16 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

16 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ss Bas Hangi Tarafa İçeride, klüpler arası güreş müsabakası bir zamanlar oldu- ğundan çok daha dargundur. Re. kabet mi azaldı, güreşçi mi ye- tişmiyor? Yoksa yetişenler eski- lere hürmet olsun diye güreşmek mi istemiyorlar? Orasını araştır- masak bile doğrusu bundan beş altı sene evvelki gibi biribirile güreşmek için fırsat arıyan ra- kiplere tesadüf edemiyoruz. “ Onun için Büyük Mustafanın bir yarı ağır güreşçi olmasına rağmen Ço ban Mehmede meydan okumasıni bir spor hareketi olarak fena bulmadık. Çoktan rakipsiz kalmış olan Çoban için iyi bir faaliyet vesilesi olduğu Teveccüh Edecek ? R Güneş klübünden: Geçen sene Güneş klül dan tertip edilen tenis turnuvası spor | cular arasında büyük bir alâka uyan dırdığından bu sene de 25 Haziranda başlamak üzere beş kategoriden mü- töşekkil bir turnuva tertip etti. Ayni zamanda 1901 senesindenbe- ri oynanmakta olan, “Challenge cups” turnuvası da oynanacaktır. Bu turnuvaya ancak komite tarafından intihap edilen tenisçiler iştirâk ede- bilirler; “Challenge cups,, turnuva-| sında yer alamazlar, Maçlara iştirâk etmek istiyen spor cular 21 Haziran akşamı saat 19 a kadar Taksimdeki Güneş klübü kort larında kaydolabilirler. ü tarafın-|| sına iştirâk edenler Güneş turnuvs-|| TAN Alışveriş Etmek Mümkün Değil midir? | Okuyucumuz T. Güneş dertle- rini şöylece anlatıyor: “Hükümet kanun yapıyor, bun İ dan sonra her şeyin fiyatı mak- tü olacak... dediler. Sevindik. Ne çare ki, arkası gelmedi. Bu kanundan maksat, parası- mın değeri kadar mal aldığına dair halka emniyet vermekti. Herkes. bilecekti ki, kendisine | söylenen fiyat, insaflıca hesap edilmiş meşru bir fiyattır. Her - | kes ayni malı elde etmek için ayni fiyatı verecektir. Başka başka yerlerdeki fiyat farkı da, | ancak dükkân kirasındaki fark. larla nakliye gibi zaruri mas - rafların haddini geçmiyecektir. Hakikatte öyle mi oluyor? Her vaa ANLAM AAA AMAN / | iki Günlük Hikâye vi Mevsimin Bu Belediyesizlikten |/3 “| | ii Çoban - Mustafa | yim e Bu Hararetli Karşılaşmada Galibiyet | Tenis Turnuvası ||Bu Şehirde Aldanmadan Yazan: Jan Stoffer aran» 1 Paris Operasının büyük Tepe BALE ARTİSTİ — Çeviren: B. Tok . 16 -6 - 938 EDA 0 GER EE GA A A A EEE AAA AAA AA AYA AYET AMAN “ ML meğini ye!., Siz hiç biriniz iğne tutmasını bilmiyorsunuz!... a » ye ee bir yenilik | Kadıköy Halkevi Sporcuları || dükkânci eşyanın maliyetine gö || tition salonu, günün bu saatinde. Anneleriniz herşeyden önce size ecek olan müsabakanın bu N İ bomboştu. Rus bale artistlerinin dikiş dikmesini öğretmeliydi.. bakımdan kıymeti çoktur. Tarafeyni- Mustafa Çoban Adapazarında ve selimiye e bei N ş Kreme fiyatı istiyor. Geçen gin Galata- hepsi öğle yemeğine gitmişlerdi. Genç balerin elindeki dikişi yaş- ni yakından tanıdığımız bu çarpış - manın acaba neticesi ne olabilir? Di- ye mütalea edeteğiz. Çoban Mehmet iki olimpiyat ve iki Avrupa birinciliği görmüş bir pehli- Kadiköy Halkevinin spor koluna bağlı bulunan 1 numaralı futbol ta- kımı, Adapazar Gençay klübü tara- fından Adapazarında bir maç yap - İmıya davet edilmiştir. Bu daveti kabul den Halkevi spor- cuları bu pazar Adapazarına giderek bir maç yapacaklardır. vanların hiçbirinde bu kadar kuvvet- lisihe rastlanmamıştır. İkinci mezi-| yeti yenicidir. Bit pehlivanın yenici: | liği en başta gelen meziyetlerinden biridir. Beynelmilel sahada fevka - vandik. 627 de Pejtede Avrüpa bı, |ldde mahir, son derece fenni güreş - rinciliklerine iştirak etmiş, 928 deler ii ii ei ya > a Amsterdamda sekiziner emet İtün bu hünerlerini, bu marifetleri - sekizinci olimpiyatlar) m vir galebe ile tetviç edememişler- Sahnenin bir kenarında, kendi ara larında konuşan ve peynir ekmek yiyen bir İşçi grupu oturuyordu. Salonun bir köşesinde, dans €- tekliğini dikmekle meşgul genç bir balerin vatdı. Salonun orta yerin- de ise, rahat bir koltuğa gömülmüş yaşlıca bir kadın oturuyordu. Ka- bir kumaşçı beğendiğim bir kumaşa İngiliz kumaşı diye İl lira istedi, Emniyet ettiğim bir terziyi gönderdim. Ayni kuma» ş1 (yerli malı) adı altında altı Hi | rayn almış. Demek ki, dükkâner bana metro başına beş lira ena- ilik vergisi biçmiye kalkışmıştı. b kadına vererek ve candan i€- şekkür derek yemeğe gitti. Delikan ı elindeki bâstenile oyniyarak : — Bana Burşkina hakkında bire? izahat veremez misiniz?. diye sor- du. Ben bu hafta, Burşkinayi göre bilmek için her akşam tiyatroya taşındım. ra girmiş, ve 836 da Berlin olimpi- yatlarından sonra geçenlerde de “Ta- dir. Bu iki meziyetine mukabil Musta- Brezilyalılar Çekleri Yendiler Ayni malın Beyoğlunun başka | başka mağazalrında fiyatı biri. birinden farklıdır. İstanbul tara- dın kocaman, kalın bir şala bürün müş kışlık pantuflalar içinde koca- * man görünen ayaklarım bir sandal Kadın, delikanlının sorduğuna cevap vermeye vakit bulmadan içe ri bir adam girdi. Kadının yanına lin,, Avrupa şampiyonasında üçüncü olmuştur. Bize de sorarsanız Çoban Avrupanın üç dört sayılı ağır cüsse amatörlerinden biridir. Yani bun- ları söylemekle Çobanın rastgele bir sıra güreşçisi olmadığını ve haya tında çok tecrübe gördüğünü anlat- mak istemekteyiz. 927 denberi yani 11 senedir Gre- ko - Rumen güreşi yapan Çobanın bu güreşe ait ve kendi sikletinde ka- bili tatbik incelikleri de öğrenmiş olduğu, şüphesizdir. Çohanın acı kuy- © vetini en çek denemiş olam eski an. trenör Peter bunun ölçülemiyecek kadir Yazla olduğunu her fırsatta söy lemiştir. i Yalnız Çobanın zayif tarafı kolları nın kısalığıdır. Denebilir ki; kol - ları uzun olsa idi, belki bü kadar kuv vetli olamazdı, Çok defa hasmını göğüs çaprazile bastırımamasına se- bep olan şey kollarının kısalığı ol - Dünya futbol kupası şampiyona- sında Pazar günü berabere kalan Çe- koslovakya - Brezilya takımları sah günü Bordoda tekrar karşılaşmış -|| lardır. Çok sert bir hava içinde oy- nanan bu maçta her iki takımdan muhtelif oyuncular sakatlanmış, bil-|| hassa Çekler bu sert ve seri oyun kar şısında çok hırpalanmışlardır. Meşhur kalecileri Planiçka da pa- zar günkü maçta sakatlandığından || bu oyuna iştirak edememiş ve yeri- es eee irani be devrede Brezilyalıların seri ve sert İ yeye dayamıştı. Bu sırada içeriye fevkalâde şık giyinmiş güzel bir delikanlı girdi. Yaşlı kadın, delikanlının mahcup bir eda ile sağına soluna bakmakta olduğunu görünce gülümsedi. Bu gülümseyişi farkeden delikanlı ka dına dönerek : — Affinizi rica ederim, diye ke keledi. , Ve mahcubiyetinden, yeniden kıpkırmızı oldu. Çünkü bu sırada elindeki baston büyük bir gürültü “Yaşlı kadın delikanlıya yer gös fında fiyatlar değişir. Kapahçar şıda yarıya kadar indiği olur. Bu na yank, ve şekavet de - mezler de ne derler? Bir daş, alım satımda emniyet duya mazsa, aldatıldığından hakkile endişe edecek bir mevkide sa rahatça nefes alabilir mi? Ti- caretteki hu emniyetsizlik, alış verişe de mâni olur. İnsan nor - mal ve ucuz bir fiyata alabilece- | ği bir şeyi ihtikârli fiyatlara te- darik edemez. Hem kendi sıkın- Tır. Ya gıda hileleri... Karışık ol mıyan yağ nerede? İnsan yağ a hrken, “belediye vazifesini mıştır. Bu yağı emniyetle lirim.,, Demek ihtiyacındadır. | Bunu diyemiyor. Çünkü vatan- daşın sağlığına ve menfaatine ta- allâk eden işlerde belediye bir fanın da ksik tarafları vardır. Bir ke re boyu kısadır. Bunun bilhassa has- mı bastırmak bakımından ehemmi-| yeti vardır. Maamafih bu eksiği acı kuyvetile telâfi etmektedir. Mustafanın ikinci hafif tarafı gü- reşin tekniğine az ehemmiyet ver-| mesidir, Kuvveti fazla olan pehlivan | ların ekserisinde görülen bu hal ba- zan nahoş sürprizler doğuruyor. Şimdi vasıflarını şöyle sıraladığı- mız bü iki adam güreşime'ne olur? Güymesiz. güme vergisi arr yaklaşarak akşam yemeği için ne hazırlamasını emrettiğini sordu: Kadın: — Lâhanalı domuz bacağı, dedi. Sonra rica ederim porsiyonlar, bir az çokça olsun... Ben kanarya deği- lim ki.. dün akşam hiç karnım doy mamıstı. Yi tererek: — Oturmaz mısınız, dedi?. Delikanlı, söz dinler bir mektep | talebesi kadının * gösterdiği İ sandalyeye oturarak: — Bale trupu nereye gitti?. diye mesine taraftar oli i güreşi göze almasını doğru bulmu -| yoruz. Eğer Mustafanın boyu hiç olmazsa 175 olsa idi daha ziyade etlenerek okkasını artırmasına taraftar olabi- lirdik. Bizce Mustafanın ağırda gü- oyunu karşısında mukavemet ede -| memişler ve üstüste iki gol yiyerek 1-2 mağlüp olmuşlardır. Bu vaziyete göre Brezilya, Maca- ristan, İsveç, İtalya finale kalmışlar. || dır. kısmı ve 1937 - 1938 senesi İstanbul ve mil ii küme şampiyonluklarını kazanan Güneş klübüne Türk Spor Kurumu! tarafından gönderilen bir mektupla | kısa bir zamanda sistemli bir çalış ma neticesinde elde ettiği muvaffakı yetlerden dolayı tebrik ve takdir e- dildiği bildirilmiştir. muştur. reşmesi, Mersinlinin yarı ağıra geç-| | Spor Kurumu Güneş Jİ korkuluktan başka birşey deği || mekteler. Siz ürün mi görmek isti Bir de 35 yaşını bulduğunu zenne nek istemesinden daha tehlikelidir.| | Klübünü Tebrik EMİ İl yordunuz?. A a tiğimiz Çoban, 22-25 yaşındaki deli-| Zira Mustafa nihayet 95 kiloya ka Nedir bu çektiklerimiz? öm. İ|| © Delikan Ge e i Kadın delikanlıya dönerek: — Umumiyetle bale artistleri hakkında size ne söyliyebilirim?... Onlar, ocadan gördüğünüzde fark 1 değiller ki... Baleriler pek çok ça ışırler... Bütün varlıklarını dansa verirler... Onlar için herşey dans ve sahnedir. Mariya Burşkinaya kanlılara nazaran biraz yaşlıcadır. | Mustafaya gelince; Mustafanın iki | meziyeti vardır ki, değme pehlivan- da bulunmaz. vi Bir kere çok kuvvetlidir, Cüssesi- nin icap ettiğinden daha kavidir. Tuttuğu yeri bırakmaz: Adaleleri bi- Taz sert olmasına rağmen çok geliş. dar çıkabilir. Fakat o zaman sırtın da on kilo da kendi etini taşımıya mecbur bir hale gelir. Hastalık, sakatlık gibi hâdiseler müstesna bu güreşin Çoban lehine bit mesi: tabii bir neticedir. Ve bununla ne Mehmet büyük bir gurur duyma- hıdır, ne de Mustafa bir esef! rümüzün sonuna kadar İstanbul | da doğru münasile beldiye yüzü | görmiyecek miyiz?,, Fakat, yüzünü kaplayan bir kır- mızılık tâ kulaklarına kadar yayıl- dı. Kadın. delikanlının doğru söyle- mediğini yüzünden anlamıştı. Fa- kat bu sahada hiç birşey söyle- meksizin sözüne devam etti: Milli Küme Turnuvası Fenerbahçe klübü otuzuncu yıl- dönümünü bu hafta kutlulıyacaktır. Her şeyden evvel bizim. içtimai bünyemizde mevcudiyetini muhafaza eden mânevi şahsiyetler başında sa» yılan spor klüplerimizin en eskile rinden Fenerbehçeyi otuzuncu yaşı. na bastığından dolayı tebrik ederiz. Sarı - Lâcivertliler bu yıldönü - getirtmektedir. Enosis ve Pânatinaikos klüpleri - vin müştereken yaptıkları bu muh- Fenerbahçenin Otuzuncu Yıldönümü Fenerbahçenin geçen seneki yıldönümü merasiminden bir intiba münde Yunanistanın /ki en kuvvetli klübünden mürekkep bir o muhtelit B. F. elitte sekiz tane milli takım oyun- Gül Kupası Atletizm Müsabakaları İstanbul atletizm ajanlığı tarafın- dan tertip edilen ve geçen hafta Tak sim stadında seçmeleri yapılan Gül kupası atletizm müsabakalarının fina li bu hafta Taksim stadında yapı- lacaktır. : Saat ikide başlıyacak olan bu mü sabakalar dört sınıf üzerinde yapı- lacak ve galip: gelenlere madalya ve kupa verilecektir. Bu Haftaki Maçlar Şeref Stadı: Beşkitaş (B) Kasımpaşa (A) saat 14,30 Hakem Tarık Özerengin, Sü- İsaha ihtilânı leymaniye (A) İstanbulspor (A) saat 16 Hakem Fahrettin Somer, Beşik- taş — Beykoz (Şild) saat 1730 Ha- kem İ. M. Apak. Yan hakemleri Hay ri Derleloğlu've Şevki Çanka. cusu bulunduğu söyleniyor. Dünya kupası maçlarında Macar takımına büyücek farkla yenilen Yu" nanlilar diğer memleketlerle yaptık- ları miaçlrada iyi neticöler almışlar. dır, Şü kadat söyliyelim ki, bu takımın yarisihi veren Enosis takımı geçen se pe sarı lâcivertlileriyenmişti. Bütün bunlara bakarak Fenerlile- rin çetin bir hasımla karşılaşacak - larını zannetmekte ve kendilerine muvaffakıyetler dilemekteyiz. Not: Bu maçlar esnasında Beykoz, Hilâl, İstanbulspor, Süleymaniye, Topkapı ve Kasımpaşa klüplerinin bu yıl kazandıkları kupalar da tevzi edileceğinden ilgili klüp delegeleri- nin hazır bulunmaları tebliğ olunur. Yüzme Müsabakaları T.S. K. İstanbul Bölgesi Su Spor- ları Ajanlığından: Yapılacak Milli küm maçları nihayetleneli iki hafta oluyor. Fakat mevsuk bir mem badan aldığımız yeni bir habere göre önümüzdeki haftalardan itibaren mil li küme takımlarını” tekrar karşı kar şıya göreceğiz. Türk Spor Kurumu tarafından s6- kiz milli küme takımının bir kere de turnuva şeklinde karşılaştırılması t2 karrür etmiştir. Bu seferki karşılaşmalarda malüm yüzünden milli küme maçlarından çikarılan Fenerbahçenin yer alması yapılacak turnuvaya bü yük bir ehemmiyet kazandırmıştır. Tesbit edilen progfama göre İstan- bulun dört milli küme takımı Güneş, Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe. Ankaradan Harbiye ve Muhafızgücü, İzmirden Üçok ve Alsanesk evvelâ kendi aralarında birer maç yaparak galibi tayin edeceklerdir. İstanbulda 4 takım olduğu için ilk gün iki, ikinci gün de bir maç yapıla- cak ve bundan sonra üç şehrin gelip- leri Ankaraya giderek 19 Mayıs sta- dında final maçını oynaysacklardır. Ankaradaki final cumartesi ve pazar günleri arka arkaya yapılacağından turnuva üç haftada nihayetlenmiş © Yacaktır. Milli küme turnuvası ismi verilen — Buraya, bale artistlerinin ya mına girebilmek bir meseledir. Doğ rusu sizin talihiniz varmış.. Nasıl ol dü da sizi bıraktılar?. Delikanlı cebinden bir kart vizit çıkardı. Kadına uzatarak: — Bale trupunun müdürü amca mın çek iyi arkadaşıdır, dedi. Ziya ret kartının üzerinde şöyle bir ya- 2 okunuyordu: “Kont Tumanov'u tavsiye ede- rim.” Aleksey Mihaylov” “Kadın tekrar etti: — Hakikaten talihiniz varmış. Mihaylov çok öz kimselere bu mü- sasdeyi verir. Delkianlı biraz etrafına bakın- dıktan sonra: — Işittiğime göre, dedi, burada- ki genç balerinler âdeta bir ma- nastır hayatı. yaşıyorlarmış. (Deli- karlı yutkunarak ve daha fazla kı- zararak) Peki Burşkina da diğer kız lar gibi mi yaşıyor?. Yaşlı kadın, delikanlının bilhas sa meşhur bale artisti Burşkinayı görmek istediğini anlamakta ge- cikmedi. Başile bir işaret yaparak: — Evet, dedi, Burşkins da ayni hayatı yaşıyor... Bu sırada, bir dans etekliğini dik mekle meşgül olan genç balerin yaşli kadına yaklaşarak muayyen bit noktanın dikilmesi hakkında Yapılan program mucibince (19/| bu karşılaşmalar için Fenerbahçe klü| kadının fikrini sordu. Yaşlı kadın 6/1938 Pazar günü yüzme ikinci teşİbünün başkanı Adliye Vekili Şükrü| babacan bir tavırla gülerek: vik müsabakasının saat 14 de Moda şampiyona verilmek üzere : Saraçoğlu havuzunda yapılacağı tebliğ olumar.'bir kupa koymuşlardır. — Tanya, dedi, sen bunu bana bırik ben dikerim. Sen de git ye- gelince, o da diğer balerinlerden ta mamen farksızdır. Delikanlı büyük bir heyecanla kadının sözünü keserek : — Hayır, hayır, diye itiraz etti. Burşkina diğerlerinden tamamen farkli bir mahlüktur. Bütün diğer balerinler, onun yanında birer kuk ladan başka birşey değillerdir. Burşkina, o kadar zarif, o kadar in ce bir mahlük ki insan onun etter kemikten ibaret olduğuna bile k nanmak istemiyor. Bana öyle g# liyor ki o yemek bile yemiyor. Su bile içmiyor. O, bambaşka bir in san... Esatiri bir mahlük... Hele “ba har çiçeği,, nde... Delikarılı cümlesini bitirmede” Sustu. Derin derin için! çekti. Bur$ kinayı tavsif edecek kelime bulan? yordu... Bir müddet düşündükten sonr# şunları ilâve etti; — Herhalde onun bir düzüne âS' ğı olsa gerek?!,. Elleri sinirli sinirli bastonile 01 Badı. Kadın amkâr gözleri? delikanlıya baktı ve sordu: — Delikanlı, bütün bunları $İ niçin öğrenmek istiyorsunuz? M# riya Burşkinanın dansta ve sahn© den başka tek bir meşgalesi yok” tur. Yani sizin locadan nizden ve görebildiğinizden başk$ hiçbir hususiyeti veya gizli #Yİ yoktur. . > Delikanlı inanmamazlıkla sordü (Devamı var) *

Bu sayıdan diğer sayfalar: