| © Bulgaristanla Yeni Bir Şimendifer Tarifesi Hazırlandı Ankara, 3 (A.A.) — Şark demir yolları (Devlet demiryolları Avrupa hattı) üzerinde teessüs eden yeni dev let rejimi ve Balkanlı komşularımız Ja münasebat bakımından alınan ve- ya alınması düşünülen tedbirler et - , arasında yolcu münasebetlerin! inki- şaf ettirmek için ahiren Bulgaristan da dahil olmak üzere Balkan devlet demiryolları arasında tenzilâtlı unva mi ve müşterek bir yolcu tarifesi ih- zar edilmiştir. Alâkâlı idarelerce ba- zı merasimin ikmelinden sonra bu ta ile yakında meriyet mevkiine girmiş bulunacaktır. Şirket zamanmda pek durgun bir vaziyette bulunan beynelmilel tica- ri eşya nakliyatını harekete getirmek ve İhracat ticaretimiz için bu yoldan da sevk imkânlarını ibzar etmek için #lk merhale olmak üzere Türk, Yu- nan, Bulgar, demiryolları srasinda Rumanya ve Yugoslavya hudutlarına kadar müşterek tenzilli beynelmilel © bir eşya tarifesi meriyet mevkfine va © gettirilmiştir. Başlıca fhracat eşyamı 'ki ücretlere nazaran yüzde yirmi beş Ne elli arasında bir tenzilâtı ihtiva etmekte ve mullarımızın kendi vesai timizle ve tek hamale senedi ile Av- rupa merkezlerine irsaline imkân ver mektedir. Bu sahada takip ettiğimiz gaye tenzilli tarife şartlarını merkezi ve şimali Avrupanın istihlâk pazarları- na kadar teşmil etmek olduğu için Yugöslavya demiryollâriyle yapılmış. © © olam iptidai bir anlaşmada yukardaki © esasların Alman, Macar ve İtalyan şimendifer hudutlarına Kadar teşmi- © linde prensip noktasından mutaba - kat hasıl olmuştur. Ücret tarifesinin önümüzdeki devrede meriyet mevkii De geçirileceğini ümit etmekteyiz. Trakyanın iktisadi hayatiyle slâ- kalı bulunan bilâmum yolculuk mü- nasebetleri ve başlıca ticaret madde- lerinin ücret tarifeleri bugünkü şart- lara tevfik edilmiştir. 'Tam bir intibek için mevzula te- mas eden ve kısmen harici müpase - 'betlerde alâkalı bulunan bazı hüküm zı İhtiva eden bu müşterek tarife e6-|. erin her iki tarafa da'seyyanen teş- Bu vaziyetin de Sirkeci ile Hay- 'darpaşa arasında tesisi teukarrer fe- ribot hizmetinin faaliyete geçirilme- sinden sonra temin edileceği tahmin edilir. Bakır İstihsalimiz On Bin Tonu Aşacak Arikara, 3 (Tan muhabirinden) — Ergani bakır madeni tesisatı, işle mesini temin edecek şekilde tekem- mül etmiştir. Tali ehemmiyetle bu- Yunan inşast yakında temamlanacak- tır. Madenin işletme tecrübelerine bugünlerde başlanacak, tecrübelerde bulunmak üzere Etibanktan mütehas sis bir heyet Erganiye gidecektir. Tec rübe üç ay sürecek ve sz miktarda bakır istihsal edilecektir. Senenin di$ ğer dokuz ayında gittikçe normal ka- pasiteye yaklaşmak üzere istihsal gitikçe artırılacak ve senevi stan - dart bakır miktarı 6—10 bin ton raddesinde olacaktır. Kuvershane ma deninden istihsal edilecek 500 ton ba kır da bu miktara eklenince 819 30? nesi sonunda bakır istihsalâtımız 10 bin tonu aşmış olacaktır. Bulgaristanla Balkan Antantı Anlaşması Ankara, 3 (Tan muhabirinden) — Balkan antantile Bulgaristan arasın- da Selânikte imza edilen anlaşmanın tasdiki hakkındaki kanun projesi Bü yük Millet Meclisine gelmiştir. Hü - kümet mucip sebepler mazbatasında, Bulgaristanın Balkanlarda sulhun kuvvetlendirilmesi arzusunda bülun- duğu, Balkan antantı devletlerinin de Bulgaristana karşı sulhu bir fi- kirle iş birliği arzusu besledikleri noktalarını tebarüz ettirdikten son- ra: “— Bahis mevzuu. devletlerden her biri dahil bulundukları anlaşma- lara göre aralarındaki münasebetler de kuvvete müracanttan istinkâf et- mekte ve Nöyyi anlaşmasının ihtiva ettiği hükümlerin tatbikinden sarfı - nazar eylediklerini tasrih eylemekte- dirler,, denilmekte ve projenin tasvi- bi istenmektedir. 9. Yalova Hükümet Doktorluğu Yalova, (TAN) — Münhal olan hükümet doktorluğuna Mümtaz Gür- soy tayin edilmiş ve gelmiştir. TAN BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 — Asyada bir dost İstim devleti, 8 — Çiftçi, tiyatroda sahnede kendi ken- dine konuşmak. 3 — İnce, zarif, şişman deği 4 — Açık açık. 5 — Bir edat, par- ça, 6 — Motörlü araba, ? — Bir sabah İ gazetesi, para saklanır. 8 — Bir kadın İlsmi, erkek “Mizmetçii 9 — Armdoluda İbir şehir. 10 — Bir hece, bir emirçah- rek, YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 — Şeri Avrupada dert Wir İslim devleti. 4 — Çalışkan, familya, 3 — Ke- zhdeniz o vilâyetlerimizden (birimin dal. Kırıdan. 4 — Nuh diyip Peygamber de- memek, o yapmak. $ — Kokulu bir ot hem nida, hem bir şehir ismi, 6 — Si- cim, uslaklık. 7 — Çalgı, rayihalı, $ — Deniz yollarının yeni vapurlarından biri, ekin başı. 9 — Gelecek, bir gemici tâ- biri. 10 — Eski büyük bir şairimiz, Fran- #izea göL yi ai, YENİ NEŞRİYAT : HUKUK GAZETESİ — Cevat Ytakkı Özbay tarafından o meşredilmekte olan, Hukuk gözetesinin 33 — 94 numaralı müshaları çıkmıştır. Bu nüshada Üni- versite Ord. Profesörü ve Erzurum Say- leva Salm AH Dil Erotesör .Mus- tafn Raşit e Protembe Gerhard Pessler'in, Ceval Hukkı Özbay'ın imakalg leri ve tenkitlerile Şürsyı Devlet Azasın- dan Cudi Özalin, Tahsin İstanbullunun, İnsan'ın Sekizinci Sayısı Çıktı Aylık fikir ve sanat mecmuası olan İnsan'ın sekizinel sayısı da çıkmıştır. Bu sayıda Prolesör Hilmi Ziyanın, Sabahat- tin Byüboğlunun, Sıtkı Yırcalı'nın, fufkı Melhi ve Suut Kemalin muhtelif yazı- ları vardır, , e YENİ BİRLİK — Üçüncü sayım, ye ni bir merhile teşkil edecek dolgunluk” ta, tam bir ihtimam mahsulü olarak çık- puştar. Ziraat Kongresinde Festival Numarası (Başı 5 incide) mış, he de tafh konuşuyor, hadi biz de yanına gidelim de ne söyle diklerini dinleyelim, Aferin köy - Tü dayı! Ne iyi ettin de geldin. Kim bilir ne derdlerin var? Söyle em - anadolu biçimi. Ve yepyeni. Onun üstündeki kolsuz pelerin ne kepe- nöğe benziyor ne yamçıya. Bu çiz- gili kıl pelerin şarkın örtücüdür. Bu da yepyeni. Ayaklarındaki ça - rıkla bacaklarındaki telis dolak gar bi Anadolu, hattâ Trakya modası - dır. Onlar da yepyeni Bu köylü dayı Yozgada gitmiş çamaşır, çakşır almış! Vana gitmiş kebe ölmüş! Edirneye dönmüş ça- rık almış! İstanbuldan geçerken t& Tis almış! Ve kongreye köylü kıya- fetiyle ve köylü olarak giriyor! Böyle köylü olmaz! Bunda mut iaka bir şey var. Biz köylümüzün ne ve nasıl olduğunu biliriz, Bak etrafına, işte bunlar hepsi hakiki köylülerdir. Gözlerinin derin, de - Tici ve anlayışlı bükışından ayak - larındaki eski ve çamurlu pabuç- lara, ipi düğümlü çarıklara kadar. /Ya bu kim? Merhum tulüntçi Kel Hasanın komedyalarında bu kı yafete girip takma sakala, köylü roliine çikan bu adam kim? Bere- ket delege değil, olsaydı, kongre kürsüsüne çıkar “Dağda da davar gülerim, Kurdoğluna selâm ede - rim,, kantosunu söylerdi. Bence bu eüiretkâr vatandaş bir bilerek gafildir ki bir milletin kal- kınması için toplanan bli kongre - yi festival sanmış da herhangi ta - sarladığı bir (şey) karşılığı numa - ra yapmağa yeltenmiş. Bununla beraber, kendi tahmin lerimize güvenmiyelim de soruştu- zalım. ve va Smelaamşm kir 2el maliyeye çok şükürmüş kisi - taasyon raporlarını götürür götür- mez parâcıklarını alıyormus! Köy- le ve köylü ile bir ilgisi ilişiği yek- muş! Bundan önce kaza kâtipliği etmiş! Mahkeme mübaşirliği za - manında köylüye Ahmet oğlu Meh met! diye seslenmiş! Ondan biraz sonra nahiye müdürü olmuş ve an cak o zaman köylüleri görüp ko - nuşmuş! Dahası var: Abdülhamit zamanında medresede softalık, meş rutiyette mahallede imamlık et - miş! Tahta sakalı o imamlıktan kal ma bir mübarek bergüzarmaş! Bir çokları az kaldı “hakiki köy- 4-1-1938 10 Kuruşa Bir Kitap —— Senede mİ DÖRDÜNCÜ KİTAP ÇIKTI Bir Köylü Kızı Yazan: Puşkin Cep kitapları memlekette her “Türkün evinde bir küçük, fakat zengin kütüphane bulundurmak mak- sadıyle tesis edilmiştir. Senede 100 kitap çıkarıla- caktır. Her kitap 64 - 98 sayfadır, ve 10 kuruşa verilmektedir. Yüz kitaba abone olmak isteyenlere Acemi abone bedeli 8 firadır, ve bu abonelere zarif bir kü- tüphane hediye edilir. 50 kitabın abone bedeli 450 kuruştur. Yok bahasma bir kütüphane sahibi olmak isterseniz olunuz. Eskişehir Türk Hava Kurumundan : 1939 senesi Kurban bayramında toplanacak kurban deri ve barsak takip ediniz ve abone Jarın ihalesi 14.1.1939 tarihinde Hava Kurumu Eskişehir şubesinde sa- at 15 de yapılacağından taliplerin şartnameyi görmek için İstanbul ve Eskişehir Hava kurumuna müracaatları ve ihale gününde Eskişehir Ha va kurumunda bulunmaları ilân olunur. (27) Sümer Bankın Bir Yıllık Kârı Ankara, 3 (Tan Muhabirinden) — Sümerbank umumi heyeti bugünler» de toplanarak 1937 senesinin idare meclisi raporu ve bilânçosunu tetkik ve kabul edecektir. Sanayileşme plânının büyük bir kısmını üzerine alarak bugün fiilen tahakkuk ettiren bu milli bankamız ilk beşinci yılını ikmal etmiş bulun- 936 da 66,5 milyon 937 de de 80.5 | mil#on Türk lirasına çıkarıldı. Milli bankamızın elindeki büyük tesis işlerine rağmen senelik kârı 935 | te 1,1 milyon, 936 da 724 bin 937 de de 1,13B,581 lirayı bulmuştur. — — — ———— Mü dayı, diye boynuna sarilip Hacı yağı kokan sakallarını öpecekler- di. Milli ve büyük işlerimizde bir da 'ha bu gibi numaralara meydan ver miyelim, İstanbul Asliye 4 üncü Hukuk Mahkemesinden: Panos ve Hay- #anoş vekili avukat Kimi Yuva- li tarafından Nişantaşında Hacı Mansur sokağında 19 No, da otu- ran Şeref aleyhine; 938 — 2613 No. ile bedeli icardan mü 'vekkillerinin alacağı olan cem'an 376 Uranın NM talebiyle açı- lan davanım, dava arzuhali müd- daleyhe tebliğ edilmek üzere ya- zıh adrese gönderilmiş ise de mu- maileyhin mezkür mpartımandan çıktığı ve elyevm İkamet ettiği mahallin de bilinmediği tebliğ va- rakasına yazılı mübaşirinin meş- ruhatından anlaşılmış olduğundan mahkemece: müddasleyh hakkın. de ilânen tebişat Yü pi bü husus için müddasleyhe bir ay mühlet verilmesine ve muhake menin 20 —2 —939 günü saat 15 e tâlikine karar verildiğinden yükarda adı Yazılı müddesleyh ilân tarihinden itibaren bir ay zar fında mahkemeye müracastla da- va arzuhalini tebelluğ etmek su- retiyle cevap vermesine ve yazıb Hün ve sentte mahkemede bizzat bulunmadığı veya bir vekil gön dermediği takdirde hakkında gi- yap kararı verileceği ve bu bap- taki dava arzuhali ise mahkeme divarımna asılmış olduğu ilân olu- nur, AKA GÜNDÜZ (Dün çıkan kısmın hulâsası)| (Dağcılık Klöbünün her kış verdiği parlak balolar- dan biri dahu veriliyor. Aşerikan büfenin yıldızlığım yapan Vali Üstündağ anlatıyor. Bayanlar hayran bey- Yar el pençe dinliyorlar: «Duğrulık Kiibü Bursayı, Uludağı dünyaya tanıt- Bıştır.» Dağ sporundan, gönül sporundan bahsediliyor. Da- hs ötede muharrir romancı Bay Vurgun Haydamağ'ın » çevresine de bir grup toplanmış. Kadınlara kağırları anlatıyor, Müzik, konfeti, bol ışık, bu insan kümesini ihtiyar muharrirden çekip alamıyor, Onu içlerile din- Yiyorlar, Buy Vurgun bir kadının Dartresini çiziyor. hastalığı şudur, diyor: Zengini değil pahalı görünmek. Pahalı görünmek hastalığı bu kadını içinden ziyade âilinden yakalamıştır. Sorsanız dn sormasanız da o söyliyeceklir: Kürküme mi bakıyorsunuz. Bu bir şans, bir aasiyon beyaz tilkiden, sekiz yüz yetmiş beş lira- ya aldım. Üşenmez de beyaz tilkinin sahibi Bay Ohân- yanı sararınnız sözünü kimseden sakınmıyan Kaysm- giliden gu uçık cevabı alırsınız: — Bunun sâhicisi olsa binsekiz yüze bile veremem. Bu iki yüz liralık boyama tavşan bile değildir. Benim mağazalarım bu kalitesizlikte mal satmaz!) * Parmaklarndaki yüzüklerden biri kertigı Te beraber yedi yüz otuz dört buçuk liradır: Ve hepsi- nin değerleri - inanalım diye - kertiklidir: sl yüz on bir lira, üç yüz beş lira altmış kuruş. Roblarını Bayan Calibede, tayyörlerini Maksut Narliyanda, pa- buçlarını Nuride, şapkalarını Marinette yaptırır. A- w TEFRİKA No. 2 ma! Acele edip inanmayınız. Hepsi Mahmutpaşa ile Balat arasında tedarik edilmiştir. Jileti bırakayım mı? Hayır mı? Demek disiliye- ceksiniz? Elbette dinliyeceksiniz! Biriniz. burnuma bir viski, biriniz gözüme bir kokteyl, biriniz çene- me bir Altınbaş dayadıktan sonra dinlemek cezasına garpılacağınızı bilmeliydiniz. Şaşırtmayın beni! Ne diyordum? Evet... Kadın vardır ki salona, hiçbir göze görünmeden girer. Likör dağıtan sofracı kızın göğsü kâbarık, be- yaz dantelli önlüğüne; sigara tabislarını taplıyan uşağın çevresi mor hâleli çukurumsu gözlerine bar kan bulunur da bu kadının girişini kimse görmez. Kapıların her açılıp kapanışında içeriye bir görün- ez havanın girdiği hissedilir de bu kadının girişi hissedilmez. Bu kadının da bir zevki ve bir hastalığı vardır. Zevki şudur: Kendi kafasının. kendi seçiisi- nin, kendi gusunun sahibi olmamak. Bu kadının kı- zılcık kırmızısı pedikürlerinin ucundan permananlı basının tepesindeki son buklenin ucuna kadar nesi var, nesi yoksa, hepsi başkalarınındır; (Berberim böy le dedi, terdim böyle dedi, kunduracım böyle dedi, manikürüm böyle dedi...) Sen bir şey demez misin acanım? Hayır, demez! Onun için görünmez. Ya hastalığı mı? Söyliyeceğim. Hastalığı da bu- dur: Terzinin, kumaşın, elmasın, kürkün, yüz boya- ların gerçekten en iyisini ve geçekten en pahalısını bulur. Fakat niçin göz çekmez? Dansa bile erkeğinin , Susmadım. Söyliyeceğim amma.. Bakınız Kemâl Salih bana yan gözle bükarak Burhan Cahida bir şey- ler fısıldıyor. Benim için fısıldaştığınızın farkında» yım. Ne söylerseniz söyleyiniz, size aldırmam. Fa kat şu karşıma dikilmiş, çenesini gordanma çökert- miş, /kollarını arkasına almış gemi arslanı duruşlu Abidin Düver yok mu? İşte ondan biraz çekiniyo- rum, “Nalına mihına,, kurban olduğum arslanım! Kaşlarını çatma da bitireyim; iki sözüm kaldı. De- znokrasinin burada olsun bir faydası yok mu yahu? Sözümü bitirmemi istiyenler ellerini kaldırsınlar! stemiyenler ellerini kaldırsınlar!,.. Uç, dört, beş, si- tı, yedi... Ittifakla kabul! Hepinize teşekkür ederim. Bir kadın da vardır, ki... Durunuz! Bir dakikaçık. Hele şu başının siklet merkezini bulayım. Yukarıdan aşağıya mı dönüyor Aşağıdan yukarıya mı? Yoksa yandan verevine mi? Onu bir anlayım da ondan sonra... Buldum: Başımın içi kalbime, kalbimin içi başıma dönüyor. Bir kadın da vardır, ki boyu orta, kilosu orta, tu- weleti orta, elması orta, kürkü orta, güzelliği orta, bilgisi orta, ve. ve yaşı ortadır. Bu sonuncusu belki de ortadan bir iki santim bile #lerdedir, Natürel kir- pikleri geriye doğru öyle bir gölge verir ki pek çu- kürda olmıyan iri gözleri çok çukurda sanılır. Göz- lerinin dış köşelerindeki üçer dörder ince çizgi, orta boyalı ağzının köşelerindeki ikişer üçer çizgi, çene-, nin altındân gırtlak çukuruna kadar olan yerde bir Aki çizgi, el parmaklarının oşta boğumları üstündeki çizgiler... Dudakların biribirinden orta açıklığı, yü- rür gibi dalgalanışı değil, akar gibi yürüyüşü, ve akar gibi söyleyişi, ve akar gibi gülüşü... Sabır olunuz. Bitiriyorum! “ Gözlerin rüzgârı olur mu? Olur ya. O gözlerm öyle bir meltemi eser ki gözlerinizden benliğinize doğru bambaşka bir hava doldurur. Damarlarınızda- ki kanın nasıl dolaştığını nasıl bilmezseniz bu hava- nm da damarlarınızda nasıl dolaştığını bilmezsiniz. Tansiyon yalnız sığır bifteğinden, kıymalı mantıdan artmaz; bu rüzgârlı gözlerin bakışından da artar. Bu- na profesör Froyd değil, o hava ile dolmuş kalp bilir. Bu kadın kim? Ben onu içimde gördüm, gözlerim- de yaşadım. Onu bana söyleyiniz, kimdir o? Bu kadın kim! Bu genç kız kim? i Bu kız kim? Ihtiyar romancı o kadar içten, o kadar titrek, © kadar gözü yaşlı söyledi ki etrafındaki halka sustu, Fısıltılar durdu. Gülümsemeler silindi. Hiçbiri hiç bir şey bilmediği halde, hepsi birden sezdiler: Şu gürültülü, neşeli balonun bu köşesinde, yarası için den kaniyan ak saçlı bir insan soluyor. Ayağa kalktı, bir an durdu. Elindeki viski kade- hine bakıyordu. Bir bayan yavaşça sordu: — Başınız yine dönüyor mu üstad Soranın yüzüne bakmıyarak cevap verdi: — Hayır. Başımın dönmesi geçti, Başım dönmü - yor... ? — Neyniz var? — Kalbim dönüyor! Müzik bir valsa başlamıştı. 7 * — Kalbim dönüyor! Dinle! Kalbi dönenlerin Al lahı Ştravuz sesi veriyor, N Bir iki dost bu havayı değiştirmek istedi: — Vurgun! dedi. Dostum! Sen bu ge tıpkı yir mi yaşında olduğun günlerdeki gibi lirik ve roman- tik oldun, — Yaşın sayısı olmaz! Senin nüfus kâğıdında elli benimkide elli beş rakamı yazılıysa, oundan he çıkar? Sen Ştravuzu dinle! Sayabilir misin kaç yâ- şındadır o? Bilebilir misin onun Sesi ne vakit ihtiyar. ileyacak? Söz olsun diye konuşma, öz olsun diye kö- Sert bir alkıştan sonra müzik yeni bir valda bağ ladı. N — Bayanlar! Bu valsta beni kim sürükliyebilir? : (Devamr var) ii ” sisi re ii ai &