5-7-938 | DD — Bağdaki ikinci nesil, bu iki sevimli ihtiyarın ev. dı, yani biribiriyle evlenmiş olan ve bayan Vesimdir. Bu aile MİN fikir, ilim, sanat hattâ siyasi. Yat sahasında isim yapmış bir hay N ferdi vardır. Bunların ekserisi yan Vesimin kardeşleridir. Ba- Yan Vesimle başlıyarak kısaca bir. | kaçını zikredeceğim. Bayan Vesim uzun, zarif ve çok İnce bir kadındır. Sekiz çocuk ana 8 olmasına ve sıhhatinin zarif ol Masına rağmen bana hayret Vere- ek derecede faal göründü. Evi sa- dece temiz, iyi idare edilen, munta Zam yaşanılan bir yer değildir. O- Taya ayni zamanda neşe, dostluk Ve Sâzdet sokmasını bilmiştir. nyan Vesim “perde, den çık- iştir. Evinde Kadın ve örkök 'da- İns miairler Yağa gi erdi de umumi hayata dahildir. Umu- Mİ Yahut içtimal Hayat bu seviye- © insanlar için hemen Amerika «dar yorucudur, yani çay davet- eri, klüp hayatı, gece toplantıları, 3hçe sefaları, resmi ziyafetler sa- Te Vesaire ardı arası gelmeden bie Tibirini takip eder, Bayan Vesim, gunların hepisiyle başa çikiyor, azla olarak ta evinde kendi çocuk ndan başka bir alay akraba ev- a Yaşıyor. Bunların hepsiyle bir arkadaş hem de kendini gez dizan bir ana vaziyetini muha- Za ediyor, ayan Vesimin bü şi daha evvel bahsettiğim ol mektebi ressamlığının ta- indi simalarındandır. Şehrin ha Mü,“ ağaçlar arasında bir evde Zevi bir ömür sürüyor. Evini Aret ettik, tablolarını gördük *inci kardeş İslâm politikacıla- arasında kafası ve seciyesiyle ia tutmuştur. Müslüman partisi» Modern ve terakki taraftarla- Din dalma başında görünür. üçük kardeşleri Delhide tıbbi- he kimya lâboratuarının başın- 1r. İlim sahasında mebati ilâç- | & hakkındaki tetkiklerile Avru- ük karde- Mogoj Na bile kendini tanıtmıştır. Ber- ee e doktorasını yapan bu Pe limin beni alâkadar eden ta- o samlığıdır. Kardeşinin iç arak önün Mogol mektebi ile alâkası yoktur. dey Dideki “Banglo,, Tarımı çok #eçing; et ettim. Bir hayli akşama lere a Odasının dıvarları resim vruya dür ve bunlar daha cok #nda Yeni ve realizm saha i Tata kaçan, bilhassa heya- n İstira irap taraflarile alâ Sereyanlarmz arile alâkadar olan «si N ân ilham almıştır. Bu Siki bakarken bu cereyanin ar iyii acılığı. yelsi insan tams- Mil 1Yor. Bu ruh, ne yapmak is bilmiyen, muhitinin gitti- öl vardığını tahmin — kendisinin icindeki e ede, e emiYen bir sanatkâr Bunlarda “#indistan Biz na olacağız. di- bie isyan bir şaşkın. Yor. Bu genç bana Şark- Ye haykıran hissedin, NX Bugünkü Hindistan : Müslüman devrinin meşhar ve güzel bir sultanı ta, yahul umumiyetle herhangı memlekette intikal devirlerinde görünen. muayyen bir münevver örneğidir,. yani zıd cereyanların hangisini intihap edeceğini bilemi- yen, istikbalden ürken bir münev- ver. Duvardaki kadın portlerinin hepsinin ağızları çarpık, renkleri yeşil gözleri kinle, ycisle dolu, fa- kat bu duvarlardan insana acayıp bir azapla bakan bir sürü portre arasında bir tanesi en çok herkesi işgal ediyordu: Ressamın annesinin portresi, Sade bu güzel ihtiyar ka- dının yüzünde kendini bulmuşla- rın, istikbale sükünla hattâ zaferle bakanların tebessümü vardı. Anla- dım ki ressam için istirap hayalle» rile dolu olan yeni Hindistanda bir tek hakikat anasıdır. F akat ressamın bana en çok kendini ifade eden eseri “Kör Dilenci, ismini taşıyan kü- çük kara kalem portresidir. Sanat. kâr bu kör dilencinin yüzünde bu- günkü Hindistanın, yeni şeyler do- ğZurmak arifesinde çektiği ağrıyı ifade ediyordu. Kapalı gözlerin ka ranlığı içindeki facia, değneği İle etrafını arayışındaki mâna adeta bugünkü Hindistanın bir symbol'ü idi, Bu portreyi ressama ilham © den R. w. Rilke'nin körlerin şarkı- sı ismindeki şiiridir. İşte bu şiirin serbest bir tercümesi. Değil Hindis tanın bütün dünyanın muammasi- nı ifade ettiği içn burada zikredi- yorum: k 3 “Ben körüm: Fakat etrafım bir lânet, bir keşmekeş, bir murdarlık Elim kadınların elinde kır onun kır saçlarına karış imiyen boş bir yolda beni güdüp götürüyor... Sen yal- mız kımıldıyor, düşünüyor, sen yak biribirine çarpan çakıllar gibi Alemi... saçlarım miş, sonu. gel niz Mısır öğüten köy kızları iş başında “Lâknav,, Kadınları Nasıl Yaşıyorlar? ses çıkarıyorsün.. Hayır yanlış! Yalnız ben varım, ben yaşıyorum. Ben azap çekiyor, feryat ediyo- rum. İçimde hiç susmıyan bir hay» kirma var. Bilmiyorum... Acaba bağıran şey içimdeki “kalb, mi yoksa “mide,, mi?,, Vesim ailesinin üçüncü neslini teşkil eden ve sayısı yirmiyi geçen gençlerin yaşı, sekiz ile yirmi ara- sındadır. Bunların hepsi hergün 0- dama geldiler, konuştular. Bunlar- la konuşurken, her yerde yaptığım gibi olanca dikkatimle gençliği an- Jamıya çalıştım; Fakat bunlar ara- sında da zihniyet çok baska başka idi. Bugünkü gençlik hakkinda top- tan hüküm vermek kadar yanlış birşey olamaz. Bir seneye yakın A- merika gençliği le başbaşa yaşa- dım, İngilterede dostlarım ekseri- yette gençlerdir burada vermem leketimde gençliği ayni ciddiyetle anlamıya çalışıyorum. Bunlar, het tâ ibtiyarlardan ziyade “içimde haykıran şey “kalb,, mi yoksa “mi- de,, mi?,, sualini soruyorlar. Hepsi bana henüz kaynağından fırlamış sular gibi geliyor. Nereye akıyor- lar? Kiraflarındaki kürek toprak- larda kaybolup gidecekler mi? Mu- ayyen bir ırmağa yahut denizler inecekler mi? âknav kadınları “Kasır, de- nilen tarihi bir binada top- landılar. Klüp âzaları, iş kadınları #aire vesaire beş yüz kadar vardı- lar. Lâhurda çadır altında gördü- ğüm kadınlığın bunlar başka bir | tezahürü. Yine telli pullu ipek es- vaplar, yine nutuklar.. Fakat bu- | rada genç kızlar saz çaldılar ve şarkı söylediler. Bu kadınlığı yer- Mi danslar gösterilen bir bahçe top- lantısında da gördüm. Dans mese lesi Hindistanda bir hayat felsefe- si meselesidir. Bundan başka yer- de bahsedeceğim için burada tarif etmiyorum. Lâknav kadınlarını sadece eğlen | #i ve içtimai zevkler içinde tasav- | vur etmek te doğru değildir. Ars- larında erkeklerle yan yana her mesleğe girmişler yeni avukat hoca doktor, kâtip, sanatkâr, işçileri var- dır. Fakat bu yeni hayat arasında | hâlâ “evvel zaman içinde,, havasi- | nı yaşatan bir çok örnek vardır Bir aile gördüm ki hâlâ oğlu karı- siyle beraber anasının huzuruna çıkmıyor. Lüknav'da çok yerli musiki din- ledim. Bilhassa bir Racanın muzi ka takımı vardı kl oranın en me$- huru addediliyordu. Muzika bura- da saatlerce sürüyor, Hindistan musikisinin meşhur (çeyrek! ve (yarım) seslerini çıkarabilmek için şarkı söyliyenler yılan gibi kıvrık yor. gırtlakları sişiyor, suratları $e- | kilden şekile giriyor. Bu takımın Raca da mevcut olduğu bir mec liste ahenklerini dinledim. Başları olan adam bana bir kobra yılanını hatırlattı. Fakat bana en çok tuhaf gelen şey bu adamın herhangi bir (Arkan: Sayfa 8, sütun 9 te) Son amima Cereyan | Eden Mühim Hâdiselerin Resimleri İtalyan donanmasının Maltayı ziyareti dan: Koni Kavur zırblısı limana Amiralin ziyaretini iade eden Malta Valisi General Carter Kont Kavurun güvertesinde li Rikardi Maltadaki İngiliz askerini teltiş ediyor İtalyan Ami; | İspanya Cümkuriyeti limanlarından Alikantide bir kaç İngiliz vapuru batırılmıştır. Resimde bomba yis yen vapurların biri görünmektedir. Duman sütün” bomba yüzünden ileri gelmiştir. Sabiha Gökçenin geçenlerde yaptığı Balkan ha runda Belgrada muvasalatı esnasında alınan güzel bir resmi İngiltere hükümeti Filistin karışıklık larina karşı gelmek ve Suriyeden Filistine silâh kaçırılmasına meydan vermemek için iki memleket hududu boyunca tel örgülerinden bir duvar örmüştür. Resim bu duvarın nasıl ö- rüldüğünü göstermektedir. Şehirlerin birini Japonların Longhay demiryolu üzerinde zaptettikleri gösteren bu harabı ve sefalet manrarası, modern harbin dehşetini gös“ termiştir. Şehir yıkılmış ve sehir nüfusu daha evvelden yerlerini yurtlar rını bırakıp gitmislerdir. Zafer ve doğurduğu sefnlet