12 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

12 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Roma Mülâkatından Ne Beklenebilir? (Başı 1 ncide) Alman müstemlekelerini alırlarsa, bu iki devlet İtalyenm da bunlora müsavi haklar istiyebileceğini, bil- hassa İtalyanın Somali, Eritre ve Trablus hudutlarile komşu İngiliz ve Fransız müstemlekeleri hut'ut- larının, İtalya lehine tashihini e- sas itibarile kabul etmişlerdir. İtalya, harp bittikten sonra Ver- say sulh konferansında kendisine kâ- fi derecede tavizat verilmediğinden dalma şikâyet etmiş ve gerek İngil- tere ve gerek Fransadan sözlerini! tutmalarını istemiştir. Bunun üzerine İngiltere, İtalyaya 1924 de Jubuland'ı verdi. 1935 tarihinde de Laval'in Basve- kil bulunduğu sırada Fransa, Mus- solini ile bir anlasma yaptı. Bu an- laşma mucibince Trablusa Tunustan bir parça arazi verildi. Tunusteki İ- talyanlara imtiyazlar bahşedildi ve bilhassa İtalyanın Habeşistanı İşgal etmesine muvafakat edildi. Bu anlaşma ile İtalyanın artık tat- min edilmiş olduğu zannediliyordu. Hattâ 1936 da Mussolini resmen Fran sadan başka bir istediği kalmadığını ilân etmiş Şems > banal geçtikçe İtalya- nın imparatorluk hırsı büyü- dü. Akdenize hâkim olmak iddiası kuvvetlendi. Münih konferansından alınan netice de ona cesaret verdi. Berlin - Roma mihverinin demokra- silere karşı her kafa tutuşunun mu- vatfakıyetle neticelenmes! de onun cesaretini arttırdı. Ve böylece ortaya Tunus, Korsi- ka, Nis, Savua davaları çıktı. Bu davalarını tutturabilmek için de 935 anlaşmasını yırtmıya've İspanyada Frankistlerin kati bir gelebesini te- mine ihtiyaç duydu. Fransa hükü- metine 1935 anlaşmasını tanımadığı- mı bildirdi. İspanyaya da yeni kuv- vetler göndererek kış ortasında hü- kümetçilere karşı kati bir taarruza geçildi. “Atitün bunlar Romayı ziyaret ode- cek olan İngiliz Başvekiline yapıla- “enk teklifler için birer hazırlık mahi- yetinde İdi. Fakat hâdiseler Mussolininin tah- min ettiği gibi çıkmadı. Fransada Daladier, her vakitten ziyade kuv- vetlendi. İtalyanın mütaarrız vazi- yeti Fransada parti kavgalarına son verdi. Fransız Başvekili Korsika ve Tunusu dolaşarak Fransanın bir ka- Tış toprak terketmiyeceğini ilân etti, İspanyada başlıyan taarruz akim kaldı, Taarruza İştirak eden İtalyan fırkalarından ikisi cepheden çekil- miye mecbur oldu. Almanya da, İ- talyaya silâhla yardıma hazır oldu- ğunu ancak yarım ağızla söyliyebil- di. yor. Roma müzakerelerinin ruzname- sinden Tunus, Korsika, Nis, Savua meseleleri silinmiş bulunuyor. Fran- sa bu meselelerin konuşulmasına ka- tiyen razı olmamıştır. İngiltere de Akdenizde statükonun bozulmasına müsaade edemez. O halde Romada konuşulacak ç mevzu kalmıştır. Süveyş kanalı, Ci- butil ve İspanya meseleleri. Süveyş kanalı bir Fransız kum- panyası tarafından yapılmıştır. Bu şirketin 400,000 hissesinden 175 bini * şte bugün Roma mülâkatı bu hava ve bu dekor içinde baş- İhuriyet müddelumumisini dinledim.| | iye kadar hükümetin takip ettiği Mühim (Başı 1 ncide) cektir, Maksadımız milleti tenvirdir. Onun herhangi bir şekli bence mak- buldür.,, Bundan sonra Adliye ve Harici - ye vekilleri dün hülâsasım yazdığı - mız beyanatta bulunmuşlardır. Bu beyanatı müteakip Başvekil tekrar kürsüye gelerek aşağıdaki sözlerile izahatına devam etmiştir. JEldeki Deliller | rkadaşlar, vakanın hakiki şek- Ni ile sureti resmiye ve (o hakikiyede bugün delillere İstinat ederek vasıl olduğu neticeyi Adliye ve Hariciye vekili arkadaşlarım izah ettiler Bun lar tekrar ediyorum, bugün elimize geçen deliller üzerinde Yasıl olun - muş neticelerdir. Yarın eğer elimize kati bir neticeye varabilecek bir de-| lil geçerse, onun fzerinde bizi yürü- mekten menedecek hiç bir kuvvet yoktur. Memlekette bunun kök budak salmadığı, ancak bir kaç kimse- nin hariçten gelen ceryana, men faat saikasile tabi olarak bu fe- zahati işledikleri anlaşılmakta” dır. Bunun yuvası, beynelmilel bir büyük şebeke olmak üzere hariçtedir. Adliye vekilinin izahatını ve cüm Verilen malümattan anladığıma gö- re, adliyenin kansati burada saklı o- larak kullanılan mühürlerin Bariçte imal edilerek memleketimize getiril diği merkezindedir. Hükümet Cephesinden Bizim, hükümet cephesinden bu ve buna benzer büyük veya kücük bir iş teessürümüzü mucip olur. Yal nız vazife noktasında mücrimi yaka- lamak ve cezasını veymek en esaslı! işimizdir. Bunun üzerinde yürüyo - ruz. Bunun üzerinde yürürken tak - bu şahıs gibi bir tefrik yapmadan müerimi cezalandırmak ezmimiz, ga- yet samimi ve katidir. Eğer heyeti umumiye şimdi tarzı hareketi tavzihe muhtaç veya yaptığımız isleri ikmal e - debilecek bir tavsiyede bulun - mak imkânını ve arzusunu gös - terirse onları da tabiatile dinle- meğe ve icra etmeğe hazırırz. (Bravo sesleri). Hepimiz uzun senelerdir milli ha yatın içindeyiz ve hayatımızın son devresine yaklaşmış O bulunuyoruz. dayız. Eğer her hangi bir gafletle - bunun kasti olabilmesi ihtimalini dü şönmüyorum ve hatıra getirmiyo - rum. Böyle bir ihtimal tamamiyle geyri varittir - fakat her hangi bir gaflet saikasile şerefimizi tehlikeye düşürebilmek bilhassa bizim için hamakatin en büyüğüdür. Biz, elimi ze gelen vakayı kanunlarımızın bize En çok şerefimizi kollayacak bir en-|” TAN Başvekilin Gruptaki İzahatı şekilde işliyor. Ümit ediyoruz ki, Fransa hükümeti bu mücrimi bize teslim etmekte daha çok gecikmiye- cektir. En Mühim Vazife laşlar, her hangi bir suüsti- mali büyük veya küçük her hangi bir yolsuzluğu ezmek bizim için kat'i bir esastır, Bunun yanında ayni e hemmiyetle dikkat edeceğimiz bir nokta daha vardır: Masum olan in- sanların şerefini speküle sineğe meydan bırakmamak.. (Alkışlar) Hükümet, bu iki ucu ayni has sasiyetle gözetmek ve korumak mecburiyetindedir, o Kendisini bununla mükellef bilmektedir. Arkadaşlarımın sözlerinden anlı- yorum, Bazı matbuatımızın bilhassa bu mesele üzerindeki neşriyatı naza. rı dikkatlerini celbetmiştir. Bu, be- nim de nazarımdan kaçmadı. Size şimdi iki fıkra okuyacağım ve bu fık İrayı okumazdan evvel ilâve edeyim ki, tayyarelerin İstanbula gelmiş ve- ya gelmemiş olması ve buna benzer imalı veyahut yanlış neşriyat Üze- rinde değilim. Bunlar her zaman ya- pılabilir ve her zaman tashih oluna- olan meselelerde kalem sahiplerimi- zin ötedenberi dikkat ettikleri nok- talara bundan sonra daha büyük has sasiyet göstereceklerini ümit ederim. Mesele şudur: Okuyorum: “Vapur İstanbula gelirken ya- kalandığı takdirde bir cok esrarın ortaya çıkacağından korkan ve o zaman mühim ve yiiksek bir mev- ki işgal eden bir zat, Istanbula gelmiş ve Ekrem König'i limana getiren gemiye yaklaşarak (müs. | e tear bir namla hasırlattığı bir pa- saportu Ekrem König'e vermiş ve Rumanya tarikiyle tekrar Avru- paya gitmesini temin etmiştir... Görüyorsunuz, ibareler ne kadar katidir. “Hazırladı, deği, “Hazır- lattığı,, diyor, “Temin etmiştir, di dir buyurursunuz ki, şu şahıs oOveya yor. İkinci fasıl: “Rumanya zübilasi Ekrem Kö- »ig'in elindeki pasaportun müs tear olduğunun farkına varmış ve fakat yine tavassut eden bü- yük nüfuzlu adamların tesiri ile kendisini serbest bırakmıştır.,, Nazri dikkatimi celbeden diğer bir mesele: a “Hâdiseye şimdi mebusluk ya-| pan bir kaç kişinin de adları ka- rışmaktadır.,, Bu yazıları çıplak ve mücerret 0- larak okuyan her kari kimi katşısı- na getirmek istiyorsa getirir ve yü- bu neşriyatın kurtarabilecek hiç bir şahıs yoktur, Gizli Kalamaz Bu kadar kati ifadede bulu - nan şuur sahibi ve haysiyet sahi "İbi adamın çok kuvvetli delillere sahip olması lâzımdır. Binaen - çizdiği hudut dâiresinde halletmeğe kendimizi muktedir görüyoruz. Ad - liye cihazımız emniyetle ve normal ——— —— nu kapamıya teşebbüs etmesi İngil- tereyi düşündürmüştür. Onun için İngiltere Süveyş kana- lında bir hisse vermek suretile İtal- yayı da onun serbestisine teşrik et- meyi kendi siyasetine muvafık gör- İngilizlerin elindedir. Mısır hüküme- tile anlaşarak kanalın muhafazasını | da İngiliz askerleri üzerlerine almış- | lardır. 1888 İstanbul anlaşması mu-| cihinee bu kanalın harp ve sulhte herkese açık olması lâzımdır. Fakat Haheşistan harbinde İtalyanın ka- nalda bir gemi batırmak suretile bu- ——— —— —— dı. Hepsinin ellerinde etler alınla- rında kan lekeleri olarak içeri dal- dılar. Selim ağanın tepesi attı. He- men bir kova su doldurdu. Omu - zuna bir de temiz havlu (salladı. Çocukları önüne katarak Hacı Ka- dirin bahçesi yoluna koyuldu. O - raya Hacınm karşısına geldi. “Ne © Hacım? Yeni insanlar, eski kur- banlar mı yoksa? Şu çocukların a- Uınlarına bak, oraya kara yazıları. | nı mı yazdın? Sana bir kova su birde peşkir getirdim. Alınlarından şu kan le- İ tammak ve ona muhariplik hakkı mektedir, Bu itibarla Süveyş kanalı meselesinde İtalyanın arzularını ye- rine getirmek mümkün olabilir. Cibuti de Habeşistan mahsulleri- nin ihracatı ile yaşıyan bir yerdir. Fransanın burada kendisine bazı aleyh adliye vekili arkadaşımla beraber cümhuriyet müddeiu - mumisini davet ederek bu yazı- yı yazanların mütaleasına mü - racaat edilmesini ve bir muhbir şeklinde istievap edilmesini ken dilerinden istedim. Bunu yapa- caklardır. (Alkışlar). Arkadaşlar, hayatta fezahat ola| rak hiç bir şeyin gizli kalmıyacağına emin olabilirsiniz, Ittılamıza vasıl 0- len her suç ertesi gün sizin malınız- dır. Hâkim sureti katiyede sizsiniz. Bu memleketin suiistimaller yüzün- den çektiği namütenahi azaplar kâfi- dir. Hepimiz temiz kalmak ve temiz müsaadelerde bulunması mümkün- dür. Fakat Romsda konuşulacak en vafi- him mesele İspanya meselesidir. İn- gilizler artık Franko galibiyetinin kendi aleyhlerinde olduğunu anla- mışlardır. Frankonun mesruiyetini vermek, Akdenizde İtalyan tayyaro- lerinin İnelliz gemilerini batırması- na müsasde etmek demektir. Onun için İspanya meselesinde na- sıl anlasabilecekleri cidden merakı mucip olmaktadır. kalanların şerefini korumak mocbu- riyetindeyiz.,, (Alkışlar) dak agmişa iş Yeni Barem Lâyihaları Ankara, 11 (Tan Muhabirinden) — Mahsüs bir kanunla devletten bir hak temin eden veya sermayesinin yarısından fazlası devlete aft olan banka ve müesseseler memurlarının büremi ile devlet memurları hakkın- daki barem lâyihası bütçe encüme- ninde müzakere edilmektedir. Zabıtan ve askeri memurlar için Simdilik şurası muhakkak görünü- yor ki, Roma mülâkatı, Münih konfe- | ransının bir tekrarı olmıyacak, ve kesini sil de sevaba gir bari, Btle- ri de geri ali, Berlin « Roma mihveri bu defa mu- zaffer çıkamıyacaktır. hükümet yeni bir barem projesi ha- nrlamaktadır. Her üç lâyihanın mü- zakeresinin şimdilik tehiri ile Mec- lisin mart içtimamda devam olun - iması etrafında kuvvetli bir cereyan “yardır. bilir adi işlerdir. Fakat şahıslara ait| ZARARLI SANSÖR Baş, tarafı 1 incide — Evlâdım bunlar da roman işte.. 'Tam sana göre. Daha başka ne vereyim? Babanın yeni bir müdahalesi oldu: -— Be oğlum ne gevelyip duruyorsun?.. Ne çesit kitap iste- diğini anlatsana efendiye.. Çocuk yine bocaladı: — Aşki, cinai romanlar, dedi, baba katili falan... Baba sahte bir korku ve sitemle ellerini kaldırdı: — Ne o hazırlık tm var? Ben seni adam edeyim diye caba- larken sen beni katle mi niyetleniyorsun yoksa... Bütün dükkân gülüyordu. Adamcağızın gözleri bana tesa düf etmişti. Cevap verdim: — Oğlun baba katili diye bir roman istiyorsa hiç korkma al, dedim, baba katili zenaatını kitaptan talim etmez... Oğlun bir kere okumağa alışırsa ne sana, ne kimseye zararı dokunmaya- cak bir insan olur... O gün işçiye bu kadarla kalan sözümü simdi burada açık olarak tamamlıyorum: — Baba, kardeş, amca, dayı, komşu, muallim ve umumiyetle fi kir ve terbiye meselelerine aklı erdiğini zanneden her vatan- daş bazı çocuklarda kazara uyanan okuma iştahına karşı zalim bir sansör kesilmişizdir. Güya kendimiz hararetli okuyucularmışız gibi biçarenin elindeki kitap veya mecmuaya musallat olur, kendi mahdut indi yatımıza göre bunların cinsini, nevini, dozunu tayine kalkışı- rız. Bu fuzuli sansörlere göre mikrop yalnız kitaptan gelir; içinde yaşadığımız hava her türlü fena tesirden salimdir. Okumak arzusunu gösteren çocuğu serbest bırakmalı, Ne isterse onu okusun, Hangi kokunun gayretiyle olursa olsun el- verir ki küçük bir fare yavrusu gibi burnunu bir kere kitap de- diğimiz o kapana kıstırsın. Artık hayatı müddetince kurtuluş yoktur. Okuyacağı kitapların kalitesini onun sonradan görece- &i tahsile göre inkişaf edecek zevk ve istidadı tayin edecektir. Bir anket yapsak, yalnız fikirlerile değil ahlâklariyle de temayüz etmiş yüksek insanlara çocuklukta hangi kitapları oku makla işe başladıklarını sorsak, eminim ki şaşılac#k bir netice ile karşılaşırız. Bazı çocuklarda uyanan okuma merakını ken- di elimizle baltalıyor, sonra “mekteplerimizde öğretilen şeyler ilimlerin iskeletinden, bir takım kuru sema ve formüllerden ibaret kalıyor. Çocuklarımız bu iskeletleri hususi okumaları ile etlendirip canlandıramıyorlar ve hayata mektep kapıların- dan okumayan, kendine bir iç âlemi yapmak ihtiyacını duyma yan gramer kitabı gibi kuru kaide ve formülden ibaret insan lar lar akıyor, diye hayıflanıyoruz. (Başı 1 nride) İ hangi bir İtalyan isteğine Fransanın şiddetle muhalefet edeceğini Cham- berlain'e teyit eylemiştir. Fransa — İtalya ihtilâf karşısında londra,1i (AA) — Da'iy Ex- press gazetesi yazıyor! Chamberlain ile Lord Helifax, Pa- ken Hitlerin, Mussoliniye İtalya ile! Fransa arasında bir ihtilâf zuhuru takdirinde Almanyanın hayırhahane ve fakat müsellâh bir bitaraflık mu- hafaza edeceğini bildirmiş olduğu Ro mada istihbar edilmiştir. Hitler, Mussoliniye bu kararın di- ğer herhangi bir devletin İtalyaya kar$ı harp etmek için Fransa ile bir- lesmesi takdirinde makbul olacağını bildirmiştir. Hitler, İngilterenin Fransaya yar- 'dımda bulunması ve yahut demokra- silerle faşist denilen devletler arasın- da bir ihtilâf zuhur etmesi takdirin- de İtalyan ordusunun Alman wüza- heretine katiyetle itimat edebileceği »! bildirmistir. Hitler, bu halin aneak İtalyanın Fransa ile olan ihtilâfında inhizama uğramek tehlikesine maruz kalması Hitler, arkasında nazilere muhalif Amerika bulunmakta olan garp de-| mokrasilerine karşı koymak işinde müttefikini yalnız bırakmıyacağını | söylemektedir. Ayni zamanda Hitler, Müssolini'ye Fransaya karşı delâilini eri sürdü-| ğü sırada mutedilâne davranmasını tevsiye etmiştir. mahafili, Hitlerin halihazırda Fransa ile İtalya arasında mevcut olan ni» zaların müsellâh bir ihtilâfa müncer | alucağı mütaleasında bulunmamak» ta ve bu nizaların doğrudan doğruya icra edilecek müzekerelerle halledi- leceği fikrinde bulunmaktadır. Hitlerin şimdiki hattı hareketi, ey- Tül buhranında Mussolini tarafından |/ ittihaz edilmiş olan hattı harekete mümasildir. Fransız gazetelerine göre Paris, 11 (Husus!) — Gazetelerin hepsi de Roma mülâkatından bahse- (| diyor. Liberte gazötesinde Jenntet diyor ki: İki şıktan biri: İtalyanın kabulü imkânsız olan istekleri ile hasıl olan vaziyetten ya harp ve yahut müza- riste Fransız hazırları ile çay içer- || halinde vâki olacağını ilâve etmiştir. || İyi malümat almakta olaf Berlin | kere çıkacaktır. Harp? Yalnız ve ancak Italya İs-| Roma Mülâkatı Başladı Chamberlain ve | Mussolininin Nutukları Röma; 11 (A.A) — Bu akşam Palazzo Venezin'da Ingiliz dev» | let adamları şerefine verilen zi- yafetin sonlarına doğru, B. Mus selini bir nutuk söylemiş Cham- | berlain'in uzlaşma ve anlaşma | ihniyetiyle doğru bir hal çure- | sine varmak hahsindeki azim ve kararının bütün İtalyan milleti tarafından takdir edildiğini bil dirmiştir. “ Son zamanlarda meriyet mevkiine giren İngiliz - İtalyan) anlaşmaları, demiştir, yalnız İn | giltere ile İtalya arasındaki mü- nasebetleri takviye etmek ve iki millet «rasında Akdeniz ve Afrikada mevcut yeni vaziyet esasına göre bir antant vücuda getirmekle kalmamış, fakat ay- ni zamanda yeni bir iş birliğine | yol açmıştır. Ümit ederiz ki bu, Avrupa sulhunun muhafazası İ- çin yeni fakat elzem bir unsur teşkil eyliyecektir.,, B. Chamberlain, verdi vapta demiştir ki: “- Ben buraya takibine ka- rar vermiş olduğum politikaya devam maksadiyle gelmiş bu « lunuyorum.Bu politika, herkesle dost geçinmek ve hiç kimseye karşı muhasım kalmamak poli- tikası, mevcut bütün meselele- | re, müzakere yoluyla, sulhper- | ver ve hakkaniyetli bir hal ça- | resi getirmek esasına dayanan | hir politikadır. Bugün şurasmı kaydetmek faydadan hali değil. dir ki, İngiliz » İtalyan anlaşma» larının İlk neticelerinden biri. # dün Londrada kararlaştırıl dığı veçhile karşılıklı askeri ma lümat verme niyetile alınmış bu- lunmaktadır. Akdenizdeki men- İnatlerimiz, gerek sizin ve ge- | rek bizim için hayati bir ehem- | miyeti haizdir, fakat bunlarm muhakkak surette itilâf halinde bulunmaları icap etmez, Ben | eminim ki, Roma ile Londra a- | rasmda mtnakit anlaşmalar, Av | Tupa sulhunun en yüksek men- faatine olarak en güzel seme- releri verecek olan yeni bir dost | luk ve itimat devresini açacak- tar, » — —ğ— teklerini zorla kabul ettirmek İsterse olur. Müzakere ise, 12-1. 1999 E. Könik Fransada Değilmiş (Başı 1 nelde) Yine hususi surette aldığım P* Uümata göre, Ruhi bu hâdiseyi bir dostluk eseri olarak yaptığı? ve katiyen para almadığını söyl" mektedir, Gazeteciler dinlenecekle Ankara, 11 (Tan muhabirind — Ankara müddelumumiliği, ti) yare kaçakçılığı hâdisesi dols imali neşriyat yapan gazeteli neşriyat müdürlerini bugünlerde liyeye davet edecek ve ifadeleri İ tesbit edecektir. İsim zikredilm# * İden yazılan bazı yazılar ve imalı # delerle neşredilen resimler, bur da teessür uyandırmıştır. Hüküm“ tin bu gazeteleri dinlemek yolund” ki kararı suçluları cezalandırmak B kımından oldüğu kadar, masum V# tandaşların haysiyetlerini müdafi İnoktai nazarından da ârzami has” siyet gösterildiğine kat'i bir delil âğ İdediliyor. Ekrem König Kimdir? Son sahtekârlık işinde baş rol of” nadığı anlaşılan Ekrem König hak“ kında verilen yeni malâmat şuduf” Şimdi aşağı yukarı elli yaşınd” bulunan Ekrem König eski O paşalarından Müşür Hamdi Paşam” oğludur. Babası ölünce tam bir m'r8f yedi hayatı yaşamış, az zamanda bÜ serveti eritmiş ve daima mesleksif kalmıştır. Umumi harbe ihtiyat zabiti ol#* rak İştirak etmiş ve bir Alman ki mandanma yaverlik yapmıştır. KÖ nig adı da © zamandan kalmşti” Mizact itibarile sert ve haşin bir # damdır, Hattâ Beyoğlu sinemaların dan birisinde bir rum kadını to“ katlamış, bu hâdise, büyük bir İs“ kandala yol açmıştır. Ekrem Hamdi, 924 senesinde e“ lenmiş, bir sene sonra da Mengü * dinda bir kız çocuğu doğmuştur. Fa kat bir müddet sonra ilk karısm”? üzerine İkinci bir kadın almıştı Ekremin ikinci karısmdan d8 Hamdi Can adında 12 yaşmda bf çocuğu vardır. Rivayete göre, şimd her iki çocuğu da Pariste bulunma” tadır. —————— ———— ketini değiştirerek Fransa Ile norm! münasebetler tesisine çalıştığı tak © dirde mümkün Olur. Diğer bütün gazeteler Pariste vi kubulan bir saatlik görüşmenin tam fikir mütabakatını teyit etmiş oldu | Bunu anlatıyor. Republigue gazetesinden: Fransızlar baş eğmiyecektir. Char berlain de bunu bilmekte ve taşvif | etmektedir. Aube gazetesinde Bidanlt yazıyor İngiliz nazırları, bizim namimız& hazı şeyler teklif edecek vaziyette ok duklarını, bir farz olarak sanırlarsf bunu tasvip etmiyeceğiz. Ne Afrika la, ne de İspanyada teklif fedecek hiçbir şeyleri yoktur. Populair'de Brosselette yazıyor? Fransız hükümeti İtalyan istekleri önünde hiçbir suretle eğilmemek is tiyor ve Daladier'nin Tunus ve Ce zalrdeki sözleri bu hususta Fransa | | nın değişmez kaldesin! teşkil etmek” tedir. İngiliz hükümeti Fransız nok- tal nazarlarından vazih bir sureti8 haberdar edilmiştir. Actlon Française gazetesinde de 16 Boucher diyor ki: : İngiliz ve Fransız menfaatleri o kat dar aynidir ki, biribirine karışmış tr. Roma hükümeti Chamberlain'l4 Tunus veya Bransız Somalisi hakkın da müzakere etmek niyetinde ise, İn: giliz Başvekili, bunun kendisini alâ kadar etmediği cevabını vermekte? hâli kalmıyacaktır, i Londra, 11 (A.A.) — Financlal 'Ti || mes gazetesi, Romn konferansı müni sebetile 38 sayfalık hususi bir nüs ha çıkarmıştır. Bu nüshada Cham berlain, Mussolini, Halifax, Ciam Pert ve Grandi'nin hususi mesajlar! vardır. Mussolini mesajında ezcümle diyot ki: “Barışın ve Avrupa medeniyetini? bütün samimi dostları, İngiliz “Baş | | vekili ile Hariciye nazırının İtalvay | | ziyaretlerinin İngiliz ve İtalyan mil etleri arasında sempati ve dostluk münasebetlerinin takviyesi icin ven! bir âmil teşkil etmesini temenni et- İtalya hattı hare | mektedirler.,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: