Gazeteciliği azeteciliği » (Başı 1 incide) si, gazeteciliği gerilikle ve intibak moksaniyle mahküm ettirecek diğer bir sebeptir. Başka memleketlerde gazetecilik en rağbette bir meslek- tir. Kapısı önünde binlerce olgun ve atılgan genç sıra ve firsat bekler. irkaç gün evvel Kamutaydan geçen Basın Birliği Kanunu, gazeteciliği inkılâp âlemine alma- yan sırası geldiğine bir işarettir. Bu | Okanun gazeteciliği, bir meslek diye | o tanıyor ve bu mesleğe mensup olan- ların hakkını ve istikbalini ariyor. Bu kanunun diğer bir mânası da, re- jimin gazeteciliğe, zararı tahdit edi- lecek bir belâ değil, faydalarından daha çok istifade edilmesi lâzım ge- len bir kıymet gözüyle bakmakta ol- duğudur. Yeni kanunu yaratmakta Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şük- rü Kayanın büyük bir rolü vardır. Şükrü Kaya senelerdenberi bu ka- nun için uğraşmış, hattâ itiraf etme- liyiz ki, zaman zaman gazetecilerin kendi mesleklerine Kârşı olan alâka moksanlarile çarpışmıştır. Ortadaki alâka Şükrü Kayanın bir taraftan devlet adamı sıfatiyle uyanıklığına ve basiretine, diğer taraftan gazete- cilik hayatının kısa sürmesine rağ- men candan bir gazeteci olduğuna alâmettir. Kanun çıkar çıkmaz gazeteciler, Şükrü Kayaya bir telgraf çekerek teşekkürlerini bildirmişler ve Dahi- liye Vekili İstanbula gelir gelmez kendisini bir çay masası etrafındaki meslekdaş toplantısına çağırmışlar- dır. u toplantıda başlıyan hasbiha- in arkası kesilmiyecektir. 'Türk gazeteciliğine, inkılâbın icap- Yarına uygun bir meslek seviyesi, bir kalite derecesi, bir neşir ve faaliyet sahası hazırlamak için hiç şüphe yok ki elbirliği ile çalışmalar bundan sonra -İaal bir şekilde devam ede- cektir. Birçok sahalarda dünyaya örnek olacak yollar tuttuk. Türk gazetesi hakkındaki gayemiz de mevcudu bi- raz iyileştirmek değil, ideal gazete mefhumuna en yakın bir gazete ya- ratmak olmalıdır. Gazetecilikte ticaret mahiyeti gö- renler var. Bunlar hem haklı, hem haksızdır. Hiç şüphe yok ki gazete adını taşıdıkları halde ticaret mües- seselerine mahsus emeklerle işliyen müesseseler eksik değildir. Fakat bunlar (gazete) sıfatına hak iddia edemezler. Hakiki gazeteci, gönüllü bir asker gibi, ancak ve ancak vazife duygusu ile çalışan, medeni cesareti mesleğinin tabil bir zarureti diye ka- bul eden, gazetesini ne şahsi menfa- atine, ne de kinine âlet diye kullan- mak hakkını kendinde görmiyen, sir. tındaki mesuliyetin ağırlığını duyan, bunu taşımak için mücehhez olan, idealist ve yüzde yüz emniyete lâyık adamdır. Bu vasıflara uymiyan a- dam, şeklen gazetecilik etmesine rağmen bir tüccardır, bir memur dur, fakat mesleğin idealist mânasi- le bir gazeteci değildir. li Yeni kanunla gazeteciler için İ yeni ufuklar ve imkânlar açıl. | mıştır. İnkılâbın ruhuna uygun ga- zeteyi yaratmıya çalışmak günü gel- | miştir. İdesle uygun bir gazete, yal © miz kendi sahasına ait bir kıymet de- ğildir. Bütün diğer faaliyet sahaları © için muharrik ve münebbih bir kuv- — vet rolünü oynamak imkânına ma- İiktir. Bugünkü hayatımızda yoklu- ğunu en çok duyduğumuz kıymet, bilgiye, Blısasa, tetkike dayanan, ihtirastan ve şahsi dostluktan ve düş ,manlıktan kendini üstün tutan müs- bet tenkittir. Türk siyasi, içtimai ve © Ordumuz Bugün Hataya Giriyor (Bap 1 incide) |publik gazetesi, “bugün mesut bir Asyada hissedilmekte olan bu dev | haberi tebşir edeceğiz, diye başladı. let, Karadeniz ile Akdeniz arasın-| ğı başmakalesinde Fransanın Yakın da bir anahtar vaziyetindedir.| Şarkta emniyeti için esas tamdığı a- Fransa için daima büyük bir kıy-| sırlar görmüş Türk — Fransız dost- meti olan bu devletin dostluğu bugün, Almanyanın mevzilerini i Şarka doğru ilerlettiği ve yeni bir Bağdat demiryolu tahayyül ettiği bir sırada daha büyük bir kıymeti! haizdir.,, Ekselsior gazetesinde Marsel Peyi, şöyle yazıyor: “Bu Itlâfla müziç İskenderun Sen cağı ihtilâfı, sulhün idamesi ve Şar- i Akdenizde terakki ve refahın İn- kişafile ayni suretle alâkadar olan Türkiye ile Fransa arasında siyasi ve askeri teşriki mesai, dostluk ve te sanüt tezahüratı şekline inkilâp et- miştir. Bu hâdisenin ehemmiyetini ölç mek için Türkiyeyi 1914 te Orta Av- rupa İmparatorluklarile ittifak etmi ye sevkeden feci hatayı hatırlamak! lâzımdır... Şarki Akdeniz statüsü Epok gazetesinde Donadiö şöyle ya zıyor: “Birkaç asırlık Fransız — Türk dostluğu İskenderun işinin halledil mesi dolayısiyle kuvvetlenecektir. İngilterenin iktisadi ve mali sahalar» da geçenlerde Türkiye ile akdettiği itilâflardan sonra gelen bu İtilâf ye ni bir sulh unsuru mesabesindedir. Almanyanın bundan sonra diğer Garp devletlerinir. Avrupanın Cenu- bu Şarkisindeki menfsatlerini naza- n itibare almas lâzımdır.,, Ordr gazetesinde Givet yazıyor: “Muahede Şarki Akdenizde statü- Dün muhafaza edileceğine dair kati bir teahhüdü ihtiva etmektedir. Av- rupada cereyan eden hâdiseler ve İmparatorluğumuzun etrafında dola- şen İhtiraslar karşısında bu itilâfın yalnız şimdiki değil ileride her ihti- male karşı koymak hususundaki kıy meti de kolayca anlaşılabilir.., Nihayet Popüler gazetesinde Le- ru şöyle diyor: “Türkiye ile yapılan itilâr, Fran - sız — İngiliz işi ni, de takviye etmektedir. Çünkü Ingiltere son Za- manlarda Ankarada büyük bir faa - liyet göstermiştir. Şimdi yapılacak iş, Suriye ve Lüb- nan ile aktedilen itilâfları tasdik ct- mekten ibarettir. Bu, çok arzuya sa- yandır. Çünk Fransa, bu suretle Tür- kiye ile arasındaki dostluğun Arsp- Jarla teşriki mesai siyasetine mâni olmadığını isbat etmek irikânını el- de edecektir. * Şarki Akdenizde sulh garanti altında şöyle anlaşmasını mevzuu bahseden Re- luğunun ihya edilmiş olmasından do Jayı memnuniyet beyan ediyor. Bu- na mukabil Fransız — Suriye mua- hedesinin tasdiki aleyhinde bir çok deliller ileri sürüyor. Jurnal gazetesi, anlaşmanın yal nız esasları kararlaştırılmış olmakla beraber 'Türk — Fransız münaseba- tının bu ilk merhalesinin de büyük bir tantana ile teside değer mahiyet te bulunduğunu, çünkü bu suretle Şarki Akdenizde sulhün emniyet al tına alındığını kaydeyliyor. Jur gazelesi, Hataya gitmiş olan Milletler Cemiyeti o komisyonunun j battı hareketini tenkit ederek bu ko- misyona nazikâne bir tarzda yol ve- İrilir verilmez müşkülâtın bertaraf e- dilmiş olduğu hususunu şayanı dik- kat görüyör ve diyor ki: “Bu mesele de göstermiştir ki Ce- miyeti Akvam kömisyonulari gizlice arzu edilen bir faaliyetsizliği ört - İmek için ortaya atılmış bahaneler - den başka bir şey değildir. Türk — Fransiz dostluğunun biran için tehli keye düşmesi, Suriyelileri tatmin et mek istiyen ve Türk aheliyi hiç he- saba katmıyan 1936 Fransız — Suri ye muahedesi yüzündendir. Ovr gazetesi de Türk — İngiliz dostluğunun tarihte emsali görülme- miş ahenk ve samimiyet arzettiği bir sirada Fransa Türkiye ile yaptığı İ- İtilâftan dolayı sevinmekte tamami: le haklıdır. Türk âmilinin birinei de- recede rol oynadığı bugünkü yakın şark vaziyetinde bu, anlaşmadan do- layı Paris ne kadar memnunsa (on- dra da o derecede sevinç duymuş- tur.,, Le Tan gazetesi de başmakalesin- de, esasları şimdi hazırlanan Türk - Fransiz dostluk müahedesinin eylül de Ankarayı ziyareti sırasında Bone tarafından imza edileceğini hatırla. tarak diyor ki: “Bugün neticelenen müzakerele - rin asıl mühim kısmı işte bu muahe- dedir, Çünkü mezkür muahedenin şarki Akdenizde Türkiye ve Fransâ- İnn kati bir menfaat birliğini mü « İşahede etmesi ve Fransa ile Türkiye- İnin bu denizde statükoyu müteessir İ edebilecek ihtimaller halinde istişare de bulunmalarını derpiş eylemesi u. mumi sulh için yeni bir garanti di- ha teşkil eder.;; Deba gezetesi diyor ki: “Dünyanın bugünkü halinde İn- giliz Türk mukarenetinin de takvi- ye ettiği Fransız - Türk mukareneti çok hayırlı tesirler yapacaktır. Bu Paris, 2 (A.A) — Türk — Fransiz|mukarenet şarki Akdenizde şimdiki | muvazeneyi tarsin eyliyecektir.,, Südetlerle Müzakereler Jlerliyor Prag, 2 (A-A.) — Çekoslovak hü- kümeti ile Alman Südet partisi ara- sındaki müzakerelerde halen üç muh telif unsur mevcut bulunuyor: 1 — Diller hakkındaki yeni ka - nun projesi, Başvekil B. Hodza tara- fından BB. Kundt ve Roşe'ye tevdi edilmiştir. Südet partisi halen bu projeyi tetkik eylemektedir. 2 — Milliyetler statüsünde, mülli- yetlerin kendi kendilerini idareleri- ne alt olmıyan kısım, Henlayn par- tisi delegelerine verilmitşir. Bu dele geler, bunu kendi talepleri ile kar- şılaştırmaktadır. i 3 — Nihayet statünün milliyetle- rin kendi kendilerini idarelerine öit iktisadi hayatı, Türk edebiyatı, Türk ressamlığı, Türk sahnesi bu yolda tenkit ölçülerinin kurulmasını bekli- yor. Bütün bu ağır ve mesuliyetli vazi- © Ofeler karşısında insanın şu kanaate — Yarmamasına İmkân yoktur. Hiçbir Sahada sarfedilecek himmet, gazete- cilikte olduğu kadar çabuk, geniş ve şümullü neticeler veremez. İdeale uygun Türk gazetesini yaratmıya ça- Jışmak;'bu bakımdan yalnız mesleğe © karşı değil, yurdun en umumi ihti- 'Yaçlarına karşı hayati sayılacak bir - vazifedir, - © Ahmet Emin YALMAN j olan kısmı, halen B. Beneş'in riya setinde bir heyet tarafından tetkik edilmektedir. Umumiyetle sanıldığına göre, ilk iki vesika, 20 temmuza doğru mebu Şiddetli Bir Yer Sarsıntısı Oldu (Başı 1 incide) halk heyecana düşmüş, fakat hiç bir hasar kaydedilmemiştir. Rasathanenin zelzele hakkındaki tebliği şudur: İstanbul, 2 (A.A) — Kandili Rasatha- Besinden: Bugün saat 14 U 27 dakika ve 11 sani- ye geçe şehrimizde herkes tarafından hia #olunacek derecede bir zelzele kaydedil. miştir, Bu zelzelenin merkez üstü İstanbuldan 140 - 180 kllometre mesafede ve şarki serubi İstikametinde olduğu tahmin edil miştir, B. Fatin ne diyor? Rasathane müdürü üstet Fatin, dünkü zelzele hakkında şunları söy- lemiştir: — Zelzele merkezinde tahripkâr bir tesir yapmamış olsa gerektir. Merkezinin Gemlik ve Derince isti- kametine düştüğünü tahmin ediyo- ruz. Sarsıntı şiddetli olarak hissedil- diği için, devamına İhtimal verile MEZ, | Sokağa Atılan Yavrular Şimdi de Çocukların Anası Bulunamıyor Çocuklarını kaldırıma atan baba- nm vaziyeti dün de devam eden tah- kikata rağmen, maalesef henüz ay- dınlanamamış bulunuyor. Kolaylıkla hatırlıyabileceğiniz gi- bu adam mahkemede: — Benim, demişti, başıma gelen bütün facialara zevcem sebebiyet vermiştir. Onun, Sirkecideki Akgün otelinin. kâtibi Etemle görüştüğünü öğrendiğim günden itibaren aklımı başıma topliyamâdım. Hattâ bu iha- netinin dimağımda yarattığı perişan lık yüzünden işlerimi ihmal ettim, neticede de, vazifemden kovuldum: Işsiz, ve aç kaldım! Çocuklarımı da, sokağa atmadım, Akgün oteline bıraktım, Çünkü 2ev- cemin bü otele uğrıyacağından ve ço cuklarile alâkadar olacağından emin dim!” Bu ifade üzerine, zabıta, hakikati anlıyabilmek için maznunun Zahide adındaki zevcesini, ve adi geçen O - İtelin kâtibini aramıya koyulmustu. Fakat, kâtip, ancak dün bulunabil - miştir. Kâtip Etemle, bir arkadaşı - miz da görüşmüştür, B. Etem. suç- Tunun ifadesini hayretle karşılamış, şöyle demiştir: — Ben, bu garip adamı, hayatım- da ilk defa, çarşamba günü gördüm. Yanında üç yavruyla, kâtibi bulun- duğum otele gelmişti. Ne kendisini, ne de zevcesini, o günden evvel u - zktan yakından görmüş değildim. Bir yatak istedi. Hiç bir otelde yer bulamadığını, çocuklarile sokakta kaldığını söyledi, Kendi haline, ve bilhassa çocukların perişanlığına 8- bi, kat ertesi sabah, içinde dört kişi ya- tan o yatağı da, o odayı da güç te- mizlenebilecek derecede pis bir hal- de buldum. Uç çocuk, yatağı da, o - dayı da, içine desturla girilen mahal lere çevirmişlerdi. Benim, bu adam- dan aldığım para, yalnız 30 kuruş tu. Halbuki buna mukebil, o odayı temizletmek için en az bir lira sar- fetmek mecburiyetindeydim. Bu he sapla oda, yatak kiralamak, akıl kö- rı değildi. Kendisine: — Arkadaş, demi, sana dün gece verdiğin 30 kuruşunu ade ediyo - rum. Bu gece,, başka bir otelde kal. Ve seni alıkoyamıyacağım için beni mazur gör! Bu cevabı alınca, çocuklarile bir likte, homurdanarak otelden çıkan, ve o sokaktaki kahveye yerleşen garip müşteri, bana acayip ii r savurmaya başladı. Fakat otele gol diği gece ticaretle iştigal ettiğini, er- tesi sabah muallim olduğunu, ve ni- hayet mahkernede, Zonguldakta, bil mem ne şirketinde muhasiplik yap- tığımı söylediği için, sözlerine fazla ehemmiyet vermedim. Zaten benim müdahaleme lüzum kalmadı. Kahve- de oturanlar, biribirini tutmaz iti - ralar ithamlar, iddialar saturan bu adamı münasip sözlerle susturmuş - lardı... Kendisi, çocuklarını caddeye bıra- kıp, Galatadaki Tekirdağ oteline git- miş, ve üç bedbeht yavrucuk, kaldı rımda titrerken, mışıl da uyu- muş! Bu sabah (dün sabah) buraya geldi. Kendisini zabıtanın aradığını biliyordum. o Yakalıyarak, karakola teslim ettim!,, Bu vaziyet karşısında ve hâdise. nin tamamiyle aydınlanabilmesi için Bayan Zahidenin bulunmasını bekle mek icap ediyor. Halbuki, dün de yazdığımız gibi, esrarengiz bir sima haline giren bu kadın, zâbılanın bütün gayretine rağmen, henüz bulunamamıştır! K * Bu münasebetle, dün, aksi bir te sadüfün uyandırdığı yanlış bir kana ati de tashih etmek isteriz. Dünkü nüshamızın birinci sayfa- san meclisinin tasvibine arzedilebi -| —— —————isivis, sokakta bulunmuş olan yavru lecektir, Üçüncü kısım hakkında eks- perlerin kanaati, bunun bu tarihe kadar hazır olamıyacağı merkezinde dir. Prag, 2 (A.A.) — Müdafaa nazırı Mâkunik eylülde 3.000 askeri hazır- hık kampının faaliyete geçeceğini bil dirmiştir. Askeri hazırlık dersleri 38 — 39 ders senesinden itibaren yüksek mek tepler hariç olmak üzere diğer bü - tün mekteplerin programlarına ithal edilecektir. * Paris, 2 (A.A.) — Bone, çekoslo - ların resimleri vardı. Bu resimde, ço cuklar, kendilerini dükkânının kapı- sı önünde bulan berberin kucağında görülüyorlardı. Bazı kimseler, o resmin, çocukları cıdım, onlara bir yatak verdim. Ka-| (Başı 1 incide) zeteçiler derin bir sevgi halkasile sar mışlardır. Eski İstanbul Basın Kurumu Baş kanı Hakkı Tarık Us, Dahiliye Veki limize bütün gazeteciler namına “hoş geldiniz,, demiş ve basın mensup'a- rının duydukları minnettarlığı ifade etmiştir. Şükrü Kaya, Hakkı Tarık Usun sözlerine şu mukabelede bulunmuş- tar; ” “.— Muharrir ve güreleci arka- daşlarımın nezaketlerine teşekkür ederim. Yapılan kanun partimizin esaslı prensiplerindendir. “Gazetecilerimizin millet naza- rındaki mevkileri ve etimhuriyete olan bağlılık ve hizmetleri benim söylediklerimden yüksektir. Bana karşı sarfedilen bu nazik sözleri büyüklerimin bana verdiği vazife- yi yapabildiğimin bir şahidi diye telâkki ederim. , Yoksa hepimizin teşekkürleri - nin hükümete, hükümet reisine, Büyük Millet Meclisine ve hepi - mizin Ulu Şefi Atatürke ait oldu- ğunu biliriz. iğiniz hisleri bu büyük! makamlara arzetmeyi şerefli ve zevkli bir vazife bilirim.,, Dahiliye Vekili, Haydarpaşadan motöre binerek Atatürke tazimleri ni arzetmek Üzere Savarona yatına gitmiştir. : Gazetecilerin ziyafetinde İstanbul gaztecileri, dün akşam sa af 1730'd4 Serkldotyanda Dahiliye Vek Sükrü Kaya şerefine Bir Gay #iyaleti. vermişlerdir. Bu “ziyafette İstanbul gazetelerinin sahipleri, mü- harrirleri, yabancı ve ekailiyet dil - leri ile çıkan bütün gazeteler men - supları hazır bulunmuşlardır. Dahi- liye Vekilimizle gazeteciler arasın - ida çok samimi hasbihaller yapılmış, Şükrü Kayanın sorulan bütün sualle re cevap vermekte gösterdiği cömert likten bol bol istifade edilerek mes. lek işleri ve mesleğin ilerlemesi im- kânları üzerinde görüşülmüştür. Bir aralık, Nizameddin Nazıf söz a-| larak şunları söylemiştir: “— Türk gazetecisi, neşeli bir top lantının şeref mevklini, ilk defa o- larak bugün, bir devlet adamına bahşetmekte değildir. Bununla bera ber, içtimai bünyemizdeki bütün iyi temayüller gibi, en güzel Türk an- anesi olan misafirperverliğin de bek çisi ve mümessili olan gazeteciliği- mizin, şu anda beraberinde bulun - duğu şahsiyeti, pek mümtaz bir tarz da onurladığını da söylemek lâ - zımdır, Şükrü Kaya! Size diyebilirdim ki bu toplantı bir minneti de Ifade et. mektedir... Eğer çok iyi bildiğiniz mesleğimiz böyle bir duyguyu esa- sından reddeder olmasaydı, ve biz, müntesiplerinin kendilerini kölay ko lay fâni addedebildikleri başka mes leklerden birinden olaydık... Fikir hürriyetinin, tenkit hâkkı - nın mümessili ve efkârıumumiye icat, tenvir ve mürakabesinin nâzı- mı olan gazeteci için, şahsında bir de hâkim yaşatmak, bu hâkimi dat- ma lekesiz bir halde bulundurmak bir zaruret değil midir? Hâkimi, sev gi ve hayranlığım zaman zaman minnet derecesine yükseltmek hak - kından mahrum eden telâkkimizde bizi haklı görünüz. S'z, Partinin ve! Hükümetin müsterek arzusunu tem-| sil ederek, kendilerine inananlarımı- zı bu inançlarında haklı gösteren ve ————— ni gösteriyorlar. Halbuki ben, değil vakya işleri hakkında Ingiltere sef! |terkeden babaya ait olduğunu zan - ri ile görüşmüştür. Oğrenildiğine gö |nettikleri için berber Mustafa, dün re Sir Filips bir kaç gün İstirahat |matbaamıza Relerek şunları söyledi; etmek üzere pazar günü İngiltere - Arkamdan “ çocuklarımı ye gidecektir, sokağa atan serseri budur!,, diye he Çocuklarımı, evimin kedisini bile s0- kağa bırakamam, Sizden çok rica ederim: Beni bu haksız ithamlara muhatap olmaktan kurtarın! Bu sırada, masum berberin hak - arzusunu yerine getirmiye kâfi gelecektir, sanırız. Dahiliye Vekili, dünkü ziyafette gazetecilerle birarada Dahiliye Vekili gazetecilerle görüş jrada bulunanBaşvekilimizle telef kendilerine İnanamaz bir hal al rımızi tekrar kendilerine inanmi teşvik eden oldunuz. Bu deme ki gazeteciliğimize yeni bir hız ren ve mesleğimize mev'ut yeni mesut inkişaf devresini müjdeli oldunuz. Arkadaşlarım namına, # sınızda bu hüviyeti selimlamak terim.,, “Gazeteciler Bayramı,, Dahiliye vekili Şükrü Kaya, nun üzerine rejimin, matbuat hüf gyetine en geniş manasile hürü eden prensibi kabul etmiş olduğu söylemiş, en Büyüğümüz olan türkün her gün muayyen zaman rını memleketin bütün gazetelei okumakla geçirdiklerini ve bü lerile matbuata ve neşriyata ki İ hissedilir bir bağ ve sevgiyi her man tebarüz ettirmiş bulunduklü ni İlâve etmiştir. İ Dahiliye Vekili, bir aralık An görüşmüş ve salona döndüğü za Başvekilin selâm ve sevgilerini dirmiştir. Toplantıda hazır buluf lar, derin bir hürmetle teşekkür mişlerdir. Gayet samimi bir hava iç devam eden bu hasbuhal sıra gazeteciler mesleklerine ait her ta üzerinde en geniş şekilde koi mağa fırsat bulmuşlar, yeni hir sın kurumu teşkili, kuruma lokal mini, gazetecilik mektebi açıl! hakkinda fikirlerini söylemişlerdir. Gazeteellerden bazıları, kanuf dan ziyade, vekilin Türk gazetec! hakkında söylediği sözlerin dilerini bahtiyar ettiğini kaydedei rek, Basın kâffununun Kibül eğil! Bi 28 haziran gününün gazeti arasında “gazeteciler bayramı,, dilmesi arzusunu göstermişlerdir. rek, açılması noktasında israrla duğu gazetecilik mektebi hakkı verilen izahatı dinlemiştir. Bu toplantı saat 17.30 a kadar vam etmiş, Dahiliye Vekilimiz tecilere veda ederek ayrılmıştır. Dünkü Atletiz Müsabakaları (Başı 6 nerd) atlet İştirak etti, Misırlı Abusöl 1 Abusabah Misir 163 I Artin Türk HE Ibrahim Türk, la bizden Artin arasında sıkı bir me halinde devam eden mü neticesinde son turda harikulâde finiş yapan Mısırlı, 16.2 dakika birinci Artın ikinci, Ibrahim üçü? cü oldular. Teknik netice; Sırıkla yüksek atlama : Bu müsabakaya Mısırlılar etmediler, Istanbuldan Haydar Ankaradan Muhittin. arasında bir çekişme halinde devam eden sabaka neticesinde 3.32 atlıyan dar birinci, ayni derece (le Mul tin Ikinci, 2.83 ile Münir ve İ üçüncü oldular, Muhittinin 332 derecesi yeni Ankara rekorudur. 4 400 bayrak; Bu müsabaka bizim takımın zuk koşmasına ve Mısırllazdan geri kalmasına rağmen Mısır tal nın yeni bir Misir rekoru yapı neticelendi. Gören, Faruk, Mehmet, İbra) den mürekkep bayrak takımımız ruk ile Mehmedin bayrak so düşürmelerinden dolayı çok kaldı. Teknik netice; I Misir takımı 3.28.2-10 N Türk takımı. Müsabakalara bugün saat 16 devam edilecektir.