No. 13 İstanbulda, iki bi * kuvveti çarpışıyordu. Rusya ve İğiltere... İngilizler, dürüst bir si setle işlerini görmek istiyorlar» Çarın sefarethanesindekiler ise et vasıtalarını odsyanıyorlar böylece, İngiliz siyasetini mağ- P ediyorlardı. Bunun içindir ki gilizler, Sultan Azızi katiyen miyorlar; onun bir an evvel sal t makamından çekilip gitme- hi ve yerine, Murat Efendinin imesini dört gözle bekliyorlar» İşte bu sebepten dolayı, Hüse- h Avni Paşanın Londradaki te- sları müsbet neticeler vermişti. #imal ki, Hüseyin Avni Paşa. İn ler vasıtasiyle daha esaslı te- bbüslere geçecekti. Fakat, onun yle uzunca zaman İngilterede İmasıni mahzurlu gören Gene- İğnatiyef, derhal Sultan Azizi ok gariptir ki; Murat Efen- di, Hüseyin Avni Paşanın teşebbüslerinden haberdar de- idi Ve asıl mühim cihet şurası- ki, amcasından son derecede "kan ve çekinen Veliaht, onun Ören saltanattan isketını aklın. ih bile geçirmiyordu. Derin bir 'ekkülle, sadece amcasının ölü- 'inü bekliyordu. iBir taraftan Hüseyin Avni Paşe lece çalıştrken, diğer taraftan. Mithat Paşa boş durmuyordu. İda Sultan Azizi tahtından indir- ik için el altından teşebbüslere İşiyordu. Bu işte kullandığı va- lar, gizlice yetişkin şehzadeler temaslara geçmişler, müzakere- girişmişlerdi. Bütün bunlar, tan Azizin bir an evvel ortadan lkmasına taraftar görünmüşler- Bunların reyini alar a, Veliaht Murat Efendiye mü- t ederek neticeyi kendisine dirmişler; artık onun da reyini itak plânın tatbikine geçmek mişlerdi. Fakat Murat Efendi fikre şiddetle muhalefet göster — Zinhar.. Böyle b'r teşebbüste lunmayın. Amcamın sağlığında, Miyon tahta geçmem. Diye cevap vermişti. Hattâ bu İı susta o kadar inat etmişti ki; tor Kapilyon bile kendisini ik- edememişti, * Sultan Aziz, yeğenini istifaya "bur etmek için tazyiki artırdık İM artırmış; Veliahti tamamiyle pa iz bırakmıştı. Fakat onun istik- den ümit bekliyenler, Murat diye, gizlice yardım etmenin lerini bulmuşlar Murat Efendi, ik! mühim sarraf İz tanışmıştı. Bunun biri, meşhur eni bangerlerinden (Saraf Kö “ğlu) idi. Diğeri de Rum sarraf- Hiristaki.... öeeoğlu vaktiyle Sultan Mecit hi mücevherat mukabilinde, sara- ere liralar vermişti. Bu pa- borçlular tarafından ödene- hay. Köçeoğlu da. kendisine Na 8 bırakılan bu kıymetli el Na rı Paris, Lond:a, Viyana zen rine satarak batan paraları- Ren beş yirmi misli fazlasile is- etmişti. ağ simdi de Veliaht Mü- Efendiye kayınpeder olmayı ayy Kıldan nem kapan bu İk, 5 ve kurnaz sarraf, Sultan A- Ye hükümet erkânının gidiş- Ney bakıyor; günün birinde bu etin altüst olarak Murat E- tahta çıkasağını tahmin AZAN ENBİYA NN BESİNCİ MURADIN HAYAT! Nazlı, emsalsiz derecede güzeldi, Duru beyaz rengi, koyu lâcivert gözleri, endamının tenasüp ve letafeti ile genç veliahdin çarçabuk muhabbet ve Yazan : ZİYA ŞAKIR Hüseyin Avni Paşanın ondradaki Teşebbüsleri rağbetini celbedivermişti. ediyordu. Onun için şimdi onu bu züğürt zamanında avlıyarak Padi şah olduğu zaman, artık Osmanlı hazinesinin yegâne sahip ve mali- ki olmayı düşünüyordu. Kendince bu plânı tertip eden Köçcoğlu, evvelâ Veliahte ödünç para vermek suretile ona tekarrüp etmişti. Sonra da artık hususiye- tine girmişti. Sık sık Kurbağalı dere köşküne devam etmekle bera ber, birkaç defa da Veliahti Acıba demde, Nişantaşı mevkiinde, ken- di malı olan (Peynirci Çiftliği) ne davet etmişti. Bu davetler, sebepsiz değildi. YUKEMAY kızı (Nazlı) arasında bir münase- bet tesis etmekti. azlı, emsalsiz derecede güzel di. Duru beyaz rengi, koyu lâcivet gözleri, endamınn tena- süp ve letafeti ile genç Veliahdin çarçabuk muhabbet ve rağbetini celbedivermişti. Murat Efendi, gizliden gizliye zi yaretlerini arttırmıştı. Hattâ gece- leri de çiftlikte kalmıya başla- muşta. İşi bu vaziyete getirmiye muvaf fak olan Köçeoğlu, Veliahti büs- bütün ele geçirmek için daha ma- hirane bir manevra çevirmiş. Çift liğin, çam ve servi ormanlarile mü hat olan tepesi üzerine küçük ve zarif bir köşkile, bunun önüne mer merden gayet büyük bir havuz in- şa ettirmişti. Köşk, oldukça büyük bir salon- Ja, iki odadan mürekkepti. Beyzi şekilde olan ve Marmaranın 0 haş- metli manzarasına bakan geniş bir tarasa ile nihayet bulan bu salon, tıpkı bir saray gibi süslenmiş; ta- vanının dört köşesine de, Nazlı- nın melek kıyafetinde dört resmi dersim edilmişti. Kazın geleceği yerden tavuğu sa- kınmıyan Köçeoğlu, Paris ve Vi- yanadan birçok mobilyeler getir. terek odanın birini yatak odası, diğerini de yemek odası olmak ü- zere tefriş ettirmişti. Rütün bu iş- ler bittikteri sonra, Murat Efendi- yi köşke davet etmiş; parlak bir zi yafet vermişti. Ziyafetten sonra da, Nazlı bir altın tepsi isinde köşkün anahtarını Veliaht Murat Efendi- ye takdim ederek: — Seviimizin kıymetli hatırası olmak üzere yapılan bu küçük ask yuvasını, babam size hediye edi - yor. Lütfen, kabul ediniz. Demişti... Murat Efendi, hakika- ten aşk yuvası denilmiye seza olan bu hediyeyi memnuniyetle kabul etmiş: o günden itibaren bu köş « kün adını (Yumurta sarayı) köy- makla beraber, Köçekoğlunun kızı- na da (Nazlı Sultan) ünvanını ver- mişti, Fakat, Yumurta sarayındaki aşk hayatı, uzun sürmemişti. Sultan A- ziz, bunu haber almakta gecikme - miş, ve son derece öfkelenmişti. Bu öfkenin başlıca sebebi de, parasız bırakarak &mana düşürmiye ve is- tifa ettirmiye çalıştığı Veliahdin Köçeoğlu tarafından para yardı- mı görmesi idi. Ayni zamanda Murat Efendinin, Pariste bulunan (Genç Osmanlılar) cemiyeti erkânı İle münasebette bu lunduğu, ve hattâ onlara para gön derdiği de padişaha haber veril - DİRİ, akm SERGİLER : Galatasaray Sergisi Çok Eğlenceli Olacak Galatasarayda açılacak Onuncu yerli mallar sergisine iştirak edecek müesseseler için iç pavyonlarda yer kalmamıştır. Müracast edeceklere perakende ve dış pavyonlardan yer verilecektir, Temmuzun sekizinci cuma günü sanayi birliği idare he - yeti Galatasaray binasına naklede - cetkir.. O günden itibaren pavyonla- rın yerlerinde tevzi ve tesbiti yapıl mış olacaktır. Bu seneki sergide şeh rimizin büyük bir radyo müessesesi tarafından televizyon tesisatı kurul ması. işin görüşmelere başlanmıştır. Ayrıca Bükreşten bir lâna park blo- ku getirilmesi için alâkadarlarla te- mas edilmiştir. Her iki tesisat için anlaşmalar. müsbet netice verdiği takdirde sonuncu yerli mallar ser - #isi bu defa en zengin ve en eğlen- celi bir sergi olacaktır. Trakyanın da yerli mallar sergisine iştiraki için umumi müfettişlik nezdinde teşeb - büsler yapılmıştır. İzmir Fuarına Gidecek Müesseseler İzmir fuarının. Istanbul komitesi dün ticaret odasında bir toplanlı yapmıştır. Toplantıda fuara iştirak- leri istenilen küçük sanayi mücsse- selerinin vaziyetleri görüşülmüştür. Neticede her sanat şubesinin ayrı ay- rı komiteye davet edilmesine ve İs- temsil ede- cek büyük bir pavyon kurulmasına karar verilmiştir. Ayrıca elişleri için tanbul küçük sanayiini de bir pavyon hazırlanacaktır. Ak şam kız sanat mektebi de komite ta- rafından iştirake davet edilmiştir. ekli Heyet Yarın Geliyor Almanya ile yapılacak yeni tica Tet anlaşması müzakerelerinde bu lunacak olan Bay Menemencioğlu nun reisliğindeki heyetin Ankara dan hareketi gecikmiştir. Heyet bu e yarın $6h- | CEMİYETLERDE: «4. Devamı var) etmi çağına lo buğday gelmiş, yumuşak buğdaylar dan Ziraat Bankasına alt olanlar 5,28 kuruştan tüocar malları 5,33 kuruştan, sertler 5,20 ve tüccar malları 8,38 ku- ruştan satılmıştır. * darları 3,04 kuruştan, Trakya kuşyem İeri 815 kuruşlan verilmiştir. 48 bin kilo arpa, 54 bin beşyüz kile mısır, on GÜNLÜK PIYASA Şehrimize üç yüz seksen beş bin ki. Piyaramıza getirilen Anadolü çev» bir bin beşyüz kilo kuru fasulye gel miş ise de henüz satılmamıştır. rasında, Trakya yapakları 59,20 k ruştan, keçi kılları 525 kuruştan, san- sar derilerinin çifti 1600 « 2200 kuruş arasında, 1400 kuruş arasında satılmiştir. yaz peynirlerin kilosu 80,32 » 33,13 ku Tuş arasında ve kaşerler 50 - 60 ku. Tuştan verilmiş, yemeklik zeytinyağ- ları da 38 - 41,20 kuruş arasında sa- talmştar. * Mal nev'i tiftik 108 - 111 kuruş a. tilki derilerinin çift 260 — * Evvelki gün piyasaya getirilen be- SANAYİ : Çukulatacılar Aidatı Fazla Buluyorlar Brükselde teşkil edilen beynelmi- lel çikolata ofisinden yapılan müra caat üzerine, çikolatacılardan. sekiz fabrikatör sanayi birliğinde tekrar toplanacaklardır. Fabrikatörler ofi - sin tekliflerini tetkike muhtaç gör - #nektedirler. Bilhassa ofise aza kay- dedilmek için senede sekiz bin frank aidat istenilmesi çok görülmüştür. Ofisin yapmak istediği propaganda teşkilâtının her menilekette yerli çikolata sanayiine zarar verip ver - -İmiyeceği düşünülecek bir meseledir. * | Çikolatacılarımız ofise kaydedilmek -İiçin henüz bir karar vermemişler - -Jdir. —— üm Güneş Huzurunda Müsavat Bir plâj üzerinden geçerken, ka- rarmak için kumların üstüne uzan- mış genç kızlarla kadınları ve genç erkekleri gördüğünüz vakit, güneş karşısında kadınlarla erkekler ara- sında müsavat bulunup bulunm. dığını, bilmem, hiç düşündünüz mü? Şekilleri bakımından demek iste mediğimi elbette tahmin edersiniz. Deniz mayosunun kapıyamadığı kı sımlarda bile kadın vücüdile erkek vücudü arasında farklar besbelli. Bir kadının saçları alagarson kesil miş olsa da kadın vücudünü daha uzaktan herkes tanır. Benim aradığım, insan cemiyet- lerinin arasında olduğu gibi, güneş huzurunda da hak bakımından ka- dınla erkeğin arasmda müsavat var mıdır, yok mudur? Vâkıa güneş herkesin ayni derecede müşterek malıdır, herkes ondan dilediği gibi istifade etmekte serbesttir, o halde güneş huzurunda kadınlarla erkek ler arasında müsavat olması tabi- idir, diye düşünülebilir. Böyle düşünmek bizim aklımıza tabii gelir. Fakat, bakalım, tabint- te de gerçekten öyle midir? Gördüğünüz, kadın ve erkek, o gençlerin hepsi kumların üzeri- ne kararmak için uzandıklarından onların kararmak derecelerini bir- kaç gün sırayla tetkik ediniz. İlk günlerde geren tenlerinin ren- te yıkanmamış yil bir hal alır. Gitgide cilt kızarır, di sonra kırmızı koyulaşır, tunç 2 gine girer, bu da gittikçe koyula - şır, bakır rengi olur, En sonra da bazıları Habeş rengini ahırlar. Fa- kat bu kadar koyu bir renk almak pek makbul sayılmaz. En çoğu ko- yuca bal rengi gibi tatlı bir renkte kalmayı tercih eder, Kadın olsun, erkek olsun, her - kes saçlarının rengine göre daha erkön veya daha geç kararır. Es- merler daha çabuk, sarışınlar daha geç ve daha güçlükle, Hattâ, tenle rinin üzerine bir gazbezi se güneş kendilerini yakar... Bunlar renkten dolayı mü wwatsızlık, Bu müsavatsızlıkta kadınlarla erkek - buk karardıklarını çabuk farkeder- siniz, Erkeklerin kadınlar kadar kararması için daha uzun müddet güneş altında yatmaları lâzım olur. Bu ikinci müsavatsızlik neden? Eflâtan filozof çocuğu, kadınları yer çocuğu diye ayırmıştı, bu söz doğru İse günes kendi çocuklarına karşı haksızlık ediyor da yer çocuklarını daha 2i- yade seviyor demek. Kadınlara kor $ı güneşin bu tevecetihü sadece bir naziklik eseri midir? Yoksa bu dün yada yayılmış olan iltimas zihni- yeti güneşe kadar sirayet mi etmiş? Nasıl tefsir ederseniz, ediniz, fa kat güneşin karartmak tesirinde kadınları erkeklere tercih ettiği mu hakkaktır. Eskiden lar karar mayı sevmedikleri vakit güneşin kendilerini çabuk kararttığını hak- sızlık sayarlar, yüzlerine peçeler örterler, başlarına geniş şapkalar giyerler, güneş altında şemsiye bi- le açarlardı. Güneşten kararmak modası çıktığındanberi bü müsa- vatsızlık kadınlığa karşı güneşin bir lütfu sayılıyor. Müsavatsızlığın sebebi de pek ba sittir; Güneşte kararmak - vücudü müzün pek çok işleri gibi - Bir hor mon işidir. Güneş cildimizin üze - rine tesir edince, cilt üzerindeki si- nirler vasıtasile vücudümüzün her tarafında, sayılamıyacak kadar çok reaksiyonlar hâsıl olur. Bunlardan biri kafatasının içindeki küçücük İpofzi guddesinin ortadaki kısmın dan bir hormon çıkmasıdır. karartan şey işte o guddenin orta - sından çıkan bu entermediyum hor- monudur. Bu hormon erkeklerde de çıkar ama, kadınlarda daha ça- buk ve daha çok cıkar. Çünkü baş- ka bir hormon, erkeklerde bulun- mıyan ve kadınlığa mahsus olan fo İiktilin hormonu, öteki hormonu kış kırtır ve kadın vücudünü çabuk karartır, Görüyorsunuz ki, gine huzurun da bile müsavat yoktur. i Bahçıvanlar, Vekâlete Müracaat Etti Çiçek satan mağazaların kazanç vergilerinin yüzde yirmi beşten elli beşe artırılacağına dair Ânkaradan şehrimize bir haber gelmiştir. Dün çiçek bahçıvanları cemiyeti toplana- rak böyle bir kararın hazineye bü - yük bir menfaat temin etmiyeceği gi bi, henüz inkişafa başlamış olan çi- çekçiliğin geriliyeceğini tesbit etmiş- lerdir. Bahçıvanlar Ziraat Vekâleti- ne müracaat etmişlerdir. ge IÇ TİCARET: Son Hafta Fındık Ihraç Edilemedi Geçen hafta içinde piyasamızda A- nadolu malı 5500 kilo kabuklu ce - viz satılmış, kilosu on kuruştan ve - rilmiştir. Akçakoca fındıklarından 2640 kilo tombul iç 475 kuruştan, Ünyenin iç fındıklarından 5040 kilo 5 kuruştan, 5040 kilo 38 ve 2080 ki- lo 50 kuruştan satılmıştır. Piyasa (mıza Fatsadan 500 kilo iç cevizle İz mitten 910 kilo kabuklu ceviz getiril miştir. İhracat olmamıştır. Şehrimiz- de 5 bin kilo kabuklu ve beş bin ki- lo iç fındık stoku vardır. Türk Komitesi Toplanıyor Beynelmilel ticaret oadaları milli komitesi önümüzdeki pazarte - si günü ticaret odasında toplanacak- tır. Komitenin senelik faaliyet ra - poruna göre, ekonomik sahada gös- terilen gayretin neticeleri memnu - niyet verleldir. TÜRKOFİSTE : Heri Tüccarları Toplandı Dün şehrimizdeki deri tüccarları Türkofiste bir toplantı yapmışlar - dır. Toplantıda deri ihracatının va- Hiyeti görüşülmüş ve ihracat ve ta- kas işlerinde son muaddel karara - meye göre alınması lâzım gelen ted- birler tesbit edilmiştir. ORMANCILIK : Marangozlar Yeni Kanundan Memnun Marangoz esnafı, orman kanunu - nun son değişmesinden mmenun ol muştur. Memlekette iyi kerestelerin pahalı olması yüzünden, mobilyala- rı yaş ve adi kerestelerden yapmak mecburiyetinde kalıyorlardı. Maran gozluğun inkişafı da bu sebeple ka - bil olamıyordu. Marangozlar değişik liğin bilhassa kereste fiyatlarının u- m vemim - edeceğiuğei ve kontrollü kereste bulmak kabil ola- cağından dolayı alâkadar makamla- ra teşekür etmişlerdir. Halde Dünkü Satışlar Bamya kilosu 25—35 kuruş. Dol- malık biber 19—21 kuruş. Sivri bi- ber 2535 kuruş. Sakız kabağı 4— 5 kuruş. Çalı fasulyesi 11 —12 kuruş Ayşekadın fasulyesi 13—14 kuruş. Kır fasulyesi 12—14 kuruş. Bakla 3,50 — kuruş. Semizotu 1—1,50 ku- BORSA | 23-6-938 | İ ÇEKLER İ İ Asılş Kapana İ Londra 63 İ Nevyork 1— i Paris 38025 Milâno 66178 | Cenevre 2185 İ Amsterdam 80816 | İ Berlin 50.845 İ Brüksel 213928 | Atina 14 | Sofya 18273 | | Prag 437 | | Madrid 60115 Varşova 23.625 İ Budapeşte asa | Bükreş Belgend Yokohama 3631 Stokholm 32.1728 Moskova 2125 PARALAR Mim Bam eş İ pole , i Wret j i İ Belçika Pr. ş gu ! ş İevisre Pe, İ füze Florin Eron Çek Mark Zeo i Pengo ! > Dtnar | Eron İsveç ruş. Yaprak 6—9 kuruş. Sarmısak 2,50—3 kuruş, Enginar adedi 1—5 kuruş. Path - can (baş) 6—7 kuruş, aPtlıcan (orta) ! (4—5 kuruş. Patlıcan (ufak) 2—3 ku Tuş. Hıyar 1—2,25 kuruş. Pancar demeti 2—2,50 kuruş. So ğan 1,25—1,75 kuruş. Maydanoz 40 santln, 60 santim, dereotu 40 santim 60 santim, nane 40 santim, 60 san - tim. Kiraz kilosu 9—20 kuruş. Can e riği 7—17 kuruş. Türbe eriği 12—20 kuruş. Yerli çilek 30—40 kuruş. Ka- yısı 15—30 kuruş. Zerdali 8—14 ku- Tuş. Vişme 16—30 kuruş. Armut 7— 18 kuruş. Dut 5—8 kuruş. Karpuz (baş) 50—60 kuruş. Kar- puz (orta) 20—30 kuruş, Karpuz (u- fak) 7—15 kuruş. Limon ecnebi 100 adedi 250—400 kuruş. YENİ NEŞRİYAT KELOĞLAN — Doktor Ziya Kaya, “Keloğlanı,, istibdat Anadolusunun bir sembol elarak ele almış, sonra onu Cüm huriyete getirip Üniversiteye sokmuştur. İşte bu mevzuu giir halinde yazarak bir kitap yapmış, Bursada bastırtımştır. KIZILAY MECMUASI — Son 160 ıncı