş kanalı, Ci- buti ve İspanya meseleleri. Süveyş kanalı bir Fransız kum- panyası tarafından yapılmıştır. Bu şirketin 400,000 hissesinden 175 bini İngilizlerin elindedir. Mısır hüküme- tile anlaşarak kanalın muhafazasını da İngiliz askerleri üzerlerine almış- herkese açık olması lâzımdır. Fakat Habesistan harbinde İtalyanın ka- nalda bir gemi batırmak süretile bu- dı. Hepsinin ellerinde etler alınla- rında kan lekeleri olarak içeri dal- men bir kova su doldurdu. Omu - zuna bir de temiz havlu — salladı. Çocukları önüne katarak Hacı Ka- dirin bahçesi yoluna koyuldu. O - “yaya Hacının karşısına geldi. “Ne © Hacım? Yeni insanlar, eski kur- - banlar mı yoksa? Şu çocukların a- nı mı yazdın? Sana bir kova su bir de peşkir getirdim, Alınlarından şu kan le- kesini sil de sevaba gir bari. Etle- Mühim (Başı 1 ncide) cektir. Maksadımız milleti tenvirdir. Onun herhangi bir şekli bence mak- buldür..,, Bundan sonra Adliye ve Harici - ye vekilleri dün hülâsasını yazdığı - mız beyanatta bulunmuşlardır. Bu beyanatı müteakip Başvekil tekrar kürsüye gelerek aşağıdaki sözlerile izahatına devam etmiştir? Eldeki Deliller “Arkadaşlar, vakanın hakiki şek- li ile sureti resmiye ve — hakikiyede bugün delillere istinat ederek vasıl olduğu neticeyi Adliye ve Hariciye vekili arkadaşlarım izah ettiler Bun lar tekrar ediyorum, bugün elimize geçen deliller üzerinde vasıl olun - muş neticelerdir. Yarın eğer elimize kati bir neticeye varabilecek bir de- lil geçerse, onun üzerinde bizi yürü- mekten menedecek hiç bir kuvyet yoktur. Memlekette bunun kök budak salmadığı, ancak bir kaç kimse- nin hariçten gelen ceryana, men faat saikasile tabi olarak bu fe- zahati işledikleri anlaşılmakta- dır. Bunun yuvası, beynelmilel bir büyük şebeke olmak üzere hariçtedir. Adliye vekilinin izahatını ve cüm huriyet müddeilumumisini dinledim. Verilen malümattan anladığıma gö- re, adliyenin kanaati burada saklı o- larak kullanılan mühürlerin hariçte imal edilerek memleketimize getiril- diği merkezindedir, Hükümet Cephesinden Bizim, hükümet cephesinden bu ve buna benzer büyük veya küçük bir iş teessürümüzü mucip olur, Yal- nız vazife noktasında mücrimi yaka- lamak ve cezasını vermek en esaslı işimizdir. Bunun üzerinde yürüyo - ruz. Bunun üzerinde yürürken tak - dir buyurursunuz ki, şu şahıs — veya bu şahıs gibi bir tefrik yapmadan mücrimi cezalandırmak azmimiz, ga- yet samimi ve katidir. Eğer heyeti umumiye şimdi - ye kadar hükümetin takip ettiği tarzı hareketi tavzihe muhtaç veya yaptığımız işleri ikmal e - debilecek bir tavsiyede bulun - mak imkânını ve arzusunu gös - terirse onları da tabiatile dinle- meğe ve icra etmeğe hazırırz. (Bravo sesleri). Hepimiz uzun senelerdir milli ha yatın içindeyiz ve hayatımızın son devresine yaklaşmış — bulunuyoruz. En çok şerefimizi kollayacak bir an- dayız. Eğer her hangi bir gafletle - bunun kasti olabilmesi ihtimalini dü şünmüyorum ve hatıra getirmiyo - rum. Böyle bir ihtimal tamamiyle gayri varittir - fakat her hangi bir gaflet saikasile şerefimizi tehlikeye düşürebilmek bilhassa bizim için, hamakatin en büyüğüdür. Biz, elimi ze gelen vakayı kanunlarımızın bize çizdiği hudut dâiresinde halletmeğe kendimizi muktedir görüyoruz. Ad - liye cihazımız emniyetle ve normal nu kapamıya teşebbüs etmesi İngil- tereyi düşündürmüştür. Onun için İngiltere Süveyş kana- lında bir hisse vermek suretile İtal- yayı da onun serbestisine teşrik et- meyi kendi siyasetine muvafık gör- mektedir, Bu itibarla Süveyş kanalı meselesinde İtalyanın arzularını ye- rine getirmek mümkün olabilir. Cibuti de Habeşistan mahsulleri- nin ihracatı ile yaşıyan bir yerdir. Fransanın burada kendisine bazı müsaadelerde bulunması mümkün- dür. Fakat Romada konuşulacak en mü- him le İspanya lesidir. İn- gilizler artık Franko galibiyetinin kendi aleyhlerinde olduğunu anla- mışlardır. Frankonun — mesruiyetini tanımak ve ona muhariplik hakkı vermek, Akdenizde İtalyan tayyare- lerinin İnciliz gemilerini batırması- na müsaade etmek demektir. Onun için İspanya meselesinde na- sıl anlaşabilecekleri cidden Mmerakı mucip olmaktadır. Şimdilik şurası muhaktak görünü- yor ki, Roma mülâkatı, Münih konfe- ransının bir tekrari olmiyacak, ve Berlin'- Roma mihveri bu defa mu- ri de_geri al!, zaffer çıkamıyacaktır. ÇTT N Başvekilin Gruptaki İzahatı şekilde İşliyor. Ümit ediyoruz ki, Fransa hükümeti bu mücrimi bize teslim etmekte daha çok gecikmiye- cektir. En Mühim Vazife Arkadaşlar, her hangi bir suiisti- mali büyük veya küçük her hangi bir yolsuzluğu ezmek bizim için kat'i bir esastır, Bunun yanında ayni e- hemmiyetle dikkat edeceğimiz bir nokta daha vardır: Masum olan in- sanların şerefini speküle etmeğe meydan bırakmamak.. (Alkışlar) Hükümet, bu iki ucu ayni has sasiyetle gözetmek ve korumak mecburiyetindedir. — Kendisini bununla mükellef bilmektedir. Arkadaşlarımın sözlerinden anlı- yorum. Bazı matbuatımızın bilhassa bu mesele üzerindeki neşriyatı naza- rı dikkatlerini celbetmiştir. Bu, be- nim de nazarımdan kaçmadı. Size şimdi iki fikra okuyacağım ve bu fık rayı okumazdan evvel ilâve edeyim ki, tayyarelerin İstanbula gelmiş ve- ya gi l ve buna t imalı veyahut yanlış neşriyat Üüze- rinde değilim. Bunlar her zaman ya- pılabilir ve her zaman tashih oluna- bilir adi işlerdir. Fakat şahıslara ait olan meselelerde kalem sahiplerimi- zin ötedenberi dikkat ettikleri nok- talara bundan sonra daha büyük has sasiyet göstereceklerini ümit ederim, Mesele şudur: Okuyorum: *“Vapur İstanbula gelirken ya- kalandığı takdirde bir cok esrarın ortaya çıkacağından korkan ve o zaman mühim ve yüksek bir mev- ki ıgııl eden bir zat, Istanhula ş ve Ek König'i li TAN ZARARLI başka ne vereyim? diğini anlatsana efendiye.. Çocuk yine bocaladı: SANSÖR Baş, tarafı 1 incide — Evlâdım bunlar da roman işte.. Tam sana göre.. Daha Babanın yeni bir müdahalesi oldu: '— Be oğlum ne gevelyip duruyorsun?.. Ne çeşit kitap iste- — Aşki, cinai romanlar, dedi, baba katili falan.... Baba sahte bir korku ve sitemle ellerini kaldırdı: — Ne o hazırlık tmı var? Ben seni adam edeyim diye caba- larken sen beni katle mi niyetleniyorsun yoksa.., Bütün dükkân gülüyordu. Adamcağızın gözleri bana tesa düf etmişti. Cevap verdim: cak bir insan olur... olarak tamamlıyorum: bir sansör kesilmişizdir. rız. lar akıyor,, diye hayıflanıyoruz. — Oğlun baba katili diye bir roman istiyorsa hiç korkma al, dedim, baba katili zenaatını kitaptan talim etmez... kere okumaga alışırsa ne sana, ne kimseye zararı dokunmaya- Oğlun bir O gün işçiye bu kadarla kalan sözümü şimdi burada açık — Baba, kardeş, amca, dayı, komşu, muallim ve umumiyetle fi kir ve terbiye meselelerine aklı erdiğini zanneden her vatan- daş bazı çocuklarda kazara uyanan okuma iştahına karşı zalim Güya kendimiz hararetli okuyucularmışız gibi biçarenin elindeki kitap veya mecmuaya musallat olur, kendi mahdut indi yatımıza göre bunların cinsini, nevini, dozunu tayine kalkışı- Bu fuzuli sansörlere göre mikrop yalnız kitaptan gelir; içinde yaşadığımız hava her türlü fena tesirden salimdir. Okumak arzusunu gösteren çocuğu serbest bırakmalı. Ne isterse onu okusun. Hangi kokunun gayretiyle olursa olsun el- verir ki küçük bir fare yavrusu gibi burnunu bir kere kitap de- diğimiz o kapana kıstırsın. Artık hayatı müddetince kurtuluş yoktur. Okuyacağı kitapların kalitesini onun sonradan görece- ği tahsile göre inkişaf edecek zevk ve istidadı tayin edecektir. Bir anket yapsak, yalnız fikirlerile değil ahlâklariyle de temayıız etmiş yüksek insanlara çocuklukta hangi kitapları oku makla işe başladıklarını sorsak, eminim ki şaşılacak bir netice ile karşılaşırız. Bazı çocuklarda uyanan okuma merakını ken- di elimizle baltalıyor, sonra “mekteplerimizde öğretilen şeyler ilimlerin iskeletinden, bir takım kuru şema ve formüllerden ibaret kalıyor. Çocuklarımız bu iskeletleri ile etlendirip canlandıramıyorlar ve hayata mektep kapıların- dan okumayan, kendine bir iç âlemi yapmak ihtiyacını duyma yan gramer kitabı gibi kuru kaide ve formülden ibaret insan- hususi okumaları ııtınn gemiye y müs- tear bir namla hazırlattığı bir pa- saportu Ekrem König'e vermiş ve Rumanya tarikiyle tekrar Avru- paya gitmesini temin etmiştir.., Görüyorsunuz, ibareler ne kadar katidir. “Hazırladı,, değil, “Hazır- lattığı,, diyor. “Temin etmiştir,, di- yor. İkinci fasıl: “Rumanya zabıtası Ekrem Kö- nig'in elindeki pasaportun müs- tear olduğunun farkına varınış ve fakat yine tavassut eden hü- yük nüfuzlu adamların tesiri ile kendisini sgerbest hırakmıştır.,, Nazarı dikkatimi celbeden diğer bir mesele: a “Hâdiseye şimdi mebusluk ya- pan bir kaç kişinin de adları ka- rışmaktadır.,, Bu yazıları çıplak ve mücerret o- larak okuyan her kari kimi karşısı- na getirmek istiyorsa getirir ve yü- zünü gözünü boyar, bu neşriyatın tesirinden kendisini — kurtarabılecek hiç bir şahıs yoktur. Gizli Kalamaz Bu kadar kati ifadede bulu - nan şuur sahibi ve haysiyet sahi bi adamın çok kuvvetli delillere sahip olması lâzımdır. Binaen - aleyh adliye vekili arkadaşımla beraber cümhuriyet müddelu - mumisini davet ederek bu yazı- yı yazanların mütaleasına mü - racaat edilmesini ve bir muhbir şeklinde istievap edilmesini ken dilerinden istedim. Bunu yapa- caklardır (Alkışlar). ) Yösakat , hayatta f ola- rak hıç bir şeyin gizli kalmıyacağına emin olabilirsiniz. Ittılamıza vasıl o- lan her suç ertesi gün sizin malınız- dır. Hâkim sureti katiyede sizsiniz. Bu memleketin suiistimaller yüzün- den çektiği namütenahi azaplar kâfi- dir. Hepimiz temiz kalmak ve temiz kalanların şerefini korumak mecbu- riyetindeyiz.,, (Alkışlar) ——— Yeni Barem Lâyihaları Ankara, 11 (Tan Muhabirinden) — Mahsüs bir kanunla devletten bir hak temin eden veya sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan banka ve müesseseler memurlarının baremi ile devlet memurları hakkm- daki barem lâyihası bütçe entüme- ninde müzakere edilmektedir. Zabıtan ve askeri memurlar için hükümet yeni bir barem projesi ha- zırlamaktadır. Her üç lâyihanın mü- zakeresinin şimdilik tehiri ile Mec- (Başı 1 ncide) hangi bir İtalyan isteğine Fransanın şiddetle muhalefet edeceğini Cham- berlain'e teyit eylemiştir. Fransa — İtalya ihtilâfı ş karşısında Londra, 11 (A.A.) — Daily Ex- press gazetesi riste Fransız nazırları ile çay içer- ken Hitlerin, Mussoliniye İtalya ile Fransa arasında bir ihtilâf zuhuru takdirinde -Almanyanın hayırhahane ve fakat müsellâh bir bitaraflık mu- hafaza edeceğini bildirmiş olduğu Ro mada istihbar edilmiştir. Hitler, Mussoliniye bu kararın di- ğer herhangi bir devletin İtalyaya karşı harp etmek için Fransa ile bir- leşmesi takdirinde makbul olacağını bildirmiştir. Hitler, İngilterenin Fransaya yar- -dımda bulunması ve yahut demokra- silerle faşist denilen devletler arasın- da bir ihtilâf zuhur etmesi takdirin- de İtalyan ordusunun Alman müza- heretine katiyetle itimat edebileceği- ni bildirmistir. Hitler, bu halin ancak İtalyanın Fransa ile olan ihtilâfında inhizama uğramak tehlikesine maruz kalması halinde vâki olacağını ilâve etmiştir. Hitler, arkasında nazilere muhalif Amerika bulunmakta olan garp de- mokrasilerine karşı koymak - işinde müttefikini yalnız bırakmıyacağını söylemektedir. Ayni zamanda Hitler, Müussolini'ye Fransaya karşı delâilini ileri sürdü- ğü sırada mutedilâne davranmasını tıvsıye etmiştir. İyi malümat almakta olafi Berlin mahafili, Hitlerin halihazırda Fransa ile İtalya arasında mevcut olan ni- zaların müsellâh bir ihtilâfa müncer olacağı mütaleasında bulunmamak- ta ve bu nizaların doğrudan doğruya icra edilecek müzakerelerle halledi- leceği fikrinde bulunmaktadır. Hitlerin şimdiki hattı hareketi, ey- lül buhranında Mussolini tarafından ittihaz edilmiş olan hattı harekete mümasildir. Fransız gazetelerine göre Paris, 11 (Hususi) — Gazetelerin hepsi de Roma mülâkatından bahse- diyor. Liberte gazetesinde Jeantet diyor ki: İki şıktan biri: İtalyanın kabulü Vt kere çık lisin mart ictimaında devam olun - ması etrafında kuvvetli bir yan vardır. ğ Harp? Yalnız ve ancak Ttalya is- yazıyor: Chamberlain ile Lord Halifax, Pa- || imkânsız olan istekleri ile hasıl olan || vaziyetten ya harp ve yahut müza- (l Roma Mülâkatı Başladı ’ Chamborlaın ve Mussolınının Nutukları | Röma, 11 (A.A.) — Bu akşam Palazzo Venezia'da Ingiliz dev- let adamları şerefine verilen zi- yafetin sonlarına doğru, B. Mus solini bir nutuk söylemiş Cham- berlain'in uzlaşma ve anlaşma zihniyetiyle doğru bir hal çare- sine varmak bahsindeki azim ve kararının bütün İtalyan milleti tarafından takdir edildiğini bil- dinnlştir. — Son zamanlarda meriyet mevkiine giren İngiliz - İtalyan anlaşmaları, demiştir, yalnız In giltere ile İtalya arasındaki mü- nasebetleri takviye etmek ve iki millet arasında Akdeniz ve Afrikada mevcut yeni vaziyet esasına göre bir antant vücuda getirmekle kalmamış, fakat ay- ni zamanda yeni bir iş birliğine yol açmıştır. Ümit ederiz ki bu, Avrupa sulhunun muhafazası i- çin yeni fakat elzem bir unsur teşkil eyliyecektir.,, B. Chamberlain, verdiği ce - vapta demiştir ki: — Ben buraya takibine ka- rar vermiş olduğum politikaya devam maksadiyle gelmiş bu - Tunuyorum.Bu politika, herkesle dost gi k ve hiç ki karşı muhasım kalmamak poli- tikası, mevcut bütün meselele- re, müzakere yoluyla, sulhper- ver ve hakkaniyetli bir hal ça- resi getirmek esasına dayanan hir politikadır. Bugün şurasımı kaydetmek faydadan hali değil- dir ki, İngiliz - İtalyan anlaşma- larının ilk neticelerinden biri- si dün Londrada kararlaştırıl dığı veçhile karşılıklı askeri ma lümat verme niyetile alınmış bu- j AM HNĞ faatlerimiz, gerek sizin ve ge- rek bizim için hayati bir ehem- miyetj haizdir, fakat bunların muhakkak surette itilâf halinde bulunmaları icap etmez. Ben emhıhn ki, Romu ile Londra a- öğ 1 İnE; Av rupa sulhunun en yüksek men- faatine olarak en güzel seme- releri verecek olan yeni bir dost | luk ve itimat deyresini açacak- tır.,, t dalei teklerini zorla kabul ettirmek isterse olur. Müzakere ise, İtalya hattı hare |çocuğu vardır. Rivayete göre, şimi || ketini değiştirerek Fransa ile normal 12-1. 1;939 E. Könik Fransada Değilmiş (Başı 1 ncide) Yine hususi surette aldığım Mf Ilümata göre, Ruhi bu hâdiseyi 5'# bir dostluk eseri olarak yap“gw ve katiyen para almadığını söyle * mektedir. Gazeteciler dinlenecekler Ankara, 11 (Tan muhabirin! — Ankara müddelumumiliği, yare kaçakçılığı hâdisesi dolayî&w imali neşriyat yapan gazeteli neşriyat müdürlerini bugünlerde liyeye davet edecek ve ifadele tesbit edecektir. İsim zikredilme * den yazılan bazı yazılar ve imalı ? delerle neşredilen resimler, — buf# da teessür uyandırmıştır. Hüküm? tin bu gazeteleri dinlemek yolundi” ki kararı suçluları cezalandırmak ba | kımından olduğu kadar, masum VF tandaşların haysiyetlerini mudaw noktai nazarından da âzzami hassf” | siyet gösterildiğine kat'i bir delil dediliyor. Ekrem König Kimdir? | Son sahtekârlık işinde baş rol 09 nadığı anlaşrlan Ekrem König hak * kında verilen yeni malümat şuduf Şimdi aşağı yukarı elli yaşınd? bulunan Ekrem Köniğ eski O: paşalarından Müşür Hamdi Paşanif oğludur. Babası ölünce tam bir m're$ yedi hayatı yaşamış, az zamanda b serveti eritmiş ve daima mesleksif kalmıştır. Umuümi harbe ihtiyat zabiti ola* rak iştirak etmiş ve bir Alman kür d yaverlik yapmıştır. nig adı da ©o zamandan kalm_şî!f Mizacı itibarile sert ve haşin bir &* damdır. Hattâ Beyoğlu sinemalarım” dan birisinde bir rum kadmını to * katlamış, bu hâdise, büyük bir is * kandala yöl açmıştir. Ekrem Hamdi, 924 senesinde ev“ lenmiş, bir sene sonra da Mengü # dında bir kız çocuğu doğmuştur. Fat kat bir müddet sonra ilk karrsının üzerine ikinci bir kadin almıştır Ekremin ikinci karısından dâ Hamdi Can admda 12 yaşımda her iki çocuğu da Pariste bulunmak* Si — münasebetler tesisine çalıştığı tak * dirde mümkün öolur. Diğer bütün gazeteler Pariste vW kubulan bir saatlik görüşmenin tam fikir mütabakatını teyit etmiş oldu" ğunu anlatıyor. ' Republiğue gazetesinden: Fransızlar baş eğmiyecektir. Chani berlain de bunu bilmekte ve tıısvll etmektedir. Auvbe gazetesinde Bidanlt yaııyof İngiliz nazırları, bizim namımıza bazı şeyler teklif edecek vaziyette ok duklarımı, bir farz olarak sanırlarst bunu tasvip etmiyeceğiz. Ne Afrikar da, ne de İspanyada teklif fedecek hiçbir şeyleri yoktur. y Populair'de Brosselette yazıyor: Fransız hükümeti İtalyan istekleri önünde hiçbir suretle eğilmemek is- tiyor ve Daladier'nin Tunus ve Ce- zairdeki sözleri bu hususta Fransa- nın değişmez kaidesini teşkil etmek- tedir. İngiliz hükümeti Fransız noh- tai nazarlarından vazih bir surette haberdar edilmiştir. Action Française gazeteeinde de le Boucher diyor ki: İngiliz ve Fransız menfaatleri o ka- dar aynidir ki, biribirine karışmış tır. Roma hükümeti Charmberlain'lı 'Tunus veya Fransız Somalisi hakkın da müzakere etmek niyetinde ise, İn giliz Başvekili, bunun kendisini alâ kadar etmediği cevabını vermektet || hâli kalmıyacaktır. Mussolininin mesajı Londra, 11 (A.A.) — Financial Ti mes gazetesi, Roma konferansı müni sebetile 36 sayfalık hüsusi bir nüs ha çıkarmıştır. Bu nüshada Cham | berlain, Müussolini, Halifax, Ciant Pert ve Grandi'nin hususi mesajlar! vardır. Mussolini mesajında ezcümle diyot ki: “Barışın ve Avrupa medeniyetinir bütün samimi dostları, İngiliz Baş || vekili ile Hariciye nazırının İtalyay ziyaretlerinin İngiliz ve İtalyan mil Tetleri arasında sempati ve dostluk || münasebetlerinin takviyesi lcin veni bir âmil teşkil etmesini temenni et- mektedirler..,