2-1. 1939 TAN Gündelik Gazete — — TAN'ın hedefk Haber de, fikirde, o Mersesde temiz, o dürür, samimi olmak, — karin gazetesi olmıya çalışmaktır. ARONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene (2800 Kr. 750 , 6Ay 1500 460 , SAy 800» 150 , Ay 30 » Milletleraram posta ittihadina dahli olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sirasiyle 30, 16, 9. 3.5 liradır. Abone bedeli peşindir Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplar 10 kuru; huk pul ilâvesi Mrımdır. İGonon MESELELERİ ; Türk Operası 7 mı, mazruf mu? Bize konservatuvar mı lâzım, binası mı? Suali bu şekilde sorunen varıla- cak netice muhakkak ki, yanlıştır. Bize hem zarf, hem mazruf lâzımdır. Konservatuvar binası olmadıkça kon- servatuvar vücude getirilemez, Tiyatromuz sen on beş senesinde Avrupa tiyatrolarını aratmıyacak de- recede seri bir inkişaf ve tekâmiüle mazhar oldu. Fakat hâlâ bir salaştan farkı olmıyan Tepebaşı binasında oy» namaktan kurtulamadı. Yarn için bir Türk Operası harır- lanıyor, Bunun binası olmazsa, ope- rayı nerede sahneye koyacağız. Gerek kenservatuvarımız, gerek tiyatromuz, gerek opcramız artık kendilerine lâyık modern ve mükem- mel binslara muhtaçtırlar, * Türk Operası deyince, bize biraz garip gelebilir. Bu tâbire daha kulu” Zımiz alışmamıştır. Ankarada için için çalışıp hazırla. man ve yetişen ve bize pek yakında yepyeni ve terütaze bir kuvvetle or- taya çikacak olan Türk Operası, bir haval değil, bir hakikat olmak Üze- redir. Türk Operası hakkında bir fikir vermek için, Ankarada Tiyatro ve para. m; aşagıda eyanatını eli dFkatle okumanı tavsiye ederir: “Ben şuna inaniyorum ki, bir kaç yakın sene sonunda dünyanm en orj. jinel ve en enteresan operası Türki- yede doğmuş olaraktır. “Ankaraya bir İnriliz kadın tiyat. ro miltehassısı gelmişti. Talebeleri miz Romen ve Jüliyet'i temsil edi- yordu. İngiliz kadın tiyatreen da bu temsilde bulundu, Hayretler içinde kaldı ve şu sözleri söyledi: “.— Memleketimde en büyük ar tistler tarafından temsil edilen Ro- men ve Jüliyet'i seyretmistim. Onlar muhakkak ki, hiç te fena değildi. Bu- radaki temsil için de memlekette gördüğümden daha güzeldi diyecek değilim. Çünkü mukayese edemiyo- rum. Mevzu ayni olmasına rağmen başka bir tarzda oynanıyordu, Bu bende hariktlâde bir intiba uyandır. dı. Çok orijinal ve bamhaşka bul dum, Talebe hunu temsil etmekle ederek değil sadece kendi duyusu, anlayışı ve İnisiyatifi ife oynuyordu. İşte bunun İçİn çok güzel, çok ente Tesandı. Ren Romeo ve Jüliyetin bu kadar muvaffak bir temsilini görme- dim... “İngiliz meslekdaşın hakkı vardı. Avrupa ve Amerikada tiyatro talebe- si bütün temsillerde ve bilhassa me$- hur klâsiklerde, onu güzel oynamalk- Va şöhret kazanmış artistleri taklit etmektedir. Talebeyi bu taklitlikten Yaz gecirmek pek müşkül ve hattâ bazan da imkânsız oluyor. Türk tale- besinin böyle bir taklide kapılma- sina İmkân olmayı büvük hir ka- Zametır. Wa talebe, harekâtın, kendi Anlayın, duyuş ve arzusuna göre yinn kandisi #svin edivor. Çok yakm hir zamanda fevkenlâde Bilal Pek . Gnernemin. dünya sah- | he sanatinin önüne çıkacağı günleri | dfeiinerek simdiden heyecan duy- Maktayım. Bu tiyatro tabliliği, hüsu- ! *iyeti ve bekâretiyle bütün dünyanın en alâkalı dikkat gözünü kendi Üze- Mine topliyacaktır. İşte bütün bunlar nda en tatlı bir veriyor. şöhret kazanmış hiç bir artişti taklit | * ngiltere 250 senedenberi İ dış siyasetini idare eden esası, yani Avrupa kıtasına, bir veya birkaç devletten mü- teşekkil birliğin hâkim olma- sına imkân vermemek esasını, terketmiş gibidir. ğreitere, bir tek devletin bu şekildeki hâkimiyetini, ken- disi için bir tehlike saymaktaydı. İngiltere bu esası terketmiş gibi göründüğü bu sırada yeniden si - lâhlanma fasliyetini de, mütema- diyen hızlandırmaktadır Fakat bu hareket de onun ana- nevi telâkkisini, isabetli saymak. makta devam ettiğini zannettire - bilir. Çünkü deniz kuvvetine da - yanan bir imparatorluk, yalnız de- niz silâhları ile müdafaa edilir hal den çıkmış ve bir kıtanın karaya bağlı parçasıymış gibi hava tasar - ruzlarına açık bir hale gelmiştir. İngiltere kendini dünyanın yeni şartlarına uydurmak İçin çalışı - yor. Onu idare edenler, hâdiselerin baskısı altında mühim kararlar ver mişlerdir, Versay mushedesinin ye rini tutacak başka bir müahede hazırlamadan bu muahedeyi sil - mişler, ve bu suretle Avrupayı a- kar bir su helinde ve İngiltereyi kararsız bir vaziyette bırakmışlar dır. Yakın istikbalde de syni dere cede hayati mahiyette kararlar ve rilecek ve bu suretle intikal devrin den barış içinde geçerek yeni bir barış devrine kavuşmak için çalışı lacaktır. İngilterenin bu sırada çok kim temin edecek? İngilteryi ida re eden kuvvet nedir? Daha basit bir şekilde organize edilmiş rBemleketlerde otorite te- merküz etmiş olduğu için kararlar fazla münakaşaya lüzum görme - den verile geldiği için, bişka yer- lerde bu swallere kolaylıkla cevap verilebilir. Fakat İngilterede ikti- dar, dağıtılmış ve denkleştirilmiş - tir. Karardan önce müzakereler ya pılır, daha sonra tenkitler başlar ve en sonunda hangi sesin kati â- mil olduğu taayyün olunamaz. enklerin ve çizgilerin son de rece müphem kaldığı sisli bir adada yetişen İngilizin, vüzu- | ha karşı, âdeta fıtri bir nefreti var dır. O kadar ki mantıki vuzuhtan bile hoşlanmaz. Ve kendini müay- yen, sarih bir yolda hissetmekten- se sisli bir yol içinde yürümeyi ter cih ederler, Hattâ İngilizlerin e - sas kanunu bile, müphemdir. Ve bu yüzden, göründüğü gibi değil- dir ve ilim adamları bu kanunu tef sir etmekte birleşemiyorlar. Belki bu kanun da daha sarih bir mahi- yette olsaydı, bu derece iyi işlemez di. İhtimal ki müphemiyet ve ka - ranlık, İngiliz hususiyetlerinden - Esse kanununa göre İngilterede bü tün otoritenin kaynağı “Parlâmen tolu kral, dır. Fakat bu İngiliz tâ- İbirinin manası, Lordlar ve Avam kamaraları ile kral, değildir. Çün- kü Parlâmentodan maksat 815 a - zalı Avam kamarasıdır. Lordlar kamarası ise, daha ziyade dekora- tif bir mahiyeti haizdir. Sir Willi- am Cilbert lordlar kamarasının bü yük harp sırasında hiç bir iş başar madığından bahseder ve “bu şekil- de hareket etmekle vazifesini yap tığını,, anlatır! Krala gelince teşri hayatı baki- mından, bir otomatondur. Demek Sulh İçinde Uyku İ Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel H arp tehlikesi burnumuzun ucuna geldiği günle, 1914 harbini yaşıyan nesiller sari hum - maya tutulmuş gibi titrediler. Bu- günkü nesiller harbi tarih kitapla" rında okur, sinema perdelerinde seY- ederler. Biz, cihan harbinin saman. ls ekmeğini yiyen, düşman tayyare» ği ' “SİVİL İŞLER İngiltereyi Kim İ Ediyor ? dünyanın en selâhiyetli teşrii he - yetidir. Dicey”in dediği gibi, Avam kamaraşının yapamıyacağı, kaldı ramıyacağı, tadil edemiyeceği bir kanun yoktuir. Parlâmentoya üs - tün gelecek bir mahkeme de yok - tur. İngiliz parlâmentosunun, siyasi selâhiyeti de çok büyüktür. Ame- rikanın kongresi, Birleşik Ameri- kan cümhuriyetlerinden her biri- nin teşrii meclisi, ve Amerikanın yüksek mahkemesi, büt selâhi - yetleri ile bir araya getirilecek 0- lursa, Avam kamarası vücuda geti rilmiş olur, İngilterede böyle bir makam bu lunduğuna göre, memlekete reh - berlik edecek daha başka menba a- ramak caiz mi? u var ki İngiliz hayatının bu Ş cephesinde de her şey gö- ründüğü gibi değildir ve kitaplar insanı şaşırtmaktan başka bir şeye yaramaz. İktidar, hakfkaten parlâmento - dadır ve bir parlâmento daha fazla gibi, ir kadina, bir kadını bir çevirmektir. Fakat Parlâmento, ik tidarını nadiren kullanır. Parlâ - mento, arasıra homurdanan, faket erkeğe başındaki mürebbinin şaklattığı kamçıya itant eden muazzam bir arslan gibidir. Bu yüzden arslan a- rasıra, köpürür, kükrer veya mı » rıldanırsa da, Başvekilin kuman - dasını ve parti âmirlerinin disiplis ne riayet emrini baş eğerek karşı- lar. Demin tarlf ettiğimiz *Parlâ - mentolu kral, tabirini, “Avam ka- marası,, diye tahdit etmiştik, Şim- di de Avam kamarası tabirini de tahdit edebiliriz. ki “Parlâmentolu kral,, tabirinden maksat, parlâmentodur ve parlâ - mentodan maksat, Avam kamara - sıdır. d Avam kamarası, bu bakımdan, YAZAN: H. (NEVYORK TİMES MUHARRİRİ ) Callender Çünkü Avam kamarasından mak sat, hükümeti teşkil eden heyettir, Hükümet siyasi kuvvetini Pa mentodan alır, fakat yalnız parlâ- mento nâmına hareket etmez, Par lâmentoya du nasıl hareket edece- Bini gösterir. Hükümet nazariye bakımın - dan, teşrii ve icral kuvvetler ara - sındaki bağlantıdır. Fakat hakikat te bu iki kuvveti de kullanır. Ba- gehot, İngiliz esasi kanununun İş görebilmekteki kudretinin sırrını bu noktada bulmuştu. (Hükümet parlâmentodan geçirmek ve krala imzalatmak istediği mühim kanun lâyihalarının hepsini hazırladığı için kral ile meclisin selâhiyetleri ni gasbetmiş sayılabilir B ir İngilize, memlekette haki- ki iktidarın kimde olduğu s0 rulursa, üçte bir ihtimalle alınacak cevap şudur: Mülkiye! Sebebi, mül kiye hizmetlerinin ciddiyeti; ka - zanç vergisi müfettişinin, insaflı, o sında |! renin mukadderatı Mis İN İş eğil SIDdA İğgğterenin mukalara Ye memurlarının fırkalar torlu meleridir. İngilterede mülkiye hizmeti, ken dine göre bir mahkeme, bir teşri heyeti kudretini haizdir. Onun pi. zamları bir konun gibi tatbik edi - lir, Ve kararları hiç bir tadile uğ- Tamaz. Vatandaş, bilhassa mülki- yenin geniş teşkilâtı ile temase- der, Kabineler gelir, gider, fakat bu muazzam teşkilât. durmadan, dinlenmeden vazifelerini yapar ve işlerine devam ederler. İngilterede taç, iktiderin kayna- kı değil, daha fazla sembolüdür. Kralın kanuni hukuk ve selâhiyet- leri, aşağı yukarı sifıra inmiştir. impara geniş ölçüde idare et- dare Fakat kralın, bilkuvve nüfuzu, çok büyüktür. Başvekil, kral ile daima temas eder, ve kral, temsili bir ma hiyeti haiz olmayan bir avuç aris- tokratla beraber yaşar. Bir kere Kraliçe Viktoryayı, te - Kuvvetli muhitlerin,, 'başvekili iktidar mevkiine getiren ekseriyetin noktal nszârını anla - madığını izah ederek krâliçeyi tek dir etmişti. e İşte, İngilteredeki iktidarın en belli başlı vasıtaları bunlardır. Fa kat bunları kim işletiyor, ipleri kim çekiyor? İngilterenin en büyük kı yâseti göstermesi icabettiği sırada verilmesi icabeden kararları kim ve riyor? De Thomas İones İngilte- rede en nüfuzlu mevkiler hakkında sorulan sunle şu cevabı vermişti: Başvekil, İngiltere ban- kası şefi, Kanterburi baş piskopo- su, Taymis baş muharriri, İngiliz radyosu müğürü, hazine dalmi sek reteri, Fıkat bu zatlardan her birinin nüfuzu, şahsa göre değişir. Bugün- se, başvekilin nüfuzu, her nüfuzun leri göklerimizin üzerinde uçarken izbelerde kurtuluş bekliyen, şarktan garbe bütün cephelerde bahalarım- sı, evlâtlarımızı, kardeşlerimizi kur ban veren nesil, insanlığı bir meze bahaya, insanları boğazlanacak ko- yunlar gibi harp meydanlarna salan harpten, vahşetten tiksinen İnsan - lar gibi korktuk. * ğ Münih anlaşması, bir milli istik- | lâli deve yapıp yuttuktan sonra, harp bulutları bir an için Avrupa göklerinin üzerinde dağılır gibi ok ! du, sokaklarda sulhtan haber bek- ğ İliyen kurbanlık insanlara Çember- / layn, Hazreti Yakubun gemisindeki güverein gibi zeytin dalı getirdiği” ni söyledi, evlerinize gidip sulh için de uyuyunuz nasihatini verdi, | » ! Uykusu olanlar uyusunlar. Biz İtopraklarımızm düşman çizmesi a. | tında çiğnendiğini gören, toprakla” rımızı bir evlât, kardeş kanile yıka- yan, İstiklâl mücadelesinin en şa heserini yaratan bir millet olarak uyumak değil, uyanık durmak, tâ haşra kadar, ba toprakların emmi” yet altında olduğuna inanacağımız ane kadar gözlerimizi açık tutmak mecburiyetindeyiz. o Geceler gebe « | dir, ne doğurur bilemeyiz. Sulh & çinde uyuyup harp İçinde uyanmı: yalım, h fevkindedir. “Parlâmentolu kral,, tâbirini bi raz daha daralttığımız (takdirde kendi hariciye nazırlığını, o hattâ kendi kabinesini kendi yapan Cham nüfuz kaynağı olmuştur. İngiltere berlalnın tek başına karşımiza çi- kacağını söylemek, biraz mübalâ- Ba olur, Fakat son buhranlar sıra- Tindeydi. Bun Sir Samuel E Lord Hali - fax idiler, Zaten iç kabine de bun- lardan müteşekkildir. Bir biri ar- dınca karar verenler bunlar, bil - hassa Mister Chamberlaindi. Vazi- yet, parlâmentoya bildirildiği za - man, kabulden başka yapacak 'bir şev yoktu. Fırka âmirleri, mecliste zaptı te- mine çalışmışlar, bilhassa meclis - teki Muhafazekfrlar grupu âmüri, yüzbaşı Margesson'un fırka kuvve tine daysnan kabine kuvvetini te- barüz ettirmek için mühim bir va- zile başardığı göze çarpmıştı. Fır- ka teşkilâtı şefi Sir Douglas Ha - king'ır. vazifesi de çok mühimdir. Çünkü fırka ile başvekil urasında- ki irtibatı temin eden odur, Onun emri altında on fki mıntakada çalı şan on iki ajan bulunur ve bunlar partinin efkür.imme nazarında mev kiinin sağlam kalmasına ehemmi - yet verirler. Partinin merkezi dai- re şefi, Sir Robert Topping de bu gibi siyaset fenlerinde üstattır. Par tinin neşriyat şefi Patrik Gower, organizasyon şefi Mis Majori May $e de ayni kıratta insanlardır. Hükümet bu şekilde iktidarm demokratik kaynsKları ile, hem meclis yolundan, hem parti teşkilâtı yolundan temas eder, O- nun iktidar mevkiinde yedi yıl ka- labilmesinin hikmeti de budur, Fa kat hükümet, daha az demokrat o- ynaklarlada temas © eder, Çünkü hükümetin erkânından be- $i, Lordlar kamarasına devam eği. yorlar, yedisi asilzade sayılırlar. İçlerinden ancak üçü, umumi mek teplerde tahsil görmüştür, Demek ki bugünkü kabinenin &ç- tebiri asilzadedir. 1917 ile 1924 a- rasında kurulan hükümetlerdeki asilzadeler yüzde 26, 1905 - 1916 hükümetleri arasinda yüzde 40, 1885 ile 1905 hükümetleri arasın - da yüzde 56 nisbetindeydi. Bu yüz den Bernard Show şu sözü söyle - mişti: “Halk siyasi hürriyete kavuşun. ca iktidar mevkiinde bulunanları yerli yerinde bırakmaktan başka bir şey yapmadı,, Finansal Londra olan Cityde, plü- tokrasi ile aristokrasi, birbirlerine karışmış ve burası da mühim bir nin Devlet Bankası şefi Norman Montagu şüphe yok ki mühim bir şahsiyettir. Fakat City de dahâ baş ka bir i er selerin başındadır! Hazinenin yaz * | bancı istikrozlar komitesinin şefi ve bir çok kumpanyaların müdürü Lord Kenneth İngilterenin istikba Tini «alâkadar eden en mühim me - sele üzerinde selâhiyet sahibidir. Bu mesele iktisadiyattır. Lord May da ayni vaziyettedir. Bunlar gibi bir çok maliyeci nüfuz sahipleri vardır. Her siyasette Mister Cham- berlain, eskiden hariciye - nin daimi şeti olun Robert Vansit- tart gibi şahsiyetleri bertaraf et- o miştir. Çünkü, başvekil, mütehag- sıslara asgari derecede güvenen “ tek adam diplomasisine inanmak- ta ve harici siyaset mütehassısla « rından fazla sanayi müşaviri Sir Horas ve Vilsona ehemmiyet'yem mektedir, ş Hükümetin hürmet gösterdiği bin şahsiyet harpten sonra Fransada İngiliz sefirliğini yapan ve yakın Zamana kadar İki oğlu hökümet a- zası arasında olan Lord Dorby'dir. Lord Derby, mensup olduğu sile- Din on yedinci lordudur. Lord Bald vin Derby'nin parlaklığı yüzünden değil, memleketi iyi anladığından, amele tarafından sevildiğinden, ve yine müracaat edilir. Diğer lordlar arasında * dikkate değer bir sima Mısır ve Hindistan. da mühim mevkilerde bulunan İord Lloya'dur, ğ Sabık hariciye nazırı müteveffa © Sir Osten Chamberlain'in karısı Leydy Chamberlain, şimdiki baş. vekil Mister Chamberlain'in, hari di siyasetinde yarı mütenekkir mü him bir rol eynamiştır. Bu Leydy, Musoliniyi ziyaret ederek, Cham > berlin - Musclini anlaşmasının yo va ei geçenlerde de Fran onun İspanyasını ziyaret year Cbümbörlalie Fab e zaferi ihtimalleri k mak hakkında rapok Fakat Mister Chamberlsin, ku vetli bir irade sahibidir. Ve berşey (© den, bilhassa mütehassıslardan taz la kendi siyasetine güvenmektedir. Bugün devlet gemisini yürüten odur ve umulmayan yerlerden fi - kir almaktadır, Mütehassıslarsa tembel tembel bekliyorlar.