“5-17 938” END EBA AGA YAAA DU AA AAA 0 AE ii“ i K A Y E z NM Filyos - Zonguldak Arası Ne Kadardır? Safranboludan İbrahim Emir İ oğlu imzasile aldığımız bir mek tupta deniliyor ki “Geçenlerde kara yolu ile Zon- | guldağa hareket etmek ürere Bursadan Karaköye geldim. Muay| yen saatinde açılan gişeden Zon- guldağa kadar bir bilet verilme- sini istedim. Orada bulur lâkadar memurlar Filyos - Zon- guldak arasındaki den zunluğunu bilmedikle: e Mısır Müsabakalarından Çıkan Netice: Türk Atletizmi Maalesef Gerilemektedir Gittikçe 2 ve 3 Temmuzda Fener stadında yapılan Atletizm müsabakalarında Atletizme henüz başlamış 10 “tane genç Mısır atleti mütehassıs idareci- ler elinde çok iyi yetişmiş olmaları ağ beklenen atletlerimizi mağlüp ettiler. Msırlılarla yaptığımız bütün yarışlar dan yalnız birini © kaybettik. Bundan evvel bu sütunlarda bizde atletizmin ileri gitmediğinden acı acı kazanıp ötekileri şikâyet eden yazılarımıza beyanname ler, hattâ bazı atlet mazbatalarile ce- vap veren Federasyon için Mısır mü- sabakaları iddialarımızı çürütmeye ve atletizmin ileriye gitmekte olduğu nu göstermiye müsait iyi bir fırsat i- “di. Alınan neticeler maalesef bizi “lancı çıkarmadı. Biz atletizmin ileri © gittiğine delil olarak, iyi rekorlar, beyneimilel müsabakalarda galebe ler, atletizme karşı alâkanın artniası gibi unsurlar lâzim olduğunu söyle- Mmiştik. Mısır müsabakaları bizde bu! 'unsurlarin tamameen mefkut bulun- ; duğunu ve istidatlı gençlerimizin tek- © mik ve idare bakımından tamamen ihmal edilmiş habde olduğunu göster- di. Kendi şubelerinde bize birer Türki. © ye rekotu veren Faikle Recep Yunan © hı Pahtarisi yüksek atlamada yenen Galatasaraylı Jerfi de olmasa vaziye- timiz büsbütün fena olacaktı, Bu mü * sabakada Türk atletlerinin şerefini “bir iki çocuk kurtardı. Bu sene Tür- kiye namına iki rekor kıfabildik. Onu da “eskiden kalmış posa halin- de” diye vasfettikleri atletlerden iki- © sinin enerjilerine medyunuz. Bulgar- > lardan sonra en zayıfı olması lâzım gelen Mısır teması beynelmilel müsa- bakalamgaki ray görterdi, © Hasım Ailetizme karşı olan slâka sına gelince; Federasyonun hazırladı ğı hakemlerden birçoğunun Vazife ba şında olmayışından bizzat baş hakem gazetelerle şikâyet ediyor. Çok seyir- K“ &i gelsin diye on kuruş gibi ufak bir “duhuliye konmasına rağmen kapı ha sılatının otuz lira oluşu da kaç kişi- nin bu beynelmilel müsabakayı sey- © Şe geldiğini gösterir. Bizim atletlerin hazırlık hatalarına gelince: Bunlar en basit adamların, hattâ © #tecrübedide her eski atletin görebile ceği kadar açıktır: 1 — Müsabakalar Fener stadında yapıldı. Halbuki Atletlerimiz Taksim de çalıştılar ve piste acemi kaldılar. 2 — Recebe müsabaka tabiyesi de-| nilen şey öğretilmedi. 800 metreyi on “dan dolayı kaybetti. Bu gibi müsaba- kalarda çocuklarımıza tabiye nasihat leri verecek bir kimsenin olmayışı ge- çen sene Balkan oyunlarında Bükreş- te de görüldü. Nitekim muvasalat çiz- gisine vardığı halde çizgiye geçmiye- rek yandan çayıra çıktığı için puvan kaybedenler oldu. 3 — Bütün bayrak koşuları biribi- “rlle hiç koşmamış ve çalıştırılma- © miş adamlardan teşkil edildi. Bayrak — alış verişinde bizimkilerin bayrağı ye “ ye düşürmeleri bunun en büyük deli- li ve atletizm âleminde bayrak yarış- larının eh Hoşgörülmiyen bir eksiği-| dir. Ayni şey Bükreşte de oldu. Bizim #on koşucu bayraksız olarak muvasa- İat hattına vardı. Fakat bizi seven ba 7) hakemler karanlıkta bunu görme- mezlikten geldilerdi. Faiğin yabancı —— — — hastane doktoru, yardım müessesesi teşkilâtçıse kimse, delâile, vakanın mahiyetine göre hilkmünü verir, ve © ber vâkıâya tatbik edeceği * tedavi şeklini kararlaştırır. Bu suretle ne müessesenin © aldatılmasına. ne de © yardıma muhtaç halkın yerini zen- ginlerin almasına, ne de şefkat İşi diye angarya munmelelere meydan kalır, İçtimai muavenete çok ehemmiyet vermiye başladık. Fakat bunu, başım gözlüm sadakası gibi, bazı mülessese- lerde uğradığı angarya telâkkisinden ve yardımı yanlış yerlere sarfetmek- ten kurtulmak için, ilmi usullerle teş Pazar günkü müsabakalarda 10,000 metre SE eli rakiplerle koşarken ekseri maniaya —— tâkıldığını, bizim kadar şimdiki ida- İreciler de bilmeliydiler. Çocuğu yeni | manialarla bu işe çok çalıştırmak ve alıştırmak gerekti, 4 — Yıldızlarımız olduğu söylenen üç atletin ayağına kramp girmesi bu çocukların son günlerde adaleleri ta- kallüs edecek kadar ke: iz idmana sevkedildi ve ihtimamsiz kaldıklarını gösteriy Bir takımda üç kişinin kramp olması | © takimin teknik hazırlığını yapanlar | lehine kaydedilecek bir alâmet değil dir. Müsabıkların göğsüne numara ya- piğtırmayı unutacak kadar ihmal için de geçen bu müsabakalarır. kıymetini anlamak ka ba nin ga mak kâfidir. in müsabı hak, atletizmi bu halde'değildi. Ve bu hale Mist ziyefe getiren zaman kadâr süren ihmal devresinden sonta başka neti- ce beklemek hakayiki ve mantığı in- kâr etmek olurdu. Umalım ki; bu neticeler doğruyu göstermiye ve hatlarımızı tashiha kâ fi gelsin de tekerrürünün önüne geçik | sin! lu atletleri bugünkü parlak va- Bu Hafta Amatör Güreş Müsabakaları Var : Bütün spor mıntakalarının iştiraki le geçen aybaşı Ankarada yapılan Türkiye serbest güreş şampiyonluğu müsabakalarında birinci olan güreşçi- İlerle Milli Güreş Ekipimiz elemanları İarasında yapılması takarrür eden mü sbakalar bu hafta Taksim stadında yapılacaktır. Serbest güreş şampiyonluğunu ka- zanmış olan mıhtaka güreşçileri ya- vaş yavaş şehrimize gelmeğe başla - mışlardır. Futbol faaliyetinin tatil e- dilmesi üzerine durgun giden spor faaliyetimiz bu vesile ile tekrar can lansenk ve çoktariberi sahalarımızda görmeğe hasret kaldığımız milli gü- reşçilerimizi bu vesile ile tekrar gör- mek imkân! elde edeceğiz. si azli leme! Bisiklet Şampiyonluğu İstanbulda Yapılacak Bisiklet Federasyonu tarafından tertip edilen Türkiye bisiklet şampi- yonluğu müsabakaları bu ayın 15 ve! 17 sinde şehrimizde yapılacaktır. 15| ibde sürat müsabakası yapılacak ve mesafesi bir kilometre olacaktır. 17 sinde mukavemet müsabakası yapıla cak ve mesafesi 150 kilometre olacak tır. Bir müsabakaya yarış mahalli, ol İmak üzere Silivri yolu intihap edil. miştir. Koşucular Silivriye kadar gidip ge- leceklerdir. Bisiklet sporile iştigal e- den bütün mıntakaların iştirak ede ceği bu müsabakölara Eyüp, Talât, Yunus ve Orhan milli takım ekibi na mı altında iştirak edeceklerdir. Bu sporcular Federasyon tarafından şeh- rimize gönderilmişlerdir. Şampiyonluklar iki kısma ayrılmış- tır. Biri ferdi, diğeri takım şampiyon- luğudur. Milli takıma en büyük nam- | telerde çikan beyânatını oku- || Bizim kadar herkes biliyor ki, Pille? gelmeye müstahak ta değildi. Lâkin |/ (bu kararın düzeltilmesi ve tekrar a- Hâlâ hakikat olmasına İhtimal vermediğim bir habere göre Be şiktaş jimnastik klübü idare he- yeti Çırağan arsasındaki (Şeref) stadından merhum (Şeref) in adı Bı silip (Beşiktaş Jimnastik Klü- bü sahası) demeye karar vermiş Arkadaşım merhum (Şeref) in son vasiyeti olan tabutunun (Şe- | ref) stadında hepimizin omuzun- da dolaştığı şimdi gözümün önü- ne geliyor. Bütün enerjisini, zekâsını ve bilgisini klübüne harcamış ve son nefesini verirken bile orayı | | düşünmüş olan (Şeref) in bu sa- hanın alınmasına ve imarına 0- Tam hizmeti unutulsa bile klübüne olan bağlılığı, ve ruhunu © klübün samimiyetine gömmüş olması böyle bir hareketin tabak kukuna mânidir. Ben ve benim | gibi onu taniyan, bilen ve ölü- münün ardından ağlıyan arkadaş ları, mezarında onu munzzep ede | mekleplerden birisine gil Vehabın Amatörlüğü Kabul Edildi İzmir ve Türkiyenin en kıymetli 0- yuncularından Vehabın profesyonel takımlarda oynadığı ileri sürülerek| profesyonel ilân edildiği malümdur. | Fransadan avdetindenberi verilen matör ilân edilmesi için Türk Spor Kurumuna müracaat eden Vehabın dileği kabul edilmiş, bu arada Fran- sada oynadığı Rasing klübe Vehabır vaziyeti hakkında bazı sualler sorul- muştur, Alınan cevaplar tatminkâr ol | duğundan Vehabın tekrar amatör ol- masına karar alınmış ve Türk klüp- lerine intisap edebileceği Futbol Fe derasyonu tarafından kendisine bir mektupla bildirilmiştir. Bu karar üzerine kendisini bula- rak hangi klübe intisap edeceğini sorduğumuz Vehap “bu hususta daha henüz birşey düşünmediğini” maama. fih bugünlerde kati kararını vererek bir Türk klübüne tesçil edilece; söylemiştir. Tekrar amatör sporcularımız arası- na katılmasından dolayı memnun ol- duğumuz Vehabın tekrar İzmire gide ceği de söylenmektedir. ala İğ LE Fener Yılmaz Klübünün Kongresi Feneryılmaz Spor klübü başkanlı- ğından: 10 Temmuz Pazar günü saat 10 da Haliç Fener C. H. P. binasındaki klüp merkezinde, kulübün yıllık kongresi yapılacağından üyelerimizin gelmele ri rica olunur. —— ———— bu müsabakada alacaklari derece ile zetlerden İzmirden Cihat ve Bayram, İ Ankaradan Erdoğan ve Nuri Kuşun İ hani mi gün icerisinde yapılı settiler ve bana ancak Filyosa kadar bilet verebileceklerini, 0- radan ikinei bir biletle seyahati- me devam etmemi bildirdiler. Kendilerine bu mesafenin 24 ki- lometre olduğunu hatırlatmak istedim, Fakat anlatamadım, Jaresiz kalınca, trene binip Fil. | yosa geldim. Eşya ve bagaj mu- amelesini yeniledikten sonra yo- luma devam ettim. Bu şekilde harekete mecbur edilmekliğim. ehemmiyetsiz de olsa hem mad- di zararıma sebep oldu, hem de İİ cok kısa zamanda bagaj işlerimi yaptırmak mecburiyeti karşısın» da haklı olarak üzüldüm. İhtimal devlet demiryolların- da böyle hallere ender rastlanır. Belki de geç gönderilen her han &i bir tamim veya doğrudan doğ- ruya memurun vazifesini benim» semeyişi bu hâdiseye sehep ol- muştur, Fakat her halde önüne geçilmesi lâzımdır.,, İkmal İmtihanları Niçin Eylüle Bırakılıyor? “Resmi mekteplerderi sene sonu imti- nda muvaffak olam talebeler. ikmal imtihanını eylülde veriyorlar, Ben bu noktaya temas etmek İst İk» »tihanlar, den sonra yir- yor? Pan, geri birak ış görüyorum. da muallimi ile çin © dural ta- ka man asındaki beraber okuyan bir talebe || mamlamıya bir hafta bile kâfidir. Üniver- site ms 8 olmak üzere iler kalan | tâlebe için yirmi "günlük 'midder de ders| Bugün ilrral “derslere cali ruyorum da * kalanların bir çoklarını ıya başladın. ru?,, di l aha çok vakit var,, cevabin | || slayorum. Demek ki, ikmel imtihanlarına bir hafta on gün kala derslere çalışmıya başlıyorlar arda muvaffak oluyorlar, O hat yürlük müddet çalışmıya pekâlâ kanlar eyle yurlar çıkıyor: tihanından sonra askeri stiyor; a keri mekteplerin kayıt muamelesi temmu- #ün yirmi beşinde kapandığı için tabii bu mümkün olumuyor. Eylüldeki ikmal İmti hanların müteakıp müracaat ettikleri man da “kadro tamamdır, cevabını e yorlar, Orta mektep sınıflarından askeri orta mekteplere de tiskletmek irki duğu gibi sanat, şimendifer, tayya ve kondoktör mekteplerine de yazılamı- yo ırakıhır- Ansiz ol irsat Orta mekteplerin sn sınıfında ikmale kalanların vâziyetleri daha acıklıdır. İk- malden sonra, bu talebe nereye gidecek? Hangi meklepe müracaat else kayıtlar ka- pah. Maarif liselerinden birtne girecek de- | ğil mi? İ Lisede okuduğu müddetçe mediği gibi liseyi yine © İkmale kalmanın sebeplerine gelince, bu da yalnız çalışmamış olmak değildir Çalışan bir talebe, riyaziyeden başlıyarak tarih, coğrafya, fen, kimya, sosyoloji kerlik, lisan derslerindeti her gün arka arkaya İmtihan giriyor, arada, dersleri| tekrar gözden geçirmek şöyle dursun, 40- Yuk alacak kadar bile vakit kalmıyor. Bana kalırsa, bu #ki nokta Üzerlerinde ehemmiyetle 'durulmıya değer. Çok geniş iki mevzudur. Maarif Vekâletinin nazarı dikkatini çel ienizi rica ederim. Beykozda Baliköyünde Hüs- revbey sokağında kayma. kam Nâzim * Karanlık Sokaklar Ne Olacak? “Gazetelerde çık sik Ok 5 İstamabal sokaklarına yeriden şu kadar bin lâmta asılacakmıs, Fakat, bu Tmbalı asiliyar, bilmiyorum. Yalniz gördüğüm bir şey var #9, Beyoğlunun en kalabalık yerlerinde ki sokaklardan çoğunun hâlâ karanlık için de olduğudur. Bu bal, muhakkak ki, z0- bıtanın işlerini de göçleştiriyor.. Çünkü İerin ve esrar çekmek istiyen barı serserilerin buraları kendilerine devamlı bir uğrakyeri yaptıkları gözden kaç - miyar. Bu sokaklar arasında elektrik Yimbas zivet değis- ikmalle bitirirse vaz, nerelere e Mülli takım kadrostna alınıp alınamı, yacağı belli olacaktır. dullah sokağıdır. Alâkadarların nazarı dik katini çelmenizi rica ederiz. Yazan: > O nlar, biribirlerinden ayrıl - mıyan, canciğer, iki arka- daştılar. İkisi de avukattı, Yaziha neleri, ayni hanın, ayni katında i- di. Mahkeme koridorlarında kolko la dolaşırlar; ayni kahvede bulu - şurlar, karşılıklı nargilelerini to- kurdatırlar, saatlerce iddialı tavla partisine otururlar; ayni lokanta- ya gider, bir masada yemek yer - ler; tatil günlerinde de beraber ge zerler; fakat. mahkeme salonunda, biribirinin kamna susamış ıki düş man gibi karşılaşırlardı. Onların, biribirini yere vurmak için ateşli, kırasıya hücumlarını, sırasına göre müdafaalarım gören ler, onlarin biribirlerine dost olma- larından, dost kalabilmelerinden şüphelenmekte haklı idiler. Bu görünüşe sİdanmayıpta, onla rın, aralarından su sizmaz. tam kafa dengi iki arkadaş olduğunu yakinen bilenler; eğer hasım taraf, davasını onlardan birine vermişse, hemen ötekine koşup mukabil da- valarını vermekten çekinmezler- d inkü onlar, işte; arkadaşlık, dostluk gayreti gütmek söy'e dur sun, bilâkis, davayi kazanmik TG azılı akip keşilirlerdi: Bu, onların arasında bir maç gibiydi. Ne mahkeme koridorların da; ne kahvede, lokantada, ne de gezmede, kat'iyyen, karşılıklı al- dıkların davalardan konuşmazlar - dı. kisi de, hoş sözlü, sevimli, zarif nüktelerle konuşari, gün görmüş insanlardı Bazan, kahvede, gazineda birleş tikleri zaman, biri, neşe ile bağı - rırdı: — Sen, yeni bir dava almışsın. Öteki, bunun yeni bir maç ha- beri olduğunu sezinlemekle be- raber, kayıtsız görünürdü: Hangi dava imiş o hakâyım? — Anlamamazlıktan geime! Son aldığın dava olacak! Hasım taraf bu sabah, bana geldi. Fakat ikisi de “kimin dav: çeşit davadır?,, sormazlar! çünkü, mahkemede çatışıp çarpışacaklar dır. Maç haberini veren meydan o- kur: — Seni, yere vurayım da gör Öteki, sevinçle el çırpar: — Hodri meydan! ( Bakalım, kim kimin sırtım yere getirecek. Davaya sit, ağızlarından, bun - dan başka söz çıkmazdı Onları o yakından tanıyanlar, karşılıklı dava aldıklarını duyun- ca, meraka düşerlerdi. Mahmeke günü, salon, hıncahınç dolardı. Bir gün, X ile Y., bir hakaret da vasının suçlu ve davacı vekilleri 0- larak mahkeme huzuruna çıkmış: lardı. Dava evrakı okundu, sahitler din lendi. Reis, X e — Ne Diye sordu. X., müdafaaya başladı: — Davacı, müekkilimin, kendi- sine, Teres! diyerek hakaret etti. ğini iddin ediyor. Biz, bu ıddiayı reddederiz. Reis, tekrar sordu: — Yani bu hakaretin vâki ol - madığını mı iddia edeceksin:z? Dia lenen şahitlerin şehadetlerine mi itiraz etmek niyetindesiniz? eceksiniz? TAŞIN GEDİĞİ Mahmut Yesari GG İRRE X. sükünetle cevap veriyordu: — Bizim, ne böyle bir iddiamız, ne de böyl ebir niyetimiz var. Biz, sadece hakaret iddiasmı, bem de haklı olarak, reddediyoruz. X. in, bu şekilde müdafaaya baş lamış olması; mahkeme salonunda merak uyandırmıştı; herkes, soluk almıyarak dinliyordu. X., devam etti; Müekkilim, Teres! kelimesini hakaret kastile söylememiştir. Her dilde, bütün kelimelerin söyleniş şekline ve söyliyenle 'söylenenin. şahıslarına, mevkilerine, ve muhi te, muhitin şartlarına göre deği - şir. X,, relse bakarak, Y. yi göster- di i — Müddei vekili, bunu kabul e- diyorlar mı? , hemen reise dönüp: - Müdafaaları bu kadar mı? Dİ ye sordu. X., yine reise bakarak söyledi: — Hayir! — O halde, müdafaalarını bitir sinler. Ben de, sıram gelince, ce- vâp vereceğim. ki taraf, Gil bir adım a- gayet uyanik Bareket eayahİRİN X., tekrar müdafaaya başlamış- tı: — Müekkilimle müddei arasın- da, eski bir kin yoktur. Herhangi bir şekilde, husum. de edebi- lecek bir vaka, hâdise de geçme- miştir. Bunu, inkâr ediyorlar mı” Y., relse dönerek cevap verdi: — Hayır, X., ağır ağır söylüyordu — Suçlu mevkiine konulmak is- tenen müekkilim de, müddei de, terbiyeli, yüksek tahsil görmüş insanlardır. Binaenaleyh müekkilimin böyle bir müddeiyo hakaret kastile söyle « nâmuslu, kelimeyi, miş olması varit değildir. Çünkü, da hiçbir ike düşmanlık hisleri bulunmıyan iki fnsanın tahrikâ- miz bir İisanla konuşmaları, aklın, mantığın haricinde bir şeydir. Mü ekkilira, böyle bir kelimeyi. ciddi bir şekilde söylerse, bizzat kendi nefsine hakaret etmiş olur. Müek- kilimin, ağzından çıkanı kulağı işitmez, ayak takımı lehçesile ko- nuşur, terbiye ve nezaketi kıt bir adam olduğunu kabul etmek teveb hümüne düşmekle, ben de öna, ha karet etmiş sayılırım. Söylerken. X. in yüzü gülüyör- du: — Müekkilimle müddei, sık sık buluşur ve şakalaşirlar, Şakala mağı itiyat edinmiş arkadaşların biribirlerine nazları geçer. Müdde inin o günkü asabi hali, buna bif elddiyet şekli verdirerek. mevcüf hüdisi şeklinde mahkemeye aksettirmiğ tir. Müekkilim, hakaret etmiş de” gil, bilâkis, iltifat etmiştir. Müdafaanın bu şekli almas keme salonunda fısıltılara. hafif” ten gülüşmelere meydan vermişi” Mübaşir, hatırlattı; — Susalım. Y., oturduğu yerde dayanama mıştı, ayağa kalktı; — bifatta mı bulunmuş! (Arkası: Sayfa B, sütun » Vİ olmıyan bir meseleyi bir