az 6-7-938 TAN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Haberde, fikifde, her- *eyde temiz, dürdet, samimi olmak, karlin — gazetei O olmıya — gelışmaktır. ABONE BEDELİ Türkiye Yenebi M00 Ke, i Sene 2600 Kr, 150 Kr, GAy 1500 Kr, 400 Ke, Tay 800 Er, 150 Kr, JAy 300 Kr, Miletleraram posta ittihalına dahil ol- iyen mereleketler İçin 90, 16, 9, 3,5 Mira “ir. Abone bedeli peşindifi Adres değiş- Girmek 25 kuruştur. Ceşap için mektup lara 10 kuruşluk pulilivesi Yâzemdir. — İ GÜNÜN MESELELERİ İlân Demek Resim Demek Değildir Yazan: Mi Zekeriya SERTEL Modern tifarette ilânın büyük ro- lü vardır, İlân yapmasını bilmiyen, ilân yapmışan müessese modern sa” Yılamaz, İstanbul Yüksek Ticaret Mektebi bu hakikati müdrik olduğu için ders- leri arasına bir de ilâncılık kursu ilâ- Ve etmiş, Dün Eminönü Halkevinin önünden Keçerken Yüksek Ticaret Mektebi i- lân ve afiş sergisi'ne ait bir levha gö- ?üme ilişti, Merak edip girdim. Kü- Sük bir odaya sığıştırılmış boş on a- matör ve çocuk resmi, Sergide bulu- Pan talebeden bazılarına sordum; — Ticaret Mektebinde resim dersi var m?, — Yok, dediler. — 0 halde bu resimleri nasil ya- Pıyorsunuz?, — Orta mektepte gördüğümüz re- sim dersi kâfi görülerek bu resimler Yaptırılıyor, cevabımı verdiler. © vakit anladım ki Yüksek Ticaret Mektebinde ilân dersinin mânası an- ilmamıştır. Sarfedilen para ve za- man israf edilmiş, çocukların zaman- ları hedredilmiştir. üs i İlân demek, resim yapmak demek eğildir. hi ay ia e Aradi vik mekteplerinde ilâncılık dersi &rdir. Fakat bu derslerde taleheye #esim öğretilmez ve resim yaptırıl- içe Afiş ve ilân resimleri yapmak iş YEN ressamlar ilâncılık dersi alıp ilânın ve ilâncılığın prensiplerini bil- Meyve mecburdur, fakat bir ilâncının Pessam olması şart değildir. iü İlân dersi, daha ziyade bir psikoloji di Her tüccarın aşağı yukarı lmesi Yâzmgelen bir derstir, Onun İçin Ticaret Mektebinde okutulinası | Ydalıdır. Fakat bunun hocasına bul- ak şarttır, Yoksa yazıktır. a, üksek Ticaret Mektebinin ilâncı ve afiş sergisinde muallimin yap- Sh bir afiş vardır: Arkasını ay yıl dayamış kocaman bir Efe. Üs- İde ingilizce bir yazı: Came To Ankara, Bu afişin turistik bir reklâm ksndile yapıldığı anlaşılıyor. Fa- ilâncılığın en basit prensipleri ile Y için yapılmış gibi. Bir defa An- Bfe ne nrar?. Ankaraya sey- Yah celbi için Efenin yardımına ihti. Yacımız var 17, Sonra Efe resmi Av. ;“Dahların eskiden Türkü tasvir için kullandıkları eli kamalı, gözü kanlı ty ali 0 kadar hatırlatıyor ki! Bu 2- de Kören Avrupalı veya Amerikalı gi Ankaraya, Türkiye toprakları- Ayak basmaz, Sonra ilânın üstün- ki İngilizce yazı yanlış. tn lise yanlış anlaşılmış ve yanlış bar dilmiş bir usul karşısındayız. akımdan ben Güzel Sanatlar A- indeki afiş derslerinin de W- faydayı verdiğine kani deği-| atı, a da yalnız resim öğretiliyor tı ? resimden İbaret sanılıyor. Ni- 5 Güzel Sanatlar Akademisinden Kençler arasında iyi afiş yapa» d, ç Sikmadı. Bu gidişle çıkmasına Ati, m yoktur. İyang pe9mi yapmakta bir Avrupalı Din ve zn, İhap Hulüsi bile, ilâ- diği peş, cılığın prensiplerini bilme- » Yaptığı afişlerde psikoloji pek çoktur. Çünkü resim Yap 2. el yapmak başka, hele *bütün başka şeydir. a tag anların mevendiyeti- MM if görüyoruz. Başlangıçta kadı olac miz biriştir. Elbette ar g , <aktir. fakat bu noksan ne Miz düzeltilirse | kaybettiği.) Mu; rr *tmiş ağn © nisbette tasar- Harp ve TAN Ihtilâl yı: TEMMUZ İçine girdiğimiz Temmuz, Me ri başına hâdiselerle dolu bir aydır. Harpleri yazın bekliyen diplomatların ne ka- dar hakkı varsa, ihtilâller için de bu aylarda heyecan çeken eski monarşistler o derece isa- | bet etmiş bulunuyorlar. Esasen “Temmuz, isim olarak da tarihin en meşhur bir diktatörü pe izale edilmiş bir ayı Jülyüs Sezar, Romanın bu en büyük dik- tatörü, rakiplerini imha ettikten, Galyayı, Britanyayı zaptederek şar ka geçtikteti, diğer bir diktatör o- lan hasmı Pompeyi Farselos harbi mydanında mağlüp ettikten sonra Mısır sahillerine gelmiş ve güzel Kieopatranın hem kendisini, hem de ülkesini teshir eylemişti. Garp- te ve şarkta giriştiği bütün müca- delelerin içinden zaferle çıkan, Hint Okyanosundan Atlas denizi- ne kadar hükmeden, Akdenizi bir göl haline getiren bu tehlikeli a- dam, maceralarını üç kelime ile hülâsa etmişti: — Vidi - Vini - Viçi geldim, z gördüm, yendim. Senato vaferle ve sevgilisi Kleo- patra ile Roma kapılarından giren Jül Sezara muhteşem bir zafer ala- yı tertip ederk onu &siriri, gani - metleri ve sevgilisi ile Kapitole gi den yol üzerinde alkışlarken. ismi ni ebedileştiren “Jüli,, kelimesini senenin 12 ayından birine ittihaf ediyordu. Bu fâni dünyanın “şöhret”, “Ser vet" ve “Şehvet, adı verilen üç ha zinesile felkten çalınmış günler çinde Jül Sezar Romada kimseye ehemmiyet vermeden yaşadı. Bu yaşlı adamın, genç Kleopatra ile geçen günleri, başta Çentör Katili nanın teşebbüsile bir suikasde va Yazaleti Hilal Sal altan ime, Seni vüracaklar,, demeli rine râğmen, kendine itimadın verdiği gurur ve cosaretle Senato kapısına geldi. Senato Âzası onu herzamanki gibi merdivenlerin ö- nünde karşıladılar, etrafını çevir. diler, Tarihin bu meşhur diktatö- rü, onlara seslendi: — Efendiler, koltuklarını- zm altındaki hançerleri çıka- rmız! yüz hançer bir anda parladı. Fa- kat Jül Sezar küçüktenberi elinde büyüttüğü ve Senatoys kendi a- damı olarak soktuğu “Brütüs,, ü orada görmüştü. Bugüne kadar devam eden ve nankörlüğün en gü zel sembolü ve parolası olan şu SÖZ işitildi: — Sen de mi Brütüs?1.. Diktatör yüzünü mantosile ka « padı. Üzerine yüz hançer birden indi. Fukat, Jül Sezar daha evvel öl müştü: Onu öldüren Senato âzası- ran bençerleri değil, evlâtlığının nankörlüğü idi. emmuzuün 4 üncü günü, 18 inci asrın en parlak inkilâp larından biri olan Birleşik Ameri- ka bayramıdır. 1776 yılında 4 tem- muz günü Filâdelfiyada 13 müs « temleke murahhası toplanmış, To mas Cafersonun kaleminden çı- kan, Jorj Vaşingtonun obilâhara kazandırdığı zaferlerle kuvvet ka- zanan ve Franklenin diplomatlığile hakikat olan Birleşik Amerika is- tiklâli ilk beyanname ile tanzim 6- dilmiştir. Yedi sene İngiliz impa - ratorluğu ile mücsdele eden, ha- riçten yalnız Fransadan kuvvet aslan bu bir avuç insan, dünyanın en büyük bir memleketinin temel lerini, o gün, atmıştı. ya 14 cü günü de başlı başına bir tarihtir. O gün, a- sırların müstebit kral ve aristok » yat sınıfı elinde Ezilmiş, çiğnen - miş, hak diye kırbaç yemiş, hayat diycöldürücü bir angaryeden baş ka bir şey bilmemiş bir millet, Fransız milleti 1789 senesi termmu zunun 14 üncü günü bü müstebit ar zalim rejimin korkunç biz hey- “Temmuz,, ismi kendisine keli olan Bastil kalesini tarumar etmitşi, Halk; kadın, erkek, ihtiyar, genç silâh depolarını yağma ederek bu hapisaneyi, topla tüfekle yıka- rak; hem zavallı mahkümları kur- tarmış, hem de istibdada meydan okumuştu. Fransızlar da 14 tem- muzu, bir hürriyet bir istiklâlbay ramı bilirler, 3 temmuz da, bizim için mü him bir gündür, Çünkü, kahhar ve zalim bir hükümdarın, Kızıl Sultan Abdülhamidin 33 se nelik haşin idaresine karşı 1908 se nesinde Rumelide genç zabitlerin Yi hükümdara ve onun adamlarına meydan okuyarak Meşrutiyeti ilân a İlm mem içe md, baka. Misnydesami izafe edilen Jülyüz Sezar ettirmiş, onu Meclisi Mebusani toplamıya mecbur etmişti. Eski tarihlerin (10 temmuz hürriyet bayramı) dediği bugünü, takvim - ler değiştikten sonra 23 temmuz- da görüyoruz. Fakat iki yüzlü hü- kümdarın 1909 - 31 Mart hareketi bu güzel bayramın tesirlerini bir müddet için tamamile ortadan kal dırmıştı. Bereket versin harcket ordusu ve onun kıymtli erkânlhar bi kolağası Mustafa Kmalin mahi rane sevkettiği kuvvetler bu zali- min sırtmı yere getirmişti. 4 Temmuz 1923 ise Türk inlrlâp tarihinin en parlak bir sayfasıdır. Hiçbir ihtilâl, hiçbir inkılâp bizim Lo- ÖLÜLERE HÜRMET: İSTER Müze Müdürlüğüne AÇIK MEKTUP Ibette malümatınız vardır, Rümelihisarındaki Şehit- liğin bir kısmını yola alıyorlar, Lâ bitleri bozmuşlar, definelerini çi- karmışlar, Fakat ne tarzda çıkar- mışlar? Ne yapmışlar? Bunlar rasında milletçe muhterem, tarih- çe şöhret sahibi olanları aramış - lar mı, ayırmışlar mı? Bilmiyo - rum, Ancak elirine geçen eski ve yeni, işlenmiş ve işlenmemiş neka dar taş varsa hepsini bir yere dik- mişler. Meşhedin o kısmında “Yev mülkiyam,ı hatırlatan garip bir manzara husule gelmiş, sebebini sordum. “— Müzeler Direktörlüğü taşları aymracak. Krymetlilerini müzeye nakledecek.,, Dediler, Düşündüm: — Bu taşlarda tarihi veya bedii bir kıymet var da onun içim mi müzeye götürülecekler acaba?! — Öyle olacak! Hükmünü veremedim. Bu çiğ hükmü, ümitvar o bulunduğum Kemalinize, dirayetinize karşı had ve haknâşinaslık addettim, Kalbi İnanını beslemek isterim ki, mü- messili bulunduğunuz müessese - Bin şiar ve şuuru, taştan evvel ta- Şin nit bulunduğu mevtaya kıymet verir, Evvelâ onun kemiklerini a- Far ve bulur. kaderince, liyakatin- ce ihtifalini yapar, taşımı da başına diker. Nitekim basiret ve hikmet le hareket eden milletler hep böy le yapmışlardır. Esasen böyle de RESSAM yapılmazsa ölenlere güsterdiği- miz hürmetin, yaptığımız ihtifalle rin mânası kalmaz; kalsa da hür. mette şuura, ihtifalde hikmete de lâlet etmez. önül ne kadar isterdi ki, bu işlere böyle başlanılmasın. Mezarlıklar kaldırılmadan şöhret- leri tarihçe mazbut o baki ölüler için - Pontheon gibi «bir zaviye hazırlansın; gayri meşru fani & Jüler için sahiplerine asri bir kab- ristan gösterilsin. Sahipsiz olanla- rı da hükümet nakletsin. Ve, bu ölüler gözü; muayyen bir günde ve bütün Cümhurun iştirak ve ihtira mile yapılarak, Cümhurdan hiç bir yoksulun kalbi dahi berelen - mesin.. Kaldı ki, bu iş yalnız ölüler, ve ölülerin nakledilmeleri meselesin- den de ibaret değildir. Tasdik bu- yuracağınızdan eminim ki, bazı; mezarlıkların da meşhur âhideler kadar kiymetleri vardır. Müsaade nizle sormak İsterim ki, Üsküdarın koskoca bir sırtını kaplıyan Karo- caahmette, cenk ve himmetin en şahane timsalini teşkil eden Hi- sarlarin yanı başlarındaki şehitlik ler kadar belâgatli feth ve işgal şa- hitleri bulabilir miyiz? İĞIA dev» İetleri tarafından Çanakkaleye di- kilen mezar taşlarının acaba se - © zanda kazandığımız büyük za- fer kadar mühim olmamıştır. Başkumandanı Gazi Mustafa Kemal, müstakil bir memleke- tin nasıl şartlarla sulh yapabi- leceğini bütün dünyaya anlat- ymuşti. Uzun ve çetin müzakere- lerden sarsılmıyan ve dönmi- yen ancak o idi. Çok kıymetli murahhaslarımız yalnız onun direktiflerine bağlanmışlardı. Çünkü o, her zaman herkesten daha iyi görmüş ve göstermiş- ti. Kemalist Türkiyenin azim- kâr hareketi Avrupanın en görüşünün en güzel bir netice- si olmuştur. Kapitülâsyonlar- dan kurtulmuş, ber türlü ka. yıtlardan uzak, Türk olan her yerde müstakil bir Türk vatanı kabul eden Avrupa, Türkü an- cak Lözanda tanımıştır. Bu ba- kımdan Lozan, bizim için büyük hürriyet bayramıdır. emmuzda bir sürü harpler İ ve ihtilâller de vardır. 20 temmuz 1402 de Ankara önünde Timurla - Bayezid, tarihi bir he- abi görmüşler, iki büyük Türk hükümdarından Timur maharet ve zekâsile harbi kazanmıştı, 28 temmuz 1914 ise Avusturya ordularının Sirbistana (saldırdığı meşum tarihtir. Büyük Harbin be ilk günü kim derdi ki 4 sene sü - ten bir felâketin başlangıcı olsun. Yine 1830 temmuz ihtilâli, Pran- sadâ hanedan devirirken barikat- lar arkasında birçok insanın ölme sine sebep olmuştu. Ayni senede Lehistanın Rus Çarlığına karşı is- . İmiliğe vermiştir. Müddeiumumi kadi İN 68 Yaşında Kadın Çalışabilir mi ? Yazan; Sabiha Zekeriya Sertel Dünkü Tan'daki . ; 069” “68 yaşında bir kadın çalışabilir mi, çalışamaz mı? Çalışmazsa dilen- cilik yapabilir mi7. Dün Sultanab- | met Sulh İkinci Ceza Mahkemesi bu 'dâvayı tetkik etti. Polis dün Lângada Maryam isminde ihtiyar bir kadım dilenirken yakalamış ve Müddelumu- nın çalışıp çalışamıyacağını tabibi 4“ dillere tesbit ettirmiştir. Tabibi adil verdiği raporda, Maryamın çalışarak hayatını kazanabileceğini söylemiş- tir. Hâkim Salâhattin, doktorun, 68 yaşındaki kadının çalışarak hayatını temin edeceği hakkındaki raporunu vicdan kanaati temin edecek mahiyet to görmediği için Maryam hakkında beraet kararı vermiştir." 68 yaşında kadın çalışabilir mi mes. İselesinde doktorun reyi ile hâkimin reyi arasında ihtilâf var. Doktor, in- sanı yalnız fiziyolojik kabiliyeti ile ölçtüğü çin, hu münferit vakada ka- dının çalışabileceğine hükmediyor. | Hâkim, adaleti her şahsa göre değiş- tirmediği için, mutlak olarak 68 ya- şında bir kadının çalışamıyacağına hükmediyor. Ben de bu iki reyin ara- Sına, muharrir sıfatile değil, bir içti- | mai iş amelesi sıfatile karışıyorum. 68 yaşında bir kadın çalışamaz. So- kakta da dilenemez. Devlet, memuru Du tekaüt etmek için muayyen bir sin | kabul etmiştir. İçtimai sigorta kabul edön memleketler her nevi işçi için muayyen çalışma müddeti tayin et- miştir, İhtiyarların çalıştırılmasına yanı birçok Lehlilerin kurşuna dizilmesile bitmişti. Bunlara İspanya ihtilâlinin ve Çin - Japon mücadelesinin tem - içinde döğdi muz ayı içinde doğduğunu ilâve et ii mek kabildir. Hi ötedenberi “Temmuz,, ihtilâl, isyan, harp ayıdır. Bu ayı, tarihte en iyi kullanan ve ilk defa onu bir sulh ile damgalıyan yezâ ne milletin Türkler olduğunu u- nutmamalıyız. bepleri ve mânaları nedir? Ve, bir milletin mabetlerini, mezarlarını kaldırırsanız kendisinden | tarihe ne kalır?.. Kuvvetle zannediyorum ki, “Da- issıla,, nın ruhi sebeplerinden mü him bir kısmı da mezar olsa gerek tir. Hangi müptelâya sorsanız, İçim toprağım çekiyor, der. Gö- miüleceği toprağı, yani kendi cin- sine ait mezarlığı derdine muknd. o deme ve intiha gösterir. elki, güleceksiniz. Fakat ba na aldırmadan arzetmek is terim ki, Karacaahmet ve Hisar ş€ hitliği, bence itina ile sakladığınız İskenderin lâhidinden daha çok kıymetlidirler. Ne yazık ki, yüce Fatil yarlardan bayırlardan ge- miler aşırtırken ölen levehtleri, bahadırları gömüldüğü “Tozko- mıntakada, ikisi büyük olmak üze- paran,, mezarlığını ötekine beriki. | 79: dört depo kurulacak ve kömürün ne sattık. Gerçi o saf saf som ye - $ilden yaslı ehrama bürünmüş ser vilerin yerinde buğün beş on muh telif renkli apartıman var, Fakat bilmem ki, bu apartımanları göste rerek: — Ecdadımız bu tepelerden gemiler aşırttılar. Bu uğurda can veren dilâverleri yolun iki | yanına gömdüler. İşte © yol. İşte o kahraman mezarları! Diyebilir miyiz?, Acınacak şeydir ki, biz şanlı ma zimizin izlerini silerken salip men supları gizli gizli kendi gömük izlerini meydana çıkarmıya çalı sıyorlar! Bulduklarna da bir taş dikiyorlar. Tetkik edince anlıyo - rüz ki, meselâ Sultanahmetteki Al man Çeşmesi - Hypodrome - daki İmparator locasının üstü imis. Ya- | man Adliye binası “Sarayı İmpara tori,, methaline tesadüf edermiş. Belediyenin yıkmak istediği ma- hut hamamın altında da Hypod - karşı başlıyan cereyan çok eskidir, bu cereyann gayesi ihtiyarlara hayatla- tinin son demlerini huzur içinde ge- girmek fırsat ve imkânlarını vermek; | tir. Medeni memleketlerde her gün “ihtiyar evleri,, cemiyetin ihti yarlara teminine çalıştığı içtimsi si- gortanın bir ifadesidir. Bizde de ihtiyarlar için Darülâceze vardır. Belki bu müessese ihtiyaca) kâfi değildir. Fakat biz bütün içtimai) teşkilâtlarımızın kurulmasını, tekâ- mülünü, çok kısa bir zamana sıkıştır. dığımız İçin matlâp olan tekâmülü görmüyoruz. Fakat gayemiz bunları #nükemmelleştirmektir. İl İhtiyarlık sigortası cemiyetin ferde temin ettiği en büyük hayat garan- tisidir. Bütün gençliğini, zindegisini, | kolunun ve kafasının emeğini bu ee miyete veren adamın, ihtiyarlığında bu hayatı cemiyete sigorta oltirmek hakkıdır. Doktor ferdi, ferd olarak kabul et- tiği için, aleyhte, hâkim, ferdi, cemi. yetin bir unsuru, adaleti ferdlere hak temin eden bir temel telâkki ettiği i- çin lehte karar veriyor. Ben hâkimin reyi ile breaberim. mama man Kuruçeşme, Kömür Tozundan Kurtarılacak Kurüçeşmede kurulacak kömür depolarının esas projeleri Ingiltere- de hazırlanarak gönderilmiştir. De - nizbankta tetkiklerine başlanmıştır. Projeler, evvelce burada hazırlanan easslar dahilinde yapılmıştır. Bu doldurulup boşaltılması tamamen makineler tarafından yapılacaktır. romla saray arasında tahtezzemin ve sırf İmparatora mahsus gizli bir yol varmış, Bu gafleti, bu hali birar da mü. essesenizİn mâna hazin bulmaz MARK? H ne ise maksudüm hasbi. hal değil, bir ricada bulun. maktı, Teessür sevki ile lâf uzat. tim. Müsamahanızı temenni ede - rek ricamı muhtasaran arzedeyim: | Görünüyor ki, hazı beledi işler lâyikli düşünülmüyor. Bu vüzden de tarihi, milli, içtimai, siyasi ka. yıplar husule geliyor. Lütfen şehitlik meselesite meşeul olunuz. Kudumunuza intizeren kı | yam halinde bulunan taşlara bir | göz atiniz, ne yapacaksanız yapı. mız da mezarlığın hi vatansever gönüller için bir faela; düşmanlar için bir mudhike olmasın