HATAYA GÖNDERDİĞİMİZ FOTO MUHABİRİMİZİN İLK RESİMLER (Başı 1 incide) General Asım Gündüzün Başkan- I:ğındaki heyet Hataya geldikten sonra, burada vaziyet biraz değişti. Evvelce Islâm mahallesinden Hiristi yan allelerine gi gelmek için oldukça güçlük çeki yordu. Şimdi dahe serbesttir. “Yaşasın Atatürk?,, Akşamları binlerce halk Asi neh- kenarındaki bahçelerde gezi- ece saat 24 e kadar dükkânlar okaklarda Büyük Önder A- tünü dolaştıranlara sık ve Alevi rinin yor açıktı tatürkün sık tesadüf ediliş Yaşasın Atatürk! Sesleri Hata yın her tarafında en çok “duyulan ız Erkânharbiye he releri devam ediyor. Bazan da durakhıyor. Esas itibariyle Türk askerinin Hataya bül edilmiştir. Anlaş girecek askerin miktarı üzerinde bir türlü müsbet bir ne yor Umumi Türk Vali Doktor Abdur- rahman Melek iş başına "geldikten sonra, Suriye hükümeti tarafından muhtelif memuriyetlere tayin edil- miş olan birçok Araplar kendilikle- rinden İstifa etmişlerdir. Bazı teşki- ta lâğvedilmiş, eri müza ke girmesi ka- eye varılamı- yeli memur- ar açıkla kalmışlardır. Bu Araplar kendi memlek: lamışlardır, Sükün ancak Türk ordusunun gelmesile mümkün olacaktır Fakat, bütün bunlar, mumi asayişi & zaktır. Burada ancak. Türk ordusu temin edeğektir. İntihap komisyonu âzasının Türkle- lerine dönmiye baş- Hatayda u- n etmekten çok u- “Türklerin kanı ve karıları helâldir. Böyle kâfir bir millete rey vermeyi; diyen yobaz Naif hoca tevkif edil- dikten sonri i li rahatlık ve huzuru| Usbecilerle elele verip Türkli haydutluk |re çıkardığı müşkülât devam ediyor Rey vermiye gelen Türklere bin tür İlü sual soruyorlar, Hal yetinden istifade ederek, müşkül va ziyetler ihdas ediyorlar. Fransızlar açıktan aç | her işte zorluk çıkarıyorlar yerinde serbest olmak şöyle burada dahi göz a çok güç bir iş kapalı. Komisy hap yerlerinin mıyorlar. S şiddetli hareket ediyorlar. Caddede, meydanda bir sa, Suriye jandarmaları masumi- Türklere vazife . gören zümüze n ve İnti- dahi aldır maları çok m âdise ol. derhal otra- fı sarıyor. Kordonun içindekiler ser best serbest dövüşüyorlar. Hattâ © malarının arkasından, omuzunun ü- zerinden kordonun içinde bulunan- lara ateş ediyorlar. Suriye jandar- maları böyle karışıklık anlarında ka- tiyen müdahale etmiyorlar. Olen ralanan olabilir. Hiç aldırış eden yok.. Yalniz, hâdisenin etrafını sar- makla iktifa ediyorlar, Milletler Cemiyeti komisyonundan şikâyetler Bütün Hataylılar, Suriyelilerin, Fransızların, Milletler Cem messillerinin yaptpıkları hak: lardan şikâyetçi.. Anlata anlata biti- remiyorlar. Aleviler Türk oldukları halde mızı kâğıt alamamışlar ve bunlar bir grup hali acaat ederek, iğfal edilmekte olduklarını ve Türk yazıl- mak istediklerini söylemişlerdir Aleviler, şimdiki vaziyete göre, bir İ kısmı münevver, bir kısmı da oku- mamış olmak Üzere ikiye ayrılmışlar dır. Münevverler ekalliyette olduk- ları için dalma ekseriyetin tehdidi kır. n Türkler aleyhinde ler Cemiyeti delegelerinden jaltındadırlar. Ekseri başında Zeki Arsuzi isminde bir adam v dir. Bu, ekseriyetin ruhi haletine ta- mamiyle hâkim olduğu için, Alevi- lere adeta liderlik etmektedir. Mü- nevver Aleviler ; şunları söylüyor- lar Suriyeliler in Münevver Alevilerin sözleri — Biz hiçbir zaman Atatürkün çizdiği nurlu yoldan ayrılmak iste- miyoruz. Fakat, Alevi ekseriyeti bi- zim bu karammızı çok fena hislerle karşılıyorlar, “Bizi tehdit ediyorlar. Biz, ne kadar onlara nasihat veriyor sak ta bir türlü anlamıyorlar. Maa- mafih vaziyet ergeç tavazzuh ede- İcektir. Antakyanın Osmaniye mahallesi Türkleri kendilerini bir türlü kaydetmek islemiyen seçim bürösunun önünde bekleşirlerken aleyhinde bin bir fesada iştirik eden ve Türk yapan Suriye jandarmaları Antakya sokaklarında ve yobazlarla birlik olup çalışan Millet- evlerini yağma ederek biri seçim yerinden çıkarken | Antakya şehrinde sekiz on binden fazla olmıyan Rum ortodoskler ve| katolikler hemen hemen biri muha- lif, diğeri muvafık olmak üzere tıp-| kı Al gibi ikiye ayrılmışlar-| dir, KIZILCAHAMAMDA Kazalara Sebeb Olan Bir Yol Tamir Ediliyor Kınlcahamam, (TAN) — Seneler. | denberi bozuk olduğu için bir çok ka- zalara ve hattâ ölümlere sebep © lan Ankara - Kızılcahamam yolunun tamir ve İnşes Ankara vilâyetince kararlaştırılmı Yol yapıldıktan sonra, şimdi 4-5 atte, yağışlı havalarda ise 8-19 sa- atte gidilebilen Ankaraya 2-25 atte varılabilecektir. Bu suretle ben zin sarfiyatı azalacağı için otobüs ve kamyon ücretlerinin de ucuzlaması m gelecektir. Bunun tamiri, Bo- lu ve Gerededen gelenlerin de işine yarıyacaktır. Hastalığın Önüne Geçildi Kızılcahamam, (TAN) — Uzun se- nelerdenberi baytar um kalan kazamızda memurundan mal ilerlemiş olan hayvan hâstalığının önüne ge- çilmiştir. 3-4 ay evvel tayin edilen baytar | | ibrah çalışmalarile hastalık kalk miş ve kordonlar kaldırılmıştır. Köylü Yağmur Bekliyor Kızılcahamam, (TAN) — Dağ köy- lerindeki mahsul vaziyeti pek endişe uyandırmıyorsa da, diğer yerlerdeki ekinler yanmak tehlikesi gösteriyor. Çiftçi, dört gözle yağmur beklemek- f MO otomobilin içinde yat- makta olan köpeğinin yani- na İyice yerleşti ve bancosunu ça'- maya başladı. Sayne, Penbeskotun sahanlığındaki salıncağa kurulmuş Merl'in banco' çalmasını dinliyor- du. Tam yaz ortası idi. Hava müt- hiş sıcaktı, Garpte toplanan kara bulutlar, akşama bir fırtınanın ko pacağını müjdeliyorlardı. Zaman zaman şiddetli bir rüzgâr esiyor, yumak yumak sarı toz y valandırıyordu. Mel, yazları, bobin fabrikasın- da çalışıyordu. Fakat o bütün bir sene çalışmasını sevmezdi. Kışın ormanlara çekilir ve ancak ba- hara doğru dönerdi. Yazlarını, kö- peğile beraber viran kulübesinde geçirmeyi ve Soynenin oteli önün- de banco çalmasını severdi. Mel, bancosunu — tıkırdatıyor, Sayne ise, gittikçe artan bir hızla salıncakta sallanıyordu. Planketi plank... Plank, Planketi plank! Mel veyahut o“Kavali patronları nın dediği gibi “Melün İsveçli,, ha- rikulâde bir oduncu olmasına men bobin fabrikasında hiç te iyi larını i plank. rikada çalışmasını hiç sevmezdi. O- nun çalıştığı fabrika elektrik bo- binleri yapıyordu. Mel'in şimdi, şu dakikada fabrikada olması icap e- derdi Sayne, Penbskot otelin sahibesi idi. Bu, münhasıran oduncuların yatıp kalktığı bir oteldi. Oduncu- lar ormanda, odun kesme riçticesin de kazandıkları paraları sarfetmek için şehre geldikleri zaman bu 0- telde kalıyorlardı. Saynenin yanında her hangi bir yardımcı yoktu. Esasen Saynenin yardımcıya da ihtiyacı yoktu Planketi plank... Planketi plar Planketi plank! M el bancosunu Sayne için ça- lıyordu. Bunlar, kendi ara- lstında hiç bir vakit konuşmazlar» dı. Mel dilini o kadar az kullanırdı ki, dilsiz doğsaymış her halde hiç bir şikâyeti olmıyacakmış! İnsan onun yanında saatlerce oturabilir ve bir tek kelimesini duymıyabilir- di. Sayne, mutfağa gi Melin köpeği için bir kemik getirdi. Mel otomobilinin kapısını açtı, Küçük köpek kemiğe atıldı ve kemikle beraber tekrar otomobile girdi. Mel” in yanına çömelerek kemiği ke; Mel çalmıya başladı. Planketi plank Plenketi plank! Sayne saat beşte, yemek hazır. lamak üzere, evin içine girdi. Mel. bancosunu elinden bıraktı. Köpe- ğini yanından kovdu. Otomobilden aşağı atladı ve otomobili iteliyerı kendi kulübesi yanındaki ahıra sok tu. Otomobil çen kas, biri törünü çalmıştı. Bahara doğru Mel, ormandan dönüp te motörün aşı rılmış olduğunu görünce, otomobi H iteliyerek Sayne için banco çal ne getirmis, ve bu her gün tekrarlanan bir itiyat ha- line gelmişti. Mel, otomobili ahıra getirdiği zaman orada patronu Skou, kendi- ve miye başlad yine bancosunu Planketi plak törsüzdü. Daba ge Mel ormanda arken, ahıra girerek otomobilin mo- tedir. ni bekler vaziyette buldu. Mel, Skottan nefret ederdi TÖRSÜZ OTOMOBİL Yazan: Erskin Kolduel — Çeviren: B. Tok dam ASA EEANAN Skott: — Hello, Mel, diye seslendi, saha güzel havadislerim var! — Senin havadislerine inhtiya- cim yok kott'un kendisini işe çağır- mıya geldiğini Mel çok iyi ordu. Skott'u ormanda kimse yarın sabah dörtte ormana gidi Tuz! Mel, ahırın kapısını kaparak gür- ledi: — Ormanlarınla ve bobinlerinle cehenneme kadar yolun var! Bas bakalım buradan. Meli konuşmıya mecbur etmek için en iyi vasıta onu kızdırmak- tı. Fakat onu kızdırmak ta ayrı bir tehlike idi. Çünkü Mel, bu orman- lardan, bir sürü insan kaçırmıştı. Bu kaçanlar, Melin korkusundan tâ Kanadayı boylamışlardı.. Skott, arkasına bakmadan cad- deyi tuttu Mel, kulübesine girerek bütün hizi ile kapıyı kapattı. Köpeği ma- sanın altına çöreklendi. Bu uçsuz, bücaksız ormanlarda Mel Andersonu çok iyi lardan nam vermişti, Koribu kıyıları arasındaki sahada Melden iyi banco çalmasını bilen yoktu. Sonra, yine bü havalide Mel- den usta bir oduncu bulmak ta ka- bil değildi. Mel, odun kesmiye gi- derken yanına dalma iki balta a- lırdı.. Baltalardan biri ısındığı 7a- man o bunu bir kenara koyar ve işine davam ederdi. Ayni ayni destere, ayni İş âletle ber işe başladığı diğer o- dunculardan çok evvel ağacı yere serer, onu parçalardı. İşte bunun içindir ki, bütün diğer işçiler haf- tada altı gündelik aldıkları halde Mel, sekiz gündelik alırdı. imdi mi yazdı. Mel, kı- Ş şa kadar ormana gitmek İs- temiyordu. O yazın, vakitlerini şe- hirde geçirmesini ve Penbskot 0- telin önünde banco çalmasını 86- verdi. Fakat bobin fabrikasında od ddetle ihtiyaç vardı. Bunun için Mel ister istemz bunları ha- zırlamıya mecburdu. İnsanı işe me na bur edecek tam sirasını bulmuş » lardaf Mel, ertesi sabah bir grup işçi le beraber nehir boyunca ormana gitti ve hemen bobinler için odun kesmiye koyuldu. Köpeğile banco- sunu evde bırakmıştı. Skott, ikinet haftanın sonuna doğru onlara izm vereceğini vadetmişti. Üçüncü hi tanın sonu olduğu halde hâlâ işle- rin paydos olmadığını gören Mel öf. kesinden kudurma derecelerine gel di: Skottun kendilerini burada bir ay tutacağı aşlkârdı. Dördüncü hafta nın başlangıcında Skott kendini kollamıya başladı. Beklenmedik. 8- mulmadık bir kaza olabil man bir ağaç nu hamu üstüne dı di. gibi ezebil Odunculardan bi leyi nehirde boğa fikrini ileri sürdü. cisi de: — Bundan bir şey cıkmaz. de di. Hergele kurbağa gibi yüzmesi İyisi mi biz onu bir ağacı ğlıyalım ve buradan kaçalım Orman fareleri onun anasını ağla” tırlar. (Sonu yarın)