İİ 15 57-938 TAN Gündelik Gazete Yan hedefi Haberde, fikirde, her- * temiz, dürüst, samim! olmak, Olmiya © çalışmaktır. A 3 BONE BEDELİ heç kiye 0 Ke, 800 Er, 300 Kr, Yaa ma, <8, Bosta ittihadına dahil ol- Abe, >leketler için 30, 16, ©, 3,5 lira Merak 23, Sedali peşindir:. Adres değiş- a e Kurustur. Cevap'işin mektup kuruşluk pulilâvesi zimdı “ye Derler? an: M. Zekeriya SERTEL ley, ik Ve zengin bir milli kütüpha- Yaz ihtiyacımız. olduğundan bâhis *, Kurun refikimizde bir arka- ei Veriyor. izde ktiap var, kütüphane var, İt çiy rumuz kitaplarımızın tas- memiş olmasından ibarettir, öy, ç K58 bizim kütüphanelerimiz iş; Yazma kitaplar vardır ki, k erhangi dünya kütüphaneler N n y Made bulunan bütün eserlere Miri arkadaş kütüphane ile müzeyi Mas? karıştırıyor. Kıymetli tari- deyi, eri saklıyan müesseseye müze Yeri, Kütüphane halkın ve münev- © okuma ihtiyacını tatmin e- Rig dir. Bugünkü kütüphaneleri. . daypakikaten müzelik çok kıymet- ay, Vardır. Fakat bunlar halkın Meşk, tiyacı ile alâkadar değildir. Yani e bir meselede modern cere te #nlamak veya takip etmek İs. r adam, bizim kütüphaneleri- “kuyacak ne bulabilir?. Boş za- Sini okumakla geçirmek isteyen a meraklısı bu ikti Müyyhasıl tatmin edebilir ley erimiz eksik değildir ve mü- kai, Sizdeki kıymetli eserler, haki- Jünyanın pek az müzesinde bu- erk beder, İtvmerli yemez İsti 0d h yoruz İm, * anlardan. Şikâyet teşkil eden imtihanlar, e i Yan * Yalnız İni ifterek derdi imiş. klar, terede pedagoğlar İngiliz kol d eki imtihan usullerinin nok- ia, a şikâyet ediyor ve bu mese- Kiş , İli için beynelmilel bir imti. yay Ereninin toplanmasını teklif Yi OR MA ŞA Siki g9 aldık. Avrupa mekteplerin- ki, htihan usulü de Orta çağdan İk ye Pir usulün devamından ibaret Kişiyiz Amerikada terbiyeciler bu Yeni b imtihan usulünü, tecrübelere silere göre ıslaha teşebbüs et yi? İmtihanın yerini tutacak yeni Bi, Pulmaya çalışmışlardır. Sağı, Avrupadan aldığımız imtihan Puryg tinin birçok zararlarını görü- Meni Atâ bu zararlar bizde diğer Be etlerde olduğundan fazladır. kg Sünkül imtihan sistemini müte- Yrupa mekteplerindeki imti- hı, “kline yaklaştırabilseydik, kıs- *, m Zararların önüne geçebilir. My akat bir türlü imtihan usulü. önay, >tidai şeklinden bir cörlü ay. Malay, Tüz. Bu yüzden de tmtihan za Sinagitda birçok hâdiselerle karşı Avea Btirarında kalıyoruz. Dada beynelmilel bir imtihan in pi toplanacak mıdır, hilmiyo- hi > Maarifin event imti- pi daha pedagojik bir şek- Mya lüzümune şiddetle kani bu Um, Maleşine hayatı ucuzlatmak için eni Yapıyor. Fakat bunun Sa ğa kendimizi teferrilat an “P gayeyi kaybediyoruz. a İndi » eğlence yerlerinde fiat- e değ, rilmesine karar verildi. İlk ite, Elence yerlerini idare eden- Nİ #egir > Tazı oldular. Fakat tatbi- alg e İş yürümedi. Çünkü İs. #tzino, lokanta, eğlence ye- alı bizim değil, bütün dün | | talya ile Fransa imparator- luklarının şimali Afrika » da temas ettikleri noktalarada teh- İ likeler başgöstermiye başladı. Ge | çenlerde İtalyan askerlerinin Fran saya ait Tunus hududü bitişiğinde yaptıkları manevralar, gelecek günlerde vukubulacak elaha cid- di hâdiselerin başlanmcı sayılır. Faşizm genişlemek İstiyor. İtak yanın en çok ümit bağladığı yer lerse şimali Afrikadır. Bir takım inlara göre İtalya, Almanyanın | havzasında genişlemesine göz yummak mukabilinde şimali Af. rikada müzaheret görmek vâdini Eski Kartacayı yı mek, şüphe yok ki. Romayı heyecandan çıldırtır. Bel ki de Düğe bu arada, ikinci do Afrikanus diye tebeil olunmayı da hoş görür, F ransanın Tunus, Cezayir ve Fransa Fasından müteşek- kil şimali Afrika imparatorluğu, Libyeden başlıyarak 1500 mil u- r. Burası, baştanbaşa Yi ız Cebelüt tarıkın tam karşısında sahilden w- Bu havali büyük çölün kletine kadar yayılıyor ve asıl zaklağır. yonu Fransızdır n bir milyon kadarı Hal yan, İspanyol ve Yahudilerden mü teşekkildir. B u hâval! dağlıktır, 12000 kı dem yüksekliğine varan dağ silsileleri Fasın içinden geçe- rek garbe doğru uzanır, aşağı karı bunlara benzer dağlar Ceza- den geçer ve Tunusun şark sa- hiline doğru arazi düzleşmiye baş- lar. Sahile müvazi sayılacak bir şe kilde uzanan bu dağlar, imparator luğun şimal eteklerini himaye ve | Fransanın bütün buğday. zeytin | ve şarap ihtiyacım temin etmiekte- dir. Dağlar arasındaki vadilerde sü rüler otlar ve sulh zamanında ol. duğu kadar harp zamanında lâzım olan fosfat, demir, çinko ve kur- şun dağlarda bulunmaktadır. Fa- kat ortalığı müthiş sıcaklar kasıp kavurduğu zaman müthiş kurak- ık olur ve kuraklığı katlık takip e | der. Son üç sene hep kuru gitti. Ş imali Afrika yerlilerini İs. panyollarla İtalyadan ayı - ran bricik fark; giyinişleridir yer- li Müslümandır. ve arapça konu- şur. Yerliler Parisin en son mo- da elbisesinin üzerine bir burnos geçirir veya bir göçebe gibi çadır 1 t en mödern adam gibi en mükellef apartımanlarda yaşar, fakat müslümanlığa sımsıkı bağlı- dır. Şimali Afrika Berberil müslümanlıktan evvelki itikat na da bağlı olmaları memleketle- rinde bir sürü mezheplerin üre - mesine sebep olmuştur, Buna rağ- ve gerisi yu- ri vesaire gibi halkın devam ettiği İ yerlerin adedi 6000 imiş. Şimdiye ka- İdar Belediyeye müracaat ederek fiat listesi veren ancak 600 müessese ol- muş. Bu gidişle bütün müecsseseler- vakit te şerait değişir. Radikal iş yapılmazsa teferrüntta İ boğulunabilir. Belediyenin de bükü- İmet kadar azimli, kararlı ve Yaptığı » bilir olmasını istiyoruz. Radikal iş görelim, kendimizi teferrüatta boğup &ayemizi kaybetmiyelim. den liste almak altı ay sürebilir. O| Yale Şimali Afrikadaki müstemleke ordusundan bir parça: Cezayirli süvariler VT YAZAN: -— R. Gale Woolbert (NEVYORK TAYMİS MUHABİRİ ) Fransanın Şimali Afrika İmparatorluğunu gösterir harita men şimali Afrika müslümanları- dinlerine sadiktirlar. Bu yüz- den müslümanlığı b yanlığa geçenler pek azdır. vayete göre bu hâdise bir te vukubulmuştur, E "Şardr “ru dır. Cezayir, bir erkektir. Fakat Fas bir aslandır." BI söz pek te yan ış değildir. Tunus, bu üç memleke tin en az dağlık olanıdır. Ve Tu- muslu şimal Afrikalıların en yumu şağıdır. Fransız idaresine en 82 mu kavemet edeni de odur. Sonra şi- mali Afrikalıların en kozmopoliti de yine Tunuslulardır. Onun şar- k! Akdeniz ve İtalya ile bağları sıkıdır. Resmi istatistiklere göre "1 ta 100,000 Fransız bulunduğu bi 100,000 İtalyan da vardır. Fa - kat bu rakamlar hakikati ifadeden vzaktır. Çünkü birçok İtalyanlar Fransiz tabiiyetine girdikleri için bir müstemleke olmadığı ve Fransız himayesi altında yasa- dığı için oradaki İtalyanlar tabii yetlerini değiştirmek mecburiyetin de değildirler. Bu yüzden buradaki İtalyanlar mahalli konsolosun ix resine tabidirler. Sonra İtalya, rın burada birçok mektepleri de vardır ve bü mektepler bunları ha lis faşist olarak yetiştirmektedir. ransa hükümeti, Tunustaki İtalyanları hoşnut etmek is tiyerek onları Fransiz tabiiyetine alinak ve İtalyan mekteplerini ka- pamak istemişti. Habeş harbinden evvel 1935 te yapılan Laval - Mu- solini anlaşmasında Fransa bu iki nokta üzerinde esaslı imtiyazlar te- min etmişti, İtalyanın bu imtiyaz ları geri almaktan memnun ola» cağı şüphe götürmez. usluların şarka doğru bak- malarına rağmen Cezayirliler şima le doğru bakmaktadırlar. Cezayir bir asırdanberi Fransa,ya tâbidir. İ Onun şehirleri Fransanın cenubun j daki şehirlere benzer. Cezayirin | Oran ve Kostantin şehirlerinde in İ san kendini Afrikada hissetmez. | Çünkü burada yerlilerde Fransiz- laşmışlardır. Bu üç memleketten ( şarktan en uzağı o Fas olduğu halde On ların en şarklısıdır. Tunus ve Ce- zayirde yerlilerle yabancılara ait muhitler, pek te hissolunmadan bi | ribirine karışır. Fakat Fasta öyle | değildir. Burada yerlilerle yaban cilar biribirlerinden ayrı yaşarlar. Ve bugün Bağdadın garbinde. bi ka hiçbir yerde şurklılığını bu de- rece muhafaza eden sadüf olunmaz. Fes ve hirleri bunlar arası rada sönük elektrik ışığından b Ga ii «i hishir şeye tesadüi 0- Türimaz. F , ransa şimali Afrika impara- torluğunu nasıl idare edi- Bu suale üç memleketin her bi- rino göre cevap vermek lâzmge- lir. Çünkü bu memleketlerden her birinin kendine göre silâhlı kuv- veti. zabıtası, posta sistemi, parası ve gümrüğü vardır. hükümdarı, ailesi 1705 tenberi memleketin başında Dulu- nan bir Baydır. Bay, 1881 den! Fransız himayesi altındadır. ve memleketin asıl hükümdarı Fran- Hariciyesine karşı mesul o- lan Fransız komiseridir. Fa - kat bununla beraber, her işin Tu nus bayı tarafından rüyet olundu» ğu söyleniyor. Bayın üç nazırı ile küçük memurlarının kâitler, kâhyalar, nusta h kanunudur. Tunustaki Frasnız as kerleri bile hilâl taşıyan üniforma- lar giyerler. F asta da buna benzer bir gös teriş vardır. Burada şerif ler imparatorluğu, dini ve ; siyasi bütün salâh yan mutlak hükümdar sayılı Sultanın ve- zirleri tarafından idare olunan bir hilkümet vardır. Hakikatte bütün nüfuz Fransa hariciyesine bağlı 0- lan umumi komiserin elindedir. sa ezayir, Tunus ile Fasa ben- zemez. Çünkü Fransanın lmaz bir parçasıdır. Ceza üç dairesinden Parise mebus ve yan gönderilir, Üstelik Fransa dâhi liyesine bağlı bir umumi vali Ce- zayirin idaresile meşgul olur. Ma- Je mali bir heyet ti son derece mah - duttur. Bir yerlinin Fransız teba- ası olması ve intihabata iştirâk et- mesi için, bir müslüman sıfatile müs lümanlığın ahvali şahsiye hüküm lerinden kendin! ibra etmesi lâzım dir. Bunu ancak birkaç bin Ceza- yirli yapabilmiştir. Ş dir. Yabancı imali Afrkadaki Fransız ko loriyal kuvvetleri 140,000 Lejyonerler 20,000 Şimali Afrika Kıyılarında Fransa - İtalya Kavgası den müteşekkildir. Bununla bera- ber burada yaşıyan yabancılar da. ima büyük bir isyan kopmasından endişe ederler. Tunus ve Cezayirde Avrupalılar dan müteşekkil bir işçi sınıfı var- dır. Bunların sola temayülleri hâ- kim sınıfları endişeye düşürecek bir mahiyet almiştır. Fastaki kolo | ı çoğu hükümet memurları ahipleridir. Bunlar müt it emperyalisttirler. hâdise kar; da kuv eri muh görme dirler. Bi dilerin 1871 de toptan Fri ine kabul edilmel halkın gururunu son dı tedir. Bu yüzden y söylemektedirler. wnun üzerine yerlilerin müca- i ve İslâm birliği cere- bağlıdı. lara bağlı oldukları muhakk: fakat yaptığım tahkikat neticesin de asıl meselenin arap birliği olma- dığını anladım. Arap birliği, muhte Hf partilere mensup olanları bir tek bayrak altında toplamak için kulla nılan bir sözden ibaretti. Fakat bu ralarda ek komünist olan Av- rupahlar harıl harıl çalışmakta - dır, Müslümanlarsa komünistlikten | bir şey anlamıyorlar. Bu ansak Av rupalı işçiler arasinda kendini gös teren bir cereyandır. D iğer taraftan Faşist devlet- lerin yaptıkları propagan - dadan brholunuyorsa d tesbit etmiye imkân yoktur. propagandaların muvaffak olması için zeminin hazırlanması lâzımdır. Çünkü bunlar ancak hazırl bir vaziyeti istismar ede Bu üç memlekette'de fiyatların yükselmesi halkı çok rahat: iştir. Halk, karmını zar zor do - hsullerin fenalığı da etirilirse şimali a vilcuda getirmek için baska bir âmile ihtiyaç bulunma- diği tezahür eder Fransa bu üç halkın kendisine bağ- hı olmalarını istiyorsa da bugünün oğmamıstır. Bugün- kü milli hareket inkişafa devam ederse, belki de bugün doğmıya - memleketteki sımsıkı Şimali Afrika garplileşmektedir. Çünkü ye: rin şarklı kültürleri , onların radyo ve sadele havalinin kendisine « lehindedir. sâ | mali Afrikalıların kendisinden şi- | yet etmekle beraber Fransız ida resini faşist idaresine tercih ettikle rini de biliyorlar. Sonra Fransa ye ni bir harp vukuu takı ir li Afrikanın maden kaynaklarına ve adamlarına da güvenebileceği. faka yaratma GÖPÜŞLEP Bu Çocuklar Ne Olsun? /5.1.55 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Vaka Adliye koridorunda geçiyor. Birisi kundakta, ikisi üç ve dört yaş- larında üç çocuğun anası kocasından boşanma ve nafaka davası açmıştır. Mahkeme, kocası işsiz olduğu için er- keğe hiç bir mükellefiyet yüklenmek imkânını bulamamış. Bu karardan müteessir olan kadın büyük bir asa- İbiyetle kundaktaki yavrusunu erke- Kin şahitlerinden birinin kucağına, diğerlerini de mahkeme koridorunda bırakarak; — İşte çocukları, ne yaparsa yap» sın. Ben kendimi geğindirmekten âci- zim, bu çocuklara nasıl bakayım, di- ye haykırmış, ve çocuklarını mahke- me salonunda birakıp kaçmaya teşeb- büs etmiştir. Bir vakıa ki, her ikisi de haklı,, İşsiz bir adam nafaka ödeyemez. Yoktan biç birşey var olmaz. Dünyanın ya- ratılışım yoktan var olmuş telükki e- den dini telâkkileri bugün fen, yok- tan hiç birşeyin var olmıyacağın, at ederek çürüttüİşsiz bir adamın içinde yaşadığı yokluktan da bir na- mümkün olmadığına göre, ayni şekilde işsiz olan üç çocuk- lu bir ana, bu nafakayı, bu üç çocu- ğun gıdasını nereden bulsun?.. Erkek, omuz silkip geçiyor, Kalbini dinleme. dik, Kafasının içinden geçenleri rönt- ken şuaiyle görmedik. Kimbilir, belki yokluğun içinde verdiği bu vahşi ka- rarın azabını duyuyordur. Belki de yokluk ona bu his ve vazifesini untut- turacak kadar onu insanlıktan çıkar- mıştır, niyoruz. Kadın çocukları. nı, başvurduğu adaletin önüne fır! tıyor, sezin, Ümitsizliğin, yokluğun şaha kalkmış azabile, damarlarında kendi kam kaynayan yavrularım, tır. nak keser gibi hayatından kesip atı. vor. ig» Kenarda, bu muazzam facianın suç- suz, günahsız yavruları içini çekiyor, ağlıyor, mâna ve nıahiyetini kavra- madıkları hâdisede bu ortada kalışın azabını, heyecanını, korkusunu Yöşı- yorlar. Kanun, cemiyetin gidişine uymı- yanlara, cemiyetin nizamına karşı ge lenlere, başkasının hakkına tecavüz edenlere ceza verir. Bu vükiada ka- nunun söyliyeceği bir söz, adaletin İ vereceği bir hüküm yoktur. Bu ço- cukları kurtarmak ta ne mahkemenin vazifesidir. O halde ne hâkimin, babasının omuz çevirdiği, anasının at tığı bu çocuklar, ne olsun ? Bü yine dönüp dolaşıp geldiğimiz içtimai yardım, içtimai teşkilât mese. lesidir. İşsizlikle mücadele, beynelmi lel bütün dünyanın başarmaya çalış. bir Her cemiyet kendi nizamına göre bunun çareleri. tığı mücadeledir. ni bulmaya çalışıyor. Demokrasiye dayanan memleketlerin buna karşı tatbik ettikleri çare içtimai yardım ve teşkilâtları çoğaltmak ve kuvvet. lenditmektir. Roosevelt bu iş Amerikada üç mliyar tahsis etmiş, bu işsizlere iş bulmak için devlet mües. seseleri kurmuştur; Avrupada içtimai muavehete her zamandan fazla kuv. vet verilmiştir. Bizde Avrupa ve A- merika kadar mühim bir işsizlik me. selesi olmuyabilir. Fakat bu, teşkilâ. | tn bizde yapılması lâzım değildir, de mek değildir. Bunu gözönüne alan hü kümet te, İş Kanununa bu hususta İ birçok maddeler koymuştur. akat bu meseleyi esaslı bir şekilde halletmek için, işsizleri himaye ede- cek hususi teşkilâtlar meydana ge- tirmek Yüzim, Teşkilât altına alınma yan, tatbikata geçmiyen hiç bir fik. rin, hiç bir kanunun semeresi topla. vamaz, Mahkeme koridorunda kalan bu çocukların, gideceği yer çocuk esseseleridir. mü Ana ve babanın da vazi fesi kendine iş temin eden müessese vasıtasile, (o hayatlarını kazanmaya başladıktan sonra çocuklarını devle. tin sırtından almak. devlete vevn ce- miyete bâr olmamaktır. Kendilerine bu fırsat verildikten sonra ana ve ha. hi biliyor, ba hakkında, leh veya aleyhte hü. küm verebiliriz.