Küçük Tayyareci Bu vaka ilk defa tayyareye binen bir çocuğun başından geçmiştir. Hi- kâyeyi onun ağzından dinliyelim: “Babam bir tarihte, bir şehirdeki > tayyare harigarında memurdu. Baba mın bu memuriyeti dolayısile ben de birçok tayyare zabit ve pilotlarile tanışınak fırsatı bulmuştum, Bunla. © tin içinden Teğmen Ralf ile dostluğu muz ilerlemişti. © Bu teğmen çok sevimli, terbiyeli ve nazik bir genç olup bütün bir kış her gece bizim eve gelerek ahbap - hik etmeyi ötede beride gezmiye ter elk etmişti. Bu y#iyaretleri sırasında beni pi- otluk ve havacılığa yavaş yavaş â- Yiştırıyordu. Bu derslerden büyük! bir zevk alıyordum. Arkadaşlarım 2-| sında da adim “küçük tayyareci” olmuştu. Be gün değmen Ralf bana ik çuşumu yapacağımı söylediği gün duyduğum sevinci hiçbir vakit duy- mamıştım. Tayyare meydanında ma ler tayyarenin ufak tefek ek- ikliklerini famamlamıya uğraşır ken ben de annemin bilhassa dik fi tayyareci elbisemi giymiş. göz üklerimi takmış tayyareye girmiye zırlanıyordum. © Neyse havalandık. Uçtukça bu ba sanki çok yükseklere çıkan bir alıncaktaymışım gibi geliyordu. Yükseldikçe soğuklaşan rüzgâr yü ni kamçılıyor ve beni rüyalara aktan alıkoyuyordu. “Altımızda toprak saniyeden sani- uzaklaşıyor, bir Iki dak'ka son- fi artık aşağımızda hiçbir şey görün üyordu. “Üstümüzde büyük büyük bulutları Ve gittikçe sertleşen rüzgârdan baş ka bir şey yoktu. Bu uçuşumuz nekadar devam et- bilmiyorum. Sevineimden saatin arkanda değildim. zn çıkan tuhaf bir gürültü İkkatimi uyandırdı. Motör bir ge tme hareketi yapıyor ve bu hare- et kuvvetli bir sarsıntı hüsüle ge İretek bütün tavyarevi sarsıyordu. “Teğmen Ralfin yüzüne haktım, izünün çizgileri gerilmiş, rengi sa Dişleri sıkılmış ağzından tek kelime çıkmıyordu Bir şey ine hacet yoktu. Her halin. merak ve üzüntü içinde olduğu imuyordu! çaba bir tehlike karşısında mıy- ve bir korku girdi. Tayyare bir! Jilki sarsıntıdan sonra hızlı buzla ân miye başladı. Teneffüsüme mâni olacak derese- de bir şey göğsümü sıkıyordu. Ku - İlaklarım uğulduyor ve hiçbir tara- Hm tutmuyordu. Birkaç defa teğmen Raif tayyareyi durdurtmıya uğrağ - b. Fakat beyhude yere didiniyordu. İÇnüikli motördeki bozukluk devem ediyor ve bizde hızla aşağıya iniyor duk. Birdenbire tehlikeyi anladım. Biz yere yuvarlanıyorduk. Birkaç daki Ka sonra param parça olacaktık. İtiraf ederim ki, bu anda müthiş bir korku duydum. Zihinim karmaka rışik olmuştu. Ölüm korkusundan zi yade bu boşluğa yuvarlanış ve ne reye çarpacağimızın uyandırdığı me Tak beni büsbütün üzüyordu. Bir iki saniye geçince korkum &n son haddine varmıştı. Bu bende biir rahatsızlık uyandırdı.; haşım dön alya Ve mike balanin eğildi Artık hiçbir şey düşünemiyor, cansiz bir cisim gibi yerle gök arasnığa &- guyorduk. Bu bir korkulu rüyaydı Sanki.. Bundan ötesini pek hatırlamıyo- rum. Yere nasıl düşmüştük bilmiyo - rum. Yalnız hayal meyal beni bir ©- omobile bindirdiklerini ve hizle gi den bu otomobilin içinde yine büs- bütün gözlerimin karardığım ve kendimi kaybettiğimi hatırlıyorum. Gözümü açtığım zaman işık gözle irlme dokundu. Başucumda doktorun babaca sözlerini duydum: — Haydi, geçti artık. Korkucak bir şey yok. Fakat evvelki günden- beri bu yaramaz bastıbacak bizi çok korkuttu doğrusu Demek üç gündür kendime gele- memiştim. Adam akıllı bir kaza ve tehlike atlatraıştım. sonra binmiş olduğu- muz tayyareyi görmiye gittim. O gü- Bu kadar ucuz kurtulduğuma ne şükürdü z mısınız tayyareciliğe karşı /düyduğum sevgi o günden sonra büs! bütün arttı. Ve bu kaza havacılığa) (dair olan vakalara karşı da bende bir merak uyandırdı. Büyüdüğüm zaman muhakkak pi İlot olacağım. Evet muhakkak tayya zeci olup göklerde uçacağım.., KÜÇÜK YAZICILAR MÜSABAKASI o ie küçük yanıcı ik, Bazıları, ya — Küçük okuyucularımız: müsabakası açtı O günden ize çek şeyler müjdeliyor, nl birden gıkarmamıza İmkân ikişer banacağın. Sonunda da larında mesmuamız yazıcıları tarafından bir seçme yapılacak ve en güzel rine hediyeler verilecektir. Wüşük yazıcılarımın; TAN — ÇOCUK sizden & ha güzel yanı ve şiirler bekler. Yalnız yazıların uzun olmamasına, ve zel tayyare bir yığın haline gelmiş.) İlen duyguları şiir haline dökmlş.. ALPLE BABASI e oukları, yanl si HATAY Kırk yıllık Antakyayı mas verebiliriz Onu Fransızlardan dalma Biz ieterir Orada yapıyanlar hepsi TÜRK oğlu TÜRK f vir. Onların da başbuğu koça TÜRK ATA: TÜRK tür İşte bağırıyoruz onu bize vermeni Antakya Türkiyenin sınırına girmeli Eğer siz vermezseniz biz en sonra Bunun Için Antakya Türklerde kalma! dar hizla çarpıyor Bugün sevinç günümüz haydi gülen eği Antakya Türkiyeye geçti buna sevinin İşte Antakyahılar sevinç yaşı döküyor Yiğit sekerlerimiz Antalyaya giriyer. RIFKI SÜRAL Yardıma Koşalım Korkun; etdu Ortn Anadoluda seizele, Düşünmeden paralrsı Verelim, sayı sayı, Seviyor artık her Türk © ketesi Kızılayı Falâkatzadeler yardım görmelidir, yardım. Bu yardımı ancak insanlık duygum yap Açıkta kalanın yağmasın üzerine Kar, Ey fallketzedeler, ancak sizl yurt arar, e VEN Yardıma koşalım: Yazan Zongul- dak Gazi okulu 5-B den Şerafeddin Eldek. Şiir güzel.. Bilhassa, memlekette olan bir felâkete sit olması göze çar İpan bir vasıltır. Çocuklarımızın yurt İarına bağlılığını gösteren bu şir bi zi ayrıca sevindirdi. raleddinin şilr yazmakta kabi- ar. Çok okumasını ve sonra yazmıya başlamasını tavsiye ederiz. Hatay; Yazan: İzmit ortaokulu 2-B den Rıfkı Süral Aferin küçük Rıfkıya.. Büyük bir, m gibi memleketin en büyük bir! İdavasile alâkadar olmuş; işinden ge İetmişler, Sonra ba çocuk alâkadar eder mevzular seçmiye dikkat edin emi? Zenginliğin Sonu Vaktiyle bir adam çok zenginmi bu adam zenginliğine güvenerek hiç imseye metelik vermez o kış günle- zinde bir lokma ekmek için dilenen zavallı fakirleri azarlar dövermiş. Bu adam hayatta herkesin gönlünü İkırarmış evlendiği vakit çocuk sahi ibi olmuş; çocuklarını çok severek dört gözle büyütmüş fakat çocukla” ri 12. 13, yaşlarında iken babaları günün birinde ölmüş. Çocuklar açık ta kalmışlar babadan kalma parala rını da hayırsız amesları almış bu çocukların anneleri onları bırakmış bunun üzerine çocuklar cami köşele rinde dilenmiye başlamışlar bu ço- cuğun babasının hareketlerini gö « renler bu çocuklara aksi muamele kimse « den yüz bulmayınca kapılara hiz - metçi girmişler işte bu kadar zen - gin bir adamın çocukları sonunda bu felâkete uğramışlar. İşte insan hiçbir şeyine güvenmeden alın teriy le kazanmalı ve hayatta hiç kimse yi incitmemelidir. Konya Ereğlisi İsmet Paşa ilko- kulu sinif 5 de #12Mazaffer Özdamar Yardım edelim arkadaşlar, haydi y Zonguldak: Gezi okulu V.- ŞERAFETTİN ELDEK NE Şiir hiç te fena değil. İyice duyu- larak yazıldığı belli, Küçük Rıfkıyı tebrik etmekten kendimizi alamıya cağız. Konya Ereğlisi ilkokul 8 inci sınıf - tan Muzaffer Özdamar Hikâye iyi yazılmış. Mevzu fena değil. Yalnız küçük Muzaffer cümle erip sonunu hep mış la bitirmiş. Ya zi yazarken daima cümlelerin sonü- nu değişik değişik getirmek lüzim. Biraz dikkat ederse kusursuz yazı yazacağı muhakkak, Bütün küçük ya acılara tavsiye ettiğimiz gibi ona da çok okumasını tavsiye ederiz. Hikâye: Zenginliğin sonu. Yazan: | Çocuklara Fıkralar Sokakta Oyun Oynıyanlara!. Tatil başlıyahdanberi mahalle a- Talarında, sokaklarda sık sık akran - larınızın birçokları göze işiyor ço- cuklar! Bunların içinde ihtimal siz de varsınızdır. Onun için sözlerimi dikkatle dinleyin! Sokakta ve mahalle aralarında oy niyan çocuklar hem kendilerine hem de mahalle halkına büyük zararları “dokunuyor, anlatayım: 1 — Mahalle ve sokak araları pis- Jikle doludur. Bütün yıl yorulan vü- cudünüzün, elğerlerinizin temiz ha- vaya. tozsuz, mikropsuz muhite ih - tiyacı vardır. Siz çök büyük bir zarar görürsünüz. İçinizde, Adaya, Boğaziçine Ve ye hut başka yerlere gidenleriniz ol - muştur. Onlara sözüm yok. Çünkü oraya gidebilenler pek azdır; ve on- İar sizin bahtiyarlarınız sayılırlar “Anadoludaki küçük okuyucuları - ymza gelince onlar esasen sokaklar. da oynamazlar; çünkü Anadolunun her tarafı temizdir; açıktı şehirler, kasabalara yakındı için sokakta oynamalarına ve ihtiyaç kalmaz. Sokakta oyniyan çocuklar kendile ri zarar gördükten başka otcafında- kilere de zarar veriyorlar. Sık sık görüyoruz. Beş on çocuk dar bir s0- kağın içinde toplamp sabahtan ak- sama kadar bir löstik topunu sağa, sola öne arkaya hülâsa rastgele ora dan oraya atıyorlar, bu lâstik fut bol topları çok defa mahalledeki ev. lerin camlarına çarpıyor; büyük bir gürültüyle evlerin camlarını indiri yor... Bu yüzden mahalle içinde kavga başlıyor. Siz oyun oyniyalım derken bu sefer babalarınız, anneleriniz bi- ribirlerile tutuşuyorlar. Sizin kü - gük kafalarınız ve anlayışmız tak - dir eder ki, bu gibi hâdiseler çok çir kindir. Hem bundan başka de öcımalısınız; onlar bütün gün zin yemeklerinizi hazırlamakla, maşırlarınızı yıkamakla uğraşıyor - ar, Sokağın pisliği içinde çamaşır. larınız bir gün bile temiz durmaz. İyi kalpli fodakâr annelerinize yazık değil mi? İyisi mi çocuklar, en yakın kırla- Ta, açık yerlere gitmelisiniz, beş on arkadaş toplanır; yemeklerinizi bi- Ter paket yapar gezmiye çıkarsınız. Hem kır havası almış olur hem de nnelerinize İTE BUN U BİLMİYORDUM X En Büyük Bir Hayvan Tarihten ev - velki zamanlar. g - Şi bütün gün o) tozlu, pis sokaklarda © oynamaktan | Resimde gör düğünüz bu me- bat Java adasın- da yetişir, Koca man ve uzun bir nebattır. İşin ga ribi bu nebat 28 günde dört möt- reden fazla uzu: yormuş. Üç Metre Boyunda Solucan Bu solucan Avustralyada yaşar. Boyu üç metredir; yani kocaman bir) yılan, kadar, Bu böceğin yumurtası hemen bir o tavuk © yumurtası büyüklüğündedir. Yer altında kaz - dığı yerler âdeta bir sulama kanali nı andırmaktaymış. kimseye zarırınız dokunmadan bol| bol oynar eğlenirsiniz. Bu arada, gör İdüğünüz nebatlar, taşlar, böcekler hakkında da bilgi edinir; onları tet kik eder sene içinde mektepten öğ- rendiklerinize yeni şeyler katarsı - niz Bu öğütlerimizi dinliyeceğinizi u- imarız çocuklı Bu suretle hem güzel bir tatil hem de kendinizi anmelerinize babalarını za ve mahallenize, muhitinize daha çok sevdirmiş olacaksınız! F.B. da yaşıyan bay- içinde timetre murab - ban olup heri a- dımda katettiği mesafe de 5 met Teymiş, Dünyanın en erki ölesi resmini gördüğünüz Vidoning müzesidir. Bu müze Dinasor denilen hayvanların kemiklerinden yapılmığtır. * On Altı Yaşında İken Profesör Bu adam Fransızdır. Adı Piyer Ga sandi. Büyük bir feylesof ve âlim - dir. Fakat çok dikkate değer cihet şu: Bu bilgin henüz çocuk denacek ka- dar, on alı yaşında Üniversiteye, profesör olmuştur. Kahkaha 8 > e Malolmuş — Böyle ucuz sigalar mı İçi- yorsun; yazik. Tik içtiğim size ra bana üç lira- ya mal olduy- — — Üç liraya mi amma yaptın, na sıl sigara bu böyle? — Nesil olacak. Babamın paketin den bir sigara aşırmıştım. Onu içtik- ten sonra beni doktora götürmek 1k mgeldi. Üç lira vizila parası ver diki, * Sözüne İtimadı Varmış Müşteri Dün bana sattı. iniz yumurta - lar bozuk çık - 4. Onları geri getireyim de gö Fünt Satıcı — Lüzumu yok bayan; sö- zünüze #timadım var. » Resim Yaparken — Kızım Ay- şe yaptığın re- sim me? — Otla keçi. —Ot nerede yar — Otu keçi yedi. — İyi amma keçi de meydanda yak. — Artık ne yapsın. Otları yedik- ten sonra gitti. * Ondan Daha Baskın Tasan — Oy le bir alet icat A etmeliyim, ki, düğmesini ba - sınca bütün va- siteleri yapsın.. Ali — Ben daha İyisini icat etmek Ali — Senin düğmeye basacak bir alet, R ” Bir El Kâfi Annesi (ih & sana) — Oğlum z gu dişçiye gidip döşini çıkarman azim; göreyim seni cesur ol; ve cesaretini ik el e tut” İhsan — Cesaretimi mi? İki el de- gi bir el ona bol bol yeter,