—— 4.1.1938 Gündelik Gazete —e—— TAN'ın hedefi Mabar de, fikirde, | herşeyde temiz dürüst samimi olmak, karli gazetesi olmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye 1400 Kr. 750 , GAy 1500 400 , 3 Ay s0 » 150 , Tây 300 , wiletleraram posta fttihartına dahli umıyan memleketler için ebone sedeli müddet sırasiyle 30, 16, 9. 1.5 liradır. Abone bedeli peşindir Adres değiştirmek 25 O kuruştur Cevap için mektuplar 10 kuruş- “rk oni Mürvet lâzımdır $ GÜNÜN MESELELERİ i «m esumer ramen? Şair Akif Hakkında Bir İki Söz Şair Mehmet Akifin ölümünün yıldönümü münasebetile gazetemiz- de çıkan bir iki yazı gençler arasin- da bir münakaşaya mlincer oldu. Biz Sütunlarımızı bu serbest münakaşa” ya açmış bulunuyoruz, Hakikatin an- laşılması için gençlerin serbesiçe münakaşa etmelerine imkân veriyo ruz. Bir taraftan da ediplerimiz ve gençlerimiz arasında bir anket açâ- rak, bu mevzuu aydınlatmağa çalışi- yoruz. Mesele şudur: Akif milliyetçi bir şair midir? Dinci bir şair midir? Bazı gençler istiklâl marşını yaz- dığı için, bazı harp sahnelerindöki kahramanlıkları terennüm ettiği için Akifi milliyetçi şair olarak telâkki ediyorlar. Diğer bazı gençler de © nun dinci bir şair olduğunu iddia © diyorlar, Kıymetleri olduğu gibi ölçelim ve vakalara hakiki kıymetlerini vere- Him Şair Akif bir halk şairiydi. Halkın arasına giren, onun dertlerini Şiire döken, cemiyetin hayatile yakından alâkadar olan büyük ve kuvvetli bir şairdi. O, m O, güzel yazmak, yahut şiir yazmış olmak i- çin değil, idealine hizmet için siir yazardı. Onun bütün şiirleri ideali- nin birer ifadesidir. Akifin ideali dindi, O dindar bir adamdı, Şapka giymemek için vata- mını terketmeğe razı olmuştu. İstik- olmak Akif için bir zaaf sayılamaz. Her i- dealist adam hürmete lâyıktır. Yak nız o, bugünkü neslin, inkılâp nesli- nin şairi değildir. O, ne milliyetçili- Ze, ne de inkılâba İnanmıştır. O, bi- 64 Saat Susuz Kalan Şehir İstanbul şehri üç gündenberi sw- suzdur. 700,000 nüfuslu bir şehrin susuz kalması ne demektir? Tehlikeli'bir hastalığın zuhuruna sebep olabilir, bir yangın çıkarsa bütün şehri kasıp kavurahilir. Banyo ihtiyacında bulu- man hastalar ve sahbati | tehlikeye düşebilir. Hülâsa bin bir mahzur sayılabilir. Bir şehir halkı elektriksiz kalabi- Tir, tramvaylar durabilir, dükkânlar kapanabilir, fakat susuz bir şehir yaşıyamaz, Sebep? li malümata göre, sebep >) sit: Sü: ler tıkanmış. Bu süzgre' birdenbire “tıkanabilir mi? Süzgeçler zamanla tedricen tıkanmıysa şimdi- mı? Bir halkının hayat ve mkhatile Mi lâyüibâlleş oyna- Bır mi? iin Ge Valimiz işin “ süreçlerin temizlenmesi ne kadar zaman İster bilinemez. Şehir halkını susuz bırakanların mesul edileceği şüphesizdir. Fakat belediye rolsimiz- den asıl ricamız, bir daha bu kabil Arızalara meydan vadi. hal tedbirler almasıdır. Panjermanizmin TAN ERER GİRER 5 “Irk Nazariyesi Ça İİ A Imanyada bugün sıkı tat bikatına geçilen ırk naza riyesinin uzun bir mazisi var & izm ideolojisine devletin vazifesi; yeryü- Sela Allah gibi şeriksiz hü- küm sürmektir. Böyle devle - te, tebaa olacak millet kim a- caba? ilozof (Fihte) ve (Herder): İn F saniyethin Alman arkında en iyi temsil edildiğini söylemiş - lerdi. Onlardan sonra Alman mu - harrirleri, bütün ırklar içinde Al. man irkının en üst, en ilâhi olduğu propagandasına başladılar. (Arndt): Cermen ırkının zekâca, askeri ve medeni cesâretce en yüksek oldu- yu söyledi. (Jahn): Cermenler, elenizmin ve ilk hiristiyanlığın doğrudan doğ - ruya varisi bulunduklarından in - saniyetin en mükemmel örneği ol duklarını iddia etti. Cermen ırkının üstünlüğünü, hir Fransiz muharriri dâ, başka bir maksatla etüd yaparken, yazmış bulundu. Bu Fransız muharriri (Kont Go- bino) dır. Kont Gobino, bir müs - teşriktir. On sekizinci asrın Fransız filo. zofları, beşerin terakkisini, ırkla- rin birbirleriyle kaynaşarık mü - savat, kardeşlik ve adaletin daha geniş yapılmasında görüyorlar ve © yolda yazılar yazıyorlardı. Kont Gobino ise bunu, kendi mensup olduğu aristokratlığa mu- gayir bularak ırkların müsavatı na zarlyesinin doğru olmadığını gös- termek için dört koca cilt eser yaz dı. (Essai sur İ'inögalit& des Taces bumaines) bu eser 1854 de çıktı. Siyah. sarı, beyaz. Ve bun- lar müsavi değildirler: Siyah ırk, insaniyetin henüz bir müsveddesdir. Müzikten başka hiç bir şey icat edemedi. Sarı ırk; orijinal bir şey verme- di. İnsaniyeti ilerleten yalnız be - yaz ırk oldu Eğer bu ırk, kendinden bekle - nen yüksek tekâmülü henüz tama- men vermemişse bunun sebebi: Be yaz ırkın öteki ırklarla melezleş » mesidir. Fakat beyaz var, beyazcık var yani âriler, semidler: Semidler, bozuk bir koldur. Çün kü bunların kanı, siyahlarla çok karışmıştır. Grekler, Romalılar, modern lâtin milletleri bunlardan doğmuştur ve bu sebeple insanlı - ğin aşağı sınıfını teşkil etmektedir. ler. İlk (âri) tipini, ilk saflığı ile im- kân derecesinde muhafaza eden ırk, Gobinoya göre, Cermen ırkıdır. Lâtin milletleri müverrihlerinin gürültüsüne rağmen Cermen ırkı, bozulmuş ve kurtlanmış olan Ro- ma İmparatorluğunu mahvetmek- le medeniyete büyük hizmet etmiş tir, Fakat maalesef Cermenler de, ettikleri milletlerin bula- şık hastalıklarından kendilerini kur taramadılar. (Kast) teşkil ederek ko runmak istedilerse de korunama- dilar, çünkü beraber yaşıyorlardı. Cermenlerin ilk asaleti yavaş ya- vaş sönmeğe başladı; çevrelerinde ki ırklar gibi oldular. Müsavata dalga yükseldi ve insanlık uçuru - ma yuvarlandı. Bugün saf tipe ancak Skandinav yada, (Hanovre) de, İsviçrenin Bal şehrine kadar olan Ren havzasın - da, Fransanın cenubunda ve Bü - yük Britanyada tesadüf edilebilir. “Bugünkü (Töyten) Jar, ilk Cer- menliği temsilden uzaktırlar. Prus yalılar: Slav, Fin, ve Töyten mele- zidir. İşte (Gobino) nun fikirleri. Iman muharrirleri, (Gobino) nun fikirlerini ne kadar mümkünse o kadar şişirerek yay- 'dılar. Bir (Gobino cemiyeti) teşkil e - ? Yazan: R. B. ; Uamamansssazsazsazszasz ei derek mesaisi neticesini Strasburg Üniversitesinin büyük bir salonu- na doldurdular. (Gobino) böylete Alman milli - yetçiliğine Büyük Kiğmet etmiş ol du. Woltman. Driesman, Reimu Bornhandlemirserildilar. Alman Etnoloji â men irkinin en yük Iduğu üs- tünde binlerce eserler yazdılar Bu' eserlerde şu neticeye varılıyordu: Antropo sosyoloji ve tarih isbat etmektedir ki her yerde kumral (Dolikesefali ler, fatih ve hâkim ol muştur. Bir milletin medeni kıy - metini yapan da 6 milletin içinde- ki kumral ırkın miktarıdır. hte görüldüği ledir. Roma mede - niyeti “Esmer brakisefal bataklı- ğında,, kalmasından ve (semitizm) den can çekişiyordu. Ziraat Kongresind Festival Numarası © Türkiye Cümhurreisi konuşu. yor, Türk toprağı için, Türk topra- ğının öz sahipleri olan köylüler i- çin, ve müşterek kalkınma için... İçten konuşuyor, açık konuşuyor, zorluklara ve realitelere göğüs ve re vere konuşuyor. Bu; rejimin - Atatürkün dediği gibi - bir fazilet, ve Milli Şefin bir faziletli olduğunu gösteren büyük sahnelerden biridir © Türkiye Cümhuriyeti hüküme tinin Başvekili konuşuyor. Bu top Tağın özü için, bu toprağın çocuk- ları için, bu toprağın baştan başa, hep beraber kalkınması için... İç- icn konuşuyor, açık konuşuyor, halkla kalp kalbe, zorluklarla gö- üs göğse, enerji ile kel kola ko - mişuyor, Milli şefin konuştuğu gi- bi. Bu; rejimin - Atatürkün dediği gibi » altı koldan hamle eden bir müsbet dinamizm, ve hükümet şe- finin bir muvaffak hamleli oldu - ğunu gösteren parlak sahnelerden biridir. © Köylü konuşuyor. Kendisi için, toprağı için, bu (sayede dev- letinin bir kat daha temelleş- mesi için... Hem nasıl ko- nuşuyor? Milli şefin yurd içi seya- hatlerinde konuştuğu gibi, biikâ- metin kaş çatmadan konuştuğu gi- bi, kendi dilediği gibi ve lâzım gel diği gibi. Bu; rejimin - Atatiirkün dediği gibi . bir sağlamı temel, ve mille- tin bir sağlam temelei olduğunu gösteren büyük sahnelerden biri- dir. © Vatanın bağrına yokluk days- YAZAN: iAka Gündüz sın hançerini; bulunur kurtaracak bahtı kurak madrini, Bu beyti biz vaktiyle de dilediğimiz gibi tadil ve tadilimizee tatbik etmiştik. Bu sefer de böylesine tadil ve tadili » mizi tatbik edeceğiz. Ziraat kongresini görüp dinle - yenler, eğer samimi idiyseler, bu inanca heyecanla varmışlardır. Bu kongre; bir kesin kararlar vermek, tezelden tedbirler almak kongresi olmaktan uzak, tam realist kafa ile toplanmış, bir derdleri eksikle - ri, redleri istedikleri derleme kon gresi idi. Bu derleme, zirai sevkulceys plâ nimizin kurulmasına esas ve kay- nak olacaktır. GBu samimiliği, bu açıklığı, bu el ve gönül birliğini anlayamayan lar bulunabilir. Onları suçlandırma yız. onlara gücenmeyiz, gafletle - riyle diz dire arkadan gelsinler, vapuran geç kalan islimi gibi... Fakat... Bu milli ve muazzam - şi bir festival sanıp numara yap - mağa kalkanları hiç hoş görmeyiz. Hattâ bu hareketlerine de acı ma- nalar vermekten geri kalmayız. Bu gibi kongrelerin, kurumların bu i- şe veya şu posta basamak olduğu devirler göçeli çok oldu. GAh, şu köylüye bak, karşıdın geçen şu hahacan adama bak! Kon greye gelmiş. Etrafını şehirliler al (Arkan 8 incide) Kumral barbarlar gelerek genç kanlarını (Romanizm) in tefessüh etmiş kanı ile karıştırdılar. Ve bu hâdiseden bir kaç asır sonra (Rö - nesans) husule geldi. Rönesans devrinin büyük adam ları (Woltman) ım ifadesine göre hep aslen Alman isimleridir: Dante AThigeri'nin aslı Aiglerdir. Vinci'nin aslı Winekedir, (Mikel Anji Buonarotti'nin aslı Bahnrot- dur, Ghiberti'nin aslı Wilberdir, (Rafael) Santi'nin aslı Sandidir, 'Tasso'nun aslı Dass'tır. önesans devrindeki Fransız büyükleri de aslen Cermen dirler: Dekart, Paskal, Volter, Gü- vier, Robespiyer, Napoleon, Bal - zak, Musset, Lamartin, Hugo, Zola ailelerinin orijinleri bep Cermen » dir, La Fayette'ın mavi gözleri, Mi- rabonun kumral saçları, Danton'un atletik geniş omuzları - Woltman'a; göre - bunların aslen Cermen ol - duklarında hiç şüphe bıraktırma maktadır Didero adının Alman adı olan TTietroh'dan başka olmasına imkân Gizli Akın Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Vapurun yan kamarasındaydı. Bü küçücük bölmede üç kişiydik. iki yana döşenen kadife kanapelerin bire leştiği köşede on altı on yedi yaşlar rında genç bir çocuk oturuyordu. Ü- zun boylu, bacakları iki değnek gibi inee uzun, mustatil çelvesi, dâ- marlarındaki son damla kan dahi çe- İkilmiş gibi sapsarı, gözleri çukurlara batmış, sanki ömrünün senetlerini bir atlayışta, geçmiş, kırkıma filân var- maş bir gençti, Yanında orta yaşlı bir kadın vardı. Ben içeri girinez ko- İ nuşmalarını kestiler. Fakat içi tahammür etmiş bir şa- rap fıçısı nasıl kapağım (ırlatıp star- sa, kadının iğindeki azap (a buharin tazyikine fazla dayanamadı. Köşede bir mumya gibi, bir iskelet gibi, in- san karikatürü şeklini alan mahlüka saldırdı. xx Çocuk eroin müptelâsıymış. Anne- si onu kurtarmak için elinden xelc- ni yapmış. Yeşilköyde Fahrettin Ke- rimin tedavisine dahi vermiş. Fakat bu melân zehirin elinden çocuğunu kurtaramamış... — Ölecek, şu hale bakınız... Neşe- li, hayatlı, gürbüz, sapasağlam bir çocuktu. Bakınız ne hale geldi. Baktım.. Kamaraya girdiğim daki- kadanberi o kımıldamıyan, annesinin tekdirlerine, bir duvar gibi hareket- mı var? Aristit Briyann bile ecdadı Bru nett sdında Alman idi. (içe), Antropo sosyoloğların 5- ne sürdükleri bu iddiların manasız olduğunu söyledi ve hakiki kıyme- ti olan yegâne şey: Akdeniz kül türüdür, dedi. Ama dinleyenolma dı. Cermen ırkının üstünlüğü böy » lece iddia edildikten sonra diğer irk lar: bilhassa Fransız irkım gözden geçirdiler. Tarihci Leo; (Fransız milletinin maymun ve Parisin şey tanın eski evi olduğunu söyledi. Müverrih (Momseni), siz duran, dudakları taka'lüs etmiş gibi, canı bedeninden çekilmiş bir külçe gibi olduğu yerde kıpırdamı- yan mahlüka baktım, Bu bir heyulâ, iradesi, neşesi hayatiyeti, insanlığı, cımbızla varlığından o çekilmiş, bu kuvvetler paraya kalbedilip tüccar larının kesesine akıtıldıktan sonra, kenara fırlatılmış bir posaydı. * Her gün gazetelerde eroin kaçak- çılarının gizli faaliyetinden ancak ele geçenlerini görebiliyoruz. Hele son günlerde kaçakçıların mı gafleti art- tı, polisin mi koku alma kuvveti ço- £aldı, gazete sütumlarında bu vaka» natın manasını ö dır.,, der, (Sen) nehri için de “Fran sız ruhu gibi çamurdan yapılmış, iyor. 1870 zaferinden sonra bu Fran - sızsdüşmanlığı gittikçe daha iler - ledi. Fransayı, Avrupa büyük mil Jetleri listesinden silmek istediler, Şimdilik yaşıyorsa eski sermaye sa yesinde yaşıyor: kati inhitatı ya - kındır, dediler. Woltman şöyle diyor: o Fransa hergün Antropolojikmen ve biyolo Jikmen biraz daha inhitat etmek - tedir. Fransada doğum azlığı yal nz milletin adetce azalmasını de il ayni zamanda milletin kudret ©e inhitat ettiğini de göstermekte dir.,, Jotun azlığı; fizyolojik * havvüllere az şüns bıraktı. ğk gibi dâhi adamlar gelmesine de az imkân bırakmaktadır. Fransa- da moda olan tek çocuk rejimi ne. ticesi, Fransâyı şimarık bir nesi) sahibi yapıyor. Böyle neslin irade ve enerjisi tereddiye doğrudur. Bu sebepledir ki eskiden muharip olan Fransız milleti, gittikçe bunun ak- sine olmaktadır. Diğer bir Panjermanist Reimer der ki; Bunun sebebi, Fransanın eski - den hakiki kıymetini teşkil eden kumral unsuru yavaş yavaş ihraç etmesidir. Fransız ihtilâl, Cermen âleyhfarı bir hareketti; Fransanın tereddisi oradan başladı. Fransa (tetnik bir kahos) tur. Dayanıklığı ve insani kıymeti kal mamıştır. Bu ırk yok olarak yerini Saf ırka, seçkin ırka birakacaktır. Fransa bir yığın kum gibidir. Müverrih Ranke ise: Çölün kum Yarını, rüzgârlar, oradan oraya sa- vurur. Ama dağları yerinden oy - nalamaz,. diyor. Panjermanizmin iddisları neti - cesi şudur: Alman ırkı, İyi, güzel, büyük, a- sil her şeyi temsil eder. Hegemani onun hakkıdır. Yalnız hakkı değil vazifesidir, Alman ırkı, dünyayı ıslah için, dünyaya bâkim olmak zaruretindedir lara daha sık rastlıyoruz. end Cermen, ik, etüeE KU aniyoruz nn z çok müskir | ilâçların, beynelmilel teşkilâtı, ne kadar yazık ki, bizim toprakları da kendine kâr getiren bit mahreç haline getirdi, Senelerdenbe ri mücadele edilen? ve kökü kazına- mıyan bu ticaretin, hazı büyük meme leketlerin devlet teşkilâtlarma dar yandığını, ve kaleyi içinden zaplet mek siyasetinin icabı olarak bu tüe- carları göz koydukları topraklara saldıklarını biliriz, Bu son günlerde eroin kacakçılarının sık sık yakalan- ması polisin icraatını arttırdığına de- lilse, sevinelim, Yoksa, meydanı boş bulanların daha şiddetli bir salgını ise uyanalım. Çine Japon askerlerinden evvel #roin tüccarlarının, kaçakçılarının kım ettiğini hep biliriz. ———— ramiş, kaybolmağa amade bir irk- tır. Cermen arkı; saf, kudretlidir. Lâtinlerin eskiden sahip olduk- ları teşebbüs kabiliyeti şimdi Cer- menlerdedir. İstikbal, şimal gillet lerinindir, Ve insaniyetin iyiliği i- çin deruhte etmeğe mecbur olduk ları misyone şimdi başlamışlar - dır.,, demişti. General Bernhardi'ye göre: Al - manya, nevi beşerin saadetini ya- rstmak işini östüne almıştır. Böşe- riyete, ikna veys kuvvet volu ile kendi kültürünü vererek bu işi ya pacaktır. Pol Rohrbah'a görer Almanya, dünyanın istikbaline kendi dam Basını vuracaktır, Müverrih Lamprecht'e göre: Mı. sır, Yunan ve Roma dünyanın mah- dut bir sahasını yani Akdeniz hav- zasinı temdin işini yaptılar, Onla- rn misyonu © idi. Bugünkü Alman yanın misyonu, daha geniş ve da- ha yüksektir Yalnız şarki. garbi medeniyeti içine almak değil bü- tün dünyaya hâkim olmaktır. Bu iş, hem kendisine karşı hem bütüm dünyaya karşı Almanyanın vazife sidir. Çünkü eski Cermen mabud- ları ve Almar Tanrısı bu işi Al“ mana vermiştir. Alman hezemönisi, sade Alman zaferini değil, arzda Allahın tasav vur ettiği bir krallığı, ilâhi bir ide- alin tahakkukunu, daha doğrusu arzın Allahlaşmasını temin edecek- Bismark, 1871 de “Lâtin ırkı; ypi tir.